2 Temmuz Sivas Katliamı

[Şüpheci Dinsiz]

https://www.independentturkish.com/n...%C4%B1ld%C4%B1

Madımak Katliamı'na katılan iki saldırganın adı anıttan kaldırıldı
Eski Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan, "O iki katil artık şehitlerimizi rahatsız etmeyecek" diye konuştu
Çarşamba 11 Mayıs 2022 13:59



Sivas Katliamı'na katılan iki saldırganın isimleri katliamda hayatlarını kaybeden 33 aydınının anısına yapılan Madımak anıtından kaldırıldı.

Pir Sultan Abdal Kültür etkinliklerine katılmak için gelen 33 aydın, 2 Temmuz 1993'te, Madımak Oteli'nde katledilmişti.

Katliamda oteli yakmak için gelen Ahmet Alan ve Hakan Türkgil otel yangınında hayatını kaybetti.

Sivas Özel İdaresi, oteli kamulaştırarak bilim ve kültür merkezine dönüştürdü ve giriş katına da yaşamını yitiren 33 aydın için anı köşesi yapıldı. Ancak anı köşesinde oteli yakmak için gelen Ahmet Alan ve Hakan Türkgil'in de isimleri yer aldı. Tepki çeken bu duruma karşı Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sivas Şubesi, iki ismin kaldırılması için defalarca Sivas Valiliği'ne başvurdu ancak sonuç alamadı.

"Acılarımız hafiflemedi"
Cumhuriyet'ten Mehmet Menekşe'nin haberine göre, katliamda yakınlarını yitiren aileler, 2 Temmuz'da yapılan anma etkinliklerinde "O iki katilin ismi orada olduğu sürece biz anı köşesine girmeyeceğiz" diyerek tepki gösterdi. Katliamda kardeşi Gülsüm Karababa'yı kaybeden Hüseyin Karababa, kardeşinin isminin anı köşesinden çıkarılması için mahkemeye başvurmuştu. Eski Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan da 12 Haziran 2021'de İçişleri Bakanlığı'na verdiği dilekçeyle isimlerin kaldırılması talebinde bulundu.

Yapılan bunca şikâyet sonrası, geçen hafta iki isim anı köşesinden çıkarıldı. Kaplan "O iki katil artık şehitlerimizi rahatsız etmeyecek. Talebimizden yedi ay sonra iki katilin ismi şehitlerimizin arasından çıkarıldı" dedi.

2 Temmuz 1993 Madımak Katliamı'nda biri 10, diğeri 14 yaşında Koray ve Menekşe Kaya'yı yitiren Hüsne Kaya, "Acılarımız hafiflemedi" diye tepki gösterdi. 29 yıldır Madımak katliamı davasının sürdüğünü belirten Hüsne Kaya, "Biz otelin utanç müzesi olmasını istedik, onlar bilim, kültür merkezi yaptılar. Girişte bir bölüme çocuklarımızın adını yazıp anı köşesi oluşturdular ve o iki katilin ismini de başköşeye yazdılar. Şehit aileleri olarak bizim acılarımız hafiflemedi" diye konuştu.

[LEVH]

İktidarın katilleri ya bulamadığı, ya da bulduğunu affettiği bu gündemde aslında tam da bu olayları hatırlatmanın zamanıydı. İktidar merkez ve sağda ekonomi nedeniyle köşeye sıkışmışken sol açılım yapmasının önüne geçmek için, ve bu vesileyle bu katliamın sorumlularının bulunması için tam bir bulunmaz fırsattı. Fakat, bazı yerlerde bazı kuruluşlar etkinlik yaparken kurumsal olarak böyle, bütüncül bir hareket yok. "Katilleri bulup yargılayın artık!" diyen ciddi bir otorite yok.

Her CHP belediyesi de bir değil ayrıca. Baktım, bizim buranın CHP'li belediyesi yarın ne yapıyor diye baktım, genelde mesaj atar, atmış. Saolsun, eksik olmasın, yarına etkinlik koymuş. 2 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı anısına yarın etkinlik varmış sahilde. Allah belanızı versin, ya da kime inanıyorsanız o versin. Sen oy istemeye gene bize gelecen da.

[Ahlaksız]

Chp muhalif filan değil.

Birkaç gün önce kadınlara alenen düşmanlık ettiği bilinen bir tarikat liderinin cenazesine giden de chpli, ya da birkaç gün önce İslam Dünya'sının meseleleri hakkında bir sempozyumda konuşan da chpli.!

İktidarın makyajlı hali bu.

Bu bakımdan Sivas'ı Chp'nin anması tamamen semboliktir, gösteriştir.

