Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 11-08-2020, 01:10
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.684

Onur Üyeliği 

Standart

Sanal gerçeklikte yaşıyor olabilir miyiz? Aksi nasıl iddia edilecek? Ortada dayanak, geçerli bir iddia yok.

Sanal gerçek ifadesi, başlı başına hatalı bir ifade.

Bir şeye muhtemel demek de bilgi değil. Ama elbette bazı verilere, bilgilere dayanarak ifade edilebilir, ancak dayanaklar nesnel ve alakalı olmalı yani bilgiye dayanmalı ve söylem varsayım olmamalı...

Pinokyo da olabilir.
Zeus'da olabilir.
Sindirella'da olabilir.

Nesnel dayanak nerede? Bilimsel temel nerede? Ortada bir iddia mı var? dayanak yok, neye itiraz edilecek? Tamam olabilsin de, söylenme amacı ne, altını dolduran temel ne, ne için bu söylemler?



Sanal gerçek
söylemi kadar, "sen odanın içinde değilsin, oda senin içinde" türünde ifadeler de anlamsız, bilim dışı...

Gerçek kavramı zaten sanal olanla, olmayanı ayırmak için kullanılan bir kavram. "Sanal gerçek", zaten kendi halinde sorunlu bir ifade, o sebeple ÖZNEL demiştim, öznel gerçek, kriteri nesnel değildir, aynen öznel dünya ifadesi gibi. Öznel alanı, nesnel alan ve nesnel(bilim) esaslı kavramlar, iddialar üzerinde tahakküm oluşturacak biçimde kullanmak hatadır, öznelcilik, etki-tepki prensibiyle çalışan ve etki-tepkiyi sembolik olarak kodlayan(mecburen) bir işlemciye-yorumcuya(beyin) sahip olduğumuz için, zaaflarımızdan bir tanesi.

https://www.google.com/search?client...4dUDCAs&uact=5

Gerçekte yeri olmayan, gerçekte var olmayan, ancak zihinde tasarlanan.


"Sanal gerçek" ifadesini kullandığımızda, kavramın içini boşaltmış, kavramı anlamsızlaştırmış oluyoruz. Kavram kargaşası, kıyaslama hatası... Bu kelimeyi merkeze koymak baştan yapılmış bir hata, buna dair olabilir demek, bunu iddia saymak vs devamında sürdürülen bir diğer hata.

Aksini iddia eden kanıtlamalı demek ise saçma.

Gerçek olmayan nedir? (sorunun yanıtı) Sanal gerçek...

Sanal demek gerçeklik vasfı taşımayan, gerçek olmayan demek. "Gerçek olmayan gerçek" demek, nasıl bir ifade oldu?

Da işte, şu ana kadar yazdıklarımı anlayan çıkmamış. Ne bir iddia da bulundum, ne ortada bir iddia gördüm ne de aksi iddia da bulundum, sadece söylemin laf ve tutarsız temeline değiniyorum...

Bir insanın düş görmes(sanal)i, nesnel gerçeğin düş olduğu anlamına gelir mi? Çeşitli ışık oyunlarıyla görüntüler oluşturulması, kukla oynatılması, tiyatro, film, dijital tasarımların olması, her şeyin oyun, insanın kukla(kelimenin salt anlamıyla) olduğu anlamına gelir mi?, Gelmez, bu tarz kıyas-kıstaslar, bilim, mantık dışı.... Zihinsel tasarım yapmanız da, evrenin zihinsel bir tasarım(sembollere dayalı yorum) olduğu ve sizlerin de zihinsel(yani gerçeklik vasfı taşımayan, semboller arası kombinasyon, yorum) olduğunuz anlamına gelmez, kaldı ki yorumlanan ne?. Sanal ifadesinin, yorumlayıcının, etki-tepki, sembollere vç(ve çeşitli) kombinasyonlara, yaptığı yoruma dayalı olduğunu anlamak gerekir. Yani sanal iseniz, beyinsiz olmalı, kendindelik vasfı taşımamalısınız, zira yorumcunun kendisi değil, yorumdur sanal olan... Bilgisayar programlarında monitörde gördüğünüz bir dünya değildir, orada sadece işlemciden, ampullere(kabaca), pixellere iletilen akım ve bu akımla ışık veren noktalar vardır, o noktaların oluşturduğu görüntü, bir kendindelik, benlik, bir varlık biçimi taşımaz, bir bütünlük, organizma da taşımaz aslında... Neyse meselenin bu yönü, daha farklı bir zemin ki, ben bu kısıma hiç bulaşmayım, zira herhangi bir iddia veya karşı-iddiada bulunmadım, söyleyip geçmiş olayım. Cin iddiası gibi, ama metafor için kullandım, zira cin iddiası daha tutarlı denebilir.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 13-08-2020, 19:39
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Sanal gerçeklik ifadesinin ingilizce orjinali virtual reality diye geçer. Virtual kelimesi ''asıl, temel'' gibi anlamlara da gelir.
Yani ''asıl gerçeklik'' diye de çevrilebilir. Kelimelerin yanlış seçilmiş olması bir iddiayı çürütmez.

Şu an jüpiterde dinozorlar yaşıyor olabilir. Buna dair hiçbir nesnel dayanağımız olmamasına rağmen yaşıyor olabilir. Böyle bir ihtimal için nesnel dayanağa sahip olmamız gerekmez. Olasılıklar zaten kanıtlanmamış şeylerdir. Olası bir durum hakkında kesin ya da imkansız demek kanıt gerektirir.
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 13-08-2020, 21:40
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.684

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sanal gerçeklik ifadesinin ingilizce orjinali virtual reality diye geçer. Virtual kelimesi ''asıl, temel'' gibi anlamlara da gelir.
Yani ''asıl gerçeklik'' diye de çevrilebilir. Kelimelerin yanlış seçilmiş olması bir iddiayı çürütmez.

