Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #51  
Alt 25-06-2018, 09:48
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.680

Onur Üyeliği 

Standart

Sonuç itibariyle AKP kazandı.

Böyle olması aslında bir yönüyle de avantaj oldu, daha önce söylemiştim, zira patatesin, soğanın bile 5 tl lerin üzerine çıktığı, doların 3 kat artışı, piyasanın çöküşü, iç, dış borcun artık ödenemez ve dışa bağımlı hale geldiği, samanın dahi ithal edildiği, tarımın, sanayinin bittiği, inşaat sektörünün belirli bir doyuma ulaştığı, her geçen yıl AKP bürokrasisinin mantar gibi çoğaldığı ve soyguna giden paraların gn geçtikçe katlayarak arttığı-ve artık doyurulmaları güç duruma geldiği-, kısaca ülkenin batağın eşiğine ve içine doğru girdiği ülkede, enkazın başına yine enj-kazın sorumlusunun oturması toplumun sorgulamaya başlayacağı günlerin uzak olmadığını gösterir.

İleriye dönük öngörü de bulunursam, Bahçeli, yine erken seçim diyecek, ne zaman olur belli olmasada, enkaz ortada...

Eğer AKP değilde enkazın başına başka bir parti geçseydi, kısa sürede AKP muhalefeti, ülkenin battığını, kendi zamanlarında çok iyi olduğunu hatta şimdi evlere buzdolabı, fırın değil soğan-patates dahi girmiyor bizim zamanımızda şöye, böyleydi basit propagandası, ve içler acısı ekonomişk durum ve piyasa ile yine erken seçime gidilir, AKP tekrar iktidar olurdu, ama bu sefer daha kötüsünde dahi AKP den baika hiç bir alternatif olmadığına inanan kemik taban ikiye katlanmış olurdu...

Bir ülkede orta ve alt sınıfların durumu önemlidir, zira bu kesim maddi ve ekonomik durumu gereği, aşırı kaygılı ve agresiftir. Yaptığı iş ve müşteri beklemek dışında alternatifi yoktur, hayatının garantisi, yaptığı satışa bağlıdır- sabit bir geliri yoktur. Ekonomi ve pahalılık bu seviyede devam ederse, kısa sürede esnaflar çöker ve agresif olarak öfke örgütlenmesine dönüşür.

İşçi-emekçi kesim ise, çalıştığı sürece maaşı yetersiz dahi olsa en azından bir geliri var düşüncesini hemen aşamaz. İşsiz kalanlar ise durumlarının vehametini kendilerinin işsiz olmamasına bağlarlar(bu hakim anlayıştır). Bir anda olmasa bile sınıfın farkındalık kazanımı zaman alır.

Hasılı demem o ki, ekonominin çöktüğü dönemde, sistem içi muhalefet ve umutsuzluk, beklentisiz kalmak şu haliyle esnaflara, küçük işletmelere düşüyor, zira ilk kaygılanacak olan kesimlerdir. Kısaca bu dönemlerde ilk refleks gösterecek kesimler orta ve küçük sınıflardır. Kaderleri piyasaya ve daha büyüklere bağlıdır ve güvencesizlik kaygısı onları korkunç bir umutsuzluğa sürükler ve nereye yöneleceğini bilmedikleri öfkeye dönüşür.

Neyse, gün ola harman ola.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #52  
Alt 25-06-2018, 09:53
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Spartaküs

Ekonomide ki her türlü kaygı mevcut iktidarın işine gelir , halk onları ekonomi konusunda kendilerini kurtaracak tek liman olarak görüyor. Keza terör gibi. Halbu ki terörde , ekonomide onların eseri iken.


Bu sonuçların tek sebebi ? Halktaki etnik ve kimlik takıntısı. Kurtulmakta imkansız.


Sonuçlar hiç degismeyecek. Buna şahsen emin oldum.
Alıntı ile Cevapla
  #53  
Alt 25-06-2018, 11:57
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.680

Onur Üyeliği 

Standart

Değişecek...

Örneğin piyasanın şu koşullarıyla, seçim 3 ay sonra olsa, bu başarıyı yakalayamazlardı...

AKP, MHP desteği olmasa çoğunluğu sağlayamazdı.

