Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 05-05-2012, 11:59
Sangre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sangre Sangre isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2008
Mesajlar: 1.500
Standart Bu utanç Taraf'a yeter!

Bu utanç Taraf'a yeter!

1 Mayıs 1977'deki katliamla ilgili "alanda solcular birbirlerini vurdu" karalamalarına solun her cephesinden tepkiler çığ gibi. Önce eski Aydınlıkçı Gün Zileli ve dönemin Dev-Genç lideri Bülent Uluer Taraf'da kendi ağızlarından kullanılan ifadeleri söylemediklerini açıkladı. Bugün de Ümit Kıvanç, gazeteye son yazısını gönderip veda etti.

Tarihe 'kanlı 1 Mayıs' olarak geçen ve 34 kişinin hayatını kaybettiği günün sorumluları tam da geçtiğimiz ay başlayan "12 Eylül" Darbecilerinin yargılandığı davanın iddianamesine girmişken, Prof. Halil Berktay'ın "olaylar sol içi çatışmadan kaynaklandı" diyerek derin devletinin rolünü yok sayan değerlendirmelerine tepkiler artarak devam ediyor.

Taraf Gazetesi'nde eski Aydınlıkçı Gün Zileli ve dönemin Dev-Genç lideri Bülent Uluer'le yapılan söyleşi başlığına taşınan "ilk kurşunu sıkan Maocular" başlığıyla ilgili olarak her iki isimden de böyle bir ifade kullandıklarına dair yalanlama geldi.

Ümit Kıvanç'dan Taraf'a veda

Diğer yandan Ümit Kıvanç son çarpıtma ve karalamalardan 2008 yılından bu yana yazdığı Taraf Gazetesi'nde veda etti.

Yazısında o günün tanığı olduğunu ifade eden Kıvanç "Bizim gazetede ballandırılan masallardaki gibi, “solcuların silahlarına sarıldığı” bir olay falan yaşanmadı, çünkü herkes can derdine düşmüştü." diye yazdı.

"Bizim gazete bir defa, Muhsin Yazıcıoğlu-NTV hikâyesinde, “hah bulduk!” sendromu yüzünden çuvallamıştı. Şimdi bunun ikincisine doğru doludizgin gidiyor. Ben bu gidişe iştirak edemeyeceğim, herkesten özür dilerim." diye yazan Ümit Kıvanç'ın 05.05.2012 tarihli "Hoşçakalın" başlıklı yazısı şöyle:

1 Mayıs 1977’nin ertesi günü Günaydın gazetesi, operasyon icabı, “Maocular Taksim’i kana buladı” ya da “…işçi bayramını kana buladı” manşetiyle çıkmıştı. Hangisiydi tam hatırlayamıyorum, ikisinden biri. Bizim gazete de buna benzer bir yayını sürdürmeye girişti.

1 Mayıs 1977, iyi tasarlanmış bir devlet operasyonuydu. Solcular arasındaki akıl almaz gerginlikten yararlanarak, birileri, sosyalistlerin belini bir daha doğrulmayacak şekilde kırdılar. O meydana birçok yerden ateş açıldı. İnsanları vurup öldürmekten çok, panik ve izdihama yolaçma gayesiyle. (Yine de, vurulanlar oldu.) Alanın çevresinde görevli polislerin çoğunun bile olacaklardan haberi yoktu. “Vazifeliler” belli ki daha sıkı ve gizli bir operasyonun ruhuna uygun olarak hazırlanmıştı. Velhâsıl, 1 Mayıs 1977, bir katliam girişimiydi, otuz küsur insanın öldüğü bir olaya ille de katliam denmek istenmiyorsa.

