Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #2411  
Alt 26-03-2014, 17:46
mrdragon mrdragon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 May 2013
Mesajlar: 899
Standart

knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
zahmet etmişsiniz yazmışsınız...

fakat vermiş olduğum örneği analiz etme yeteneğiniz beni hayal kırıklığına uğrattı.

ben matematiği suçlamadım.

bir sınıf olarak düşünüp saptırmayın örneğimi...

bugün 9 ile 7 yi parmak hesabı yapmadan toplayamayan insanlar ağırlıkta mı değil mi? ( örneğim mecazidir anlamı insanların matematik konusundaki genel yetersizliğidir)

Sınıf olarak düşünerek saptıran kim ki? Sonuçta tanrı herkesi sınıfa almadı değil mi?

Yani fi tarihinde x kabilesinde kaç dünyalı yaşıyordu bilginiz var mı? Kuranda anlatılan kavimlerin nüfusu kaçtır bilginiz var mı?

Efendime söyleyim ben size eğiticilerin yetersizliğinden dem vuruyorum. Şahsen bugüne kadar çoğu insana matematiği öğretmeyi başardım. Çünkü amacım öğretmekti...

Tüm akrabalarım da anne babam ve ailem de parmak hesabı yapmadan matematik ile toplama çıkarma yapmayı bilir. Zihinden, dedem ve ninelerim de dahil bu sisteme.

Nedense, bu parmak hesabı ile işlem yapmayı deneyenler, köylerde hocaların dibinden ayrılmayıp maneviyata oyun oynayanlarda daha sık rastlanıyor. Büyük rastlantı olsa gerek.

Neden peki? Nedeni basit akıl hocalarında iş yok. Çocukken eğitim almıyorlar da, bu matematik neyime yarayacak diyorlar. Demeleri sağlanıyor.

Sonuç itibari ile efendim, siz bir tanrı belirleyip insanlara yol göstereceğini düşünenseniz, ben o tanrının bir insanın diline ve zamana gebe kalarak olabilecek en düşük zekalı insandan bile daha kötü bir yol çizdiğini dillendirdim.

Ben bunu x köyünün okulunda yapsam beni doğrudan kovarlar. En azından günümüzdeki eğitime bakış açısı ilkel insan modellerinin çok ötesinde, hizmet gerek azizim hizmet..

Aynı şekilde benim bulunduğum okulda, parmak hesabı yapan benim bildiğim sadece 2 kişi var. 1000'e yakın öğrenci arasından iki.

Demek ki, bizim kurum eğitici rolünü doğru bir şekilde üstleniyor. Sizin tanrıyı bilemiyorum. O defalarca hatalı uygulamalara saplanıp kalmış.

Her sene daha yeni bir eğitim vizyonu tasarlanıyor. Öğrencinin algılarına en iyi nasıl inersiniz, onun ilgisini en iyi nasıl çekersiniz, ezberler değil düşünceleri nasıl konuşturursunuz.

Ama merak ediyorsanız seçin köyün birinden 20 tane öğrenciyi de bana yollayın bir eğitici olarak onlara matematiği nasıl öğreteceğimi siz keşfedin.

Ha elimde imkan olsa, milyarlara aynı anda öğretirim de emin olun. Hatta herkesin zekasını da 3-4 level atlatırım. Sanırım sizin hayali tanrınızın öyle bir imkanı var ama kullanabilecek kapasitesi yok değil mi?


knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
siz sürekli yanlış uygulamaların tanrının kullandığı dilin hatası olduğunu söylüyorsunuz.

öte yandan incilin dilinin oldukça felsefik ve didaktik olduğunu söylüyorsunuz.

soru: haçlı orduları hangi kitaba dayanarak savaşa çıkarak dünyanın anasını ağlattı? kendilerini savunmak için mi savaştılar?
Öyle elbette, tanrının hatalı dili ve yöntemlerinden kaynaklı, bakınız ben size doğrudan kurandaki ayetleri okuyarak insanların savaşa çıkacağını dillendirebilirim ki paylaştım o ayetleri. Cihad ile cennetten daha iyi yer daha üstün mertebe isteyecek tonla insan bulunur bu dünyada. Araplar asırlar boyunca bulmuşlarda,

Gelelim incile ve haçlı ordularına. Biz incil inanırı derken ne anlattık bilemiyorum. Sanırım dinlemediniz, incil üzerinden savaşmaya yönelik ayet bulamazlar. Zira incil dünyevi işler ile uğraşmaz bilgesellik uğrunda düşmana, düşmanca da yaklaşmaz, savunma savaşına da girmez, sadece her koşulda doğru bildiğinizi söylemekten vazgeçmemeniz gerektiğini o bilgeliğe erişmeniz gerektiğini vurgular.

Buna karşın yahudilerin tabanında yer alan eski ahit, yani size göre tevrat parçaları da oldukça savaşçıldır.

Hristiyanlar o eski kaynağı da tanrısal kabul ederler ve o tanrısal kabul ettikleri parçaya bakarak ta dünyayı titretecek ordular kurup dininizi yaymayı düşünebilirsiniz. Yahudilere karşı özellikle bu denli geniş çapta savaş verilmesinin başlıca nedeni de yahudilerin temel kaynaklarının insanlık dışı beklentileridir.

Şimdi incil ile hristiyanlık ayrımını yapabilmenizi dilemekteyim. Bakın ben sünnet ile hareket eden insanlardan değil, doğrudan kuran ayetlerinin hatalı dilinden bahsettim. İncilin hatalı dilinden değil. İncil yeni antlaşmadır ve eski antlaşmanın hükümlerinden bağımsızdır.


knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
asıl siz dövebileceğiniz hayalinizde bir tanrı uydurmuşsunuz; hayali bir de kitap... beni buna ikna ettiniz.
Hayalimde bir kitap uydurmadığım kesin, zira kitap orta da, hayalimde olmayan bir varlığı uydurduğum da yok, onu tanrı inanırları yapmakta, yani 4 milyar tanrı inanırı varsa, hepsinin kafasında kendisine has ayrı bir tanrı yaşamakta..

Birini hayallerime ortak edecek kadar cahil de değilim üstadım. Öyle oslaydım din yayardım ya da dini başkalaştırır, kendi inançlarım dahilinde insanları sıraya dizerdim.

Ben size diyorum ki, 4 milyar tanrı inanırı dilerse burada birbirini çiğ çiğ yesin, kazıklara oturtsun, kelleler uçurulsun. Tanrı adına milyarlarca satır karalansın, tek dilsiz olan olmayan tanrınız olacak. Bu rasyonel olandır. Bu bir meydan okumadır. Dilediğiniz yerde dilediğiniz ritüleli gerçekleştirin.

Hatta oturun pc karşısına tüm kalbiniz ile dileyin tek bir harfe bile basamayacak olan tanrıdır. Oysa sizin hayalleriniz aynı kitaba bakan başka imanlılar ile sabahlara kadar savaşabilir. Sonuç olarak savaşa tek katılmayan putların bizzat kendileridir.
knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
insan oğlu "susuzlara su verin" diye tek bir ayet olsa onu bile anlamayacak-yanlış anlayacak-bile bile çarpıtacak-doğru anlayacak- en doğrusunu anlayacak özelliğe sahiplerdir.
Valla ben öğrencilerden birşey yapmalarını istediğimde yeterince iyi anlatıyorum. Ard niyetli bir-iki öğrenci çıksada ezici çoğunluk anlıyor.

