Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika > Tarih

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 01-01-2019, 12:36
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

karakedi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
bence batı ve doğu medeniyetleri arasındaki rollerin değiştiği kırılma noktası tek kelimeyle RÖNESANS'tır.

daha önce gerçekleşmiş, onun kadar önemli başka bir kırılma noktası olduğunu sanmıyorum.

uzattım kusura bakmayın. batı tarafından bakarsak bence doğu medeniyetlerinin geri kalmasının sebebi budur.
Doğu tarafında ki esas kırılma, daha doğrusu Araplar arasında ki esas kırılma, Rönesans'tan çok daha öncesi bir kırılma. O yüzden Rönesans daha sonra ki bir mesele, kırılma olsaydı bunun boşluk, şok gibi dönemleri olurdu, Rönesans Avrupa'nın önünü açtı, meydan onlara kalmıştı, Doğu çok daha önce, kırılmayı yaşamış ve durmuşlardı.

Neyse, konu üstünde ortak bir kanı sağlanmış, Rönesans denmiş, bende daha fazla yazmayayım, bahsettiğim kırılmayı başka bir konumda işleyeceğim, asıl konum o değil elbette, o misal olacak.

Sevgiler

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 01-01-2019, 13:40
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Felâsife´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Doğu tarafında ki esas kırılma, daha doğrusu Araplar arasında ki esas kırılma, Rönesans'tan çok daha öncesi bir kırılma. O yüzden Rönesans daha sonra ki bir mesele, kırılma olsaydı bunun boşluk, şok gibi dönemleri olurdu, Rönesans Avrupa'nın önünü açtı, meydan onlara kalmıştı, Doğu çok daha önce, kırılmayı yaşamış ve durmuşlardı.

Neyse, konu üstünde ortak bir kanı sağlanmış, Rönesans denmiş, bende daha fazla yazmayayım, bahsettiğim kırılmayı başka bir konumda işleyeceğim, asıl konum o değil elbette, o misal olacak.

Sevgiler
Felasife tamam Avrupa daki( ronesansen 1000 li yıllardaki değerli insanların eserlerini çevirip kırılma yaptı doğruda .

Bağdat'a kütüphaneler kurup Yunan medeniyetinin tüm filozoflarının eserlerini çevirenler 1000 li yılların siyaset bilimi insanları değilmiydi ?

Kırılma nerede başladı ?

Ben her zaman işe başlayıp işi bitirip ve o işi dahada iyi yapma yolunda devam edene başarılı derim.

1000 li yılların insanları yunan filozofları gibi din etkisi ile gelişmeyi yarıda bırakmışlar.

Hristiyanlık Avrupayı karanlığa sokarken
Yayılmacı faşist islam bayraktarı Selçuklu , Osmanlı ile Anadolu ve tüm ortadoğuyu karanlığa soktu.

Kırılma araplarla değil yunan helen medeniyetleri ile oraya geldi de. Hem o insanlar Arap falanda değil bakarsan çoğu fars.

Başladığı yere geri döndü diyelim.
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 01-01-2019, 13:40
Turdur Turdur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 10 Nov 2017
Mesajlar: 1.822
Standart

Felâsife; Medeniyet kelimesi iyice açılmalı. Geniş bir tanımı var. Doğu'nun kaybı ekseriyetle finans yüzünden olmuştur. Amerikan'ın keşfi ve iliğine kadar sömürülmesi dengeyi çok kötü bozmuştur.

Fikri geriye düşüşte Gazali felsefesinin tıkayıcı rolü olabilir. Sanırım oralara uzanacaksınız. Konuyu merakla bekliyorum.


"İçinde ışığı olmayan insanlar, kalabalığa karışıp ışık edinmeye çalışırlar."
Arthur Schopenhauer
-
"İtin kuyruğuna basma, arkandan havlar durur."
Tecrübe
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 01-01-2019, 13:51
ForumKirpisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ForumKirpisi ForumKirpisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Nov 2018
Bulunduğu yer: Merkez/Çin
Mesajlar: 1.838
Standart

Ben burada Türkü ve karakediye cevap olarak Osmanlıyla alakalı bi kaç paragraf bir şey yazmıştım PC'de tutuyorum.
Ama cevap olarak yazmaktan çekiniyorum post etmedim yani.

