Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Dil, Mantık & Zihin Felsefesi > Etimoloji

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 06-05-2017, 12:19
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.730
Standart

Sayın ang, bazı harfleri günümüz Türkçesiyle yazmamanın nedeni nedir?
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 06-05-2017, 12:53
ang - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ang ang isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Feb 2016
Mesajlar: 155
Standart

Cercis Hz Circis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Postalmarx Oktay Sinanoğlu'nu kastetmiş. İnternet için örütbağ, üniversite için evrenkent türetmelerini Oktay Sinanoğlu yapmıştı. Ama Oktay Sinanoğlu 30 dan fazla kitap yazan bir profesör idi. Bir-iki kitabına bakarak fikir sahibi olabiliriz belki ama amacını anlayamayız. Bence Oktay Sinanoğlu iyi niyetli bir adamdı ama kötü bir yazardı. Oktay Sinanoğlu "Türkiye nereden nereye" adlı son kitabında "Atatürk ve 2. Abdülhamit birbirlerinin aynıdır ve devamıdır" gibi saçma bir laf etmiştir. Atatürk'e biri hakaret ettiği zaman ben direkt uzaklaşıyorum ondan. Türkçe hakkında bilgim olmadığı için Oktay Sinanoğlu'nun türetmelerine diyecek bir sözüm yok ama kendilerine türkçü - turancı diyen insanlar bile Sinanoğlu türetmelerini sıkıntılı bulmuşlardı. Bir ihtimal Osmanlı'yı kültürel olarak savunuculuğu vardı. Osmanlı padişahlarının şarap ağırlıklı içki içtikleri bilinmesine rağmen, "Osmanlı mutfağında çeşit çeşit şerbetler varken neden içki içilsin? Lale devrinde bile içkinin adı geçmez" diye yazmış. Sinanoğlu'nun dünyası biraz efsunluymuş sanki.
Evet, rahmetli Oktay Hoca iyi bir bilimciydi, ancak Türkçe konusundaki kimi görüşleri yañılgılıydı, bu da doğal çünkü kendisi dilci değildi. Kimi türetimleri de bu nedenle yañlıştı. Örneğin evrenkent türetimi hatalı sayılabilir, İngilizcedeki university sözünü "universe-city" biçiminde düşünüp böyle bir türetim yapılmış olmalı, oysa üniversite Latince kökenli bir sözdür, universitas "birlik 2. topluluk 3. küme 4. kurum" añlamlarına gelir, ilkin "meslek birliği, lonca" añlamında türetilmiştir. Bugünkü añlamda ilk üniversite İtalya'da kuruldu. Öğreticiler, bir "birlik" oluşturarak kurdular, adı oradan kalma. Ancak çoğu dilde bu kavrama karşılık bulunmuştur, örneğin Farsçada dânişgâh /دانشگاه/ "bilimyéri" dérler, Kürtçede de yakın olarak zanîngeh dénir, İran Türkleri de bilimyurdu démekteler, Moğolcada ih surguul /их сургууль/ "yüksekokul" dénir, Çincede ise daşue /大學/ "büyükokul" dénmektedir vb.

Osmanlı padişahlarınıñ içki içmeleri meselesine gelirsek, içeni de vardı içmeyeni de. Ancak "içkiniñ adı bile geçmez" söylemi pek doğru değil. Yukarıda alıntılar yaptığım Meninski sözlüğü 1680 yılına ait, Lale Devri diye bilinen devir 1718'de başlıyor. Bakalım 1680'deki Meninski sözlüğünde içki sözü var mı?



İçki : potus (Latince "içki"), vinum (Latince "şarap"). Şarâb da zaten Arapça şrb "içmek" kökünden türetilmiştir ve içki démektir.

