Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dinlerden Özgürlük > Ateizm

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 09-09-2012, 04:51
xcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
xcan xcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2011
Mesajlar: 3.011
Standart

qlause´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Ancak genişlediği bir gerçek
BU GERÇEK DEDİĞİNİZ ŞEYİN KANITI NE?
batı palavraları
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 09-09-2012, 12:50
qlause - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qlause qlause isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 08 Aug 2012
Mesajlar: 1.085
Standart

Neva´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
qlause diger basliktaki bilgilerin bu basliga alindi.

Demek ki bilgimiz cok azmis.



Nereye dogru genisliyor bu?

Yonu nedir? Asagi, yukari, sag, sol...?
http://tr.wikipedia.org/wiki/Evrenin_geni%C5%9Flemesi


Evrenin genişlediği tüm bilim adamları kabul ediyor çünkü kanıtlanmış bir şey, ha genişlemiyorsa bunu ortaya atan kim? incelemeleri nerede? savunanları kimler?

Ben hiç bir şeye rastlamadım eğer böyle bir bilgi varsa lütfen benle paylaşın merak ediyorum belkide ben bulamamış olabilirim, öğrenmekten zarar gelmez.

Kütle çekimi gereği evrenin sürekli küçülmesi gerekir, ancak şuana kadar böyle bir şey gözlemlenmiş değil.

Evrenin genişlediği gözlemlenmiş bir şey nedir yani karşıt görüşü kim ortaya sunmuş bu bilim adamının ismi nedir?
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 09-09-2012, 15:07
xcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
xcan xcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2011
Mesajlar: 3.011
Standart

Evrenin genişlediği tezi Doppler etkisi denen şeyden esinlenmiş bir fikir.

Bu gün birçok şeyde kullanılıyor.
Trafikte hız aşımı bununla saptanıyor.
Sabit bir ışık kaynağı sizden uzaklaştıkça zayıflar .Yaklaştıkça artar.
Mesele tamamen budur.
Oysa yıldızlar enerjisi sabit bir ışık yaymaz.
ÇÜNKİ YANARKEN KÜTLE KAYBEDERLER KÜTLE KAYBETTİKÇEDE IŞIKLARI AZALIR.
Bu durumu güneşte saptamak şu an çok zor fakat çok uzak yıldızlarda.Saptanabiliyor.
Mesele budur.

Halton C.Arp’ a göre NGC 4319 sarmal kollu gök adası ile Markarian 205 kuazarı arasındaki madde aktarımı Büyük Patlama Kuram2’nın yanlışlığını göstermektedir. Çünkü bu iki gökcismi ço farklı kırmızıya kayma değerleri sunmaktadır. Kırmızıya kayma yoluyla hesaplana hızlarına göre kuazar bizden 21 000 km/s hızla uzaklaşırken gökadanın hızı 1700 km/s olarak hesaplanmıştır. Bu gökada bizden 17birim uzaklıktaysa kuazar 210 birim uzaklıktadır anlamına gelir . durum böyle olduğunda aralarında nasıl olup da madde akışı olduğu yani bunların birbirleri ile nasıl temas halinde olduğu soruları ortada kalmaktadır. . Benzer bir çok örnek H.C. Arp tarafından yayınlamıştır ve bunlar Büyük Patlama kuramcıları için sıkıntı kaynağıdır.

Sadece bu gözlem dahi Doppler etkisinin yanlışlanmasına yeterde artar.
Ayrıcada wolf etkisininde kırmızıya kayma etkeni olduğunu belirteyim .
Biraz araştırın.Bigbang evangelistlerin mistisizmine destek olması için uydurulmuş bir masaldır.

