Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > Hristiyanlık

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 30-05-2010, 17:58
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart Hristiyan İnancının Temelleri

Noel Kutlamalarının Kökeni

Noel İsa'dan önceki dönemde ,'ölen ve ölümden kalkan' tanrılara sunulan tapınmadan alınmıştır. Bu tapınma genellikle ,Kış gündönümüne denk gelen 21-25 Aralık tarihlerinde,doğayı canlandıran Tanrı-Kurtarıcı'nın 'doğumunu' kutlayan tarım toplumunda özellikle yaygındı.

Dördüncü yüzyılın ortalarında Hristiyanlık ,Mitra tapınmasına dayanan kış gündönümünü kutlaması Hristiyan bir kutlama haline getirrek kendi gelenekleri arasına kattı. Noel'i ilk kutlayanlar Romadaki dinsel topluluklardı. Onuncu yüzyılda ,hristiyanlıkla birlikte Noel kutlaması da doğu'ya yayıldı ve eski Slavların ,ataların Ruhlarını yücelten kış kutlamalarıyla kaynaştı.

Hıristiyan olduğunu idda etmeye başlayan bazıları ,büyük olasılıkla "bu kutlamaların paganist Romalıların şenlikleriyle aynı güne rastlama çabası " içine girdi.Aynı zamanda bu şenlik "zaptedilemez güneşin doğum gününü kutlamak " için düzenleniyordu . ( AnaBiritannica )

Kışın güneşin gücü zayıflamış gibi göründüğünden o toplum bu ısı ve ışık kaynağının uzaklara yaptığı yolculuklardan dönmesi için ayin yapardı.(İsa da bir yerde 'Ben dünyanın ışığıyım 'demişti.)

25 Aralık tarihinin seçiminde Satürn Şenliği olan Saturnalia da rol oynadı.

Günümüzde Noel ile bağlantılı olduğunu düşündüğümüz çok sayıda geleneğin Hristiyanlık öncesi putperest dinlerin geleneğine dayanıyor.

Bunlardan bazılarının sosyal ,cinsel ve evrenbilimsel çağrışımları var ; bu durum günümüzde eğitimli ve kültürel açıdan duyarlı insanların bu geleneklerin kökenini daha açık şekilde öğrendikleri anda bunları bırakmasına yol açabilir.

Noel geleneği Hrıstıyanlığa iyice yerleşmişti. Avrupadan ayrı olarak Latin Amerika'da İsa'nın doğumuyla ilgili temel adetlerin yanı sıra başka adetler de uygulandı. Farklı dinsel topluluklardaki rahipler Aztek tören takviminin Katolik ayin takvimiyle aynı olmasının avantajını kullanarak bunu vaaz etme ve misyonerlik işlerini desteklemek için kullandılar.İspanyollardan önceki tanrısal güçleri anma törenlerinin yerine Hristiyanların inandığı tanrısal güçler için yapılan kutlamaları koydular ; Böylece bir yandan Avrupa'nın kutlama ve etkinliklerini onlara tanıtırken ,bir yandan da Aztek kutlamalarından yararlandılar ; Bu da Özgün Meksika ifadelerini doğuran kültürel bir sinkretizm ile sonuçlandı.

Yılbaşı Kutlamaları

Her ne kadar Hristiyan geleneği arasında yer almasa da Hristiyanların da kutladığı bu geleneğin kökenini kısaca yazmak istedim ;

Yılbaşı kutlamalarının kökeni de eski Roma'daki bir dizi pagan kutlamaya dayanır. Konuya açıklık getirmesi için ; 1 Ocak Pagan Tanrı İanus'a adanmış bir bayramdır.İanus heykelinin iki yanında biri geçmişi , diğeri bugünü temsil eden iki yüz vardır. Bir inanışa göre Ocak ayını güle ,oynaya geçiren kişi yıl boyunca da mutlu ve huzurlu kalabilecektir. Ayrıca Tanrı İanus'un gününde insanların birbirine hediyeler vermesi ,şölenler düzenlenmesi gelneği de vardır.

