Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Konu-dışı

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #2421  
Alt 21-02-2021, 16:31
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.575
Standart



dw.com.tr

Türkiye'de din eğitimi: "Türklük ve Sünni İslam odaklı bir anlayış var"

Türkiye'de din veya inanç özgürlüğü alanında çocuk haklarının gözetilmediğini vurgulayan yeni araştırmalara göre, din dersi kitaplarındaki "Müslüman" ve "Türklük" vurgusu eşitlik ilkesini ihlâl ediyor.

"Çocuk, din veya inanç özgürlüğü hakkına sahip. Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 14. maddesinde, bu hak korunuyor."

İnanç özgürlüğü alanında çalışmalarıyla bilinen Dr. Mine Yıldırım'ın dikkat çektiği hak, çokça ihlâl edilen haklardan biri. Yeni araştırmalara göre, din veya inanç özgürlüğü konularında çocuğun katılım hakkının Türkiye'de dikkate alındığını söylemek çok zor. Tıpkı din eğitiminin çocuk hakları ve insan haklarına uyumlu olduğunu söylemek gibi…

Eşit Haklar İçin İzleme Derneği ve Norveç Helsinki Komitesi işbirliğiyle yürütülen "Türkiye Eğitim Sisteminde Çoğulculuğu ve Din ve İnanç Özgürlüğünü Destekleme Projesi" kapsamında hazırlanan üç rapor, din eğitimi alanındaki çarpıklıkları gözler önüne seriyor. Araştırmalara göre, ders içeriklerinde kapsayıcılık, doktrinsel olmama ve yansızlık ilkelerine ters düşen unsurlar var. Işık Tüzün ve Ezgi Tunca tarafından hazırlanan "Çocuğun Din veya İnanç Özgürlüğü Açısından Bir İnceleme"de, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) dini eğitim unsurları barındıran içeriklerin de yer aldığı "Değerler Eğitimi" kapsamında vakıf ve derneklerle imzaladığı işbirliği protokolleri mercek altına alınıyor. Hayrât Vakfı, Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, TÜGVA, TÜRGEV, Hizmet Vakfı ve Siverek Öğrenci Derneği ile çoğu "Değerler Eğitimi" kapsamında imzalanan 11 protokol inceleniyor.

Haber linkinde video var, izlemek için haber linkine tıklayın.

"Sınava çalışma teknikleri" konferansında ahiret referansı
Protokoller kapsamında düzenlenen etkinliklerde "milli ve manevi değerler" vurgusu yapıldığını belirten Tüzün, "Bu değerlerde Türklük ve Sünni İslam odaklı bir anlayışa yer verildiğini görüyoruz" diyor. Hayrât Vakfı ile 2014'te imzalanan protokol "Kur'an-ı Kerim okuma, anlama ve yorumlama kursları başta olmak üzere diğer kurs ve seminerlerin de" düzenlenmesini öngörüyor. MEB, protokol sona erdikten sonra 2019'da beş yıl süreli bir protokol daha imzalamıştı.

Protokol metinlerinde etkinliklerin içerik ve kapsamına ilişkin muğlak ifadelerin yer alması da göze çarpıyor. Bazı protokollerde katılımın gönüllülük esasıyla gerçekleştirileceği belirtilse de bazılarında bu ibare yok. Bazılarında ise etkinliklerin hangi okul türleri ve kademeleri için gerçekleştirileceği belirtilmiyor. Görev alacak eğitimcilerin hangi yeterliliklere sahip olacağına dair bilgiler de tüm protokollerde yer almıyor. Bir öğretmenin okulda gerçekleştirilen "okuma grubu" çalışmasının belli bir bölümünün dini içerikli sohbetlere ayrıldığını söylemesi, bir başka öğretmenin "sınava çalışma teknikleri" konulu bir konferansın ahiret gibi dini kavramlara referanslar içerdiğini ifade etmesi, kapsamın dışına çıkıldığını gösteriyor.