[Şüpheci Dinsiz]

Şu an Sivas'ın bir ilçesindeki köyümdeyim. 1 haftadır Sivas'a giden araçları durdurup kimlik kontrolü yapıp arıyorlarmış.
Ablamı otobüsle İstanbul'a yolcu ettim, yol boyunca bir kaç yerde arama sebebiyle oluşan kuyruklarda toplam 4 saat kaybetmişler.
Kimlik kontrolü-arama yapmalarının sebebi Madımak anması mıdır, öğrenemedim. Kasabanın polisine sordum, bilgimiz yok dedi.
Köyden hastaneye gidenlerden bazılarının gerçekten randevu alıp almadıklarını kontrol etmişler.

Hazır buradayken anmaya giderim diye planlamıştım, gitmeyi deneyeceğim.

--/--

[Şüpheci Dinsiz]

Can Dündar - Sivas Cehennemi

[dine mine ne]

Bir kamu görevlisinin görevini ihlal eden her türlü davranışı resmi görevin ihlalidir. Suçun objektif gerekliliklerinin yerine getirildiği somut özellikler vardır. Fail (ceza hukuku anlamında bir kamu görevlisi de olabilir), bir kamu organının (örneğin hükümet, eyaletler, belediyeler) bir organı olarak, yasaların uygulanmasında resmi eylemlerde bulunma yetkisini ("egemen idaresini") bilerek kötüye kullanmış ve böylece diğer kişilerin haklarını ihlal etmiştir. Ceza hukuku anlamında, failler ve destekçileri, yetkililerin suiistimalleri olmasaydı bu iğrenç suçu işleyemezlerdi. Reklamlardaki su susuzluğu gidermiyor, bu nedenle anma etkinlikleri yeterli değil. Görevin kötüye kullanılmasına karşı somut adımlar atılmalı.
Yargı, baskıcı tedbirlere ek olarak, özellikle devlet memurları, kamu görevlileri, hakim ve savcılarda olmak üzere sıkı denetim sağlayarak temel hak ihlallerine karşı mücadele etmelidir..

[Şüpheci Dinsiz]

dine mine ne´isimli üyeden Alıntı

Bir kamu görevlisinin görevini ihlal eden her türlü davranışı resmi görevin ihlalidir. Suçun objektif gerekliliklerinin yerine getirildiği somut özellikler vardır. Fail (ceza hukuku anlamında bir kamu görevlisi de olabilir), bir kamu organının (örneğin hükümet, eyaletler, belediyeler) bir organı olarak, yasaların uygulanmasında resmi eylemlerde bulunma yetkisini ("egemen idaresini") bilerek kötüye kullanmış ve böylece diğer kişilerin haklarını ihlal etmiştir. Ceza hukuku anlamında, failler ve destekçileri, yetkililerin suiistimalleri olmasaydı bu iğrenç suçu işleyemezlerdi. Reklamlardaki su susuzluğu gidermiyor, bu nedenle anma etkinlikleri yeterli değil. Görevin kötüye kullanılmasına karşı somut adımlar atılmalı.
Yargı, baskıcı tedbirlere ek olarak, özellikle devlet memurları, kamu görevlileri, hakim ve savcılarda olmak üzere sıkı denetim sağlayarak temel hak ihlallerine karşı mücadele etmelidir..

Forumda yıllardır savunduğun parti var ya, işte o parti yukarıda "yapılması gerek" dediğin hiç bir şeyi yapmadı.
Bilerek, isteyerek, göstere göstere yapmadı.

Madımak Katliamı anması için müzeye dönüştürülen Madımak Otelinin avlusuna, yakarken ölen iki şeriatçı katilin de resmini eklediler. Daha 1-2 ay önce mahkeme kararıyla kaldırılabildi o iki katilin resmi.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin avukatları şeriatçı katillerin izini sürdü, buldu, Almanya'daymış bir kısmı, adreslerini savcılığa teslim etti. O canhıraş savunduğun partinin iç işleri, dış işleri, adalet bakanlıkları, yargısı "bilerek, isteyerek" kılını kıpırdatmadı.

[dine mine ne]

Şüpheci Dinsiz´isimli üyeden Alıntı

Forumda yıllardır savunduğun parti var ya, işte o parti yukarıda "yapılması gerek" dediğin hiç bir şeyi yapmadı.
Bilerek, isteyerek, göstere göstere yapmadı.

Ben sizin gibi dindar bir insan değilim, başkalarının benim adıma düşünmesine izin vermiyorum, bu yüzden karşılaştırma yapıyor ve kendi kendime hareket ediyorum.
Gerçekler, koşul ve zamana bağlı olarak önemlidir. Bir insanın kadın ya da erkek olması, Alevi, Sünni ya da Yahudi olması beni ilgilendirmiyor. Kimin neyi, nasıl ve neden yaptığına bakarak konuyu analiz ediyorum.