İşte ben de tam olarak burada tanrının bu oranı tersten ele aldığını ve rezalet bir anlatım diline sahip olduğunu dillendiriyorum. Amacı tüm insanlığı uyarmak olan bir tanrının attığı tüm adımlar hatalıdır.

Öncelikle bölgeseldir, sonra dilsel esarettedir, sonrasında zaman ile insanların çabalarına muhtaç bırakılmıştır. Aynı zamanda ortaya net istek belirtebilecek özellikte bir eser bırakamamıştır.

Yahu, dedim ya böyle bir öğretmen olsa çocuğunuza ders verse tüm köylüler birleşir odun ile öğretmeni kovalarsınız. Tanrının acizliği diyelim.



knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
nasıl ki matematik karşısında yığınla hesap özürlü insan varken bunun suçu matematikte değil ise;

suç herhangi bir kutsal kitapta da değildir.
Matematik karşısında yığınla hesap özürlü olan yok, dedim ya insanlara zeka denilen kavramı ben vermedim. Versem bırakın zeka özürlü olanları herkes Einstein'den de üst düzey düşünce üretecek güce sahip olurdu.

Matematik konusunda doğru eğitimlerin verildiği kurumlarda başarım oranı oldukça yüksektir. Çünkü bu kurumlar doğru eğitim modellerini tercih etmiştir.

Siz bu eğitim modelini bulamayan absürdlükte son noktaya ulaşmış tanrıya iman edin azizim. Kaldı ki, matematiğin tüm insanlığa öğretilme zorunluluğu yoktur. Öyle bir misyona sahipte değildir. Matematik insanları uyarmak adına bir araçta değildir. Hali ile insanlar matematiği öğrenmeyi ya da öğrenmemeyi seçebilir.

Kurana gelince, onu şöyle değerlendirmeniz gerek.

Küçük bir çocuğa nasıl su isteyeceğini öğretirsiniz. Çocuk size gelir, baba bana koynundan et ver der. Aslında su istediğini anlatmaya çalışıyordur.

Anne oradan hala süt içmek istediği sonucunu çıkartır. Kardeşi, annesinin çocuğu koynuna alıp sarmalasını sevgi gösterisinde bulunmasını istediğini düşünür. Baba da çocuğun kafayı yediğini.

İşte kuran tanrısının düştüğü durum budur azizim. Aynı ayete deli imanlı insanlar bakarlar, hepsi de bambaşka sonuçlara yelken açarlar. Anlatım dili aslen sakattır. Kronolojisi sudoku bulmacasından beterdir v.s.


knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
eğer meseleye felsefik açıdan böyle yaklaşıyorsanız dostum; kalabalıkları ispat gösteriyorsanız üzgünüm siz hakikatin üzerine gidemeyecek derecede KORKAK sınız.

evet siz korkuyorsunuz...
Kalabalıklar doğruluk üzerine değil, anlatım yönteminin hataları üzerine örnek gösteriliyor. Anlayamadınız değil mi?

Dedik ya, Ahmet abi bir hikaye anlattı necati anladı 100 kişi anlamadı.
Sonra aynı hikayeyi Mehmet abi doğru yöntemler ile anlattı 1 kişi anlamadı 100 kişi anladı...

İşte sorunda burada yatmakta, şayet amacı bir hikayeyi anlatıp duruma müdehale etip insanlığı hizaya çekmekse, bu tanrı alkollü tanrıdır.

Korku kısmına gelince, bu kadar absürd bir tanrının onca akıl dışı ve insanlık dışı ceza vaadinden korkmayan insanlar adına hoş bir yaklaşım. Hakikat dediğiniz şey özneldir. Absürd kitaplarından tanrı türetmeyecek kadar zekamıza güveniyoruz sadece. Bu anlamda sonsuz işkence azabını da karşımıza alıyoruz hali ile, siz neyin korkusundan bahsediyorsunuz?

Söylediklerinizin mantıksal hiçbir dayanağı olmadığına göre, sizin hakikatiniz benim için sadece cehalette hayat bulur. Ekstaradan dünya da tanrının sınıfıdır kitabınıza göre, sonuç itibari ile o herşeyin sahibi o herşeyin ilmine ortak olan o herşeyden haberdar olan ve sizi uyarmayı insan dili ile deneyen sonra da size insan eli ile yazılmış al oku evladım bu benim imzalı eserim diyen gariban karakterin tam kendisidir.

Konu mrdragon tarafından (26-03-2014 Saat 17:57 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2412  
Alt 26-03-2014, 18:20
knowledgetowisdom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
knowledgetowisdom knowledgetowisdom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2014
Mesajlar: 649
Standart

Nedense, bu parmak hesabı ile işlem yapmayı deneyenler, köylerde hocaların dibinden ayrılmayıp maneviyata oyun oynayanlarda daha sık rastlanıyor. Büyük rastlantı olsa gerek.
şu üstteki alıntı yazınızdaki baştan niyet bozukluğuna işaret olsun ve aşağıda yazının tamamına verdiğim cevap olsun... (neden niyet bozukluğu? ver mı elinizde böyle bir istatsitik, varsa neden paylaşmıyorsunuz, yoksa neden kendinize argüman olarak bunu kullanıyorsunuz? )


burada matematiğin bir örnek olduğunu ; esas kastedilenin ise başka bir şey olduğunu ısrarla anlamamak tavrı...

Müslümanların yanlış uygulamalarının suçunu kuranın dilinde bulma kolaycılığı...

Günümüzden 2005 yılına kadar türkiyede yılın en çok izlenen film listesi:

Çok tanışmak isterdim o matematiği çok iyi öğrenmiş öğrencilerinizle...merak ettim içinde acaba öğrencileriniz de var mıdır?

Recep İvedik 4
Düğün Dernek
Fetih 1453
Eyyvah Eyvah 2
New York'ta Beş Minare
Recep İvedik 2
Recep İvedik
Beyaz Melek
Kurtlar Vadisi: Irak
Hababam Sınıfı Askerde


bu ilkede bir zamanlar anadoludayı 161.000 kişi izledi...

neden? başarısız bir anlatım mı kurdu? uzun uzun bakışmalar sıkıcı diyaloglar var değil mi? zaten iyi olsaydı recepe gittikleri gibi insanlar giderdi değil mi?



-----
düşünmekten uzak sadece çok gülmeye veya çok ağlamayı matah bilen insanlar yığını...


----

kuranın anlatım yönteminin hatalı olduğunun ispatı insanlar mıdır?

"Âdemoğlunun bildiği her şeyin bilmek istediğinden ibaret oluşu yüzünden biz insanlar birbirimize yardım edemiyoruz."
Alıntı ile Cevapla
  #2413  
Alt 26-03-2014, 20:05
onur89tr onur89tr isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 21 Feb 2014
Mesajlar: 5
Standart

Sonuçta Muhammed'in ölümünden 70 yıl sonra yazılan bir kitap. O kadar eski bir kitaptan günümüz enginliğinde bilgiler çıkmaması da normal. Evet, o dönemde gerçekten de kalbin düşünme yeteneği sağladığına inanıldığını biliyoruz. Beyin diye bir kavramın olmadığı dönemde ortaya çıkan bir kitaptan "beyin" gibi bilimsel bir kelimeyi de bekleyemeyiz.

Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya, hayattan almış bulunuyoruz. K. Atatürk
Alıntı ile Cevapla
  #2414  
Alt 26-03-2014, 23:56
inferno inferno isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 30 Oct 2013
Bulunduğu yer: Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinden.
Mesajlar: 502
Standart

Eski çağlardan beri insanlar düşünen organın kalp olduğunu düşünürlerdi ve hislerini bu organla özdeşleştirirlerdi. gelişen bilim sayesinde beynin fonksiyonları anlaşılmaya başlandığında insanlar arasında konuşma, şiir, edebiyat, gibi alanlarda mecaz olarak varlığını sürdürmeye devam etti.

(Şimdi Edebi ve ciddiye alınması gereken sözleri hep beraber inceleyelim.)
---------------------------------------------------------------------------------------------
Hac Suresi 46 "Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? "

(Bu ayet edebi olamaz çünkü yer yüzünde gezip dolaşmak incelemelerde bulunmak için kalp değil beyin gerekir Akıl kullanılabilirdi)
---------------------------------------------------------------------------------------------
Muminun 63 suresi "Fakat onların kalpleri bu konuda bir dalgınlık içindedir ve onların bundan başka bir takım işleri vardır...

(Bu ayetin içine kalp sözcüğü oturamaz çünkü burada da aklın dalgınlığından bahsediliyor yani akıl kullanılmalıydı)
---------------------------------------------------------------------------------------------

Muhammed Suresi 24
Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?


(Bu ayette Kalp kelimesi edebi yönden cuk oturmuş tebrikler)
---------------------------------------------------------------------------------------------
Nahl Suresi 22
Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar.


(Farklı bir cümle kullanılabilirdi kalbi oraya koymak biraz saçma olmuş)
---------------------------------------------------------------------------------------------
İsra Suresi 36
Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

(Tamamen saçma dinden çıkmak için birebir ayet)
---------------------------------------------------------------------------------------------
Nahl 108 Onlar öyle kimselerdir ki, Allah kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlemiştir ve işte onlar, gafillerin ta kendileridir.

(Mantıklı)
---------------------------------------------------------------------------------------------
İsra Suresi 46 Kur'an'ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur'an'da (ibadete layık ilah olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.

(Mantıklı)

---------------------------------------------------------------------------------------------
Enam 46 De ki: "Söyleyin bakayım, eğer Allah, kulaklarınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi mühürlerse, Allah'tan başka hangi tanrı onu size iade edecek?"

(Ağır mesnevi bir eser takdire şayan)
---------------------------------------------------------------------------------------------
Kehf Suresi 57 Kim, kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar.

(Mantıklı)
---------------------------------------------------------------------------------------------

Araf Suresi 179 "Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık. Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır."

(Savunulacak tek bir cümle bile edilememesi gereken bir ayet Müslümanlar şunu nasıl savunur anlam veremiyorum)
---------------------------------------------------------------------------------------------

Hud suresi 120 Ey Muhammed! Peygamberlerin haberlerinden, kendileriyle senin kalbini pekiştirdiğimiz her bir haberi sana aktarıyoruz. Bunlarda, sana hak, müminlere de bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir.

(burada gelen haberler ile bilgilenen uzvun kalp olduğunu iddia ediyor. Hadi Müslümanlar bunu da açıklayın.)
---------------------------------------------------------------------------------------------
Necm11 Gözün gördüğüne kalp yalan demedi.

(Mantıklı)


Şimdi yukarıda mecaz olabilecek ve olamayacak vahiyleri kendi düşünceme göre değerlendirdim. itirazınız varsa daha güçlü bir sebep ile saçmalamadan savunmanızı okuyabilirim.

Ben içimdeki vicdanımın bana söylediklerini yaparım. Bunu bana Tanrı yasaklamış olsa bile.
Alıntı ile Cevapla
  #2415  
Alt 27-03-2014, 00:43
mrdragon mrdragon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 May 2013
Mesajlar: 899
Standart

knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
şu üstteki alıntı yazınızdaki baştan niyet bozukluğuna işaret olsun ve aşağıda yazının tamamına verdiğim cevap olsun... (neden niyet bozukluğu? ver mı elinizde böyle bir istatsitik, varsa neden paylaşmıyorsunuz, yoksa neden kendinize argüman olarak bunu kullanıyorsunuz? )


burada matematiğin bir örnek olduğunu ; esas kastedilenin ise başka bir şey olduğunu ısrarla anlamamak tavrı...

Müslümanların yanlış uygulamalarının suçunu kuranın dilinde bulma kolaycılığı...

Günümüzden 2005 yılına kadar türkiyede yılın en çok izlenen film listesi:

Çok tanışmak isterdim o matematiği çok iyi öğrenmiş öğrencilerinizle...merak ettim içinde acaba öğrencileriniz de var mıdır?

Recep İvedik 4
Düğün Dernek
Fetih 1453
Eyyvah Eyvah 2
New York'ta Beş Minare
Recep İvedik 2
Recep İvedik
Beyaz Melek
Kurtlar Vadisi: Irak
Hababam Sınıfı Askerde


bu ilkede bir zamanlar anadoludayı 161.000 kişi izledi...

neden? başarısız bir anlatım mı kurdu? uzun uzun bakışmalar sıkıcı diyaloglar var değil mi? zaten iyi olsaydı recepe gittikleri gibi insanlar giderdi değil mi?



-----
düşünmekten uzak sadece çok gülmeye veya çok ağlamayı matah bilen insanlar yığını...


----

kuranın anlatım yönteminin hatalı olduğunun ispatı insanlar mıdır?

Aslında cevabını rahat görmeniz gereken sorular sormaktasınız.

Bakın, bizler eğitimciyiz. Amacım çocuklara matematiği öğretmek. Şimdi, okuldaki öğrencilere yarın derse gideceğim. Günde uzun süreç matematik görüyorlar da, etkinlikler düzenleme gibi bir misyonumuz var aynı zamanda ama dilediğim kadar eğlenceli hale getirmeyi denesemde (daha iyisini yapamıyor da olabilirim tanrısal güçlerim de yok yeteneklerim ve o ana ait psikolojim ile doğru orantılı) çocuklar haydi matematiği bırakalım hababam sınıfını izleyelim desem, en zekisi dahi hababam sınıfını tercih edebilir.

Lakin amaç itibari ile benim görevim çocukların dilediğini yerine getirmek değil, onlara matematiği öğretmek olduğundan seslenebildiğim kesime gerçekten de büyük oranda bu işi öğretiyorum.

Tabi öğretmen olarak, öğrenciler üzerinde farklı davranış biçimleri de bekliyoruz. Bu anlamda kurumlar öğretmenlerin, öğrencilere ne derece seslenebildiğine bakarlar değil mi?

Veliler de bakıyor hali ile; Bir ödev veriyorsunuz çocuklara ödev o kadar absürd bir dil ile yazılmış ki, çocuklardan 1'i gidip dante'den ilahi komedya'yı okuyor, diğeri çarpım tablosunu ezberliyor, biri de yaşına rağmen integral çözmeyi deniyor. Başkası da yan gelip yatıyor v.s.

