Jolly Jocker´isimli üyeden Alıntı
Bilindiği gibi Alevilikte cehennem ve cennet inancı yok. Onun yerine devriye inancı var. En el Hakk seviyesindeki kişi(kamil insan) ölmez, Hakk'a yürür diye inanılır. Bu aşamaya gelemeyenlerin ardından ise ''devri asan(kolay) olsun'' deniyor bildiğim kadarıyla. Bir devriye çemberi inancı var. Bir çeşit reenkarnasyon. Buna ''dondan dona girmek'' deniyor. Yani bedenden bedene girmek anlamında.
Konu hakkında bilgisi olan arkadaşlara(özellikle alevi arkadaşlara) bazı sorularım olacak;
1- Devriye geriye yürür mü? Örneğin söz konusu kişi bir dahaki sefere hayvan olarak dünyaya gelebilir mi?
Eğer sorunun yanıtı evetse, bu durumda alevilerin vejetaryen olması daha uygun olmaz mıydı?
Kamil olmuş ve Hakk'a kavuşmuş bir insan tekrar dünyaya gelebilir mi?
2- Devriyede kişinin bir dahaki bedenini belirleyen birşey var mı? (Budizmdeki karma gibi örneğin).
Nefsini terbiye seviyesine göre mi bedenleniyor, yaptığı iyiliklere göre mi, yoksa rastlantısal mı?
Eğer bir kıstası varsa bunu belirleyen kimdir? Allah mı? Tabiat mı? Kişinin kendisi mi?
3- Kadınlar da Hakikat kapısının en üst basamağına dek gelip En el Hakk diyebiliyor ve mürşit ya da ''baba''/''dede'' sıfatı(ya da dengini) alabiliyorlar mı?
4- Yaratan ve yaratılan ayrımı olmadığına göre alevilikteki tanrı kişileştirilebilir mi? Sıfatları olan zati bir Allah mıdır bu? Değilse ona ışık, gizem ya da boşluk v.s. de denebilir mi?
5- Evreni ''yaratan'' ya da kendinden südur ettiren Tanrı mıdır yoksa ikincil bir varlık ya da kendiliğinden bir süreç mi? Yani evrenin ortaya çıkışında alevi tanrısının bilinçli bir rolü var mı?
Aynı soruyu insanın ortaya çıkışı için de sorduğumu kabul ediniz.
6- Kişinin kamil insan olması için illa bir pirin denetimine girip seyr-i süluk sürecinden geçmesi gerekir mi yoksa bireysel çabayla(örneğin meditasyon veya okuyup araştırarak ya da tefekkür ederek v.s.) kendisi de aydınlanabilir mi?
7- Kişi benliği ve egosuyla mücadele etmeli midir yoksa gerekmez mi?
8- Kişiyi kemale erdirecek olan bir bilgi, bir farkındalık hali midir yoksa iman mı?
9- Ali'nin Allah'ın sureti olduğuna mı inanılıyor? O En el Hakk diyenlerin ilki midir, yoksa öncesi ve sonrası da var mı? Eğer varsa Ali'yi özel kılan nedir?
10- Alevilere göre Kuran değişmiş midir?
Muhammed son peygamber midir?
Muhammed, Ali'nin seviyesinde midir? Muhammed En el Hakk diyecek seviyede midir?
En azından alevi midir?
Zor mu sordum?
Görüşlerinizi öğrenmek isterim.
Sevgilerimle...
|
Sevgili Joker;
Düşündürücü ve sorgulayıcı vede kışkırtıcı soruların için teşekkür ederim...
Bu sorulara cevap vermeye çalışacağım... Tabi bu cevaplar şahsi görüşlerimden öte olmayacak...
Cevap 1 ve 2: Kızılbaş-Alevilikte adına DON DEĞİŞTİRME veya Devriye denen inanışın tarifini yaparken öyle kalıpsal veya başka toplumlarinkiyle uyuşan tanımlarla açıklamak gibi bir durumun olduğunu düşünmüyorum...Şimdilerde bizlerin reenkarnasyon şekilde isimlendirip ve bazı bilindik kalıplara göre tanımlamaya çalıştığımız bu durumun, Alevilerin günlük yaşamındaki karşılığı bire bir aynı değildir...DON DEĞİŞTİRME halinde kişiler, kendi suretlerinde gelebildikleri gibi, her hangi bir varlığın suretinde gelebildiklerine de inanılmaktadır...
Kişi hayatta iken iyi veya çok iyi biri olarak biliniyorsa onun görünüşleri bazen kendi süretinde olabildiği gibi, bazen de sevilen veya kutsallığı olduğuna inanılan hayvanların suretinde olabilmektedir...Eğer kötü biri idiyse onun görünür halleri çoğunlukla kötü durumdaki insan veya sevimsiz hayvanlar şeklinde olabilmektedir...
İnsanı Kamil mertebesine ulaştığına inanılan bir kişinin yeniden dünyaya gelmesi diye bir şey yok, çünkü o kişi zaten her şeyiyle tamamdır ve asla ölmemiştir, yani sır olmuştur ve gerektiğinde meydana çıkacaktır... O kişinin geliş gidişleri inanırlarının isteğiyle veya kendiliğinden meydana gelmiş olan kötü bir durum karşısında zuhur etme halidir...