İki kesiminde tabanında, hem ırkçılık hem de 80 sonrası bilhassa siyasal islamcılık(dincilik, din istismarı) mevcut, birleştiklerinde tablo onlar namına avantajlı oldu. Faşitleşen ve zaten faşist olan bir yapının birleşimi söz konusu.

Bu birleşime rahatsız olan kitleler de bir umut bağladı, ama uzun sürmeyecek, nesnel koşullar bunu gösteriyor.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #54  
Alt 25-06-2018, 14:14
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

spartacus

Böyle olması avantaj değil spartacus. Ekonomi daha da kötüleşince bunun sorumlusunu iktidar olarak görmeyecek ki insanlar. Dış güç ya da başka bir şey diyecekler. Bilgi sahibi olan insan yok denecek kadar az, sosyal medyada bile ekonominin kötü olmasının sebebini açıklayabilen insan yokken sade vatandaş bunu anlayamaz.

Ha İnce başa gelseydi onu ekonominin sorumlusu olarak görebilirlerdi orası doğru. Tutarsız bir yaklaşım var burada. İnce gelince sorumlu oluyor(hem de yeni gelmiş oluyor ve kötü ekonomi devralıyor) ama iktidar sorumlu olmuyor ve dış güç sorumlu oluyor. Bilgi olmayınca tutarsız yaklaşımlar olağanlaşıyor, inanmak istediğine inanıyor insanlar.

Venezuela'da ekonomi çok kötü durumda. Hatta marketleri yağmalıyor insanlar, birçok olay çıkıyor. Karakollar ve hapishaneler dolmuş durumda anlatılana göre. Ama iktidar düşük katılım oranıyla (%45) yine seçim kazanmış orda. İnsanlar yönetimi sorumlu görmüyor dünyanın birçok yerinde, başka sebepler buluyorlar. Dış güç en çok söylenen bahane, tabi başka şeyler de var.

Bazıları hepsi aynı zaten deyip kimseye oy vermeyebiliyor. Venezuela'da durumun farkında olanlar alternatif göremeyip sandığa gitmemişler diye tahmin ediyorum ki katılım oranı çok düşük zaten. Sandığa gitmemek iyi bir şey değil aslında. Mevcut yönetim değişmemiş oluyor ve değişim imkanı da var yani. Venezuela'da katılım çok olsa belki de muhalefet kazanırdı. İnsanlar belli bir partiye mahkum olursa ve alternatif göremezse itiraz hakkı kalmaz, istediği gibi yönetir parti, çare tükenir.

MHP 2015'te de muhalefetin kaybetmesine sebep olmuştu koalisyon kurdurmayarak. Şu an artık muhalefet de değil ama muhalefet gibi gözükürken de muhalefet değildi belki de. Partilere çok güveniyoruz, 180 derece bir dönüş kimse beklemezdi ama oluyor işte. Sorsan vatan millet için biraraya geldik, ideolojilerimiz vatanımızdan önemli değil derler.

Parti 180 derece dönse bile seçmeni de döndü. Partinin bir şeyler demesi ve yapması seçmeni bağlamaz diye bir düşünce vardı ama öyle değilmiş. Seçmen de birden bambaşka bir noktaya geldi. İşte bu derecede seçmeni yönlendirebilen partiler kazanabilir. Her partinin böyle seçmeni yok. Parti bir şey dese de seçmen katılmayabiliyor. Ama parti bambaşka noktaya gelince seçmenler yalnız bırakmıyorsa kontrol gücü yüksektir.

Partiler herkese değil sadece belli kesimlere hitap ediyorlar. Herkesi kucaklayan ve adalet, demokrasi, ekonomi, refah, bilim, sanat, kalkınma, dayanışma vs vaat eden ve bunu nasıl yapacağını anlatan partiye ihtiyaç var.

Sadece belli kesime hitap eden partilerin kazanması için o kesimin büyük olması lazım. Mesela İslamcı ve milliyetçi kesim çoğunluktadır. Buraya hitap eden partiler kazanır, diğerleri kaybeder. Çoğunluğa sahip kesime hitap eden parti kendi seçmenini konsolide etmek için ve başka partilere gidiş olmaması için korku salar. Ben şunu şunu yapacamdan ziyade "bak şu zihniyet gelirse şöyle olur" gibi şeyler söylenir ve kutuplaştırma yapılır. Ayrıca biz olmasak ya da biz gidersek şöyle olur denir ki kendisine bağlasın ve alternatifsiz bıraksın, yani mahkumiyet.