Batı sürekli yalan söyler Abd Kuveyt savaşını başlatmak için .Tv'lere Bir kız çıkartıyor ve bu kız ağlayarak; Iraklıların
Bebekleri hunharca öldürdüğünü anlatıyor.
Tamamiyle bir senaryo olduğu sonradan açığa çıktı Kız bu rol için 10 milyon dolar almış.
Yalanlar !!! yalanlar!!!
İkinci Irak savaşı öncesinde ise ıraklı bir mühendise Saddamın dünyayı yok edebilecek kimyasal silahlar ürettiğini anlattırıyor.
Para karşılığı yalan söylüyor.!!!!!

Nerede kitle imha silahları?
Yok.
Abd ne aldı peki ?

99 yıllık Irak petrolunu.
Abd çıkarsız iş yapmaz.

Konu xcan tarafından (09-09-2012 Saat 15:21 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 09-09-2012, 15:26
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

qlause´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yıldızların hepsi hidrojen ile çalışır hidrojen bitince helyuma geçip 200 kata yakın büyüme yaşarlar daha sonra yok olurlar etrafa bir çok element dağıtırlar doğru şuan sizi oluşturan tüm maddeler zamanında bir yıldızdaki füzyon sonucu ortaya çıkmıştır.

ancak hidrojen kalmayınca yıldız oluşmayacağı için bir enerji kaynağı kalmamış olucak yeni madde üretimi duracak ve evre karanlığa gömülecek.

doğal olarak yıldız oluşmayacak yani teknoloji el verirse yapay yıldız yapabilirler.
Sevgili qlause

Öznel belirlemeleri genelliyoruz. Aslında bu bizim hatamız. Örneğin bir yıldız şahsında konuşuyoruz. Biz ona bir son biçiyoruz. Dağılacak, yok olacak diyoruz.. Hidrojen bitecek diyoruz vs. Oysa yok olan bir şey yok. Saçılma, kozmik gaz, kozmik toz diyelim, bu sürekli değişecek.

Örneğin üretimden bahsetmişsin. Madde üretimi tabiri kullanmışsın. Üretim nedir? Bir hammaddesi olmalı...

Enerji kaynağı kalmamış olacak demişsin, enerjinin kaynağı ne? Örneğin hidrojen, helyum nedir? Güneş'i ele aldığımızda ısı enerjisinin kaynağı ne?

Evren'in genişlemesi, galaksilerin hareketinden kaynaklı olabilir. Evren dediğimiz, bizim evrenimiz galaksiler galaksisi olabilir(benzerlik açısından kullanıyorum). Bu ise galaksiler arası uzaklık ve eksen farkı yaratıyor olabilir. Dünyadan bakınca Venüs'ün dünyaya olan uzaklığının değişkenliği gibi... Ölçümlerimiz yanıltıcı olabilir..

Evren sonsuz gaz bulutları, plazma, kozmik toz olabilir -ham madde- ve bünyede döngüsel olarak yıldızlar, galaksiler oluşuyor olabilir. Hal böyle olunca hangi evren diye sormak gerekir diye düşünüyorum. Evreni milyarlarca galaksiyi, trilyonlarca yıldızı, ne idüğü belirsiz mesnetsiz küçücük bir noktadan başlatmak iddiasının ayakları yere basmıyor. Örneğin bu gün gözlemlenen yıldız oluşumları, mesnetsiz ve -hammadde-kaynaksız mıdır?

Maddeler hareketlidir, birbiriyle ilişki ve sürekli dönüşüm halinde. Ne hidrojene bir milat ve son biçmek doğru olur ne de madde ve enerjiye. Evreni sonsuz, kozmik bir okyanus gibi düşünebiliriz ve gelişigüzel oluşumlar döngüsü olabilir.

