19-11-2011, 01:58
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 18 Jun 2011
Bulunduğu yer: Mordor- Killuminati
Mesajlar: 1.836
|
|
D.O.P iyidir veya kotudur ama kesin olan sey kesinlikle ulusalcilarin lanse ettigi gibi bisey degildir. En azindan ortadogu halklarinin durumu eskisine nazaran iyilesecektir. Herseyi yaptiklari gibi bunu da kendi siyasi emellerine alet etmek istiyorlar o kadar diyim
|
19-11-2011, 15:51
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 19 Nov 2011
Mesajlar: 42
|
|
frodo´isimli üyeden Alıntı
Rice 2004 yılında projeyi anlatırken "Fas'tan çin sınırına kadar 22 ülkenin siyasi ve ekonomik coğrafyasının değiştirilmesi" demiş.
Bu değişikliğin nasıl olduğunu izliyoruz.
Tüm bu "değiştirilme" işlemini kimimiz demokrasi baharı kimimiz de emperyalizmin dünyayı yeniden biçimlendirmesi olarak değerlendiriyoruz.
Olay budur.
|
Hakkaten öyle mi demiş?
Oku bakalım hakkaten öyle mi demiş:
http://www.iraqwatch.org/government/...ped-080703.htm
Hatta ben bunu zamanında çevirmiştim.
Buyur oku İngilizcen yoksa:
Ortadoğuyu Dönüştürmek
Dr. Condoleeza Rice
Milli Güvenlik Danışmanı
Birleşik Devletler Beyaz Saray
The Washington Post
7 Auğustos, 2003
İkinci Dünya Savaşı'nın sonuçlanmasından hemen sonra, Amerika kendini Avrupa'nın uzun vadede dönüştürülmesine adadı. Savaşın geride bıraktığı ölüm ve yıkımı (ki yüzbinlerce Amerikalı da dahil olmak üzere) gözönüne alan devlet adamlarımız bir daha savaşın düşünülmeyeceği bir Avrupa'yı yaratmak üzere işe koyuldular. Biz ve Avrupa'nın insanları kendimizi bir demokrasi ve refah vizyonuna adadık ve beraberce bu işte başarılı olduk.
Bugün Amerika ve müttefiklerimiz olarak kendimizi dünyanın başka bir yerinin uzun vadede dönüştürülmesine adamalıyız: Ortadoğu'nun. Öyle bir bölge ki 22 ülkesi ve toplam 300 milyon nüfusu ile Ortadoğu'nın toplam gayri safi yurtiçi hasılası 40 milyon nüfuslu İspanya'nınkinden daha az. Arap entelektüellerin politik ve ekonomik "özgürlük açığı" adını koyduğu şey bu ülkelerin geri kalmasının sebebidir. Pek çok bölgede, umutsuzluk hissi, nefret ideolojilerinin yeşermesi için uygun ortam hazırlıyor ve insanların üniversite eğitimi, kariyer ve aile yetiştirmek peşinde koşmaktan vazgeçip kendilerini patlatmaya (ve bunu yaparken kendileriyle birlikte mümkün olduğunca masum canı da almalarına) özenmelerine onları ikna ediyor.
Bu bileşenler bölgesel istikrarsızlık reçetesidir -- ve Amerikan güvenliğine karşı devamlı bir tehdit oluşturmaktadır.
Bizim amacımız Ortadoğu'da daha fazla demokrasi, tolerans, refah ve özgürlük için ilerleme isteyen Ortadoğu'lularla beraber çalışmaktır.
Başkan Bush'un Şubat'ta dediği gibi, "Dünya'nın çıkarı açıkça demokratik değerlerin yaygınlaşmasında yatar, çünkü istikrarlı ve özgür ülkeler cinayet ideolojileri üretmezler. Bunun yerine daha iyi bir hayata barışçı bir şekilde ulaşmaya uğraşmayı teşvik ederler."
