Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Büyük Patlama Teorisi

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #191  
Alt 19-03-2016, 19:47
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Entropi
Çevresiyle ısı, özdek, erke vb ilişkisel alış verişin olmadığı, böylelikle KAPALI tabir edilebilir sistemlerde entropi sabit kalabilir veya artar...

Uzay kapalı bir sistem değildir, herhangi bir dış uzaydan söz edilemeyecği için herhangi bir kaçışta söz konusu değildir, o nedenle çevresiyle irtibatı olmayan sınırlı ortamlar olarak alınamazlar. (Örneğin kuasar gözlemleri, galaksi gözlemleri, yıldız sönümlemeleri gibi, oluşumları da mevcuttur, açık sistemlerde tersinmezlik geçerli değildir)

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #192  
Alt 02-04-2016, 03:19
turin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
turin turin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2015
Mesajlar: 845
Standart

Bu bulgular muazzam bir önem arz etmektedir. Öncelikle, enflasyon kuramının öngördüğü resmi çok önemli bir ölçüde doğrulamaktadırlar. Bildiğimiz kadarıyla, gözlemlenen kütle çekim dalgalarını enflasyon dışında üretebilecek bir olay mevcut değil. İkincisi, bu gözlemler bize enflasyon hakkında bilmediğimiz birçok detayı gösteriyor. Özellikle, daha önce üzerinde değişik tahminler yürütülen enflasyon dönemi sırasındaki evrenin enerji yoğunluğu, bu ölçümlerle birlikte bir kesinlik kazanmış oldu.
http://www.evrimagaci.org/fotograf/103/5671
Alıntı ile Cevapla
  #193  
Alt 02-04-2016, 08:33
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

Kütleçekim dalgalarını güya 2014te de kesfetmislerdi hem de yanılma paylarının trilyonda 1 den bile kücük olduhunu söylemislerdi. Kütlecekim dalgasını bulduklarını söyledikten sonra Alan Guth a 1 milyon dolar ödül vermişlerdi..

Ancak sonra yanıldık dediler, yanlış yorumlamışız..

Simdi bu sene bir kez daha kütlecekim dalgasını kesfettiklerini iddia ettiler. Ama kimilerine göre bu da bir yalan...

http://osnetdaily.com/2016/02/7567/

Onlarca yıldır kütlecekim dalgalarını gözlemleyebilmek icin milyonlarca dolarlik aletler gelistirip ölcüm yapiyorlar. Evrendeki her seyden sorumlu bir kuvvetin dalgasını algılamak bu kadar zor mu???

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
Alıntı ile Cevapla
  #194  
Alt 02-04-2016, 12:18
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Mukerrer

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #195  
Alt 02-04-2016, 12:19
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Bu Enflasyon kelimesi, bildiğimiz "şişme", zaten Kuramın (Big Bang) kendisine ait...

İlgili yazıdan;
İşte tam olarak bu noktada kütle itim sona ermiş oldu, fakat evren milyarlarca yıl boyunca genişlemesini sürdürdü. Şu halde, evrenin doğum anından sonra gerçekleştiği şüphesiz olsa da, enflasyon döneminin kozmologların Büyük Patlama adını verdikleri dönemin öncesine tekabül ettiğini söylememiz mümkündür.
İlgili yazının esası
Enflasyon evresindeki muazzam genişlemeden dolayı oluşan genleşme etkisi büyük ölçekte düzensiz yapıları daha düzenli hale getirme eğilimi gösterir, ki bu kozmoloji için oldukça iyidir. Keza, patlama evresi geçirmiş bi evren muhtemelen oldukça dağınık ve gözenekli bir halde olacaktır. Kozmik Mikrodalga Arkaplan Işınımı4 gözlemlerinden görüldüğü kadarıyla da evren buna uygun olarak ilk anlarında oldukça homojen bir yapı göstermekteydi, öyle ki yoğunluk 100000’de 1 derecesinde farklılık payıyla evrenin her yerinde aynıydı.