Şu an jüpiterde dinozorlar yaşıyor olabilir. Buna dair hiçbir nesnel dayanağımız olmamasına rağmen yaşıyor olabilir. Böyle bir ihtimal için nesnel dayanağa sahip olmamız gerekmez. Olasılıklar zaten kanıtlanmamış şeylerdir. Olası bir durum hakkında kesin ya da imkansız demek kanıt gerektirir.
Saçmalamak işte böyle bir şey ve bu biçimde akıl-mantık dışı lafazanlıklarla saçmalayabilirsiniz tabi ki.

Olabilir, olmayabilir de!. Örneğin;
Ay peynirden olabilir, olmayabilir. Olabilir dediğin an zaten olmayabilir de demiş-kabul etmiş- olursun. Sonuç? (olabilite, olasılık, bilim ve felsefe(lafazanlık değil) alanında senin zan'dığın gibi kerameti kendinden menkul olmuyor ve maksat laf söylemek, lafla peynir gemisi yüzdürmek de değil ve nesnel, gözlemlenebilir, etki, tepki, ilişki ve bağıntı, bağlamlar, akıl-mantık gerektiriyor)

Ancak hiç bir bilgi birikimi, felsefi, bilim birikimi, düşünme emeği fazla gelen, akıl-mantık dışı, lafazanist -idealist diyemem, o ileri bir düzey sana göre-, böyle saçmalar.

Olabilir derken kanıt gerekmiyorsa, olmayabilir derken de kanıta gerek yoktur, kaldı ki tüm bu söylemlerin lafazanlıktan öte gitmiyor, lafazanlıklarının tutarsızlığının farkına dahi varamıyorsun, cahil pişkinliğiyle kanıt istiyorsun bir de.

İddian ne ki, karşı iddia için kanıt istiyorsun?

soyut, öznel gerçek yoktur, gerçek somut ve nesneldir. Bu kadar basit.
Bu sebeple SANAL kavramı anlam kazanıyor, gerçek olmayan, gerçekte var olmayan vb kriterlerle... Elbette gerçeğin, yansıma, görüntü bir benzeri veya farklı biçimlerde kurgu, hayali, yansıma veya çeşitli ışık, etki-tepki biçimleriyle kombinasyonlar vasıtasıyla yansıtılması sağlanabilir... Örneğin aynaya bakan bir insan için, aynada oluşan görüntü, o kişinin kendisi değildir.

Sanal -> ÖZNELDİR.

Bunu biliyoruz zaten bu maksatla sanal ve gerçek kavramları anlam kazanıyor...

Ay peynirden olabilir, olmayabilir.

iddia ne? Ay'ın peynirden olabilirliği ve olmayabilirliği(ikisi birlikte!)? Ay peynirden mi? Öyle mi peki? Bu soruları sormayacak mıyız, sırf sen bilgi, akıl-mantık düşmanısın veya özürlüsün diye?

Yılzdıztozu bir manda olabilir(olmayabilir de, aynı an'da).
Yıldıztozu bir kapı kolu olabilir.
Yıldıztozu Marmara denizi olabilir.
Yıldıztozu bir Boktozu olabilir.
Yıldıztozu bir klavye olabilir.

Bilimde, felsefe de, böyle lafazanlıklar anlam taşımaz, olabilitenin dayanakları, bağlamları ve bağlamların tutarlılığı olmalı.
Leyleğin kanadı var. O halde benim bir evim olabilir.

leyleğin kanadı ve evizin olması ne alaka? diye soruyorsunuz, kanıt istiyor, olmadı olabilir diyor, leyleğin kanadı var amaaaa vs, sizi şüphe etmemekle suçluyor vs...

Seninle böyle yazışalım, ben olabilir diye buraya milyon madde yazarım, düşünme, akıl, mantık yürütme, bilim, kavram vb hiç bir zahmete ve kritere sahip olmadan, rahatlıkla yazarım, sen de otur aksini ispatlamakla uğraş - dayanak yok, neyi, nasıl ispatlayacaksan orası da ayrı bir mesele.

Ne diyordu bağnaz-yobazların çobanları, cahillik iyidir (kolay güderiz), o açıdan iyidir de, akıl, mantık, bilim, birikim, düşünsel emek-çaba, veritabanı, tutarlılık, bilgi gerektiren konular açısından, muhtaplığı çekilmiyor...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 14-08-2020, 16:06
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Saçmalamak işte böyle bir şey ve bu biçimde akıl-mantık dışı lafazanlıklarla saçmalayabilirsiniz tabi ki.
olasılığın ne olduğunu bilmiyorsun, kesin olay-imkansız olay-olası olay aralarındaki farkları bilmiyorsun, kanıtın yokluğu ile yokluğun kanıtı farkını bilmiyorsun, hiçbir bok bildiğin yok.
zeki de değilsin, anlayamadığın şeyleri saçma bulman normal.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ay peynirden olabilir, olmayabilir....Yılzdıztozu bir manda olabilir(olmayabilir de..
gerzek herif bu iddiaları çürütecek kanıtlar var fakat sanal gerçeklik iddiasını çürütecek kanıt yok.
saksıyı çalıştır da ikisinin ayrımını yap.
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 14-08-2020, 23:39
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.684

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
olasılığın ne olduğunu bilmiyorsun, kesin olay-imkansız olay-olası olay aralarındaki farkları bilmiyorsun, kanıtın yokluğu ile yokluğun kanıtı farkını bilmiyorsun, hiçbir bok bildiğin yok.
zeki de değilsin, anlayamadığın şeyleri saçma bulman normal.



gerzek herif bu iddiaları çürütecek kanıtlar var fakat sanal gerçeklik iddiasını çürütecek kanıt yok.
saksıyı çalıştır da ikisinin ayrımını yap.
Benimle alakası yok, soğan kadar beynin yok, söylemlerin soysuz - e göresi, neye göreliği, dayanağı yok. Trollükten öte bir eyleminde yok, çapın bu kadar. Yazdıklarım çok basit, ad-hominem senin cehaletini değiştirmiyor.

