14-08-2015, 15:04
|
|
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
|
|
ozkanates´isimli üyeden Alıntı
Kitap:
"Tâ, Sîn. Bunlar Kuran'ın ve apaçık Kitap'ın âyetleridir." Neml 1
"Elif, lâm, râ. Bunlar Kitap'ın ve apaçık Kuran'ın âyetleridir." Hicr 1 " Kitap", Kuran demek değil, ikisi farklı şeyler.
"Bu Kur'an… kendinden öncekilerin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı açıklamasıdır." Yunus 37 Kuran, kendinden başka bir Kitab'ın açıklaması.
|
,
Bu kitap, Kitab-ı Mukaddes olmasın. Hani Yahudiler ve Hristiyanlar beklenen peygamberin Muhammed olduğuna inansınlar diye bu iki din grubunun inandığı Kitab-ı Mukkadess'in açıklayıcısı olduğu iddiası açısından...
Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
|
14-08-2015, 15:10
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 29 May 2015
Mesajlar: 691
|
|
TEKlik ve çokluk:
Einstein kardeşim gösterdi ki madde yoğunlaşmış enerji, E=mc2.
Çevremde gördüğüm her şey, aynı enerjinin farklı yoğunluk ve titreşimleri.
Ancak enerji boyutuna = batına inemeyen, zahirde kalan algımın yetersizliği sebebiyle,
TEK olan enerjinin farklı yoğunluk ve titreşimlerini, farklı varlıklar = ÇOKLUK olarak algılarım.
Ve derim ki, "hayır, bu enerji değildir, bu masadır, bu bilgisayardır, bu havadır".
Aynı şekilde TEK varlık, TEK varolan O.
Nereye dönersem döneyim orada olan Allah'ın yüzü, görünürü, zahiri.
Ancak varlık boyutuna = batına inemeyen, zahirde kalan algımın yetersizliği sebebiyle,
TEK olan, TEK varlık olan O'nun farklı tezahürlerini, farklı varlıklar = ÇOKLUK olarak algılarım.
Ve derim ki, "hayır, O'ndan başka varlıklar var, işte masa, işte bilgisayar, işte hava".
|
14-08-2015, 15:11
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 29 May 2015
Mesajlar: 691
|
|
Varlık ile tezahür arasındaki fark nedir?
Bizim varlıklar = çokluk olarak gördüklerimiz, TEK varlığın farklı tezahürleri/görünümleri.
Üzerinde kabartma çiçekler olan bir peçete düşünelim. O çiçeklere yok demeyiz çünkü onlar var olmanın gereklerini, gözümüzle görmemizde ve elimizle hissetmemizde, peçetenin kendisi gibi gerçeklerler. Ama biraz geri çekilip bakınca görürüz ki, aslında hepsi peçete, peçeteden başka bir şey yok. Benim var dediğim çiçekler, peçetenin tezahürlerinden/görünümlerinden ibaret. Eğer peçete üzerinde çiçek değil fil kabartması olsaydı, diyecektim ki fil var çiçek yok. Oysa her durumda tek varlık peçete. Aynı peçete farklı tezahürlerle bana çiçek olarak da gözükür fil olarak da.
Eğer peçetenin üzerine kalemle fil çizecek olsam, o fil artık peçetenin tezahürü olmaz. Peçetenin parçası olan, fakat peçeteden ayrı, boyanın atomlarından oluşan başka bir varlık olur. Bu şekilde, geleneksel görüşte varlıklar, Allah'ın yarattığı, Allah'dan başka varlıklar olarak tasavvur edilir. Mistik görüşte ise sadece Allah bir varlıktır. Varlıklar dediklerimiz ne O'ndan ayrı ne O'nun parçası ama O'nun geçici tezahürleri/görünümleridir.
Bir gemiyi batıran dalgaları düşünelim. O dalgalara yok demeyiz çünkü onlar var olmanın gereklerini, görmemizde, dokunmamızda, duymamızda, koklamamızda, tatmamızda denizin kendisi gibi gerçeklerler. Neticede koca gemiyi batıran da onlardır. Ama "gemiyi batıran dalgadan bir parça alalım” dediğimizde alamayız çünkü "dalga" diye bir varlık yok, var olan sadece deniz. Dalga ne denizden ayrı ne de denizin parçası ama denizin geçici bir tezahürü/görünümüdür.
Kendimizi düşünelim. Kendimize yok demeyiz çünkü Allah'ın Kuran'da verilen isim ve sıfatlarının tümünde var olmanın gereklerini Allah'ın kendisi gibi gerçekleriz. Ama biraz geri çekilip bakınca görürüz ki, aslında O'ndan başka bir varlık yok. Benim var dediğim varlıklar, O'nun tezahürlerinden/görünümlerinden ibaret. O böyle görünmek istediği için çevremdeki varlıklarla böyle görünüyor. Farklı görünmek isteseydi ben şimdi var dediklerime yok, yok dediklerime var diyecektim. Oysa her durumda tek varlık, tek var olan sadece O.
