Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 24-03-2008, 17:45
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Ergenekon Dosyasi

Bu baslik altinda Ergenekon Davasi ile ilgili gelismeleri, basinda yapilan tartismalari ve uyelerin goruslerini ortaya koymalarini amacliyorum. Bilindigi gibi Ergenekon adli bir orgutten ilk olarak Umraniye'de bir gecekonduda orduya ait kayip 27 adet el bombasinin bulunmasinin ardindan sozedilmeye baslandi. Sorusturmayi yuruten Cumhuriyet Savcisi Zekeriya Oz, olayin oldukca buyuk oldugunu soylemisti ve giderek tutuklama dalgasi yukseliyor. Su ana kadar 40 kisi tutuklanmis durumda. Tartismaya dava hakkinda bulabildigim en iyi ozeti vererek basliyorum. Milliyet Gazetesinden Gokcer Tahincioglu davadaki gelismeleri soyle ozetlemis:

----------------------------------------------------------

A'dan Z'ye Ergenekon


Türkiye son 2 yılda yapılanmaları öncekilerden farklı çeteler ile beklenmedik olay ve cinayetlere tanıklık ediyor. Ergenekon operasyonu da bunlardan birisi. Ergenekon, kimine göre, “laikleri sindirme operasyonu”. Bazılarına göre ise, “Derin devletin açığa çıkartıldığı bir operasyon.”
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından yürütülen soruşturma, son gözaltılarla tartışma yarattı.
“Ergenekon” ismi ilk kez NATO’nun kontrgerilla örgütlenmesi olarak bilinen ‘Gladio’nun Türkiye’deki yapılanması şeklinde gündeme geldi. Özel Harp Dairesi olarak da bilinen yapılanmanın, siyasetçilerden bilim adamlarına, medya mensuplarından hukukçulara kadar uzandığı iddiaları sürekli gündemde kaldı.
Ergenekon yapılanmasını ayrıntılarıyla anlatan ilk kişi Tuncay Güney adlı bir gazeteci oldu. 2001’de İstanbul Emniyeti’nde ifade veren Güney’in, ‘Ergenekon’ ve ‘Lobi’ yapılanmalarından söz ettiği ve Emekli tuğgeneral Veli Küçük başta olmak üzere, operasyon kapsamında tutuklanan çok sayıda kişinin ismini verdiği biliniyor.

Danıştay saldırısı
Ergenekon operasyonunun ipuçları, ilk olarak Danıştay 2. Daire’ye yönelik silahlı saldırının ardından belirdi. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’i öldüren avukat Alparslan Arslan ve saldırı için Ankara’ya gelen diğer sanıkların, Cumhuriyet gazetesine farklı tarihlerde 3 kez bomba attıkları da anlaşıldı.
Saldırılan azmettiricisi olarak emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in ismi ortaya atıldı. İstanbul’da saklandığı villada intihara teşebbüs etmesinin ardından yaralı olarak gözaltına alınan Tekin’in, JİTEM’in kurucusu Binbaşı Cem Ersever’in sınıf arkadaşı olması, Susurluk skandal ‘isimlerinden’ Veli Küçük ve avukat Kemal Kerinçsiz’le çekilmiş fotoğrafları ortaya çıktı.
Ancak, saldırının arkasında ‘ulusalcı yapılanma’nın olduğu iddiaları, Tekin’in serbest bırakılmasıyla rafa kalktı.

BİRİNCİ DALGA:
Ümraniye’deki *bombalar

Saldırılara yönelik dava sürürken, İstanbul Ümraniye’deki bir gecekonduda bulunan 27 el bombasının Cumhuriyet gazetesine atılanlarla aynı seriden olduğu anlaşıldı.
Soruşturma, özel yetkili Savcı Zekeriya Öz’e devredildi. 12 Haziran 2007’de gecekonduda yaşayan Mehmet Demirtaş ve Ali Yiğit, bombaların emekli Astsubay Oktay Yıldırım’a ait olduğunu söyledi. İsmi Tekin’le gündeme gelen Yıldırım tutuklandı. Demirtaş ve Yiğit, bombaların nereye konulduğunu kontrol etmeye gelenler arasında Tekin’in olduğunu söyledi.
Böylece operasyonun ‘1. dalgası’ olarak yorumlanan süreç başladı. Savcı Öz, bombalar için “hurda” diyen Tekin ile Danıştay soruşturmasında adı geçen emekli Astsubay Mahmut Öztürk’ü gözaltına aldı.
Tekin ve Öztürk’ün ardından Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk, Eskişehir’deki evinde 11 kilogram patlayıcı ve suikast silahı bulunan emekli Binbaşı Fikret Emek, emekli Yüzbaşı Gazi Güder, Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) Başkanı İsmail Yıldız, Fuat Ermiş tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Gözaltına alınan Ayşe Asuman Özdemir, emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Ergenekon ve Lobi
Tutuklananların evlerinde yapılan aramalarda, ‘Ergenekon’ ve ‘Lobi’ isimlerinin geçtiği belgeler bulundu. Oluşumun, darbe hazırlığı yaptığı iddia edildi. Bursa’daki bir eve yapılan baskında da çok sayıda patlayıcı ve silah bulundu. Bunun üzerine Tekin’in arkadaşı da olan Muzaffer Şenocak ile Aydın Yüksek tutuklandı.