Maddenin evrendeki dağılımında var olan söz konusu bu çok küçük farklılıklar, kütle çekimin de etkisiyle daha da derinleşmeye başladı. Öyle ki, yoğunluğun biraz fazla olduğu bölgelerde daha güçlü bir kütle çekim alanı oluştuğundan dolayı bu bölgelere daha çok madde çekildi ve bu o bölgedeki kütle çekim alanını daha da kuvvetlendirdi. Topaklanan bu maddelerin herhangi bir yapı oluşturabilmesi için, görüldüğü üzere enflasyon evresinin sonunda maddenin uzayda dağılımında az da olsa yoğunluk farklılıkları olması gerekmektedir.
Esasta temeldeki dayanak;
John Kovac ve BICEP2 grubu tarafından yayınlanan yeni sonuçlar ise bu kütle çekim dalgalarının yüksek bir doğruluk payıyla ölçümüne dayanmakta. Ölçümleri yapan grup doğrudan kütle çekim dalgalarını gözlemlemedi, ancak bunun yerine gökyüzünün belli bölgelerinde kozmik mikrodalga arkaplan ışınımının oldukça detaylı bir polarizasyon haritasını çıkardılar. Gözlemledikleri şey polarizasyon haritasında yer alan “B modu” adını verdikleri türbülans desenleriydi, ki bu desenler yalnızca evrenin ilk anlarındaki kütle çekim dalgaları veya modern evrendeki mevcut maddenin yol açtığı kütle çekimsel mercek etkisiyle oluşabilirdi.
Sonuç:
Şişme(enflasyon) konusu Big Bang'den ayrı, farklı ele alınacak bir konu değil, aksine Big bang'in başından beridir en temel dayanağı, zeminidir, bozacı, şıracı tarzında yaklaşmanın anlamı yok... Elbette detayda enflasyonun etken ve etmenlerinin aydınlatılmasına bir şey denemez, lakin ne arkaplan fon ışıması ne de evrenin genişlediğine dair elde sağlam bir dayanak, gözlem mevcut değil... Gerçekten de değil...

Hala Evrenin homojenliği konusunda, ayak direyn çabalar diye düşünüyorum... Esas, temelde duran bu, HOMOJENLİK!

Karanlık madde şu bu derken, şimdi de homojen yapıyı neyin bzduğu üzerinde kafa yoruluyor, iyi de homojen bir yapı sergilediği malum mu? Değil, sorun da evvela burada..

Ne olursa Big Bang olur mantığı hala hakim ki, bu tutumu bilim(en azından bilimden anladığım) adına geçerli görmüyorum... heleki gözlemlenen Evren homojen değil, günümüzden 13 milyar yıl önceye dayandığını iddia ettikleri haritalarda da homojen bir yapı yok..

Evveliyatı için ise (karanlık dönem, 300 milyon yıl), muzzam bir genişleme(ışık hızının katlarınca!) ve böylece birbirinden muzzam uzaklaşan yapıya rağmen, neye hangi türden nesnel zemine dayanarak, nasıl-ne çeşit-, muzzam şişme ve uzaklaşmayı ve zıtlaşan açıları kolayca kırabilecek bir kütle çekim-itiminden söz ediliyor?(belli değil). Bu neyin-nelerin kütle çekimi(galaksiler mi? Ne? Hangi dilimde, ilk 400 milyon yılda mı, homojen yapının bozulması ne zaman belli değil, ama 13 milyar yıl önceki gözlemler belli, homojen bir yapı mevcut değil, muazzam heterojen)?

neyse Evrenin başlangıçta homojenliği iddiasını, bu tür haritalandırmalarla ispatlamak mümkün değil, heleki en uzak gözlemler dahi heterojen yapı sergilerken... Kütleçkimi, itimi olması, yüksek hızlarda birbirinden ayrışan(ışık hızı veya üzeri) yapıları(yapı varsa ortada tabi!?) kısacık sürede heterojen bir görüntü sergilemesini sağlamaya yeterli mi?

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #196  
Alt 02-04-2016, 12:39
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Mesela

Kozmik Arplan Fon ışıması
Gökadaların oluşmasından önce mi? (Big bang'e göre evet)...

Kısaca Big Bang'e göre, Önce "Kozmik arka plan fon ışıması vardı"...

Sorun şu ki, defalarca yapılan gözlemler aksini söylüyor, fon ışıması için gökadalar ve dış parçacıklar olmalı öngörüsünden yola çıkılıyor... (Bu iddialar laboratuvar deneyleriyle, gözlemlerle kanıtlanmış-iki seçenekle de kanıtlanmış durumda)

Bu gözlem ve deneyler ne zaman yapılmış?

1989-1992 arasında

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #197  
Alt 13-01-2024, 21:21
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

sıfır hacim sonsuz yoğunluk

bu saçma iddianın nedeni evrenin bu günkü durumundan sözde geriye gidilince
sıfır hacim sonsuz yoğunluk olması gerekirmiş puhahaha

bu saçmalığa matematik ile yok quantumla yok teori ile cevap vermek saçmalığın daniskası değilde nedir

evrenin fiziksel yasalarında , sıfır hacme sonsuz yoğunluk sığar mı ?

kuş kıçından teorik olarak dinanazor sıçar demekle , sıfır hacimde sonsuz yoğunluk demek arasında ne fark var,

sırf bir gözlemde aralarında ki uzaklaşmaya bakarak geriye dönük böyle saçma bir
teori ortaya konur mu ? hem sen neyin merkezindesin ki bir şeylerin uzaklaştığına karar verebilirsin sana uzaklaşan başka bir yere yaklaşıyor da olabilir !

big bang çığlıkları yalan dolan içeriyor.

asrın yalanı
sıfır hacim sonsuz yoğunluk pehhhhh

Alıntı ile Cevapla
  #198  
Alt 14-01-2024, 01:13
dine mine ne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dine mine ne dine mine ne isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 May 2015
Mesajlar: 1.529
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Mesela

Kozmik Arplan Fon ışıması
Gökadaların oluşmasından önce mi? (Big bang'e göre evet)...