Gerçekten insanlar Osmanlıya karşı bu kadar sığ ve taraflı bakmamalı diye düşünüyorum. Forumda önce de Osmanlı'ya karşı ben nefret ediyorum ben senden daha çok nefret ediyorum tarzı söylemler olmuş. Mezhepçi midir? Irkçı mıdır? Bilmiyorum motivasyonunu. Tarih reddine gitmiş. Osmanlı ne teknikte ne bilimde
ne çağdaşlıkta sandığınız gibi değil. Tamam geri kalmıştır, hataları çoktur çok olmuştur. Süründüğü, kıtlık geçirdiği, yozlaştığı dönem olmuştur. Fakat hatası olmayan yoktur ve dediğiniz
gibi olsa idi bunca yıl değil 1 gün dayanamazdı. Buna yabancılarla deneyimlerimden de bahsedecektim fakat kararsızım. Osmanlının gelişmelerinden bahsetmeyeceğim. Osmanlının Fransa ilişkilerinden sanat akımlarından bahsetmeyeceğim. Fetih metodlarından, kompleks idari tekniklerinden. Yani işler sandığınız gibi ak ve kara mı?

1700'lerde yıkılmalı artık deniyordu demişsin. Bunun arka planını bilsen utanırdın. Haçlı seferi çağrısıdır.

Bunlar okullarda okutuluyor. Forumlarda 2 dakikada atmak tutmak yazık.

Dediğim gibi Osmanlı Doğu Medeniyeti değildir, buna kesin itirazımı koyuyorum. Osmanlı bir doğu-batı medeniyetidir ve batı ağırlıklıdır. Vatikan bakışıdır dediğiniz.
Batı ağırlığı batı anadolu hakimiyetiyle başlamıştır. Tarih okumuyorsunuz ya da taraflı okuyorsunuz. Sizin bir doğulu gibi düşünmeniz de Türkiye'nin veya Osmanlının bir doğu ülkesi olduğu anlamına gelmez. Siz bireysel olarak kendinizi batıya adapte edememişsinizdir.

İleri dönemler saray hatıratlarında Osmanlıda yaşamdan bahsediliyor. Sandığınız gibi de değil. Her neyse.

Nasıl olsa Bade' lenen daha evvel de bade' lenmiş Hatta bazıları '' Nur Çeşmesinden '' içerek ?? nurlanmışlardırlar
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 01-01-2019, 14:14
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Türkü´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kırılma nerede başladı ?
Turdur´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Fikri geriye düşüşte Gazali felsefesinin tıkayıcı rolü olabilir. Sanırım oralara uzanacaksınız. Konuyu merakla bekliyorum.
Sevgili Türkü
Sevgili Turdur
Aynen oralara uzanacağım, Gazalinin meşhur "Matematik şeytan işidir!" demesiyle Doğu tarafında başlayan derin bir kırılma var.
Matematiğe takla attıran adamlar, bu sözle birlikte onu şeytan işi olarak gördüler. Biran da bitti her şey.
Birde "sorgulama" denen şeyin önünü de açtıkları için, Bilim'i de terk ettiler, Bilim de şeytan işi oldu çıktı. Zira sorgulama işi dini de sorgulamanın önünü açacak bir şeydi ki, korkup bunuda terk ettiler.
Bu boşluk şok döneminde Haçlı seferleri, Endülüsün yıkılması filan derken, Bilim meydanı boş kaldı.
Avrupalı bunu aldı ileri bir boyuta taşıdı, doğrudur, onlarda kendi içinde kolay yaşamadılar bunu, Hristiyanlığın ağır etkileri, afarozlar, cadı avları filan derken, buna rağmen ilerledi.
Avrupalı ilerlerken kendi açılarından iyi olan ama başkaları için sıkıntılı olan bir yola da başvurdular, yani paylaşım konusunda oldukça da "ketum" davrandılar.

Neyse, Bilim deyince ben bunu MÖ zamanlardan beri süre gelen bir şey olarak gördüğüm için, meseleyi "Evrimsel düşünmek" ele alacağım.