Aynı zamanda okulların uyulması gereken kuralları vardır. Biz kuralları net dille açıkladığımızdan, ben bilmiyordum, ben hatalı anladım diyen insan sayısı oldukça azdır. Bizler sesleneceğimiz, hitap edeceğimiz kesime en iyi dili ve yöntemi seçmek zorundayız.

Siyasetçilerde öyledir. Yalan konuşsalar da, totalde anlatmak istediklerini en iyi dille anlatanlar, halka seslenebilenler başarılı oluyorlar. Detaylara inip analiz etmediğiniz sürece kanmanız da kolay oluyor. (şimdi mutlak doğrulukta var ettiğiniz tanrının anlatım dilindeki absürdlüğü bir kere daha düşünün.)

Aynı zamanda okullarda bazı dersler seçmelidir. Seçmeli derse az kişinin katılması o dersin kötü olduğu anlamına gelmez. Zira seçmeli dersin her insana hitap etmesi de beklenmez. Dersin herkese öğretilme zorunluluğu da yoktur. Lakin eğitim kurumu seçmeli dersi zorunlu kılıp herkese öğretmemiz gerektiğini vurguluyorsa, mesela mental aritmetik herkese öğretilecek derse, işte o zaman onu kimlere öğretebildiğimiz bizim sorunumuz oluyor. Aynı zamanda kurumun gözetimi altında değerlendirmeye tabi tutuluyor.

Yahu işte 800 kişiye de anlattım. Hepsine talimat kitapçığını da verdim v.s. ama kafa yok bunlar da kafa yapacak birşey yok sayın patron diyemiyorsunuz. Ama patroncuğum size birşey söyleyim mi? 800 kişinin içinden necati çıktı anladı. Süperim ben..

Bu anlamda, recep ivediği sevenden tutun, o filmleri takip eden nice insana, sanırım bu tanrının üretim hatasının bir sonucu olarak açığa çıkıyor. Her insanın aynı ilgi alanı olmadığı ve aynı zeka kapasitesine sahip olmadığı da bildiğiniz bir gerçeğinizdir. Yaratılışta kusurlu olan tanrının, ne yarattığını bilemeden onlara seslenmeyi denemesi ise tam bir facia oluyor hali ile.

Günümüzde ise insanlar dinen sorumlu tutulmayan zeka konusunda kusurlu olarak görülen hastaları dahi eğitmeyi deneyecek derecede olgunlaşabiliyorlar da. Tanrıların unuttuğu yerde düşünceler yeşeriyor ve eyleme dönüşüyor azizim.

Şimdi tekrar konuya dönelim. Ben öğretmen olarak, çarpmayı anlatan bir kitap yazdığımda, aynı kitaba gerizekalı olmadan bakan insanların yüzde 98'i çarpma hariç her türlü abuk işlemi açığa çıkartıyorsa, suç onlarda değil onlara anlatamayan bendedir.

Hayır bir de aynı kitaba bakıp yazarı ben olduğum halde birbirlerini yiyecekler. Mrdragon hocam burada aslında bunu söyledi. Mecaz yaptı çarpma değil o çarpmayacak kadar humanisttir o, olsa olsa toplar toparlar. Gönderme yapmıştır.

Ben size insanlık adına önemli ibareler içeren bir belge vereyim. Alın okutun bakalım o belgeyi okuyarak cihada çıkacak adamın da alnından öpün.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi: İnsan eli ile yazılan müthiş bir eserdir.

Ben yarın sınıfa girip hiç yorum yapmadan en baştan sona kuran ayetlerini okuyayım, sonra da insan hakları evrensel beyannamesini, tepkileri siz düşünün.

Deneyimlemekte özgürsünüz, Ebeveynler tarafından beyinlerde yıkanmadıysa işte siz o zaman görün ilahi komedyayı.....

Konu mrdragon tarafından (27-03-2014 Saat 00:52 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2416  
Alt 29-03-2014, 16:05
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

onur89tr´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
...Evet, o dönemde gerçekten de kalbin düşünme yeteneği sağladığına inanıldığını biliyoruz. Beyin diye bir kavramın olmadığı dönemde ortaya çıkan bir kitaptan "beyin" gibi bilimsel bir kelimeyi de bekleyemeyiz.
Aslında geçmişin doğruları geleceğin yanlışları olabilir bu normaldir, neticede düşünce de ilerleme/evrimleşme kaydeden bir şeydir.

Lakin bugünün doğrusu olan Beyinde, geleceğin yanlışı olabilir pekala!
Tıpkı geçmişin doğrusu olan kalbin, bugünün yanlışı olabileceği gibi.

Bugün beyinsiz ve kalpsiz yaşayan denizanası gibi canlılar olduğunu da biliyoruz, sonuçta bunlarda ürüyor, büyüyor, gelişiyor, kendini koruyor vs.

Özetle gelecekte ki insanlarda bugünlere bakıp, a bunlar beyinle mi düşünüyormuş diyebileceklerdir.

Katı sınırlar çizip geçmişle bağı kopartmak, "gelişmeye" sınır çizmek olur ki bu yanlış olur, doğru olan ise, bu düzlemde "gelişme" çizgisinde durup, geleceğide hesap etmektir, buda anca geçmişe bakmakla olur.

Belkide şairimizin dediği,"Gelenin keyfi için geçmişime sövemem" sözünde ki gibi geçmişide kucaklamamız gerçeğidir ki benim fikrimde bu yöndedir, geçmişte bizim bir parçamızdır.

Tabii bu olaya din, kitap vs. yönünden bakmıyorum, fikri açıdan bakıyorum, babaannem mesela kalb, beyin gibi şeylerin ne kadar bilincindeydi, o bilmiyordu bunları ama iddiada etmiyordu ve öylede gitti..sâf sâf.

En tuhafı da şu an durduğumuz anda doğru diye bildiğimiz ne varsa, geleceğin bunu "YANLIŞLAYACAK" olmasıdır...bu müthiş bir şeydir..

Şu an "yanlışların" tam da ortasında duruyoruz gibi gibi..

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #2417  
Alt 30-03-2014, 03:25
SeBaT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SeBaT SeBaT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2011
Bulunduğu yer: Suskunluğun kırılma noktası...
Mesajlar: 84
Standart Cevap İsteyenler buyurun!