VKGB soruşturması
Haziran 2007’de İstanbul odaklı süren bu gelişmeleri, Ankara’da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’ne (VKGB) yönelik başlatılan soruşturma izledi.
İsmi ilk kez Alparslan Arslan’ın üzerinde bulunan bir kimlik kartı ile gündeme gelen derneğin başkanı Taner Ünal ve dernek üyeleri tutuklandı.
Asker ve polis bağlantılı olduğu iddia edilen derneğin, Türkiye genelindeki bazı eylemleri organize ettikleri ve Ergenekon yapılanmasıyla paralel hareket ettiği öne sürüldü.

İKİNCİ DALGA:
Yazar Poyraz’a tutuklama

Ergenekon’da birinci dalga tutuklamalar, gözaltılar olurken, Genelkurmay Askeri Savcılığı da ele geçirilen askeri mühimmat nedeniyle soruşturma başlattı. 2007 Temmuz ayı boyunca, tutuklanan isimler hakkında dava açılması beklendi. Ancak Savcı Öz, operasyonun daha büyük kapsamlı olduğunu, Temmuz ayı sonunda verdiği gözaltı talimatlarıyla gösterdi.
Operasyonun ‘2. dalgası’ olarak nitelendirilen bu süreçte, Yazar Ergun Poyraz, Akın Birdal’a yönelik suikast sırasında ismi gündeme gelen ve ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adamı olarak da tanınan Mete Yalazangil tutuklanarak cezaevine konuldu.

ÜÇÜNCÜ DALGA:
Veli Küçük’ün evinden çıkan dokümanlar

Ümraniye soruşturmasına yönelik büyük tartışmalar, operasyonun ‘3. dalgası’ olarak nitelendirilen süreçte gelişti.
Aralık 2007’de, 2006’daki Necip Hablemitoğlu suikastinde adı geçen İbrahim Çiftçi’nin öldürülmesinde kullanılan el bombasının, Ümraniye’de bulunanlarla aynı seriden olduğu ortaya çıktı.
Bu gelişmenin ardından, emekli Tuğgeneral Veli Küçük gözaltına alındı. 26 Ocak 2008’de Küçük’le birlikte, Kuvayı Milliye Derneği Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ, avukat Kemal Kerinçsiz, gazeteci Gülay Kömürcü, Susurluk hükümlüsü Sami Hoştan, ‘Drej Ali’ olarak tanınan Ali Yasak ve Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol’un da aralarında bulunduğu 31 kişi gözaltına alındı.
Tekin ile fotoğrafları kamuoyuna yansıyan Veli Küçük’ün evinde Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nden, Ergenekon yapılanmasına, Lobi örgütlenmesine kadar çok sayıda gizli döküman bulundu. Küçük, dökümanları, ‘kişisel merakından dolayı’ sakladığını öne sürdü.

DÖRDÜNCÜ DALGA:
Ertekin’in evinde Glock marka silah

Operasyonun 4. ayağına Şubat 2007’de başlandı. ‘Askeri darbe hazırlıklarına yönelik’ bilgisayar kayıtlarıyla gündeme gelen Doç. Ümit Sayın ile Doç. Emin Gürses, Semra Özal’ın kuyumcusu olarak bilinen Hayrettin Ertekin, gazeteci Vedat Yenerer ve kapatılan Noel Baba Vakfı’nun kurucusu Muammer Karabulut tutuklandı. Ertekin’in evinden Glock marka silah bulundu.

BEŞİNCİ DALGA:
İlhan Selçuk’a *şafak baskını

Bitti denilen operasyonun, 5. ve en çok ses getiren ayağı ise İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi, yazar İlhan Selçuk’un da aralarında bulunduğu 13 kişinin gözaltına alınmasıyla gerçekleştirildi.
Perinçek’in örgütün manifestosunu yazdığı, Selçuk’un üyesi olmamasına rağmen örgütün eylemlerini desteklediği, Alemdaroğlu’nun da darbe planlamasının içinde olduğu iddia edildi.

Tutuklanan 40 kişi *
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan 40 isim şöyle:
Emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli Astsubay Oktay Yıldırım, emekli Astsubay Mahmut Öztürk, emekli Binbaşı Fikret Emek, emekli Yüzbaşı Gazi Güder, ele geçirilen 27 el bombasının bulunduğu gecekondunun sahibi Mehmet Demirtaş, eski polis memuru Muzaffer Şenocak, eski polis memuru Aydın Yüksek, işadamı Kuddusi Okkır,
Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk, Kuvay-i Milliye Derneği üyesi Fuat Ermiş, SESAR araştırma kuruluşu Başkanı İsmail Yıldız, yazar Ergun Poyraz, ADD eski yöneticisi Asuman Özdemir, DYP Kadıköy İlçe Sekreteri Mete Yalazangil, emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk, eski Uzman Çavuş Muhammet Yüce, Kuvay-i Milliye Derneği Teşkilet Başkan Yardımcısı Kahraman Şahin, Kuvay-i Milliye çaycısı Erol Ölmez, özel büro sorumlusu Erkut Ersoy, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, avukat Kemal Kerinçsiz, Susurluk sanığı Sami Hoştan, Kuvay-i Milliye Derneği Teşkilat Başkanı Hüseyin Görüm, Kuvay-i Milliye Derneği Yöneticisi Oğuz Alpaslan Abdülkadir, Kuvay-i Milliye 1919 Derneği Pendik Şube Başkanı Hüseyin Gazi Oğuz, Türk Ortodoks Patrikhanesi basın danışmanı Sevgi Erenerol, Kuvay-i Milliye Derneği üyesi Abdullah Arapoğlu, işadamı Levent Kara, yazar Ümit Oğuztan, Türk İntikam Tugayı (TİT) üyesi olduğu öne sürülen Vatan Bölükbaşı, Doç. Dr. Ümit Sayın, Doç. Dr. Emin Gürses, Doç. Dr. Orhan Tunç, Semra Özal’ın kuyumcusu Hayrettin Ertekin, gazeteci Vedat Yenerer, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer Karabulut, Abdulmuttalip Tongar, Selim Akkurt.

