İslamofobik Olmakta Haksız Mıyız?
Geçenlerde Taraf ''gaste''sindeki türbanlı bir yazarın köşe yazısını okuyunca düşündüm kendi kendime, ben islamofobik miyim? Marksist, dolayısıyla ateist, hatta din eleştirisi yapan forumlarda bol bol vakit geçirip yazı yazacak kadar ateist olduğumu biliyorum. Peki islamofobik miyim? Eğer fobiyi nefret değil de korku anlamında ele alırsak, evet fena halde islamofobiğim. (Örümcek fobim de var). İslamdan tiksiniyorum çünkü bizden her konuda özeleştiri yapmamızı isteyen müslümanların kendilerinin hiç özeleştiri yapmadıklarını, iman esaslarını, din tarihini, özellikle de peygamber dönemini, Kuran ayetlerini hiç eleştirmediklerini, gelen en küçük eleştiriyi de ''dine hakaret'' çığlıkları altında bastırıp linç etmeye giriştiklerini biliyorum. Tüm bunları yaparken kendilerini demokrat ve özgürlükçü olarak sunmaları da cabası. Evet islamofobiğim çünkü başörtüsünün bir giyim özgürlüğü olmadığını, giyim özgürlüğüne gerçekten değer veren bir kadının en başta dinin örtünme emrine ''Allah'ım, benim giyim özgürlüğüme niye müdahele ediyorsun?!'' diyerek karşı çıkması gerektiğini, tesettürün asıl anlamının giyim özgürlüğünün dinsel ve ahlaki gerekçelerle bırakılması olduğunu, benim hakkını savunacağım tesettürlü arkadaşlarımın kendi inançlarına göre günah olan hiç bir konuda benim özgürlüğümü savunmayacaklarını, hatta bana yapılan baskıya katılacaklarını da biliyorum. Nereden mi biliyorum? Kuran okuyorum.
Ben de ''özgürlükçüyüm ama salak değilim'' diyenlerdenim. Bir serbestlik beraberinde pek çok yasak da getirecekse onu niye savunayım? İslam gibi kendi içerisinde fena halde otoriteryan ve tahammülsüz olan bir doktrinin önünü neden açayım? Samimi olarak özgürlükçü olan insanların, ''laik'' devletin yasaklarını iredelemeden evvel, dini irdelemeleri gerekmez mi? Sonuçta laikliğe ilişkin kısıtlamalar, olabilecek bir dinsel baskının önünü kesmeyi hedefliyor. O halde laikliği özgürlükçüleştirmenin yolu, dini özgürlükçüleştirmekten geçmiyor mu en başta? Peki islam ne kadar özgürlükçü ve demokrat bir din? İslamda günah işleme özgürlüğü var mı örneğin? Dinden dönme, ateist söylem ve eleştirilere tahammül etme var mı? Kadın haklarına günümüz normlarına uygun biçimde saygı gösterebiliyor mu islam? Kendi ümmeti dışında kalanları hakikaten eşit kabul ediyor mu? Eşcinselliğe nasıl bakıyor peki? Bir arada ve demokratik normlar içerisinde yaşadığı kendinden farklı inançları ahirette cehennem adında bir yerde sonsuza dek türlü işkencelerle yakma inancı neyin nesidir peki? Siz dünyada ''demokrasi çerçevesinde'' birlikte yaşadığınız ve yüzüne güldüğünüz birinin, 'öbür dünyada' sırf farklı düşünüp farklı inandığı ya da inanmadığı için türlü işkenceler çekmesi gerektiğine inanıyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur? Bence dindarlar özgürlük ve demokrasi gibi lafları pek ağızlarına almamalılar. Ne dersiniz?
Laik devletin yasakları kitlelerin gözündeki meşruiyetini biraz da islamın ondan çok daha beter olan baskıcılığından korunma ihtiyacından almıyor mu? O halde devletin yasakçılığına karşı en iyi mücadele, bu yasaklara haklı endişelerle taraftar olanları rahatlatacak olan bir din eleştirisini ve özgürlükçü bir din yorumunu yapmak değil midir? Siz özgürlükçü ve demokrat bir islam yorumu yaptınız mı islamcı arkadaşlar? Kişisel uygulamadan bahsetmiyorum, böyle bir din yorumunun teorisini ortaya koyup, eski-baskıcı yorumları sertçe eleştirdiniz mi? Eğer bunu yaptıysanız, söz konusu yeni yorumun yeterince kitleselleştiğini düşünüyor musunuz? Yok eğer bunu yapmadıysanız -ki yapmadığınız kanaatindeyim- o halde laik devletin baskıcılığını eleştirmeye ne hakkınız var? Devletin yasaklarını, dinin bin beter yasak ve baskılarının önünü açmak için mi eleştiriyorsunuz?
