Kuran, hadisler, Siyer, Islam tarihi ve bu kaynaklardan bütün bir Islam dünyasinin 1400 yildir ne anladigini inkar edip, sirf Allah'larini kurtarmak icin çirpinan insanlara aciyorum. Bende öyleydim malesef ama gerçeklere gözlerinizi kapatarak gerçekler malesef ortadan kalkmiyor. Gerçekler gerçek kalmaya devam edecek.
ailelerinin izniyle es alin iman sahibi genç kizlarinizi, ki yeminleriniz yönetmektedir onlari
fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât fenkihûhunne bi izni ehlihinn
ailelerinin izniyle es alin iman sahibi genç kizlarinizi, ki yeminleriniz yönetmektedir onlari
fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu'minât fenkihûhunne bi izni ehlihinn
"yeminleriniz yönetmektedir"in bir anlamı mı var
Süleymaniye Vakfı Diyor ki
mâ meleket eymânukum (مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ ), "hakimiyetiniz altında olan kişi", "esir statüsündeki kişi" anlamına gelir.
Ben de içgözlemin kurbanıyım. Sylvia Plath
Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi... Samuel Beckett
Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece... Aşık Veysel
Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür. Maurice Blanchot
İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir. Lacan
Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..? Marilyn Monroe
Elbette var. Bakin siz Süleymaniye Vakfi'nin saçma sapan bi çevirisine gönderme yapiyorsunuz, oysa o vakfin başindaki Prof Abdülaziz Bayindir'a göre meleket "meliklik edip yönetmek"le ilgili bir fiildir (Videoda 10:40):
Anadili Arapça olanlar
"mâ meleket eymânukum"u Ingilizceye
genellikle şöyle çeviriyor:
those whom your oaths own
yeminlerinizin malik olduklari,
Burada önemli olan
"eymânukum"a your oaths denmesi,
Türkçesi: yeminleriniz.
O genç kizlara siz degil sizin yeminleriniz sahip
çünkü (onlarin "sahib"i olacaginiza degil) onlari sahipleneceginize dair yeminler etmissiniz,
yeminleriniz sizi yükümlü yapmis.
Onlarin konumlarini sizin yeminleriniz belirler
yani söz sahibi olan, yeminlerinizdir.
Örnegin 60:10'da sözü edilen siginmaci kadinlari
eger yemin nikahiyla es aldiysaniz eslerinizdir onlar sizin (23:6, 33:50, 33:52...),
yok bakimlarini üstlendiyseniz genç kizlariniz -feteyâtikum (4:25, 4:3, 33:55...)
bi bakima bizim kültürümüzdeki BESLEMELER.
Soruyu anlamamanıza şaşırmadım, anlaşılamaz da zaten çünkü "yeminlerinizin sahip olduğu" diye bir kavram yok, işinize geldiğince anlamsız bir takım saçmalıklar üretiyorsunuz.
Araştırdığım (ve de tahmin ettiğim) üzere eymen (أَيْمَانُ), Türkçe'de anladığımız şekilde "yemin" demek değil, "güven" veya "eminlik",anlamını içeriyor , dolayısıyla ifade bekleneceği şekilde şu, «durumlarından emin bulunduğunuz», veya klasik tercümelerde gördüğümüz «ellerinizin altında bulunan»... bu halde de; «fe min ma meleket eymanakum min fetayatikum» ( مِّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُم مِّن فَتَيَاتِكُمُ ) , —(...) o zaman sahip olduğunuz genç mümin kızlarınızla —dan ötede bir anlam taşımıyor..
Nisâ 25 — Hasan Akçay meali Diyor ki
Sizden kimin, hür mü'min kadınlarla nikâh yapmaya gücü yetmezse, o zaman "yeminlerinizin sahip olduğu"(?) mü'min genç kızlarınızdan alsın.
ben kısaca bu genç kızlar kim, ve niçin bu sözü edilen güruhun (her ne anlama geliyorsa) "yeminleri" onlara sahip - diye sordum fakat cevabınıza pek gerek kalmadı, çünkü görüldüğü gibi "yeminlerinizin sahip olduğu" diye bir saçmalık yok «hür mümin kadınları nikahlanmaya gücünüz yetmiyorsa, sahip olduğunuz genç mümin kızlarınızı (yani cariyelerinizi) nikahlayın» , ayette yazan şey bundan ibaret...
Ben de içgözlemin kurbanıyım. Sylvia Plath
Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi... Samuel Beckett
Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece... Aşık Veysel
Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür. Maurice Blanchot
İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir. Lacan
Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..? Marilyn Monroe
«hür mümin kadınları nikahlanmaya gücünüz yetmiyorsa, sahip olduğunuz genç mümin kızlarınızı (yani cariyelerinizi) nikahlayın»
1
Nisâ 25'in özgün metni olan Arapçasinda hür kadinlar yok.
2 cariye de yok,
zaten (cariyelerinizi) ifadesi o yüzden parantez içine alinmis.
Bir ifadeyi parantez içine almak "Ben uydurup ayete soktum" deyip
bi bakima özür dilemektir.
Benimle müzakereyi sürdürmek istiyorsaniz
ayetlere yapilan bu tür sokusturmalara göre degil
ayetlerin müdahaleye ugramamis ASILLARINA göre konusacaksiniz.
Yoksa bi daha sizi muhatap almam.
3
Sizin alintiladiginiz ya da bizzat yaptiginiz bu çeviriye göre
sahip oldugunuz genç mümin kizlarinizi SiZ nikahlayacaksiniz tipki güç yetirmekte zorlandiginiz mümin kadinlari oldugu gibi.
Oysa onlarin ailesisiniz siz,
onlari baskalari nikahlayacak siz ailelerinin izniyle -bi izni ehlihinn.
Ayette söylenen bu.
Ya ayete göre konusun ya susun
çünkü bosuna konusmus olursunuz,
dinlemem.
Hasan abi bence parantezlere hiç girme.
Kurandaki parantezlerin hepsini kaldırdığımızda insanlar zaten dinden çıkarlar.
sırf cariyeleri kurtarmak için parantezleri kaldıralım diyorsun ama öyle islamı uçurum kenarından kurtaran o kadar çok parantez var ki.
Ben içimdeki vicdanımın bana söylediklerini yaparım. Bunu bana Tanrı yasaklamış olsa bile.