İki isim daha sorgulanacak
Ergenekon yapılanmasının, Hrant Dink suikastından, Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay saldırılarına kadar çok sayıda eylemi organize ettiği öne sürülüyor. Bu iddialarla, tutuklananlar arasında savcılığın nasıl bir bağlantı kuracağı ise iddianameyle anlaşılacak.
Geçtiğimiz hafta, organize suç örgütü lideri Sedat Peker, Susurluk davası hükümlüsü Yaşar Öz ile Akın Birdal suikasti sanığı Semih Tufan Gülaltay’ın ifadesine başvuran Savcı Öz’ün önümüzdeki hafta, Danıştay saldırısı sanıkları Arslan ile Osman Yıldırım’ın ifadelerini alması bekleniyor. Yıldırım’ın avukatı Mehmet Ener, daha önce, müvekkilinin saldırının Ergenekon’la ilgili olduğuna yönelik kendisine beyanda bulunduğunu, ancak, bunları duruşmada anlatmadığını söylemişti.

Tahincioglunun Milliyet'teki yazisi

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 24-03-2008, 18:05
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Ergenekon Dosyasi

Son operasyonda gozaltina alinan Dogu Perincek ile birlikte Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ferhan Bolluk, gazeteci Adnan Akfırat, ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever tutuklandilar.

Dogu Perincek tutuklandi - Milliyet

Sorusturmayi su anda 3 savci yurutuyor. Sorusturmayi yuruten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, benimde sert sekilde karsi ciktigim operasyonun gece yarisi yapilmasini eszamanlilik istegi dolayisiyla savciligin izniyle yapildigi seklinde acikliyor. Bu arada operasyonun sonuna yaklasildigini, dava dosyasindaki bilgi ve belgelerin ise yuzbinlerce sayfa tuttugunu soyluyor.

http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=149004

Star gazetesinin mansete tasidigi ve Kemal Alemdarogluna ait oldugu soylenen sozler ise inanilmaz: "Bu isler kansiz olmaz".

http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=148830

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 24-03-2008, 18:15
osiris - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
osiris osiris isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 May 2007
Bulunduğu yer: ANKARA
Mesajlar: 165
Standart Re: Ergenekon Dosyasi

bütün türk ve türkiye düşmanları zil takıp oynasınlar bakalım başka ne diyeyim

Putların,Kabenin istediği: Kölelik
Çanların,ezanların dilediği:Kölelik
Mihraptı,kiliseydi,tesbihti, salipti:
Nedir hepsinin özlediği: Kölelik
hayyam
http://agnostik.forumup.com/
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 24-03-2008, 19:16
vartor - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
vartor vartor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615

Onur Üyeliği 

Standart Re: Ergenekon Dosyasi

osiris,
* * * Senin gorusunde olmayanlarin, turk ve turkiye dusmani olduklari sonucuna nasil variyorsun anlayamiyorum. Herkes yasadigi ulkeyi en iyi sartlarada olmasini ister. Bu, hem kendini hem de gelecek nesilleri etkileyebilecek bir duzeye ulasma amacina degisik oneriler olmasi gayet normaldir. Bir gorusun aksini savunmak senin icin vatan hainligi olabilir, ama inan ki, ben esas boluculugun, senin zihniyetinde olanlarin yaptigini dusunuyorum. Irkcilik, irkcilik doguracaktir. Nitekim, baskiyla sindirme politikasi hicbir yerde basarili olmadi ve olmayacaktir. Insanlara kardes gozuyle bakmak, irkini,cinsini, dilini, dinini, gormenize mani olacaktir. kardeslik ve birlik icinde yasamaya, musamaha ve hosgoru sonucu ulasilabilir. Bas ezmek, yok etmek, degil, insan gibi davranabilmek bu kardesligi saglayacaktir.

Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 24-03-2008, 19:33
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart Re: Ergenekon Dosyasi

İşçi Partisi, Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçirilen patlayıcılara ilgili başlatılan "Ergenekon" soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında, "suç ve suçlu imal etme girişiminde bulunma" ve "görevi kötüye kullanma" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

İşçi Partisi'nin suç duyurusu dilekçesi, parti Genel Sekreteri Nusret Senem tarafından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) verildi.

Senem, burada yaptığı açıklamada, soruşturmanın Tuncay Güney isimli kişinin emniyet yetkililerine verdiği "uydurma belgeler" üzerine başlatıldığını öne sürdü.

Soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan kişilere, İşçi Partisi ve parti Genel Başkanı Doğu Perinçek'in aleyhinde, asılsız suçlamalar içeren sorular yöneltildiğini iddia eden Senem, bu yolla partilerinin yıpratılmaya çalışıldığını kaydetti.

