Yukardaki videoda evrim ve yaratılışın müfredattaki yerleri konu edildi ve bazı şeyler söylendi ve tartışıldı. Tabi sadece evrim falan değil, genel olarak müfredat konuşuldu denebilir. Neyse yaratılışçıların öne sürdüğü ise hem evrimin hem de yaratılışın müfredatta sunulması ve kişinin kendi kararını vermesidir, genelde böyle söyleniyor. Evrimciler ise yaratılışın hiçbir şekilde müfredatta olmaması gerektiğini savunurlar çünkü bilimsel olmadığını düşünürler. Yukardaki videodaki Ergi Deniz Özsoy(evrimsel biyolog prof) yaratılışın neden bilimsel olmadığını ve müfredatta olmaması gerektiğini gerekçeleriyle ortaya koyamadı, kendince bir şeyler söyledi ama kesinlikle tatmin edici değil. Siz ne düşünüyorsunuz?
İzliyim dicem ama evrim karşıtı yobazları içeren bir programa benziyor, vakit kaybı olacak.
Şimdi de Cnntürk'de var bir tane program. Yine Caner ve tayfası toplanmış, demin gördüm.
İzliyim dicem ama evrim karşıtı yobazları içeren bir programa benziyor, vakit kaybı olacak.
Şimdi de Cnntürk'de var bir tane program. Yine Caner ve tayfası toplanmış, demin gördüm.
Burdaki acı olan durum şudur, evrimi savunan profesörler evrimi savunamıyorlar, tatmin edici açıklama getiremiyorlar. Profesörleri bu forumda eğitmek mi lazım
Vakit kaybı diye düşünme, nasıl tartışılıyor kim ne diyor görebilirsin. Evrimci hocaların yetersiz kalışını da görüyoruz. Üniversitelerin boş kurumlar olduğunu daha kaç kez göreceğiz kim bilir.
Ergi hocanın otoriteye başvurduğunu ve bu mantık hatasına düştüğünü birçok kez programda görebilirsiniz. Bir görüşün veya iddianın doğruluğunu falanca dergide yayınlanıp yayınlanmamasına göre ölçmeye çalışıyor Ergi hoca. UCLA'daki antropolog da bu hataya düşmüştü. O dergide(Nature, Science vs) yayınlanıp yayınlanmaması neden doğruluk veya yanlışlık ölçütü olsun? Kendisi açıklaması gerekirken topu taca atmaktır bu. Karşıdaki kişi bu otoriteyi kabul etmiyorsa tartışma burda kitlenir. Evrim ve yaratılış tartışmaları genelde otorite ve inanç üzerinden yürüdüğü için genelde yaratılışı savunan kişi bu otorite olarak gösterilen kuruma karşı çıkacaktır ve orda yayınlatmanın ölçüt olamayacağını düşünecektir ki birçok kez böyle düşünüldüğü görüldü. Yani doğruluk ölçütü bu olmamalı. Eğer ölçüt orada makale yayınlatmak olarak bakılırsa bu sefer de yaratılışçılar kendi dergi ve yayınlarında yayınladığını söyler ve o otoriteyi kabul etmediğini ve belli ideoloji doğrultusunda hareket ettiklerini söyler ve söylendi de. Demek ki Nature'da yayınlatın da görelim yaklaşımı otoriteye başvurma safsatasına bir örnektir ve bu safsataya düşen birçok kişi var. Neden doğru veya neden yanlış bunun açıklanması gerekirken bu makale nerede yayınlanmış oraya bakıyorlar, etiket ve otoritelere takılı kalmaktır bu. Daha tartışma başlamadan bitiyor gibi bir şey oluyor bu durumda, çünkü tartışılacak bir şey yokki, benim babam senin babanı döver meselesine dönüyor. Bilim böyle olmamalı.
İzliyim dicem ama evrim karşıtı yobazları içeren bir programa benziyor, vakit kaybı olacak.
Didem Arslan Yılmaz sunuyormuş, ben bakayım bakalım.
Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Özsoy gibi bir adamın karşısına Hasan Akan adlı hödüğü çıkarırsanız, bu tartışmadan ne tür bir tatmin bekleyebilirsiniz ki karşısına oturtulan dingillere rağmen gereken izahati izleyiciye vermiş yine de..
