undersun´isimli üyeden Alıntı
hep aynı hikaye fen de ve bılımde kendını kanıtlamış bir islam ülkesi gösterebilirmisiniz? iranı incele ayrıca bunun islam dini ile ilgisi yok fen ve bılımde ileri musluman ulkeler olsaydı musluman mı olucaktın sende bunu cevapla?
ayrıca Kurban Bayramını tartışmak doğru değil çunku etler hiçbir şekilde çöpe gitmiyor ayrıca telefde olmuyor hayvanlar ,
''Şu halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes'' ayeti gerektiği kadar açık değilmi?
|
Herkese merhaba,
sayın undersun, sunduğunuz ayetin kimi muhatap aldığını bilmiyor gibisiniz. Ayrıca "Kalkınmış müslüman bir ülke olsa müslüman mı olacaktınız?" sorusu yanlış, din uygar ülkeler kurma iddiasındadır, yaratıcıdan gelen emir ve aydınlanmışlıkla bunu başarması beklenir. Bu doğru olsaydı gelişirlerdi nin yanıtı "müslüman mı olacaktınız?" değil, olurlar ya da olmazlar. O ölçüden giderseniz dünya nufusunun sadece beşte birine yakını müslüman olduğuna göre, salt gelişmiş ülkelerin dinleri yüzünden geliştiğinden hareketle kimse hırıstiyan, musevi ya da diğer bir dine geçmiyor.
Hak din toplumunu geliştirmiş olmalıydı yargısının yanıtı, "sana ne gelişseydi müslüman mı olacaktın?" olmamalı.
Neyse gelelim "kurban" konusuna:
Diyanetin konuyla ilgili çokça evirip-çarpıtmasına, meşruluğa kaynak atfetme uğraşına karşın, "
Kur'an'da bu konuda açık bir emrin bulunmayışı" nıda
itiraf ettiğini link aşağıdadır.
Burada şu üzüntümü söyleyeyim, bunu özellikle
Allah kavramı edildiğinde sonsuz bir saygı ve merhamet duyulması gerektiğini hisseden "kalplere" yazıyorum:
"Allah kavramıyla,
can alma, kan dökme ve bunu da
bayram sayma ilkel
vahşeti nasıl örtüşebilir?
Burada doğanın besin zincirinden sözetmiyoruz.
İbadetten ve Allah için can almak, topluca kan dökmekten sözediyoruz.
Öz niteliği "
yaratmak olan Allah " can almayı "
ihlas" için meşru bir bayram olarak kabul edebilir mi?
Allah kavramının, "iman" için, topluca hayvan katliamı emrettiğini ısrarla iddia edenlerle karşılaştığımda kesin inandığım şey;
"
Bu görüşün yaratıcısında bir sorun var." oluyor.
Dinin yardımlaşma, paylaşma ve küslüklerin giderilmesi gibi güzelliklerine kimsenin itirazı olmayacaktır elbette.
Ancak iyi amel işleme, iyi insan olmanın ya da ihlaslı kul olmanın nersine sığar "
Allah için kan akıtmak"? İsteyen istediği ihtiyaç sahibine istediği yardımı yapar, "Allah için" bir günde milyonlarca hayvan boğazlamak, kanlarını da sözde "Allah rızası için akıtmak", "Allah'a can alarak kan sunmak" nasıl bir yardımlaşma aracı ve ihlaslı kul sevabı olabilir?
Örneğin miras paylaşımı ayetlerde ayrıntılı olarak açıklanmış, Allah rızası için kurban kesip kan akıtmak hangi ayetle emredilmiştir.
Allah'ın kendisi için, besmele çekilerek, kan dökülmesine yönelik bir emri, farz kıldığı bir ayeti mi var ki, milyonlarca hayvan katlediliyor.
Cana saygılı, canı incitmekten sakınan bir insan bunları sorarsa, öfke duyup onu "
kafir" ilan etmeden, sukunetle yanıtlamanız mümkün mü acaba?
Bizler Hz. İbrahim değiliz,
nerede emredilmiş bize yardımlaşma için hayvan boğzalayıp dağıtmak? Yardımlaşma başka şekilde olamaz mı?
Şart mı? Örneğin sadece Kabe’de her yıl 4 milyonu aşkın hayvanın, aynı anda katledilip, etlerinin de ihtiyaç sahiplerinden çok uzakta telef edilmesinin kitabın neresinde yeri var? Bu Allah adına hem israf hem de en vahşi bir şekilde cana kıymak değil de nedir?
Tanrılar için kan akıtmak çok ilkel çağların batıl inanışlarının en vahşi olanlarından biridir. Ki bunlar arasında
bakirelerin kanının akıtılması en makbul olanlarıdır. Kan akıtmanın tarihçesine bir göz atan her can'a saygılı insanın "kurban" adı altında kan akıtma eyleminden uzak durması ve bu türden vahşetlere özellikle de "Allah'ı" alet etmemesi daha insani olmaz mı sizce de?