Senem;
"Tuncay Güney'in CIA ve MOSSAD ile bağlantıları bulunan ve bu kuruluşlar adına çalışan, Siyonizm'in övüldüğü kitaplar yazan bir kişi olduğunu" iddia ederek, "Savcı Öz'ün şüphelilere sorduğu uydurma Ergenekon belgelerinin sahibi Ermeni, Hristiyan ve Siyonizm sevdalısı. Bu kişi, görüldüğü gibi Müslüman ve Türk düşmanıdır. Savcı Öz'e hayırlı olsun" dedi.



http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay...y&idhaber=1006

http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay...y&idhaber=1017

http://www.haberler.com/avukat-turgu...kkinda-haberi/

http://www.haberler.com/kerincsiz-ve...rindan-haberi/

Eski bir hikayeyi ısıtıp önümüze koydular ve dinci oligarşiye mualefet edeni ergenekona sarıp içeriye aldılar.8 aydır iddaname yok mahkeme yok.
Alpaslan Aslan şeriatçı ,şeriat isterim diye bağırıyor ,şeriatçımıymış bu çete acaba?

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 24-03-2008, 19:45
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart Re: Ergenekon Dosyasi

VE TUNCAY GÜNEY SAHNEYE ÇIKTI, HEM DE HAHAM OLARAK


- Tuncay Güney yıllar önce Samanyolu Televizyonunda talk şov yapan bir kişiydi. Bu kişinin evinde, bugün Türkiye’yi sarsan olaylar zincirinin “ERGENEKON”un halkasına nasıl ulaşmıştı... GASTECİ.COM'UN NOTU: HOCAEFENDİ'YE AİT KASETLERİ İLGİLİ YERLERE VEREN KİŞİDİR.

HURRİYET

Saygı ÖZTÜRK
YAZIYOR

Adı Tuncay Güney…
2001 yılında evine yapılan baskında bilgisayar kayıtlarında çok özel bir belge bulundu…
Belgenin adı şuydu:
ERGENEKON LOBİ ÖRGÜTLENMESİ (GİZLİ)
O dönem polis, olayın üzerine gitti sorgulamalar yapıldı, ifadeler alındı.
Ve aradan yıllar geçtikten sonra ERGENEKON LOBİ ÖRÜTLENMESİ GİZLİ RAPORU, evinde Ümraniye’de evinde el bombaları bulunan Astsubay Oktay Yıldırım’ın bilgisayarında ortaya çıktı.
Yine aynı rapordu: ERGENEKON LOBİ ÖRGÜTLENMESİ
Polis olayın üzerine gidince aynı rapor, bu sefer Danıştay saldırısında adı geçen Muzaffer Tekin’in evinde bulundu.
Ve bugün, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk’un gözaltına alınmasına kadar uzanan soruşturmaların kaynağının ilk kez Tuncay
Tuncay Güney fotoğrafını Türk basınında ilk kez hurriyet.com.tr yayınlıyor.
Güney’in evinde bulunan bu belge olduğu anlaşıldı.
Saygı ÖZTÜRK araştırdı, Kanada’nın Toronto kentinde Tuncay Güney’i buldu.
Ancak inanılmaz bir gerçekle karşılaştı.
Bir zamanlar Fethullah Gülen’in Samanyolu TV’sinde talk şov yapan Tuncay Güney’in şimdi Kanada’da bir sinagogda hahamlık yaptığı ortaya çıktı.
Böylece belki de Cumhuriyet tarihinde ilk kez askerin, tarikatın ve hahamlığın bir arada bulunduğu karma karışık bir olaylar zinciri ortaya çıktı.
Ankara şu anda en derin istihbarat faaliyetlerinden MOSSAD’a kadar uzanan iddialarla çalkalanıyor.
Şu soru hala cevap bulamadı:
- Bu kadar hassas bilgilere Samanyolu TV’de talk şov yapan Tuncay Güney nasıl ulaştı?
- Veli Küçük’le ne ilgisi vardı?
- Nasıl Toronto’ya gidip sinagogda haham olabildi?

Türkiye’yi sarsan Ergenekon Soruşturmasının ilk sinyalini veren Tuncay Güney, Gazeteci-yazar Saygı Öztürk’e konuştu


İNANILMAZ OLAYLAR ZİNCİRİNİN DERİN HALKALARI!..

Şu anda meslek hayatımda bu kadar karmaşık ve bu kadar toz-duman arasında arap saçına dönmüş olayları çözmeye çalıştığım bir dönemi hatırlamıyorum…

Sevgili okurlar,
Olaylar gerçekten inanılmaz soru işaretleri barındırıyor. Ve yargının, Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturmasına bir zarar vermemeye özen göstererek, daha açık bir deyişle, soruşturmanın Türkiye için, demokrasi için selametle sonuçlanmasını umarak ulaştığım sonuçları ve soru işaretlerini bütün çıplaklığıyla aktarıyorum.
Önce şu soru:
- Tuncay Güney yıllar önce Samanyolu Televizyonunda talk şov yapan bir kişiydi. Bu kişinin evinde, bugün Türkiye’yi sarsan olaylar zincirinin “ERGENEKON”un halkasına nasıl ulaşmıştı…

Evindeki bilgisayarda, gizlilik derecesi yüksek olduğu varsayılan “Ergenekon Lobi Örgütlenmesi- Gizli” raporu ne arıyordu? Bütün bu soruları hem Tuncay Güvey’e sordum, hem de güvendiğim kaynaklardan araştırdım.

