Ey Muhammed Bin Yıl Önce Sen Yoktun !

[cenkvarol]

Sn upuaut, Hasan Akçay'ın verdiği bilgilerde benim en fazla dikkatimi çeken şu oldu; taştaki farklı iki yazıdan yalnızca toplumun farklı dilleri kullandığını anlamış olmuyoruz, bu yazının aynı kişi tarafından yazıldığını düşünürsek bazılarının her iki dile de hakim olacak kadar bilgili olabildiğini de anlamış oluyoruz.

Yani bu tür bilgi sahibi olan birileri bir tarftan aldığını diğer tarafa aktarırken istediği gibi at koşturabilir ve kimse de bunu sen neden böyle yapıyorsun diye kenisine herhangi bir soru soramaz.

Sizin çıkarımınızla ilgili olarak da, önemli olan bence o topraklarda hangi inancın çoğunlukta olduğu. Kim bilebilir ki belki de o taşa bu yazıyı yazan kişi yahudi ya da hristiyanların arasında kalmış putperest bir azınlığın üyesiydi.

[upuaut]

cenkvarol´isimli üyeden Alıntı

Sn upuaut, Hasan Akçay'ın verdiği bilgilerde benim en fazla dikkatimi çeken şu oldu; taştaki farklı iki yazıdan yalnızca toplumun farklı dilleri kullandığını anlamış olmuyoruz, bu yazının aynı kişi tarafından yazıldığını düşünürsek bazılarının her iki dile de hakim olacak kadar bilgili olabildiğini de anlamış oluyoruz.

Yani bu tür bilgi sahibi olan birileri bir tarftan aldığını diğer tarafa aktarırken istediği gibi at koşturabilir ve kimse de bunu sen neden böyle yapıyorsun diye kenisine herhangi bir soru soramaz.

Sizin çıkarımınızla ilgili olarak da, önemli olan bence o topraklarda hangi inancın çoğunlukta olduğu. Kim bilebilir ki belki de o taşa bu yazıyı yazan kişi yahudi ya da hristiyanların arasında kalmış putperest bir azınlığın üyesiydi.

Cenkvarol, iyi de şu örneğe ne diyeceksin?

Tahsin Mayatepek, 1937 yılında Atatürk’e son olarak gönderdiği 14. rapor, “Müslümanlığa Ait Olduğu Sanılan Hususların Müslümanlığa Güneş Kültü’nden Girdiğine Dair Mühim Malumat Ve İzahati Havi Rapor” (Bkz. Saçak Dergisi, sayı 49, Şubat 1988, s.18.) raporunda, orucun da içinde bulunduğu “ibadet”lerin, “Güneş Kültü”nden İslam’a girdiğini bir bir anlatırken, İslam öncesinde Arabistan’ın güneyinde yaşayan ve güneşe tapan “Şemsoğulları (Güneş'in Oğulları)” adlı bir kavimden bahsetmektedir.

Oysa İslamiyet öncesi Arabistan'daki kabilelerin dağılımını gösteren şu meşhur haritaya bakarsak;

Arabistan'ın güney bölgesinde "Şemsoğulları" adlı bir kabile göremiyoruz. Siz görebiliyor musunuz, arkadaşlar?

Şimdi bu haritadaki kabilelerin dinlere göre dağılımı gösterirsek de şu haritayla karşılaşırız:

Resim 2. İslam Öncesi Arabistan'daki Hrıstiyanlar ve Museviler'in yerleşim yerlerini dinsel açıdan gösteren bir 7. yüzyıl haritası. Arabistan'ın kuzeydoğusundaki Pers İmparatorluğu'nda yaşayanlara "Mecusi" deniyor ve bunlar haritada 3 alev sembolüyle gösterildiği gibi ateşe tapıyorlardı!

Ben, bu son haritada tekrar aynı soruyu soruyorum: Şemsoğulları Arap yarımadasının güneyinde yaşayan ve Güneş'e tapan bir kabile ya da kavim idi. Bir eski Mısırlı olarak (ki eski Mısır'da 1000'lerce yıl boyunca Güneş'e tapılmıştı), Arabistan'daki bu duruma kayıtsız kalmam tabii ki mümkün değildi. Peki haritada nerde bu Şemsoğulları adlı kavim? Gösterebilir misiniz?