İsa ve Mitra Kökeni

Mithra dini ve ayinleri hakkında yeterince bilgimiz olmamasına karşın, Pavlus'un mektuplarında kullandığı anlatım tarzının, Mithra kültünün terimlerine yakın olduğunu açıkça görebilmektedir.

Tıpkı Hıristiyanlar gibi, Mithra'cılar da kurtarıcılarının göklerden yere indiğine, on iki öğrencisi ile son yemeğini paylaştığına, kendi kanını akıtarak insanlığı günahlarından kurtardığına ve öldükten sonra yeniden canlandığına inanırlardı. Boğa kanı ile olsa bile, geçmiş günahlardan arınmak için yeni inananları vaftiz ederlerdi.

Matta İncilinde, İsa'yı Mithra ile eşitleyen son yemek sahnesi yer almaktadır, ancak rahiplerin "Baba" ve başrahibin de "Babaların Babası" biçiminde adlandırılmasıyla ilgili Mithra'cı adet reddedilmiştir.

Aynı şekilde İsa da göklerden gelmiş, İnsanların günahını üstlenip çarmıhta ölmüş ; kanını akıtarak insanlığı ölümün ve günahın esaretinden kurtarmıştır. Mitra gibi Ölümden dirilmesiyle ünlenen İsa yeniden göğe çıkmıştır. Gökten tekrar geleceğine olan inanç pek çok inanç sisteminde de mevcuttur.

Ayrıca İsa aynı Attis ,Horus, Dionysos gibi ölüp dirilen ,günahları bağışlayan tanrılarla neredeyse özdeştir.İsa'dan önce olan bu inanışlar İsa'nın karakterinin oluşturulmasında büyük rol oynar.

Ölümden Sonra Yaşam ve Cehennem Azabı

Din, insanlara ölümden sonra bir yaşam avuntusu sunar.

Sonsuza kadar yaşama arzusu en azından uygarlık kadar eskidir, belki daha da eski. Varlığımızda, "ben" bir gün yok olacağım fikrine direnen bir şeyler var. Ve şüphesiz, bu harika dünyanın güneşini ve çiçeklerini, yüzümde hissettiğim rüzgârı, suyun sesini, sevdiklerimi sonsuza dek terk etme –sonu olmayan bir hiçlik alemine girme– fikrine katlanmak, hatta bunu anlamak çok zordur. Bu yüzden eskiden beri insanlar, içinde bir parçamızın yaşamaya devam edeceğine inanılan maddi olmayan bir ruhani dünya ile hayali bir yakınlık arayışı içinde olmuşlardır. Bu gerçekten Hıristiyanlığın en güçlü ve kalıcı mesajlarından biriydi: "Ölümden sonra da yaşayabilirim."

Hıristiyan doktrinleri üzerindeki etkisi büyük iki filozoftan bahsedilmektedir. Biri, İskenderiyeli Origenes (MS y. 185-254), diğeri de Hippolu Augustinus'tur (MS 354-430)

Onlarla ilgili olarak New Catholic Encyclopedia şunu belirtiyor:

"Canın ruhani bir töz olarak belirlenmesi ve onun doğasıyla ilgili felsefi bir kavram oluşturulması, Doğu'da yalnızca Origenes'le ve Batı'da Aziz Augustinus'la olmuştur."

Origenes, New Catholic Encyclopediya. göre "Yunan can geleneğini açıkça alıp kendine mal etmiş Babaların ilki " olan İskenderiyeli Clemens'in öğrencilerindendi. Platon'un can ya da ruh hakkındaki düşünceleri Origenes'i derinden etkilemiş olmalıydı.

On üçüncü yüzyılda, Avrupa'da Aristoteles'in öğretileri rağbet görmeye başlıyordu; bunun nedeni büyük ölçüde, Aristoteles'in yazıları üzerine çok sayıda yorumu bulunan Arap bilginlerin yapıtlarının Latince olarak elde edilebilmesiydi. Aquino'lu Tommaso adlı Katolik bilgin, Aristotelesçi düşünceden derin şekilde etkilenmişti. Tommaso'nun yazılarından dolayı, Aristoteles'in görüşlerinin, kilisenin öğretisi üzerinde Platon'unkinden daha büyük bir etkisi oldu.

