Güncelleyeyim;
''Eski arapça incil çevirilerinin 4 yerinde elence paradidonai(bırakmak,ihanet etmek) kavramı geçer ve bu kavramın arapça karşılığı olarak ASLAMA/MÜSLİM/İSLAM sözcükleri kullanılır..Matta ve Markos incillerinin 8 yerinde,Yudas İskaryot'un ihanetinden söz edilirken bu kavramlar kullanılır..''
|
Erol Sever,islam veya müslüman kelimelerinin çözümü konusunda Helmer Ringgren'in ''islam aslama and müslim'' çalışmasından yararlanmış..Kitaptan(Erol Sever;İslam'ın kaynakları 2-Muhammed) birkaç veri daha paylaşacağım;
''Arapça aslama/müslim/islam sözcüklerinin köken anlamı bırakmaktır ama sözcüklere yarı yolda bırakmak,ihanet etmek veya terketmek gibi olumsuz anlamlarda verilmiştir..''
|
Burada şunu belirteyim..Bu anlamlara bakarak dönmek veya dönek anlamı da verilebilir..
''Eski arapça ilaç reçetelerinde ''bu reçete sizi (yarı yolda) bırakmaz'' anlamında ''la müslim'' yazar..''
|
La olumsuzluk anlamına gelir..Haliyle müslim kelimesine burada verilen anlam önemlidir..Bu verinin eski Arapçadan bahsetmesi,daha da önemli..Demek ki,islam dini yaratılmadan hemen önce,''müslim'' kelimesi olumsuz bir anlamda kullanılıyormuş..
Bir de Muhammed'in hayat hikayesini yazan İbni Hişam'ın ettiği bir laf aktarılmış,bu da önemli..İbni hişam,Muhammed'in yakın çevresinde bulunan birinden şöyle söz etmiş;
''Peygambere ihanet eden bir hain (müslim) olmadığını açıkladı..''
|
Burada da müslim kelimesinin olumsuz anlamda kullanıldığını görüyoruz..Burada bir paradoks var gibi ama aslında yok..İbni Hişam Muhammed'den bahseden ilk metinlerin yazarı olduğu için,bu tarz ifadelerin olması normal..Demek ki,Helmer Ringgren,bir dedektif gibi bu ifadeleri arayıp bulmuş veya denk gelmiş..Önceleri hain anlamında kullanılan müslim ifadesi,sonradan islam dininin müntesiplerini tanımlamak için kullanılmış..Kitapta şu da yazıyor;
''Müminler/inançlılar karşıtlarına söverken müslim/müslüman diyorlardı..''
|
Yani,İslam dininin başlarında ve hemen öncesinde,''müslim'' kelimesi,yarı yolda bırakan,ihanet eden,dönen,terk eden anlamlarında kullanılmıştır..
Müslümanlar bilindiği gibi islam ve müslüman kelimelerini teslimiyetle bağdaştırırlar..Mesela bu konuların uzmanlarından Toshihiko ızutsu,Esleme'den İslam'ın türediğini,İslam'ın kişinin kendisini Allah'a teslim etmesi manasına geldiğini yazar..Yani kelimeye olumlu bir anlam verilir..Teslim olmak veya boyun eğmek,olumlu ifadelerdir..Yine de İslam kelimesi açıklanırken,aslında kelimenin asıl olumsuz yanı isteyerek veya istemeden belli edilir..Bir başka uzman Ignaz Goldziher,İslam kelimesini şöyle tanımlar;
''İslam sözcüğü insanın bireysel iradeden vazgeçip kendisini mutlak ve hudutsuz bir kudrete (tanrıya) terk etmesi ve ona boyun eğmesi manasına gelir..''
|
Görüldüğü gibi terk etme ifadesi kullanılmış..Bu tarif/tanım,özünde olumsuz bir ifadeden,nasıl da olumlu bir ifade yaratıldığının açık bir kanıtı..