Böyle bir olaya ortamı sosyalist gruplar arasındaki ölümcül çatışmalar hazırladı, doğrudur. O âna kadar eline pek silah almamış İGD’liler ile Halkın Kurtuluşu arasında 1 Mayıs afişleri asılırken gece vakti çıkan arbedede Halkın Kurtuluşu’ndan bir genç vurularak öldürüldü. 1 Mayıs’tan bir-iki gün önce. Duygular iyice bilendi. DİSK’e Sovyetik eğilimliler egemendi ve “Maocular alana sokulmayacak” diye ilân etmişlerdi. On binlerce kişiydiler, sendikaların çoğu onların denetimindeydi, yani yanlarında işçiler de vardı, birilerini alana sokmak istemezlerse bunu yapabilecek güçleri vardı. Maocu denen ve yine on binlerce kişi olan gruplar, aynı şekilde, bir yere zorla girmeye kalkarlarsa bunu yapabilecek güçleri vardı.

Sovyetiklerin ve Maocuların “Ortayolcu” dediği gruplar, tampon olsunlar diye aralara yerleştirilmişlerdi.

Ben bu grupların biriyle birlikteydim. Biz alana girdik, bugünkü Taksim Hill Otel önlerine geldik ve olay başladı.

İlk nereden ateş edildi, Maocular DİSK barikatının önüne geldiklerinde ne oldu, o sırada kimsenin bilmesi mümkün değildi.

Zaten ilk anda, pek çoğumuz, orada çatışma çıktı sanmıştık.

Buraya kadarı doğru.

Fakat bundan sonrası da o kadar doğru. Ben o alanda, müthiş bir çaresizlik ve umutsuzluk içinde, elindeki incecik sopayı panzere atarak hiç değilse isyanını dışavurmaya çalışan insanlardan biriydim. İlk andan sonra, hepimize saldırıldığından şüphemiz kalmamıştı. AKM’nin önündeki polisler bizim onlara saldırdığımızı sanarak can havliyle birşeyleri kendilerine siper edip korunmaya çalışırken, bir panzer fırlamış, meydanın ortasında kaçışan insanları ezmeye çalışmıştı. Alandaki birilerinin herhangi bir yere ateş edebileceği bir durum da yoktu. Bizim gazetede ballandırılan masallardaki gibi, “solcuların silahlarına sarıldığı” bir olay falan yaşanmadı, çünkü herkes can derdine düşmüştü.

O sıradaki ruh halim, bize saldıranların yanısıra kendimize kızmaktı, sonradan da bu değişmedi. Yıllardır, şimdi çok önemli bir keşif yapmış gibi “solcuların kabahati” konusunun üstüne atlayan ve neredeyse “1 Mayıs 1977’yi solcular yaptı” demeye uğraşanlar kısa pantolonluyken, ben de, ne yazık ki az sayıda insan da, 1 Mayıs 1977’ye nasıl gelindiğini herkese anlatmakla meşguldü. Yıllarca bunu yaptık, yıllardır bunu yaptık. “Alana yaklaşan kalaşnikoflu Maocular” masallarıyla değil, kendi yaşadıklarımız, gördüklerimizle.

1 Mayıs 1977’ye ortam hazırlanmasında bizim o zamanki dargörüşlülüğümüz ve mankafalığımız konu edilmeli, doğru. Ama bunu bizim gazetede yapıldığı gibi, içinde “sol” geçen her şeye –nedense– duyulan, içten bir düşmanlıkla, “hah, bulduk!” edâsıyla yaptığınızda, amacınızın hakikate hizmet olduğuna inanmak zordur. Bülent Uluer’le yapılmış görüşmeye “İlk kurşun Maoculardan” başlığını atmak, sadece gazeteciliğe ihanet değil, düpedüz kötü niyetliliktir (çünkü okuduğumuz habere göre, adam öyle bir şey dememiş).

Bugün solculuk, sosyalizm vs. adına yenen haltları teşhir etmek başka şeydir, zamanında solcuların katledilişini de solcuların üstüne yıkmaya kalkmak başka şey. Panzere ip takılıp yerde sürüklenen PKK’li cesedi karşısında dehşete düşüp isyan etmeniz için PKK’li olmanızın, hattâ Kürtlerin haklarından yana olmanızın bile gerekmediği gibi.

