Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam > Önerdiğimiz Başlıklar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 15-01-2007, 16:18
hiramusta hiramusta isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 11 May 2006
Mesajlar: 1.919
Standart Re: Huruf-u Mukatta

Adem ve birçok kıssa medeni surelerde de geçer tıpkı namazın geçtiği gibi.
Kur'an'ın ilk ayetleri Alak 1-5 'tir.Okumadan anlamadan neyi neyle uyaracaksınız.Peygamberde okumuş anlamış ondan sonra uyarmaya başlamış.
Kur'an'ın son ayeti de dinin tamamlandığını belirten Maide 3'tür.

Neymiş sayın Sodomo,kutsal kitap hakkın da onu anlamak maksadıyla okuyanlar için kesin bilgi varmış.Saygılar....
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 15-01-2007, 16:32
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Huruf-u Mukatta

Peki sana önemli bir soru : Kuran'ın ilk ayeti Alak 1 midir yoksa Alak suresinin besmelesi midir ? Eğer besmele ilk ayet değil ise sonradan Allah tarafından mı eklendi yoksa Muhammed tarafından mı ? Daha genel olarak Kuran'daki besmelelerin tamamı için de sorabiliriz bunu: Besmeleler ayet midir ?

Bir de aklıma gelmişken bir soru daha sorayım : Tövbe suresi neden besmele ile başlamıyor ?
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 15-01-2007, 20:58
hiramusta hiramusta isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 11 May 2006
Mesajlar: 1.919
Standart Re: Huruf-u Mukatta

sodomo--";p=&quot´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Peki sana önemli bir soru : Kuran'ın ilk ayeti Alak 1 midir yoksa Alak suresinin besmelesi midir ? Eğer besmele ilk ayet değil ise sonradan Allah tarafından mı eklendi yoksa Muhammed tarafından mı ? Daha genel olarak Kuran'daki besmelelerin tamamı için de sorabiliriz bunu: Besmeleler ayet midir ?

Bir de aklıma gelmişken bir soru daha sorayım : Tövbe suresi neden besmele ile başlamıyor ?
Sayın Sodomo,Kur'an'ın ilk ayeti Alak 1 dir.Surelerin başındaki besmeleler Fatiha suresindeki hariç surelerin ayetleri değildirler.Surelerin başına konulan "Bismillahirrahmanirrahim" ifadesi surelerin dışındadır.Bu ifade Allah'ın emrine ters olmamakla beraber,Allah'ın bizden istediği Kur'anı okumaya başlama şekli değildir.Allah'ın bizden istediği;

Öyleyse Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.16/98

Fe iza kara'tel kur'ane festeız billahi mineş şeytanir racım 16/98
ayetinde olduğu gibi şeytandan Allah'a sığınma ifadesiyle yani "Euzu billahi mineş şeytanir racim" lafzıyla başlamaktır.Ayrıca bu ifade sadece surelerin başında değil ortasında veya sonunda da olsak Kur'anı okumaya başladığımız heranda kullanılmalıdır.Sanırım Tevbe suresiyle ilgili cevabımı da vermiş oldum.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 16-01-2007, 02:00
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Huruf-u Mukatta

Açıkçası bunu beklemiyordum. Besmelenin ayet olduğu yönündeki görüşler daha baskındır. Hatta 19'cular için bu olmazsa olmaz bir durumdur

Elimizde oldukça tutarlı bir rivayet var İbn Abbas'tan Tövbe suresinin besmelesiz olması ile ilgili:

İbn Abbas Osmana şöyle demektedir: Enfal suresi Mesâniden, Berae suresi Miun'dan olduğu halde aralarına besmele koymayıp, niçin onları peşpeşe yazdınız ve bu iki sureyi Seb-u Tıvala koydunuz ? Sizi buna sevkeden sebep ne idi ?

