Tarihte Kur'an Yasaklandı mı?

[ForumKirpisi]

Daha önce çok tarikat çok cemaatten duyulan bi klişe laf vardır.

Biz dedemizden, babamızdan duyduk işte onlar cumhuriyet ilk döneminde
Kur'an okuyamıyorlarmış.. İşte genelde Jandarma yakalıyormuş...

Gizli gizli tarlada okuyorlarmış...

Bunu bir ara şu andaki Diyanet İşleri şarlatanı söylemişti: "babam söyledi, eskiden
Kur'anı duvarda taşı oyup onun içine gizlerlermiş".

Jandarma Jandarma değil her eve sızmış ki evde Kur'anı saklama gereği duyuyorlar. FBI gibi çalışıyor mübarek.

Dronelarla okuyanları her an tarlada tespit ediyorlar.

Bizim dedelerimiz babalarımız böyle şeyler söylemezken ki ben 1930 ve 40'larda imal edilen Kur'anlar gördüm. Hatta Türkçeleştirilmiş olarak Tanrının Buyruğu falan diye isimleri var.

Yeni toparlanan bir devletin jandarması uç bir kasabanın uç köyünde evinde Kuran okuyanı nasıl tespit edip cezalandırabilir.

Niye hep şeriatçilerin babaları dedeleri böyle şeyler anlatıyor acaba gerçek mi?

Onlara sorsan onlar da birinden duyduk diyecekler.. Fethullahçılar çok derdi bunları.

[upuaut]

Sen inanıyor musun buna? Olay yobazların aktardıkları gibi değil. Örneğin başımdan geçen bir olayı anlatayım: 247. dönemde Kısa Dönem askerlik yaptım ve Nizamiye kapısından içeriye girerken "Mantığınızı Nizamiye'de bırakın, askerlik bitince alırsınız!" gibi çok klişe bir durum başıma geldi. Bizler ilkin 35 günlük acemi birliğinde askerliğimizi yaptık ve arkasından kıtalara dağıtıldık.

Hiç unutmam; acemi birliğinin son günlerini Ramazan ayında geçiriyorduk ve dağıtımın yapıldığı gece uyumuştum; hem sahur için hem de ertesi güne dinç başlamak için uyumuştum. Ben uyurken dağıtım yapılmış yani sonuçlar belli olmuştu. Bizim Tabur'dan 4 kişi Dış Birliğe atanmış ve bunlardan biri bendim. Ben bunu askerlikten önce yapılan sınavımın iyi geçmesine bağlamıştım. Çünkü sınavda özellikle şifrelerle ilgili sorular gelmişti ve daha önceden evde bu soruların olduğu kitaba çalıştığım için sınavım son derece iyi geçmişti. İnanmayacaksanız ama 100 gibi bir sonuç bekliyordum. Bu sınavın sonucu bize bildirilmedi ama Dış Birliğe atanmamın bu sınav nedeniyle olduğunu gayet iyi bilirim.