Görüldüğü gibi içki de var, içkici de...
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 06-05-2017, 13:43
ang - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ang ang isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Feb 2016
Mesajlar: 155
Standart

bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın ang, bazı harfleri günümüz Türkçesiyle yazmamanın nedeni nedir?
Türkçeyi yazılması gerektiği gibi yazmaya çalışıyorum. Bir tür deñeme de déyebilirsiñiz ya da üslûp. Çok farklı yazdığım söylenemez aslında, sizlere farklı gelen iki harf var biri geñiz n'si > /ñ/ diğeri de kapalı e > /é/ gerisi aynı.

Bu harfler nerelerde var? Bunları bilmek de sandığıñız gibi güç değil. Öñce geñiz n'sini añlatayım kısaca. Bu ses, Türkçedeki iyelik eklerinde vardır, yani Türkçedeki iyelik eki aslında -ın, -in değil -ıñ, -biçimindedir. Ağacıñ dalı, kapınıñ kolu, ev girişi, gözlüğüñ camı gibi.

Bir diğer kullanım yéri, ikinci tekil ve ikinci çoğul kişilerle ilgili éylemlerde kullanılır. Örneğin: ev güzelmiş, otur, oturuñuz, giriñiz gibi.

Örneğin:
"evini gördüm" (3. tekil kişiniñ evinden söz édiliyor)
"eviñi gördüm" (2. tekil kişiniñ evinden söz édiliyor)

"geldiğini gördüm" (3. tekil kişiniñ geldiği görülmüş)
"geldiğiñi gördüm" (2. tekil kişiniñ geldiği görülmüş)

Türkçeniñ añlatım gücünü neden azaltıyoruz? Türkçede 1400 yıldır bu harf kullanılmıştır, günümüzde de kullanılmalıdır. Okurken, söylerken Yörükler gibi bu sesi "ng" biçiminde çıkarmak gerekmez (kullanabilen kullansın tabii, yañlış değil) ancak yazımda kullanılmalıdır.

Soñ olarak da bu ses kimi sözlerde vardır, bunları ezberlemek gerekir. Örneğin > soñ, öñ, deriñ, alañ, yeñi, deñiz vb.

Bu harfiñ kullanılması, özünde ayrı olan sözleriñ karıştırılmamasında da yardımcı olur. Örneğin > en "geñişlik" démek iken, "abartı sözü"dür (eñ küçük, eñ büyük), on "10" (sayı adı) iken, "iyi 2. sağlıklı 3. sağ" añlamına gelir, ben "birinci tekil kişi" iken, beñ "vücudumuzdaki kara noktacıklarıñ adı"dır, bin- "binmek" éylemi iken, biñ "1000" sayı adıdır, yen- "eated" añlamındayken (elma yendi), yeñ- "kazanmak, utmak" añlamındadır...

Soñ olarak "kapalı e" konusuna da değinip bitireyim. Bu ses, aslında Türkçedeki 9. seslidir, evet dilimizde aslında 9 sesli vardır. Bu ses, ağzıñızı /i/ déyecekmiş gibi açıp /e/ démeñizle çıkartılır, Kürtçede de vardır bu ses, Kürtçede /ê/ biçiminde gösterilir. Azerbaycancada ise bizdeki /e/ kapalı e olarak belirlenmiştir, yani şu an añlatmakta olduğum é. Azerbaycancada bizdeki açık e'ler (yani kullanmakta olduklarımız) ise /ə/ biçiminde gösterilir.

Konumuza dönersek, bu sesleriñ yérlerini saptamakta kolay bir yöntem vardır, her zaman işe yaramasa da çoğu kez işe yarar. Kimi sözlerde ya da éylemlerde, İstanbul ağzında "e" olan sesler, Anadolu ağızlarında "i"dir, örneğin İstanbul ağzında ye- = Anadolu ağzında yi-, peki hangisi doğru? İkisi de hem doğru hem yañlış çünkü doğrusu - biçimindedir. Bu harfi kullanmadığımız için kimi düzensizlikler var dilde, örneğin yemek déyoruz ancak yiyecek dérken "e" sesi "i" oluyor, nedeni budur. Aslı yémek, yéyecek vb.