Osman'ın cevabı şöyledir: "Resulullaha sureler belli sayıda ayetlerle inerdi.
O da vahiy katiplerini çağırır, şu ayeti şu konuların anlatıldığı sureye yerleştiriniz derdi. Enfal suresi Medine'de inen surelerin ilklerindendir. Barea (Tövbe) suresi ise nüzul yönünden Kuranın son nazil olan surelerindendir. Bu suredeki olaylarla Enfal suresi 'ndekiler benzerlik arzetmektedir. Resulullah vefat etti fakat bize bunu beyan etmedi. Bende bu yüzden aralarına besmele koymadım. Sandım ki o da onun devamıdır. O yüzden iki sureyi birbirleri peşine takip ettirdim ve aralarına Besmele koydurmadım
"

Ne hikmetse, İbn Abbas'ın Osman'dan naklettiği bu rivayet bazı sunni müslüman ilim adamlarının işine gelmemiş olacak ki, aynı İbn Abbas'ın Ali'den naklettiği diğer rivayeti daha fazla dikkate almışlar. Halbuki Osman bu resmi Kuran'ın derlenmesi, toplanması ve son haline getirilmesini sağlamış bir halife. Kaldı ki, Ali'nin sözleri kendi düşüncelerini ortaya koyuyor vâka bazında bir gözleme dayalı değil.

Ali'nin sözlerinde bu suresinin "ultimatom" olduğu için rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla başlayamayacağı yönünde ifadeler var ki bu oldukça manasız çünkü Kuran'da ultimatom olmayan bir ayet veya sure neredeyse yoktur. Yüzlerce "ultimatom" örneği verilebilir surelerle ilgili. Üstelik 114 surenin 113'ünde besmele var iken bir tanesinde olmaması oldukça ciddi bir problem. Besmelesiz adımını bile atmayan müslümanlar besmelesiz sureye başlamak zorundalar.

Kısacası Tövbe suresinin besmelesiz başlaması ve bunla ilgili yukarıdaki rivayet bile Kuran surelerinin Osman döneminde yeniden tasnif edildiğini gösteriyor. Daha doğrusu Muhammed'in Mekke'de hazırladığı kısmi mushaftaki sureler ve sıralamaları olduğu gibi alınmış ama diğer sureler Osman döneminde bunların üzerine mushafta düzene sokulmuştur. Hatta bazı ayetlerin bazı surelerin içine konulması bile Osman döneminde gerçekleşmiştir.

Tabii Muhammed'in saçının ve sakalının kılını bile koruma konusunda titizlik gösterenler Muhammed'in mushafını yakmışlardır. Bu, ya Ebubekir döneminde ya Osman döneminde yakılmıştır çünkü o mushaf eksik mushaftır ve eğer ortada duracak olursa nihai şeklini almış olan mushafın güvenilirliğini zedeleyecektir.

Bu konuyu daha detaylı olarak "Kuran'ın yazılması ve toplanması" başlığı altında inceleyeceğim.

Sözlük

Seb-u Tıval: Fatiha'dan sonra gelen en uzun 7 sureye verilen isim. Bu surelere es-Seb'u't-tıval deniyor. Bakara ile başlıyor ve Tövbe suresi ile son buluyor.

Miun : Bu yedi sureden sonrakilere yüzden fazla ayet ihtiva edenler manâsına "el-Miün" adı verilmektedir. Yunus suresi ile başlayıp Kasas suresi ile son bulur.

Mesâni: Ayetleri sayısı yüzden az olan sureler. Ankebut suresi ile başlayıp, Kaf suresinin bitimiyle sona erer.

Mufassal: Kısa olan ve sık sık Besmele ile birbirinden ayrılan yani Besmeleli fasılaları çok olan sureler. Kuranın son kısmıdır. Zariyat ile başlayıp Nas suresi ile biter

----------

Şimdi bu yukarıdaki sözlükteki bilgilerden sonra şuna bakabiliriz.

Kuran'ın tıval grubu sureleri ve ayet sayıları :

1-Bakara 286
2-Ali İmran 200
3-Nisa 176
4-Maide 120
5-Enam 165
6-Araf 206
Enfal 76
7-Tövbe 129

Seb-u Tıval, en uzun 7 sure anlamına gelir. Görüleceği gibi Enfal bu en uzun 7 surenin arasında bayağı sırıtmaktadır. Enfalin bu şekilde en uzun 7 surenin arasına girmesi Osman'ın bir yanlış anlamasının sonucu idi. O Enfal ile Tövbeyi tek sure zannediyordu.

Sonra hatasını anladı ama düzeltemedi. Niye ?
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 16-01-2007, 10:07
hiramusta hiramusta isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 11 May 2006
Mesajlar: 1.919
Standart Re: Huruf-u Mukatta

Sayın Sodomo,besmeleler insanlar Kur'an okumaya Allah'ın adını anmadan okumaya başlamasınlar gayesiyle Fatiha hariç, bir hatırlatıcı not olarak surelerin başına sonradan konulan cümlelerdir.Allah,bizden Kur'an okumaya başlarken kovulmuş şeytandan kendisine sığınmamızı istiyor.Kur'an okumaya Allah'ın adıyla başlamak ta güzeldir ama yalnızca besmele eksik olur.