Bu arada bu konuyla çok yakından ilişkili olduğuna inandığım ve bu güne kadar Alevi forumlarında tartışıldığına tanık olmadığım bir konuyu dip not olarak eklemek isterim... Mensubu bulunduğum yörenin Kızılbaş-Alevi toplumunda rüyalar çok önemlidir...İnsanlar adeta gördükleri rüya doğrultusunda günlük hayatlarını yaşayacaklarına inanırlar...Eğer güzel bir rüya görmüşse o gün ve daha sonrası için güzel şeyler olacağına veya kötü bir rüya görmüşse tersi durumlar olacağına inanırlar...Örneğin kişi rüyasında hakka yürümüş bir yakınını görmüşse, onun kendisiyle ilişki kurduğuna inanır... Bu rüya olayının DON DEĞİŞTİRME inancıyla çok yakından ilişkili olduğunu düşünüyorum...
Vejetaryenlik konusunda itirazım yok... Keşke insanlar hiç bir zaman hayvan yememiş olsaydı...
Tabi tüm bu anlattıklarım kendi gözlemlerime dayanmaktadır...
Zaten Kızılbaş-Aleviliğin bir kitabı olmadığı ve çoğunlukla da insanlar kendi yöresinde öğrendikleri gibi yaşadıkları için, bunları genelleştirmek pek doğru olmamaktadır... Ayrıca Kızılbaş-Alevilikte Allah inancı olmadığını tekraren söylemem gerekiyor... Hal böyle olunca DON DEĞİŞTİRME halinin oluşmasında dış etken söz konusu olmamaktadır... Kızılbaş-Alevilik DOĞAL DOĞA DİNİDİR...Tıpkı doğanın devinimine benzer... Durmadan kendi kendini tazeler...
Cevap 3: Kızılbaş-Alevilikte her ne kadar kadın erkek birdir dense de, aslında gerçeğin tıpa tıp böyle olmadığı göze çarpmaktadır... Her ne kadar bazı Kızılbaş-Alevi kadın uluların varlığı gerçek olsa da, çoğunlukla erkeklerin ön planda olduğu gözden kaçmamaktadır... Diğer dinlerle kıyaslanmayacak dercede kadının güzel bir yeri olduğu yadsınamaz bir gerçek olsada, tam anlamıyla bir kadın erkek eşitliğinden söz etmek doğru olmayacaktır... Fakat şu da bir gerçek ki, Kızılbaş-Alevilik kendini yenilemeyi bilen bir inanç olduğu için, bu eksiğini de gidermeyi bilecektir ki zamanımızın gelişmeleri buna işaret etmektedir... Buna en çarpıcı örnek PİR ZÖHRE ANA isimli bir bayandır... Bu bayan yaptıklarıyla çok kötü bir örneği teşkil etmiş olsa da, ve Alevilik adı altında Aleviliğe ihanet ediyor olsa da, bir kadın olarak gayet sahtekarca bir yöntemle kendine en büyük inançsal payeyi layık görmüştür ve Alevi toplumu bu durumu, yani, onun kadın olma halini hiç sorun etmeden ona inanmış ve yaklaşık otuz senedir binlerce müridi oluşmuştur...
Cevap 4 ve 5: Kızılbaş-Alevilikte yaratan ve yaratılan diye bir şey söz konusu değildir... Alevilik varoluşçudur... Kızılbaş-Alevilikte genel inanışa benzer bir tanrı tasavvuru söz konusu değildir... Kızılbaş-Alevinin kendine özgü bir tanrı anlayışı vardır... Buna en güzel örnek HIZIR-dır... HIZIR çoğunlukla AK SAÇLI VE SAKALLI, BOZ ATLI bir İNSANDIR... HIZIR HER DONDA GELEBİLİR... Hiçbir ön şartı ve beklentisi yoktur... Dara düştüğünde YA HIZIR demen yeterlidir...
Cevap 6:Kızılbaş-Alevilik tarikatvari bir inanç değildir... Alevilikte PİR-lik en üst makamdır... Fakat bunu İslami tarikatlerdeki pir-lik ile karıştırmamak gerekir...Aleviler doğaya-evrene,bilime inanırlar...Her ne kadar son on yıllarda Alevilerin genleriyle oynamaya çalışılıp aslının dışına çıkarılarak onu İslami tarikat görüntüsüne sokmaya çalışılsa da. Aleviler bunu mutlaka aşacaklardır...
Cevap 7 ve 8: Kızılbaş-Alevilikte BENLİK en kötü şeylerin başında gelir... Alevilik kominal toplum projesidir...
Cevap 9: Kızılbaş-Alevilerin ALİ-si tanrısal konumdadır... Bu ALİ-yi İslam-ın Hz.Ali-si ile karıştırmamak lazım... İnanışa göre O hem evvel hem ahirdir...
Cevap 10: Kızılbaş-Alevilerin, Allah, Kur-an ve peygamber Muhammed ile hiç bir alakaları yoktur... Kur-an-ın değiştiği şeklinde bazı iddialar Alevilerce dillendiriliyor olsa da, bu iddianın Alevileri ilgilendiren bir yönü yoktur... Bu konu Alevileri asimile etmeye çalışan Türk-İslamcı çevrelerce ileri sürüklmektedir...
Alevilikte geçen MUHAMMED ile İslam-ın peygamberi olan Hz.Muhammed-in hiç bir alakası yoktur...
Fakat Alevilikte geçen MUHAMMED-in ALİ kadar önemi asla yoktur...
Hatta Kızılbaş-Alevilikte MUHAMMED-in yeri HİÇ YOKTUR...
Kızılbaş-Alevilikte HAK-MUHAMMED-ALİ üçlemesi vardır fakat bunun anlamı ÜÇÜ BİRDİR VE O BİR ALİ-DİR...
Bu ALİ-de İslamın Hz-Ali-si olmadığına göre, demek ki Kızılbaş-Aleviliğin İslam ile hiç bir alakası yoktur...