İddiada bulunacaksan, değerlendirebilmesi için dayanaklar sunman, ortaya veri koyman, o kanıya-sonuca nasıl ulaştığını ortaya koyman gerekir, DEDİM. Cevabın "kanıtın yokluğu ile yokluğun kanıtı", ne alaka dingil lafazan.

nesnel nedir, öznel nedir, şu ya da bu söylem, iddialar neye göredir bilmiyorsun, ifade ediyorum, bilmediğin kavramları basitçe, NEYE GÖRE anlam kazanıyorlar yazıyorum, çamura yatıp, demagoji yapıyorsun.

OLABİLİR bir kelimedir. Olabilirliğin, NESNEL temelidir bizim için önemli olan, senin keyfine göre öznel biçimde olabilir demen, bilimsel değer taşımaz. OLGUDAN SÖZ ETMELİSİN, öncüller nesnel olmalı...

Olasılıktan mı söz ediyorsun, o zaman elbette temeli, dayanakları, kriterlerini, analizlerini, neye göreliği, NESNEL olarak ortaya koyman gerekir.

Hiç bir dayanağı, iler tutarı, temeli olmayan sözler sarfediyorsun -> BUNA SAFSATA DENİYOR, SAÇMALAMAK DENİYOR.

Birisi çıkıp sana NEYE GÖRE diye sorarsa, kişiye saldırıp, bazı sözleri slogan gibi yazıyorsun, iyi de senin safsataların, safsata olmaktan çıkmıyor ki.

"Ay peynirden olabilir" diyorsun - olabilir kelimesini merkeze koyuyorsun, ne olabilir, neye göre olabilir sorularını ise soran olursa saldırıyorsun.

"Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir" demekle sen bir şey ifade etmiş olmuyorsun veya bu durum Ay'ın peynirden olduğu anlamına gelmiyor, ORTAYA DAYANAK SUNMAN GEREKİR Kİ- irdelenebilsin.

Konu itibariyle, Sanal demek => Gerçekte var olmayan, zihinde tasarlanan demektir diyorum, bu kadar basit bir ifadeyi anlamıyorsun, bu durum benim bir şey bilip, bilmememden bağımsız...

Biz materyalistlerin kriteri, NESNELDİR, OLGUDUR, SOMUTTUR, insan iradesinden, zihninden bağımsızlık(olgu) kriterleri,, tabi ki kavramlara vereceğimiz anlamlarda veya soyutlamalarımızda bu temellere dayalı... lafazanlık soytarılarının kriterleri bizi bağlamıyor..

Cehalet, dar-kalın-kafalılık, en temel sorunun. Hiç bir ifadeyi, cümleyi doğru anlamıyorsun, ilişki kurmamıyorsun...

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
gerzek herif bu iddiaları çürütecek kanıtlar var fakat sanal gerçeklik iddiasını çürütecek kanıt yok.
saksıyı çalıştır da ikisinin ayrımını yap.
İlk yazılarımda ifade ettim;

İddia bilimsel değil, nasıl çürütlmesini bekliyorsun. ZAN, SANMAK -> Sanal'ın kökeni- Biz şu ya da bu argüman açısından, "neye göreliğe" sahip olamazsak, dayanaklar nesnel, olguya dayalı olmaz ise, çürütemeyiz, bilimsel olmadığını söyleyebilir ya da ciddiye alamadığımızı ifade ederiz. Daha en başından ÖZNELDİR dedim, zira bilimin esası nesnel kriterlere dayanır, ama sen o kadar birikimsiz, cahil bir temele sahipsin ki, o kadar kapasiteden, bilimsel düşünceden uzaksın ki, anlayamıyorsun.

Bir iddia ortaya koyabildiği (nesnel) dayanaklarla olumlanabilir veya çürütülebilir. Yazdıklarımı anlayamıyorsun. Defalarca yazdım, Sanal kelimesi, kavramı, "gerçekte olmayan", latince kökü de, bizim dilimizdeki karşığı ve kullanımı da, kavramın anlamı açısından aynı, SANMAK-ZAN kökünden geliyor, aslında YOK ANCAK BİZ VARMIŞ GİBİ algılıyoruz(ışık, ses vb etkleşimlerin kullanılması, fiziğin, kimyanın nesnel etkilerin-in taklit edilmesi veya uyarımlarla sağlanması vs), bunun bir şekilde sağlanması.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Sanal_ger%C3%A7eklik
"Latincedeki virtualis kökeninden gelen sanallık, kavram olarak var olmayan ancak sanrılarla var olduğu kabul edilen şeyler için kullanılmıştır. "

Gerçekte olmayan(sanal) şeyler üzerinde -heleki zaten uygulama esaslı sanal oludğunu da biliyorken-, bu tarz iddiaları, bilimsel, nesnel olarak kabul edemeyiz. kabul ve düşünebilmmemiz için, İNSAN İRADESİNDEN, ZİHNİNDEN BAĞIMSIZ, en azından OLGU düzeyinde veri, neye görelik(nesnel, olguya dayalı) elde etmemiz gerekir! Biz materyalist ve bilimsel düşünenler için VERİ önemlidir, bilgi için veri gerekir, veri yoksa biz zaten bir hakkındalık lafzında bulunamayız. Kendinde şeylik -iradeden bağımsız ortadalık- taşımayanı, biz nesnel gerçek, bir gerçeklik, nesne-olgu zemini, vasfıyla ele alamayız veya nesnel gerçeğin yerine ikame edemeyiz. Söylemlerin failinin(öznenin) nesnel, insan olduğunu biliriz, ama söylemlerde bizi ilgilendiren söylemin yüküdür, içeriğidir, neye dair olduğu, neye göre olduğudur. Söyleyenn nesnel olması veya zan, inanç veya sanrıları,, söylemin bilimsel, nesnel kanıtı ol-a-maz. dayanak yoksa, çürütülecek bir şey de olmaz. Yapamayız diyorum, yapmıyoruz demiyorum

Bizim bu tür zanları(sözde-iddia, sözde-bilim) çürütmek gibi bir derdimiz olmalı mı? Nasıl? O öyle zannediyorsa, ben de öyle zannetmiyorum, basit ve temel cevap bu, benden daha fazlasını beklemek, hele hele, zan için bilimsel yollarla çürütmemi beklemek, yetersiziliğinle, cehaletinle ilgili. Yapabileceğimiz basittir ve şu ana kadar yaptığım gibi kavramları ele alarak, basitçe ifade edilebilir, sen ortaya bir dayanak veya öncül(öncül sandığın da olabilir) sunmadın, sunarsan, o zaman da sunumunu değerlendirmek zorundayız -da soytarılık ve dar-kafalılıktan, söylediklerime, anlatmak istediklerime, ne anlattığıma odaklanamıyorsun.