Her neyse, biz Dış Birlik'e atandıktan sonra bana İzmir Narlıdere İstihkam Birliği çıktı ve bizi orada Taburlar'a dağıttılar. Ben Kurslar Taburu İnşaat Bölümü'ne atandım. Bana orasının kebap bir yer olduğu söylenmişti ve Alay Komutanı karşısına çıktığımda bana, "Albay, sen ne iş yaparsın?" dedi ve ben de "Şu üniversitenin şu bölümünden mezun oldum" dedim. Albay diretti; "Tamam, orasını biliyoruz. Sivildeyken en çok anladığın iş ne idi?" dedi. Ben de görüşme öncesi aldığım tiyoya göre "İnşaat işlerinden anlar, boya yaparım!". Gerçekten de boya işleriyle sivildeyken uğraşmıştım. Tabii ben öyle der demez Albay, "Tamam, bu askeri Kurslar Taburu İnşaat Bölümü'ne verin!" dedi ve dünyalar benim olmuştu. Fakat gerçek çok farklıydı, çünkü boya işleriyle uğraşan uzun dönem bir asker arkadaşımın (ki sonradan arkadaş olduk tabii ki) bana söylediğine göre boya insanı kanser yapıyormuş; özellikle tiner kokusu ciğerleri parçalıyormuş. Uzun lafın kısası, biz Alay'dan Tabur'a ve orada bizi Tabur Komutanı ve Tabur'dan da Bölük'e ve orada da Bölük Komutanı karşıladı. Bölük Komutanı'nın şimdi adını anımsamadığım Kıdemli Üst Çavuş'u vardı ve Bölük'e girişte sivilden getirdiğimiz eşyaların tasnifini yaparken (ki bunlar sonra askerlik bitince bize geri verilecekti) bende 1 adet Elifba, 1 adet Risale-i Nur kitabı ve 1 adet İlmihal vardı. Kıdemli Üst Çavuş bunların tamamına el koydu ve bana askerliğin bitiminde geri vereceğini söyledi ve ben de kabul ettim. Bölük'te hiç izin kullanmayan bir tek bendim ve en fazla nöbet tutan da bendim. Kıdemli Üst Çavuş son günde Bölük temizlik yaparken Komutayı bana verdi (ki en kıdemlileri ben oluyordum) ve herkesin bana uymasını istedi ve Birlik'ten ayrılırken de sözünü tuttu, yani benden aldığı kitapları geri verdi. Ben de kitaplarla birlikte eve döndüm.

Şimdi bu hikayede Kıdemli Üst Çavuş'un haklı olduğunu görüyoruz; çünkü askerlikte bunlar disiplini bozabilir ve Kıdemli Üst Çavuş benden kitapları isterken ilk aklıma gelen de bu idi. Bu yüzden emri ikiletmeden kitapları Kıdemli Üst Çavuş'a teslim etmiştim. İşte özellikle 1940'larda olan olay da bundan farklı değildir. Yani Cumhuriyet daha yeni kurulmuş ve yobazlar da Din yoluyla milleti keklemeye ve kendilerini de Osmanlı'daki gibi bu yolla ihya etmeye çalışmışlardır. Yoksa kendi halinde, kendisini dinine ve ibadetine veren kişilere hiç kimse dokunmamıştır. Dokunulanların tamamı yobazlardır. Ayrıca istisnalar kaideyi bozmaz kuralı gereğince birkaç olayda aşırıya kaçınılmış olabilir ama bunlar genele sirayet etmemiştir.

Bana inanmıyorsanız İmamoğlu'na ve o da dedesine sorsun (Bkz. "İşte Ekrem İmamoğlu'nun Dedesinin Bilinmeyen Hikayesi!"). Mevlüt dede 1977'de vefat etmiş ama torunu İmamoğlu böyle bir şeyin Cumhuriyet Tarihi boyunca yaşanamadığını dedesinden alıntılayarak size söyleyecektir!

Not. Bu arada, Forum Kirpisi'nin yasağının kaldırılmasını talep ediyorum. Misal, benim yerime ForumKirpisi yazabilir ve tüm haklarımı ona devredebilirim!

Şimdi hatırladım; Muhsin Başçavuş idi!

[ilahimasal]

ForumKirpisi´isimli üyeden Alıntı

Daha önce çok tarikat çok cemaatten duyulan bi klişe laf vardır.

Biz dedemizden, babamızdan duyduk işte onlar cumhuriyet ilk döneminde
Kur'an okuyamıyorlarmış.. İşte genelde Jandarma yakalıyormuş...

Gizli gizli tarlada okuyorlarmış...

Bunu bir ara şu andaki Diyanet İşleri şarlatanı söylemişti: "babam söyledi, eskiden
Kur'anı duvarda taşı oyup onun içine gizlerlermiş".

Bu devlet kurulurken Tekke zaviye tarikat gibi yapılar kanuna baglanarak yasak edildi. Bu durum biliniyor.
Tekke zaviye ve tarikat yasak ise icinde kuran okunmasının yasak olması gayet normal. Zaten oralarda kuran degil seyhlerin mavalları okunuyordur. Yasaklananda kuran değil mevcut tekke ve içinde konuşulan zırvalardır.