Kısaca Big Bang'e göre, Önce "Kozmik arka plan fon ışıması vardı"...

Sorun şu ki, defalarca yapılan gözlemler aksini söylüyor, fon ışıması için gökadalar ve dış parçacıklar olmalı öngörüsünden yola çıkılıyor... (Bu iddialar laboratuvar deneyleriyle, gözlemlerle kanıtlanmış-iki seçenekle de kanıtlanmış durumda)

Bu gözlem ve deneyler ne zaman yapılmış?

1989-1992 arasında
??????????????

Bazı insanlar hiç değişmez. kendilerini deyistirmemek icin sadece daha iyi yalan atmayi öğrenirler
Alıntı ile Cevapla
  #199  
Alt 15-01-2024, 05:58
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

dine mine ne´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
??????????????
Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, astronom, akademisyen.
Plazma fiziği, manyetohidrodinamik alanında çalışmalar üretmiş bir bilim insanıdır.

Evrenbilim - Esat Rennan Pekünlü
Evrenbilim - Esat Rennan Pekünlü - s:21,22,23 Diyor ki
Özetleyecek olursak, en büyük ölçeklerde gözledigimizde evren bugün süper gökada kümeleri, "bubble"lar, bosluklar gibisinden devasa yapılar sergilemektedir. Eger evren Standart Büyük Patlamanın ileri sürdügü gibi esdagılımlı özdek ve ısınım "çorbasından" bugünkü durumuna geldiyse, bu yapılar nasıl olustu ? Bu sorunun Standart Büyük Patlama modelindeki yanıtı , " Bu yapıların kaynagı, enflasyonist çagın sonunda, kozmik çorbada ortaya çıkan küçük ölçekli kuantum dalgalanmalarıdır" biçiminde verilir. COBE'nin gözledigi sıcaklık dalgalanmaları da bu dalgalanmaların günümüzdeki büyük ölçekli durumudur. Diger bir deyisle, özdek yogunlugundaki kuantum dalgalanmaları kendisini foton sıcaklıklarındaki dalgalanmalar olarak gösterir. Isınımın frekans tayfı 2.73 K sıcaklıgındaki bir kara cismin tayfını öykünmektedir. Bu gerçekten yola çıkan standart Büyük Patlamacılar mikrodalga ardalan ısınımının , evrenin sıcak yogun bir baslangıcı oldugunun kanıtı olduguna isaret etmektedirler. Diger yandan sıcaklıklardaki yönbagımlılıklar bugünkü yumrulu yapıları açıklama görevi görecekti. Ancak, yönbagımlılıkların genligi (DT / T ~ 10 - 6 ), bugün gözlenen süperküme yapılarını açıklayamayacak denli küçük oldugundan "karanlık özdek" kavramı bir "epicycle" (yara bandı!)olarak evren modellerine sızmıstır. COBE sonuçları, Büyük Patlama, Enflasyon ve Karanlık özdek içeren evren modelleriyle tutarlıdır. Isınımın ardalandan mı geldigi yoksa yerel bir etki mi olduguna iliskin belirsizligi açıklıga çıkarabilecek olan ısısal Sunyaev - Zel'dovich etkisi henüz inandırıcı bir biçimde algılanamamıstır.

Yukarıda da degindigimiz gibi, gözlemsel bir gerçek olan Mikrodalga Ardalan Isınımı , evrenin sıcak bir baslangıcı oldugunu savunan Büyük Patlama modelinin güçlü bir kanıtı olarak sunulur. COBE uydusu verileri bu ısınımın tayfının 2. 73 K sıcaklıgındaki kara cisim tayfına uydugunu göstermistir. Bu sonuç, çogu evrenbilimci tarafından Büyük Patlama modelinin dogrulanması olarak yorumlanmıstır. Baska yorumlar da var. "Ancak, Büyük Patlama modeli, erken dönemlerin kara cisim tayfının daha sonra gerçeklesen ve termodinamik karakterde olmayan olaylarca bozulacagını öngörmektedir. Termodinamik karakterde olmayan olaylara örnek olarak, gökadaların, gökada kümelerinin ve bugün gözledigimiz, boyutları 100 Mpc e dek uzanabilen hücre benzeri yapıları sayabiliriz. Mikrodalga ardalan ısınımında bu olayların izi algılanmalıydı. Algılanamamıs olması, on yıl önceki kuramsal beklentilerin bosa çıktıgına isaret eder. Gözlemler karsısında sınanmaktan kaçınan Büyük Patlama modeli yerine yeni arayıslar baslamıstır.