Biz ilgili iddiaların, gerçekliğin, nesnelliğin, fiziğin ve özne algısının ilişkisinden söz ederken, görüntünün, taklidin veya sanmak-zannetmek-zan eylemine yol açacak etkilerin, ilizyonların, sembollerin, sembolik kodlamaların kullanıldığını biliyoruz.

Kısaca, daha ilk cevaplarımda yazdım, çürütmek gibi bir derdimiz yok, ortada çürütülebilir dayanak-veri yok, mesele iddiaya karşı çıkmak değil, mesele illa çürütmek de değil, zira illa çürütmek diye yaklaşamayız, biz fikirleri, iddiaları ele alır, değerlendiririz, benim yaptığım da bu, değerlendirmek ve bu değerlendirme illa karşı çıkmak temelinde olmaz, kabul ve ret ikisi de mümkün! Ortada bilimsel bir taban-iddia yok, bunu dile getirmek beis olmamalı, bizler kimsenin zan ve sanrılarını ne çürütmekle ne de ciddiye almakla mükellef değiliz. Nicelikten önce(kimler inanmış, kimler söylemiş, kaç kişilermiş, ne kadar etkili olmuş, zan-inanç vs), bizi ilgilendiren, öncelikle iddianın niteliğidir (bilimsel kriterler). Sözde-bilim zaten başlı başına bir sorun birde bunun yanına Zanlara-inanca dayalı Berkeleycilik bilimsel olarak ele alınamaz, istemediğimizden değil, tavrımızdan değil, bilimsel kriterlere uymadığı için...

Yaptığın soytarılık...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (15-08-2020 Saat 01:36 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 16-08-2020, 00:41
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.586
Standart

Kusursuz küp bir çift zarı atarken;

Dincilerin anladığı olasılık:
789'a 467 de gelebilir, 9987'e 67790909767 de gelebilir.
hattorihanzo678797897985456 da gelebilir, rastgele67996652 de gelebilir.
Sonsuz olasılık vardır.

Diyalektik materyalizm'deki olasılık:
1. zar 1-6 arası gelir
2. zar 1-6 arası gelir
Başka olasılık yoktur.

--/--

Ay penirden midir olasılığı için;
Dincilerin anladığı olasılık:
Olabilir, olmayada bilir, pekmezden de olabilir, pamukşekerden de olabilir, aksi ispatlanamaz.

Diyalektik materyalizm'deki olasılık:
Uzayda inek-koyun-vs gözlemlemedik,
Uzayda inek-koyun-vs sağan, peynir yapan bir varlık gözlemlemedik,
Ay'ın peynirden olduğuna dair hiçbir şey gözlemlemedik,
Ay'ın peynirden olmadığına dair milyonlarca gözlemimiz-bulgumuz var.
Ay peynirden olamaz.

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 16-08-2020, 12:58
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
ad-hominem senin cehaletini değiştirmiyor.
ad hominemi sadece yapanlara karşılık yaparım, hiçbir zaman ilk yapan ben olmam.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İddiada bulunacaksan, değerlendirebilmesi için dayanaklar sunman, ortaya veri koyman, o kanıya-sonuca nasıl ulaştığını ortaya koyman
jüpiterde dinozorlar yaşıyor olabilir diye bir iddia sundum, (yaşıyor iddiası değil, yaşıyor olabilir iddiası) bu iddianın dayanağı jüpiter diye bir gezegenin var olması ve dinozor diye bir canlının dünya gezegeninde yaşamış olmasıdır.
bunlar ortadayken iki nesnenin bir araya gelmesi gayet olasıdır.
Olasıdır ne demek? imkansız değildir demek.

sanal gerçeklikte yaşıyor olabiliriz iddiasının dayanağı da şu; bilgisayar ortamında gözlemlediğimiz sanal gerçeklikler mevcut ve bu sanal dünyanın içindeki karakterler sanal dünyada olduklarının farkında değiller.
o halde biz insanlar da birer karakter olduğumuza göre aynı şekilde biz de sanal dünyada bulunduğumuzun farkında olmayabiliriz.
belki sanal içinde sanallar mümkündür, bir sanalla diğer sanal aynı anlama gelmeyebilir veya aynı dünya olmayabilir.
bu bir olasılıktır.
bu olasılığa imkansız diyen kişi neden imkansız olduğunu kanıtlamalıdır.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 16-08-2020, 20:53
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.684

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
ad hominemi sadece yapanlara karşılık yaparım, hiçbir zaman ilk yapan ben olmam.



jüpiterde dinozorlar yaşıyor olabilir diye bir iddia sundum, (yaşıyor iddiası değil, yaşıyor olabilir iddiası) bu iddianın dayanağı jüpiter diye bir gezegenin var olması ve dinozor diye bir canlının dünya gezegeninde yaşamış olmasıdır.
bunlar ortadayken iki nesnenin bir araya gelmesi gayet olasıdır.
Olasıdır ne demek? imkansız değildir demek.
Bu tür ifadeler KOŞULUNA, GÖRELİĞİNE göre belirtilebilir. Yani Dünya'da Dizorlar yaşamışsa, Jüpiter'de de olabilir, şu, şu koşullar mümkün ise, olursa esasıyla ifade edilir, dayanaklandırılır(anlayamadın bir türlü), bir E GÖRELİĞİ OLMALI...