Işık ya da karanlık kendi çerçevesinde bir anlam taşımıyor. Çok detaya gideceksek, maddenin hareketsiz olmadığını en başa koymamız gerekir. Güneş çöker ve genişleyerek yok olursa, bu güneş şahsında geçerli, dağılan gaz ve toz ise yok olmuyor, bir yerelere gitme şansı yok. Her halükarda evrenin parçası olmaya devam eder. Hiçlikten başlatmak ve yok olmak(hiçliğe dönmek?) çerçevesinde düşünmektense, her son yeni oluşumlara gebe diye de düşünülebilir.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 09-09-2012, 15:55
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Madem konusu geçti, Bilim ve Gelecek dergisi sayı: 65, bir makale paylaşmayı düşünüyorum. Neden makalenin tamamını paylaştığım merak edilirse, kaynağı bir derginin 65 nolu sayısı(ya da e-abonelik gerektirdiği) olduğu ve herkesin bu kaynağa şu an erişmeyeceğini düşündüğüm için.

----------------------------------------------------------

Büyük Patlama’ya itirazlar var!

George F. Smoot “Büyük Patlama yaratılışın günümüzdeki versiyonudur” diyor. Yani, Büyük Patlama bilimsel olmaktan çok dinseldir. Maddenin, dünyanın, evrenin “başlangıcına” ilişkin önermeler ne yazık ki bilimsel olmaktan çok mitolojik. Büyük Patlamanın temellerini sarsan görüşler ortaya atan bilim insanlarından biri de Halton C. Arp. Arp’a dünyanın önde gelen teleskoplarına proje sunmama yasağı gelmiş!

Büyük Patlama “seçeneksiz” olma ayrıcalığını nasıl kazandı?
Halton C. Arp, gökada ötesi cisimlerin “büyük kırmızıya kaymalarının” bu cisimlerin “çok uzakta” veya “yüksek hızlara” sahip olduklarına veya “genişleyen evrene” değil, yalnızca “genç” olduklarına işaret ettiğini savunuyor. Samanyolu gökadasının da içinde bulunduğu yerel gökada kümesinde, sanılandan daha fazla gökada bulunuyor. Arp’ın gözlemlerinden önce, yalnız kırmızıya kayma ölçümlerinden türetilen hızları 300 km/s’den küçük olanlar yerel gökada kümesinin üyeleri olarak alınıyordu. Ancak Arp’ın gözlemleriyle birlikte daha büyük kırmızıya kayma gösteren cüce gökadaların, yerel gökada grubunun bulutsusuyla etkileşen gökadaların ve ışık hızından daha hızlı deviniyormuş gibi görünen jetlere sahip, kuazar benzeri 3C 120’nin de yerel gökada grubu üyesi olduğu anlaşıldı. Bu durumda 3C 120’nin jetlerini yanlı bir varsayımla açıklamaya gerek kalmadı; bu gökada, yerel gökada kümesinin bir üyesidir ve jetlerinin hızı ışık hızından daha düşük hızlardadır.
Arp, “çarpışan gökadalar” kavramının yanıltıcı olduğuna, bu kavram yerine evrimsel bir süreç olan “madde fırlatan gökada” kavramının kullanılması gerektiğine işaret ediyor. Gökadaları yutan “yamyam kara delikler” de Arp’a göre Büyük Patlama fantezilerindendir. Yüksek erkelere sahip kütleler sergileyen gökadalar gözlediğimizde, yeni nesil kuazarların, gökada gruplarının ve yoldaş gökadaların doğumuna tanık oluyoruz.
Yine Arp’a göre, gözlenemeyen “yitik kütle” Büyük Patlama’ya göre evrenin yüzde 99 denlisini oluşturmuyor. Arp, şimdilerde “karanlık madde” olarak tanımlanan bu hipotetik nesnelerin gerçekte varolmadığını savunuyor. Evrenin yaşının genişleyen bir evrenden tekil noktaya geri giderek hesaplanamayacağını da sözlerine ekliyor. Yüksek kırmızıya kayma gösteren kuazarların, gökadaların ve gökada kümelerinin uzaklıklarının, kütlelerinin ve ışıtmalarının kırmızıya kaymadan farklı bir işlevle yeniden hesaplanması gerektiğini vurguluyor. Arp kuazarların evrendeki en parlak gökcisimleri olmadığını, yıldızlardan daha parlak ancak gökadalardan daha sönük olduklarını savunuyor.