Bunu aşmak için bu oyuna dahil olmak değil oyunu bozmak gerekir. Bünyesinde her kesimden insan bulunduran ve her kesimi kucaklayıp çözüm sunan partiler gerekir. İyi parti bunu tam karşılayabildi gibi görünmüyor. Şu an CHP sadece belli kesime hitap ediyor ve kutuplaşma olduğu için karşıdan seçmen gelmiyor, sadece kendi kemik kitlesi var ve onları da kaybetme ihtimali var. CHP'nin artık bu oyunu bozması mümkün görünmüyor. CHP bir şey dese de tarih peşlerini bırakmıyor ve inandırıcılığı kalmıyor.

Herkesi kucaklayan ve çözüm sunan yeni parti dedim ama insanlar çözümden ziyade sembollere göre oy veriyor. Her kesimin sembollerine vurgu yapan ve arada da çözümlerini mantıklı bir şekilde açıklayan partiler kazanabilir. İnsanlar bilinçli olmadığı için sembolsüz salt çözüm işe yaramayabilir. Çünkü anlattığın karşıdakinin anladığı kadardır.

Size birkaç sorum olacak:

-İktidar seçimi kazansa bile aslında enerjisi bitti ve kaybetti, fakat insanlar alternatif göremediği için mecburen oy veriyor diye bir düşünce var. Sizce nasıl bir alternatif olursa seçimi kaybederler, nasıl bir alternatif gerekli?

-2002'de siz başa gelseydiniz hangi icraatleri(spesifik olarak) yapardınız ve ülkenin durumu bugün ne olurdu, refah ne kadar artardı, Avrupa ülkesi gibi olur muyduk, ne değişirdi kısaca, farkınız ne olurdu?

-Bu seçimde şaibe görüyor musunuz, görüyorsanız sonucu etkileyebilecek kadar var mı?

-İnsanların bilinçlenmesi nasıl sağlanabilir?

-Seçimden birkaç gün önce %52 sonucu ortaya çıkmıştı ve sonuç tuttu. Sizce bu ne anlama geliyor?

-Gelecek isteyen insanlar ne yapsın, yurtdışına mı yerleşsin?
Alıntı ile Cevapla
  #55  
Alt 25-06-2018, 16:00
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

O kadar ağlayacak bir şey yok.


Rusya'da diktatörlük, Rusya'da Demokrasiden çıktı. Ama Ruslar duruyor.


Zibidi gibi yaşayacaz ama yaşacaz herhalde ne biliyim.
Alıntı ile Cevapla
  #56  
Alt 25-06-2018, 17:02
pianola - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pianola pianola isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
 
Üyelik tarihi: 22 Oct 2014
Bulunduğu yer: Platon'un Mağarası
Mesajlar: 1.906
Standart

Fabula gibi düşünüyorum ben de ,
Bir gün Hz. Ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe'den, bir Arap, devesiyle Şam'a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış;

"Ver o dişi deveyi bana!"

Tartışma büyümüş, Küfe'den gelen adam;

"Bu deve benimdir, üstelik dişi de değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar.

Konu Muaviye'ye yansımış. Halk meydanda toplanmış... Muaviye, Küfe'den gelenle Şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış;

"Bu dişi deve Şamlınındır!"

Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş;

"Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?"

Cemaat hep birlikte bağırmış;

"Şamlınındır!"

Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış:

"Ey Küfeli, dinle! Sen de, ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi de değil, erkektir. Sen Küfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve ona de ki;"

"Ey Ali, Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!"
sanıyorum artık durumu kabullenmek gerekiyor, söylenecek fazla birşey yok, örgütlenmiş cehalete karşı bir çözüm olduğunu zannetmiyorum, kahrolası idealizm, bir kez daha kahretti bizi...

