
25-05-2015, 12:49
|
 |
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
|
|
Asinus Orientalis´isimli üyeden Alıntı
Sayın Upuaut, sizinle hemfikirim. Ancak, ne kadar eskiye tarihlenirse tarihlensin, hakikatin Kur'an'da olduğunu iddia eden birisine Kur'an yazarlarının olayı yanlış anladığını ve çarpıttığını söylemeniz fayda vermeyebilir. Yani gömleğin arkada kalması yerine kitapta yırtılması direk aşırmaya delalet etmiyor denebilir.
Benim kanaatim ise, bay Muhammed'in olayı sadece hatırında kaldığı şekliyle aktarmış olması yatar. Okuyor veya okumuşsanız, Kur'an astronomisinin de Tanah bazlı olduğu iddiasında bulunmuştum. Elinizde kılıçla gezdiğinizde okumaya pek vakit kalmıyor olsa gerek...
|
Şimdi eşek kardeş,yukarıdaki alıntına cevap verirken, hem sana hem de, mesajı uzun olduğu için buraya alıntılayamadığım, Hasan AKÇAY'a cevap vermiş olayım.
Bu konuda sitemizde "Kuran, Tevrat ve İncil'i Onaylayıcıdır" adlı bir tartışmamız mevcuttur. Orada bunun ne anlama geldiği hakkında bir sürü tartışma yapılmıştır. Fakat gelgelim, konuyu günümüz hukukunda değerlendirirsek, tartışma başlığına ilişkin KURAN'da bir çok ayetin olması hesabiyle önce NOTER'e gidip, bunu tasdik ettirmemiz gerekiyor, değil mi?
Peki NOTER memuru ne diyecek bize? Bu iddiaya ilişkin KURAN'dan ilgili ayetleri ve TEVRAT ile İNCİL'in tüm nüshalarını bana veriniz. Sonra NOTER memuru gerekli incelemeleri yaptıktan sonra iddia sahibi Müslümanlara diyecek ki, sizin değiştirildi dediğiniz TEVRAT M.Ö. dönemlerinde bile hep aynıymış, dolayısıyla iddianız geçersizdir, demiyecek mi? Diyecek.
Örneğin, NOTER memuru TEVRAT'ı incelemesi sırasında YARATILIŞ'taki Yusuf kıssasına bakıyor ve M.Ö. 125-100 yılındaki nüshasının M.S. 1000'li yıllarındaki nüshasını doğruladığını görürken, KURAN'dakinin değiştirilmiş olduğunu görüyor.
İşte korkunç farklar:
1. TEVRAT'ta Yusuf, gömleğini Potifar'ın karısının odasına bırakıp kaçarken KURAN'da Potifar'ın karısı Yusuf gömleğini arkasından yırtıyor ve bu durum Yusuf'un sözde masum olduğunu gösteriyor.
2. TEVRAT'ta Yusuf'un babası Yakup, Mısır Yöneticisi Yusuf kendisine gönderdiği arabaları görünce sevinir ve bunların oğlundan geldiğini anlarken, KURAN'da ise Yakup Yusuf'un gömleği kendisine ulaşıp kokladıktan sonra anlar.
3. KURAN'da Yusuf'un masumiyeti, Potifar'ın karısının üzerinden Yusuf'un ne kadar yakışıklı olduğu (ki bu durum TEVRAT'ta da geçer) olarak ortaya konulurken, Yusuf Potifar'ın karısı tarafından Saray'daki tüm kadınlara gösterilir ve hepsi ellerini bıçakla keser. Oysa hikayenin bu kısmı TEVRAT'ta yoktur.
4. TEVRAT'ta 7 cılız ineğin 7 semiz ineği (ki Firavun tüm Mısır'da bu cılız ineklerinkinden daha kötü bir ses duymadığını söyler) ve 7 göçmüş başağın 7 dolgun başağı yediği geçerken, KURAN'da yalnızca 7 cılız ineğin 7 semiz ineği yediği geçer. Ki 7 göçmüş başağın 7 dolgun başağı yediği geçmez; sadece söz edilir.