Sevgiler

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 01-01-2019, 14:22
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Felâsife´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili Türkü
Sevgili Turdur
Aynen oralara uzanacağım, Gazalinin meşhur "Matematik şeytan işidir!" demesiyle Doğu tarafında başlayan derin bir kırılma var.
Matematiğe takla attıran adamlar, bu sözle birlikte onu şeytan işi olarak gördüler. Biran da bitti her şey.
Birde "sorgulama" denen şeyin önünü de açtıkları için, Bilim'i de terk ettiler, Bilim de şeytan işi oldu çıktı. Zira sorgulama işi dini de sorgulamanın önünü açacak bir şeydi ki, korkup bunuda terk ettiler.
Bu boşluk şok döneminde Haçlı seferleri, Endülüsün yıkılması filan derken, Bilim meydanı boş kaldı.
Avrupalı bunu aldı ileri bir boyuta taşıdı, doğrudur, onlarda kendi içinde kolay yaşamadılar bunu, Hristiyanlığın ağır etkileri, afarozlar, cadı avları filan derken, buna rağmen ilerledi.
Avrupalı ilerlerken kendi açılarından iyi olan ama başkaları için sıkıntılı olan bir yola da başvurdular, yani paylaşım konusunda oldukça da "ketum" davrandılar.

Neyse, Bilim deyince ben bunu MÖ zamanlardan beri süre gelen bir şey olarak gördüğüm için, meseleyi "Evrimsel düşünmek" ele alacağım.

Sevgiler
Ben size kırılma noktasını öğrenmek için değil öğretmek için sordum.

Söyledimde ! Yunan ve helen medeniyetinin tüm eserlerini Bağdat ve çevresinde çevirerek gelişmeye uğraştılar. Kısmende olsa başardılar .

Kırılma dediğin an ve mekanda değil daha önceki an ve mekanda oldu.

Bu başarı Gazali ile falan baltalanmadı . Baltalayan , gazaliyi kullanan siyasi idaredır. Selçuklu ve Osmanlı.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 01-01-2019, 14:50
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Türkü´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben size kırılma noktasını öğrenmek için değil öğretmek için sordum.
Benim inanç, ideoloji, siyaset üçgeninden öğreneceğim bir şey kalmadı sevgili Türkü, o yüzden "ne suçlu arıyorum, ne de masum arıyorum."

Yani insan aramıyorum, insan arayışım bitti... Ben artık bunların dışından bakabiliyorum olaya, o yüzden insan odağından bakmıyorum meselelere.

Sevgiler

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 01-01-2019, 15:05
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Felâsife´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Benim inanç, ideoloji, siyaset üçgeninden öğreneceğim bir şey kalmadı sevgili Türkü, o yüzden "ne suçlu arıyorum, ne de masum arıyorum."

Yani insan aramıyorum, insan arayışım bitti... Ben artık bunların dışından bakabiliyorum olaya, o yüzden insan odağından bakmıyorum meselelere.

Sevgiler
Ben inanç yada idealizmden tarafa bir soru yönetmedim. Aksine gerçek olanın inanç ve idealizme kurban edilmesini istemedim.

Gerçek olan bilinsin diye söyledim ve sordum.

İslamın altın çağı denilen dönem düşünürlerinin , kendilerinden binlerce yıl önceki düşünürlerin yazılı bilgilerini kendi dillerine çevirip insanlığa verdikleri katkıyı anlatmaya çalıştım. Bilinsin unutulmasın dedim.

Platondan ve diğerlerinden etkilenmeyen islam Rönesansı düşünürü var mı ? Gazali dahil.

O coğrafyada ( ortadoğu) bilim ağaç kovuğu dan Türemedi ya !

Platon ve diğerleride ! Ağaç kovuğundan türetmediler elbetteki onlarda bir yerden birilerinden etkilendiler. Platonun kitapsız hayalimi değil mi hocası sokrates mi ! Daha evveli tales mi ? Kim bilir Sümer mi ? Ama birileride onları etkiledi.


Burda sadece başarıya uğrayan yani kesintiye uğramayan dan bahsetmek daha önemli . Bunlar ortaçağ karanlıgğından İtalya ile başlayıp kesintisiz devam eden avrupa Rönesansıdır.

Başlıkta bu durumu soruyor zaten.

Geri kalmak ? Kim geri kaldı. Neden geri kaldı ?