Aslında bana cevap niyetine yazılan karalamaları bir bir ele alıp öyle anlatmak isterdim; ama iyi biliyorum ki kalbi inkara üs kurmuş kişi için hiçbir izahat delil olamaz. Hal böyle olunca ben bir kez daha gerekli gördüğüm hususları aktarayım, dileyen şüphesinin cevabını alır ve susar.
Öncelikle şunun altını çizmek lazım; Google vb arama motorları bilgi kaynağı değil zann destekçisidir. Bir mevzuda hiçbir bilgisi olmayan kişi bu tür yerlerden eşeleyerek ağzına göre olanı alıp onunla geçinir. Oysa aklı başında kişi arama motorlarına seçici bir usulle ve farklılıkların farkında olup bunları asli kaynağa irca etmek kaydıyla başvurur.
Şimdi görüyorum da hiçbir “Ansiklopedik Kur’an-i Kerim Sözlüğü” ne başvurmadan, hiçbir rivayet ve dirayet tefsirine müracaat etmeden, farklı meallerden bire bir kelime çevrisi yapanlarla kasıttan mülhem gerekçeli izahatlara başvuran mealleri mukayese etmeden, Belagat alimlerinin kanaatine başvurmadan “kutsal bilgi çöplüğü Google hz.nin himmetiyle nemalananlar” hem gülünç duruma düşüyorlar, hem de şu kadim vecizeyle kastedilen ibretliklerden oluyorlar : ” Merd-i Kıpti şecaat arz-ederken sirkatin söylerimiş.”
Öncelikle, herhangi bir Arapça sözlüğe başvurup “Beyin” sözcüğünü aradığımızda karşımıza çıkan sonuç = دماغ“ (dimağ) sözcüğü olacaktır. Kelimenin kökü (asli harfleri) d-m-ğ’ dir. Bu tereddütsüz bilgi eşliğinde;
1- İlkin “fe yedmeğu-hu” ifadesinin izahıyla başlayalım. Mesela “Doç.Dr Abdülvehhab Öztürk”ün “Ansiklopedik Kur’an-ı Kerim Sözlüğü”nde “Beyin” sözcüğünü aramak için indekse baktığımızda “دمغ" (d-m-ğ) için bizi havale ettiği sadece bir tek ifade var ki o da “Enbiya Suresi 18. Ayette” geçen fe yedmağu-hu nun anlamı olarak “Beynini parçaladı” şeklindeki çevridir. Evet, Doç.Dr Abdülbahhab Öztürk, Ansiklopedik Kur’an-ı Kerim Sözlüğü’nde “دمغ" nin karşılığını ayen şu şekilde vermiştir : “Beynini parçaladı”. (Bkz. Doç.Dr. Abdülvehhab Öztürk, Ansiklopedik Kur’an-ı Kerim Sözlüğü, Şamil Yayınevi, 1. Baskı, s.589, ist.1995)
2- Tabi ki Abdülvehhab Öztürk Doçent olmuş ve bir de Kur’an’da geçen ifadeleri izah eden sözlük yazmış da ne olmuş? O, turandursun forum üyelerinden iyi mi bilecek Arapçayı, gramatik tahlilleri? Haliyle bu makul(!) itirazı da göz önüne alarak ikinci bir sözlüğe müracaat edelim. “Ahmet Sedat Üstün’ün “ “Kur’an-ı Kerim Sözlüğü”ne baktığımızda beyin kelimesinin Abdülvahhab Öztürk’te kök halde kullanılışından farklı olarak bizzat ayette geçen formuyla ele alındığını görüyoruz. Evet Kur’an’da “Beyin” sözcüğünün geçtiği yer olarak bize sunduğu kelime aynen şu : يَدْمَغُهُ(yedmeğu-hu). Peki beyin sözcüğünün geçtiği kelime olarak bize sunulan bu ifadenin Türkçe karşılığı ne diye baktığımızda, karşısında yazan ifade aynen şu : “Beynini parçalar”. Peki bu ifade (yedmağu-hu) Kur’anda nerde geçiyordu? Tabii ki “sadece Enbiya Suresi 18. Ayette”. Ne tuhaftır ki Ahmet Sedat Üstün Hoca’da Abdülvahhab Öztürk gibi d-m-ğ kökünü “beyin” olarak ele almış ve hiç de öyle forum ulemasının devşirdiği “o zaman onu mahveder” ifadesiyle çevirmemiş. Tabi daha ilerde “o zaman onu mahveder” vb. manalar veren kasıt izahlı meallere de geleceğim. Şimdilik birebir sözcük karşılığı veren sözlüklere, Gramatik tahlillere, tefsirlere, kelime kelime çeviri meallerine, bilindik meşhur meallere ve kasıt izahlı meallere de geleceğim. Dileyen A.Sedat Üstün’ün “Kur’an-ı Kerim Sözlüğü” 613. Sayfasına bakabilir. Eserde geçen kelimelerin tamamına yakını Kur’an’da kullanıldıkları biçimleriyle yer almaktadır.PDF formatında ücretsizdir. (Telif Hakkı © Copyright: Ahmet Sedat Üstün, 2011 ).
3- Gel gelelim modern gramercilerin sözlüklerine itibar etmeyeceğini söyleyip “Arap dilinin bilinen en büyük gramer üstadlarından sayılan “Ragıb El- İsfehani”nin yüzyıllara damga vuran eseri “El-Müfredât”a bakalım. Bilhassa Kur’an sözcükleri üzerine gramatik tahlil ihtiyacı hisseden her araştırmacının en temel baş ucu kaynağıdır Müfredat. Ragıp El- İsfahani, “دمغ" (d-m-ğ) kökünü başlık olarak ele aldığı maddede aynen şu ifadelere yer verir :
“Yüce Allah şöyle buyurmuştur :
……….بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ(Enbiya/18)
“YaniBatılın dimağını kırıverir’.
(‘Kafatası kırılarak dimağa,beyne kadar ulaşan baş yarığına’ denen)
شجة دامغة (şeccetu’d damiğatun) ifadesinde de aynı şey (anlatılmak istenir).
………………………. Bunların tümü de ‘dimağı, beyni kırmak anlamındakiدمغ" kullanımından müsteardır.“ (Bkz. MÜFREDAT Kur’an Kavramları Sözlüğü, Ragıp El- İsfahani, Çeviren ve Notlandıran: Yusuf TÜRKER, Pinar Yayınları, 3. Basım, 555-556. Sayfalar).
Evet, Ragıp El-İsfahaniden alıntıladığımız bölümden de tatmin olmayanlar, aynı eserin aynı madde için verdiği dipnotlardaki diğer meşhur sözlüklere ve çevirmenlerin notlarına da bakabilirler. Zira çevirmen Yusuf TÜRKER, Ragıp İsfahani’nin “Yani ‘batılın dimağını kırıverir’. “ şeklindeki temel açıklamasını şu şekilde tafsilatlandırmıştır : Bir canlının başına vurulup da başı yarıldığında eğer bu yarık onun dimağına,beynine ulaşmışa artık bundan sonra onun hayatta kalma ihtimali yoktur..”
Lügatlerden ve belağat alimlerinin ifadelerinden çıkan açık ve net sonuç gösteriyor ki Kur’an sözlükleri “beyin” sözcüğünü “d-m-ğ” köküyle ele alıp “dimağ”(beyin) halini yedmağu-hu ifadesiyle “Beynini parçalamak” şeklinde FİİLLEŞTİRMİŞTİR. Yani “yedmağuhu” ifadesi bir isim olan ‘beynin’ bizatihi “Beynini dağıtmak, beynini parçalamak” şeklinde fiileşmesidir.
4- Gel gelelim forum ulemamızın(!) iddia ettiklerinin aksine “yedmağu-hu” ifadesini “beynini dağıtmak veya beynini parçalamak” şeklinde meallendirenlerin olup olmadığı bahsine. Göreceğiz ki, çevirmenler birebir kelime meali verdikleri meallerin tümünde bu ifadeyi lügat alimlerinin verdiği mana olan “beynini dağıtmak, beynini parçalamak” şeklinde çevirmişler.