Açıkça ortaya koyalım: Amerika ve Koalisyon Irak'la savaşa girdi çünkü Saddam Hüseyin'in rejimi Birleşik Devletler'e ve Dünya'ya karşı bir tehdit oluşturuyordu. Bu öyle bir rejimdiyki, kitle imha silahlarına sahip olmuş, bunları geçmişte kullanmış ve hala bunları elde etme peşinde koşan; terörle bağlantıları olan; iki kere başka ülkeleri istila etmiş; uluslararası toplumu ve 12 sene içinde 17 BM kararını hiçe saymış -- ve hiçbir zaman silahsızlanmayacağına ve Dünya'nın haklı talepleri karşısında hiçbir zaman uyum göstermeyeceğine dair her türlü işareti vermiş bir rejimdi.
Bugün bu tehdit ortadan kalkmıştır. Ve Irak'ın özgürleştirilmesiyle Ortadoğu için bölgede ve devamında dünyada güvenliği güçlendirecek olumlu bir gündemi ilerletmek için özel bir fırsat doğmuştur. Daha şimdiden İsrailliler ve Filistinliler arasında barış görüşmelerine devam etmek üzere bir bağlılık göstereceklerine dair deliller görmekteyiz.
HAziran'daki Kızıl Deniz Zirvesi'nde, İsrailliler, Filistinliler ve komşu Arap ülkeleri, Başkan'ın çizdiği vizyon etrafında birleştiler -- bu vizyon iki devletin yani İsrail ve Filistİn'in yanyana barış ve güvenlik içinde yaşamasının vizyonudur. İsrail liderleri gitgide anlıyorlar ki, Filistinliler'in barışçı, demokratik ve terörle savaşmayı ilke edinmiş tutarlı bir devletle kendi kendilerini yönetmeleri İsrail'in çıkarınadır. Filistinli liderler gitgide anlıyorlar ki, terör, Filistin devletine giden yolda bir araç değil, tam tersi bu yoldaki en büyük engeldir.
Saddam Hüseyin'in rejiminin sonu, bölgede zaten halihazırda devam etmekte olan ilerlemeyi sağlamlaştırıyor. Arap entelektüelleri Arap liderlerinden özgürlük açığını ele almalarını istiyor. Bölgesel liderler, iç reform, daha çok politik katılım, ekonomik açıklık ve serbest ticareti savunacak yeni bir Arap bildirgesi yayınlamaktan bahsediyor. Fas'tan İran Körfezi'ne, ülkeler politik ve ekonomik açıklığa doğru samimi adımlar atıyor. Birleşik Devletler bu adımları desteklemektedir, ve bölgedeki dostlarımız ve müttefiklerimizle daha fazlası için beraber çalışacağız.
Saddam'ın haydut rejiminin yerine, adil ve uygar olacak, ve demokratik ilkeler üzerine kurulacak bir Irak devleti kurulacağı zaman ise bu amaçta daha da fazla fırsatlar doğacak. Nasıl demokratik bir Almanya bugün bütünleşmiş, özgür ve barış içinde bir Avrupa'nın kilit noktası olmuştu, aynı şekilde dönüşmüş bir Irak da, nefret ideolojilerinin yeşermediği çok farklı bir Ortadoğu'nun anahtar unsuru olabilir. Ve asıl savaş operasyonlarının son bulmasının üzerinden geçen 100 gün içinde Irak halkı ülkesini sahiplendi ve daha umut dolu bir geleceği hazırlamaya başladı. Özgürlüğe doğru olan bu geçiş devam ettikçe, Amerika, Iraklılar'ın daha fazla güvenlik ve daha fazla fırsat elde etmelerine yardım etmek için diğer ülkelerle birlikte çalışacak.
Ortadoğu'nun dönüşümü kolay olmayacak, ve zaman alacak. Bu amaç Amerika'nın, Avrupa'nın ve bütün özgür ülkelerin geniş bir katılımı ile bölgede bizim gibi insan özgürlüğünün gücüne inananlarla tam bir ortaklık içinde çalışmalarını gerektiriyor. Bu öncelikli olarak askeri bir katılım değil, ve ülkesel gücün bütün boyutlatını (diplomatik, ekonomik ve kültürel) ele almamızı gerektiriyor. Mesela, Başkan Bush, bizleri somut projelerle daha iyi bir geleceği hazırlamak üzere bir araya getirmek için Ortadoğu Ortaklık İnisiyatifi'ni başlattı. Bunun ötesinde, bölge insanını genişleyen bir fırsat dairesine taşımak için on yıl içersinde bir ABD-Ortadoğu serbest ticaret alanı yaratmayı önerdi.