Bir diğer örnek İstanbul ağzındaki de- = Anadolu ağzındaki di- éylemidir. Bunuñ da aslı benim yazdığım gibi - biçimindedir. Demek dériz ancak diyecek yazarken yine "e" sesi "i"ye döner, bu durum dilde düzensizlik oluşturur. Oysa aslı démek, déyecek, dédi, démeç, déye (diye, deyü) vb.

Tersi durumlar da var, İstanbul ağzında in- = Anadolu ağızlarında en- dénir, bu kez İstanbul ağzında "i", Anadolu ağızlarında "e" nedeni yine aynı, çünkü bu éylemiñ de aslı én-

Soñ iki örnek > vér- (İstanbul ağzında ver-, Anadolu ağızlarında vir-), diğeri ét- "kılmak, yapmak" (İstanbul ağzında et-, Anadolu ağızlarında it-). Bu arada et "meat" ile ét- "to make" farkına da değinelim yéri gelmişken, evet İstanbul ağzında yer, Anadolu ağızlarında yir ancak aslı > yér...

Bu yöntem é sesi nerelerde vardır merak édenlere bir ipucu olsun, çoğu kez işe yarar.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 06-05-2017, 14:32
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.730
Standart

Sayın ang, eskiye gitmenin hiç bir anlamı yok, bugünkü Türkçe yine Türkler tarafından bugünkü haline gelmiştir.
Üstelik eski Türkçe olarak Osmanlı'dan örnek vermeniz bir başka yanılgıdır, Osmanlı ne Türkçe konuşuyordu ne yazıyordu, Fars ve Arap çorbasını Türkçe diye yutturuyordu.
Bir başka yanılgınız da Yörük dilinin Türkçe olamayacağına vurgu yapmanız, oysa Yörük dili Anadolu dilinden daha öz Türkçedir. Yörükler sürekli özgür yaşadıkları için dillerini deforme etmeden bugüne gelmişler. Oysa Anadolu Türkleri hem Anadolu'da hem Asya'da farklı yerleşim yerlerinde ve devlet diline bağımlı yaşamışlardır. Orta Anadolu halkı halen Osmanlının yutturduğu Türkçeyi konuşmaktadırlar.
Bence eskiye ve öz Türkçeye yanlış bir saplantı içindesin, bir yandan öz Türkçeyi yaşatmak isterken Türkçenin geçirdiği evreyi ret ediyorsun diğer yandan öz Türkçeyi doğru yansıtmıyorsun.
İçinde Yörük olmayan öz Türkçe olmaz!
İçinde Osmanlı olan öz Türkçe olmaz!
Bugünkü Türkçeyi kabul etmeyen öz Türkçeyi de kabul etmemiş olur!
Her şeyden önce Türkçe dili değişmemiş tam aksine gelişmiştir...
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 07-05-2017, 11:26
ang - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ang ang isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Feb 2016
Mesajlar: 155
Standart

bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın ang, eskiye gitmenin hiç bir anlamı yok, bugünkü Türkçe yine Türkler tarafından bugünkü haline gelmiştir.
Üstelik eski Türkçe olarak Osmanlı'dan örnek vermeniz bir başka yanılgıdır, Osmanlı ne Türkçe konuşuyordu ne yazıyordu, Fars ve Arap çorbasını Türkçe diye yutturuyordu.
Bir başka yanılgınız da Yörük dilinin Türkçe olamayacağına vurgu yapmanız, oysa Yörük dili Anadolu dilinden daha öz Türkçedir. Yörükler sürekli özgür yaşadıkları için dillerini deforme etmeden bugüne gelmişler. Oysa Anadolu Türkleri hem Anadolu'da hem Asya'da farklı yerleşim yerlerinde ve devlet diline bağımlı yaşamışlardır. Orta Anadolu halkı halen Osmanlının yutturduğu Türkçeyi konuşmaktadırlar.
Bence eskiye ve öz Türkçeye yanlış bir saplantı içindesin, bir yandan öz Türkçeyi yaşatmak isterken Türkçenin geçirdiği evreyi ret ediyorsun diğer yandan öz Türkçeyi doğru yansıtmıyorsun.
İçinde Yörük olmayan öz Türkçe olmaz!
İçinde Osmanlı olan öz Türkçe olmaz!
Bugünkü Türkçeyi kabul etmeyen öz Türkçeyi de kabul etmemiş olur!
Her şeyden önce Türkçe dili değişmemiş tam aksine gelişmiştir...
Benim yazdıklarım eski Türkçe değil Sayın Bilgivehis, bizâtihî Türkçeniñ kendisinden söz édiyorum. Yörük ağızlarınıñ Türkçe olmadığı gibi bir şey de söylemedim, tam tersi Yörük ağızlarında Türkçe zaten benim yazdığım biçimde, öz hâliyle yaşar. Örneğin Yörükler deñiz dérler konuşurken, orada "ng" sesini işitirsiñiz. En "geñişlik" sözüyle "abartı sözü"nü yérli yérinde ve doğru telâffuzla kullanırlar, birincisinde bildiğimiz "n" sesini, ikincisinde "ng" sesini çıkarırlar konuşurken.

Osmanlı dönemindeki "yazı dili"nden söz édiyorsak, evet resmî yazışma dili Türkçe değil, üç diliñ karışımı bir yapay dildi. Zaten o dile elsîne-i selâse (üç diller) dérlerdi, "Osmanlıca" tâbiri Cumhuriyetle birlikte ortaya çıkmıştır. Ancak, Osmanlı döneminde, resmî yazışma dilinde değil, halkıñ konuştuğu dilde yazanlar da vardı, işe o dil öz be öz Türkçeydi, bugün bile okusañız %100 añlarsıñız.

Dilbilig adlı blogumda zamnında bu konuda bir yazı yazmıştım dilerseñiz okuyabilirsiñiz > http://dilbilig.blogspot.com.tr/sear...&max-results=5

Eñ alttaki, "Osmanlıca Türkçe değildir, yapma bir dildir" başlıklı yazı. Bu başlıkla kast éttiğim "yazı dili"dir yalñız, halkıñ konuştuğu dil değil.
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 08-05-2017, 23:54
ang - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ang ang isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Feb 2016
Mesajlar: 155
Standart

Sıkça duyduğum bir iddiaya değinmek isterim. Sizler de duymuşsuñuzdur, "Örnek sözcüğü Ermenicedir". Ermenicede orinak /օրինակ/ "örnek" démektir. Ancak bu sözüñ Türkçe örnek ile ses ve añlam beñzerliği dışında bir alıntı-vérinti durumu söz konusu değildir. Çünkü her iki sözüñ de bu iki dilde de açık kökenleri bellidir. Ermenice olan "orinak" < oren /օրէն/ "gelenek, töre 2. kural" kökünden gelir. Türkçe "örnek" ise < örenek "örgü modeli, motif, bezek" sözünden gelir. Sözcük ortasında sesli düşmesinden dolayı tıpkı değenek'iñ > değnek, kasanak'ıñ > kasnak olması gibi örenek > örnek biçimini almıştır. Nitekim diğer Türk dillerinde de bulanan bu sözüñ, eñ eski özgün añlamı Kazakçada hâlâ yaşamaktadır.



Özbekçe



Tatarca



Kırgızca



Tüm bu dillerde, bir tane dahi Ermenice alıntı yokken, yalñızca örnek'iñ alınmış olması düşünülemez.

