Re: islamda ensest'lik
dinin imtihaninin bu sorusunda bizim tercih ettigimiz cevap tercihimiz soyledir ki,laubali olabilen arkadaslarin uzerine alinmamasini rica ediyorum.
Hz.Adem ilk insan olup yeryuzunun evvelki sakinleri olan ve bir cesit azgin isyankarlar haline gelen cinlere *yeryuzunde halife olarak yaratilmistir.
bu konuda linki olmayan bir parcayi alintilamak durumundayim.fontu bozuk yerlerde arapca ayetler vardir.burada gosterilememektedir.:
"Amma ®^«S[¬V«' lafzý ise, dünyanýn insan hayatýna elveriþli ve hazýrlýklý hale getirilmesinden önce; idrak sahibi bir mahluk taifesinin dünya üzerinde bulunmuþ olduðuna iþarettir ki; dünyanýn ilk devirleri, o idrâk sahibi mahlûk’un hayat þartlarýna müsaid imiþ. Ýþte bu ma’na ise, Hikmet-i Ýlahîyenin îcab ve iktizasýna en uygun gelenidir. Bu mânâya göre; o idrakli mahlûk taifesinin Cinnden ( ) bir nevi olduðu ve yeryüzünde fesad çýkarýp ifsad etmiþ olduklarý için; (bu mahluk, Allahýn emriyle ya mahvedilip yok edilmiþ; veya da yeryüzünden alýnýp, baþka diyarlara, alemlere sürülmüþ; veyahutta yeryüzünde yaptýklarý eski tasarruf salahiyetleri ellerinden alýnmýþ olmasýndan) yerlerine Benî Adem istihlaf ettirilmiþ olduðunu, Yani o müdrik mahlûkun yerine insanoðlu ikame ettirilip halife-i zemin olarak nasbedildiði meþhûr rivayetlerdendir."
"Bakara\ 31, 32, 33
...........
Ýkinci Vechi: Önceki ayette, vakta beþerin hilafet meselesini tasrih eyledi.. Bu ayetle de, Melaike karþýsýnda o da’vayý insan nev’inin mu’cizesiyle burhanlaþtýrdý. (Yani insana ta’lim-i esma ile)
Üçüncü Vechi: Önceki ayette, beþerin Melaikeye üstün, râcih geldiðine iþaret eylediði gibi; bu ayette ise, o rüchaniyyet ve üstünlüðün “limmî” burhanýna remz eylemiþtir.
Dördüncüsü: Önceki ayette, insan nev’inin yeryüzünde Hilafet-i kübraya mazhar olduðunu telvih eylemiþ.. bu ayette ise; bu da’vaya hüccet olarak, insanýn bütün tecellilere (Esma-ý Hüsnanýn tecellilerine) câmi’ bir nüsha ve etemm bir mazhar olduðunu telmih eylemiþtir. Zira insanýn mütenevvi’ istidatlarý ve istifade yanlarýnýn pek çokluðu ile beraber; geniþ ilim kabiliyetiyle ve keza beþ zahir ve beþ de batýn havassý ile, hususan dibi, nihayeti olmayan vicdanýyla kâinatý ihata eylemiþ gibidir. Bak, görmüyormusun ki; insan, mesela Balýn tatlýlýðýný iki vech ile, belki bir çok vecihlerle anlayýp bildiði halde, Melek ise, bunu tadarak bilememektedir.
Ve bu ayetlerin kendi aralarýndaki
Nazm ve irtibatlarý
Evet, bu ayetin (ayetlerin) cümleleri yekdiðeriyle olan nazm ve diziliþi, son sadece fýtrî olup selasetlidir. Ýþte o üç vecihlerden Birincisi: Bu ayet, (üç ayet) evvel ki ayette «–x*W«V²Q«#ö«ž@«8ö*v«V²2«!ö]±¬9¬! nin tazammun eylediði ma’nalarýnýn tahkiki ve bu ayet cümlesinin icmal edilmiþliðinin o ayette bir tafsili ve ibham edilmiþliðinin bir tefsir olmasýdýr.