.
|
14-08-2015, 15:34
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 29 May 2015
Mesajlar: 691
|
|
Dialectics´isimli üyeden Alıntı
Bu kitap, Kitab-ı Mukaddes olmasın. Hani Yahudiler ve Hristiyanlar beklenen peygamberin Muhammed olduğuna inansınlar diye bu iki din grubunun inandığı Kitab-ı Mukkadess'in açıklayıcısı olduğu iddiası açısından...
|
Cevap alttaki ayet gurubunda verili.
Buna uymayan bir ayet biliyorsan belirt.
Bireyler gibi insan türü de tekamül etmekte.
Kitap her geldiğinde, türün tekamülüne paralel,
Anlatım da tekamül ederken içerik hep aynı kalır.
İnsan yazıyı keşfeder keşfetmez Yin ve Yang'ı yazdı.
O günden beri de yeni bir şey yazılmış değil.
|
14-08-2015, 16:22
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 15 Jan 2015
Bulunduğu yer: Antik bir Yunan tapınağının merdivenlerindeyim.
Mesajlar: 779
|
|
Ben uydurmadım, Allah uydurdu
Dialectics´isimli üyeden Alıntı
,
Bu kitap, Kitab-ı Mukaddes olmasın. Hani Yahudiler ve Hristiyanlar beklenen peygamberin Muhammed olduğuna inansınlar diye bu iki din grubunun inandığı Kitab-ı Mukkadess'in açıklayıcısı olduğu iddiası açısından...
|
Sevgili Dialectics, Yunus 37'yi iyi yakalamışsınız. Yunus 37, iyi bir tefsiri hakediyor. Ne ola ki bu Kitap ? Levh-i Mahfuz da olabilir, Musa'ya indirilen de, Tevrat + İncil, veya Kur'an da olabilir.
YÛNUS-37
Ve bu Ku'rân, Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş değildir. Ve lâkin, onların ellerinde olanı tasdik eder ve Kitab'ı tafsil eder (ayrıntılı olarak açıklar). O'nun hakkında şüphe yoktur, âlemlerin Rabbindendir.
Bu arada, ayetteki şu ifadeye dikkat ediniz :
Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş değildir
Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. M. Kemal ATATÜRK
|
18-08-2015, 00:33
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 23 Sep 2009
Mesajlar: 579
|
|
ozkanates´isimli üyeden Alıntı
Eyvallah.
Evet.
Sonsuz'dan = Hiç'ten = Var Olan'dan başka varlık olmadığından,
Sonsuzlaşma da yok.
Benzetme olarak…
Sonsuzluk, kendinden bazı bölgeleri perdelerle (nefs) çevirip ayırıyor.
Perdenin içindeki kendi, perdenin dışındaki kendini bilemediği için,
Kendinin ayrı bir varlık olduğu illüzyonuna düşüyor.
Perdenin içindeki kendi, kendi isteğiyle bildiklerini unutunca,
Bunları hatırlama süreci = tekamül başlıyor.
Gökte bir yerde zannettiği kendine dönmeye uğraşıyor.
Aslında ne bir gök var ne de dönülecek bir kendi.
Tekamülün tamamlanması, perdenin kalkmasından ibaret.
Perde kalkınca perdenin içindeki kendi görüyor ki, arayıp durduğu kendiymiş.
Var Olan'dan başka varlık yok.
Dolayısıyla kendimizden başka erişecek sır yok.
Sonsuz Olan aşktır, bizim hissettiğimiz aşkın sonsuz formu, Rahman.
Bu yüzden tekamülde atılan her adım aşka doğru bir adım,
Nefs perdesinden her sıyrılış aşka geri dönüş.
Evet.
Sonsuz sayıdaki sonlular olan bizlerin her biri... Sonsuz Olan'ın...
- Sonsuz sayıdaki isim ve sıfatlarının her birinin,
- Sonsuz farklı oranlarda örtülmesiyle oluşan,
- Sonsuz sayıdaki kombinasyonlardan biriyiz.
Yani ikiye ayrılma yok.
Birisi Varlık'dır, tüm öbürleri ise Varlık'ın tezahürleri.
Evet, yalnız Kuran'daki adı Tanrı veya Allah değil, O (Arapçası Hu olan O).
= O.
O'nun madde aleme tezahürü = evren = Allah.