Sanal gerçekte yaşıyor olabiliriz ifadesi ise, olguya sahip değil -tamamen kurgu merkezli, öznel-, bir tezi desteklerken, ALAKALI örnek vermen gerekir, alakasız olursa, örneğinin içeriği doğru olsa dahi, kıyasın safsatadır(alakasız örnek bağlamında). Anlamadığın bir diğer nokta da burası.

ÖZNEL diyorum, bunu anlayabiliyor musun? öznel olduğu halde bunu nesnel, bilim temelinde ele almamızı ve bir de çürütmemizi istiyor, bekliyorsun, bu bilimsel temellere, fiziğe, akıl-mantığa aykırı.
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
sanal gerçeklikte yaşıyor olabiliriz iddiasının dayanağı da şu; bilgisayar ortamında gözlemlediğimiz sanal gerçeklikler mevcut ve bu sanal dünyanın içindeki karakterler sanal dünyada olduklarının farkında değiller.
İşte hala anlamıyorsun, ÖZNEL demiştim, şu yukarıda alıntıladığım paragraf açısından ne anlama geldiğini anlaman lazım.
Sanal dünya içindeki karakter diyorsun ya, orada herhangi bir karakter yok!
Bu tarz karakter, kişilik, hikaye vb yüklemelerini SEN yapıyorsun, o ekranda gördüğün esasında yanıp sönen ampuller ve hangi ampulün hangi şiddetle ışık vereceğini, ışık demetlerinin nasıl sağlanacağını vb ise kod ile yapıyoruz. Ses'de aynı yöntemlerle...

Kabaca ifade ediyorum, esasında ekranda herhangi bir karakter(KENDİNDE ŞEY) yok. Herhangi bir uzay, dünya mevcut değil, bu GÖRÜNGÜLER! senin duyularının etkimesiyle, hafızandaki veriler ve kombinasyonlarla, zihin temelinde oluşuyor. Bu oluşumda yine karakter, "kendinde şeylik" vasfı taşıyan ve zihinden, insan iradesinden bağımsız bir VARLIK değil.
İşte tamda bu sebeple SANAL kavramı tanımlanıyor.
GERÇEKTE yeri olmayan, zihinde tasarlanan...

Peki Gerçeğin en temel kriterlerinden birisi nedir? Zihinden, insan iradesinden bağımsız olabilmek (olabilirlik esası taşımayan üzerinden, nesnel, fizik namına olabilirlik atıyorsun, bu da üfürmek oluyor). "Kendinde şey" vasfı, nesnel açısından önemlidir...
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
o halde biz insanlar da birer karakter olduğumuza göre aynı şekilde biz de sanal dünyada bulunduğumuzun farkında olmayabiliriz.
belki sanal içinde sanallar mümkündür, bir sanalla diğer sanal aynı anlama gelmeyebilir veya aynı dünya olmayabilir.
bu bir olasılıktır.
bu olasılığa imkansız diyen kişi neden imkansız olduğunu kanıtlamalıdır.
Birer karaktersiniz, çünkü insan zihninde kurgulanan, insan zihninden ve gözlemciden bağımsız(KENDİNDELİK!!!) bağımsız, fiziki bir varlığa sahipsiniz ve zihin, bilinç, bilgi dediğimiz ise edinim. Burada yaptığın çeşitli kıyas hataları.

Aynaya bakıp, gerçek olan ben değilim, suretim diyorsun, oysa karakter vasfı yüklediğin, SENDEN AYNAYA(!), aynadan sana yansıyan-kırılan ışığa bir kendindelik, kendinde-şeylik, varlık atfetmen, ÖZNELDİR, aynadaki görüntüye bir karakter payesi biçmen ise artık ne denirse. Öznelcilik, felsefe, mantık konusunda en kaba hatalardan birisidir.

Yani aynadaki yansına sen, önce bir kendinde şeylik(?), sonra iradeden, zihinden bağımsızlık, sonra da karakter atfediyorsun, sonrada bana diyorsun ki, aksini kanıtla. Bu yaklaşımın -> BİLİM DIŞI! Hala sorunu anlamadın.

Jüpiter örneğindenyola çıkarsak, biz yanısyan ışık demetlerine değil, ışığı yansıtan şey'e -kaynağa- Jüpiter diyoruz.

Kısaca;
Picasso bir resim çizer.
Sen gelirsin -aaa bir balık dersin.
Picasso ise sana, balık değil, Balık resimi der.

Bu kadar basit bir örnekten sonra da ifadelerimi yanlış anlıyor veya çarpıtıyorsan sorun sendedir. Benden neyi ispatlamamı istiyorsun? Balık değil, balığın resimi diyorum.

Orada kendinde şey olarak bir balık veya irade yoktur, yani gerçekte ortada bir karakter yoktur.

Aynaya baktığında gördüğün ne kadar görüntüden, daha doğrusu kırılan ışığın yasnımasından ibaretse, sanal gerçek dediğinde bunun sistematik olarak çeşitli araçlarla ve çeşitli hikaye, ortam vb ile yansıtılmasıdır. Biliyoruz ki, o aslında senden aynaya yansıtılan ışığın, geri yansıması, orada etli, butlu, somut bir sen yoksun, orada, o görüntüye BEN diyebileceğin bir karakter, bir form-yapı da yok. Orada olan form-yapı, aynanın yüzeyi, ışık ve satıha temas ederek, geri yansıtılan ışık...

Kısaca "sanal gerçekte yaşıyor" olabiliriz söylemi, mitolojisinin, kendi mitolojisinde dahi, kendinde bir karakteri yok. Bu iddialar SÖZDE BİLİM denebilir, ama daha doğrusu metafiziktir. Bilgisayarlar, insanlar vb değil metafizik olan, iddia ve dayandırdığı, yüklediği sözde anlamlar, dayanaklar metafizik.