Protokol metinlerinde muğlak ifadeler
TÜRGEV de protokol imzalanan kuruluşlardan biri. 2015'te imzalanan protokolün amacı, "öğrencilere sosyal, kültürel, sportif; mesleki ve teknik kurslar düzenleyerek belge almalarını sağlamak" olarak belirtiliyor. Protokol metninde kursların içeriğine, süresine veya hedeflenen yaş grubuna dair bilgi yok. Benzer şekilde TÜGVA ile 2017 tarihinde imzalanan protokol ile "yaygın eğitim kurumlarında öğrencilere sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel, teknolojik etkinlikler, proje çalışmaları, yarışmalar ile mesleki ve teknik kurslar düzenlemek" amaçlanıyor. Ancak yine metinde etkinliklere dair ayrıntı yok.

Bu protokoller soru önergelerine konu olabiliyor. MEB, TÜGVA ile imzalanan "Çizimler ile 40 Hadis" yarışmasıyla ilgili soru önergesine verdiği yanıtta, yarışmanın öğrencilerin "milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerler edinmesine katkı sunacağı"nı ifade ediyor. Bir de açılan davalar var. Vakıf ve derneklerin lehine sonuçlanan davalar olduğu gibi aleyhine sonuçlananlar da var. Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile Ensar Vakfı Antalya Şubesi arasında imzalanan protokol için açılan dava, onlardan biri. Antalya 4. İdare Mahkemesi, Haziran 2020'de protokolün muğlak ve sınırlarının belirsiz olması ve örgün eğitim kapsamındaki pek çok etkinliğin Ensar Vakfı yetkilileri eliyle yürütülmesinin hukuka aykırı olması nedeniyle iptali yönünde karar verdi.

"Kendisini 'laik' diye tanımlayan ülkede dini şart gerekli mi?"
Dr. Özgür Heval Çınar tarafından hazırlanan raporun başlığı ise "Seçmeli Din Dersleri ve Kitapları Hakkında İnsan Hakları Temelli Bir Değerlendirme". Çınar, "Ortaöğretim Temel Dinî Bilgiler-İslam I" kitabında, ailenin "din ve hukuk açısından herhangi bir engeli olmayan erkek ile kadının kendi hür iradeleriyle evlenmesi" ile oluşan bir yapı olarak tarif edildiğini belirterek soruyor: "Kendisini 'laik' diye tanımlayan bir ülkede evlilik için dini şartlar gerekli midir?" Çınar ayrıca, evlilik kurumunun sadece kadın ve erkek arasında hayata geçirilebileceğinin belirtilmesinin uluslararası insan hakları hukukunun ilkelerinden birisi olan ayrımcılığın yasaklanmasıyla uyumlu olmadığını söylüyor.
ÖNERDİĞİMİZ LİNKLER
İslam dünyasında dindarlık azalıyor
Kamuoyu araştırmalarına göre Arap ülkeleri ve İslam'ın baskın olduğu diğer ülkelerde dinden uzaklaşanların sayısı, ayrıca din ve devletin birbirinden ayrılmasını isteyenlerin sayısı artıyor. Peki, neden?
Anaokullarındaki din dersi çocukları olumsuz etkiliyor
Aynı kitapta, "Dinimiz sağlıklı ve hayırlı nesiller yetiştirmek için evlenmeyi teşvik etmiştir" cümlesi de var. Dr. Çınar'a göre, bu ifadeyle evlilik dışı birliktelikler, tamamen saf dışı bırakılıyor. Aile kurumuna karşı çıkanların "mutsuz ve huzursuz, dini ve ahlaki duygulara sahip olmayan, sorumluluk bilinci taşımayan ve toplumun varlığı için tehlike arz eden" kişiler olduğunun da belirtildiği kitapta, söz konusu ifadelerle ayrımcılık ve eşitlik ilkelerinin ihlal edildiğinin de altını çiziyor. Araştırmacıya göre, kitaptaki "hanım" kelimesi de uluslararası sözleşmelerle uyumlu değil. "'Kadın' denmesi daha uygun olacaktır" diyor. "Ahlaki Yozlaşma" başlığı altında, iyi insan olmak için İslam dinini ve ahlaki değerleri yaşamak gerektiğinin belirtildiğini, bunun da ayrımcı bir anlayış olduğunu ekliyor.