Doğru fakat sonsuzluk alemi = tanrısal boyut = kendisi.
|
Yazımı tamamlayıcı nitelikte olmuş, teşekkür ederim.
|
18-08-2015, 00:54
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 23 Sep 2009
Mesajlar: 579
|
|
ozkanates´isimli üyeden Alıntı
Kitap:
“Tâ, Sîn. Bunlar Kuran’ın ve apaçık Kitap'ın âyetleridir.” Neml 1
“Elif, lâm, râ. Bunlar Kitap'ın ve apaçık Kuran’ın âyetleridir.” Hicr 1 “ Kitap”, Kuran demek değil, ikisi farklı şeyler.
“Bu Kur’an… kendinden öncekilerin tasdiki ve Kitap’ın ayrıntılı açıklamasıdır.” Yunus 37 Kuran, kendinden başka bir Kitab’ın açıklaması.
Vahiy ayetleri (mistik metinler, din):
“İnsanlar bir tek ümmet idi1. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı nebiler3 gönderdi. Ve onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda2 insanlar arasında hükmetsin diye Kitap'ı3 hak ile indirdi. Kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık/doymazlık/azgınlık/denge noktasından sapma/yalancılık/zulüm/kibir/zinakârlık yüzünden anlaşmazlığa düşenler4, verilenlerden başkası değildi. Sonra Allah kendi izniyle, inananları, üzerinde tartışmaya girdikleri gerçeğe tekrar ulaştırdı5. Allah, dilediği kişiyi/dileyeni dosdoğru yola iletir.” Bakara 213 1- İnsanlar tek ümmet olarak yaratıldıktan sonra,
2- Anlaşmazlığa düştükleri konular için, 3- nebiler ve Kitap geldi.
4- İnsanlar, negativite ile anlaşmazlığa düştükçe, 5- tekrar nebiler ve Kitap geldi.
Nebi-ler çoğul, “ Kitap” ise tekil… çünkü tüm nebilere inen aynı.
"Deyin ki: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve nebilere Rabbleri tarafından verilene inandık1. Onlar arasında ayrım yapmayız2. Biz O'na teslim olanlarız."" Bakara 136
“Ve sana indirilene (Kuran’a) ve senden önce indirilene1 inananlardır onlar.” Bakara 4 1- Nebi-ler çoğul, onlara verilen tekil çünkü verilen aynı.
2- Bu sebeple nebiler arasında ayrım yapılmaz, çünkü...
“ Bu Kur’an… kendinden öncekilerin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı açıklamasıdır.” Yunus 37
Onlara verilen, bir ve aynı Kitap'ın açıklaması.
.
|
Varlık O'ndan ibaretse neden bizimle peygamberler aracılığıyla konuşma ihtiyacı hissetsin veya neden ibadet etmemizi istesin ki? Bu kendimize yani varlığa ibadet etmek anlamına gelmez mi? Ve ben akıl yolu ile tanrıya yani sonsuz varlığa ulaşabiliyorsam, neden bir peygambere ihtiyaç duyayım ki?
|
18-08-2015, 09:57
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 29 May 2015
Mesajlar: 691
|
|
Snowmann´isimli üyeden Alıntı
Varlık O'ndan ibaretse neden bizimle peygamberler aracılığıyla konuşma ihtiyacı hissetsin veya neden ibadet etmemizi istesin ki? Bu kendimize yani varlığa ibadet etmek anlamına gelmez mi? Ve ben akıl yolu ile tanrıya yani sonsuz varlığa ulaşabiliyorsam, neden bir peygambere ihtiyaç duyayım ki?
|
TEKlik çokluğu neden yaratır:
Bir gezegen düşünelim, hep aydınlık olsun.
Oradaki varlıklar, aydınlığı deneyimlerler ama onun aydınlık olduğunu bilemezler.
Çünkü aydınlığın bilgisi/tanımı karanlıktan gelir; karanlığın tanımı da aydınlıktan.
Bu şekilde her kavram ancak kendi zıttıyla tanımlı olduğundan, Sonsuz Olan, kendini/sonsuzu deneyimler ama bilemez; çünkü sonsuzun bilgisi ancak kendi zıttından, yani sonludan gelir. Bu sebeple Sonsuz Olan, kendi sonsuzluk halinin zıttını = sonluları = bizleri yaratır. Kendisine ait sonsuz isim ve sıfatların bu sonlu hallerini deneyimleyerek... sonsuzu/kendini bilir hale gelir.
Sonsuz sayıdaki sonlular olan bizlerin her biri... Sonsuz Olan'ın...
- Sonsuz sayıdaki isim ve sıfatlarının her birinin,
- Sonsuz farklı oranlarda örtülmesiyle oluşan,
- Sonsuz sayıdaki kombinasyonlardan biriyiz.