Kurbanla ilgili "net" bir emir, farz, ayet olmamakla birlikte "Allah dostu" olma adına "kurban ve bayram" sözcükleri nasıl bir araya getirilip milyonlarca cana bir kaç gün içinde kıyılabilr?
Konuyla ilgili diyanet'in resmi sitesinden bir alıntıyı dikkatinize sunmak istiyorum. Bu vahşi geleneğin dine sokulmasını meşru gösterebilmek için rivayetlerden başka sığınılacak kesin hükmün bulunmayışına karşın, ıvırıp kıvırıp
meşru göstermeye çalışıldığını görün lütfen.
http://www.diyanet.gov.tr/TURKISH/DY...?Sayfa=1&ID=36
"Kurban kesmenin fıkhî açıdan değerlendirilmesi hususunda fakihler arasında görüş farklılıkları vardır. Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefî mezhebinde ağırlıklı görüşe ve bazı müctehid imamlara göre vâcip, fakihlerin çoğunluğuna göre müekked sünnettir. Hanefîler,
Kur'an'da Hz. Peygamber'e hitaben "Rabbin için namaz kıl, kurban kes" (el-Kevser 108/2) buyrulmasının ümmeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği görüşündedir. Ayrıca Hz. Peygamber'in birçok hadisinde hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi emredilmiş veya tavsiye edilmiş, hatta "Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın" (İbn Mâce, "Edâhî", 2; Müsned, II, 321), "Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir" (Tirmizî, "Edâhî", 18; İbn Mâce, "Edâhî", 2) gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır. Öte yandan kurban kesmeyi Hz. Peygamber hiç terketmemiştir. Bu ve benzeri delillerden hareket eden fakihler gerekli şartları taşıyanların kurban bayramında kurban kesmesini vâcip görürler. Sünnet olduğunu ileri sürenler ise,
Kur'an'da bu konuda açık bir emrin bulunmayışından, Hz. Peygamber'in devamlı yapmış olmasının kurbanın sünnet olmasıyla da açıklanabileceği noktasından hareket ederler."
Not. Rivayetlerle Allah'ın elçisine atfedilenlerin ümmetçe de aynen yerine getirilmeye çalışılmasının -ince ayrıntıya dikkat ediniz- bir çeşit "
peygamberleşme"yi ifade ettiğine dikkatinizi çekerim.
Peygambere bir emir gelmişse o emir sanki tüm ümmete gelmiş gibi addederek milyonlarca cana kıyılıp kan dökülmesi, üstelik bunun "Allah rızası için olması" akla, mantığa ters değil mi?
Allah "bana inanan, maddi durumu uygun müminler her yıl benim rızam için kurban kessinler ve o kan akttıkları vahşet gününün adını da bayram koysunlar " mı demiş?
Ama iş burada kalmıyor elbette; buyrun:
http://www.habervitrini.com/haber/in...an-etti-15235/
Yukarıdaki haber Bangladeş'ten.
Bir de bizden (malesef) vahşete örnek
"Bu vesileyle ekleyelim ki, aradan 1400 geçmesine ve bu 1400 yıl boyunca insanlık anlayışında nice gelişmeler görülmesine rağmen, İslam ülkelerinde hala, İbrahim’in yukarıdaki davranışına özlem duyup, oğullarının boğazını kesmek isteyenler vardır. Bunun utanç verici bir örneğine, bundan 30 ,40 yıl kadar önce Türkiye’de rastlanmıştır. Askerden kaçmak isteyen bir kişi, eğer bu mükellefiyetten şu ya da bu şekilde kurtulacak olursa,
Mızrap adındaki oğlunu kurban etmeye karar vermiş, gerçekten de askerlikten kurtulur kurtulmaz oğlunun boğazını ekmek bıçağıyla kesmiştir. Olay ortaya çıktığında savcılık işe el atmış ve dava sonucunda bu kişi layık olduğu cezaya mahkûm olmuştur. Ne esef vericidir ki, o zamanın yargıtayı, söz konusu cinayetin “dinsel inançlar” etkisiyle işlenmiş olduğunu, dolayısıyla bu inançların “cezayı hafifletici sebep” (“esbabı muhaffefe”) olması gerektiğini bildirerek mahkeme kararını bozmuştur. Olay adalet tarihimizde
“Mızrap Çocuk” olayı olarak yer almıştır."
Kaynak:
http://www.baharkilic.org/post/2011/...han-Arsel.aspx
Neyi niye yaptığımızı araştırmadan yapmaktansa "
can almadan önce hiç değilse bir kaç paragraf okuyalım da sonra ille de can alacaksak alalım diyebilecekler için.
Yukarıdaki linkte "kurban" konusunun tüm tarihsel gelişimi ve dini inanışlardaki yeri, detayları ve kaynaklarıyla Prof.
İlhan Arsel tarafından açıklanmıştır.
Tüm bunlara karşın yine de "t
opluca katliamda tuzumuz bulunsun" diyeceklere "
helal!!!" olsun.
Benim zihnimdeki
Allah kavramı,
toplu katliam vahşetine asla izin vermez ve varsa bir hesap günü bu "
vahşetin" hesabını da elbette ki görür.
sağlıcakla kalınız.