Bizim gazete bir defa, Muhsin Yazıcıoğlu-NTV hikâyesinde, “hah bulduk!” sendromu yüzünden çuvallamıştı. Şimdi bunun ikincisine doğru doludizgin gidiyor. Ben bu gidişe iştirak edemeyeceğim, herkesten özür dilerim.

Sadece bir noktayı hatırlatarak veda etmek istiyorum: Bugün Türkiye’de, Kemalist değil sosyalist olan, hareketlerine din ve dindar düşmanlığıyla yön vermeyen, sosyalizmi demokrasinin çok derinleşmiş ve yayılmış bir hali olarak anlayan, kendi katillerinin tarafında saf tutmuş sözde solcular tarafından uğradıkları her türlü hakarete rağmen adalet ve demokrasi mücadelesinden vazgeçmeyen solcular var. Bizim gazete “solcular” derken nedense onları hiç kastetmiyor. Ben de o insanlardan biriyim ve bu tavırdan hem çok sıkıldım hem de açıkça mağdurum. O kalpsiz Demirel’in lafını döndürüp solculara çarpmaya kalkmak için insanın hayatında hiç Maraş katliamı gecesi TV izlememiş veya 1 Mayıs 1977 Taksim’i gibi bir yerde bulunmamış olması gerekir.

Taraf gazetesi bence Türkiye basın tarihinde, hattâ siyasî tarihinde çok önemli bir rol oynadı. Bunu kimse inkâr edemez. Ben de, bu gazetede yazıyor olmanın getirdiği, maddî-manevî her türlü yüke katlanarak bu işe destek olmaya çalışanlardan biriyim ve bundan hiç pişman değilim. Taraf’a uzun ömür ve başarılar dilerim.

Bu gazetede yazdığım süre içinde yazılarımla ilgili olarak beni yüreklendiren, onurlandıran değerli okurlarıma çok teşekkür ederim.

Güçsüz düştüm, diyelim, söylediğim laf bana anlamsız geliyor, diyelim, bütün kusur bende olsun.

Hoşçakalın.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 05-05-2012, 12:33
AlbatrosS AlbatrosS isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2010
Mesajlar: 1.606
Standart

Bu mesele ''Sivas'ı Aziz Nesin yarattı'' demeye benziyor;e, yerseniz.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 05-05-2012, 13:26
Olimpiyat Olimpiyat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 30 Apr 2011
Bulunduğu yer: İstanbul-İzmir hattı :)
Mesajlar: 1.474
Standart

Bir ara taraf a aboneydim, hatta 2 şer tane alır başkaları da okusun diye apartmana bırakırdım.
Ama nerede ise, 1 yıldır almıyorum ben de onları adam sanmıştım.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 06-05-2012, 23:35
Sesli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sesli Sesli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Apr 2012
Mesajlar: 1.172
Standart

1 Mayıs 1977 olayları aslında Amerikan Derin devletinin Türkiyedeki kolunun eylemleridir.
Bunu bizim derin devletimiz var sananlar bilmiyorlar. Bizim derin devletimiz olsaydı bugünkü durumlara düşmezdik.

Amerikan derin devleti, J.F Kennedy'i ve ikizkuleleri halleden bir derin devlettir. Bizdeki Ergenekon meselesinde de Amerikan derin devleti ulusalcı general ve askerlere takmıştır. Kendi taraftarlarına tık dahi demez...

onun için bu 1 Mayıslarda Salt Amerikan derin devletinin izlerini aramak daha akılcı olur...

Farkındalık / Farkındalık / Farkındalık
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 07-05-2012, 09:16
G Milat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
G Milat G Milat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 06 Jun 2011
Bulunduğu yer: Los Angeles
Mesajlar: 178
Standart

Sesli´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
1 Mayıs 1977 olayları aslında Amerikan Derin devletinin Türkiyedeki kolunun eylemleridir.
Bunu bizim derin devletimiz var sananlar bilmiyorlar. Bizim derin devletimiz olsaydı bugünkü durumlara düşmezdik.