Ýkincisi: Allah ýn dünyasýnda, onun halifeliðinin ahkamýný icra etmek ve kanunlarýný tatbik eylemek, tam bir ilme ve mükemmel bilgiye baðlýdýr.
Üçüncüsü: Önceki ayette gelen kelamýn akýþ üslubu þu gelen cümlenin içine uzamaktadýr: Öö¬*˜@Å"«*«:ö¬y¬&¬:**ö²w¬8ö¬y[µ4ö«e«S«9«:ö*¬˜!ÅY«,«:ö¬*y«T«V«F«4
¬}«4´Ÿ¬F²V¬7ö¬˜ÅG«2«!«:ö«š_«W²,«ž²!ö«vÅV«2öÅv¬$ö mânâsý: Cenab-ý Hak Teala Hazret-i Ademi halk eyleyip; duygular, havasslar ve hissiyatlarla donatýp insan olarak þekillendirdi. Sonra ona ruhundan (Yani: emir ve iradesinin kanunundan bir ruh) nefh eyledi. Ve bu tertip üzere, Ademi terbiye edip yetiþtirdikten sonra, esmayý ona ta’lim eyledi. Sonra, vaktaki Cenab-ý Allah rüchaniyet meselesinde ve hilafete istihkak iþinde, Melaikelerin üstünde Hz. Ademi ihtiyar eyleyip seçip, ilm-i esma ile mümtaz kýlýp ayýrdetmeyi irade eyledikten sonra; bu defa tehaddî imtihaný muaraza makamýnýn iktizasýyla hem melaikeye, hem de Hz. Ademe (a.s) eþyayý arz ettikten sonra, her iki taraftan imtihan muarazasý taleb edildi. Sonra, Melaikeler vaktaki, kendilerinde acz hissettiler.. Ve neticede, bu meseledeki Allahýn hikmetini ikrar ve tasdik eyleyerek mutmain oldular. Bunun için Cenab-ý Allah:
ö«w[¬5¬(@«.ö²v*B²X*6ö²–¬!ö¬š«žÎx´;ö¬š@«W²,«@¬"¬]9x*\¬A²9«!ö«Ä@«T«4 ¬}«U¬\´V«W²7!ö]«V«2ö²v*Z«/«h«2öÅv*$
ferman buyurmuþtur. Melaikeler ise: !x*7@«5 diyerek, istifsarlarý içine karýþan Ýblisin enaniyetinin desiselerinden teberrî eyleyerek dediler ki:
*v[¬U«E²7!ö*v[¬V«Q²7!ö«a²9«!ö«tÅ9¬!ö@«X«B²WÅV«2ö@«8öÅž¬!ö@«X«7ö« v²V¬2«žö«t«9@«E²A*,
Sonra: Ýstidatlarý camiiyetli olmamasýndan, Melaikenin âcizlikleri zahir olunca; artýk makam, Ademin (a.m) iktidarýný beyan etme merhalesine gelip o beyaný iktiza eyledi. Tâ ki onunla muaraza iþi tamamlanmýþ olsun. Ýþte bu noktadan Ademe hitab geldi ve:
²v¬Z¬=@«W²,«@¬" ²v*Z²\¬A²9«!ö*•«(³~ö@«< diye fermani sudûr- pezir olmuþtur. (Yani: Ey Adem, eþyanýn isimlerini melaikeye haber ver, bildir diye Hakîm-i Alîm in emri varid olmuþtur.)
Sonra: Vaktaki, bu meselede hikmetin sýrrý, (Yani: Cenab-ý Allah’ýn Adem Aleyhisselamý yaratýp halife kýlmasýndaki hikmetin sýrrý) zahir oldu.. Ve o hikmete râm olup uyuldu. Ýþte o vaziyette makam, önceki ayette icmalli olan cevabýn istihzar edilip þurdaki tafsilli olan cevaba bir netice gibi yapýlmasý iktiza eylediði için, Melaikeye hitaben:
«–:*G²A*#ö@«8ö*v«V²2«!«:ö¬Œ²*«ž²!«:ö¬€!«x´WÅK7!ö«` ²[«3 *v«V²2«!ö]±¬9¬!ö²v*U«7ö²u*5«! ²v«7«!