Fil suresi
1 HABERİN yok mu Rabbin Fil Ordusu'na ne yaptı?
2 Onların kurnazca planlarını tamamen bozmadı mı?
3 Üzerlerine kalabalık sürüler halinde uçan varlıklar saldı,
4 onlara önceden tesbit edilmiş taş gibi sert azap darbeleri vurdular,
5 ve onları yalnız sap dipleri kalasıya yenmiş bir ekin tarlasına benzettiler.

Kureyş suresi

1 KUREYŞ'in emniyeti sağlanabilsin diye,
2 kış ve yaz seferlerindeki emniyeti.
3 O halde bu Mâbed'in Rabbine kulluk etsinler,
4 O ki, aç kalmasınlar diye onları beslemiş ve tehlikelerden emin kılmıştır.

Bence Enfalle,Tevbeden daha ziyade *yukarıdaki bu 2 sure tek olabilir.
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 26-01-2007, 12:06
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Huruf-u Mukatta

Buraya kadar anlattıklarımdan genel olarak Huruf-u mukatta harflerinin "kullanım amacını" ortaya koydum. O da geçici olarak kullanılan "sure isimlendirme" ve "sureleri birbirinden ayırarak surelerin başlangıç ve bitiş yerlerinin ortaya koyan işaretler" oluşu idi. Tabii neden bütün surelerde yok da sadece bazı surelerde var şeklindeki soruya verilecek cevap ise bu kullanımın bir dönemden sonra terkedildiği ve yerini bugünkü sure isimlerine bıraktığı şeklinde olacaktır.

Peki bu spesifik Huruf-u mukatta harflerinin seçilmesi sebebi ne idi? Yani neden bir surede
"Elif, Lam Mim" iken diğer surede "Ha, Mim" veya "Ta Ha" olarak geçiyordu ? Bu harflerin tek tek veya biraraya gelmiş olarak anlamı ne idi ?

Bu konu ile ilgili olarak da ilk ortaya koyduğum "Farahi teorisi" kısmen bu harflerin İslam öncesi Arapçaya kaynaklık eden İbranice'deki ve eski Arap dillerindeki kullanımı ile bağlantı kurması ve temelini de Eski Ahit'ten alan İsrailoğulları'nın Musa ve diğer peygamber kıssalarını sembolize etmesi oldukça ilginç olmakla beraber Kuran'daki bu harf kombinasyonlarını açıklama konusunda pek gerçekçi görünmemektedir. Belki arkaik bir yönü vardır ama Muhammed'in bu kadar detayı düşünmesi pek mümkün görünmüyor bana.

Herşeyden önce Huruf-u Mukatta'nın Türkçe karşılığından başlayalım: "Kısaltılmış harfler" veya "kesik harfler" olarak tercüme ediliyor. Bu noktada şu soruyu sorarak konuya girmemiz yerinde olacaktır:

Neyin kısaltılmışı veya neyin kesik hali ?

Evet, büyük ihtimalle bu harfler bir kelime, bir ayet veya bir cümlenin "kısaltılmış" halini temsil ediyorlar. Hani derler ya; "isminden de anlaşılacağı gibi....." diye işte bizimde burada yaklaşımımız bu olacak.

Şimdi şöyle bir fikir ortaya koyabiliriz: Mukatta harfleri sure isimleri olarak geçici bir süre kullanıldığına göre bu harfler;

a) surelerin oluşumu ile yakından ilgilidir
b) surelerin isimlerini alma biçimi ile de yakından ilgilidir.

Elimizdeki Kuran'ın son halinde bulunan surelerinin isimlerini nasıl aldığı ile ilgili oldukça fazla bilgimiz var.

Kuran'daki 114 surenin;

72 tanesi ismini 1. ayette geçen kelimeden alıyor. Örneğin: Saffat suresi 1. ayetteki "saf tutmuş meleklerden", Fatır suresi 1. ayetteki "yaratıcı" anlamına gelen "fatır"dan vb...