Bir başvuru kaynağına göre ilk Hıristiyan filozofları, bedenin ölümsüz bir kısmı olduğunu ve bunun döllenme anında bedene yerleştirildi*ğini öğreten Yunan inancını benimsediler (The New Encydopoedia Britanrıica )

"Gelenek*sel Cehennem öğretisinde, klasik dönem Yunan filozofları arasında en çok Platon'un etkisi görülür" (Histoire des enfers, Georges Minois)

"Belli bir Yunan felsefesi eğitimi almış Hıristiyanlar, MS 2. yüzyılın ortalarından itibaren .... inançlarını bu felsefenin terimleriyle ifade etme gereği duymaya başladılar. Onlara en iyi uyan felsefe Platonculuktu [Platon'un öğretileriydi]" (The New Encydopoedia BriTanrıica [1988], 25. Cilt, 890. sayfa).

Ölümsüzlük düşüncesi pek çok din ve inanışta olduğu gibi Zerdustculukte de vardı ;

"Ölümsüzlük içinde Adil kişinin canı hep Sevinçli olacak, fakat Yalancının canı muhakkak işkence görecek. Ve Ahura Mazda [anlamı "bilge tanrı"] bu Kanunları Kendi egemen yetkesiyle takdir eylemiştir."


Öldükten Sonra Göğe Gitmek

Ruh bedenden ayrıldıktan sonra, görünüşe göre, mucizevi biçimde sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz güzel bir yerde, hastalık ve yaşlanmanın olmadığı, ebedi neşeyle dolu bir hayata "uyanır".

İsa'nın el*çilerinin ölümünden sonra, MS ikinci yüz*yılın başında ilk Kilise Babaları öne çıkmaya başladı.

Bir Katolik ansiklopedisinde onla*rın öğretileri şöyle anlatılıyor: "Genellikle, ölümden sonra bedenden ayrılan ruhun, iş*lediği suç oranında arınıp hemen ardından göğe gittiği öğretilirdi " (New Catholic Encyclopedia)

Üçlü Birlik İnancı -Teslis'in Kökeni Üzerine

"İznik Konsili [MS] 20 Mayıs 325'te top*landı. Konsil'e başkanlık eden Constantinus tartışmayı fiilen yönlendirip Konsil'e kendi önerisini.... Mesih'in Tanrı'ya oranla ko*numunu, her ikisinin 'özünün aynı' olduğu ifadesiyle açıklayan iman bildirisini, Nikaia[İznik] Amentüsü olarak kabul ettirdi .

Birçoğunun inancına ters düştüğü halde, iki piskopos dışında bütün piskoposlar impara*tordan korkup çekindiklerinden bu Amentüsü imzaladılar" (Encyclopaedia Britanrıica)

Bilindiği üzere Üçlü birlik yada Üçlük kavramı İncil'de bulunmamaktadır.
Zaten bu kavram tam olarak dördüncü yüzyılın ortalarında Hristiynlığa girmiştir.Bu tesbiti Katolik Kilise de onaylamaktadır ;

"Üç Kişide bir Tanrı' formülü,4. yüzyıl bitene kadar tam olarak yerleşme*miş, Hıristiyan yaşamına ve inanç bildiri*sine tamamen girmemişti" (New Catholic Encyclopedia)

Peki Hrıstıyanlığa sonradan yerleşen bu kavramın kökeni nedir ?

Araştırmacılar üçlü bir tanrı inancının hrıstıyanlık öncesi pek çok din ve inanışta mevcut olduğunu göstermiştir. Üçlü bir tanrı inanancı eski Babil'de güneş tanrısı Şamaş, ay Tanrısı Sin, ve yıldız Tanrısı İştar olarak görülüp tapınılırdı.

Mısır'da Osiris, İsis ve Horus tapınması ,Amen, Mut ve Khonsu üçlü tanrı, Khnum , Satis ve Anukis adlı kozmik Üçlü tanrıları da vardı.