AKP yerine muhalefete baksaydınız, onların da bu konuda görevlerini yerine getirmediklerini görürdünüz. Kimse bir adım atmadığından, bunun derin devletin işi olduğu açıktır. İnönü telefonla yardım ister, ancak asker harekete geçmez, Demirel gazetecileri " telaşlanmayın" sözleriyle yatıştırmaya çalışır, polisi itfaiyesi de yok. Muz devletimizin otuz yıl önceki hali işte. Bu bugünle kıyaslanamaz ve burada da AKP için konuşuyorum.

Ancak başka hiçbir açıklaması olmayan intikam duygusuyla bu insanı meseleleri gün ışığına çıkarmamış olmaları bugün hala en büyük yanlışlarından biridir. Ben şahsen Erdoğan'ı bu konudaki hatasından dolayı kınıyorum. Ve elbette, bu konuda resmi görevlerini yerine getirmeyen ve sessiz kalan herkesi de beraberinde.

Bu hatanın bedeli akp nin devrilmesi olmalıdır, ancak dediğim gibi muhalefet de bu konuda bir seçenek değildir. Görüyorsunuz, konuyla ilgili olanı söylüyorum, sizin yaptığınız gibi konuyu genelleştirmiyorum. Bu noktada hemfikir olmamız, diğer konularda da siyasi olarak hemfikir olmamız gerektiği anlamına gelmiyor.

[LEVH]

Katliamın baş sorumlusunun derin devletin bir kliği olduğu bir çoklarının ortak görüşü. Derin devlet işin içinde olduktan sonra bir avuç beyni sulanmış sakallının gaza getirilmesi teknik bir detaydan ibaret.

Faillerin bulunmasından, bulunması için yeterli çabanın gösterilmesinden açıkçası pek umutlu değilim, aslında hiç umutlu değilim.

Daha kendi dünya görüşünden olan Muhsin Yazıcıoğlu'nun katillerini "bula-madılar". Kendi mahallerinden olmayan insanların katillerini bulamamaları da elbette şaşırtıcı değil. Bulsalardı ve cezalandırsalardı ancak o zaman şaşırtıcı olurdu. Hatırlayın, o kadar gözleri dönmüştü ki, adamı "bile bile" yanlış yerde aradılar. Tabi amaç, infaz ekibinin bulup infaz etmesi için zaman kazanmaktı. O kadar pişkindiler ki, "sen müslüman adamsın ölmeden önce 2 rekat namaz kıl bari" diye ona bile izin verip hatta videoya aldılar, ortada video da olmasına rağmen failler ve bağlantıları hala ortalıktalar. Bu kadar pişkinler. Muhsin Yazıcıoğlu'nu neden öldürdüler? Kendi siyasetlerine alternatif olamasın diye, sırf "onlardan" olmadığı için. Bir iki "sakıncalı" konunun da üstüne gidiyordu. Din min hikaye yani.

Faili meçhuller o kadar çok ki. Yakın zamanımızdaki Hrant Dink, Tahir Elçi, Uğur Mumcu,... daha bir dünya pis iş. Tahir Elçi'yi canlı yayında öldürdüler ya, bu kadar mı pişkinlik olur. "Terör örgütü" gelmişmiş de, engel olmaya çalışmışlar da, yersen. Adamlar Karlov'u öldürürken koruması olan polisi kullandılar. Ha orda kameralar katili net olarak gösterdi, yoksa "terör örgütü geldi, öldürüp kaçtı yakalayamadık" derlerdi. Bu cinayetlerin "demokratik" bir iktidar döneminde bile hesabının sorulacağını zannetmiyorum. Çünkü derin devletin derin klikleri devletin siyaset kılcallarına da "-fetö sayesinde-" iyiden iyiye yerleştiler, kök saldılar. Bugün göz önündeki siyasetçilerin ciddi bir kısmı istihbarat elemanlığından devşirme olan dönmeler. Bunları devletin içinden temizleyeceksin de, devlet mekanizmaları "gerçekten" işleyecek de, yargı görevini yaparken sorun çıkmayacak da... ölme eşşeğim ölme. Bunlar ütopya. Bugün AKP iktidarı devleti parti devletine dönüştürmüştür ve bu durum neredeyse herkes tarafından kanıksanmıştır. Parti toplantıları devletin tepesi olan "Saray"da yapılmaktadır, "devlet görevi olmayan" parti yetkilileri devletin imkanlarını sınırsızca kullanmaktadır. Bu bağlamda, eğer bu suikast ve katliamlardan herhangi birinin açığa çıkma şansı olsaydı bile AKP döneminde bu imkansızdı. Diğerleri geldiğinde bir şansları olacak ama pis işleriyle, katliamlarıyla malul derin devleti devletin zirvesinden ve siyasetin kılcallarından temizlemeden nasıl olacak hiç bilmiyorum. Yok ya, ülke olarak boka batmışız daha, ekonomik krizi nasıl hallederiz onu düşünüyoruz.

[Ahlaksız]

Türkiye'de derin devlet yoktur.
Var olan şey çeteler, mafyalar, sahtekârlar.