7 sure de grup ayetlerden, yani surenin bir grup ayetinde geçen konudan alıyor.
Örneğin: Hicr suresi 80-84. grup ayetlerinde Hicr halkından (Salih peygamberin kavminin yaşadığı bölgenin adı) bahsettiği için, Bakara suresi 67-71. ayetlerde geçen Allah'ın "Sığır kesme emri" ile ilgili konudan, Meryem suresi 16-40 grup ayetlerinde geçen Meryem ile ilgili olarak vb..

11 sure genel anlamdan, yani surenin genelinde veya bütününde bahsedilen konudan alıyor. Örneğin: Yusuf suresi başından sonuna kadar Yusuf peygamberden bahsedildiği için bu adı almıştır, Talak suresi de genelinde talâk (boşanma)'dan bahsettiği için bu adı almıştır vb...

22 sure ise ilk ayetlerden değil surenin ileriki ayetleri içindeki çeşitli konu ve kelimelerden alıyor. Örneğin Rad suresi 13. ayetteki rad (=gök gürültüsü)'nden, Nahl suresi 68. ayetteki "arı" kelimesinden almıştır vb...

Evet madem ki, mukatta harfleri geçici bir süre "sure isimleri" olarak kullanılmıştır, o halde sure isimlendirme yöntemlerine uygun olarak oluşmuştur.

Yukarıda da belirttiğim gibi Kuran'daki surelerin isimleri;

a) öncelikle ve baskın olarak 1. ayetler ile yakın ilişkilidir.
b) surenin genelinde veya bütününde bahsedilen konu ile ilişkilidir
c) surede geçen grup ayetlerden birisinden veya ağırlıklı olarak değinilen konularla ilişkilidir
d) surede herhangi bir yerdeki ayette geçen her hangi bir kelime ile ilişkilidir.

İşte bu yukarıdaki 4 seçenek üzerinde yapılacak bir inceleme bize geçici bir dönem için kullanılan mukatta harflerinin doğası hakkında bilgi verecek olan çıkış noktalarımız olacak.
Burada şunu unutmamalıyız ki, nasıl Kuran'daki surelerin isimleri bu yukarıda belirttiğim 4 seçeneğe göre dağılmış ise aynı şekilde mukatta harfleri de bu 4 seçeneğe göre dağılmış olabilir; yani 29 surede bulunan mukatta harflerinin isimlerini illaki 1. ayetten almaları gerektiği yönünde bir yorumumuz olamaz.

Bütün bunları dikkate alırken de aynı zamanda "huruf-u mukatta" kelimesinin karşılığının "kısaltılmış harfler veya kesik harfler" olduğunu bir kere daha hatırlatmak isterim.

Yani sure isimlendirme yöntemine bağlı olarak ortaya koyduğumuz 4 seçeneğe göre değerlendirme yapacağız ama bu sefer surelerin normal ismlerinden farklı olarak ayrıca kelimelerin kısaltılmış hallerini anlayarak bir bağlantı kurmaya çalışacağız.

Bu çok kolay değildir. Çünkü bu harfler yukarıdaki seçeneklerde de bahsettiğimiz gibi surenin herhangi bir yerindeki herhangi bir kelimeden de gelebilirler.
Yani baskın olarak surelerin isimlerini aldıkları 1. ayette iseler işimiz kolay ama surenin herhangi bir ayetindeki herhangi bir kelimenin "kıslatılmış" biçimleri iseler o zaman bir o kadar işimiz zor olacak.

Evet, şimdi kolay olandan başlayalım. O da Kaf suresinin "kaf" mukattası.

Kaf suresi yakından incelendiğinde neredeyse içinde "kaf" harfinin geçmediği kelimenin olmadığı görülecektir. Toplam 50-60 civarı "kaf" harfi vardı bu surede. Bunlar Kur'an, halk, kavl, kablehum, kavm, kaıyd, kale, karinuhu, rakib, saik, ilka, tekaddüm, kunne, müttekin, kalb, kurun, nakib, teşakkuk ve hukuk vb bir çok kelime "kaf" harfleridir.

Bu sure tam anlamıyla bizim bu yukarıdaki mantıksal çizgimizin doğruluğunu ispatlar gibidir. Hem "kaf" mukattası sureye ismini vermiş ve mukatta harflerinin kullanım amacının "sure isimlendirmesi" olduğunu göstermiş hem de ismini surede baskın olarak geçen bir harften almıştır. Yani bu durum mukatta harflerinin surelerin dışında ve surelerle ilgisiz "müteşabih" bir ayet olduğu gibi gizemcilik kokan açıklamların yersizliğini ortaya koymaktadır. Mukatta harfleri kendi sureleri ile çok yakından ilgilidir ve hiçte gizemli bir yönü yoktur. Bunu diğer mukattlarda da göreceğiz.