Arp’a göre, ardalandaki kuazar veya gökadaların “çekimsel mercekleme” olayı özünde madde fırlatılmasıdır. “Einstein cross” (Şekil 1) olarak bilinen durumda bu madde fırlatma olayının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanıtlandığını savunuyor. Bir tek kuazarın 4 görüntüsünün önalandaki, daha düşük kırmızıya kayma gösteren gökadanın çevresinde yığıldığı varsayılıyor. Ancak Arp, yüksek kırmızıya kayma gösteren hidrojen köprüsünün “iki kuazar görüntü”sünü birbirine bağladığına ve önalandaki gökadanın özeğinden geçtiğine dikkat çekiyor. Bu durum, kuazar görüntüsü olarak yorumlanan görüntülerin aynı kuazara ait olduğuna işaret etmiyor; ayrıca sözü edilen kuazar da ardalanda değil!
Büyük Patlamanın temellerini sarsan bu görüşleri sonucunda Halton Arp’a dünyanın önde gelen teleskoplarına proje sunmama yasağı gelmiş. Arp, Quasars, Redshifts and Controversies adlı kitabında bu gerçeklere çarpıcı bir biçimde değiniyor. Çalışmalarını günümüzde Garching’deki Max Planck Enstitüsü’nde sürdüren Halton C. Arp “bilim” dünyasının bu yasakçı yaklaşımı nedeniyle Galileo’ya benzetiliyor. 22 Mayıs 2004 tarihli New Scientist dergisinde “Bilim Dünyasına Açık Mektup” başlıklı yazısında şu görüşleri dile getiriyor:

“Bugün Büyük Patlama (BP) modeli geçerliliğini kanıtlayabilmek için çok sayıda hipotetik nesne ve süreçlere gereksinim duyuyor - bunların içinde en çok enflasyon, karanlık özdek ve karanlık erke öne çıkıyor. Bu hipotetik nesne ve süreçler olmazsa gözlemlerle BP öngörüleri ciddi çelişki içine girer. Fiziğin hiçbir dalında gözlemlerle kuramın tutarlı kalabilmesi için bu denli çok hipotetik nesne ve süreçlere başvurulmaz ve kuramın geçerliliğine kuşkuyla bakılır... Richard Feynman, ‘Bilim kuşku duyma kültürüdür’ der. Ancak bugün evrenbilimde kuşkuya ve karşı görüşlere izin verilmiyor. Genç biliminsanları standart BP modeline karşı olumsuz bir şeyler söylememeyi öğrendiler. BP modeline kuşkuyla bakanlar burslarının kesilmemesi için sessiz kalmayı yeğliyorlar.”