MEB: "Din dersinden muaf olanların verisi yok"
Proje kapsamında incelenen alanlardan bir diğeri, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersi kapsamında okutulan kitaplar. Türkiye'de 4.-12. sınıflar arasında haftada iki saat zorunlu olan DKAB dersinden muafiyet, sadece Hristiyan ve Musevi öğrencilere tanınıyor. Dr. Mine Yıldırım, MEB'e bilgi edinme başvurusu yaparak, "2017-2018, 2018-2019, 2019-2020 yılları arasında kaç öğrenci için DKAB dersinden muafiyet başvurusu yapılmıştır? Kaçı kabul edilmiş, kaçı reddedilmiştir?" sorusunu sormuş. MEB'in cevabında, muafiyet başvurusu istatistikleriyle ilgili olarak, "Elimizde herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır" ifadesi kullanılmış.

Yıldırım tarafından yapılan araştırmada, DKAB ders kitaplarının dinler hakkında tarafsız ve nesnel olmayan, Sünni İslam ilahiyat bakış açısıyla sunulan bilgiler içerdiği dile getiriliyor. Yıldırım, "Alevi toplumu için ibadet yeri sayılan cemevlerinin ibadet yeri olduğu, Alevi ibadeti olan semahın bir ibadet biçimi olduğu ifade edilmiyor" diyor. DKAB dersinin amaçlarından biri, öğrencilerin "milli değerleri" benimsemeleri. Fakat Yıldırım'a göre, bu değerler çeşitliliği dikkate alacak şekilde sunulmuyor. 9. sınıf DKAB kitabından bir örnek, bu argümanı destekliyor:

"Değer, bir milletin sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel alanlardaki maddi ve manevi ögelerin bütününü ifade eder. Örneğin tarihi camiler mimari eser olarak maddi, dini bir yapı olarak manevi değer taşımaktadır."

Dindar olan da olmayan da eleştiriyor
Raporda çarpıcı tespitlerden biri de, zorunlu din derslerinin Sünni dindar kesimden çocuklar için yetersiz ve tekrar niteliğinde olması, dindar olmayan veya en az dini pratiklere sahip kesimden gelen çocuklarda da TEOG'daki başarıyı etkilemesi ve ezbere dayalı olması nedeniyle eleştirilmesi… Peki, din eğitimi alanındaki sorunların çözümü var mı? Araştırmacılara göre, ders kitaplarının her türlü din ve inanca yer verecek şekilde düzeltilmesi, kapsayıcı olması için "Müslüman ve Türk olma"nın ana özne olarak belirtilmemesi, seçmeli din derslerinin Sünni anlayıştan farklı inançlara da derinlemesine yer vermesi, çözüme gidecek yolu açabilir.

Burcu Karakaş

© Deutsche Welle Türkçe

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #2422  
Alt 22-02-2021, 17:19
Saint-Just Saint-Just isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Jun 2014
Mesajlar: 521
Standart

https://sol.org.tr/yazar/sosyalizm-g...ndugunde-26580
Sosyalizm geri döndüğünde…

22.02.2021
KEMAL OKUYAN

"Amerika geri döndü"… Böyle dedi yeni Başkan Biden, müjde verircesine… Demokrasi ve özgürlük bekliyordu kendisinden epey kişi, oysa biliniyordu ki, ABD'nin geri dönüşü işgal, savaş, darbe ve bilimum kötülüklerde tırmanma anlamına geliyordu. Örneğin Biden "geri döndük" derken bir başka "müjde"den daha söz etmekteydi: ABD Irak'ta askeri operasyonlarını yeniden başlatma kararı almıştı.

Yetmedi demek ki Irak'taki yedikleri naneler…

Biden her zamanki duygusuz yüz ifadesiyle "Amerika geri döndü" diyordu, kıtanın tümüne el koyarcasına. Aynı esnada ABD'nin en büyük eyaletlerinden Texas buzul çağına geri dönmekteydi. Milyonlarca kişi dondurucu soğukta elektrik ve su olmadan bir başlarına kalıvermişti. Birkaç saat değil, günlerce!