Sonsuz Olan sonsuz olduğundan, aslında Sonsuz Olan'dan başka bir varlık/yaratılmış yok. Varlıklar/yaratılmışlar dediğimiz, Sonsuz Olan'ın sonsuz isim ve sıfatlarının değişik kademelerde örtülmesiyle (nefsle) oluşmuş illüzyonlar.
Bir sonlunun her deneyimlemesi, o sonlunun bilgisini arttırdığından, sonluyu oluşturan üstteki nefs (unutma perdesi) giderek incelir. Ve o perde/illüzyon sonunda kalkar. Bu da sonlunun yeniden kendini bilmesi, yani sonsuzdan/kendinden başka varlık olmadığını, varlık diye bildiklerinin hepsinin sonsuzdan/kendinden ibaret olduğunu hatırlamasıdır.
|
18-08-2015, 11:12
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
|
|
ozkanates´isimli üyeden Alıntı
Bu şekilde her kavram ancak kendi zıttıyla tanımlı olduğundan, Sonsuz Olan, kendini/sonsuzu deneyimler ama bilemez; çünkü sonsuzun bilgisi ancak kendi zıttından, yani sonludan gelir. Bu sebeple Sonsuz Olan, kendi sonsuzluk halinin zıttını = sonluları = bizleri yaratır. Kendisine ait sonsuz isim ve sıfatların bu sonlu hallerini deneyimleyerek... sonsuzu/kendini bilir hale gelir.
|
Zaman zaman hakkında "Forumda dalgasını geçiyor, insanları 'ti'ye alıyor" diye düşünürdüm.
Şu paragraftan sonra anladım ve emin oldum ki sen; ruhsal tedaviye muhtaç, "Kafadan pilot" birisin; özürlüsün.
Özür sahiplerinin üzerine gidilmez.
Bu meyanda; forum yönetiminden bu arkadaşın paylaşımlarının engellemesi tavsiyesinde bulunacağım.
Sürekli olarak "Bir deli, kırk akıllı" modunda bir forum ile karşı karşıya bulunmaktan gınâ geldi artık.
Ha, bu arada "cevap" yazmak için uğraşma.
İnceden "ayna" muhabbetine gireceğini bilmeyen yok.
"Delisin" dediysem de laf sokma konusunda eline su dökemem ben.
|
18-08-2015, 11:23
|
|
Denetimdeki Üye
|
|
Üyelik tarihi: 06 Jan 2013
Bulunduğu yer: Belgrad
Mesajlar: 589
|
|
ozkanates´isimli üyeden Alıntı
TEKlik çokluğu neden yaratır:
Bir gezegen düşünelim, hep aydınlık olsun.
Oradaki varlıklar, aydınlığı deneyimlerler ama onun aydınlık olduğunu bilemezler.
Çünkü aydınlığın bilgisi/tanımı karanlıktan gelir; karanlığın tanımı da aydınlıktan.
Bu şekilde her kavram ancak kendi zıttıyla tanımlı olduğundan, Sonsuz Olan, kendini/sonsuzu deneyimler ama bilemez; çünkü sonsuzun bilgisi ancak kendi zıttından, yani sonludan gelir. Bu sebeple Sonsuz Olan, kendi sonsuzluk halinin zıttını = sonluları = bizleri yaratır. Kendisine ait sonsuz isim ve sıfatların bu sonlu hallerini deneyimleyerek... sonsuzu/kendini bilir hale gelir.
Sonsuz sayıdaki sonlular olan bizlerin her biri... Sonsuz Olan'ın...
- Sonsuz sayıdaki isim ve sıfatlarının her birinin,
- Sonsuz farklı oranlarda örtülmesiyle oluşan,
- Sonsuz sayıdaki kombinasyonlardan biriyiz.
Sonsuz Olan sonsuz olduğundan, aslında Sonsuz Olan'dan başka bir varlık/yaratılmış yok. Varlıklar/yaratılmışlar dediğimiz, Sonsuz Olan'ın sonsuz isim ve sıfatlarının değişik kademelerde örtülmesiyle (nefsle) oluşmuş illüzyonlar.
Bir sonlunun her deneyimlemesi, o sonlunun bilgisini arttırdığından, sonluyu oluşturan üstteki nefs (unutma perdesi) giderek incelir. Ve o perde/illüzyon sonunda kalkar. Bu da sonlunun yeniden kendini bilmesi, yani sonsuzdan/kendinden başka varlık olmadığını, varlık diye bildiklerinin hepsinin sonsuzdan/kendinden ibaret olduğunu hatırlamasıdır.
|
Gerçekten bilgi ve birikiminiz uçsuz, bucaksız bir okyanusu andırıyor ki yazılarınızı okurken bu okyanus içinde kaybolduğumu hissediyorum.
Paylaşımlarınızın devamı dileğiyle...
Sevgilerimle...
|
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:52 .
|