“Tanrının parmak izleri”
“Büyük Patlama yaratılışın günümüzdeki versiyonudur” (George F. Smoot, Wrinkles in Time, William Morrow & Co. Inc., NY, 1993). Yani, Büyük Patlama bilimsel olmaktan çok dinseldir. Özdeğin (maddenin), dünyanın, evrenin “başlangıcına” ilişkin önermeler ne yazık ki bilimsel olmaktan çok mitolojik oluyor. İlkokul öğretmenimiz bize ne demişti? “Özdek yoktan varolmaz, varolan da yokolmaz”. E, o zaman özdeğe, evrene bir başlangıç biçme çabası niye? Hıristiyan teologları, MS 4. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu’nun çökmeye başladığı dönemde “Ex nihilo” diye bir kavram geliştirmiş: “Hiçlikten yaratılış”! “Bu imparatorluk hiçten devasa boyutlara ulaştı, şimdi de hiçliğe gidiyor!” demişler. Katolik kilise de günümüzde bu dogmanın doğrulanması için emir vermiş: “Yaratılış’a bilimsel bir kisve bulun!”
Fred Hoyle, usa aykırı olan Büyük Patlama düşüncesini çok “eğlendirici” bulmuş ve “Büyük Patlama”nın isim babası olmuş!
Şimdi evreni hiç yoktan yaratalım! Büyük Patlamacıların öğretmenleri de “Özdek yoktan varolmaz, varolan da yokolmaz” dediği için Heisenberg “Belirsizlik İlkesi”nden esinlenelim demişler. Nasıl? Heisenberg Belirsizlik İlkesi değil mi? Öyle! DE erke (enerji) ölçümündeki belirsizlik; Dt, zaman ölçümümüzdeki belirsizlik; Planck sabiti. Matematik, bu “eşitsizlik eşitliğini”, biçiminde yazmamıza izin veriyor.
Büyük Patlamacılar, Tanrının uzun bir süre “kararsız kaldıktan” sonra, 15 milyar yıl önce, “Evreni yaratma zamanı geldi!” dediğini yavaş yavaş sindirtmediler mi bize? Sindirtdiler....de bu yaratılışa Heisenberg Belirsizlik İlkesi’yle bir bilimsel kisve nasıl giydirdiler?
“İlk çağların beşinci boyutundaki” vakum mu desek ne desek... ortamındaki kuantum dalgalanmalarının zaman aralığı olabildiğince küçük idiyse, örneğin, 10 – 10 s, yok olmadı, 10 – 100 s, yok yine olmadı, 10 – 1000 s, hayır... hayır, 10 – 1000000000 s, daha da küçülelim, 10 – 1000000000000000000000000000000000000000000000000 s. Bu değere “sıfır” diyebiliriz artık! Diyelim de, o zaman eşitsizlik eşitliğinin değeri ne olacak? Kuşkusuz olacak! Evet, evrenin sonsuz enerjisi böyle bir usa vurmayla bilimsel kisve giyiyor!
Varsayalım ki “Ex nihilo - hiç yoktan yaratılış” oldu! Sonra? Sonrası var mı? Koskoca sonsuz erke sıfır boyutlu oylum içinde! Sıcak.... sıcak. Evet, biliyoruz ki sıcak şey genleşmek ister, oylumunu (bu “hacim” oluyor) arttırır.... arttırır. O oylumun dışında uzay, erke, özdek, hiçbir şey yok! İlk çağların ateşten topu; özdeğin ilkel biçimiyle ışınım tarihçelerini birlikte yazıyor. Bu arada evren genişliyor. Işınım ışık hızıyla kaçıp kurtulmak istiyor, özdek yoğunluğu izin vermiyor. Işınım da özdeğe, “Öyle mi? Ben de seni sürekli iyonlaştırırım!” diyor. Bu arada evren genişliyor.... ta ki, 300.000 nci yılda özdek yoğunluğu ışınımı daha fazla hapsedemeyecek duruma gelinceye dek! Sonra? Sonra ışınım, “Hoşçakal” derken, özdek de “Beni böyle bırak git, git gidebilirsen” şarkısını besteliyor. Işınım UV’de başlıyor yolculuğuna. Bu arada evren genişlemesini sürdürüyor. Işınım nerede? Bir balonun yüzüne benzetilen uzayda! Şişir balonu.... dur dur, şişirmeden önce üzerine bir sinüs eğrisi çiz... dur dur, sinüsü sil, balonun üzerine karatavuktan hızla kaçmaya çalışan bir solucan resmi çiz, şöyle kıvrım kıvrım. Eveeet! Şimdi şişir balonu. Ne oluyor? Solucan pitona mı dönüştü? UV solucan, Mikrodalga Piton. Olsun varsın. Pitonun her yanı aynı sıcaklıkta - eşısısal. Bu, fosil miydi? İlk çağlarda da evrenin eşısısal olduğuna mı işaret ediyordu? Özdeğin uzayda eşit dağıldığına mı işaret ediyordu? Boltzmann ne demişti? “Eşısısal ortam ‘ısı ölümü’ndedir. Bu ortamdan düzenli yapılar türetemezsin”. Ne demek? Gökadaları oluşturamazsın! “Şimdi ne yapacağız?” “Eşısısallığı boz! Birazcık dalgalanma koy... sonra o yoğunluk dalgalanmaları 15 milyar yılda çekim özekleri olacağından bugün gözlediğin yumrulu evreni oluşturacak”.
Sipariş alınmış, başlangıçta, “ bulursak 15 milyar yılda o miniminnacık yoğunluk dalgalanmalarından bugünkü yumrulu yapıyı türetiriz” demişler.
T, uzayın ortalama sıcaklığı; , COBE haritalarında gelişigüzel seçtiğin herhangi iki nokta arasındaki sıcaklık farkı. Erken dönem gözlemleri, “Yok! ile bugünkü evreni üretemediniz” demiş. BP’ciler dönmüş karatahtaya... olabilir, ancak, “Bundan daha küçüğü de 15 milyar yılda evrenin bugünkü yapısını oluşturamaz” demişler. Sonraki gözlemler yine “Yok! Yine üretemediniz” demiş. En sonunda COBE uydusu verileri dedi. Bu değerlerle 15 milyar yılda evreni bugünkü biçimiyle oluşturamayız. Kilise ne dedi? “Olsun... olsun siz yine de ‘Tanrının parmak izleri’ deyin bu haritaya”! Onlar da “Tanrının parmak izleri” dedi!

