Velhelebe´isimli üyeden Alıntı
Spartacus sence uzayda dolaşabilsek git git bitmez mi? Yani gidiyoruz ve sürekli form yapılarla karşılaşıyoruz, ama bir türlü bitmiyor, senin uzay evren anlayışın böyle mi?
|
Evet. Git, git bitmek ile kasıt, bir formdan başka formlar ortamı ise, bu evreni sınırlayan değil, ilgili yapıyı(!) sınırlayan ve bu sınırı da kendi formuyla anlamlı kılan yapıdan söz etmiş oluruz. Örneğin Samanyolunu git, git biter, ama orada Andromeda vs diğerleri başlar, biten, başlayan nedir?
İlla ve neden bitmesi gerektiği kanısına sahibiz ki? İlk, Ortaçağdan günümüze şekillenen alem anlayşımızın, kısaca teolojik gerekirlik anlayışı. Zira alem git, git biten ve sınırı olan bir şey olmalı ki, O'nu, O'nun dışından-dışarıdan birileri yaratabilmiş olsun.
Uzay, dışıyla ifade edilemez, içiyle de-indirgenemez- çünkü uzay, iç-dış, önce-sonra, alt-üst, sağ-sol gibi herhangi bir şey'iin merkeze konarak, öznece yapılan göreli-göre- kıyasların kavram olarak muhatabı değildir. Bitecek olan ne?
Çoklu evrenler vs, eğer burada kastedilen modern teoloji, hikaye değilse, bu tamamen fiziki bir ifade olmalı. Evet çoklu evrenler, Samanyolu bir evren, Andormeda bir evren, çoklu evrenler - de böyle olabilir, zira olan bu, aksi olması için elimizde hiç bir veri yok, ama bir benzeri için elimizde veri çok. Kaldı kievren tanımı neye göre? git, git gidiyorsun ve bir yerde bitmiyor mu demektesin. Evet bitiyor, biten (form-yapı) Samanyolu...
Paralel evrenler konusu ise mitolojik olarak değil, uzay-fizik-varlığın, form düzeyini yani üst düzeyi dışadığımızda anlam kazanan sabitesinde, sonsuz olasıkla ilgilidir. Yani nasıl ifade edeyim, ifade edebilir kavram yok, ama illa zaman kavramıyla idrak edeceksek, sonsuz zaman da, sonsuz olasılık,sonsuz uzayda, FORM-YAPI namına sonsuz olasılık vardır(şu ya da bu formun benzerine dair)..
Bir hamuru düşünelim ve hamur, süreğen yoğrulurken, çeşitli şekiller çıkıyor, böylece bizler iççinde nitelik, özellik, biçim bakımından kavramlar anlam kazanıyor. Bu şekillerden birisi diyelim ki, tıpkı bizim heykelimiz. Kaba ifade ediyorum, sonsuz devinimde, bu şeklin eşzamanlı olarak dahi, hamurun farklı yerlerinde oluşacağı gibi, eşzaman dışında da -ki hatta!- tıpatıp benzer form-yapıyı tekrar, tekrar oluşturması mümkündür. Çarpıtılmış reenkarnasyonun mantığı buraya dayanır(zamana devinimle anlam kazandıran hamurun sabitesinde, süreğen devinimiyle, form-yapı biçimleri namına, bakınız form-yapı, mitolojik varlıklar vs değil, olanın benzerinin herhangi bir noktada, herhangi bir yerde oluşabilmesi açısından sonsuz olasılık), yani fiziki form-yapı çerçevesinde... çarpıtılan, mitolojik olarak kurgulanan ise, fiziki değil, ruhani tekrar ve aktarım olarak ön plana çıkartılmış, kavranmış olanı deformasyona uğratmış.
Örneğin Hawking'in bir başka evrende, bizim bire-bir aynımız ve paralel evrenler ifadesi, ne yazık ki yukarıda dile getirdiğim biçimle değil,
modern mitolojik biçimde sunuldu veya algılandı. başka bir fizik, başka bir uzay, başka bir boyut vs. Halbuki boyut dediğimiz de HACİMSEL-UZAYSAL bir kavram değildir, uzay, nesne üzerinde herhangi bir yeri belirlemek için ihtiyaç duyduğumuz minumum koordinat sayısıdır, bu kavramın, götürülüp uzaymış gibi hacime dayalı bir içindeliğe indirgenip, endekslenmesi çarpıtmadan ibarettir.
Neyse git, git nereye gidersen git, sonuç itibariyle dahili FİZİKTİR-UZAYDIR. Fiziğin, uzayın dışında ne bulabiliriz ki? Evet biçimler, yapılar farklı olabilir, ama bu absürt farklı boyutlar, absürt farklı zamanlar, kısaca Alice harikalar diyarlarına hayat vermez.
Biz Andormeda'nın değil, Samanyolu'nun içindeyiz ve evet, eğer evren kavramı, içinde olunan ortam olarak anlaşılacaksa, Andromeda'da bir başka evrendir ve paralel evren de değillerdir. Ve evet sonsuz uzayda, Samanyoluna bire-bir benzeyen bir başka galaksi-ler de olabilir, ama ne yazık ki paralel falan değildir, biçimsel, form-yapıca, fiziki(!) tesadüftür ve aynı şeyler değillerdir.
Hasılı hayali argümanlarımızın, garip-guraba paralel evren mitolojilerinin, verili an-koşulda anlam taşıdığını ve hatta çokta önemli olduğunu düşünmüyorum.