Asur'luların baş tanrısı Asur üç başlı olarak betimlenirdi.Aynı örneğe dayanarak Katolik kiliselerinde de Tanrıyı Üç başlı olarak betimleyen putlara rastlanır.

Ayrıca Üçlü Bir Tanrı anlayışı Hristiyanlıktan çok önce olan Hindu inanışlarında da yaygındı. Arasındaki benzerlik gerçekten düşündürücüdür ; Trimurti üçlü birliği Brahma , Şiva ve Vişnu' dan oluşur.Her biri ayrı tanrılar olmasına rağmen yine de aynı tanrının varoluş biçimini ifade eder.

Yani Yukarıdaki hristiyan teslisiyle aynı tanımlama içerisine girer ;

Baba tanrıdır, Oğul Tanrıdır, Kutsal Ruh Tanrı'dır ;ama yine de üç değil bir Tanrı vardır.

( Hristiyan teslisi )

Brahma Tanrı'dır , Şiva Tanrı'dır ,Vişnu Tanrıdır ;ama üç ayrı değil bir Tanrı vardır !

(Hindu teslisi )

İlginç olan nokta ise ; Hindu teslisi hristiyanlık'tan en az 400 yıl öncesine tarihlenen Hindu kutsal metinlerine dayanmaktadır. Yani Ortada bir kopya var ve bu kopyayı çeken Hristiyanlardır.

Tanrı Annesi ve Bakire Doğumlar'ın Kökeni Üzerine

Bir kaynak Hristiyanlıkla ilgili şu ilginç açıklamayı yapıyor ;

"Tanrı'nın annesini kutsal sayma fikrinin yayılması .... paganların kiliseye akın etmesiylehızlandı .O zamana kadar binlerce yıl boyunca dindarlıklarını 'büyük ana' Tanrıça ve 'kutsal bakire' tapınması yoluyla göstermiş ve yine aynı yolla dinsel anlayışlarını geliştirmişlerdi" (The New Encyclopcedia Britannica )

Hristiyan inancının temellerine bakarsak pek çok pagan izini rahatlıkla görebiliriz. Bunlardan biri de Bakire doğumdur. Babası Tanrı, annesi bakire bir ölümlü insan inanışı ,kurtarıcının mucizevi doğumunu gösteriyor.Halbuki bu fikrin kaynağı da eski inanışlar.

Örneğin İsa'nın "Baba"sı Tanrı olmasına rağmen, annesi Meryem ölümlü bir bakiredir aynı şekilde Dionysos'un da babası Zeus bir Tanrı, annesi Semele de ölümlü bir bakireydi. Ayrıca Şarap Tanrısı Dionysos da Aynı İsa gibi çarmıha gerilmiştir. Ölümden dirilmesi de İsa'nınki gibi olmuştur. Dionysos inancı Hristiyanlıktan önceydi. Yani alıntı Hristiyanlar tarafından gerçekleştirilmiştir.

Ayrıca Tanrı Attis'in bakire annesi "Cybele" de Aynı Meryem gibi "Göklerin kraliçesi" olarak adlandırılıyordu.

MS 431' de toplanan Efesos konsilinde Meryem'in Theotokos (Yunancada ;"Tanrı Anası") veya "Tanrı'nın Annesi" olarak adlandırılmasıyla Meryem tapınmasının temeli atılmış oldu.

Bu kilise konsilinin toplandığı Efesos kenti, yüzlerce yıldır bereket tanrıçası Artemis'e sunulan tapınmanın merkezindeydi.


saygılarımla

Konu spartacus tarafından (13-09-2010 Saat 18:38 ) değiştirilmiştir. Sebep: Başlıkdaki sembol Natan tarafından kaldırılmıştır(talebi ile).
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 30-05-2010, 18:46
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

sevgili natan

bir konuda bilgi istiyorum.
şimdiden teşekkür ederim.