Kaynak: E. Rennan Pekünlü Bilim ve Gelecek. Sayı:65

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 09-09-2012, 17:18
qlause - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qlause qlause isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 08 Aug 2012
Mesajlar: 1.085
Standart

Estagfurullah´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Evrenin genişlediği tezi Doppler etkisi denen şeyden esinlenmiş bir fikir.

Bu gün birçok şeyde kullanılıyor.
Trafikte hız aşımı bununla saptanıyor.
Sabit bir ışık kaynağı sizden uzaklaştıkça zayıflar .Yaklaştıkça artar.
Mesele tamamen budur.
Oysa yıldızlar enerjisi sabit bir ışık yaymaz.
ÇÜNKİ YANARKEN KÜTLE KAYBEDERLER KÜTLE KAYBETTİKÇEDE IŞIKLARI AZALIR.
Bu durumu güneşte saptamak şu an çok zor fakat çok uzak yıldızlarda.Saptanabiliyor.
Mesele budur.

Halton C.Arp' a göre NGC 4319 sarmal kollu gök adası ile Markarian 205 kuazarı arasındaki madde aktarımı Büyük Patlama Kuram2'nın yanlışlığını göstermektedir. Çünkü bu iki gökcismi ço farklı kırmızıya kayma değerleri sunmaktadır. Kırmızıya kayma yoluyla hesaplana hızlarına göre kuazar bizden 21 000 km/s hızla uzaklaşırken gökadanın hızı 1700 km/s olarak hesaplanmıştır. Bu gökada bizden 17birim uzaklıktaysa kuazar 210 birim uzaklıktadır anlamına gelir . durum böyle olduğunda aralarında nasıl olup da madde akışı olduğu yani bunların birbirleri ile nasıl temas halinde olduğu soruları ortada kalmaktadır. . Benzer bir çok örnek H.C. Arp tarafından yayınlamıştır ve bunlar Büyük Patlama kuramcıları için sıkıntı kaynağıdır.

Sadece bu gözlem dahi Doppler etkisinin yanlışlanmasına yeterde artar.
Ayrıcada wolf etkisininde kırmızıya kayma etkeni olduğunu belirteyim .
Biraz araştırın.Bigbang evangelistlerin mistisizmine destek olması için uydurulmuş bir masaldır.