"Amerika geri dönüyordu"…

Konuyla ilgili haberlere odaklanmadan önce Rusya'daki Yakutsk kentiyle ilgili kısa bir belgesel izliyordum. Sıcaklığın kışın - 50'lere kadar düştüğü, - 25'in "bahar havası" olarak kabul gördüğü bir kent. Sonra Texas'taki görüntülerle karşılaştım. Orada da şiddetli soğuk vardı ve dünyanın enerji kaynakları açısından en "şanslı" bölgelerinden birinde insanları esir almış, elektrikler kesilmişti.

Herkes birbirini suçluyordu ama parmakların en fazla işaret ettiği "aşırı hava koşulları"ydı!

Yalandı bu, şu ana kadar 47 kişinin ölümüne neden olan "skandal"ın faili doğa değildi elbette.

Biliyorsunuz, "planlı ekonomi"nin verimsizliğinden, piyasanın en akılcı düzenleyici olduğundan söz edilir hep. Biraz araştırınca, Texas'ın elektrik üretiminde her şeyi ama her şeyi piyasa tanrısına emanet ettiğini görüyorsunuz. Ne akıl ama!

Üst akıl!

Eyalet elektrik şebekesini diğer bütün eyaletlerden ayırmış. Aman merkezi olmasın.

Sonra elektrik üretimini (diğer eyaletlerde olduğu gibi) özel şirketlere vermiş; sayısız şirket, kimi fuel, kimi kömür, kimi güneş, kimi rüzgar enerjisi kullanarak elektrik üretir olmuş. Onların, daha doğrusu onların sömürdüğü enerji işçilerinin ürettiği elektriği beş ayrı şirketin dağıtması sağlanmış. Mükemmel rekabet ortamı, girişimci özgürlüğü!

Burada da kalmıyor, aboneler kimden elektrik alacaklarına kendileri karar veriyor. Demokratik sonuna kadar anlayacağınız.

Bitmedi, fiyatlandırma da tamamen dinamik. Tüketimin yoğun olduğu anlarda fiyatlar yukarı çıkıyor, daha fazla para ödüyorsunuz, tüketim azalınca kullandığınız elektriğin birim fiyatı düşüyor.

Elektrik piyasasını kontrol eden (aslında etmeyen, onun moderatörlüğünü üstlenen) bir kurum var üstelik.

Meğer Texas'taki bu sistem "örnek" gösteriliyormuş. Biden "Amerika geri döndü" dediği sırada kontağı kapatıp havaların ısınmasını bekleyen "özel sektör" ülkenin medarı iftiharıymış.

Peki sorun neymiş? Sorun, bu şirketlerin arz-talep tablolarını incelemekten altyapı yatırımı yapmayı "unutmaları"ymış. Soğukta elektrik üretim ve dağıtımı elbette mümkünmüş ama "Amerika geri dönerken" bu şirketler kârlarından küçük de bir bölüm olsa zorlu hava koşulları için gerekli donanıma para ayırmadıkları için milyonlarca kişi ortada kalıvermiş.

Nasıl bir alçaklıktır bu?

Elektrik bir lüks değil yaşamsal bir zorunluluktur. Bunun üzerinden para kazanılması kapitalizmin eğitim gibi, sağlık gibi bir bütün ayıbı, ayıbın da ötesi suçudur.

Bizde de aynısı.

Türkiye'de sert hava akımı alan her yere, doğayı ve tarımı tahrip etme pahasına, rüzgar türbini diktiler. Yüzlerce şirket bu alana daldı, teşvikler aldılar, kimilerinin enerji dışı hesapları vardı. Uzaktan baktığınızda memleketten elektrik fışkırır sanırsınız.

Ne ki, o rüzgar alan yerlerde yaşayanların elektriği bir gider bir gelir.