Amerikan derin devleti, J.F Kennedy'i ve ikizkuleleri halleden bir derin devlettir. Bizdeki Ergenekon meselesinde de Amerikan derin devleti ulusalcı general ve askerlere takmıştır. Kendi taraftarlarına tık dahi demez...

onun için bu 1 Mayıslarda Salt Amerikan derin devletinin izlerini aramak daha akılcı olur...

Farkındalık / Farkındalık / Farkındalık

Aslında direkt olarak bu derin devlet hikayesinden dem vurup TC'nin hiç suçu olmaz zaten gibi bazı yargılarda bulunacaktım. Fakat haksızlık yapmak istemiyorum. Ne demek istediğiniz bariz olsa da, yine de bazı kavramlar ve kullandığınız bazı tamlamaları sizin kelimelerinizde okumak daha sağlıklı bir tartışma doğuracaktır.

Bu konu ve yazdıklarınız hakkında eleştiri yapmadan önce, bazı şeyleri açıklığa kavuşturursanız herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemiş oluruz.

Bazı kavramlardan bahsetmişsiniz. Bunları yazarken tam olarak ne kasttettiniz?

*Amerikan derin devleti?
*"Bizim" derin devletimiz?
*Amerikan derin devletinin Türkiye kolu?
*Amerikan derin devletinin 'ulusalcı' general takıntısı?

Herkes kendisinin milatıdır!
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 07-05-2012, 14:09
Perdido - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Perdido Perdido isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 07 May 2012
Mesajlar: 4
Standart

Taraf gazetesinin Türkiye medyasına girişi baya bir gürültü koparmıştı. Herkes işte gazetecilik bu demeye başlamıştı. "AKP karşıtı" çizgisi sosyalistleri bile kandırmaya yetmişti. Tıpkı şimdinin Y. Özdil'i gibi. Ama taraf için gerçek bundan çok farklıydı, hala da öyle. Taraf'ı hiç bir zaman samimi bulmadım, bir gün bile satın almadım ama tabiki yazılarını internetten takip ettim. Ismarlama haberlerle dolu, amacı provakasyon olan bir çizgisi var ama bu içerisinde iyi yazarlar olmadığını göstermez tabi ki. Anlatmaya çalıştığım konu tarafın çizgisi. Ve maalesef Kıvanç ve Yağcı'nın dışında kimse bu çizgiyi bozmaya cesaret edemedi. RONİ MARGULİES, EROL KATIRCIOĞLU, MİTHAT SANCAR, MURAT BELGE gibi yazarlar kafalarını kuma saplamayı tercih ettiler. Bu durum yeni nesil özgürlükçüler için hayal kırıklığı olsa gerek, zira benim için bile keşke tavır koyabilselerdi durumu geçerli.


Gel gelelim 77 1 Mayıs'ına. Aslında çok da söylenecek bir şey yok. Birileri solun tasfiyesi noktasında harekete geçmiş gibi gözüküyor. Sormazlar mı adamı bu kadar zaman nerelerdeydin? Neden açıklamadın da şimdi açıklıyorsun? Bu açıklama kime hizmet ediyor? Bunu cevabını ben vereyim, direkt olarak devleti aklayan ve solcuları (dönemim maocularını) yıpratmak için yazılmıştır. Ve bu senenin 1 mayıs'ını gölde de bırakmasıyla da ilginçtir!. Garip olan şey ise, bunu yazanın yine eski bi solcu olmasıdır. Eski Aydınlıkçı tayfandan. Zaten bu aydınlıkçıların pislikleri temizlenerek gidecek gibi değil. Berktay'dan şu onurlu duruşu beklerdim; evet ben Perinçek'in adamıyım ama bunu dahi söyleyemeyecek kadar onursuz bir insan.