sorun muhafelette, ekonomide, şunda bunda değil, sorun halkta, sorun beyinlerde, dini ve milli aidiyetlerdedir.. "milli aidiyet" denilen şeyin ise ne şekillerde içeriklendirildiğini göz önünde bulundurmakta fayda var, çünkü, ak parti'nin "millet" kavramıyla , chp'nin üçüncü okundaki millet kavramı bambaşka şeyler. öte taraftan ekonomik kısıtlılık faşizm arzulayan kitleler üretmez, dolayısıyla öyle ya da böyle parlamenter-demokratik bir ülkede faşizmin bu şekilde yasallaştırılması sadece ve sadece yerleşik kültürel kavramlarla ilişkili bir durum olabilir. tayyib'in geldiği günden bu yana niçin eğitim sistemiyle bu kadar oynadığını, niçin üç çocuk istediğini, niçin suriyelileri ülkeye doldurduğunu hala göremiyor muyuz? tayyip bu coğrafyanın dinamiklerinin gayet farkında, onun için erken seçim kararını tereddüt etmeden alabildi ve onun için doğru dürüst bir kampanya yapma lüzumu dahi görmedi , devlet bahçeli gibi bir adama rağmen mhp'nin 45 ilde oylarının artmış olması başka nasıl açıklanabilir ki? ince'nin kampanya sürecinde göremediği, belki de görmek istemediği buydu, o kitlelerin makul olduğuna, vizyon sahibi olabileceğine inandı, buna inanmayı seçti... söz konusu kitleler için ise cumhuriyeti ortadan kaldıran bu sonucun "güneşli günler" anlamına geldiğini unutmamalıyız.buradan bu insanların beyinlerinde "rasyonal faaliyetler" gerçekleşmediği sonucu kolayca çıkartılabilir. nitekim bir "islam ülkesi" gösterin ki farklı epistemolojik niteliklere sahip olsun, yok öyle biryer.. görüldüğü gibi de ak parti'nin sadece sünni islamcı ve yeni-osmanlıcı kimliği --ki bunlar "taktiksel görüntüler" değildir, tayyip ve ak parti sahiden de bu ideolojilere sahiptir-- öne sürmesi yeterli oluyor, özetle, basını, hile hurdayı vs. bir yanda tutarsak bu seçim de önceki seçimlerde olduğu gibi "başörtüsü" saçmalığıyla kazanılmıştır yine; başörtüsü, "birincil simge" olarak ak parti'nin halk tabanındaki gerçek yakıtı olan konservatizm biçimini temsil ediyor. demek ki burada faktör "rasyonalite", veya ilkesel temelli bir ulus kavramına dayanan bir aidiyet, ya da ekonomi vs. zaten değildir ve hiçbir zaman da değildi, tamamen metafizik-kimliksel [ve dolayıyla tarihsel bir intikam hırsına dayanan] aidiyet kendini bir kez daha ortaya koydu. yukarıda ifade ettiğim gibi, ince'nin en büyük hatası burada, tayyip'in kendi seçmeni için neyi temsil ettiğini yeterince idrak edememiş olması, dolayısıyla da buna ilişkin daha etkin stratejiler kurgulayamamış olması. gerçi herhangi bir strateji de tasavvur edemiyorum bunun için, yani birşey değişmezdi ve zaten yeterli zaman da yoktu... bu arada ince'nin basın toplantısındaki görüntüsü hoşuma gitmedi benim, o salt bir mağlubiyet suratı değil, başka şeyler var o suratta, akşam birşeyler olmuş büyük ihtimalle.

herneyse, artık ne söylenebilir? ya hayyam'ın dediği gibi cellatına aşık olmuşsa millet, müstehaktır ona her türlü zillet ya da artık buradan dönüş olmayacağı. beyin göçü artarak devam edecektir, takip eden süreçte ise ülkenin etnisiteler ve ideolojik gruplaşmalar yönünden büyük oranda parçalanacağını düşünüyorum, her halukarda türkiye artık orta doğu bataklığına tamamen saplanmış durumda ve bunun için kaderi de diğer orta doğu ülkelerinden farklı olmayacaktır...

artık "beynimize çakılırcasına" bize belletildiği gibi "hayal ettiğimiz güzel şeyler"in bu ülkenin hamurunda ve yazgısında var olmadığı hakikatiyle yüzleştik malesef , özgürlüğün anlamını bilmeyenler, ona imkan da tanıyamazlar, ne kendileri, ne de başkaları için...