dinsel düşüncenin ortya çıkışıyla birlikte paganizmden tektranrı inancına doğru bir evrim var.
bu hem bilimsel, hem açık bir tespit olmasına rağmen, müslümanlar bunu reddediyor ve insanın yaratıldığı günden beri tektanrı inacının varolduğunu, paganizmin ise bunun bozulmuş biçimi olduğunu , yani bir çeşit tersine evrimi iddia ediyorlar.
ancak, tarihsel hiç bir döküman bu görüşü desteklemiyor.

bu konuda hristiyanlığın düşüncesi nedir.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 31-05-2010, 16:28
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart

Sosyoloji okuyan her kez şöyle böyle Tanrı'nın toplumlara göre nasıl evrildiğini görebilir.Konu bu olmadığı için ayrıntısına girmeyeceğim. Ancak Hristiyanlıkta da müslümanlarınkine benzer bir inanç söz konusu. Okuduğum bir Hristiyanlık kitabında güya önceleri yani başlangıçta tektanrı inancının var olduğu sonraları çok tanrılara tapınmanın ortaya çıktığı anlatılıyordu. Bu tamamen yanlıştır. Çok tanrıcılık ,tek tanrı inancından öncedir.

Dikkat edilirse bu kutsal kitaptan da sezilebilir. Belki Hristiyanlar fark edemiyorlar ancak ben biraz açayım ;

Tevrat'ın başlangıcında Tanrı "Eloh-im" vardır. Bu çoğul bir ifadedir. "İm " takısıyla " tanrı-lar" anlamı taşımaktadır. Ve bazı ayetler vardır ki bu ifadeyi doğrular ; "Biz " , "aramızdan" ,"Bizim gibi " ifadeler kullanarak tanrıların aralarında konuştuklarını görebiliriz. İsteyenlere ayet de verebilirim.

Tanrı ,insanı kendi benzerliğinde yaratırken ,aralarında konuşan tanrılar "bizim gibi oldu" der. Yaratan Tanrı-lar sonraki ayetlerde tek bir Tanrı'ya dönüşür.

Tevratın sonraki bölümlerinde Tanrı'nın "tekliği" üzerinde vurgu yapılır. Halbuki başlangıçta "çoğul" kullanılıyordu ifade. Sonraları "tek" oldu.

Eloh-im den vazgeçilmiş, Adonay'a geçilmiştir. Hristiyanlık oluşum aşamasında yine üçlü-birleşik tanrıya kaymıştır. Tevratta böyle bir ifade yoktu. Ancak Hrıstıyan dinini Pavlus kurarken avrupaya, Yunanistana vs gitmiş oradaki inanışlardan sentez yapmıştır. İncil de bu çizgide yol alınıp yazılmıştır.

Forumlarda geçen gün bir hristiyan arkadaşımız hristiyanlığın "özgün" bir din olduğunu idda etmişti. Bu yazıyı hazırlayıp olabildiğince kaynaklandırmaya çalıştım. Ancak şimdi sesi çıkmıyor ,buradan da tartışmaya davette bulunmuş olayım .

Meryem ana ,göklerin Kralicesi, bakire 'anne' ,tanrı annesi olarak karakterize ediliyor. Bu inanış hrıstıyanlığa mı özgüdür şimdi ? Yukarıda gösterdiğim gibi kocaman bir HAYIR !

Noel bayramı ve benzeri kutlamalar hristiyanlığa mı özgüdür ?Kökeni Hristiyanlık mıdır ? Yine Hayır !

Ölümden sonra bir yaşamın varlı iancı hrıstıyalığa mı özgüür ?

Yukarıda kökenine ilişkin yazmadım ama PASKALYA BAYRAMI hrıstıyanlığa mı özgüdür ?

Bunların cevaplarını bir hristiyan arkadaşım verebilirse ,gerçekten sevineceğim

sevgiler
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 31-05-2010, 16:39
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

sevgili natan
seni gerçekten seviyorum.
verdiğin her bilgi, kendimi yeniden test ettiğim her aşamada doğru yolda ilerlediğimi gösteriyor.
saol dostum.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 31-05-2010, 17:46
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart :)

Üçlük Tanrılarından Örnekler ;


Üçlük tanrıları çoğu coğrafyada var olan bir inanıştır. Ve çoğu da Hristiyanlık öncesidir.