Büyük Patlama modeli evrenin düz ve yapısız (yapı sözcügünden gökadalar, gökada kümeleri, gökada süper kümeleri ve bosluklar anlasılmalıdır) olarak basladıgını ancak daha sonra yapıların olustugunu söyler. Bu mucizenin (mucize, çünkü evren boyutlarına da dikkatsiz bir biçimde uyguladıkları termodinamigin II. yasası, esdagılımlı bir ortamdan büyük ölçekli yapılara geçmenin, diger bir deyisle, karmasadan düzen dogurmanın olası olmadıgını savunur!) nasıl olustugunu açıklayabilmek için sayısız çabalar harcanmıstır. Bu çabaların iki ortak yanı bulunmaktadır. Birincisi, daha üst düzeyde fizige kaçıs ; ikincisi, sıgınılan yeni fizikte ortaya çıkan devasa boyutlu ayrıntıların deneysel veya gözlemsel olarak sınanamıyor olması. Belki de bu nedenle bu modellere "senaryo" deniyor! "Sorunun özü olayların gelisme sırasında yatıyor. Büyük Patlama modeline göre önce Mikrodalga Ardalan Isınımı vardı; gökadalar sonra olustu. Ancak gözlemler bunun tam tersi bir gelismenin oldugunu kuskuya yer bırakmayacak bir biçimde sergiliyor. Mikrodalga Ardalan Isınımının gökada olusumlarından sonra ortaya çıkmıs olabilmesi için belli yapılara sahip parçacıkların gökadaötesi ortamda oldukça yaygın olarak bulunması gerekir. (Bu cümlede ifade edilen "Büyük Patlama olmadan da Mikrodalga Ardalan Işınımı mümkün olabilir mi?" sorusuna yanıttır. B.N - Spartacus ). Günümüzde ya da göreli olarak yakın geçmiste gökadaötesi ortamda bulunan bu parçacıkların mikrodalgada güçlü sogurucu ve aynı zamanda da görsel bölge ve daha uzun dalgaboylarında da ısınıma geçirgen olmaları gerekir. Bu durumda kendimize üç soru yöneltebiliriz:
1) Bu tür parçacıkların varlıgı kuramsal olarak olası mı?
2) Bu tür parçacıkların varlıgına iliskin laboratuvar kanıtları var mı?
3) Bu tür parçacıkların varlıgına iliskin gökbilimsel - gözlemsel kanıtları var mı?


Birinci sorunun yanıtı kesinlikle "evet" tir! Mie türü bir hesaplama, igne biçimindeki ince metalik parçacıkların 1 mm dalgaboylu radyo dalgalarını sogurma gücünün, 5000 A dalgaboylu optik ısınımı sogurma gücünden 100 kez daha büyük oldugunu gösterebilir. Bu sonuçlar oda sıcaklıgında geçerlidir. Çok düsük sıcaklıklarda metalik direnç sıcaklıkla azaldıgından yukarıdaki karsılastırma katsayısı 100 den 1000 e çıkmaktadır. Kısacası, gökadaötesi ortam mikrodalgalarda son derece sogurucuyken görsel bölgede de son derece geçirgendir. Metalik ignelerin yüksek sogurma gücü uzun dalgaboylarında çapları ve boylarına baglı olarak azalır. Örnegin, 1 mm uzunlugundaki metalik igne, yaklasık 10 cm radyo dalgaboyları için sogurma yetenegini yitirir.

İkinci sorunun yanıtı de "evet" tir. Laboratuvar deneyleri yavas yavas sogutulan metal buharının, çapı 10 -6 cm ve uzunlugu da 1 mm olan igneler biçiminde yogunlasacagını göstermistir. Metal buharından olusan ilk yumaklanmalar birkaç bin atom içeren sıvı damlacıkları biçimindedir. Katı duruma dogru ansızın kristallesme baslayınca, açıga çıkan erke kristalin yapısında kırıklara neden olur. Bu kırılmalar degisik biçimlerde gerçeklesir. Özgün bir kırılma biçimi "burgu kırılma"dır. Bu kırılma türü özdegin boyutlarının zamanla dogrusal olarak büyümesini saglar. Diger tür kırılmalar özdegin küresel büyümesine neden olur. Küresel büyüme gösteren yumakların yarıçapı zamanla dogru orantılı olarak artarken, dogru biçiminde büyüyen parçacıkların boyu zamanla eksponansiyel olarak artar. Kısacası, boyları zamanla dogru orantılı büyüyen parçacıklar zamanla daha baskın büyüme biçimi olduklarını gösterirler. Eksponansiyel büyümenin baskın olması nedeniyle, metal buharındaki atomların çogu, igne biçimindeki katı metallerden olusur.