Bütün problemlerine rağmen Ortadoğu büyük bir potansiyele sahip bir bölgedir. Dünyanın büyük dinlerinin üç tanesi bu bölgede doğmuştur ve ruhani merkezleri bu bölgededir, ve gene dünyanın en eski öğrenim, tolerans ve ilerleme merkezlerindendir. Bu bölge kendilerine daha fazla politik ve ekonomik özgürlük ve daha önemlisi daha fazla modern eğitim bahşedildiğinde çağımızın ilerlemesine tamamen katılım gösterebilecek yetenekli ve becerikli insanlarla doludur.
Amerika Ortadoğu insanlarının gerçek potansiyellerine ulaşmalarına yardım etmeye kararlıdır. Bölge insanı için daha fazla özgürlük ve fırsat istediğimiz için, ve tabii ki Amerika insanı için daha fazla güvenlik istediğimiz için harekete geçeceğiz.
|
|
19-11-2011, 16:00
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 19 Nov 2011
Mesajlar: 42
|
|
Bu konuyla yakından bağlantılı olarak..
Irak savaşı ne diye 1 sene değil 10 sene sürdü.
Ne diye iç savaşın kıyısından dönüldü.
Anlamak için Zerqawi'nin Bin Ladin'e yazdığı mektubu okuyalım:
http://www.military.com/NewContent/0...Letter,00.html
Bu hasta adamın hain planlarını çevirmedim. Bir ara çevirirsem yazarım.
frodo´isimli üyeden Alıntı
Rice 2004 yılında projeyi anlatırken "Fas'tan çin sınırına kadar 22 ülkenin siyasi ve ekonomik coğrafyasının değiştirilmesi" demiş.
Bu değişikliğin nasıl olduğunu izliyoruz.
Tüm bu "değiştirilme" işlemini kimimiz demokrasi baharı kimimiz de emperyalizmin dünyayı yeniden biçimlendirmesi olarak değerlendiriyoruz.
Olay budur.
|
http://www.google.ca/search?q=Rice+2...w=1344&bih=593
Konu Neva tarafından (19-11-2011 Saat 23:08 ) değiştirilmiştir.
Sebep: mesajlar birlestirilmis ve gereksiz gorsel copy/paste'ler temizlenmistir.
|
19-11-2011, 17:41
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
|
|
bodos
sana yazı başına mı ödeme yapıyolar.
3 mesaj yazmana gerek yoktu.
görevinin gereğini bir mesajda da anlatabilirdin.
bu masalı 300 yıldır seyrediyoruz.
emperyalizm sürekli bir yerlere özgürlük ve demokrasi getiriyor.
sonra bakıyoruz; getirdiği özgürlük ve demokrasi doğal kaynakların ve pazarın sömürülmesinden,
insanların sermayeye kul edilmesinden
direnmeye kalkanların ise
kitlesel olarak yokedilmesinden başka bişey değil.
bu anlattıklarımı ısrarla kemalistlerin söylemlerine benzetmeye kalkacaklarını gayet iyi biliyorum.
aslında sırf buna önlem olsun diye
öncelikle kemalizmin bu emperyalist oyunla şu ana kadar nasıl da uyumlu olduğunu anlatmak gerekirdi belki de.
şu an buna vaktim yok.
Konu Neva tarafından (19-11-2011 Saat 23:31 ) değiştirilmiştir.
Sebep: duzenleme
|
19-11-2011, 18:01
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 19 Nov 2011
Mesajlar: 42
|
|
"pazar sömürmek" bir kavram daha öğrendim
türk işi sosyalistlik oluyor galiba bu?
|
19-11-2011, 18:21
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
|
|
bodos´isimli üyeden Alıntı
"pazar sömürmek" bir kavram daha öğrendim
türk işi sosyalistlik oluyor galiba bu?
|
sen boşver türk işi sosyalistliği
benimki laz işi, türk işi değil.
teklifim hala geçerli.
hatırlıyosun dimi teklifimi.