5. TEVRAT'ta tüm Mısır Kralları için, dolayısıyla Yusuf kıssasındaki Mısır Kralı için "Firavun" denirken, KURAN'da Musa kıssasında "Firavun" ve Yusuf kıssasında "Melik" denilerek bir ayrıma tabii tutulur.
6. TEVRAT'ta Yusuf kıssasında "Firavun" adı hariç tüm bilgiler (kişi, yer, kişilerin sayısı vs.) verilirken, KURAN'da tüm bu bilgiler çıkarılır ve kıssa size bir hikaye formunda sunulur. Yusuf'un kaç kardeşi vardı, efendisinin adı ne idi?... Geçiniz bunları!
Şimdi siz kime inanacaksınız: İmame koptu mu tespih dağılır diyen Mehdi'ye mi, yoksa kendinize mi?
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Konu upuaut tarafından (25-05-2015 Saat 12:57 ) değiştirilmiştir.
|

25-05-2015, 13:23
|
 |
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 15 Jan 2015
Bulunduğu yer: Antik bir Yunan tapınağının merdivenlerindeyim.
Mesajlar: 779
|
|
upuaut´isimli üyeden Alıntı
Şimdi eşek kardeş,yukarıdaki alıntına cevap verirken, hem sana hem de, mesajı uzun olduğu için buraya alıntılayamadığım, Hasan AKÇAY'a cevap vermiş olayım.
Bu konuda sitemizde "Kuran, Tevrat ve İncil'i Onaylayıcıdır" adlı bir tartışmamız mevcuttur. Orada bunun ne anlama geldiği hakkında bir sürü tartışma yapılmıştır. Fakat gelgelim, konuyu günümüz hukukunda değerlendirirsek, tartışma başlığına ilişkin KURAN'da bir çok ayetin olması hesabiyle önce NOTER'e gidip, bunu tasdik ettirmemiz gerekiyor, değil mi?
Peki NOTER memuru ne diyecek bize? Bu iddiaya ilişkin KURAN'dan ilgili ayetleri ve TEVRAT ile İNCİL'in tüm nüshalarını bana veriniz. Sonra NOTER memuru gerekli incelemeleri yaptıktan sonra iddia sahibi Müslümanlara diyecek ki, sizin değiştirildi dediğiniz TEVRAT M.Ö. dönemlerinde bile hep aynıymış, dolayısıyla iddianız geçersizdir, demiyecek mi? Diyecek.
Örneğin, NOTER memuru TEVRAT'ı incelemesi sırasında YARATILIŞ'taki Yusuf kıssasına bakıyor ve M.Ö. 125-100 yılındaki nüshasının M.S. 1000'li yıllarındaki nüshasını doğruladığını görürken, KURAN'dakinin değiştirilmiş olduğunu görüyor.
İşte korkunç farklar:
1. TEVRAT'ta Yusuf, gömleğini Potifar'ın karısının odasına bırakıp kaçarken KURAN'da Potifar'ın karısı Yusuf gömleğini arkasından yırtıyor ve bu durum Yusuf'un sözde masum olduğunu gösteriyor.
2. TEVRAT'ta Yusuf'un babası Yakup, Mısır Yöneticisi Yusuf kendisine gönderdiği arabaları görünce sevinir ve bunların oğlundan geldiğini anlarken, KURAN'da ise Yakup Yusuf'un gömleği kendisine ulaşıp kokladıktan sonra anlar.
3. KURAN'da Yusuf'un masumiyeti, Potifar'ın karısının üzerinden Yusuf'un ne kadar yakışıklı olduğu (ki bu durum TEVRAT'ta da geçer) olarak ortaya konulurken, Yusuf Potifar'ın karısı tarafından Saray'daki tüm kadınlara gösterilir ve hepsi ellerini bıçakla keser. Oysa hikayenin bu kısmı TEVRAT'ta yoktur.