Batı sürekli yalan söyler Abd Kuveyt savaşını başlatmak için .Tv'lere Bir kız çıkartıyor ve bu kız ağlayarak; Iraklıların
Bebekleri hunharca öldürdüğünü anlatıyor.
Tamamiyle bir senaryo olduğu sonradan açığa çıktı Kız bu rol için 10 milyon dolar almış.
Yalanlar !!! yalanlar!!!
İkinci Irak savaşı öncesinde ise ıraklı bir mühendise Saddamın dünyayı yok edebilecek kimyasal silahlar ürettiğini anlattırıyor.
Para karşılığı yalan söylüyor.!!!!!

Nerede kitle imha silahları?
Yok.
Abd ne aldı peki ?

99 yıllık Irak petrolunu.
Abd çıkarsız iş yapmaz.

Haklısınız araştırma yapınca doppler etkisinin yıldızlara uygulanamayacağı konusunda görüşler mevcut.

Ancak yıldızların yandıkça kütle kaybettiğini söylemişsiniz, aksine yıldızlar hidrojeni tüketince, helyuma geçiş yapar ve boyutları çok daha fazla büyür bazıları dayanamaz patlar bazıları ise milyonlarca yıl bu şekilde devam eder.

Kafama takılan, neden bütün bilim adamları evrenin genişlediği konusunda hem fikir? yani ben mi öyle gözlemledim.

Ancak bigbang çok tartışmalı bir konu bilim adamlarının çoğu bigbangı savunmasa da evrenin genişlediğinin bir gerçek olduğunu söylüyorlar?

Genişliyorsa gerçekten nereye doğru genişliyor eğer genişliyorsa evrenin dışında sonsuz bir boşluk mu var.

Genişlemiyorsa neden genişlemiyor eğer genişlemiyorsa kütle çekimi yüzünden galaksilerin birbirine yaklaşması gerekmez mi?

Birde karanlık madde meselesi var, ayrıca kara delik meselesi, yani evrenimizin bir karadeliğin içinde olabileceğini bile söyleyen var. bu kadar hidrojenin ancak devasa bir yıldızın artıklarından gelebileceğini savunanlar dahi var.

Bilemiyorum bu konularda bilim adamlarınında bilgileri tahminlerden ve matematiksel denklemlerden ileri gitmiyor.
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 09-09-2012, 17:28
qlause - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qlause qlause isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 08 Aug 2012
Mesajlar: 1.085
Standart

Sayın spartacus yazıyı okudum gerçekten mantıklı şeyler yazılmış çok anlaşılır ve gerçekten big bang ın saçmalığını anlamış oldum gerçekten teşekkürler özellikle sonsuzdan beri var olan tanrının bekleyip 15 milyar yıl önce evreni yaratması konusu
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 09-09-2012, 18:37
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Sevgili qlause

başka başlıklarda bir çok konuda aslında defalarca dile geliyor. Konunun gidişatı nasıl ise içerikte ona göre şekilleniyor ve genelde Big-bang söylemini kullanmamaya çalışıyoruz. Zira ne zaman insanların hassasiyetine dokunursunuz, farklı tepkiler alabiliyorsunuz(bilim dışı olmak, bilmemek, fizik okudunuz mu, bildiğiniz bir şey yok, ya da zaten hali hazır ön kabuller, dağ gibi önünüze serilebiliyor vs gibi..)