Ben de içgözlemin kurbanıyım.
Sylvia Plath

Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi...
Samuel Beckett

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece...
Aşık Veysel

Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür.
Maurice Blanchot

İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir.
Lacan

Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..?
Marilyn Monroe

ex nihilo nihil fit
il n'y a pas de hors-texte

Konu pianola tarafından (25-06-2018 Saat 18:10 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #57  
Alt 25-06-2018, 17:18
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.680

Onur Üyeliği 

Standart

Velhelebe´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
spartacus

Böyle olması avantaj değil spartacus. Ekonomi daha da kötüleşince bunun sorumlusunu iktidar olarak görmeyecek ki insanlar. Dış güç ya da başka bir şey diyecekler. Bilgi sahibi olan insan yok denecek kadar az, sosyal medyada bile ekonominin kötü olmasının sebebini açıklayabilen insan yokken sade vatandaş bunu anlayamaz.

Ha İnce başa gelseydi onu ekonominin sorumlusu olarak görebilirlerdi orası doğru. Tutarsız bir yaklaşım var burada. İnce gelince sorumlu oluyor(hem de yeni gelmiş oluyor ve kötü ekonomi devralıyor) ama iktidar sorumlu olmuyor ve dış güç sorumlu oluyor. Bilgi olmayınca tutarsız yaklaşımlar olağanlaşıyor, inanmak istediğine inanıyor insanlar.
Velhelebe, bilgi sahibi olan belirlemiyor bu ülkede, dolayısıyla ifadelerim yerindedir, nesnel gerçek böyledir ve o kitle ne zaman ekmek arslanın bağırsağından sökülür hale gelir o zaman. ha o zaman doğru seçimlerde mi bulunur, sanmıyorum ama böylesi kriptokrasi iktidarları mevzi kaybeder ve o tür koşullarda irdeleme, sorgulama süreci belirli bir bilinç potansiyeli oluşturur...

Eğer şimdi iyi-kötü alternatif olabilecek muhalefet bu durumda iktidar olsaydı, sonrasında gerici iktidar muhalefetsiz ve üstelikte muhalefeti kendi enkazının altında bırakmış olurdu.

Mesele basit, ortada bir otobüs var, yıllarca kullanılmış, bakımsız. Ön takımlar laçka, yolda s çiziyor, frenler aşınmış, direksiyonda aşırı boşluk, motor yağ yakıyor, yakıt pompası arızalı, vitesler takılı kalıyor vs, kısaca çata, pat...

Böylesi bir otobüsün sürücü koltuğuna geçilirse, yolcular ne yapar? Eski şoför, yani otobüsü o hale getiren ne yapar? Bizim zamanımızda böyle mi ydi dediği an olay biter, hem suçlu, hem güçlü... (bu toplumun yarıdan fazlası cahil, cehaletin karanlığı fenadır)

Erdoğan 15 yıl önce evlerde fırın olmadığını, buzdolabı olmadığını iddia ediyor ve ona oy veren kalabalığın, Erdoğandan öncesine dair hafızası yok, gözlerine bakıla, bakıla yalan söyleniyor onlar hüyooooo recep tayyip erdoğan, recep tayyip erdoğan diye slogan atıyorlar. Başka hiç bir sloganları yok. Böyle bir kitlenin haylü kalablık olduğu bir ülkede, ekonomi bu durumdayken, sonrası ne olurdu? AKP gibi gerici iktidarlar bir yarım yüzyıl daha pekişirdi...
Erdoğan hatta doğduğunda tek parti iktidarı olduğunu iddia ediyor, Erdoğan tüm hava alanlarını, köprüleri yolları, üniversiteleri kendisinin yaptırdığını da iddia ediyor, Erdoğan açılmamış üniversiteden mezun olduğunu, doğmamış kızın ona mektup yazdığını vb de iddia ediyor, yani hasılı en tepeden %100 yalanlar dahi, sürüleştirilmiş milyonlar için slogana dönüşüyor(cehalet fena bir şey, öyle ince şeyden anlamaz, bilgiyle işi olmaz, tek kıstası dedikodu, kavga üzerine kurulu, horoz dövüştürmek tarzı ulaştıkları en ileri noktaları)...