Şimdi benzer mukattaları alan ve mushaf sırası olarak da birbiri ardından gelen şu sureleri mukattallarını da bir inceleyelim:

Yunus (10)------ Elif, Lam, Ra
Hud (11)--------- Elif, Lam, Ra
Yusuf (12)------ Elif, Lam, Ra
Rad (13) -------- Elif, Lam, Mim, Ra
İbrahim (14)----- Elif, Lam, Ra
Hicr (15)--------- Elif, Lam, Ra

Toplam 6 sure, hepsi birbiri ardına gelen sureler ve de hepsinde Elim, Lam, Ra ortak olarak var yalnızca Rad suresinde fazladan bir "Mim" var.

Anlaşılıyor ki, burada bir "grup sure" durumu var. Aynı daha önce bahsettiğimiz "grup ayetler" gibi Kuran'da şimdiki sure ayrışmasını almadan önce muhtemeldir ki, bazı farklı sureler tek bir çatı altında bulunuyordu. Daha doğrusu Kuran'daki bugünkü sure bölümlemesini aşamalı olarak almıştı. Bu konudaki tek gösterge bu mukatta harfleri değildir. Enfal ve Tevbe surelerinin tek sure olarak değerlendirilip araya besmele konulmaması ve bu yüzden de Tevbe suresinin Kuran'daki besmelesiz tek sure oluşu gibi tuhaflıklar ve birden fazla surenin tek bir sure gibi değerlendirilip tek bir isimle anılması gibi çeşitli rivayetler (Felak ve Nas surelerinin "Muavvizetan" sureleri olarak isimlendirilmesi gibi-----bu konulara daha sonra ayrıca değineceğim) bize bu mukattaların gösterdiğine ilave olarak kanıtlar sunmaktadır.
Kısacası Kuran'daki sure ayrışmasının bir "ilk aşaması" ve "ikinci aşaması" olduğunu söyleyebiliriz.

Şimdi gelelim yukarıdaki 6 sure bağlamındaki mukattalara.

10. Yunus suresindeki : Yunus, Musa, Harun ve Nuh peygamberler
11. Hud suresinde : Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Lut, Şuayb ve Musa peygamberler
12. Yusuf suresinde : Yusuf ve Yakup peygamberler
13. Rad suresinde: Herhangi bir peygamber ismi veya kısası geçmemekle beraber "Andolsun senden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik (Rad 38) ve de Muhammed'in kendisinin resul olarak anılması sözkonusudur.
14. İbrahim suresinde: Musa, Nuh, Hud, Salih ve İbrahim
15. Hicr suresinde: İbrahim, Lut, kavminin oturduğu Eyke ve Medyen bölgesinin ismi verilerek Şuayb peygemerden ve sureye ismini veren Salih peygamberin kavminin yaşadığı bölge olan Hicr geçmektedir.

Kısacası bu 6 surenin ortak noktası peygamberlerden yani resullerden bahsetmesidir. Yani aslında bu sureler daha önce tek bir surenin çatısı altında bulunurken sonradan ayrışmış ve bu ayrışmanın işareti olarak da mukatta harfleri almıştır. Bu surenin ilk adı El-RESUL suresidir. İşte "Elif, Lam Ra" da bu El-Resul suresinin "kısaltılmış" veya "kesik" halidir. Ayrışmadan sonra da isimlerini kendi içindeki resullerden birisinden veya onlarla ilgili bir şeyden almışlardır. Yunus, Hud, Yusuf, İbrahim ve Salih peygamberin kavminin yaşadığı Hicr sureleri.

Burada tek istisna Rad suresidir ve Rad isminde peygamber yoktur ama sure ismi de bir peygamber ismi değildir ve bu surede spesifik bir peygamber kısası da geçmemekte sadece genel anlamda resullerden bahsedilmektedir. Üstelik bu surede fazladan bir "Mim" harfinin bulunması da dikkat çekicidir.

Bu konuda ki araştırmanın mimarı Eduard Goossens Rad suresindeki "Elif, Lam, Mim, Ra" mukattasının da El-Mursel yani Muhammed'in isimlerinden birisine veya genel anlamda "şeriat ile gönderilen peygamberler" anlamındaki kelimenin "kısaltılmış" hali olduğunu belirtmektedir.