Neden? Çünkü "özel güzeldir" diyerek elektrik dağıtım işine çöreklenen şirketlerin odaklandığı tek şey abonelerden para tahsil etmektir. Ben İzmirliyim, bu kentin lodosu da poyrazı da bir alemdir ve şehir merkezinden çıkınca açıktaki teller her fırtınada kopar. Uzayı fethetmeye çalışan ülkede Ayedaş'ın, Bedaş'ın, Edaş'ın, Gediz'in bütün giderleri yurttaşların sırtına yıkması yetmiyormuş gibi altyapıya kaynak ayrılmadığından sürekli kesinti olur.

Suçlu doğa değildir.

Yakutsk'ta - 50 derecede evlerde atlet-fanila dolaşır insanlar. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden kalma bir kazanımdır bu.

Sovyetler Birliği'nde evlerdeki ısınma her mahallede kurulan tesislerden gelen sıcak su ile sağlanırdı. Soğuklar başladığında evlere sıcak su verilir, Mayıs ayında kesilirdi. Kimsenin üşüme hakkı yoktu; tek şikayet konusu, fazla sıcak olunca dondurucu soğukta pencereleri açıp temiz havanın keyfini sürmek zorunda kalmalarıydı. Sovyetler Birliği'ni yıkan ekibin şeflerinden Yeltsin hep bunu örnek verirdi, "bu ne israf" diye sızlanırdı. Şimdi abonelerden tonla para alıyorlar ama Rusya hâlâ sosyalizm döneminden kalma merkezi sistemlerle ısınıyor.

Evet insanların üşüme özgürlüğü yoktu pis kızıl despotların ülkesinde.

ABD ve diğer kapitalist ülkelerse tepe tepe kullanıyor üşüme, aç ve susuz kalma özgürlüğünü.

"Amerika geri dönmüşmüş"…

Siz dünyayı sosyalizm geri döndüğünde göreceksiniz.
Alıntı ile Cevapla
  #2423  
Alt 22-02-2021, 21:55
Saint-Just Saint-Just isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Jun 2014
Mesajlar: 521
Standart

https://sol.org.tr/haber/tkp-sikayet...lim-etti-26619
TKP şikayet dilekçelerini teslim etti

TKP, Erdoğan, İçişleri Bakanı Soylu, İçişleri Bakanı Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü Çataklı, MHP Genel Başkanı Bahçeli ve polislerden şikayetçi olduğu dilekçeyi teslim etti.

22.02.2021
Türkiye Komünist Partisi (TKP) bugün saat 14.00'te, İstanbul Anadolu Adliyesi'nde buluşarak AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakanı Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Boğaziçi'ne destek eylemleri sırasında eyleme katılanlara işkence eden, hakarette ve tehditte bulunan polislerden şikayetçi olduğu dilekçeyi İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim etti.

TKP adına dilekçeyi teslim eden avukat Özgür Murat Büyük, "Bu ülkede hiç kimse ilerici gençliğe, bu ülkenin onurlu insanlarına hakaret edemez, onları tehdit edemez, hedef gösteremez, terörle suçlayamaz. İlgililerin ceza alması için mücadele edeceğiz, boyun eğmeyeceğiz" dedi.


Boğaziçi eylemleri sırasında gözaltına alınan Eray Türkdoğan ise şunları söyledi:

"Bu ülkenin gençleri olarak, gerici ve piyasacı müdahalelere, şiddete ve zorbalığa karşı çıkmak için Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmamıza gerek yok. O gün orada ülkesini seven biri olarak bulundum ve herkesin bildiği gibi o gün şiddete, hakarete, tehdide maruz kalan binlerce öğrenciden biri oldum. Türkiye'nin sığdırılmaya çalışıldığı kalıbı yakından hissettim ama bu kalıba sığmayacağımızı, hukuksuzluğa alışmayacağımızı göstermeliyiz. Bu yüzden Boğaziçi Üniversitesi'nde mücadele devam ederken biz de burada bir hukuk mücadelesine girişiyoruz.