Ülke Menderes'in kayıplarını, ardondan Kenan Evren'in oluşturduğu ortadoğululaşma projesini dahibertaraf, telafi edemedi...
Önümüzdeki yıllarda, bu başlığa geri dönebiliriz diye düşünüyorum. Göreceğiz ve bence döneceğiz de...

Ha bunun dışında literatür ve ekonomi-politiğe girersem, mevcut sistemdeki yaşanmış seçim oyununa dair konuşmanın pek bir anlamı olmaz, demagograsi... Yine de burada esas olan insanların bilinçlenmesi daha insani koşulalrda yaşayarak daha aydın-böylece örgütlü- olmaları yolunda mesafe alınması vs, kısaca bazı demokratik kazanım ve talepler namına nihai olmasada güncel açıdan anlamı olur.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #58  
Alt 25-06-2018, 17:50
Selmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Selmet Selmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2013
Bulunduğu yer: Adana
Mesajlar: 514
Standart

24 temmuz secimlerinde bilerek veya bilmeyerek iki onemli yanlis ypti.
1. Si : 15 temmuz olaylari ve afrin harekati sebebiyle parlatilan korgeneralin apoletlerini sokecegim demesi.
2. Si: demirtasi ziyaret etmesi.

Bu iki yanlis hareket ve soylem sag secmenin buyuk olcude rte nin etrafinda kenetlenmesine yol acti ve ilk turda secimi rte ye verdi. Ha secim ikinci tura kalsaydi sonuc yine degismeyecekti ya orasi ayri konu!
Alıntı ile Cevapla
  #59  
Alt 25-06-2018, 21:51
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Velhelebe, bilgi sahibi olan belirlemiyor bu ülkede, dolayısıyla ifadelerim yerindedir, nesnel gerçek böyledir ve o kitle ne zaman ekmek arslanın bağırsağından sökülür hale gelir o zaman. ha o zaman doğru seçimlerde mi bulunur, sanmıyorum ama böylesi kriptokrasi iktidarları mevzi kaybeder ve o tür koşullarda irdeleme, sorgulama süreci belirli bir bilinç potansiyeli oluşturur...

Eğer şimdi iyi-kötü alternatif olabilecek muhalefet bu durumda iktidar olsaydı, sonrasında gerici iktidar muhalefetsiz ve üstelikte muhalefeti kendi enkazının altında bırakmış olurdu.

Mesele basit, ortada bir otobüs var, yıllarca kullanılmış, bakımsız. Ön takımlar laçka, yolda s çiziyor, frenler aşınmış, direksiyonda aşırı boşluk, motor yağ yakıyor, yakıt pompası arızalı, vitesler takılı kalıyor vs, kısaca çata, pat...

Böylesi bir otobüsün sürücü koltuğuna geçilirse, yolcular ne yapar? Eski şoför, yani otobüsü o hale getiren ne yapar? Bizim zamanımızda böyle mi ydi dediği an olay biter, hem suçlu, hem güçlü... (bu toplumun yarıdan fazlası cahil, cehaletin karanlığı fenadır)

Erdoğan 15 yıl önce evlerde fırın olmadığını, buzdolabı olmadığını iddia ediyor ve ona oy veren kalabalığın, Erdoğandan öncesine dair hafızası yok, gözlerine bakıla, bakıla yalan söyleniyor onlar hüyooooo recep tayyip erdoğan, recep tayyip erdoğan diye slogan atıyorlar. Başka hiç bir sloganları yok. Böyle bir kitlenin haylü kalablık olduğu bir ülkede, ekonomi bu durumdayken, sonrası ne olurdu? AKP gibi gerici iktidarlar bir yarım yüzyıl daha pekişirdi...
Erdoğan hatta doğduğunda tek parti iktidarı olduğunu iddia ediyor, Erdoğan tüm hava alanlarını, köprüleri yolları, üniversiteleri kendisinin yaptırdığını da iddia ediyor, Erdoğan açılmamış üniversiteden mezun olduğunu, doğmamış kızın ona mektup yazdığını vb de iddia ediyor, yani hasılı en tepeden %100 yalanlar dahi, sürüleştirilmiş milyonlar için slogana dönüşüyor(cehalet fena bir şey, öyle ince şeyden anlamaz, bilgiyle işi olmaz, tek kıstası dedikodu, kavga üzerine kurulu, horoz dövüştürmek tarzı ulaştıkları en ileri noktaları)...