Diyelim ki, sanal karakter olduğunu düşünüyorsun, senin bir kendindeliğinden söz edilemez, zira sen ancak BAŞKA BİR İRADENİN, ZİHNİN kendisine gelen ışık, ses gibi etkileri YORUMLADIĞINDA, görüntü olarak anlam kazanırsın, ancak bir senden söz edilemez.

Materyalistler, yansıyanı değil, yansıtanı kaynak-esas alırlar, bu da nesnel, maddi zemin olabilir. Kısaca nasıl anlatılır ki, anlamak istemeyen dinlemeyen birisine?

Bu idddia eninde sonunda, ışık ve ses ilizyonlarını izleyen bir iradenin, kutsal bir zihnin varlığına muhtaçtır. Bildiğimiz tipik idealizm, kutsal ruh, üst bilinç vs, ben bir görüntüyüm dediğin an, saçmalamış olursun, zira ben'lik sorunsalı, görüntüye indirgenemez. O zaman sorular nasıl değil KİM sorusuna kısaca bilimi dışlama ve idealizme dönüşür ve açıkcası biz neden, nasıl soruları yerine, kim sorusuna yanıt aramaya başlamışsak artık alanımız nesnel değil ÖZNELDİR, fail esaslıdır...

Daha başından dedim ki bu detaylara girmek istemiyorum, bir insan Gerçek olan ben değilim, aynadaki GÖRÜNTÜMDÜR dediğinde, yansıtanın bir ayna olduğunu, yansıyan ışığı geri-kırdığını, haliyle görme duyuna etki ettiğini, orada senden ve kırılan ışıktan bağımsız bir karakter olmadığını anlatırım. YAPMAM GEREKEN budur ve bunu yaptım. Gerisi, bilim dışıdır, mitolojiler namına bilimsel kriterlerden uzak, sonsuza kadar laflanabilir, lakin bir anlamı yok. En fazla inanan inanır-> ZAN'NEDER, SANAR(SANAL!), o kişilerin sorunu ve beni de bağlamaz.

Bilimsel iddialar bilimsel kanıt gerektirir, yani, NESNEL VERİ-OLGUya gereksinim duyarız. Kısaca insan iradesinden bağımsız, OLGU ZEMİNİ yoksa, İDDİA da yoktur, varsa bilimsel değildir ve her sözde iddiayı biz iddia olarak alamayız...

Madem bana aslında konuyla alakasız biçimde, "kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir" diyorsun; "Olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıtlar gerektirir" Sagan

Anlamadığın şu, bilimsel ve materyalist yöntem, kriterlerde, ÖNERMEYE de BAKILIR. Kişinin zannı, inancına, mitolojik, idealist zanları dayanak olarak alınamaz, zaten bu yanlış olur. Yani bir yargının, iddianın kendisi, kendi, kendisinin dayanağı olarak alınamaz.

Sanal gerçekte olmadığımızı kanıtla diyorsun, Sanal gerçeğin ne olduğunu anlatıyorum, GERÇEKTE VAR OLMAYAN, ASLINDA OLMAYAN ama insan zihnince tasarlanan ve esası ışık, ses vb kullanımı

Bir ressam bir tablo çizer, sen eğer esası boya ve ışığın yansıması olan görüntüye, dahiline nesnellik, bir kendinde fizik-uzay atfedersen, yüklersen, tabloya bakıp onu uzaysallaştırırsan, tablonun içerisindeki herhangi bir boya demetine, yansıyan görüntüye(yayılan ışığa), ışığın kendisine değil tabi ki, toplamda çıkarım yaptığın görüngüye, bir kendinde-varlık, kendinde şeylik atfedersen, karakter, irade, beyin, form yüklersen, sonra da bunu hikayeleştirir, fizik alanına ikame edersen, ilişkiler ağı kurgularsan, sana ne demeliyim? Bana diyorsun ki, öyle olmadığını kanıtla, ben de sana diyorum ki, oradaki bir resim, ama o görüntüye atfettiğin hikaye, yüklediğin uzay, metafizik anlamlar(varsa) özneldir!

Bir deniz resimi al, al eline bir olta, olta at o halde, bol, bol balık tut o resimden, eğer oradaki deniz ise! Hala kanıt istiyorsun, yahu o bir resim diyorum daha ne diyeyim?...

Halbuki bu kadar detaya gerek yok, Sanal ve gerçek kavramlarının anlamını, somutunu, nasıl soyutlandıklarını, eğmeden, bükmeden yerli, yerinde kavramış olmak bizim için kafi.

Kısaca bir BENLİKTEN söz edebiliyorsun, bu karakter olmanı da sağlıyor, bunun en temel yolu nesnel ve iradeden bağımsız bir form-yapıya-nesnelliğe sahip olmandır. Sanal ise form-yapısı olmayandır, aslında OLMAYANDIR ve bir benliğini dile getiremez!

Eğer fizik alanında böyle bir şeyin olabilirliğinden söz edeceksen, indirgemeler yapmadan, tüm bileşenler ve boyutlarıyla, bütün olarak ortaya koyman gerekir.

Kısaca her olabilir demek, olasılık değildir, her aklınıza gelene olabilir diyebilirsiniz, ama orada sorarlar NEYE GÖRE, temel, nesnel, olgu esaslı dayanaklarınız nelerdir diye... Siz eğer olgu esaslı dayanak sunamazsınız, iddianız zaten doğrulanmaya, yanlışlanmaya, çürütülmeye değer değildir zira bilimsel olarak irdelenebilir değer taşımaz...

