Zekeriyazade Yahya Efendi (1553-1644) 16. y.y'ın son yarısında ve 17. y.y.'ın ilk yarısında çok uzun yaşayan, Sultan
I. Mustafa, Sultan
IV. Murat ve Sultan
I. İbrahim devirlerinde 3 defa
Şeyhülislam olarak yüksek devlet görevi yapmış bir âlim ve ayni zamanda ünlü bir Türk Divan şairidir (Bkz.
Zekeriyazade Yahya Efendi, Wikipedia).
#
644 no'lu mesajımda onun
IV. Murat'ın şairi
Nef'i hakkında yazmış olduğunu bir şiirinden özetle bahsetmiştim.
Karşılıklı atışmada olay şöyle gelişir: Şair
Nef'i'nin
II. Osman ve
IV. Murad dönemlerinde yıldızı parladı ve sarayla yakın bir ilişki kurar. Hicviyeleri ile bilinen
Nef'î, yazdığı hicivlerle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çeker. Kendisi de şair olan Şeyhülislam
Yahya Efendi,
Nef'i yi öven ancak içeriğinde
Nef'i ye kâfir diyen şu kıt'ayı söylemiştir:
“Şimdi hayli sühanverân içre
Nef'imanendi var mı bir şair
Sözleri seba'-i mu'allakadır
İmriü'l-Kays kendidür kâfir„
Kaynak: Şeyhülislam Yahya Divanı, S. 492, 22. Dörtlük.
Nef'i de buna karşılık olarak;
“Müftü Efendi bize kâfir demiş
Tutalım ben O'na diyem müselman
Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere
İkimiz de çıkarız orda yalan„
diyerek cevap vermiştir. Burada
Yahya Efendi, dörtlüğünün son mısraında Araplar'ın en büyük şairi
İmriül Kays'a
"Kafir" yakıştırmasından hareketle
Nef'i'ye kafir der. Şair
Nef'i ona bu cevabı dörtlüğündeki ilk mısraında cevap verir.
Tabii ki ben bir Edebiyatçı olmadığımdan burada
Yahya Efendi ve
Nef'i'nin söylediklerini tam olarak anlayabilmem için, Lise'deki gibi bu dörtlükleri günümüz Türkçesi'ne çevirmem ve aralarındaki meseleye ona göre bakmam gerekir. Ama kırmızı renkle gösterdiğim yerlerde
İmriül Kays'ın, dolayısıyla
Nef'i'nin suçlandığı ve cevap mısraılarının açıklanacak bir tarafı yoktur. Çünkü bunlar günümüzde de Türkçe olarak anlaşılacak seviyededir. Anlamayanlar da, kusura bakmasın, gidip Türkçe-Edebiyat derslerine dönsün.
İnanılır gibi değil;
Yahya Efendi,
İmriül Kays'a ve onun şahsında da
Nef'i'ye
"Kafir" diyor. Eğer Divan Edebiyatı'ndan uzaksanız, ilk dörtlükteki son satır (mısraı)'dan
Yahya Efendi'nin doğrudan
İmriül Kays'a
"Kafir" dediğini zannedebilirsiniz. Ama durum öyle değil;
Yahya Efendi,
"İmriü'l Kays kendidir kafir" derken,
İmriül Kays gibi bir şair olan
Nef'i'ye
"Kafir" diyor ama bunu
İmriül Kays'a yönelterek bir taşla 2 kuş vuruyor. Yani
İmrül Kays'a
"Kafir" diyerek hem
İmriül Kays'a hem de
Nef'i'ye
"Kafir" diyor.
Bu durumu nereden mi anlıyorum? Tabii ki
Nef'i'nin yukarıdaki dörtlüğündeki ilk satırdan. Ne yalan söyleyeyim; Edebiyatçı olmadığım için ben ilk başta bu durumu anlamamıştım, ama
Nef'i'nin ona karşı cevabını okuyunca her şeyi anladım (ki bir şairi yine bir başka ama onunla aynı veya daha yüksek seviyede şair anlar). Demek ki
Yahya Efendi,
İmriül Kays'a
"Kafir" derken, aynı zamanda
Nef'i'ye de
"Kafir" diyormuş. Yani adam
Nef'i'ye doğrudan
"sittir" demiyor da, dolaylı olarak
"hassittir" diyor.
Peki
Yahya Efendi, bu küfürü ederken
İmriül Kays'tan haberdar mıydı? Yani
İmriül Kays "Kafir" hakaretini yiyecek kadar hak ediyor muydu?
Nerde! Wikipedia'dan onun hayatı hakkından edindiğimiz bilgilere göre,
İmriül Kays, asıl adı
Adi,
Muleyka ya da
Hunduç olan ve M.S. 497-545 tarihleri arasında yaşamış bir Arap şairidir. İslam Peygamberi
Muhammed, dördüncü
Halife Ali ve eski Basra okulu eleştirmenleri tarafından, İslam öncesinin en seçkin şairi olarak nitelenmiştir.
Muallakatü's-Seba (Yedi Askı, 1943, 1985) adlı yapıttaki ünlü 7 şiirden biri onundur. Tanrı'nın kölesi anlamına gelen
İmruü'l-Kays dışında
Zülküruh (delik deşik yüzlü),
el-Meliküddildil (serseri kral) lakaplarıyla da anıldı. Mezarı Ankara'dadır.
Bana kalırsa, Şeyhülislam
Yahya Efendi, kendi zamanına kadar gelen bilgilere göre,
İmriül Kays'ı İslamiyet döneminde yaşayan bir şair olarak tanıyor (ki o sıralarda Arkeoloji bilimi yoktu) ve bu yanlış zanna dayanarak (ki Osmanlılar
İmriül Kays'ı, Kuran'a ve İslamiyet'e küfür eden bir şair olarak tanıyorlardı)
İmriül Kays'a
"Kafir" dedi. Osmanlılar da öyle anıyordu onu.
Fakat günümüzde Arkeoloji (Kazı Bilimi)'den elde edilen bulgulara göre,
İmriül Kays'ın İslamiyet öncesinde yaşamış Araplar'ın en büyük şairi olduğunu ve Fil suresinde hakaret edilen Yemen Kralı
Ebrehe (Abraha)'nin de İslamiyet öncesinde yaşadığını ve İslami kaynakların bu konularda yanılmış olduğunu biliyoruz. Peki İslamiyet öncesinde yaşamış
İmriül Kays nasıl bir
"Kafir" olabilir?
"Kafir" kelimesi İslamiyet'in Arabistan'da ortaya çıkmasından çok sonra Kuran bir kitap halinde toplandıktan ve İslam dininin ilkeleri belirlendikten sonra ortaya çıkmadı mı? Bu durumda
Şeyhülislam Yahya Efendi,
İmriül Kays'a küfür etmiş olmuyor mu?
İşte
IV. Murat dönemindeki İslam'ın hali pür melalini salt bu örnekten bile anlaşılmaktadır. Size bu küfürbazları tanıyın diye bu örneği verdim. Bunlar günümüzde de aramızda dolaşmaktadır. Şöyle, yanınıza bir bakınız; onları görmeniz hiç de zor olmayacaktır. Onlar hemen yanıbaşınızdadır!
Ben de diyorum; Hristiyanlık dünyanın dört bir tarafına yayılmışken İslamiyet neden Ortadoğu'nun dışına çıkamadı? Türkler de olmasa Arabistan'ın dışına çıkacağı da yoktu. Biz, resmen bu adamların dinsel köleliğini yapıyoruz, arkadaşlar!