Ülke Menderes'in kayıplarını, ardondan Kenan Evren'in oluşturduğu ortadoğululaşma projesini dahibertaraf, telafi edemedi...
Önümüzdeki yıllarda, bu başlığa geri dönebiliriz diye düşünüyorum. Göreceğiz ve bence döneceğiz de...

Ha bunun dışında literatür ve ekonomi-politiğe girersem, mevcut sistemdeki yaşanmış seçim oyununa dair konuşmanın pek bir anlamı olmaz, demagograsi... Yine de burada esas olan insanların bilinçlenmesi daha insani koşulalrda yaşayarak daha aydın-böylece örgütlü- olmaları yolunda mesafe alınması vs, kısaca bazı demokratik kazanım ve talepler namına nihai olmasada güncel açıdan anlamı olur.
Araba kötü durumda olabilir ama çok geç değildi, bi Venezuela değildi araba. İnce gelse arabayı tamir ettirip güvenle sürüp yolcuları mutlu da edebilirdi belki. O zaman slogan atan fanatik kitle şaşırabilirdi.

Elbette kısa sürede düzeltememesi ve o hızla duvara çarpma gibi bir riski de vardı araba metaforunda. Fanatik seçmenler bu durumda İnce'den nefret ederdi herhalde, muhalefet bitme noktasına gelirdi. Ama o fanatiklik aşılırsa seçmenler daha sağlıklı bakar meselelere. Mesela muhalifler eleştiri yapınca hemen karşı taraf demiyor mu 2002'den önce kötüydü diye. İnce gelseydi ve kötüye gitseydi enkaz devraldık denebilirdi.

Ha denebilirdi denmesine ama fanatik kitle inanmazdı. İşte bu kutuplaşmayı aşmak lazım. Fanatiklik kutuplaşmadan meydana geliyor. Cehape zihniyeti kötüdür diye bir algı var toplumda. Dolayısıyla İnce de bu algı ile değerlendirilecekti ve muhalefet bitecekti. Ama o algı kırılabilirseydi ve İnce seçilseydi pek sorun olmazdı, enkaz devraldık ve düzeltmeye çalışıyoruz denirdi ve inanabilirdi insanlar. Fanatiklik varken olmaz.

Yağ kuyruğu, karneyle bir şey almak, çöplerin birikmesi, başörtünün kamuda yasak olması ve dindarları dışlama gibi şeyler yüzünden insanlar kutuplaştı. Bütün bunları CHP'ye yıktılar. Laiklik elden gidiyeah diyen dayı ne diyordu takke yasağı, başörtü yasağı diye uğraştırdılar ve bir çivi çakmadılar diyordu hatırlarsanız. Toplumun büyük çoğunluğu böyle düşünüyor ve CHP'ye böyle bakıyor. Dolayısıyla İnce'nin en ufak hatasında ya da enkaz devralmanın sonucunda muhalefet kötü kaybederdi ve iktidar güçlenirdi epey.

Yukarıda saydığım sebeplerden ötürü dindar bir parti gelince seçmen bayram ediyor. Bunlar(CHP) bize zulmetti ve bunlardan(CHP) intikam alacağız diye bakıyorlar. Dolayısıyla yoldur şudur budur gibi en ufak şeyleri göklere çıkarıyorlar ve fazlasını istemiyorlar, şükrediyorlar. İntikam almanın mutluluğu da var tabi seçmenlerde, kazandık diye düşünüyorlar. Futbol maçını kazanınca taraftarlar nasıl coşuyorsa siyasette de öyle oluyor.

CHP gelse bize zulmederler, ülkeyi bölerler, ekonomi daha kötü durumda olur gibi şeyler düşünüyor seçmenler. Dolayısıyla alternatifsizlik aşırı bir kutuplaşmayı ve fanatikliği getiriyor, sorunmuş çözümmüş anlamını yitiriyor seçmenler için.

Dolayısıyla her kesime hitap eden bir parti lazım. Araba kaza yapınca şoförün hatalı olduğu anlaşılır düşüncesi çaresizliğin ifadesidir ve en kötü ihtimaldir. İyi ihtimallerden birisi yeni partidir. CHP artık oylarını arttıramaz, güven vermez. Yeni bir parti herkesi kucaklarsa ve sorunlara mantıklı çözümler getirebilirse seçilebilir.

