ESKİ TÜRK KADINI
7. ve 8. yüzyıllarda Orta Asya Türk ülkelerinin çoğu
kadın hükümdarlarla yönetilmekteydi.
10. yüzyılın ünlü coğrafyacısı
El-Belhi'nin yapıtlarında Türk Kadını'nın özgürlüğü anlatılır.
12. yüzyılın tanınmış tarihçilerinden
İbn Cübeyr, Türk ülkelerinde kadına gösterilen saygıyı başka hiçbir yerde görmediğini söyler.
13. yüzyılda Türk beldelerini dolaşan
Marco Polo, Türk Kadını'nın özgürlüğüne tanık olur.
...Kısaca belirtelim ki, Türklerde kadının bu üstün kertede tutulduğu dönemlerde Batı dünyası, tıpkı Arap dünyası gibi, kadını ikinci plana atmıştı. Çoğu yerde koca, sofrada yemek yerken, kadın ayakta bekler, ona hizmet eder, her vesile ile kocasının ayaklarını öper ve fakat yine de haysiyet kırıcı muamelelere uğramaktan kurtulamazdı...
...Oysa ki, Türk ülkelerinde kadın, erkeğine eşdeğerdir. Ne var ki, şeriat dinine girmek sonucu, Türklerdeki bu güzel gelenekler yavaş yavaş yok olurken; Batı'da aksine, daha doğrusu akılcı gelişme nedeniyle, kadın hakları sorunu ele alınmış, büyük başarılara yönelik adımlar atılmıştır.
|
TÜRK KADINI'nın GİTMEKTE BULUNDUĞU YER
"Kadınlar aklen ve dinen dun(aşağı) yaratıklardır..." (Muhammed)
"Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü... erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler..." (Nisa:34)
"Erkeklerin (kadınlardan) bir üstün dereceleri vardir..." (Bakara:228)
"Uğursuzluk üç şeyde vardır: karı'da, ev'de ve at'da..." (Muhammed)
"Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz (kadınları)... dövün." (Nisa:34)
"Benden sonra erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım..." (Muhammed)
"Erkeğin payı, iki dişinin payı kadardır... Erkeğe kadına nispetle iki pay verilir." (Nisa:11,176)
|
(Kaynak: İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın)
----------------------
Ne acıdır ki,
molla rejimi'nin sinsi sinsi yaklaşıyor oluşuna rağmen, kadınlarımızın pek de umurunda değil yukarıdaki gerçekler. Aksi olsa, her kadının, adına "şeriat" denilen
felaketle mücadele etmesi gerekirdi; elinden geldiği kadarıyla.
Öyle bir çaba yok.