Bu başlıkta, ilk yazıyı yazan arkadaşın yaptığı çıkarımlar ile ön kabuller tamamen aynı. Bu tarz yöntemler garip değil mi? Örneğin A, B dir diye bir ön kabulüm olsun, ardından görüldüğü gibi B, A imiş diye çıkarım yapayım, bu yöntem saçma değil mi
Bir örnek alalım;
123´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Zaman, olayların meydana geldiği boyuttur. Eğer madde, patlamayla birlikte ortaya çıkmışsa, o zaman evreni meydana getiren nedenin evrendeki zaman ve mekandan tamamen bağımsız olması gerekir. Bu bize Yaratıcı'nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu gösterir. Aynı zamanda Yaratıcı'nın bazılarının savunduğu gibi evrenin kendisi olmadığını ve evreni kapladığını, sadece evrenin içindeki bir güç olmadığını kanıtlar. (2)
Bu noktaya kadar incelediğimiz gibi, Big Bang'in evrenin yoktan var edilişi anlamına geldiği, yani yaratılışı ispatladığı açıktır. Bu nedenle de materyalist felsefeyi benimsemiş olan astronom ve fizikçiler, bu gerçeğe karşı koyabilmek için bazı alternatif açıklamalar getirmeye çalışmışlardır.
"Zaman, olayların meydana geldiği boyuttur." genellemesine bakalım. Madem öyle ve Bing-Bang bir olay ise hangi boyutta gerçekleşti? Bakın alıntıdan ve tanımdan sonraki kabule, Big Bang'in evrenin yoktan var edilişi anlamına geldiği, yani yaratılışı ispatladığı açıktır.. Kısaca önce kabul oluşturup(A, B dir) sonra kendi ön kabul ve önyargılarıyla çıkarım yapmak(o halde B de A dır) ne kadar mantıklı?

Böyle tanımalara girerek çıkarımlar yapılıyor, bu ise felsefik oluyor ve o yüzden konuyu açan arkadaş güya materyalizmi böyle çürütüyor? Akıl ve kelime oyunlarıyla bir şeyleri çürütmek, çürüttüğünü sanmak. Bilim zaten materyalisttir, alanı nesneldir, metafizikle; bilim, materyalizm çürütülebilir mi? Birisinin alanı nesnel, diğeri ise öznel ve salt zihin -> idealizm.....

Örneğin bu konu, şu başlıkta ele alınmıştı.

Ex Nihilo üzerine değiniler, Big-Bang'in spekülatif(kurgusal) yanları, diğer kuramlara nazaran rağbet görmesinin nedenleri, etkileşimler vs o başkıkta bir nebzede olsa rahatlıkla görülebilir..

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 09-09-2012, 19:01
qlause - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
qlause qlause isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 08 Aug 2012
Mesajlar: 1.085
Standart

Big bang hakkında kafama takılan sorulardan biri şudur aydınlatırsanız sevinirim:

En yüksek hız ışık hızı öyle değil mi? peki nasıl oluyor da biz milyarlarca ışık yılı ötedeki evrenin ilk halini görebiliyoruz yani öyle iddia ediliyor? bunun için evrenin ışık hızından çok daha hızlı bir hızda genişlemesi gerekiyor ki, biz şuanda evrenin başlangıcını görebilelim yani ışığı bize henüz yeni yeni gelsin.
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 09-09-2012, 20:48
Olimpiyat Olimpiyat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 30 Apr 2011
Bulunduğu yer: İstanbul-İzmir hattı :)
Mesajlar: 1.474
Standart

İşte o big bang in açmazlarından birisiydi..
Genişleyen dokudur denilerek bu yama kapatıldı şimdilik.Yani bir lastik düşün. 1 er cm ara ile iki yere nokta şeklinde iz bıraktığını düşün.Lastiğin iki ucundan gerersen iki nokta arasındaki bu 1 cm lik mesafe açılacaktır.Uzayın dokusunun da bu lastiğin esnetilmesi gibi esneyerek galaksiler arasındaki mesafenin arttığı ve bir genişleme olduğu düşünülüyor.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
''İnsanın (Evrimle) Yaratılışı'' mehmetsalih İslam 69 05-12-2016 17:00
Ateizmin İki Türü: Negatif Ateizm ve Pozitif Ateizm ALKA Ateizm 14 14-07-2012 00:18
Göklerle Yer Arasındakilerin Yaratılışı ulpian Kur'an'da Mucize Yoktur 1 07-02-2010 01:20

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:41 .