Ben de içgözlemin kurbanıyım. Sylvia Plath
Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi... Samuel Beckett
Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece... Aşık Veysel
Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür. Maurice Blanchot
İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir. Lacan
Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..? Marilyn Monroe
Özsoy gibi bir adamın karşısına Hasan Akan adlı hödüğü çıkarırsanız, bu tartışmadan ne tür bir tatmin bekleyebilirsiniz ki karşısına oturtulan dingillere rağmen gereken izahati izleyiciye vermiş yine de..
Özsoy'dan, evrimin neden bilimsel gerçek olduğunu ve yaratılışın bilimsel gerçek olmadığını ve bu yüzden de müfredatta yalnızca bilimsel gerçeklerin yer alabileceği şeklinde bir açıklama beklerdim. Ki başka programlarda bunu yapmaya çalıştı ama yapamadı, benzerliği göstermişti ve burdan ortak ataya varıyorum demişti ama karşısındakilerde benzerlikten yaratıcıya varıyordu. Bunun geçersizliğini gösteremiyor, yaratılışın bilimsel olmadığını gösteremiyor, inanç nedir ne değildir bunu da anlatamıyor. Hala daha Nature'da yayınlatın gibi komik şeyler öne sürüyor Özsoy bey. Hasan Akan en azından kendi görüşünü tutarlı bir şekilde savunuyor, Özsoy evrimi tatmin edici bir şekilde savunamıyor. Pyrrhon bey filozofik bilgilerinizle şu profları aydınlatın da şu programları izleyip de acı çekmek durumunda kalmayalım ne olur
Didem Arslan Yılmaz sunuyormuş, ben bakayım bakalım.
Gözlerimden yaşlar geldi, ağlamaktan bakamadım. Herkes çocukları düşünüyormuş!
Ya bunu yapmayın bari, hiç birinizin çocukları filan düşündüğü yok, açıkca söyleyin.
1,5 saat iyi baktım, tabi o da Didem Arslan yüzündendi çoğuncada,
archimedes´isimli üyeden Alıntı
evrim ve müfredat ile ilgili yine Habertürk'te tartışma olmuş. Daha düzeyli ve biyoloji yönünden açıklamalar tatmin edici.
Evet bu daha bakılabilirmiş, özellikle de 1:12:15 den sonra Sözen hocanın, Darwinden önce, Darwin, ve Darwinden sonrası anlatımı oldukça objektifti.
Tabi tıp alanında bu kadar Nobel verilince ortada Evrim nasıl kalıyor, bunada değinselerdi mükemmel olacaktı.
Evrim'in kolu kanadı kırılmış, her yandan saldırılmış, elanda saldırılıyor, daha kavram karmaşasından kurtulamamışlar.
Bu meseleyi zaten kimse umursamıyor, Evrim tartışmalarda reytingleri alırken, öte yandan Evrimi baltalayacak her türlü buluşta Nobelleniyor!
Demek ki bir şeylerin örtülmesi, birilerinin işine geliyor ki bu bir Teori olarak kalıyor.
İnsan yaşamını bu kadar uzatmak, nüfusları katlamak, hastalıklara bu kadar müdahale vs.ler Evrime inanan birini bile, demek ki Evrim kötü bir şeymiş dedirtecek cesareti verdirecektir.
İşin garibi bir gün herkes Evrimi kabul etse bile, ortada Evrimin aşamalarına dair bir şey kalmayacak.
Tanrı gibi sadece ismi kalacak ama kendi olmayacak.
Sonrada yaşasın Evrim!
Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Programı şimdi izledim. Adam bir üniversitede biyoloji profesörü ve dekanı ama evrim karşıtlığı ortaokul seviyesinde. Tam bir gerizekali. Ben böyle bir şey gormedim ya. Cümle kurmayı bilmiyor, biyoloji bilmiyor.
Adam beni insanlıktan soğuttu. Tüm ülkeden ve tum insanlıktan umudumu kestim bu adamı izleyince.
Ben bu adamla aynı türe ait olmayı bile kabullenmiyorum. O insansa ben degilim.