Onlar istedikleri kadar normalleştirmeye çalışsınlar, biz ülkenin dinsel söylemlerle yönetilmesine, eğitime yapılan gerici müdahalelere, işçilerin hak gaspına maruz kalmasına alışmayacağız. Biz bu ülkenin gençleri olarak umudu ve geleceği temsil ediyoruz. Biz emekçiler için hiçbir şey vadetmeyen bu düzeni hep birlikte yıkacağız ve insanca, eşit ve özgür yaşayacağımız bir ülkeyi birlikte kuracağız."

Son olarak söz alan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi İdil Birbilen Boğaziçi'nde mücadeleye devam edeceklerini ve hukuksuz işletilen bu sürece boyun eğmeyeceklerini belirtti.
Alıntı ile Cevapla
  #2424  
Alt 22-02-2021, 21:59
Saint-Just Saint-Just isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Jun 2014
Mesajlar: 521
Standart

https://sol.org.tr/haber/analiz-abd-...zgecemez-26365
ANALİZ | ABD 'geriyor' ama Avrupa Rusya'dan kolayca vazgeçemez

Rusya AB'ye net bir mesaj veriyor: "Biden'ın peşine takılırsanız, Rusya direnir, siz zarar görürsünüz." Putin yönetimi karşı cephedeki dağınıklığın farkında ve istismar etmeye çalışıyor

GÖZDE KÖK

Biden yönetimi Trump'ın alt üst ettiği Kuzey Atlantik cephesindeki dengeleri yerli yerine oturtmak için kolları sıvadı. ABD'nin yeni yönetimi, başta Merkel hükümeti olmak üzere Trump'ın "Önce Amerika" siyasetinden yılmış Avrupa Birliği hükümetleri tarafından sevinçle karşılandı. Ancak Biden'ın daha ilk hamlelerinde işinin hiç kolay olmadığı ortaya çıktı.

Foreign Policy dergisinde yer alan bir yazının başlığından alıntılarsak ABD Avrupa Birliği'nin başını çeken emperyalist ülkelerine "ben döndüm, siz orda mısınız" diyor. Ancak herkes biliyor ki, ABD'nin "geri döndüm" demesi son yıllarda yaşadığı güç kaybını bir anda ortadan kaldırmayacak ve müttefiklerinin ABD yönetiminin istediği nizama göre tartışmasız hizalanmasını sağlamayacak.

Avrupa sermayesi Rusya'yı gözden çıkaramaz
Rusya'nın Ukrayna ve Suriye politikalarında önemli ölçüde başarılı olması, Skripal olayı gibi yapay krizlerden bir sonuç çıkmaması, Rusya'nın yaptırımlara dirençli çıkması Avrupalı emperyalistlerde Rusya'ya karşı bir yılgınlık yaratmış görünüyor. Bunun ötesinde sertleşen rekabet koşullarında Avrupa sermayesinin Rusya'yı gözden çıkarması mümkün değil. Lavrov yeni yaptırım tehditleri karşısında gerekirse izole olmayı göze alacaklarını söylerken herhalde batılı ortaklarına "blöfünüzü gördük, arttırıyoruz" demek istiyordu. Rusya ile Avrupa arasında var olan güçlü ekonomik bağların yanı sıra Putin Rusya'sı yıllar içinde AB ülkelerinin siyaset çevrelerinde kendine müttefikler de edindi; Rusya'ya karşı tek sesliliğin büyük oranda önüne geçmiş oldu. Örneğin Alman Hıristiyan Demokratların yeni lideri, Merkel'in halefi Armin Laschet'ın Rusya yanlısı bir siyasetçi olduğu konuşuluyor.