"Üçüncü sorunun da "evet" biçiminde yanıtlanabilecegine isaret eden iki gökbilimsel kanıt var. Kanıtların herikisi de süpernovalardan gelmektedir. Yıldızlararası ortama dogru genisleyen süpernova artıklarında metaller senteze ugrarlar. Bu nedenle süpernova artıklarında metalik, özellikle de demir ignelerin varlıgı beklenir. Yengeç bulutsusundaki atarcadan gelen ısınım 30 m - 10 cm aralıgında çok belirgin bir azalma göstermektedir. Bu aralık, demir ignelerin sogurma gücünün en yüksek oldugu dalgaboyu aralıgıdır. İlgili band aralıgında atarca ısınım yapmıyor olabilir. Ancak bu oldukça düsük bir olasılıktır. Bu azalmaya getirilebilecek daha uygun bir açıklama, atarcanın çevresinde bulunan (ancak Yengeç bulutsusunun dıs bölgelerinde bulunmayan) demir igneler algılayamadıgımız ısınımı soguruyor olabilir.

İkincisi, gökadaların radyo ısıtmalarıyla uzak kırmızıöte (~ 100 m ) ısıtmaları arasında olaganüstü bir iliski bulunmaktadır. Bu iliski, varlıgını oldukça genis bir aralıkta korumaktadır (10 4 çarpanı denli). Radyo ısınımı atarca kaynaklı yüksek erkeli elektronların synchrotron ısınımından gelmektedir. Atarcaların kaynagı olan süpernovalar aynı zamanda demir igne parçacıkların da kaynagıdır. Evrende ne denli çok süpernova olursa o denli çok atarca ve yine o denli çok demir igne parçacıklar olacaktır. Bu durum da bize, açıklanması zor olabilecek bir iliskinin dogal olarak açıklanabilmesini saglar. "Demir igneciklerin uzak kırmızıötedeki sogurma gücü çok yüksektir. Bu ignecikler yakınlarındaki bir kırmızıöte ısınım alanından oldukça yüksek ısınım basıncı duyumsarlar. Bu tür ısınım alanlarının erke yogunlugunu kullanarak demir ignelerin gökadalararası uzaya çıkma hızını 10. 000 km s -1 olarak bulabiliriz. Bu hız, parçacıklarla onları doguran ebeveyn gökadaların Hubble zamanında (H -1 ) birbirlerinden 100 Mpc uzaklıklara ayrılmalarını saglayabilir. Bu nedenle, kozmolojik açıdan baktıgımızda, demir igne parçacıkların gökadalararası ortamdaki dagılımı gökadaların kendi dagılımlarından daha tekdüze olacaktır. "Aslında, yalnızca 10 6 gökadanın igne parçacık üretimi, bu dagılımın Hubble zamanı içersinde tekdüzelige kavusması için yeterlidir.

Bununla iliskili olarak sunu söyleyebiliriz : ısınım alanı kara cisim tayfına kavustuktan sonra ısınımın tayfını ısısal yapan etmenin uzay dagılımı hiç önemli degildir. Isısal tayfı saglayan etmenlerin tekdüze dagılmıs olması gerekmiyor. Mikrodalga ısınım kuantının sogurulup salınmadan önceki ortalama özgür yolu l olsun. Hubble zamanı içersinde ısınımın sızma uzaklıgı (l c H -1 ) ½ dir. l = 10 -2 c H -1 için bu uzaklık, 0.1cH-1 olur. Bu deger, kozmolojik optik derinlik 100 bile olsa, ısınım alanındaki dalgalanmaların H -1 zamanında ortadan kalkacagına isaret eder.

Sonuç olarak, tayfın düzgün ve yönbagımsız olmasını saglayan iki egilim vardır. Bu egilimin birisi ısınımın kara cisim ısınımına bürünmesini saglayan etmen (metal igneler) digeriyse ısınım alanındaki güçlü egilimdir. Bu iki egilimin Mikrodalga Ardalan Isınımında gözlenen yönbagımsızlıgı üretmesi beklenir. Metal igneler uzak kırmızıötede yüksek bir salma gücüne sahip oldugundan soguk kalma egilimindedirler. Bir gökada yakınındaki metal ignelerin sıcaklıgı bile Mikrodalga Ardalan Isınımının sıcaklıgını geçemez. Mikro parçacıklarla çarpısan bu metal ignelerin "buharlasma" olasılıgı var mı ? Yok ! Yabancı moleküller igneler üzerinde yogunlasabilirler. H 2 molekülü dısındaki tüm katı özdekler 2. 7 K sıcaklıgında yogunlasabilirler. Bu metal ignelerle çarpısan mikro parçacıklar igneler üzerindeki molekülleri buharlastırabilir ama igneleri buharlastıramazlar. [4].