“Hak ve Batıl” gibi soyut karşıtlıkların birer zihniyet tarafı olarak verildiği ayette hakkın, batıl üzerine atılmasıyla onun “beynini dağıtacağı” ve bu suretle onu en hayati yaşam kaynağı olan merkezinden vurarak imha edeceği anlatılmaktadır. Hülasa burada batılın düşünce sisteminin, hayat kaynağının yok edildiği merkez olarak “beynin” zikredilmesi esasen Kur’an belagatinin ne denli kuvvetli olduğunu gösterir. Bu noktada “Hakkın batılı yok etmesi” esasını ayetin özü olarak alan; yani kastedileni verebilme gayretinde olan çevirmenler bizatihi kelime kelime çeviri vermek yerine, muhatabın mesajı alabileceğine inandıkları en uygun ifadeleri tercih ettikleri için, bizzat “hak.. batılın.. beynini dağıtır” kelime karşılığını seçmek yerine “hakkın batılı yok edeceğini beyan eden manayı veren kasıtla uyumlu çeviriyi seçmişlerdir. Bu çeviriler kastedilen manayı vermekle beraber birebir kelime çevrisi olmadıkları için “beynini dağıtmak” ifadesini batılın mahvoluşuna işaret eden sözcüklerle çevirmişlerdir. Çünkü zaten hakkın batılın beynini dağıtması zımnen batılın işini bitirmesi, onu mahvetmesidir. Ama birebir kelime çevrilerinin hemen hepsinde yedmağuhu ifadesi başka hiçbir organla değil de bizzat beyinle ilişiklendirilip “beynini dağıtmak”şeklinde çevrilmiştir. Eğer ki orada bir “beyin” sözcüğü, sözcük kökünde yer etmiyorsa bu kadar dil alimi neden olmayan bir sözcüğü birebir çeviride ısrarla tercih ediyor? Neden ciğerini sökmek, kellesini uçurmak, yüreğini parçalamak, canına kıymak vs. vs. mahvetmenin envai çeşit formu dururken hepsi ısrarla “beynini dağıtmak” birebir çevrisini seçiyor?
Şimdi hem kasıt amaçlı (yani ayetten kastedileni en uygun olduğuna inandığı şekilde verip ama motamot kelime çevrisine yer vermeyen) meallerden, hem de kelime karşılığını önceleyen meallerden örnekler verelim.
بَلْنَقْذِفُبِالْحَقِّعَلَىالْبَاطِلِفَيَدْمَغُهُفَإِذَاهُوَزَاهِقٌۚوَلَكُمُ الْوَيْلُمِمَّا تَصِفُونَ
Türkçe Transcript (*)
Bel nakżifu bilhakki ‘alâ-lbâtili feyedmeġuhu fe-iżâ huve zâhik(un)(c)velekumu-lveylu mimmâ tasifûn(e)
Abdülbaki Gölpınarlı Meali
Biz, gerçeği, aslı olmayan şeye karşı izhar ederiz de onu tamamıyla iptal ederiz ve batıl, helak olup gider o zaman. Ona isnad ettiğiniz şeylerden dolayı yazıklar olsun size.
Ali Bulaç Meali
Hayır, biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size.
Abdullah Parlıyan meali
Hayır, biz gerçeği aslı olmayan şeylere karşı çıkarırız da onun tamamen işi bitirilmiş olur ve batıl böylece yok olup gider. O halde, Allah'a yakıştırdığınız her türlü şeyden dolayı, yazıklar olsun size.
Ahmet Varol Meali
Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsınız o yokolup gitmiştir. Nitelemelerinizden dolayı yazık size!
Ahmet Tekin Meali
Doğrusu, biz gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek bu hak kitabın, Kur'ân'ın getirdiklerini, bâtılın başına başına vururuz, onun beynini parçalar. Bir de bakarsın ki, bâtıl o anda yok olup gitmiştir. Allah'a yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı size yazıklar olsun.
Ali Fikri Yavuz Meali
Hayır, biz hakkı bâtılın tepesine atarız da onu parçalar. Bir de bakarsın, o anda (bâtıl) mahvolmuştur. (Allah çocuk edinmiştir, melekler Allah'ın kızlarıdır, gibi) Allah'a isnad ettiğiniz (noksan) vasıflardan ötürü size yazıklar olsun!...
Bayraktar Bayraklı Meali
Tersine biz, hakkı bâtılın tepesine bindiririz de o, bâtılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir. O halde Allah'a yakıştırdığınız sıfatlardan ötürü, yazıklar olsun size!
Cemal Külünkoğlu Meali
Hayır, biz hakkı batılın üzerine fırlatırız da onun beynini parçalar; bir de bakarsın ki batıl yok oluvermiştir. (Allah'a) yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size!
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Gerçeği batılın başına çarparız ve onun beynini parçalar; böylece batıl ortadan kalkar. Allah'a yakıştırdığınız vasıflardan ötürü yazıklar olsun size!
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah’a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size!
Diyanet Vakfı Meali
Bilakis biz, hakkı batılın tepesine bindiririz de o, batılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, batıl yok olup gitmiştir. (Allah'a) yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size!
Edip Yüksel Meali
Hayır, biz gerçeği batılın üstüne atarız da onu tepeler ve yok eder. Yakıştırdıklarınızdan ötürü vay halinize.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Hayır, biz hakkı batılın başına çarparız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsın (batıl) o anda yok olup gitmiştir. Allah'a yakıştırdığınız vasıflardan ötürü size yazıklar olsun.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Hayır biz hakkı bâtılın tepesine fırlatırız da beynini parçalar, bir de bakarsın o anda mahvolmuştur, vay sizlere de o ettiğiniz vasıflardan
Hasan Basri Çantay Meali
Hayır, biz hakkı baatılın tepesine (indirib) atarız da o, bunun beynini parçalar. Bir de görürsünüz ki bu, yok olub gitmişdir. (Allaha karşı) vasf (ve isnâd) etmekde olduğunuz (iftiralar) dan dolayı yazıklar olsun size!
Hayrat Neşriyat Meali
Bil'akis hakkı, bâtılın üzerine atarız da onu parçalar; bir de bakarsın ki o (bâtıl)yok olmuştur. (Allah'a, yalan yanlış) isnâd etmekte olduğunuz vasıflardan dolayı vay sizin hâlinize!
Kadri Çelik Meali
Hayır, biz hakkı batılın üstüne atarız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) yakıştırdığınız vasıflardan ötürü yazıklar olsun size!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Hayır. Biz hakkı bâtılın üzerine atarız da onu parçalar da derhal yok olup gitmiş bulunur ve şiddetli azap olsun size, o tavsif ettiğiniz şeylerden dolayı.
Muhammed Esed Meali
Tersine, Biz [gerçek bir yaratma eylemiyle] hakkı bâtılın başına çarparız da bu onu paramparça eder20ve böylece beriki yok olur gider.21O halde, [Allah'a] yakıştırdığınız şeylerden ötürü22yazıklar olsun size!
Suat Yıldırım Meali
Hayır! Biz gerçeği söyler, gerçeği yaparız! Hakkı batılın tepesine indiririz de beynini parçalar, bir anda canı çıkar o batılın! Allah hakkındaki böyle boş düşüncelerinizden ötürü yuh aklınıza, yazıklar olsun size!
Süleyman Ateş Meali
Hayır, biz hakkı batılın üstüne atarız da o onun beynini parçalar, derhal (batılın) canı çıkar. Allah'a yakıştırdığınız niteliklerden ötürü de vay siz(in haliniz)e!*
Şaban Piriş Meali
Bilakis, hakkı, batılın üzerine fırlatırız, o da onun beynini parçalar, böylece batıl sönüp gider. (Allah'a) isnat ettiğiniz vasıflardan dolayı yazıklar olsun size!
Ümit Şimşek Meali
Biz hakkı bâtılın üstüne öyle bir atarız ki, onu darmadağın eder ve bâtıl yok olup gider. Size de, Allah'a yakıştırdığınız şeyler yüzünden hayıflanmak kalır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Hayır, biz hakkı, bâtılın üzerine fırlatırız da o, onun beynini parçalar. Bir de bakarsın o yok olup gitmiştir. Yakıştırdığınız niteliklerden ötürü yazıklar olsun size!
Yusuf Ali (English)
Nay, We hurl the Truth against falsehood, and it knocks out its brain, and behold, falsehood doth perish! Ah! woe be to you for the (false) things ye ascribe (to Us).(2678)*
M. Pickthall (English)
Nay, but We hurl the true against the false, and it doth break its head and lo! it vanisheth. And yours will be woe for that which ye ascribe (unto Him).