(Mısır'da Amen, Mut ve Khonsu )

Buluntulara dikkat edilirse üçlü tanrıların ellerinde HAÇ sembolü de vardır. Haç'ın kullanımı da hristiyanlığa özgü değildir. Bunu bazı hristiyanlar kabul ediyor.





Horus, Osiris ve Isis

Yine Mısırdaki Üçlü Tanrılar.Üçlü tanrı Modellemesi Mısırda yaygın bir inanıştı. Ayrıca Horus mucizevi bir şekilde doğmuş,insanların günahları için ölmüş ve dirilmiştir. Tıpkı İsa gibi Horus da "Tanrı oğlu" dur.Çok ilginç bir nokta.



Mısır inanışındaki Üçlü tanrı Khnum , Satis ve Anukis

Çok ilginç bir detay ;



Baba Tanrı Anukis topraktan iki insan sureti yapıyor .



Babil’de güneş tanrısı Şamaş, ay Tanrısı Sin, ve yıldız Tanrısı İştar .



Hunduizmdeki üçlü bir tanrı inancı . Brahma, Şiva, Vişnu .
Her biri tanrı olarak görülür ayncak Bir tanrıyı teşkil eder. Tıpkı Hristiyanlıktaki gibi.



Hristiyanlıktaki Teslis. Baba-Oğıl-Kutsal Ruh üçü de tanrıdır;
Ancak Üç değil bir tanrı vardır .İyi ama bu nasıl olabilir diyebilirsiniz.
Bunun açıklamasını Hristiyanlar da yapamıyor. Onlar da bunun bir "gizem"
olduğunu düşünüyor.

sevgili natan
seni gerçekten seviyorum.
verdiğin her bilgi, kendimi yeniden test ettiğim her aşamada doğru yolda ilerlediğimi gösteriyor.
saol dostum.
Rica ederim. Ben de seni seviyorum dostum. Birlikte güzel paylaşımlar dileğiyle

saygılar sevgiler

Konu Natan tarafından (29-07-2013 Saat 11:03 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 31-05-2010, 19:05
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger Natan;

Bu uclem, ayni zamanda, insanoglu dogal dusuncesinin seyi ortaya koyumudur, yani BIR/POZITIF/NOKTA.

Ben eminim, eger bu uclemin ozunu arastirirsan X 'e ve Xin sekilsel ve cizimsel acilimi, Ikilem ve Karsitliga (dortleme) ulasirsin, cunku uclem olarak ortaya konan seyin, ozu, karakteri bir dortlemdir.

Mesela, Baba, ogul, kutsal ruh'tan hangisinin , BIR'i ve Hangisinin POZITIFI temsil ettigi ortaya konulabilirse, Birin karakteri, ikilem ve pozotifin karakteri karsitlikta ortaya cikmis olur. Cunku bir, ikilemin, pozitifte karsitligin indirgendigi uclemlerdir. Yani ikilem ve bir; karsitlik ve pozitif. Nokta da, bir ve pozitifin indirgendigidir. Bu temelde de, noktalama, uclu gorunus ve dortlu karakter olarak, 7'li olusumdur.

Ya da sumerlerdeki 7 sayisinin onemini, Misir, Babil ve Hristiyanlikta arastirirsan, bulabilirsin.

Bu konuda benim senden istedigim olsun. Sonucta dogal dusuncenin temeli inanc ve cinsellige dayanir. Erkek kadindan ustundur, bu ustunlukten dolayi, daha once kadindan geldigini algilayan erkek, daha sonra kadini "asagilayarak" kendi gelis yerini inanca ve tanrilara baglamistir. Bu cok onemli bir ayrintidir.