Neden olarakta Selçuklu ve Osmanlı demek ne ideolojiktir nede siyasi. Gerçek ve tam on ikiden bir tespittir.

Siz bunları bildiğiniz halde islam Rönesansı başlangıç diyerek buradan başlatmaya kalkıyorsunuz.

O coğrafyanın. İran medeniyeti var Mısır medeniyeti var. Sümer medeniyeti var. Hint medeniyeti var. Bunlar dahi arapları etkilememiş .. platon etkilemiş. Niye platon ?

Platonda idealist kafa ve İslam ile uyum sağlıyorda ondan. Platon platon deme me de bakma onlarca düşünürü var yunan medeniyetinin. Atomdan bahsedeni de var.
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 01-01-2019, 15:47
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Türkü´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Platondan ve diğerlerinden etkilenmeyen islam Rönesansı düşünürü var mı ? Gazali dahil.

O coğrafyada ( ortadoğu) bilim ağaç kovuğu dan Türemedi ya !

Platon ve diğerleride ! Ağaç kovuğundan türetmediler elbetteki onlarda bir yerden birilerinden etkilendiler. Platonun kitapsız hayalimi değil mi hocası sokrates mi ! Daha evveli tales mi ? Kim bilir Sümer mi ? Ama birileride onları etkiledi.
İllaki etkilendi, bende zaten onu söylüyorum, hiç kimse gökten zembille inmedi ki bu aklı inkar demek olur zaten, neyse o konuşulmalı, neticede insan bu, ateşe hükmedene kadar bile göbeği çatlamıştır ki kaldı ki diğer meseleler.
Kolay gelmedi bugünlere.

Ama ben bu noktada insan aramıyorum derken, meseleye insan odağı ile bakmak, zaten insanın yaptığı bir şey. Bunu istemiyorum kendim için, benim tercihim insan değil.

Suçlu ve masum ikilisinden yola çıkıyor insanlar. Bunu arıyorlar, kim masum kim suçlu?
Bunu soranda insan arayanda insan, bu değil aradığım.

Oysa gerçeğin arayışında "suçlu ve masum" gibi bir belirteç olamaz, en azından beni için olamaz. Bunun olamayacağını öğrendiğim gün "Ne suçlu arıyorum ne de masum arıyorum" dedim, çünkü gerçeğin içinde ikisi de olmayabilir, ön-şartlı gerçek arayışı olmaz, püf noktam bu.

"Ben gerçeği arıyorum" insan fikrinin "bulaşmadığı", onun "kirletemediği", "temiz, saf" o gerçeği arıyorum.
Bunun da var olduğunu biliyorum.

O yüzden bir takım isimlerle, ırklarla, inançlarla, ideolojilerle hakikaten alakam yoktur, onları kaybettim hükümsüzdür.
Bunlardan bahsetmek bunları da savunduğum anlamına gelmiyor, sitede örneği çok bunun.

Sevgiler

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 01-01-2019, 21:33
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.575
Standart

Size daha tam adını koyamadığım bir bulgumdan söz edeyim. Doğu ile Batı arasındaki ayrımın bütünü olmayabilir, ama Türkiye ile Batı'nın ayrımda önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum.

Epey süredir milli veri sıkıştırma-veri şifreleme algoritmaları üzerine kafa yoruyorum. (Bunlarla ilgili akademik kaynaklara ulaşmaya çalışıyorum, ulaştığım az sayıda akademik belge var. Akademik kaynaklara herkes ulaşabilsin diye açılmış korsan siteler var, hepsini değilse de tatmin edici kaynakları bulabiliyorsunuz. Açık kaynak yazılımlar ve belgeler de var.) Sebebi malum, emperyalizmin günümüzdeki veri toplama yöntemi bu, haliyle bağımsız kalmak isteyen devletler-gruplar-kişiler kendi algoritmalarını oluşturmak veya en azından kırılabilen algoritmalardan uzak durmak zorunda.