Kaynaklar :
[1] Verschuur, G.L. & Kellermann, K.I. (eds), Galactic & Extragalactic Radio Astronomy, Springer Verlag, NY, 1988, s. 619.
[2] Smoot, G.F. ve ark., Ap.J. Lett., Vol. 396 : L1 - L5, 1992, Sept. 1.
[3] Redhead, A.C.S & Lawrence, C.R., Ann.Rev. Astron. & Astrophys., Vol. 30, 692, 1992.
[4] Arp, H.C., Burbidge,G., Hoyle, F., Narlikar, J.V., Wickramasinghe, N.C., Nature, Vol.346, 30 Aug. 1990.
[5] Oort, J.H., Ann. Rev. Astron. Astrophys. Vol.21, 1983, s.374.
Büyük Patlama Teoisi namına o kadar çok çelişki, tutarsızlık gözlemlenmiştir ki, Büyük Patlamacılar çareyi sürekli parçacık, farklı türde maddeler v.b. varsaymakla bulmuşlardır. Çünkü ne gözlemler, ne de çeşitli deneyler, Büyük Patlama Teorisi ile uyuşmamaktadır.

Örneğin yukarıdaki konu, fon ışıması gözlemleri, incelemeleri ve hesaplamaları da dahil, elde edilen verilerle teorik Büyük Patlama'nın imkansız olduğu sonucuna varılmıştır. Zira elde edilen verilere göre evrende bulunan madde yoğunluğunun çok daha fazla olması durumunda BP anlamlı olacaktır(örneğin ne olursa mümkün olur hesabının sonucunun minumum 1 çıkması gerektiğini, ama çıkan sonucun 0,01 olduğunu düşünün). Bu bahisle gözlemlenen evrende gözlemlenemeyen bir "Karanlık Madde ve Karanlık Enerji" varsayımında bulunularak teori kurtarılmıştır. Yani evrenin %96'sı, varsayıma dayalı bir maddeden olşuyormuş, çünkü Büyük Patlama Teorisi için bu şartmış.

Bu da yeterli olmadı, çünkü tutarsızlıklar çeşitli, farklı alanlarda gözlem, deney ve hesaplamalarda kendisini gösterdiği için, yanlış hatırlamıyorsam -9 adet de parçacığın varlığı varsayım olarak öngörülmüştü.

Bu da yeterli olmamış, protonun, belirli bir ömrünün olması gerektiği sonucuna varmışlar, ancak hesaplamalarda umdukları sonucu bulamamışlar, bunun üzerine protonu daha hızlı yaşlandıracak-bozunum sağlayacağını iddia ettikleri koşullarda deneylere-sınmaya tabi tutmuşlar ve bu deney sonunda yaptıkları hesabın da yanlış olduğu sonucuna varmışlardır. hesaplamalarda 1 protonun ömrü 130 iken, deneyler sonucunda protonların 100 kat daha fazla sürede dahi bozunmayacağı sonucuna varmışlardır.

Büyük Patlama Teorisi'ne göre edindiğiniz bazı, ama teoriyi ayakta tutan bilgiler, sanki gözlemlerle ve deneylerle elde edilmiş gibi sunulmaktadır, gerçekte ise aksine teori gözlem ve deneylerce olumlanmadığı-yanlışlandığı için, "ne olursa Büyük Patlama mümkün olur" sorusuna verilen cevaplar, varsayımlar, kurgular, evrene şart koşma, senaryolara dayanır.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (15-01-2024 Saat 07:49 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #200  
Alt 15-01-2024, 12:22
dine mine ne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dine mine ne dine mine ne isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 May 2015
Mesajlar: 1.529
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Büyük Patlama Teoisi namına o kadar çok çelişki, tutarsızlık gözlemlenmiştir ki, Büyük Patlamacılar çareyi sürekli parçacık, farklı türde maddeler v.b. varsaymakla bulmuşlardır. Çünkü ne gözlemler, ne de çeşitli deneyler, Büyük Patlama Teorisi ile uyuşmamaktadır.