Bu günlerde hortlayan tarikat ve benzeri yapılar geçmişte KURANA yönelik değil kendi kurdukları yapıya ve içindeki mavallara yapılan yasaklamayı kuran mış gibi gösterip millete yutturma derdindeler.

Halkın bir kesmi bu yalanlara inanıyor . Bir kısmıda durumun onların söylemediği gibi olduğunu çok iyi biliyor.

Osmanlı devletinin dahi dibini dinamitleyen bu yapılar osmanlı ismini kullanarakta yalanlarına temel oluşturup eski özerk yapılarından da ötesi DEVLETI ELE GEÇIRMEYE çalışıyorlar. Bu yapılar şu aralar devleti ele geçirmiş durumdalar. Nerede bir yönetici memur varsa bunların emri altında devlet yönetiyorlar.

Yönetici kadrosundaki hangi memur olursa olsun cevir ve şu soruyu sor.
Hangi tarikat yada şeyhine bağlısın ?
Kesinlikle bir tarikat ve şeyhinin ismini vericektir. Tamamı bir tarikatın ve seyhin mensubudur.

Devlet yetmezmiş gibi birde halkı kendi içinde örgütleyip kendilerine kul köle ediyorlar.

Bu durum, halkın devletin tamamının bilgisi dahilinde.

Geçmişte yasaklanan tarikat ve uygulamalarını kuran gibi göstermek maharet ister. Ve bu maharetleride var.

Hangi tarikatcı mendeburu cevirip sorarsan cumhuriyet devrimlerinin tamamının masal hikaye olan dinlerini yok etmek için yapıldığını kusarlar.

Bu mendeburlar aslında dinimiz dedikleri islamı kökünden yok edip degiştiren acayiplerdir.

Genelde bunu tasavvuf adı altında yapıyorlar. Seyhleri önde digerleri arkalarında entersan uygulamaları var.

Normal cami cemaatlerine ve bunlara bakınca fark hemen ortaya çıkıyor zaten.

Normal cami cemaatleride bitti gibi , şimdiki diyanete bağlı tüm camileride ele gecirmiş durumdalar. Tabiki bu camileri ele geçirmek için önce diyaneti ele geçirmeleri gerekiyordu ve son diyanet başkanı ile diyanetide ele gecirdiler..

Türkiye deki ana sorunlardan bir tanesi bu tarikatlerdir. Şu aşamada engellenebilirler mi ? Çok zor gibi.

Tarikatlerin tamamı sülük gibi , kene gibi yapılardır. Hiç calışmazlar , üretmezler. Gün boyu yan yatıp sömürerek günlerini güm ederler.
Kah çocuklara sarkarlar , kah kadınlara her ara boşlukta ise midelerine bir sey indirirler. Seyhlerinin amansız yalanları ilede saga sola camur pislik atarak mevcudiyetlerini korurlar.

İste , kuranı yasakladılar , yaktılar , camileri ahır yaptılar gibi amansız çamur ifrira ve pislik yapmalarıda bunlardan bir kaçıdır.

Tarikatların ele gecirdikleri yerde ki degeleri ganimet olarak görüp doymak bilmez cinsel sapkınlıkları depreşince kendi içindeki insanların ÇOCUKLARINA dahi göz koymaları bitmek tükenmek bilmez bir beladır.

Çok daha azgınlaşınca , insanların mamusuna göz dikmek bunların en net özelliklerinden biridir.

Bu tarikatlerin dışındaki bağımsız inanclı insanları tenzih ederim.

[spartacus]

Bu tür propandalar böyle çalışır, sadece bu konu değil ki, günümüzde hakim olan neo-liberal(siz neo-faşizm anlayın) bilinç dahi bu tür propagandalarla...

Neydi ol filmin adı? Kayhan...

Bu filmde Kayhan otobüse biniyor ve koltuğuna geçiyor. Annesi dışarıdadır ve annesne el sallarken, cam kenarındaki kişiyi resmen eziyor... Uyurken üzerine abanıyor, rahatsız ediyor...