Yani kendi gozleriyle gordugu ciktigi yerin, kadindan geldigini ustunlugu yuzunden kabullenemediginden, baska bir kaynaga yonelmis ve boylece inanci yaratmistir. Sonra da bunu sistem olarak toplumsal temelde ve dini icerikte orgutlemistir. Bu ustunluk inadi, 21. yuzyilda da hala surmektedir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 31-05-2010, 19:26
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger Natan;

Sana bir ip ucu daha, en gelismis geometrik sekil kuptur. Kubun, 6 yuzu (4x2y) 8 kosesi(7'li olusumun, ortaya koydugu 8. dir.) ve 12 cizgisi vardir ve 3 boyutludur (en, boy ve derinlik). Tesseract, bir kubun 4 yone acilimidir. Yani kubun 4 lu ve 4 yonlu hareket manevrasidir. Boylece, 12 ye kadar olan sayilarin acilimi ortaya cikmaktadir ve 13 sayisi da "ugursuz" kabul edilir. Goruldugu, gibi sessel ve kulaksal noktalama dilinin, monizmi veya dualizmi degil; gorsel, sekilsel ve cizimsel dilin, 3,4,6,7 (9),8,12,13'u onemlidir. Cunku bir(monizm,unity) ikilemin indirgendigidir. Karsitlikta, iki (dualizm/dilemma) olarak pozitive indirgenmistir.

Kubun, yani cube'un etimolojik acilimi, ve linquistik temeli; "dogumun toplam kullanimidir, yani complete (q usage, yani; qua, qui, quality, quantity, quiddity, question, query v.s.) usage of be(to be ve being)

Ben bu arada sayilarin dilini, evrensel'in kosesi'nde, acikladim. Sex, yani cinsiyet te, se nin (per se), yani kendinin x oldugu anlamidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Konu evrensel-insan tarafından (31-05-2010 Saat 19:34 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 31-05-2010, 20:39
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart

Paylaştığın içn teşekkür ederim Evrensel

Sayılarla ilgili hiç düşünmediğim bir noktaya değinmişsin.Bu biraz daha detaylı bir açıklamaydı. 7 gök katmanı ifadesi hepsinde aynı olmasa da pek çok toplumda vardı. Şmanlarda , Bazı aztek topluluklarında, Müslümanlarda ,Yahudilerin geleneksel inanışında hatta cainizmde.Ancak dediğim gibi bazıları farklı bir sayı veriyor; 12,13,14 gibi. Açılımları ve ifade ettiği şeyler konusunda düşüneceğim.

Bu konuda benim senden istedigim olsun. Sonucta dogal dusuncenin temeli inanc ve cinsellige dayanir. Erkek kadindan ustundur, bu ustunlukten dolayi, daha once kadindan geldigini algilayan erkek, daha sonra kadini "asagilayarak" kendi gelis yerini inanca ve tanrilara baglamistir. Bu cok onemli bir ayrintidir.
Demekki o yüzden pekçok inanışta tanrı erkek rolüne bürünüyor. Allah Baba,Göklerdeki Babamız, Yüce Peder gibi

İlginç noktalar . Tekrar Teşekkür ederim .

saygılar
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 31-05-2010, 21:03
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger Natan;

12 nin onemi zannedersem, 12 burc ve 12 harami hikayesidir. Kadinin tanricaligi, erkegin, kadindan geldigini kabullendigi ve kadinin kendinden ustun oldugu donemdir. Bu donmde dinlerin oldugunu ve de soyut bir tanri algisinin oldugunu dusunmuyorum.

Tanri ve inancsal soyutluk, erkegin kadin uzerinde hakimiyet kurmasindan sonra baslar. Bunun bir nedeni de, o onemsedigi dogumun, yasamda, kadini geri plana itmesidir. Yani kadin dogum esnasinda ve dogum sirasinda, eskisi kadar yasama beslenme ve korunma anlaminda bir katki saglayamamaktadir.

Bu temelde de tanricalarin soyutlugu soz konusu degildir ve hepsi ya canli insanoglu, ya da putlasmis, heykellesmis insanoglu disisidir. Kadini guclu kilmak adina da, bu ptoresklere belirli gucu temsil eden canli veya sekiller eklenmistir.