Aynı şekilde bu listede bulunmayan Mevdudi, S. Kutub, vb alimlerin tefsirlerinde baz alınan meallerde de bu ifade “beynini dağıtmak” şeklinde çevrilmiştir.

Şimdi Yukarda görüleceği gibi 15 mealdeki ifadeler, büyük ölçüde birbiriyle paralel çevri veren kelime kelime çevriyi esas alan meal örnekleri olup, hepsinde de “yedmağuha” ifadesi “beynini parçalamak” şeklinde çevrilmiş. Ama birebir çevri olmadığı ortada olan diğer 9 meal, kasıt yakalamayı seçmiş meallerde büyük ölçüde seçilen ifadeler kelime karşılığı değildir. Buna rağmen Beynini dağıtmak ifadesinin zımni manasını izah etme konumundadırlar.
Şimdi muhterem forum ulemamıza(!) soruyorum; en bilindik ve kelime karşılığı olan bu kadar meal, tıpkı yukarda örneklerini verip alıntı yaptığım modern ve klasik Kur’an sözlüklerinde geçen “beynini dağıtmak” ifadesini ısrarla alıp seçtiği halde, hala bu ayette “beyin meyin yok” diyecekseniz; o halde onlarca dil bilgini ve çevirmenin “beyin” diyerek yanlış çevrildiğine inandığınız sözcüğün aslı her ne ise, buyurun o sözcüğü “yedmağu-hu” ifadesinin gramatik tahlilinden veya lügat bilginlerinin görüşlerinden delillendirerek bana izah edin. Aksi halde sadece gözünü kapatıp karanlıkta yüzüne esen rüzgara karşı tükürmüş olursunuz. Buyurun bekliyorum. Bunca çeviri, alim ve sözlüğe rağmen “yedmağu” eğer ki “beynini parçalamak-dağıtmak” değilse, bu sözcüğün aslı hangi sözlüğe ve dil bilginine göre nasıl izah edilmiş aslını anlatın da görelim. Öyle google kenarlarından cımbızlayıp kendinden menkul geçiştirici ifadelerle kem küm etmek izahat değildir. İlmi, delilli izahatınızı göreyim…?

Küçük bir çırpınışım; esmer bir soluk... Söylenmemiş sözleri uçuruyorum... (Gökhan Özcan)
Alıntı ile Cevapla
  #2418  
Alt 30-03-2014, 03:27
SeBaT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SeBaT SeBaT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2011
Bulunduğu yer: Suskunluğun kırılma noktası...
Mesajlar: 84
Standart aynen devam.