Sonra, muavinden 5 kek ve bir çay istiyor, yine yanındakini rahatsız etmeye devam ediyor.
- Adamın biri denize düşmüş batmamış. Neden?
- ne bileyim ben ya?
- çünkü adamın tipi kayıkmış. hahahahah (ve diğer kişiyi koluyla ite kaka itekliyor)
- Bir gün adamın biri taksi çevirmiş, taksiye ne olmuş?
- Bilmiyorum
- Taksi hala dönüyormuş, hahaah, iteklemeler...
- Adamın birinin başına buda heykeli düşmüş ne demiş adam... başımıza buda mı gelecaadi hahahahah...
- Erolu tanıyor musun? hangi Erol, Profiterolu hahahah, ben adamı böyle kitlerim?
....

Muavinden 4 kek 1 çay istiyor ve sıcak çayı da hapşırıp yanındaki kişinin üzerine döküyor..

Muavin geliyor, kayhan'ı uyarıyor, "ben bay-an yanı istemiştim" vs Kayhan veryansını patlatınca, muavin böyle devam edersen seni otobüsten atarım... Atardın, atamazdın, "senin yaptığın gider hoşuma gider hahahahahah" vs bunu otobüsten atıyorlar.

Sonuç?

Kayhan şunu söylüyor "Böyle otobüs firması mı olur ya, hapşurduk diye otobüsten attılar"...

Ah bu kara propagandalar, safsatalar... Cahil dünyasında nelere kadir, anı olduğu gibi yaşatsanız dahi ikna edemiyorsunuz, çünkü safsatalara, detaysız kof lafızlara şartlandırmak ve şartlanmak kolaydır, hele bir de nabıza göreyse...

İstisnalar olabilir -ki buradan da özelden, genel sonuç safsatası üretirler ya neyse-, bilinçli provakasyonlar da olabilir, yeri gelir gerekli de olabilir, yeri gelir bazı yerlerde ve amacı dışında kullanımlar doğru bulunmayabilir, 1980 darbesi için bile, devletin ve kullandığı faşistlerin camilere dahi bomba yerleştirdiği bir ülkedir burası...

Ezan, bayrak, kitap, egemenler için en verimli malzemedir netekim.

[bilgivehis]

Kuran yasaklanmıştı, Müslümanlara eziyet etmişlerdi, camiyi ahır yapmışlardı, ibadet yasaklanmıştı...

Yobazlar, gerizekalılar için bunların gerçek olup-olmamasının önemi yok, onlar bu tür iddialarla beslenirler, bu tür iddiaları duymak isterler.
Yobazlar bu tür iddiaları duymadan yaşayamazlar, çünkü müslümanlara baskı yapıldığı psikolojosi onları dürtükleyen bir durumdur, yani kindar nesil yaratmak neyse bu da odur.

[kendosertadam]

70 ler SEX filmlerin devriydi.araya "parça" atarlardı.üç film birdendi.filmin ortasında gelmeye gelmezdi.yer aramak için koltukları yoklarken elinize spermsler yapışabilirdi.veya fermuarından sarkıtanlarla ve dikleştirenlerle karşılaşabilirdiniz.onlar hint fakirleri değildi.yılan oynatmıyorlardı.fakat yılan zehirliydi.pek çok kişiyi sokmuş olabilirdi.elinizi ısırabilirdi.o yüzden sinemaya erken gelmellydiniz.

80 lerde "Darbe" oldu.ve filmler son buldu.artık Zerrin Egeliler,Dilber Ay,Arzu Okan yoktu..."Ayna" vardı.al bir ayna bitir işiniydi.ayıptı,günahtı.bir dönemin gençliği 31 lerle mahvolmuş,asosyalliğe itilmişti...