Kimi dillerde, hem seslendirme olarak hem de añlamca beñzeşen sözcükler olabilir, bu durum iki dil arasında ille de alıntı-vérinti olduğu añlamına gelmez. Söz gelimi İngilizce earth "yér" ile Arapça ardh /أرض/ "yér" sözleri de hem seslendirimce hem de añlamca beñzemektedir. Oysa her iki söz de ilgli dillerde özdür, bunuñ kanıtı hem kökleriniñ açık olması hem de diğer akraba dillerde eşdeğerleriniñ bulunmasıdır. Arapça sözüñ akraba dil olan İbranicedeki eşdeğeri eredz /הארץ‎‎/ "yér 2. ülke 3. toprak" sözüyken, İngilizcedeki earth'üñ akraba dil Almancadaki eşdeğeri ise erde "yér, yéryüzü 2. toprak" sözüdür. Özetle, dillerde kimileyin earth - ardh, orinak - örnek gibi şaşırtıcı beñzerlikler olabiliyor.
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 13-09-2017, 16:58
Nero Nero isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 24 May 2017
Mesajlar: 1.869
Standart

Değerli bilgiler vermişsin Ang. Ama maalesef postalmarx açtığın başlığı bir süre sabote etmiş. O tür sataşmacı mesajların yöntimce silinmesi iyi olurdu.

Konu ilgisiz yerlere kaymış ama orada da bilgilendirici mesajlar yazmışsın. Dil alanında katılmadığım görüşlerin var (tartışma kelimesinin pek çok eski kelimeyi silmesi ve onların yerine kullanılıyor olmasıyla ilgili bölüm gibi) ama bunlara bu başlıkta değinip ben de konuyu dağıtmış olmayayım.

Verdiğin linkteki eski Türk yurtları kısmı ilgimi çekti. Bunların sökülüp takılabilir, gezici konutlar olduğunu yazmışsın. Ama resmine de baktım; bunlar nasıl sökülüp takılıyormuş, anlayamadım. Bayağı bir incelik, ustalık isteyen yapılar bunlar. Ayrıca taşınması bile pek kolay değil gibi. Emin misin bunların sökülüp takılabilir olduğundan?
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 14-09-2017, 01:05
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Nero´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Verdiğin linkteki eski Türk yurtları kısmı ilgimi çekti. Bunların sökülüp takılabilir, gezici konutlar olduğunu yazmışsın. Ama resmine de baktım; bunlar nasıl sökülüp takılıyormuş, anlayamadım. Bayağı bir incelik, ustalık isteyen yapılar bunlar. Ayrıca taşınması bile pek kolay değil gibi. Emin misin bunların sökülüp takılabilir olduğundan?
Aynen, sökülüp takılabilen pratik evler bunlar, yalnız çok özellikleri de var. İlk videoda hazırlanması var biraz.

Yalnız ikinci video çok daha fazla bilgi veriyor, ilgini çekecektir.

Aslında benimde köye prefabrik bir ev yaptırma durumun var onu araştırıyorum, acaba diyorum çadırdan mı yaptırsam ki diyede düşünmeyede başladım. Olay bir hayli ilerlemiş. Bu kıl çadırlar soğuktan ve sıcaktan neredeyse hiç etkilenmiyorlarmış, o çok acayip aslında.
Biz şimdi oturduğumuz evleri soğutmak/ısıtmak için bir dünya enerji, para harcıyoruz, dışarı kaç derece soğuk/sıcak olursa olsun evin içi hep aynı sıcaklıkta. Bu çok ilginç gerçekten.




Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 14-09-2017, 09:20
Nero Nero isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 24 May 2017
Mesajlar: 1.869
Standart

Videolar için teşekkürler Felâsife. Bilgilendirici oldu. Özellikle ikincisi...
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 14-09-2017, 11:56
Karanlıktan aydınlığa Karanlıktan aydınlığa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Jul 2017
Mesajlar: 498
Standart

Düşmanlarımız ,yeni dünya düzeni savunucuları bir türk liderin türkiyenin başına geçmesini istemez.türk korkusu paçalarını tutuşturmuş.türk önemli.değerlerimizi koruyalım.onlara inat sapına kadar türk olan bir lidere ihtiyacımız var.

''senin derdin ne biliyor musun cevap yetiştirmenin seni büyük adam yaptığını sanıyorsun''
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:33 .