5- Gel gelelim modern ve klasik müfessirlerimizden, bu ayeti tefsir edenler bu ayetteki yedmağuhu ifadesini ne olarak çevirmişler diye bakmaya.
İbn-i Kesir tefsirinin mealinde “beynini dağıtmak” şeklinde çevrilmiş. Hakkın batılı yok edeceği şeklinde kısa izahla geçmiş. (veya elimdeki tefsir özet olduğu için bu şekilde kafi görülmüş) (bkz. Sağlam Yay. 6 ciltlik tefsirin 4. Cildinin başı)
Seyyid Kutub (Hikmet Yay. 16 ciltlik eski çevrisinin 10. Cildi 116-117. Sayfada), Hakkın batıla galip geleceğine ve batılın silinip gideceğine değindikten sonra şu ifadeye yer vermiş :
“Ayeti kerime bu kanunu canlı, hareketli ve dokunulabilir bir şekilde canlandırıyor. Buna göre hak sanki kudret elinde bulunan bir kurşun, bir bomba gibidir. Batılın üzerine atılmakta ve “BEYNİNİ PARÇALAMAKTADIR”…. İşte bu metinde görüldüğü gibi Arap Dili ve Edebiyatı Profesörü olan Şehid Seyyid Kutup (ki Kur’anda Edebi Tasvir adında eseri de mevcut) hem mealde hem de tefsirdeki açıklamada sözkonusu ifadeyi batılın beynini parçalamak şeklinde ele alıyor.
Merhum Elmalılı M. Hamdi Yazır, zaten yukarda mealini verdiğimiz gibi ifadeyi “beynini parçalar” şeklinde alıyor. Muhtemelen beyin üzerine bu türlü bir soru sorulup şaibe uyandırılmak isteneceğini bilse sayfalar dolusu misalle ayeti izah ederdi J Lakin bu şaibe bizim zamanımızın meselesi.
Gel gelelim kadim müfessirlerden Endülüs Alimlerinden olan “İmam Kurtubi’nin” meşhur tefsirine bakalım. Kurtubi, “El-Camiu Li-Ahkami’l Kur’an “ adlı tefsirinin 11. Cildinde (Buruc Yay. Sayfa 471) diyor ki:
“Bilakis biz hakkı batıl üzerine bırakırız” buyruğundaki “el-kazf” atmak demektir. Yani hakkı batılın üzerine atarız “da hak onun BEYNİNİ DARMADAĞIN EDER.”Onu kahreder, helak eder.
Ed-Damğ” beyne varıncaya dek kafayı yaralamak demektir. (Kafadaki yaralama şekillerinden biri olan): “Ed-Damiğa” da buradan gelmektedir.”
Görüldüğü gibi İmam Kurtubi, turandursun ulemasının(!) iddiası aksine, “üzerine atmak” ifadesinin “el-kazf” olduğunu ortaya koyarken; aynı zamanda ayette geçen “yedmağuha” yı “Beynini darmadağın etmek” şeklinde açıklamakla kalmamış; bir yandan da aynı kökten olup “beyne varana kadar kafayı parçalama” şeklindeki aynı kökten (d-m-ğ) gelen “ed-damğ ve ed-damiğa” ifadelerini de misal vermiştir.
Son olarak “Seyyid Ali Es-Sabuni”nin Kur’an belagatı üzerine geniş tahlillere ve ifade inceliklerine yer verdiği “Saffetü’t Teffasir”adlı eserinde neler dediğine bakalım :
Bilakis. Biz. hakkı bâtılın tepesine bindiririz de o, bâtılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir. Allah'a yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size.” (enbiya 18)
“Kelimelerin İzahı:
“……………………………….
“Beynine vurur”. Bu kelime, "ciğerine vurdu" başına vurdu kelimeleri gibi, isimden yapılmış fiildir.
………………………………………”
“Âyetlerin Tefsiri:
“………………………………..
18. Bilakis biz apaçık hakkı, sallantıda olan bâtılın üzerine atarız da onun beynini parçalayıp yok eder. Bir de bakarsın ki o, yok olup gitmiştir, Allah hakkında caiz olmayan eş ve çocuk edinme gibi sıfatları Allah'a yakıştırdığınız için size azap ve helak olsun. ”
“Edebî Sanatlar:
…………………..
- "Bilakis hakkı bâtılın üzerine atarızda onun beynini parçalar" cümlesinde istiâre-i temsiliyye vardır. Burada hak sert bir şeye, bâtıl ise yumuşak bir şeye benzetilmiş; temsil yoluyla ve beynine vurmak" kelimeleri,hakkın bâtıla galip geldiğini ifade etmek için müsteâr olarak kullanılmıştır. Sanki sert bir cisim, bâtılın dimağına atılarak vurulmuş ve onu yarmıştır. Bu ifadede, batılı yok etme hususunda güzel bir vurgu sanatı vardır.
6- Bu kadar misal kafi görülmeli diyerek bu meseleyi burada bırakıyorum. Görüldüğü gibi 15 meşhur Kur’an mealinden, en meşhur eski-yeni Kur’an sözlüklerinden ve Belagat alimlerinden (Ragıp İsfahani tartışmasız otoritedir), En tanınmış tefsirlerin gerek meallerinden gerekse sözkonusu söcüğü de içeren açıklamalarından örnekler verdim.
Tüm bu örnekler apaçık ortaya koyuyor ki Enbiya 18. Ayette geçen “yedmeğu-ha” ifadesi apaçık şekilde beyin sözcüğünden elde edilmiş bir fiil olup; ayette açık aleni ve tartışmasız bir şekilde “BATILIN BEYNİNİ DAĞITMAK-PARÇALAMAK” şeklinde kullanılmıştır.
Her aklı başında insanın takdir edebileceği gibi, “hak” ve “batıl” kavramları mücessem olmayıp soyut değerlere matuftur. Hak ve Batıl biri diğerine muhalif iki zihniyet formunu, iki tasavvuru izahta kullanılır. Yani düşünseldir. Yani zihnin kabulleriyle mevcuttur. Ve bu zihniyet tasavvurlarının imha edilmesi noktasında verilen örneğin “batılın beynini dağıtmak” şeklinde sunulması, hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde batıl tasavvurun-zihniyetin merkezi olarak beyin organının işaret edildiğini, ve tabiî ki Beyin denen organın Kur’an-ı Kerimde açık ve aleni olarak zihniyet, düşünce, değer yargısı merkezi olarak bilinip ifade edildiğinin isbatıdır.
Kur’an teknik-bilimsel manada son derece ilkel bir topluluğa hitab ederken bile; İmanın, teslimiyetin kaynağı olarak “kalbe işaret ederken”; beynin yalın bir şekilde, iman-hissiyat bağını kurmadan kurduğu yaşam tasavvurunun kaynağının kurumaya mahkum olduğunu izah etmiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken ve belki de bir başka yazıda bizzat teferruatlı kaynaklara başvurup izah etmem gerektiğine inandığım husus da, “Kur’anda akletmenin (ki akletmek = iman etmek) bizatihi kan pompalayan kalbin mekanik bir üretimi olarak kullanılmadığıdir. Söz konusu edilen kalp kan pompalama organını işaret etmekten ziyade; yaygın dilsel ve mecazi zihni arkaplanda, bir çeşit düşünme, hissetme, tefekkür etme “yetisini”, basiret, feraset, görünenin ötesindeki hakikate teslimiyet “iradesini”temsilen kullanılır. Tıpkı Türkçede kullanılan, aşık olan kararsız bir kıza yapılan “yüreğinin sesini dinle” telkininde olduğu gibi. Burada kan pompalayan organın dinlenmesi değil, bir kısım akli verilerden yola çıkarak hissi bir kanaate, teslimiyete, karara varmaya işaret mecazlaştırılmıştır …
Ve Allah hakkı böylece batılın üstüne atıp onun beynini dağıttı. Batılın hezeyanlarının, tezviratının, delilsiz desteksiz tasavvurlarının, laf oyunlarının beynini dağıtıp kaynağını bertaraf etti. Hak geldi, batıl zail oldu. Zaten batıl yok olmaya mahkumdur.

Küçük bir çırpınışım; esmer bir soluk... Söylenmemiş sözleri uçuruyorum... (Gökhan Özcan)
Alıntı ile Cevapla
  #2419  
Alt 30-03-2014, 03:42
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Hersey iyi guzelde, neden beynini parcalamak?

Burada beynin kullaniminin onemi ne?

Ayrica neden "duymazlar, gormezler v.s." derken; beyin degil de, kalp kullanilmis.

Ayrica DIMAG, BEYINE BIR FIZIKSEL OLGU DEGIL; BEYNIN HAREKETINE SOYUT BIR OLGUDUR. YANI ZIHIN HAZNESI.

Beyin somut bir organ, zihin ise beynin soyut yetisidir.

Iste beyni diger organlardan da farkli kilan BU SOYUT KISIMDIR ve kalp dahil hic bir organda yoktur.

Beyin somutu, zihin soyutu ile dusunur.

Dusunme beynin fonksiyonudur.

Dusunce de bu fonksiyonun dile gelisidir.

O yuzden fiil BEYIN SOMUTU UZERINDE DEGIL, ZIHIN SOYUTU UZERINDEDIR.

Zaten idealizm olarak kuranin, BEYIN SOMUTUNA DEGIL DE, DIMAG OLARAK BEYNIN FONKSIYONUNA Yonelmesi de dogaldir.

O yuzden verdigin kelime fiil olarak "beyin parcalamak", degil; "zihin parcalamak" olur.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #2420  
Alt 30-03-2014, 03:59
SeBaT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SeBaT SeBaT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2011
Bulunduğu yer: Suskunluğun kırılma noktası...
Mesajlar: 84
Standart

Aman Allahım ! Yukarda sen kalk en ince detayına varana kadar, en somut ONLARCA delili üstelik asli kaynağından ver, buna rağmen biri hala kalkıp KENDİNDEN MENKUL bir saldım çayıra Leylam bayıra teranesi çığırsın !
Ya bana bilimsel bir cevap verin ya da böyle mesnetsiz, tutarsız, fantastik menkıbelerle görünmeyin. Başkası belki yutar ama ben sadece kızarım

Git hemen bir arapça sözlük bul ve önce dimağ maddesine bak karşılığı = beyin, sonra beyin maddesine bak karşılığı = dimağ. Kaldı ki dimağ beyin karşılığı olsa bile sadece zihin manasında kullanılıyor desek bile bu sadece beyin-zihin ilişkisini pişti yapar

Şevkim kırıldı şimdi Ha bu arada yukarda belağat alimlerinin dimağ için beyin dediklerini zaten kaynak verip açıklamışım. Yani en meşhur lügat aliminden misal vermişim bana güven
Bundan böyle makul bir şey yazılmadıkça yorulmak istemiyorum. Saygılar.

Küçük bir çırpınışım; esmer bir soluk... Söylenmemiş sözleri uçuruyorum... (Gökhan Özcan)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kur-an'da sevgiye yer yoktur! YasasinBilim İslam 136 05-04-2015 00:56
ayetlerde neden kalpten bahsedilir? hak geldi İslam 47 27-07-2010 21:18

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:53 .