Peki Tuncay Güney, nasıl Kanada’nın Toronto kentine kadar gidip orada Sinagog’da nasıl rabay olarak görev alabildi? Tuncay Güney kendi ağzından ne diyor:

“Elhamdülillah ben Müslüman değilim. Ama bu benim İsrail ajanı olduğumu, İsrail'e çalıştığımı göstermez. Ben Musa’nın kitabına inanıyorum ve mesihi bekleyenlerdenim.”

İşte sevgili okurlar,

Doğrusu inanılacak gibi değil. Türkiye’de Samanyolu televizyonunda bir dönem talk şov yapan Tuncay Güney… Bilgisayarında Türkiye’nin en karanlık ilişkilerinin iddia edildiği Ergenekon Lobi Örgütlenmesi gizli raporu bulunan yine o Tuncay Güney…

Veli Küçük’ü tanıyan, “en az 100 defa görüşmüşüzdür” diyen Tuncay Güney…
Kuzey Irak’a gidip Barzani ve Talabani’yle görüşen ve Diyarbakır’a döndüklerinde dönemin Emniyet (sonradan suikasta kurban gitti) Gaffar Okkan’la bağlantıya geçen yine Tuncay Güney…

Ve şimdi kendi ağzından Toronto’ya gidip Sinagog’de görev yaptığını ve Musa’nın kitabına inandığını söyleyen Tuncay Güney…

Hadi bakalım çıkın işin içinden…

Bu kadar karmaşık olaylar zinciri nasıl açıklanabilir?

Şu anda olayı soruşturan Cumhuriyet savcısının ne kadar zor bir soruşturma içinde olduğu bile bilgi karmaşıklığından anlaşılıyor.

Sevgili okurlar şimdi size son olarak şunu aktarabilirim:

-Tuncay Güney çok önemli bilgiler veriyor. İfadesindeki bazı detayları ise reddediyor.
Güney’in anlattığı bazı detayları ise soruşturmaya olumsuz bir etki yapmasın diye şimdilik yayınlamıyorum…
Ankara’daki bu inanılmaz gelişmeleri aktarmaya devam edeceğim…



21.Mart.2008 14:31:12

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 24-03-2008, 19:49
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart Re: Ergenekon Dosyasi

Cumhuriyet 24.03.2008
GÜNDEM

MUSTAFA BALBAY

'Temiz Eller' mi? 'Anti-AKP Temizliği' mi?

Erdoğan , ayrıntılarını yargıdan değil, çete medyasından öğrendiğimiz Ergenekon soruşturmasını İtalya'daki "Temiz Eller" operasyonuna benzetti.

Erdoğan'ın yaptığı hiçbir şey bize benzemediği için, bunu da dışarıdaki bir olaya benzetmesi doğal. YÖK'te Malezya modeli, ekonomide dolar şeyhleri modeli, anayasada Venedik modeli... Bindik bir gondola, dola babam dola, gidiyoruz!

Sanırız Başbakan Venedik demişken, Roma'ya uğrayıp, Temiz Eller operasyonunu gündeme getirdi.

Her şeyden önce Temiz Eller operasyonu; siyasetin tepesine çöreklenmiş, çıkarcı grupların temizlenmesiydi. Temiz Eller, İtalyancasıyla "Mani Pulite" 1992 yılında başladı, İtalya koşulları içinde gidebildiği yere kadar gitti. Milanolu savcıların başlattığı hareketin sembolü, güçlendirilmiş yetkileriyle, Antonio di Pietro idi.

Savcı Pietro'nun cesur adımları sonucunda mahkeme karşısına çıkarılanların kısa dökümü şöyleydi:

4 başbakan, 25 bakan, 100 üst düzey bürokrat, 400 milletvekili...

Operasyonun hedefi, devleti her türlü kirli işten arındırmaktı. Birinci hedef şuydu:

Yolsuzluklar!

***

Başbakan'ı, İtalya'daki bu operasyonu bir bütün olarak tümüyle ele almaya çağırıyoruz.

Türkiye'deki operasyonlar ne durumda?

Erdoğan'ın söylediği "devleti çetelerden temizleme, yolsuzluklardan arındırma" iddiasıyla başlatılan operasyonların sonuca ulaşmasını biz de yürekten isterdik. Temiz devlet beraberinde temiz toplumu da getirir, umudunu yeşertirdik.

İki örnek verelim...

Mayıs 2006... Darbe yapmaktan Başbakan'a suikast düzenlemeye kadar her türlü eylemi planlamış, krokiler çıkarmış "Atabeyler çetesi" yakalandı... Çetenin, hükümeti düşürmeyi hedeflediği açıklandı. Bir dizi tutuklama... Bugün bu "çete" ile ilgili cezaevinde tek kişi yok!

Temmuz 2005... Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın , "çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan" tutuklandı. Evi, bir terörist hücresi gibi basıldı, arandı. Hakkında tam 3 bin yıl hapis istemiyle dava açıldı. Prof. Aşkın'la birlikte tutuklanan üniversitenin Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı intihar etti. Aradan aylar geçti, 3 bin yıl hapsi istenen Prof. Aşkın beraat etti!

Buna benzer pek çok soruşturma var.