Ama semboller de gerekiyor tabii. Aylar önce farkındalık konusunda ayrışmadan falan söz etmiştim hatırlarsanız. Din ve milliyetçiliği iyiye kullanarak insanları bilinçlendirmek gerekiyor demiştim. Aksi takdirde CHP AKP kavgası olarak sürecek ve muhalefet sürekli kaybedecek. İyi bir alternatif lazım artık. İyi parti alternatif olarak kuruldu ama gerekli desteği göremedi, medya ambargosu var zaten. Akşener'e iftiralar falan atıldı. İnce'nin adaylığı da Akşener'in yükselmesini engelledi.

Kabileleri düşünün. Karşı kabileye güvenemiyorsunuz ama kendi kabilenize güveniyorsunuz. Karşı kabileden birine karşı tetikte olursunuz, en ufka hatasında tepesine binersiniz. Ama kendi kabilenizdeki o kadar hata yapsa da karşı kabiledekine göre hala sizin için öndedir ve güveniyorsunuzdur. Hata yaptığını kabul etmezsiniz birçok durumda, karşı kabilenin oyun oynadığını düşünürsünüz. Günümüzde siyaset de böyle. Kabileleri ortadan kaldırıp herkesle kucaklaşmak nihai hedef ama oraya çok var. Onun için önce aynı kabiledeki biri çıkıp insanları bilinçlendirmeli ve sonra kabileleri kaldırıp kucaklaştırmalı insanları. Sizce bu nasıl olacak, hiç çözüm öneriniz var mı?

Bence alternatifsizlik bitmeli dediğim üzre. Diğeri gelse ne olacak, daha mı iyi olacak anlayışı yıkılmalı. "Biz daha iyiyiz ve biz geldiğimizde durum daha iyi olacak" algısının oluşturulabilmesi lazım. Bilinçli, bilgili ve zeki siyasetçilere ihtiyaç var ama yok gibi bir şey, hiç görmedim en azından. Sorunları iyi tanımlayamıyorlar en başta. Yarım yamalak ve kötü tespitler yapıyorlar ve güven vermiyor, aha bu kişi işi biliyor diyemiyor insanlar. Ama sorunları iyi tanımlayıp bunları nasıl çözeceğini anlatması lazım partilerin. Genelde sorun tanımlanır ve tespitler yapılır sorunlara dair(yarım yamalak) sonra nasıl çözüleceği detaylı olarak anlatılmaz ve çözücez denir, ya da yarım yamalak cevaplar verilir, bu asla güven vermez ve alternatif hissi oluşturmaz insanlarda.

Stalin'in tavuğu hikayesini bilirsiniz. Tavuk yolunuyor ama çaresizlikten Stalin'in bacaklarına sığınıyor. Tabi hikaye gerçek olmayabilir ama siyaseti anlatması açısından muazzam. Tavuğu o kadar yoldu Stalin ama mecburiyetten yanına geldi. Biraz yem attı Stalin ve artık peşinizden ayrılmıyor tavuk. O bir kaç yem tavuğa müthiş geliyor, bu da olmasa ne yaparım diyor. Bunun aşılması gerek işte.

Size şunu soracağım. Siz sorunları nasıl tanımlıyorsunuz ve nasıl çözüleceğine dair fikirleriniz var mı?

Eğer ben kendim için değilsem, kim benim içindir? Şimdi değilse ne zaman? -Rabbi Hillel
Alıntı ile Cevapla
  #60  
Alt 25-06-2018, 22:21
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

Bonus



Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
muharrem ince, ulusalcı, yalova


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Fine Tuning-Evrendeki İnce Ayar manve Ateizm 0 05-05-2013 18:32
Muharrem BAYRAKTAR'ın konuğu, Tarihçi-Yazar Sinan MEYDAN HayyaN Tarih 1 31-07-2010 22:50
Haydar Dümen'den İnce Ayar Titan Konu-dışı 1 06-03-2010 04:03
Muharrem İnce'nİn tbmm konuŞmasi Natan Multimedya 2 29-01-2010 18:43

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:11 .