Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika > Tarih

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 04-01-2019, 14:31
karakedi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
karakedi karakedi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Nov 2018
Mesajlar: 690
Standart ingiliz aristokrasisinden Francis Russell, Duke of Bedford

efendim şimdi bu adam kim? ingiliz aristokrasisinden bir muhterem. 1765-1802 yılları arasında yaşamış. çok da önemli bir kişilik değil. fakat benim şu an merak saldığım konuyla ilgili örneklerden biri: OSMANLI'NIN AĞZINI AYIRDIĞI DÖNEMDE AVRUPA NE YAPARDI?

bu kişiyle ilgili internette türkçe kaynaklarda arama yapınca bir şey bulamıyorsunuz. wikipedia'nın ingilizcesine bakayım derseniz, o da AKP tarafından yasaklandığı için ona da bakamazsınız. bu bile türkiye'nin neden geri kaldığını, ne kadar aciz bir ülke olduğunu gösteriyor. VPN ile girdim aktarıyorum.

baştaki o tırı vırı şunun çocuğu, babası şöyle soylu, şu kadar gayrimenkulu var kısmını geçiyorum. bunlar aklın almayacağı kadar zengin, işte atıyorum londra'nın %10'una sahip adamlar. hanedanın bugünkü devamcısı dünyanın en zengin insanları arasında 140ıncı falan.

bu adamın londra'daki russell meydanında bir de heykeli var. heykelde yaslandığı nesne aslında adamın özelliği. dediğim gibi bunlar hesabını bilmediği büyüklükteki toprakların sahibi. bir kısmı işletilmiyor, öyle atıl olarak duruyor. işlettikleri kısımda kazançlarını artırmak için çeşitli çalışmalar yapıyorlar. zira kazancı artırmak önemli. çünkü bu insanlar aynı zamanda tarımdan gelen parayı rekabette kanın gövdeyi götürdüğü uluslararası ticaret, maden fabrikaları, manufacture işletmelerine yatırıp bir yandan da burjuvalaşıyor, sanayi adamı oluyorlar. aynı zamanda tarım komisyonu üyesi ve Smithfield Club'ünün başkanı.

bu adam tarımda verimliliği artırmak için bazı çalışmalar yapıyor. işte buhar pompasıyla bataklıkların kurutulması ve tarıma açılması, dört yıllık almaşık ekimi tekniğiyle ilgili deneyler, model tarım uygulamaları (woburn kasabasındaki malikanesinde bir model tarım oluşturuyor), damızlık koyun üreticiliği ve tarımla ilgili başka deneyler daha yaptığı yazılıyor.

sonuçta, tarım alanında yaptığı çalışmalardan dolayı heykelini dikmişler.

şimdi bizim tarafa gelirsek, osmanlıda böyle bir mülkiyet anlayışı zaten yoktu. osmanlıda bütün topraklar padişahındır. devlet toprakları timar sistemine göre böler, küçük köylüyü üzerine oturtur (köylünün kafasına göre köyünü değiştirmesi yasaktır), orada eker biçer, üretilen üründen bir miktar devlete vergi verir, bir miktarı ile sipahi asker yetiştirir, geri kalanı ile de güç bela karnını doyururdu. kimsenin aklına böyle buhar pompasıyla ekili alanları genişleteyim veya damızlık hayvan yetiştiriciliğiyle ilgili deneyler yapayım gibi tarım-hayvancılıkta verimliliği artıran medeni düşünceler gelmezdi. zaten toprağın sahibi falan değildi, neden geliştirmeye çalışsın. ayrıca göt kadar toprağı geliştirsen ne olur.

yakın dönemlerde osmanlıda ekonominin artık rayından çıkması, işlerin saçmalamasından dolayı iltizam/malik adını verdikleri yeni bir sistem çıktı. artık özel mülkiyet olmasa da toprakların parayla satın alınabildiği ve ömür boyu mülkiyet edinebildiği bir sistem başladı. o zaman taşra zenginleri büyük toprakları satın almaya başladı. onlar da ya başkasına kiralar yada ortakçı, yarıcı denilen bir sistemle işletirlerdi. kemal sunal filmlerindeki züğürt ağa gibi adamlar işte. bu ağalar da köylünün belini bükmekten, kendi toprağına angarya koşturmaktan başka bir şey bilmez, anadolu tarımına böyle teknik katkılar da, deneysel çalışmalarda falan bulunmazdı.

şimdi bütün bunları da şuraya bağlayacağım. hani diyoruz ya OSMANLI BİLİME ÖNEM VERMEDİĞİ için geri kaldı diye. şimdi böyle bir mülkiyet karakterinde devlet bilime önem verse ne olur? bir kere böyle deneysel çalışmalar osmanlının devlet anlayışına tersti. bilim, deney, keşif, yenilik osmanlının devlet-i aliyye düzenine tersti. düzeni nizamı bozardı, o yüzden de anarşi ihtilal bozgun olarak adlandırılırdı.

velev ki devlet (yapmazdı da) velev ki yaptı, bilime önem verdi. züğürt ağa için bilim hiçbir şey ifade etmiyordu. köylünün sırtına binip, onların kul hakkını sömürmek çok daha zahmetsiz iken, neden anarşik yöntemler kullanarak verim artırma çabası içinde olsun ki? doğurtarak köylüyü çoğaltmak ve dolayısıyla sömüreceği insan sayısını artırmak, bilimle tarım verimliliğini artırmaktan hem daha kolay hem de daha somut ele avuca gelir bir yöntemdir. nizamı da bozmaz, anarşi yaratmazdı.

buna rağmen, osmanlıda tarım alanında verimliliği artırmak adına ne gibi bilimsel/deneysel çalışmalar yapılmış? karşıma çıkan şeyler olursa burada paylaşmayı düşünüyorum.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:13 .