Ulaştığım kaynaklarda ilk dikkatimi çeken şu oluyor; her fiziksel-kuramsal mesele önce matematik ile modelleniyor, küçük parçalara ayrılıyor (kuantize ediliyor), sonra blok diagramı oluşturuluyor, sonra diagramın içindeki her kutucuk gerekirse aynı yöntemle kuantize edilerek alt parçacıkları elde ediliyor, her diagram parçacığının-alt parçacığının modellenmesi tamamlanınca elinizde meselenin bütününe ilişkin koca bir daigram, ve tüm alt parçacıkların matematik ifadelerinin integralini alınca da meselenin bütününü ifade eden bir matematik formüle sahip oluyorsunuz.

Bu yöntem toplumu da biçimlendiriyor.
- Koca diyagramdaki her alt parçacığın eksiksiz çözümü için meslek içi uzmanlıklara ihtiyaç duyuyorsunuz, eğitim kurumlarınızı bu ihtiyacı karşılayacak şekilde dizayn ediyorsunuz.
- Diyagramın bütününü toparlayacak denetleyici-birleştirici-yönetici kadroya ihtiyaç duyuyorsunuz, eğitim kurumlarınızı bu ihtiyacı karşılayacak şekilde dizayn ediyorsunuz.
- Alt parçacıkların çözümünün diyagramın bütününe uygun olmasını sağlayan şablonlara-standartlara ihtiyaç duyuyorsunuz, devleti-eğitim kurumlarınızı bu ihtiyacı karşılayacak şekilde dizayn ediyorsunuz.
- Toplumda iş bölümünün-standartlara uymanın-verili düşünmenin-nedenselliğin doğal ve bir zorunluluk olduğuna dair bilinç oluşturuyorsunuz.

Matematiği öylesine yaşamın içinde ele alıyorlar ki, bakış açısı şu;
- Fiziksel fenomenler(gözlemlenebilir-ölçülebilir olaylar) var, bunu nasıl anlayabilirim, bundan nasıl faydalanabilirim veya bunun zararlarından nasıl kaçınabilirim?
- Fenomeni kuantize edeyim(küçük parçalara böleyim), bakalım daha önce çözümlediğim fenomenlerle benzerlik bulabilecek miyim.
- Hımm şurası Fourier transformu, şurası Nyquist, şurası Bode ile ifade edilebilir. Şurası hakkında fikrim yok, daha çok ölçüm-gözlem yapayım.
- Yeni gözlemler-ölçümleri ifade eden bir matematik yaklaşım yoksa, bu matematikçilere iş olur, üzerinde çalışmaya başlarlar. Geçici olarak katsayılı veya sabit tablolu formüller kullanılır, metematikçilerden biri bir gün fenomenal ilişkinin matematiksel ifadesini-formülünü bulur, ödül alır, bundan sonraki kuantizasyonlarda yeri geldikçe onun formülü kullanılır.

Yani Batı toplumunda metematiğin yeri soyut değil, anlaşılmaz ve işe yaramaz bir yardımcı bilim değil, fiziksel bilimlerin en önemli yardımcısı. Fiziksel olayların gerek anlaşılmasında, gerek ölçülmesinde, gerek doğrulanmasında somut katkıları olan bir yardımcı bilim, bir "olmazsa olmaz".

Ben Türkiye'de okumuş bir mühendisim, böyle bir eğitim almadım. Benim mezuniyetimin üzerinden 30 küsur sene geçmiş, hala böyle bir eğitim verilmiyor. Bu sebeple bu memleketten icat-icatçı çıkmaz-çıkamaz. Saman alevi gibi arada parlayıp sönen bir şeyler görürüz, ama kalıcı olmaz, çünkü gerek devlet politikaları, gerek vatandaşlar, gerek bu vatandaşları müşteri eden üreticiler bilimi-felsefeyi desteklemiyor, bu kafayla hiç desteklemeyecekler.

Bilimi, var olan formülleri ezberleyip kullanmak zannediyoruz. Bilimin evrende olan olayları-olguları anlama çabası olduğunun, matematiğin bilimin en önemli yardımcısı olduğunun farkında değiliz. Evrendeki olayların-olguların parçalara ayrıldığı takdirde daha kolay anlaşılabildiğinin, bu parçaların matematiksel olarak ifade edilebildiğinin farkında değiliz. Bilim sihir-keramet-üstün yetenek filan değil, bir düşünce-anlama-sorgulama disiplini, başvuru kitabı ise felsefe.

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:54 .