Örneğin yukarıdaki konu, fon ışıması gözlemleri, incelemeleri ve hesaplamaları da dahil, elde edilen verilerle teorik Büyük Patlama'nın imkansız olduğu sonucuna varılmıştır. Zira elde edilen verilere göre evrende bulunan madde yoğunluğunun çok daha fazla olması durumunda BP anlamlı olacaktır(örneğin ne olursa mümkün olur hesabının sonucunun minumum 1 çıkması gerektiğini, ama çıkan sonucun 0,01 olduğunu düşünün). Bu bahisle gözlemlenen evrende gözlemlenemeyen bir "Karanlık Madde ve Karanlık Enerji" varsayımında bulunularak teori kurtarılmıştır. Yani evrenin %96'sı, varsayıma dayalı bir maddeden olşuyormuş, çünkü Büyük Patlama Teorisi için bu şartmış.

Bu da yeterli olmadı, çünkü tutarsızlıklar çeşitli, farklı alanlarda gözlem, deney ve hesaplamalarda kendisini gösterdiği için, yanlış hatırlamıyorsam -9 adet de parçacığın varlığı varsayım olarak öngörülmüştü.

Bu da yeterli olmamış, protonun, belirli bir ömrünün olması gerektiği sonucuna varmışlar, ancak hesaplamalarda umdukları sonucu bulamamışlar, bunun üzerine protonu daha hızlı yaşlandıracak-bozunum sağlayacağını iddia ettikleri koşullarda deneylere-sınmaya tabi tutmuşlar ve bu deney sonunda yaptıkları hesabın da yanlış olduğu sonucuna varmışlardır. hesaplamalarda 1 protonun ömrü 130 iken, deneyler sonucunda protonların 100 kat daha fazla sürede dahi bozunmayacağı sonucuna varmışlardır.

Büyük Patlama Teorisi'ne göre edindiğiniz bazı, ama teoriyi ayakta tutan bilgiler, sanki gözlemlerle ve deneylerle elde edilmiş gibi sunulmaktadır, gerçekte ise aksine teori gözlem ve deneylerce olumlanmadığı-yanlışlandığı için, "ne olursa Büyük Patlama mümkün olur" sorusuna verilen cevaplar, varsayımlar, kurgular, evrene şart koşma, senaryolara dayanır.
Bilimde, bir teorinin geçerli veya kabul edilmiş olmasi için sağlam bir matematiksel temele dayanması ve gözlemlenen fenomenler için mekanik açıklamalar sunması gerek. Başarılı bir teori, mevcut matematiksel modeller ve bilinen fiziksel yasalarla tutarlı olmalıdır. Bu yaklaşım, doğa yasalarını daha iyi anlamamızı ve yeni bilgiler elde etmemizi sağlar.

Yorgun ışık teorisi ise bu gereksinimleri karşılamıyor. Net bir matematiksel temeli yok ve evrende gözlemlenen fenomenler için mekanik açıklamalar sunmuyor. Bu nedenle bilimsel toplulukta genellikle kabul görmemektedir. Bu, bir komplo iddiası değil, bilimsel standartlara dayalı bir objektif değerlendirmedir.

Yorgun ışık teorisinin reddi, etabli matematik modelleri ve fiziksel yasalar ile uyumlu olmamasından kaynaklanmaktadır. Bilim insanları evrende meydana gelen olayları mantıksal bağlantılarla açıklamaya ve gelecekteki olaylar hakkında tahminlerde bulunmaya çalışırlar. Yorgun ışık gibi sağlam matematiksel bir temele sahip olmayan bir teori, bu gereksinimleri karşılayamiyor.

Evrende büyük yapıların araştırılması sırasında, ışığın bu yapıların yakınında kırıldığı ve güçlü bir sapma olduğunu gösterdiği tespit edildi. Ancak normal kütle çekimi tek başına, bu devasa yapıların nasıl oluşabileceğini açıklayamaz. Bu nedenle bilim insanları, geleneksel kütle çekiminden daha güçlü bir çekim kuvveti uygulayan bir tür karanlık madde olması gerektiğine inanmaktadır.

Bilgisayar modellerinde araştırmacılar, yerçekimi kuvvetini artırdıklarında bu tür oluşumların meydana gelebileceğini de gözlemlemişlerdir. Bu durum, bu fenomenlerden sorumlu olan henüz bilinmeyen bir madde formunun var olabileceğini düşündürmektedir.

Genel olarak, bilimde düşünmek ve yeni fikirler geliştirmek yasak değildir. Bu fikirler uygun kanıtlarla desteklenebildiği sürece, bilimsel sürecin önemli bir parçasıdır. Bu nedenle, pekünlenmek isteyen bey efendinin "sızdırlıldı" ifadesini yanlış buluyorum, çünkü bu ifade yasak bir şey yapılmış gibi bir izlenim uyandırıyor.

Gerçek şu ki, kozmik arka plan radyasyonunun sıcaklığının soğuduğu gerçeği, evrenin zaman içindeki gelişimi hakkında bize önemli ipuçları veridiğidir. Geçmişe bir bakış atmamıza ve evrenimizin tarihini yeniden oluşturmamıza izin verir. Sonsuz bir evrende, bu soğumanın merkezden dışarıya doğru nasıl açıklanacağını açıklamak imkansız olurdu.