4. TEVRAT'ta 7 cılız ineğin 7 semiz ineği (ki Firavun tüm Mısır'da bu cılız ineklerinkinden daha kötü bir ses duymadığını söyler) ve 7 göçmüş başağın 7 dolgun başağı yediği geçerken, KURAN'da yalnızca 7 cılız ineğin 7 semiz ineği yediği geçer. Ki 7 göçmüş başağın 7 dolgun başağı yediği geçmez; sadece söz edilir.
5. TEVRAT'ta tüm Mısır Kralları için, dolayısıyla Yusuf kıssasındaki Mısır Kralı için "Firavun" denirken, KURAN'da Musa kıssasında "Firavun" ve Yusuf kıssasında "Melik" denilerek bir ayrıma tabii tutulur.
6. TEVRAT'ta Yusuf kıssasında "Firavun" adı hariç tüm bilgiler (kişi, yer, kişilerin sayısı vs.) verilirken, KURAN'da tüm bu bilgiler çıkarılır ve kıssa size bir hikaye formunda sunulur. Yusuf'un kaç kardeşi vardı, efendisinin adı ne idi?... Geçiniz bunları!
Şimdi siz kime inanacaksınız: İmame koptu mu tespih dağılır diyen Mehdi'ye mi, yoksa kendinize mi?
|
Hedefi ıskalayacağınızı tahmin etmiştim öyle de oldu. Bu yüzden size "astronomi" örneğini (isterseniz tüyosu diyelım) vermiştim. Çünkü bugün bidiğimiz doğru jeodezi bilgisi bizim elimizdeki referanstır. Bu referans bilimsel bir bilgidir, uzaydan çekilen fotoğraflar vs herşey bunu teyit eder, çünkü bu referans gerçekliği (bir yere kadar ) temsil eder.
Referansınız Tevrat ise en eski kayıtların ne zamana gittiği beni çok ilgilendirmez. Taş devrine de gidebilir. Ben de Kur'an'ın kötü bir kopya olduğunu hem düşünüyor hem de inanıyorum. Sadece şeytanın avukatlığına soyunup nasıl emin oluyorsunuz diye sormuştum.
Tutun ki en eski Tevrat kayıtları MÖ 125 değil MÖ 12500 lere gitsin. İlk kaydın hikayenin aslını baz aldığından nasıl emin olabiliyorsunuz ?
Astronomi anahtar kelimesi bu yüzden bir tüyo idi. Sizin kaçırdığınız husus bize gerçekliği ispatlanabilir sağlam bir referans verme konusundaki başarısızlığınızdır. Sizin referansınız bana göre bir referans değildir, ama kutupları hafif basık bir küre modeli bir referanstır, çünkü ispatlabilir.
Bu yüzden bir müslüman, Yusuf kıssasının aslının Kur'an hikayesi olduğunu iddia ederse yanlışlayamayabilirsiniz. Ama Tevrat düz ve su üstünde bir dünya modeli ortaya koyarken, aynısını Kur'an da söylüyorsa ve izini tarihsel anlamda Anaximander'e kadar sürebiliyorsak bu sağlam bir referanstır.
http://en.m.wikipedia.org/wiki/File:...rld_map-en.svg
Tevrat yazarlarının ve antik Yunan'ın etkileşimlerini biliyoruz, ama benzeri bir etkileşim bir ya da iki Rum haricinde bay Muhammed devrinde yoktur. Bu yüzden düz dünya modeli önce yahudilere sonra Kur'an'a aktarılmıştır derseniz iddianız sağlam temellere oturur. Ama hala bir iddia olarak kalır.
Merkep yanılıyor mu ? Dikkat ediniz henüz bir merkebi bile ikna edecek argümanlar çıkaramadınız, o halde sözleriniz kime ?
Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. M. Kemal ATATÜRK
|

25-05-2015, 19:29
|
 |
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
|
|
Asinus Orientalis´isimli üyeden Alıntı
Hedefi ıskalayacağınızı tahmin etmiştim öyle de oldu. Bu yüzden size "astronomi" örneğini (isterseniz tüyosu diyelım) vermiştim. Çünkü bugün bidiğimiz doğru jeodezi bilgisi bizim elimizdeki referanstır. Bu referans bilimsel bir bilgidir, uzaydan çekilen fotoğraflar vs herşey bunu teyit eder, çünkü bu referans gerçekliği (bir yere kadar ) temsil eder.
Referansınız Tevrat ise en eski kayıtların ne zamana gittiği beni çok ilgilendirmez. Taş devrine de gidebilir. Ben de Kur'an'ın kötü bir kopya olduğunu hem düşünüyor hem de inanıyorum. Sadece şeytanın avukatlığına soyunup nasıl emin oluyorsunuz diye sormuştum.
Tutun ki en eski Tevrat kayıtları MÖ 125 değil MÖ 12500 lere gitsin. İlk kaydın hikayenin aslını baz aldığından nasıl emin olabiliyorsunuz ?
Astronomi anahtar kelimesi bu yüzden bir tüyo idi. Sizin kaçırdığınız husus bize gerçekliği ispatlanabilir sağlam bir referans verme konusundaki başarısızlığınızdır. Sizin referansınız bana göre bir referans değildir, ama kutupları hafif basık bir küre modeli bir referanstır, çünkü ispatlabilir.
Bu yüzden bir müslüman, Yusuf kıssasının aslının Kur'an hikayesi olduğunu iddia ederse yanlışlayamayabilirsiniz. Ama Tevrat düz ve su üstünde bir dünya modeli ortaya koyarken, aynısını Kur'an da söylüyorsa ve izini tarihsel anlamda Anaximander'e kadar sürebiliyorsak bu sağlam bir referanstır.
http://en.m.wikipedia.org/wiki/File:...rld_map-en.svg
Tevrat yazarlarının ve antik Yunan'ın etkileşimlerini biliyoruz, ama benzeri bir etkileşim bir ya da iki Rum haricinde bay Muhammed devrinde yoktur. Bu yüzden düz dünya modeli önce yahudilere sonra Kur'an'a aktarılmıştır derseniz iddianız sağlam temellere oturur. Ama hala bir iddia olarak kalır.
Merkep yanılıyor mu ? Dikkat ediniz henüz bir merkebi bile ikna edecek argümanlar çıkaramadınız, o halde sözleriniz kime ?
|
Merak ettim, Asinus Orientalis. Bu yakınlarda bir doktora gittin mi? Çünkü söylediklerinin mantıkla hiçbir ilgisi yok!
Şimdi, verdiğim bilgileri hiç anlamamışa benziyorsun. Burada sözkonusu olan şey ne? Müslümanlar (ki KURAN'ın kendisi değil), TEVRAT ve İNCİL'in değişmiş olduğundan söz ederek en son dinin KURAN'da geçtiği üzere İslam olduğunu iddia ediyorlardı (ki bu da, özellikle sikkelerin basımında kullanılan, Halife Abdülmelik'ten başlayan ve geleneksel hale gelen bir iddia idi).
Peki sorun ne: Bu iddia doğru mu, değil mi?
Bilindiği üzere, elimizdeki TEVRAT, dolayısıyla ESKi AHİT M.S. 1000'li yıllara tarihlenir ama, KUMRAN'da bulunan yazıtlar bunu 1000-1125 yıl daha geriye götürdü ve İbraniler'in ESKi AHİT'i hiç değiştirmedikleri görüldü. Eğer ileride bunu yanlışlayan bir yazıt bulunursa, o zaman tekrar bir değerlendirme yapılır.
Ama sen kalkmış, bu bulguyu bile kabul etmiyorsun ve bana astronomiden söz ediyorsun.