Neyse kısaca dönüp, dolaşıp geldiğimiz nokta, bilim dışı biçimde kaba Berkeleyciliğin dayatımıdır. kaldı ki üzerinde yeterince düşünülmeyen temel bir başka detay ise, sanal karakterlerin var olmamasına karşın, yayılan ışık, titreşen maddeler-ses, İZLEYEN ve sembolize eden, bu yayılan ışık, maddi tireşimlere karakter, hikaye yönlü PAYE BİÇEN bir iradeye muhtaç olunmasıdır. yani aslında ortada karakter yoktur, ancak görüntü, ses vb, bir görsel farkındalık oluşturduğu için, ilgili hikayesi, etkileşimler arası kombinasyonlar ve ilişkilerle, karakter atfedilir, görüntünün yansıttığı biçimlerin (yayılan ışığa biçilen paye) bir kendinde şeylği, bağımsız form-yapısı yoktur(bu yüzden sanal denir). yani sanal olduğunu iddia ettiğin an, sanal değilsindir - VE bu robotlarla karıştırılmamalı, bizler zaten düşünebilen maddeleriz, robotlar da. Yaptığın sözde-bilim dahi değil.

Kısaca sanal dediğin an, sen izlenen bir görüntüden öteye gidemezsin, çıkıp sorarsın, o halde izleyen kim? Ya tanrıya çıkarsın, ya da kaba idealizme ve tek gerçeğin O OLDUĞUNU üfürmeye başlarsın - da bir benliğinden, karakterinin olduğundan, form-yapından, bir iradenden söz etmen abestir, zira iddiana göre sen zaten yoksun ve kutsal bir ruh-işlemcinin- ışık, ses vb etkilere yaptığı yorumsundur. tabi ışığın, sesin de kaynağının gerçekliğinden de söz edilemez olur, ortada yorumcu var ancak yorumlanabilir hiç bir şey yoktur -dolayısıyla yorumcu da anlamsızdır- iddiasına dönüşür, saçma-sapan lafızlar kalır geriye! Sonrada aslında ben yokum dersin, derken dahi söyleminle çelişirsin, olmadı ben'den gayrı hiç bir şey yok demeye başlarsın(kaba idealizm ve yukarıda basitçe değindiğim saçma durumlar)... Çıkıp, ama öyle OLABİLİR demekle, yani olabilir kelimesini kullanmakla ciddiye alınabilir değer katmış olmazsın...

ÖZNEL ifadesini kavramamız ve sanal karakter dediğin, ama aslında bunlara biçtiğin payenin, senin zihninden bağımsız bir kendinde-şeylik, bir kendinde-hayat, bir kendindelik, karakter vasfı alamayacağını kavramamız şart.

Ne anlatıyorum? İzah edebileceğimi izah ediyorum, iddiayı masaya koyup çürütmek gibi bir durumum yok -masaya koyabilir bir şey yok-, iddia bilimsel değil, modern mitoloji, ne diyebilirim?

Kişisel tavrımı söylemem istenirse kendimi de üzmem, modern mitolojik zırvadır der geçerim, e-bilir, a-bilir kelimelerinin kullanılması insanın kendisini yanıltması, aldatmaca, ilizyondur orada.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (17-08-2020 Saat 00:17 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 18-08-2020, 17:21
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu tarz karakter, kişilik, hikaye vb yüklemelerini SEN yapıyorsun, o ekranda gördüğün esasında yanıp sönen ampuller ve hangi ampulün hangi şiddetle ışık vereceğini, ışık demetlerinin nasıl sağlanacağını vb ise kod ile yapıyoruz. Ses'de aynı yöntemlerle...
simülasyonun kodlardan, seslerden, ışıklardan oluşması onun öznel kurgu olduğu anlamına gelmez.
bu durum aynı insan biyolojisinin dna kodlarından, hücrelerden, etten, kemikten oluşması gibidir.
dna kodlarından oluşuyor diye insan bedeni öznel kurgu mu oluyor? değil tabiki.

idealist düşünmüşsün oysaki bir bütünün parçalar toplamından fazlası olması durumu materyalizmde geçerlidir.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Picasso bir resim çizer.
Sen gelirsin -aaa bir balık dersin.
Picasso ise sana, balık değil, Balık resimi der.
resim ve ayna argümanların geçersiz, çünkü simülasyon olayının tam karşılığı olmayan ve yanlış yönlendiren örnekler.
aynadaki yansımam bana bağlıyken simülasyonlar bize bağlı olmak zorunda değil.
simülasyon içerisinde özgür iradeye sahip olan veya öyle hisseden karakterler yaratmak mümkün.

simülasyon kodları bizim bilgisayardaki kodlar gibi olmak zorunda da değil.
örneğin uzaylılar dna kodlarını ve genetiği kullanarak bizi simüle etmiş olabilirler.
özgür iradem var da olabilir, şu an bir uzaylı tarafından kontrol ediliyor da olabilirim.

belki de bir uzaylının oynadığı bir oyun karakteriyimdir.
elindeki tuşlarla beni ve seni yönlendiriyordur.
bunun gibi olasılık iddialarında bulunabilmek için imkansız olmaması yeterlidir.
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 18-08-2020, 21:20
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.684

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
simülasyonun kodlardan, seslerden, ışıklardan oluşması onun öznel kurgu olduğu anlamına gelmez.
bu durum aynı insan biyolojisinin dna kodlarından, hücrelerden, etten, kemikten oluşması gibidir.
dna kodlarından oluşuyor diye insan bedeni öznel kurgu mu oluyor? değil tabiki.
İyi oku... Kodlar, bilgisayar vs kısaca ışık ve ses'in kaynağı, kısaca İLİZYONUN araçları -> NESNEL.
Sen bu araçlara gerçekte var olmayan anlamlar yüklemiyorsun, onalr kendinde şeylik vasfıyla zaten soyutlanabiliyorlar, bilgisayar, ekran, klavye vs diyorsun. Orada öznel olan, bu NESNEL aletler vasıtasıyla etrafa yayılan ışık, seslere, zihinsel olarak yüklediğin anlamdır, o aletler de, sen de nesnelsin, ama duyularına tertibatlar vasıtasıyla iletilen etkilere, yüklediğin anlam öznel