***

Gazetemizin imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk , sabaha karşı gözaltına alındı, sabaha karşı serbest bırakıldı. İlhan Selçuk'un gözaltında olduğu saatlerde Başbakan'ın yaptığı "Temiz Eller" konuşmasının bizde çağrıştırdıklarını aktardık.

Temiz bir toplum, yolsuzluklardan, yasadışılıklardan arındırılmış bir devlet bizim de özlemimiz. Başta İlhan Selçuk olmak üzere Cumhuriyet gazetesinin varlık nedenlerinden biri...

Ancak, ortada henüz iddianamesi bile bulunmayan bir olayla ilgili böylesine iddialı konuşan Başbakan'ın tutumu ve önceki operasyonlar, aklımıza şu ikilemi getiriyor:

Yapılan gerçekten temiz eller operasyonu mu yoksa AKP hükümetini rahatsız eden kişileri, kurumları etkisizleştirme operasyonu mu?

Bu sorunun peşini bırakmayacağız!

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 24-03-2008, 20:16
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Ergenekon Dosyasi

Evet, Turkiye'de de ayni Italya'da oldugu gibi siyasetin tepesine coreklenmis bir tur cikar grubu var. Italya'da 4 basbakan, 25 bakan, 100 ust duzey burokrat mahkeme karsisina cikarilmis. Bu bir Gladio orgutunun temizlenmesiydi. Turkiye'de de ayni seyin yapilmasi gerekiyor. Daha once Susurluk davasi ile bazi seyler ortaya cikacak gibi gorundu ama olayin kucuk bir cete orgutlenmesinin cok daha otesinde oldugundan olsa gerek, ceteler ellerini kollarini sallayarak gezmeye devam ettiler.

O zaman "devlet icin kursun sikan aslanlar" vardi, simdi de "vatan askindan oluyoruz" diye bagiran, gercekte halkina sadece baskiyi ve teroru layik goren bir takim tehlikeli adamlar. Bu operasyonun nerelere kadar uzyanacagini bilemiyorum, ama umarim bir kismi bile olsa ortaya cikar. Bunlar temiz bir toplum, seffaf bir toplum istemiyorlar. Cirkinliklerini "vatan askimiz" hamasetiyle ortmeye calisiyorlar sadece.

Elbette AKP davasi da Ergenekon davasi da karsit guclerin yargiyi kullanma cabasi olarak degerlendirilebilir. Nitekim Ulusalcilara gore AKP kapatma davasinda savci hukuku uyguuyor, Ergenekon davasinda ise savcilar AKP'nin oyuncagidir. AKP'ye gore ise kapatma davasi siyasal bir davadir, milletin iradesine karsi saldiridir, Ergenekon davasi da temiz toplum icin suren bi hukuk ornegidir. Yarginin bagimsiyligi konusunda her zaman suphe duymus olsam da, yine de bu davalarin bu kadar basit olmadigina inaniyorum. Salt kendi ideolojik anlayisina uymadigi icin acilan bir davayi "soytarilik" diye degerlendirmek ise Kemal Alemdaroglu gibi dini butun, akli yarim olanlara ait olsun. Onemli olan ideolojik saplantilar degil, gerceklerdir. Ortada bir suru cinayet, suikast, bombalar, gecmisten beri karanlik islerin icinde olmus adamlar var. Halk, ideolojik yonlendirmeler degil gercekleri ogrenmek istiyor.

Bir takim onyargilarla A kisisi papazmis, B kisisi zaten ulusalciymis diye degerlendirme yapilmaz. Kisinin neci oldugu degil, somut olaylar ilgilendirir bizi. Burdan bakip akliselimle anlamaya calisalim olaylari. IP'in actigi dava onemli degil. Bu tur davalarda hep boyle karsi davalar acilir. Onemli olan ellerinde kanitlar olup olmadigi. Muhtemelen kendileri de actiklari davalardan birsey cikmayacagini biliyorlar. Sirf haber olsun, kamuoyu olsun vb. amaciyla dava acip sonra da haber yapiyorlar.

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 24-03-2008, 20:35
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Ergenekon Dosyasi

Ergenekon davasi ile ilgili olarak gozaltina alip birakilan Ilhan Selcuk'in ilk yazisi Cumhuriyet gazetesinde basyazi olarak yayinlandi. Selcuk, yazisinda ayni AKP'lilerin kapatma davasina yaklastiklari gibi yaklasiyor. Hukumetin davayi etkilemeye calistigini ileri suruyor.

Bu arada Cumhuriyet gazetesinin bu surece gelinene kadar Ergenekon davasi ile hicbir habere yer vermedigini de belirtmekte yarar var. Son surecte Ergenekon davasinin Cumhuriyet'in temel konularindan bir olacak mi, bunu gorecegiz.

------------

İktidar ve Yargı... *- Ilhan Selcuk


Türkiye’de bugün iki dava ülkenin geleceğini belirleyecek kadar önem kazanmış gibidir.

Bunlardan biri ’Ergenekon Çetesi’ ya da dosyası diye vurgulanıyor, öteki ’Kapatma Davası’ diye anılıyor.

’Kapatma Davası’nın boyutları, içeriği, yapısı, davalıları bilinmektedir. Çünkü iddianamesi yazılmıştır, yetkili mahkemesine verilmiştir; yargıçların dile getireceği hukuk konuşacaktır; sonucu beklemek gerekir.

’Ergenekon Dosyası’ ise henüz ilk tahkikat aşamasındadır.