Bu relik radyasyonunun soğuması, evrenin genişlediğine dair doğrudan bir kanıttır. Genişleme ile birlikte, fotonlar daha uzun dalga boylarına yayılır ve bu nedenle soğuma aciklanabilir.

Ebedi bir evrende, arka plan radyasyonunun sıcaklığının her yerde aynı kalmasını beklerdik ya da ne olursa olsun içten dışa doğru soğuma olmazdı. Böyle bir soğuma gözlemleyebiliyor olmamız, evrenin zamanla değiştiğine işaret etmektedir.

Bu beyefendi, evrenin bu büyük yapıları nasıl gözlemleyebildigimizi, eğer yerçekimi kuvveti çok zayıfsa? Eğer yerçekimi zayıflık faktörü ise -ki öyledir- bu beyefendi ya da başka birisi, bu yapıların nasıl oluşabileceğine dair başka bir matematiksel formülasyon öneriyor mu?

Karanlık madde ile bu yapıları sadece mekanik olarak açıklamak istiyoruz, başka bir şey değil. Bilim ne demeli? Bu yapıları bir araya getiren bazı güçlerin olduğunu mu söylemeli? Ama bu bilim değil! Herkes böyle şeyler söyleyebilir, bu için bilime ihtiyacımız yok. Ve madalyonu çevirirsek, metalin bahsedilmesi durumunda, zamanla artan yıldızlardaki metal birikimini nasıl açıklarsınız? Ya da öngörülen 21 cm hidrojen çizgisini?

Eskiden sadece gözlem yapmaya bağlıydık, ancak bugün evrene o kadar derinlemesine bakma imkanımız var ki, daha önce galaksilerin ne kadar sıkı bir araya geldiğini ölçebiliyoruz. Bu nedenle galaksilerin uzamsal yapısının nasıl değiştiğini bile görüyoruz.

Evrenin dışında, helyumdan sonra gelen metal sıklığı sistematik olarak artmıştır. Bu sistematik metal sıklığının artışı, evrende gözlemleyebileceğimiz büyük madde döngüsünün ilginç bir yönüdür. İlk yıldızlar, günümüz Samanyolu'ndaki yıldızlardan çok daha az metale sahipti. Aslında, bugün güneşimizin sadece onbinde biri kadar metal içeren yıldızları gözlemleyebiliyoruz. Bu yıldızlar şaşırtıcı derecede eski ve bu yüzden güneşimizden daha az metalleri bulunmaktaydı.

Bu, metalin Samanyolu'ndaki kökeni konusunda bir soru ortaya çıkarıyor. Bir olası açıklama, yıldızların önceki nesillerinin süpernova patlamalarında ağır elementlerin galaksilerarası veya yıldızlararası ortama karıştırıldığıdır. Bu ağır elementler daha sonra yeni yıldızların oluşumuna yol açmış ve bunlar da yıldızlararası ortamı daha fazla metal ile zenginleştirmiştir. Bu süreç, yeni bir yıldız nesline ve sonunda bugünkü Samanyolu'nun durumuna yol açmıştır.

Bu gelişme, yıldızların ve galaksilerin oluşumu ve evrimi üzerindeki süreçlerin etkisini açıkça göstermektedir. Hatta arka plan radyasyonunun sıcaklığını çok daha erken zamanlarda bile ölçebiliriz ve ne görüyoruz? Tam olarak evrenin genişleyen bir sistem olduğunda ortaya çıkan sıcaklık gelişimini görüyoruz, bu yorgun ışıkla ilgisi yok.

Bir ilginç yön, yorgun ışığın saçılma sürecine izin vermek için yeterli madde olup olmadığı sorusudur. Bu sırada neredeyse hiç parçacık bulunmadığını fark ediyoruz. Aslında, galaksilerarası ortam neredeyse herhangi bir maddeyle dolu değildir. Bu durum aynı zamanda uzaya baktığımızda neredeyse hiçbir şey görmemizin nedenini de açıklar.
Galaksilerarası ortamın neredeyse hiç parçacık içermemesi, ışığın saçılma süreci üzerinde etkili olmaktadır.

Ancak çok geride tamamen nötr hidrojen vardı, nedeni açıktır, bu süreç rekombinasyon olarak adlandırılır. Bu emilim çizgisi de bulundu ve doğrulandı. Yorgun ışıkla pekünlü efendi bunu açıklayabilirmi?

Bazı insanlar hiç değişmez. kendilerini deyistirmemek icin sadece daha iyi yalan atmayi öğrenirler
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:54 .