Derin devlet kısmına gelelim. Öncelikle derin devlet tanımına kesinlikle karşıyım. Burda ki vurgunun devlet içindeki karanlık güçler olduğunu biliyorum ama içerisindeki vurgusuna dikkat etmemiz gerekiyor. İçerisinde yani devletin kendisi. TC'nin derin devleti yoktur iddiası ise gerçek dışı. Bu şu anlama geliyor; Aslında bizim devletimiz bir şey yapmadı hep amerikanın suçu!.. oldu olacak her suçu Miki'ye atın. Bu kadar olmaz yahu. Biraz dönüp kendi devletinizin tarihine bakın. ABD'den farkı yok, ikisinin de tarihi katliamlarla dolu. Bizimkisi istiklal mahkemelerinden başlayıp, uludereye kadar uzanıyor.. ABD'ninki mi? Boşverin şimdilik onlar, önce kendi tarihimizle yüzleşelim..
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 07-05-2012, 14:18
AlbatrosS AlbatrosS isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2010
Mesajlar: 1.606
Standart

Şimdi de NABİ YAĞCI depremi!

Yağcı yapılan eleştirilerin ''insaf ve gazetecilik'' ölçülerini kaçırınca dayanamadığını söyleyip gitti. Belli ki daha evvelinden yaşanan başka rahatsızlıkların doruk noktası oldu Taraf'taki ''özel harp işi'' dezenformasyon başlıkları. Nabi de Ümit de ''deneyimli'' siyasetçilerdir. Yapılan işlerin ''gazetecilik'' faaliyetinden öte TOPYEKUN ''özel harp faaliyeti'' ve ''dezenformasyon'' haline geldiğini anladıkları an, bu işe bir son verdiler.

Ümit de Nabi de Taraf'ın Dsip çizgisinden ''farklı'' olan ''sol'' geleneğini temsil ediyordu. Özellikle Ümit. Kendisine ''bağımsızlar'' desek daha yerinde olur. Ben asıl, RONİ'nin tavrını merak etmekteyim. Şahsi olarak bu durumun kendisini ''rahatsız ettiğine'' dair bir kanaatim olsa da Dsip'in bir bileşeni olarak ne tür bir karar alacak merak içindeyim. Biraz fazla iddialı olacak ama alacağı tutum DSİP-TARAF(dolayısıyla iktidar) ilişkisine dair bazı yeni ipuçları da verecektir. (Hoş, bu partinin kitle-taban örgütlülüğü açısından kayda değer bir yanı yok sol açısından. Ancak, entelektüel özgül ağırlığı daha önemli.(değerli olma manasında değil, örgütlülüğü açısından daha önde olma açısından) )

Bence bu ''hayırlı'' bir gelişme.

''Entelektüeller''in iktidarla ilişkilerini sorgulama ve gözden geçirme açısından özellikle. Ma'lum bu iş özellikle Berktay, M. Belge gibi ''eski'' sol düşünürler açısından fazlaca laçkalaştı.

Sabah Gazetesi'nden bazı yazarların bile(ki bu gazete de birçok manşet ve haber spotuyla eskiden olduğu gibi mesleğin içine eder, o ayrı mesele) açıkça ''saçma, absürt ve tutarsız'' buldukları bu tartışma(ve haberler) TARAF açısından ''gazetecilik'' faaliyetinin laçkalaşıp ''özel harp'' taktiklerine döndüğü ibret vesikaları haline geldi:

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/bab...artisamazsiniz

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/kah...sola-kirdirmak
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 08-05-2012, 15:51
Sangre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sangre Sangre isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2008
Mesajlar: 1.500
Standart

Halil Berktay'ın nereden ilham aldığı anlaşıldı; (Yazılar Benlisoy'a ait)

1 Mayıs 1977'ye dair açıklamaları nedeniyle Halil Berktay'ın tarihçiliğini sorgulayanlara tokat gibi cevaplar... İşte Hergün ve Günaydın gibi dönemin objektif ve ciddi yayınlarının tanıklıkları... İşte belge, işte tarihçilik...