Şahsen başörtüsünün kadınların ikincilleştirilmesinin klasik bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Çünkü iki cinste de saç varken sadece birinin kapanması şart koşuluyorsa, erkeğe bacak ile göbek arasını kapamak bile kafiyken kadının tümden örtünmesi gerekiyorsa, kısacası kadının erkek bedenine yönelik arzuları önemsenmezken erkeğin kadın bedenine yönelik arzuları önemseniyor ve kadınlardan da buna uymaları bekleniliyorsa bunun adı dünyanın her yerinde ayrımcılıktır. Bir solcunun böyle birşeyi savunması da düşünülemez. Kaldı ki, ben asıl örtünmenin kadını metalaştırdığını düşünüyorum. Çünkü örtünen kadınların, ''Ben bir cinsel objeyim, erkekler görürse etkilenirler, onlar beni kişiliğimle değil cinselliğimle değerlendirirler, bu yüzden üstüm örtülmelidir'' diye özetlenebilecek bir mantık örgüsüne sahip olduklarını gözlemledim. Bunun adı, cinsel meta olduğunun kadın tarafından da kabul edilmesi ve örtünerek gereğinin yapılmasıdır. Metalaşmaktan kurtulmanın yolu örtünmek deği, metalaştıran anlayışı(erkek egemenliğini) yok etmektir zaten. Kadın örtünerek kendi bedenine kendi gözlerinden değil, bir erkeğin gözünden bakmakta. Bu çok korkunç birşey bence ve biz eşitlikçiler açısından hoşgörülemez.
Fakat başörtüsünün erkek egemen bir simge olması ve benim onu eleştirmem, yasaklanmasını savunacağım anlamına gelmez elbette. İnsanlar kelepçeyle gezmek istiyorlarsa böyle de gezebilirler. Bunun da doğru birşey olmadığını söyler ama zorla çıkartmaya kalkmam. Çünkü ondaki zihniyet değişmediği sürece, ben kelepçeyi zorla çıkartsam bile o ellerini kelepçeli gibi tutmaya devam edecektir. Bazı şeylerin kendiliğinden farkına varıp uygularsa değeri olur. O halde neden savunuyorum türban yasağını? Çünkü konu bundan daha derin. Kuran'ı okuduğumuzda islamın teorisinin özgürlük karşıtı ve baskıcı yanını görüyoruz. Başörtülüler böyle bir totaliter inancı savunuyorlar. Bu inancın gereği olarak bizi de örtünmeye teşvik ediyor, kabul etmezsek kendilerinde cezalandırma yetkisi görüyorlar. Şeriat devletlerinin pratiğinde bunu görüyoruz, İran örneği de yakınımızda. Mesele Türkiye'nin İran olup olmayacağı değil, mesele başörtülü müslümanların İranvari bir din kavrayışının olması. Bu denli baskıcı bir dine ya da din yorumuna iman edenlerin beri yandan da devletin yasaklarını özgürlük ve demokrasi adına eleştirmesi iki yüzlülük değil midir?
Teorinizi düzeltin, en başta kendi dininizi özgürlük ve demokrasi açısından eleştirin, yeni yorumu kitlesel ölçekte ilan edip yayın, eski-baskıcı yorumun sıkı bir eleştirisini yapın, sonra başörtüsü takmaya devam etseniz bile sizin hakkınız için ben de çalışacağıma söz veriyorum. Ama henüz bunları yapmamışken sola yönelik özgürlükçülük ''gazı'' üzerinden kendinize destek beklerseniz, daha çok beklersiniz. Zira ''özgürlükçüyüz ama salak değiliz!''
Bu arada, biraz kendinizi de eleştirin lütfen. Özeleştiri, bir (muhafazakar)demokratta olmazsa olmazdır. İslamofobiden bahsediyorsunuz ama ''İnsanlar neden islamdan, bizden korkuyorlar?'' diye hiç düşünmüyorsunuz. Öte yandan -bu kez fobi kelimesine nefret anlamı da vererek yazıyorum- müslümanlardaki, başörtülülerdeki, muhafazakarlardaki ''ateizmfobi'', ''komünistfobi'', hatta ''alevifobi'' ne olacak? Sizce müslümanlardaki yüzyıllardır süregelen ''ateizmfobi'', şikayet ettiğiniz ''islamofobinin'' birkaç katı büyüklüğünde ve çok daha acımasız değil mi? Başkalarını eleştirmeden evvel kendinize bakmanız gerekmez mi?
''Muhafazakar demokrat'' tanımı bir oksimorondur. Hem muhafazakar hem de demokrat veya özgürlükçü olunmaz.
Zira islam, özgürlüğün, demokrasinin, hoşgörünün kıyısından bile geçmez.
Seküler değerleri iki yüzlüce sömürmeyi ne zaman bırakacaksınız?
İslamcı veya muhafazakarsanız, anti-demokrat, baskıcı ve tahammülsüz olduğunuzu kabul edin.
Özgürlükçü, demokrat ve vicdan sahibi insanlar islamdan tiksinmekte yerden göğe kadar haklıdır.
İslamofobi denen şeyin kaynağı ve sorumlusu islamdır, çözümü de islamın hizaya getirilmesidir.
'Liberal demokratlar' islamın otoriteryan yanını hiç sorgulamadan destek vererek ne kadar samimiyetsiz olduklarını açık etmek dışında birşey yapmıyorlar.
|