|
19-11-2011, 18:32
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 12 Oct 2011
Mesajlar: 256
|
|
BOP ilk zikredildiğinde araştırdığımda çıkardığım sonuç, kapitalizmin Ortadoğu ülkelerinde tam bir siyasal hakimiyet sağlamak için strateji geliştirildiğiydi. Tam bir siyasal hakimiyet çerçevesinde siyasal iktidarlar, yerelinden uluslararasına kadar bütün politikalarını burjuvazinin izni ile gerçekleştirecek ve burjuvazinin belirlediği politikalarla hareket edecek diye düşünüyordum. Tabii ki siyasal hakimiyet yoluyla ekonomik ve sosyal anlamda her tür politika yürütülebileceği için pazar oluşturma ve oluşturulan pazarın sözü edilen burjuvazi tarafından sömürülmesi söz konusu olacaktı. Kapitalizm, dünyadaki hakimiyet sınırlarını genişletirken hem hedef ülkeler hem de hedef ülkelere yakın coğrafyaya sermaye ihracında bulunabilecekti. Sermaye ihracının amacı, istihdam alanları yaratmak ve elde edilen geliri sömürmekti yani durağan ve dar ekonomik yapıyı dinamik ve ülke geneline yayılan bir duruma getirerek hem ucuz emekten yaralanacak hem de genele yayılmadan kaynaklı olarak diğer gelir getirici yapılara dayanak oluşacak geliri sömürecekti. Bugün olanlara bakılınca o yöne doğru gidildiğine dair ipuçları taşıyor.
Konu c m tarafından (19-11-2011 Saat 18:39 ) değiştirilmiştir.
|
19-11-2011, 20:08
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 19 Nov 2011
Mesajlar: 42
|
|
Hain emperyalistlerin sömürü planlarını ayanbeyan gören pırlanta gibi insanlarımız var çok şükür. Bize külyutturamazlar.
Bakın ben de dünkü gazeteden bir haber getireyim. Hain emperyalistlerin sömürü projelerini uygulamalarını anlatıyor:
"AKDENİZ İçin Birlik (AİB) oluşumunu hangimiz hatırlıyor?
Oysa bir dönem, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin "zengin kuzey ülkeleriyle, yoksul güney ülkeleri arasındaki diyalogu" güçlendirmek için hayata geçirilmiş Barselona Süreci yerine ortaya attığı "Akdeniz İçin Birlik" projesi bayağı konuşuluyordu.
Türkiye, önceleri "Akdeniz Birliği" diye anılan olan projeye "AB üyeliğini yerine öneriliyor" diye karşı çıkmıştı.
Sonra adı "Akdeniz İçin Birlik" oldu ve günün birinde Türkiye'nin de 43 ülkeli projeye dahil olduğunu duyduk.
Önceki gün The Marmara Oteli'nde TOBB'un ağırladığı "Euromed" toplantısında rastladığım Büyükelçi Yiğit Alpogan'dan Akdeniz İçin Birlik ile ilgili son gelişmeleri öğrendim. "
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19268621.asp
Konu Neva tarafından (19-11-2011 Saat 23:11 ) değiştirilmiştir.
Sebep: uzun copy/paste duzenlendi.
|
19-11-2011, 20:47
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 12 Oct 2011
Mesajlar: 256
|
|
Aferin ona. Uygulamaları anlatırken karşılaşılabilecek sorunları ve kimlere yararlılık sağlayacağını anlatsaydı memnun olurdum. Örneğin Mısır'a kurulan rüzgar panellerinin ilk beş yıl içinde bozulduğunu ve düzeltmenin maliyetinin ne olduğunu anlatabilirdi. Ayrıca güneş enerjisi için kurulacak yapının yansıtma etkisi nedeniyle küresel ısınmaya etki edeceğini ve elde edilecek enerjinin temel amacının Avrupa'ya enerji sağlamak olduğunu da açıklasaydı daha çok memnun olurdum. : )
|
20-11-2011, 01:42
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 26 Aug 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 5.877
|
|
bodos´isimli üyeden Alıntı
|
Teşekkürler çeviri için. Bir yüksek lisans tezinde okuduğum tümcenin Rice ağzından daha geniş halini vermişsin. Anlamadığım tek şey"hakkaten ne demiş" anlayamaman . Yoksa çeviri ile uğraşırken anlamları kaçıranlardan mısın ?
Bir ülkenin siyasi ve ekonomik coğrafyasının değiştirilmesi ne anlama gelir sence ?
İnsani olan her şey kabûlüm.
|
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:28 .
|