Yok yok, sakın ola karşıtırmayın... Taraf gazetesinin manşeti değil bu. MHP'ye yakın Hergün gazetesinin 2 Mayıs 1977 nüshası... "Geçmişle hesaplaşma" etiketi altında solu itibarsızlaştırma, tarihi solsuzlaştırma adına en bayat faşist argümanlar ısıtılıp önümüze sunulabiliyor işte...



İşte o yıllarda (tıpkı başta Nazlı Ilıcak gibi bu geleneği sürdürenlerin bugün yaptığı gibi) demokrasi mücadelesinin en ön safında yer alan Tercüman gazetesi de Halil Berktay'ı tespitlerini doğruluyor. Berktay dönemin basınında böyle kapsamlı bir taramanın sonucunda "Kanlı 1 Mayıs solcuların işi" tespitine ulaşmış olmalı...



Ancak Berktay ve elbette Taraf keşke Yeni Asya kadar cesur olsalar ve açıkça "komünistler birbirini yedi" deseler. Hatırlanacağı üzere matbuat dünyamızın bu cesur gazetesi 1999 Marmara Depremi sonrası yaptığı bir açıklamada bu depremin 'İlahi İkaz' olduğunu ifade etmişti...



Ta o zamandan demokrasinin yıldızı olduğunu dosta düşmana göstermiş Milli Gazete vatandaşların "Kızıl Katillere Lanet olsun" dileğini aktarıyor. Yani Berktay sadece dönemin değil, "vatandaşın" da nabzını tutuyor adeta... Taraf demokrasi mücahidi Milli Gazete'nin "DİSK Kapatılsın" talebini de güncellemeli bence...

Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 08-05-2012, 16:24
Sangre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sangre Sangre isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2008
Mesajlar: 1.500
Standart

Ümit de Nabi de Taraf'ın Dsip çizgisinden ''farklı'' olan ''sol'' geleneğini temsil ediyordu.
Yine de bu isimlerin, özellikle Kıvanç'ın DSİP'in çizginden çok da farklı olduğunu iddia etmek doğru değil.. Takip edebildiğim kadarıyla DSİP'li olmamasına rağmen Kıvanç'ın yazdığı tüm yazılar Marksist.org'da yayınlanıyordu.. Bunun dışında bide Roni'nin yazıları gazetede her çıktığında sitede yayınlanıyor.

Mesela DSİP'in üyelerinden Somay'ın bu konuda yazdığı yazıyı yayınlamışlar.. Kıvanç'ın vedasına destek vermiş, diğer yazarlardan da aynı şeyi bekliyorum demişti;

http://www.marksist.org/haberler/714...ni-vur-otekine
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 08-05-2012, 18:32
Perdido - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Perdido Perdido isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 07 May 2012
Mesajlar: 4
Standart

Dsip'in sitesinde yayınlanmasının ölçüt olamayacağını düşünüyorum. Zira Roni'nin de hemen bütün yazıları sendika.org'da yayınlanır ama dsip'le pek anlaşabilen bir çizgisi yoktur bu sitenin. Hatta geçenlerde KESK üzerinden bir tartışma dönmüştü hatırlarsanız. Baya bir gürültü kopmuştu. Sonrasın da dsip özür dilemişti, vs... ilgili yazıyı linkte bulabilirsiniz. Bir ara bu konuyu da tartışmak isterim..

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=44522



Sol'un bu saldırıya karşısında bütün bileşenleriyle (sosyal demokratlar vs..) cevap vermesi gerekiyor. Aksi takdirde Sabah gazetesinin manşetindeki iddia gerçekleşecektir. Solu sola kırdıracaklar.. Bu arada fotoğraflar 40 yıllık ama zihniyet aynı, hiç değişmemiş..





Vamos Bien!
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Utanç Veren Madde/ler Averroes İslam 270 31-10-2009 00:01
Yeter ki ülke ilişkileri bozulmasın... nefes İslam 3 21-07-2009 17:22
YETER ......!!! (BİR SİVİLİN MUHTIRASI) Aliminyum Politika 4 18-04-2009 13:45

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:07 .