Bir zamanlar..., Güney Arabistan’da yaşayan ve Güneş’e tapan “Şems oğulları” varmış...

Not: "İstanbul Kanatlarımın Altında" filmindeki zamanın Şeyhülislamı, Hazarfen Ahmet Çelebi ve Hasan Lagari'nin akıl almaz icatları karşısında, sanki "Şemsoğulları"na nazire yaparcasına, "Bre, Şeytanın Oğulları! Sizden korkulur. Çünkü ne arzu ederseniz elinizden gelir. Bana kalsa, katliniz vaciptir. Fakat Sultan Murat'ın arzusu bu yönde değil" demiştir.

[upuaut]

Hasan kardeşim, 48. mesajıma bakarsan, orada Kuran'ın yazımı sırasında aksan işaretlerinin olup olmadığına ilişkin bir bilimsel tartışmanın olduğunu ve senin verdiğin kaya yazıtı örneğinde bunun olmadığını gördük.

Eğer bir fırsatın varsa, elimizdeki bulgulara göre şu meseleyi çözümlemeye çalışalım.

Benim bu mesajımdan hareketle konuyla ilgili istediğin uzunlukta yazı yazabilirsin. Daha sonra ben de elimdeki yazıt örneklerine göre yanıt vermeye çalışayım.

Konumuz ya da sorumuz şu: Kuran yazımı sırasında Arapça'da aksan işaretleri var mı? Varsa örneklerle açıklayınız.

Bu tartışmaya Arapça hakkında diğer uzman arkadaşlar da katılabilir. Yani teklif yok, konuya istediğiniz yerden katılabilirsiniz.

[Asinus Orientalis]

Hasan Akçay´isimli üyeden Alıntı

...

Bunun ortaya koyduğu gerçekler:

1.Kuran'ın ilk muhatapları ve onlardan biri olan Muhammed okuma yazma bilseler dahi ÜMMÎ idiler yani din kitaplarını anlamıyorlardı çünkü din kitapları yabancı dilde idi ve üstüne üstlük din öğretimi yabancı dilde veriliyordu. Halkı Allah ile aldatmak için Allah ile halkın arasına bir dil duvarı örülmüştü, tıpkı şimdilerde olduğu gibi.

2.Kuran ayak takımının dilinde indi. Akıllara sığmaz bir devrimdi bu.

Sevgi ile,
Hasan Akçay

Hasan bey ilginc bir noktaya temas etmis. Kur'an'in, Arapca'yi bilmesem de, dili oldukca egip buktugunu, yuvarlatma, kafiye askina eksik yazima sahip oldugunu goruyorum. Bu tanri icin cok da iyi bir PR girisimi olmamis. Rolls Royce firmasinin 15 bin TL altinda bir arabayla pjyasaya cikmasi gibi. "Marka" algisi zedelenirdi. Ayak takimina hitap etmek oldukca zekice bir manevra (devrimden ziyade).

Bilen varsa sormak isterim, incil ve Tevrat'in dili nasildir ?

[Alibey]

Hasan akçay bey
Bazen çok güzel konular buluyorsun. Aslında ayet bükücüsün ama bazende ya farkında olmadan doğruyu pat diye söyliyorsun.
Senin demene göre KURAN AYAK TAKIMI için. Biz de devamlı söyliyoruz bu bize göre değil.çok yalan dolan çelişki var diye.
Ms 600 lu yıllarda yani muhammet döneminde aslında arabların düzgün bir alfebesi bile yokki okur yazarı olsun. Okur yazar o bölgede yalnız yahudilerde var. Tevratta onların incil de onların musada onlardan isa da onlardan. Birde süryaniler var. Zaten kuranı okuma yazma bilmediklerinden ilk süryanilere kayıt ettirmişler.
Evet açıklandı ve tasdiklendiki kuran ve islam ayak takımı içindir.
Sağ ol hasan bey kardeşim.

[dembaba3444]

beyler bir sorum olucak. muhammed okuma yazma bilmeden nasil tevrattan araklama yapiyor ben bunu anlayamiyorum