Kuran'da geçen islam/selam/müslim/müslüman gibi kelimelerinin hepsine tek tek baktım..Toplamda 127 ayette bu ifadeler kullanılmış..Hangi anlamı veripte,bu ayetleri okumaya/anlamaya çalıştım?
''Dönmek'' anlamını verdim..Birkaç ayeti çevirirken zorlandım,diğerlerinde bu anlam cuk oturdu..Rahatlıkla şunu diyebilirim ki;
Kuran,islam ve müslüman kelimelerine olumsuz anlam vermiştir..Tıpkı İslam dininin ilk zamanlarında ve hemen öncesinde verildiği gibi..!
İbrahim putlara tapmadı,ne yaptı,döndü..
Muhammed putlara tapmadı,ne yaptı,döndü..
İsa ne yaptı,o da Yahudilikten döndü..
Hep bir dönme,ihanet,terk etme meselesi var..
127 ayeti burada paylaşmayacağım tabi..Bir örnek vereyim..Nahl suresi 102.ayet..Diyanet şöyle çevirmiş;
De ki: "Kuran'ı; Ruhul Kudüs (Cebrail) Rabbinin katından, inananların inançlarını pekiştirmek, Müslümanlara doğruluk rehberi ve müjde olmak üzere gerçekle indirmiştir."
|
Ben şöyle çeviriyorum..Parantez filan yok bende..
''De ki,yahudilikten dönenlere müjde olarak imanlarını sağlamlaştırmak için,rabbinden bir hak olarak ruhul Kudüs'ü indirdi..''
|
Ayetteki ''müslimine'' kelimesini müslümanlar olarak çeviremeyiz..Çünkü ayet,müslümanlarla alakasız bir konudan,ruhul Kudüs'ten bahsediyor..Ruhul Kudüs dediğimiz şey,Cebrail filan değil,kutsal ruhtur..Yani Hristiyanlıktaki üçlemenin üçüncüsüdür..Ayette Kuran kelimesi de yok ama mealciler var gibi yazmışlar..!
Üçün üçüncüsü,yani ruhul Kudüs,yani kutsal ruh,kime ait?Hristiyanlara..Hristiyanlar kimler?Yahudilikten dönenler..Bu yüzden işte,ayette dönme anlamına gelen müslimine kelimesi geçiyor..
Aynı Kuran'ın maide suresinin 73.ayetinde üçün üçüncüsünün Allah ilan edilemeyeceği de söylenir..Yani nereden bakarsak bakalım,nahl 102'deki müslimine kelimesi,müslüman anlamına gel(e)mez..''Yahudilikten dönenler'' anlamına gelir..Kim bunlar ya da hangi hristiyanlar,burası tartışılır işte..
Bir ayet daha göstereyim..Maide 44..Ayetin baş tarafını şöyle çevirmişler;
''Doğrusu biz içinde bir hidayet ve bir nur bulunan Tevrat'ı indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Rabbani âlimler ve bilginler de Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahitler olduklarından (onunla hükmederlerdi).''
|
Ayetin arapça metni ile verilen anlamın zerre alakası yok..
''Teslim olmuş peygamberler'' ne demek?Ayetteki ''eslemü'' ifadesini ''teslim olmak'' olarak lanse ediyorlar..Tevrat zamanında eslemü ifadesi veya teslim olan peygamberler ifadesi filan yok ki..Ayette tevratla hüküm verecek kimseler tanıtılıyor..Bu kimseler 4'e ayrılıyor;1-Peygamberler..2-Yahudilikten dönenler..3-Rabbaniler..4-Ahbarlar..
Yahudilikten dönenler,yani Hristiyanlar,neye bakarak hüküm verdiler?Tevrata bakarak..!
Haliyle burada verdiğim anlamda,bir anlaşılmazlık yok..Yani ayetin başını şöyle çevirmek lazım;
''İçinde hidayet ve nur olan tevratı indirdik..Ahbarlar,rabbaniler,yahudilikten dönenler ve peygamberler onunla hüküm verirler..''
|