ABD'deki yönetim değişikliğini büyük sevinçle karşılayan Merkel hükümeti Rusya-Çin ekseniyle Alman sermayesinin çıkarları ve Alman devletinin kendi emperyalist ajandası uyarınca geliştirdiği ilişkilerden vazgeçmek konusunda gönülsüz. Trump dönemi boyunca, Washington'daki delinin saçmalıklarına boyun eğmeme argümanı Almanya'nın doğuya doğru hamlelerini meşrulaştırıcı bir işlev gördü. Bundan sonra bu ilişkilerin hangi argümanlarla devam ettirileceği meçhul ama yaşanan bazı yeni gelişmeler Biden'ın liberal huruç harekatı tasarımının hayata geçirilmesinin önündeki güçlüklere işaret ediyor. Örneğin, Çin ve AB arasında uzun süredir devam eden ve ABD muhalefeti nedeniyle yavaşlayan görüşmeler Ocak ayı sonunda "Kapsamlı Yatırım Antlaşması" ile sonuçlandı. Anlaşma temelde Avrupa sermayesinin Çin pazarında hemen bütün sektörlerde yatırımlarını kolaylaştırmak için gerekli hukuki ve kurumsal alt yapıyı sağlıyor; yatırım güvenliği konusunda siyasi güvence veriyor.

Biden yönetimi için işin hiç kolay olmadığını gösteren bir başka şeyse Avrupa Birliği ve Rusya ilişkileri cephesindeki gelişmeler. Navalnıy krizinde ABD ve AB tek sesli hareket etse ve AB yaptırım tehditlerini sürdürse de iki taraf arasında ekonomik işbirliği sürüyor. Bugünlerde Sputnik V aşısının AB tarafından tescillenmesi bekleniyor. AB ülkeleri Covid-19 aşısının tedarikinde yaşadıkları sorunu Rus aşısı ile kısmen çözebilecekler. Aylardır Rusya'nın ürettiği aşı hakkında aşının güvenilirliğine gölge düşüren propaganda yürüten AB'nin bu noktaya gelmesi elbette Rusya'nın hanesine yazılacak. Bundan daha önemli konu elbette Kuzey Akımı 2'nin tamamlanmasına ramak kalmış olması.

ABD'nin karın ağrısı: Kuzey Akımı 2
Rusya doğalgazını kuzeyden Almanya'ya ulaştıran Kuzey Akımı 2 doğalgaz boru hattı projesi her şeye rağmen yoluna devam ediyor. Gazprom'un verdiği bilgiye göre yüzde 94'ü tamamlanan boru hattının yılda milyarlarca metre küp doğalgazı Almanya'ya taşıması bekleniyor. Projenin ortakları arasında Alman şirketleri var; Rus doğalgazını Avrupa'ya satacak olan Almanya bundan büyük kazançlar elde edecek. Geçtiğimiz günlerde, boru hattını döşeyen Rus gemisi Fortuna Amerikan yaptırımları nedeniyle Danimarka sularında durdurduğu faaliyetine yeniden başladı. Böylece proje tamamlanma aşamasına girdi. ABD'nin ve bazı Avrupa Birliği ülkelerinin konuyla ilgili sert muhalefetine rağmen Merkel hükümeti şu ana kadar geri adım atmadı. Ancak Biden ve ekibi şu aşamada bile geriye dönüşü zorlamakta.

Biden'ın başkan koltuğuna oturduktan sonra boru hattı ile ilgili ilk yorumu projenin "Avrupa için kötü bir anlaşma" olduğu yönündeydi ve hemen boru hattı inşaatında yer alan şirketlere yeni yaptırımlar geleceğini bildirdi. ABD, yeni boru hattıyla Avrupa'nın Rusya'ya enerji konusunda bağımlılığının önemli ölçüde artacağından hareketle Rusya'nın Avrupa siyasetinde elinin güçleneceğinden kaygı duyuyor. AB'nin büyük ortaklarından Fransa Berlin'in işine karışmama eğiliminde, ama Doğu Avrupa ülkeleri blok olarak projeye muhalefet konusunda ABD ile tam bir örtüşme içindeler. Projeden en fazla zarar görecek olan Ukrayna kendini ihanete uğramış hissediyor. Navalnıy'in tutuklanmasının ardından Avrupa Parlamentosunda projenin durdurulması tavsiye kararı çıkmıştı. Der Spiegel'de geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir yazıda işin içindeki Alman sermayesinin baskısı altındaki Merkel hükümetine bu krizden çıkış yolu gösterilmiş: "Projeyi iptal et, kaybı olan şirketlere tazminat öde..."Kısacası Almanya büyük basınç altında. Önümüzdeki günlerde Kuzey Akımı 2'nin akıbetine hep birlikte tanık olacağız. ABD ve Almanya birbirlerinden zor lokmaları yutmalarını talep ediyorlar. Her iki tarafı madara etmeyecek bir uzlaşı sağlanıp sağlanmayacağı Kuzey Atlantik hattının geleceği açısından önem taşıyor.