Bir insan ile, insan resimi arasındaki farkı anlamıyorsun, resimdeki görüntünün bir beyini, bağımsız bir iradesi, vücudu, nesnel şeyliği olduğunu sanıyorsun(SANAL-> Ö.Z.N.E.L), yüklediğin anlama, maddi bir bütünlük atfediyorsun. O yansıtıcı tertibatın bütünü elbette nesneldir, yansıyan ışıktan hareketle, yüklediğin anlam ise özneldir, ama sen anlayamıyorsun değil mi?. Diyelim sanal olarak senin görüntünü kodlamış olsunlar, ekranda izliyor ol, gördüğün nedir? (saniyede bilmem kaç frame sayesinde akıtılan resimlerdir)
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
idealist düşünmüşsün oysaki bir bütünün parçalar toplamından fazlası olması durumu materyalizmde geçerlidir.
İşte yine -e göreliği kavramamış olarak bir söylemde bulundun. Şimdi buna da detay girmemeyim. Yukarıda ifade ettim.
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
resim ve ayna argümanların geçersiz, çünkü simülasyon olayının tam karşılığı olmayan ve yanlış yönlendiren örnekler.
aynadaki yansımam bana bağlıyken simülasyonlar bize bağlı olmak zorunda değil.
simülasyon içerisinde özgür iradeye sahip olan veya öyle hisseden karakterler yaratmak mümkün.
Resim, ses vb tümü de simülasyonların, taklidin temelidir.
Herhangi bir nesnenin, yansıttığı ışık taklit edilirse ne olur?
o nesne orada yok, ama bir dijital ekran vasıtasıyla, ışık taklit edilmiş olsun -> S.A.N.A.L
Biliyorum idrak edemiyorsun, çaba yok...
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
simülasyon kodları bizim bilgisayardaki kodlar gibi olmak zorunda da değil.
örneğin uzaylılar dna kodlarını ve genetiği kullanarak bizi simüle etmiş olabilirler.
özgür iradem var da olabilir, şu an bir uzaylı tarafından kontrol ediliyor da olabilirim.
sen toplamda maddesin, DNA madde, maddi etkileşimler zemini, ekrana yansıtılan dijital bir ilizyon, ışık oyunu değil. sanal konusuyla ilgisi yok, söylemin ancak sanal değil, nesnel bir yolla anlam kazanır.
Bir daha tekrar edeceğim belli ki;
Sanal, gerçekte yeri olmayan, gerçekte var olmayan, ancak öznel olarak atfedilen için kullanılır... Bu atıfları neye yaparsın, taklit edilmiş ışık, ses, kısaca etki biçimine...
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
belki de bir uzaylının oynadığı bir oyun karakteriyimdir.
elindeki tuşlarla beni ve seni yönlendiriyordur.
bunun gibi olasılık iddialarında bulunabilmek için imkansız olmaması yeterlidir.
Sen sanal bir oyun karakteri olamazsın, burada SEN ifadesi bir bütün halinde maddi olarak, kendinde şey olarak kullanıyorum. Sanal olarak atfettiğin karakter ise, GERÇEKTE VAR OLMAYAN, BİR KENDİNDE ŞEY(NESNE) OLMAYAN, ancak ışık vb etkilerin kullanılarak yansıtılmış ışığa yüklenilmiş anlam, biçilmiş paye olur(Ö.Z.N.E.L.D.İ.R).

Sanal değil, maddi, nesnel, gerçek bir kontrolden söz ediyorsan, konuyla alakası yok.

Hala, ama hala anlayamadın.

Resim ve AYNA örneğim birebir uygun, bilgisayarlarda vb yapılanın da temeli aynı ve tam da senin anlamanı sağlayacak örnekler. Bir balığın resimi, balık değildir, bunu idrak edemiyorsun ki, frame yöntemleriyle, hatta daha ileri giderek, etkleşimli frame tasarımları, kodlarıyla oluşturulan görüntülerin, hareketli resimlerin(frame ile aktarılan) onlara yüklediğin anlamı ve bu yüklediğin anlamları, fiziki, nesne tabanlı, nesnel, gerçek olana ikame ettiğini vs anlayasın.

Hiç sinemaya gittin mi, hani projektörle perdeye yansıtılan ışıkla oluşturulan görüntü. Ne olduğunu kavrayabiliyor musun?
Sanal oyunlar, düzenekler vs de farklı temellere dayanmıyor, ekrandan sana yansıtılacak ışık, dinamik bir biçimde, kodlar vasıtasıyla işleniyor, anlık frame oluşumları, senaryoya bağlı yansıtmalar vs kısaca daha müdahale edilebilir, daha kapsamlı taklitler ve etki oyunları oynanabilir tertibatlar ve işletimi sağlanıyor...

Bilgisayarla daha gelişmiş yöntemler, izleyici ile etkileşimli senaryolar oluşturulması farklı bir sonuca çıkmıyor yani SANAL olan nesnel'in yerine ikame edilmemli...

Garip olan şu ki, anlayamıyorsun.
Bu kasdar basit ifadeleri anlayamayan birisine nasıl ifade edilir, aklıma başka bir yol gelmiyor.

Diyorum ki, ışık oyunları, anlamıyorsun, diyorum ki, taklit edilen etkiler, anlamıyorsun, diyorum ki, ışık oyunlarını izleyen kişinin, bu etkilere yüklediği anlam, yüklediği vasıflar vs özneldir, anlamıyorsun, diyorum ki, şu monitörde bir oknayus videosu izliyorsan, o monitörün içinde öyle bir okyanus bulunmuyor, o görüntü monitördeki ampuller vasıtasıyla yansıtılıyor(!) anlamıyorsun... Ayna diyorum, resim diyorum, frame diyorum anlamıyorsun, kendinde şeylik nedir bilmiyorsun. Sanal'ın tanımı verilmesine rağmen, bir türlü kabul etmek istemiyorsun. Nasıl bir dini etki altında kalmış ve sıyrılamıyorsan artık.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:56 .