Deliller toplanmakta, dava dosyasındaki belgeler üzerinde çalışılmaktadır. Şüpheli ya da zanlıların saptanması süreci yaşanmaktadır; davanın niteliği, içeriği, boyutları, sınırları, sanıkları zamanla kesinleşecektir.

Kuşkusuz bu konuda kararı verecek olan görevli savcıdır.

Gerçekte yasalarımıza göre ilk tahkikat gizlidir, açıklanması yasaktır; ama, medyamız doludizgin siyasal yorumlarla Ergenekon soruşturması üzerine demediğini bırakmamaktadır.

****

Ancak daha da "vahim" bir tablo ortaya çıkmıştır.

Demokrasilerde üç erk olduğu biliniyor: Yasama - yürütme - yargı.

Yargının tümüyle bağımsız ve tarafsız olması çağdaş demokrasilerde temel kuraldır.

’Yürütme’ nin, başka deyişle hükümetin, bir başka söyleyişle de siyasal iktidarın yargı bağımsızlığını ’ihlal’ etmesiyle demokratik devlet düzenini kökünden sarsacağı biliniyor.

Bu girişime yönelen bir siyasal iktidar meşruiyetini kendi elleriyle baltalamaya yönelmiş olur.

Oysa bugün Türkiye’de görülen tablo nedir?

AKP iktidarı yargı bağımsızlığına karşı adeta bir savaş açmıştır.

****

Ancak "Kapatma Davası"na karşı AKP Hükümeti’nin ve cephesinin savaş tamtamlarını çalması, Başsavcı’ya saldırmayı yoğunlaştırması, hukuk sürecini kesintiye uğratmak için anayasayla bile oynamaya kalkması olayın bir yüzüdür.

Olayın öteki yüzü belki daha sakıncalı bir tutum sergiliyor.

Hükümetin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan , Ergenekon dosyasında yine ’taraf’ rolü oynamaktadır; yargıyı yine etkilemeye çabalamaktadır.

Tutumu ve konuşmalarıyla, AKP lideri, ’Kapatma Davası’nı ortadan kaldırmaya çabalarken Ergenekon konusunda sonuna dek soruşturmayı destekleyeceğini açıkça söylemektedir.

Oysa Başbakan’ın Ergenekon soruşturmasında destek olması, tahkikatı yürüten savcılığı da müşkül duruma düşürmektedir; sanki yukardan talimat ya da baskı üzerine soruşturmayı yürüttükleri sanısına veya suçlamasına yol açmaktadır.

Sonuçta Başbakan Recep Tayyip’in konuşmaları ve davranışları, soruşturma dosyası üzerinde savcılığı tedirgin edecek bir şaibeyi türetmek ve ortamı yaratmak işlevini göstermektedir.

****

Ergenekon Dosyası’nı oluşturan şüphelilerin sivil ve asker kapsamında gittikçe çoğalan ve daha da artacak gibi görünen listesindeki adlarla Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarındaki üslup yan yana getirilip AKP iktidarının yargıyı etkileme yolundaki pervasızlığı da buna eklenince sonucu adaletin hayrına yorumlamak olanaksızlaşıyor.

AKP iktidarı yargıyı rahat bırakmalıdır.

İster Ergenekon dosyası olsun, ister kapatma davası olsun, bu kurala titizlikle saygı gösterilmelidir.

İktidar yargıyla oynamaya başlamak hevesine kapıldı mı ülkede ne huzur kalır ne de istikrar...

Türkiye’yi bugün bu huzursuzluk baştan sona sarmıştır."

Cumhuriyet, Basyazi

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 24-03-2008, 21:10
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Ergenekon Dosyasi

Ulusalci kesimden Fehmi Koru'nun yazilari yuzunden Ilhan Selcuk'un gozaltina alindigina dair iddialar ortaya atilinca Fehmi Koru, buna bir cevap yazdi. Tabii bu iddianin gercek olduguna hic ihtimal vermiyorum. Hadi halk koyun gibi oy veriyor, savcilar da mi koyun gibi adam topluyor. Ancak Fehmi Koru'nun yaptigi is de herkese acayip gelecek cinsten. Konuyu yakindan izleyen, kitap yazan meslektas kimdir anlayamadim ama onun araciligiyla yeni isimler falan veriyor. Daha dogrusu isimlerinin bas harflerini veriyor. Ilk uc isimden ikincisinin ve ucuncusunun bas harflerini bu "kitap yazan arkadasi" vermis. Sirada ilk isim var, yani cetenin basi. Ne diyeyim bilemedim. Dava degil ama dava hakkinda yazanlar komik bir hal almaya basladilar gibi geliyor bana.

Iste Fehmi Koru'nun yazisi:

Huzurum kaçmaya görsün - *Fehmi Koru

İlhan Selçuk salıverildi, bana saldırılar ise devam ediyor. Çok ilginç bir dönemden geçtiğimizi artık hepimiz biliyoruz; özellikle de İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu'nun 'Ergenekon operasyonu' kapsamında gözaltına alınmaları hepimizin gözünü açmış olmalı. Polisler evine geldiğinde çay ikramına nail olmuşlar İlhan Bey'in, savcılar da mahkemeye sevk etmeden kendisini salıvermişler.

İlk gün yansıtıldığı kadar ayağa kalkmayı gerektirecek bir şey yokmuş sizin anlayacağınız...