Rusya'nın pozisyonu
Avrupa Birliği 2014'teki Rusya'nın Kırım'ı ilhakından beri hem Rus enerji, finans ve silah şirketlerine hem de Rus yetkililere yönelik yaptırımlar uyguluyor. Son olarak Navalnıy krizi nedeniyle 25-26 Mart AB liderleri zirvesinde yeni yaptırımların gündeme gelebileceğinin belirtilmesi üzerine Rusya tutumunu sertleştirdi. AB'nin dış politika şefi Joseph Borrell zamansız bulunarak eleştirilen Moskova ziyaretinden ağzının payını almış olarak döndü. Borrell'in Moskova'da olduğu sırada üç Avrupalı diplomatın Navalnıy protestolarına katıldıkları gerekçesiyle persona non grata ilan edilmesi Navalnıy ile ilgili tavizsiz tutumun süreceğini gösteren sembolik bir eylemdi.

Lavrov'un "yeni yaptırım kararları gelirse gereğini yapacağız" derken AB'yi güvenilmez bir ortak olarak nitelendirmesi batı basınında diplomatik nezaketsizlik olarak nitelendirildi. Oysa, Lavrov gibi deneyimli bir diplomatın bu sözü iyice tarttıktan sonra söylediği açık. Rusya AB'ye net bir mesaj veriyor: "Biden'ın peşine takılırsanız, Rusya direnir, siz zarar görürsünüz." Karşı cephedeki dağınıklığın Putin yönetimi fazlasıyla ayırdında ve sonuna kadar bu durumu istismar etme peşinde.

Ancak aynı dağınıklık Rus yönetiminin kendi içinde de söz konusu. İktidarın toplumsal desteğinde çözülme emareleri ve Putin sonrasına ilişkin belirsizlikler batının hamlelerine karşı Rusya'yı eskisine göre daha kırılgan hale getirmiş durumda. Kısacası her iki tarafın da konsolide olmak için zamana ihtiyacı var.
Alıntı ile Cevapla
  #2425  
Alt 22-02-2021, 22:23
Barlas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Barlas Barlas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Jun 2015
Mesajlar: 4.070
Standart

Gericilik, yobazlık, karanlık, laiklik vs...

Alıntı ile Cevapla
  #2426  
Alt 25-02-2021, 17:50
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.575
Standart


* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #2427  
Alt 26-02-2021, 20:21
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.575
Standart


* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #2428  
Alt 28-02-2021, 14:17
Barlas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Barlas Barlas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Jun 2015
Mesajlar: 4.070
Standart

Neyi tartıştığını bilmeyen dayılar.

Alıntı ile Cevapla
  #2429  
Alt 28-02-2021, 20:36
Barlas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Barlas Barlas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Jun 2015
Mesajlar: 4.070
Standart

Çiçekler, böcekler var, renkler var, müzik var = Demek ki Kur'an'da bahsedilen Arap Tanrı'sı Allah "var/gerçek."

Alıntı ile Cevapla
  #2430  
Alt 28-02-2021, 21:14
Barlas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Barlas Barlas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Jun 2015
Mesajlar: 4.070
Standart

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
daha kötü şeyler... dolfen Konu-dışı 4 18-06-2017 21:15
Küçük (!) Şeyler Pesimist89 Yeni Üyeler 50 15-05-2016 20:05
Çernobil Faciası'nın Kalbinde Bir Şeyler Hayatta Kaldı! Nevandaar Fizik 0 30-11-2013 19:12
insanın aklına farklı şeyler geliyor aspartam İslam 41 30-03-2006 00:13

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:30 .