Özal geldi.Özal "hu" çekmeyi, iblisi ,pardon "Allah" ı zikredip def çalıp tepinmeyi serbest bıraktı...zaman Nakşibendi ,tarikat,at,avrat ,silah ,makinalı tüfek zamanıydı.
gazetelerde Adıyamancı şeyhi "Muhammed raşid Erol " ile.röportaj yapılaraktan reklamının yapıldığı,mürid avına çıkıldığı,Özalın Baba "Bush" tarafından övüle övüle bitirilemediği...Özalın Beyaz sarayın bahçesinde "golf " arabasıyla gezindiği görüntülerinin trt de seyrettirildiği yıllardı...
demişlerdikine Özal Mecliste şampanya patlatıyor,şampanyanın kapağı meclis tavanında raks ediyor ....
dedim ki (o yıllarda) Özal uçmuyor muydu ? Özal şıhsever değil miydi ? Evliyaullahlar gibi "tayyı zaman " yaparaktan uçaksız seyahat etmiyor muydu Özal ? Malum tespihlerin,zikirlerin serbest bırakıldığı.tarikatciklerin zirvelendiği vede zırvaladığı yılları başımıza (amerikan eliyle ?) bela eden Özal evliya olmalıydı.evliyalarda uçardı NETEKİM.

Rauf Denktaş çok dindordı.evet çok dindar.çünkü şişmandı.Özalda şişmandı..şişmansa Denktaş da dindar olmalıydı.
Sonra duydumki Denktaşu şarap içerken görmüşler.
dindar değilmiydi bu adam dedim tekrar (dejavu) .sonra anladım ki şarabı sünnet diye içiyormuş (İsa' nın sünneti)...

Adnan Menderes te pek dindardı .Said Nursi Menderes içün Islam kahramanı demişti. evet, hareketli seks hayatı olduğu dedikodularına bakılırsa islamın kahramanı olabilirdi.netekim Muhammedin de cariyeleri var idi.Menderes islam kahramanı olmalıydı .

Menderes sonra Atatürk'ü koruma kanununu çıkardı .Said Nursi Atatürk ilke ve de inkilaplarına bağlı bir evliyaullahlardandı (değildi .Atatürk'ten nefret ederdi ama Menderes islamın neferiydi)
velhaisılıkelam bu halkı dindarlaştırmak,tarikatleştirmek,sakallaştırmak ve de tespihleştirip,misvaklaştırmak için ellerinden geleni şeyttiler.

Necmettin Erbakan(r.a) süpermendi.
islam sahte bir din olduğu içün "sahte"Kâr"Ak" terler ve kahramanlar yaratmak en iyi becerdiği işti...yeterki halk laik devlet eliyle adıyamancılardan olsundu.hu çeksindi.def çalıp ilahi söylesindi.kusura bakılmasındı, böyle laşka ,kokuşmuş,bir ortamda hiç bir şeyi ciddiye alamam.Kuran yasaklanmışmış... tam tersi halkı daha dindarlaştırmak içün ayaklarından geleni yaptılar.ayaklarıyla üzüm sıkıp Denktaşa ve Özala içirdiler.daha dindor görünmeleri içün .

The End

[ForumKirpisi]

sayın upuaut,

risale-i nur kitabıyla askere gitmende sebep ne? cemaatçi misin sen

risale-i nur kitabını anlayabiliyon mu?

ben de havacılık dergileri var diye bi de yanımda bi sürü pasif elektronik devre elemanı,
sensörler var diye kaç kere ajan muamelesi gördüm. havalimanlarında mimlediler bavulumu açıyolar.

askere gitsem götürebiliyoz mu

adamlar havyayı silah falan zannediyolar her seferinde. ne bileyim tornavida takımı hep taşırım.

tornavida attırdılar çöpe kaç para verdim ben ona. lityum polimer pillerim vardı ucu bağlı falan attırdılar içim acıdı.

bi kere o pilleri bulması alması dert. kargo şirketleri taşımıyor. RFID programlayıcıyla üniversitede öğretmen kapılarını açmaya çalışırken

güvenlik yakaladı bi kere. deney yapıyorum dedim falan orda da mimlendik.

en geç bavul benimki geliyo.

askerde bunlar yok demek ki. fetöcü ajan falan deyip atarlar beni en iyisi hiç gitmemek.