(Elif, Lam, Mim, Ra = ELMR = El-Mürsel)


Devam edeceğim...
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 26-01-2007, 12:13
hiramusta hiramusta isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 11 May 2006
Mesajlar: 1.919
Standart Re: Huruf-u Mukatta

Kolay gelsin.
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 26-01-2007, 13:34
walla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
walla walla isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Aug 2006
Bulunduğu yer: Ben anadolunun her karış topragindan, suyundan, güneşinden ve havasından doğdum, ben anadoluyum...
Mesajlar: 1.692
Standart Re: Huruf-u Mukatta

Sevgili Sodomo
Artık yazı yazılırken bilgisayar kullanılıyor. 1400 yıl önce kargı yada tavuk tüyü kullanılıyordu. Arablar ne kullanıyordu o tarihte bilmiyorum. ama bu kargı veya tüy ile yazıya başlamadan önce bir deneme yapılmazmı, mürekkebin fazlası gitsin yada ucu açılsın iyi yazsın gibi denemeler yapılmaz mı. demekki adamların eline geçen yaprak taş deri ne varsa üzerine yazmak için allmışlar ellerine kargıyı şöyle bir yazmışlar Elif, Lam, Mim, Ra . Aha mürekkebin kıvamı iyi yazı güzel yaz bakalım Allahtan kork, karılar benim, ganimet benim *falan filan.
Bence bu sürelerin başındaki Elif, Lam, Mim, Ra gibi harfler kalemi açma denemesi içindir, bizde yapmazmıyız, uzun süre yazmayan tükenmez kalemi şöyle bir test etmezmiyiz, hatta hatırlıyorum ilk okulda divit ile yazardık, ya kanal tıkanır ya da çok mürekkep gelirdi de önce başka bir karalama kağıdına deneme yapar divit iyi yazmaya başlayınca esas yazıya geçerdik. Arab çölde nerde bulacak müsvette kağıdını ne bulduysa hem müsvette hemde döküman olarak kullanmış gariban. Sende oturmuş bunun nedenini yazmışsın, bende üşenmeden okudum. Okumak yazmaktan daha kolay tabi. Buda benim teorim di. Elif, Lam, Mim, Ra nerden geliyor.
İslam bilginlerine kolay gelsin.
Not =sen yokken bende yoktum arada sırada açıp baktım Sodomo gelmişmi diye. Hoş geldin.

Bedenimin her zerresi Anadoludur. Ben anadolunun her karış topragindan, suyundan, güneşinden ve havasından doğdum, ben anadoluyum...
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 26-01-2007, 15:38
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Huruf-u Mukatta

Walla bırak bu numaraları
Teorin ilgimi çekmedi desem yalan olur. *Fena değil bi düşeneyim bakayım. Zaten ne demişler: Bir şeyin hem karmaşık hem de basit bir açıklaması var ise o zaman basit olana göre doğru aranır. Hani derler ya "gökte ararken yerde buldum" diye onun gibi bir şey.
Belkide sadece kalem açıyordu.
Vallahi hoş oldu bu ya, ben de mi dil çıkarsam
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 26-01-2007, 18:22
walla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
walla walla isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Aug 2006
Bulunduğu yer: Ben anadolunun her karış topragindan, suyundan, güneşinden ve havasından doğdum, ben anadoluyum...
Mesajlar: 1.692
Standart Re: Huruf-u Mukatta

Sevgili Sodomo
Zaten sen benim teorimi desteklemişsin .
Vahiy geldiğinde sürekli dudaklarını kıprdatırarak onu tekrarlayarak ezberlemeye çalışırdı. Böyle durumlarda unutulmasından korkulan ayetler alelacele çevresinde bulunan sahabeler tarafından o anda buldukları "üzerine yazılabilir" nesnelere yazılırdı. Bunlar kimi zaman, yumuşak taş (lihaf), kimi zaman kemik(ektaf),kimi zaman da devenin üzerine konulan tahta (aktab), kimi zamanda hurma yaprağına (usub), kimi zamanda ağaç kabuklarına (keranif)yazılırdı.
Evet evet. *başka müsvette yoktu, ilk eline geçen her ne sayfa ise hem müsvette hem döküman olarak kullanılmıştı.

Bedenimin her zerresi Anadoludur. Ben anadolunun her karış topragindan, suyundan, güneşinden ve havasından doğdum, ben anadoluyum...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:29 .