83 yaşındaki bir yazarın gecenin bir vakti evinden alınması hoş bir şey mi? Elbette değil. Daha nazik ve kamu vicdanını rencide etmeyecek bir yöntem bulunabilirdi. Gözaltının uzamaması, tutuklama ihtiyacı duyulmaması rahatlatıcı. Savcılar bilmek istediklerini öğrenmiş, ipuçlarını birbirine bağlayacak irtibatları kurabilmişler midir?

Bilmiyorum. Tıpkı son günlerde yazılarıma sıkça konuk ettiğim İlhan Selçuk'un gözaltına alınacağını bilmediğim gibi. Tıpkı daha önce gözaltına alınanlarla ve bundan sonra alınabileceklerle ilgili hiçbir bilgim ve ilgim olmayışı gibi...

Kendileri olsa bu durumdan yararlanmaya kalkışırlardı. Geçmişi hatırlayın: Yazarlarından bazıları politikacılar ve devlet görevlileriyle ilgili iddialarda bulunur, ısrarla işin peşini takip ederlerdi; sonunda göz altına alınırsa politikacı veya memur, "Bizim sayemizde" diye başlık atarlardı. Yaşa saygı da yoktur bunlarda; torun-torba sahibi nice insanı zindanlara attırdıkları için övündükleri bilinir...

Yaşlı birini zor durumda görmek, yaşını başını almış kişi ne kadar yanlış işler yapmış olursa olsun, bizleri huzursuz eder. "İlhan Selçuk gözaltında" haberi beni çok mutsuz etti. Bir yandan bu mutsuzluğu, bir yandan da buna sebep olduğum iddiasının rahatsızlığını yaşattılar bana; esas kahrolduğum bu...

İlhan Selçuk dikkatle izlenmeyi hak eden yazılar yazıyor. Ben de burada fırsat düşürüp yazdıklarını değerlendiriyorum. Sadece ben değil, medyada İlhan Selçuk'u yakın takibe almış pek çok meslektaş var, onlar da yazıp duruyorlar. O da kendisine takılanlara bazen cevap veriyor. Türk basınında bugüne kadar hep olduğu gibi.

Birdenbire şunu anladık: İlhan Selçuk hakkında yazı yazılmaması gereken dokunulmaz biriymiş... Televizyon ekranlarından, "İlhan Selçuk'umuzu ihbar ettiler" diye bağıranlar herhalde bu kanaatte olmalılar. Ne yapmışım ben? İlhan Selçuk'la ilgili yazı yazma dışında? O yazılarda kendisinin yazdıklarının satır aralarını deşifre etmeye çalışmışım. Afedersiniz de, 'Ergenekon' gibi bir dosyayı elinde bulunduran savcı yazımı okuyup "Haydi, İlhan Selçuk'u da içeriye alayım" mı demiş oluyor?

Ben yazıyormuşum, savcılar göz altına alıyormuş... Bunu iddia eden nasıl bir kafadır yahu?

Aslında bu soruyu sormamam gerektiğini biliyorum. Çünkü bu tür olayların nasıl cereyan ettiğinin farkındayım. Durumdan vazife çıkarmak nedir, haberdarım. Gözaltıyla birlikte dikkatlerin bir-iki isim üzerinde yoğunlaştırılması elbette masum bir davranış değildi; masum olmadığı için de yukarıdaki sorularımı sorulmamış kabul edebilirsiniz.

Biliyorsunuz, geçmişte Milli Güvenlik Kurulu'nda görev yapmış kuvvet komutanı düzeyindeki bazı subaylar emeklilik sonrası Cumhuriyet Gazetesi Vakfı yönetimine girdiler. Bunlardan biri Aytaç Yalman, diğeri Şener Eruygur... Şener Eruygur aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği'nin de başkanı. Bu arada yine eski komutanlardan Doğu Silahçıoğlu da Cumhuriyet'e yazılarıyla sürekli katkıda bulunuyor.

İlhan Selçuk'un böyle bir dost çemberine rağmen gözaltına alınabilmesi esas hayret sebebi olmalı.

Ergenekon konusu ne zaman açılsa hemen tepe yöneticiler akla gelir. 2 ve 3 numaranın isimlerinin baş harflerini bu konuyu yakından izleyen, kitap yazan bir meslektaş açıkladı; '1 numara' ise çok korkutucu biri olmalı ki kimse onun adını telâffuz edemiyor. Savcılar onu biliyor mu, yoksa gözaltına aldıklarından öğrenmeye çalıştıkları '1 numara' denilen kişinin kimliği mi?

Şimdiye kadar hiç önemsemediğim bu konuyu şimdilerde kafama takmamın sebebi, İlhan Selçuk'un gözaltına alınmasıyla birlikte üzerime üzerime gelinmesini '1 numara' denilen kişinin orkestra şefliğine bağlamam. Onun yönlendirmesiyle sağa bakıp hizaya geçmiş olmalı saldırganlar... Bu sebeple benim için de önemli biri haline geldi artık '1 numara'...

Doğu Perinçek de gözaltında, Kemal Alemdaroğlu da; kimsenin aldırdığı yok. 80'i aşmış olmayabilirler, ama onlar da yaşı kemale ermiş ve ismi duyulmuş kişiler... Salıverilmek şöyle dursun, gözaltı süreleri uzatılıyor da kimse sesini yükseltmiyor.

Peki, bunun sebebini bilen var mı?"

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:27 .