«–x*W*B²U«#ö²v*B²X*6ö@«8«: diye ferman buyurulmuþtur. (Yani: Ben size ey Melekler demedim mi ki; tahkikan ben semavatýn ve yerin gaybýný, örtülü esrarýný bilen bir alîmim.. Ve sizin gerek izhar eylediðinizin, gerekse saklý bulundurduklarýnýzýn tamamýný bilmekteyim.)
Sonra: Þu noktayý da bilmelisin ki; þu yapýlmýþ sual ve cevaplarýn îzah ve beyanlarýnýn neticesi olarak; Melaikelerle Allah ü Zülcelal arasýnda vuku’a gelmiþ karþýlýklý konuþma ve mukavelenin sureti, nihayette þeffaflaþarak, hadise ve meselenin hikmetini istifsar etme vakýasýnýn kaynaðý ise, Melaikenin arasýnda – o vakit- bulunmakta olan iblisin enaniyetinin desisesinden çýktýðý hiss edilmiþ; ayrýca, o istifsarýn içine melaikeden baþka bir taifenin itirazýnýn müdahelesi neticesinde oluþturulduðu da iþâr olunmuþtur.
Cümle- cümle nazm ve diziliþ
Ýþte: @«ZÅV*6ö«š@«W²,«ž²!ö«•«(³~ö«vÅV«2«: (Bütün ne kadar isimler varsa, hepsini Ademe ta’lim eyledi.) Cümlesi: “Cenab-ý Allah Adem aleyhisselamý umum kemalatýn bütün esaslarýný tezammun etmiþ bir fýtratta þekillendirmiþ ve bütün yüce ahlaklarýn çekirdeklerini isti’dadýnda zer’ eyleyip ekmiþ olarak yaratmýþ.. Ve mevcudatýn içinde temessül eyleyebilen bir vicdanla ve onun yanýnda on tane havass ve duygularla techiz eylemiþ.. Ve ayrýca, eþyanýn bütün nevilerinin hakikatlerini öðrenmeye müheyya eyleyerek, mezkûr üç nevi hususiyetlerle müstaid olarak hazýrlamýþtýr. Ondan sonra esmayý ona ta’lim eylemiþtir.
Amma @«ZÅV*6ö«š@«W²,«ž²!ö«•«(³~ö«vÅV«2«: nýn baþýndaki “vav” –üst tarafta nümunesi geçtiði üzere– îcazýnýn altýnda matvî, dürülü bulunan cümlelere iþaret etmektedir.
Veö«vÅV«2 de ise,ilmin makamýný yüce tuttuðuna ve derecesini yücelttiðine; ve hilafetin mihver ve zembereðinin yegane medarý “ilim” olduðunu ifade etmek irade ettiðine iþarettir.
Hem yine ö«vÅV«2 ile remzeyliyor ki; Hz. Ademe talim edilip bildirilen o “Esma”, Tevkifiyyedirler( ). Yani, Hz. Ademe hususî olarak takýlmýþ þeref niþaný ve madalya ve hil’at bileziði gibi þeylerdir. Bu hal ise, ekseriya esma ile isimlendirilmiþ eþya arasýnda, vaz’ edilmesi tercih edilen münasebetin varlýðýný bildirerek te’yid etmektedir.. Ve ayný zamanda ö«vÅV«2 lafzý, mu’cizenin –felsefecilerin hilafýna olarak– bila-vasýta Allahýn fiili olduðuna îma etmektedir. (Çünki, Hz. Ademin bütün Melaikelere ve o demde var olup hazýr bulunan “Cinn” gibi sair mahluklara da üstünlüðünü saðlayan “ta’lim-i esma” onun bir mu’cizesidir. Mu’ cize ise Allah’ýn fiilidir.) Zira, felsefeciler haktan saparak diyorlar ki: Mu’cize, harika olan ruhlarýn iþidir.
Ve ö«•«(³~ diye ta’bir etmesi; Halifeliðini Allah’ýn irade eylemiþ olduðu ve “Adem” ismiyle isimlendirdiði Arzlý þahýs demektir. Binaenaleyh, ö«•«(³~ö«vÅV«2 de, Ademi ilim ile tasrih eylemiþ olmasýnda, onun kadrini yüceltmek ve þöhretini yaygýnlaþtýrmak ve onu ilmin sureti ve kisvesiyle hazýrlamak içindir.