Ortodokslarin, Greklerin haci da X seklindedir.gogus hac isareti de (sol sag omuz ve gogus alti Y yi hac olarak ifade eder. Hac isaretindeki yan cizgiden yukari cikan kisa uzanti, uclemin tek olarak birlestiginin isaretidir. Yani T nin ust uzantisi, T ayni zamanda, total, yani toplam demektir. Ters T de, kesisimi gosterir, yani uclu indirim; ikilemin teke (bire), indirimi, karsitligin pozitife indirimi ve de bir ve pozitifin noktaya indirimi, bu da 3Y dir.

Harflerin dilinin evrensel'in kosesi'ndeki yerini de, sayilarin dili mesajinda bulabilirsin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 16-06-2010, 20:40
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart Paskalya Bayramı Hristiyan Kaynaklı mıdır ?

Paskalya Bayramı'nın Pagan Kökeni



Hristiyan bayramlarından biri de Paskalya kutlamasıdır. Hristiyanlıkta İsa'nın dirilişini sembolize eder. Bu gün Kutsal bir gün olarak görülüp kutlanır. Apostolik olsun olmasın neredeyse her kilisenin vazgeçilmez adetleri arasında yer alıyor.

Halbuki bu kutlamaya ilişkin İncil'de herhangi bir işaret görememekteyiz. İsa'nın dirilişi yazmakta ancak ne Paskalya bayrama ne de Elçilerin bu bayramı kutladığına ilişkin bir iz görememekteyiz. Paskalyanın simgesi tavşan ve yumurtalayla İsa'nın dirilişine ilişkin nasıl bir bağlantı kuruluyor anlamış değiliz. Ancak herşeyden önemlisi şu ;

Bu Hristiyan bayramın kökeni nedir ? Cevap çok basit; Bu kutlama kılık değiştirmiş Pagan uygulamasıdır. Kökeni paganizmdir.Ayrıca değişik toplumların kutlamalarından da alıntı içermektedir. Noel gibi paskalya da pagan bayramı iken hristiyanlaştırılıp bu yeni dine mal edilmiştir.




Babil kökenli bereket tanrıçası İştar ve sembolü tavşan. Afrika ve Eski Anadolu inanışlarında da mevcuttur. Kışın ölen doğa bahar mevsiminde tekrar canlanır, çiçekler açar, güneş ısısını verir ,tarlalar bereketlenirdi.
Tavşan üreten ve çoğalmayı sağlayan bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanrı iştar ve bereket sembolü tavşan !.

Bu bayram küçük asya denilen ( şimdiki Anadolu ) topraklarda da Fenikeliler tarafından kutlanırdı. Fenikelilerde bereket tanrıçası Astarte'nin simgesi tavşan ve yumurtadır. Doğanın dirilişini simgeler. Abartılı cinsel organları ve yanında tavşan -yumurta betimlemesi bu gun bazı heykellerde görülebilmektedir. Yumurtalar "yeni yaşamın ve bereketin simgesi" olarak karşımıza çıkıyor.

Görüldüğü gibi Noel gibi , Paskalya bayramının kökeni de hristiyanlık öncesi inanışlardan alıntıdır. Sonraları ,örneğin ikinci yüzyılda hristiyanlığa mal edilmiştir. Bu gün de hristiyanlar pagan kökenli bu inanışı Hristiyan kaynaklı olarak görüp kutlamaktadır.

saygılar

Konu Natan tarafından (16-06-2010 Saat 20:43 ) değiştirilmiştir. Sebep: İmla hatası
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
attis, aztek, bakire, dionisos, kutsal ruh, meryemana, pagan, paganizm, teslis, üçlü birlik, üçlük, İsa

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hristiyan ilahiler Bölümü Natan Hristiyanlık 13 12-12-2012 23:42
Hristiyan Propaganda Kitabından İnciler Natan Hristiyanlık 25 24-05-2010 15:02
hristiyan ve yahudilerin aklı kilitli kompLeks Hristiyanlık 8 18-11-2009 02:45
Hristiyan ve Musevi Arkadaşlara Sorular pante Hristiyanlık 116 07-05-2009 02:04
hristiyan türkler... gagauzlar... dolfen Tarih 4 22-11-2008 20:22

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:18 .