Ve ö«š@«W²,«ž²! ise; sýfatlarýn, hasiyetlerin ve isimlerin kaynaðýndan alýnmýþ olarak, eþyanýn alametlendirilmesi, niþanlandýrýlmasý ve damðalanmasýdýr. Ya da, insanlarýn kendi aralarýnda bölüþtükleri ve kullandýklarý lugat çeþitleridir. Hem ö«š@«W²,«ž²! lafzýnda, ²v*Z«/«h«2 ün delili ile; arzedilmiþ olan isimler, Ehl-i Sünnetin görüþüne göre; müsemmanýn kendisi olduðuna (Yani: isimlenen eþyanýn kendisi) olduðuna îma vardýr.
Amma @«ZÅV*6 ise, Hz. Ademin (a.s.) Melaike ye karþý tereccühünün, üstünlük kazanarak seçkinliðinin menþei ve melaikeyi aciz býrakmasýnýn medarý ise; esmayý eksiksizce tamamýný, küllünü bilmiþ olmasýdýr.
Amma ö²v*B²X*6ö²–¬!ö¬š«žÎx´;ö¬š@«W²,«@¬"¬]9x*\¬A²9«!ö«Ä@«T«4¬}«U¬\´V«W²7!ö]«V«2ö²v*Z«/«h«2öÅv*$
ö«w[¬5¬(@«. cümlesi baþýndaki Åv*$ tarahî sýrrýyla, yani mânâyý sarkýtma ve ve serbest býrakmasý ile ve makamýn da iktizasýyla:
ÕÕ¬^«4´Ÿ¬F²7@¬"öÇs«&«!«:ö²v¬*U²X¬8ö*¬•«I²6«!ö«x¬*; ö«Ä@«5«:
Gibi mukadder bir cümleye iþaret eyler. Bu cümlenin mânâsý: (Bunun üzerine Cenab-ý Alîm-i Hakîm melaikelere hitaben dedi ki: O, sizden daha çok kerimdir.. Ve hilafete de en layýk ve müstehaktýr.)
Amma ö²v*Z«/«h«2 ise, Yani enva-i türlü eþyayý yayarak ve sererek melaikelere izhar edip arz eyledi. Adeta müþteriye satmak için nazarlarýna sunmak, ya da asker saflarýný kumandana takdim etmek tarzýnda arz eyledi. Ýþte bu mânâ içinde, þöyle bir iþaret hissediliyor ki: mevcudat, sahib-i idrak olanlarýn malýdýr; ilim ile( ) satýn almakta, isim ile tutabilmekte ve suretin temessül eylemesiyle ona mâlik olunabilmektedir.
Amma ö²v*Z«/«h«2 deki ²v¬; ün mânâsý ise, erkek akýllýlara dalalet etmektedir ki, «Œ«h«2 lafzýnýn remzeylediði gibi; “Taðlibeyn”( ) nin, iki taðlib ve ya iki mecazýn onda bulunmasýdýr Yani: Molla Abdülmecidin tercümesine göre: [Müzekkerin müennese ve âkilin gayr-ý âkile taðlibiyle (galip getirilmesiyle) bu vaziyetin sair eþyaya da þamil olabileceðine îma etmektedir.] Zira ²v¬; lafzýnýn irsalli halinden, mânâsýnýn mutlak ve serbest býrakýlmasýndan; mevcûdat taifelerinin suretleri, âkýl erkek kabileleri olarak gözler önünde saf saf olup resm-i geçit gibi geçerek; ve yine dönüp temaþacýlara geldiklerini tahayyül etmek mümkindir.
Amma ¬}«U¬\´V«W²7!ö]«V«2 deki ]«V«2 ise, imtihan muarazalarý sýrasýnda melaikelere ve Hz. Ademe arzedilmiþ þeyler, levh-i mahfûz-u a’lada irtisam eden suretler olduðuna da îmadýr."
|