Astronomiyi çok mu merak ettin. Buyur, Kullanıcı:Nerval/Yehuda'nın Müjdesi-Vikipedi.
Kumran yazıtlarından hemen sonra, 1978'de keşfedilen Yahuda İncili Gnostikler tarafından astronomiye ağırlık verilerek yazılmıştır. Örneğin, 1 yılın 360 GÜN olduğu "Adamas ve Işık Saçanlar"da ışın saçanlar ve meleklerin sayısıyla betimlenmiştir.
Adamas (ADEM, yani insanoğlu) Tanrı'yı arayan ve hiçbir meleğin görmediği ilk ışın saçan bulutun içindeydi. Sonra SETH nesli oluşturuldu. Onların 12 ışık saçanı 12 uzun zamanın babalarını teşkil eder ve herbir uzun zaman için de 6 cennet, dolayısıyla 6x12=72 cennet ve herbirinin 5 seması olduğundan, toplam 5x72=360 sema vardır.
İkinci olarak, eğer "Hükümdarlar ve Melekler" bölümüne bakarsak; 12 Hükümdar 12 meleğe konuştu ve Yeraltını (ve Yerüstü) 5 Tanrı (SETH, HARMATHOT, GALILA, YOBEL, ADONAIOS) yönetir. Bunların herbirinin 6 cenneti olduğundan, 12x5x6=360 yapar.
Üçüncü olarak, "JESUS, Günahkarların Yokolmasını YAHUDA ve Diğerleriyle Tartışıyor"da JESUS, şöyle der: "Gülüşüm size değil, yıldızların hatasına; çünkü bu 6 yıldız 5 savaşçıyla beraber merak ediyor; ama hepsi canlılarıyla beraber yokolacaklar."
Bu da, astronomik bir bilgidir. Çünkü 6x5x12=360'taki kırmızıyla gösterilen bilgiler verilmiştir.
Mesajın sonunda o günkü astronomiye göre bir hata bulmuşsun TEVRAT ve KURAN'da: Dünya'nın tepsi gibi dümdüz olması.
İyi ama, az önce verdiğim bilgilere göre YAHUDA İNCİL'inden, JESUS zamanında da 1 yılın 360 GÜN'e eşit olduğu biliniyordu!
Demek ki hiç kimse kusursuz değilmiş. Ayrıca, YAHUDİLER, KUMRAN yazıtlarından itibaren, ki içinde astronomik ve diğer alanlarda ne kadar hata olursa olsun, ESKİ AHİT'i hiç değiştirmediler. İşte bu, güvenin ta kendisidir.
Son olarak, senin söylediklerinde anlaşılamayan yerlere geçelim.
Örneğin, şurada ne demek istedin?
Asinus Orientalis´isimli üyeden Alıntı
Bu yüzden bir müslüman, Yusuf kıssasının aslının Kur'an hikayesi olduğunu iddia ederse yanlışlayamayabilirsiniz.
|
Bir de şuna bakalım!
Asinus Orientalis´isimli üyeden Alıntı
Tevrat yazarlarının ve antik Yunan'ın etkileşimlerini biliyoruz, ama benzeri bir etkileşim bir ya da iki Rum haricinde bay Muhammed devrinde yoktur. Bu yüzden düz dünya modeli önce yahudilere sonra Kur'an'a aktarılmıştır derseniz iddianız sağlam temellere oturur. Ama hala bir iddia olarak kalır.
Merkep yanılıyor mu ? Dikkat ediniz henüz bir merkebi bile ikna edecek argümanlar çıkaramadınız, o halde sözleriniz kime?
|
Burada kırmızı renkle vurguladığım ifade sana ait, dolayısıyla ispatla yükümlüsün. Yani öyle olmadığını nereden biliyorsun?
Son cümlene gelince, bu forumda kimseyi ikna etme gibi bir çaba içine hiçbir zaman girmedim; sadece, bulgularımı ortaya serer ve tartışmadan çıkabilecek sonucu kestirmeye çalışırım, o kadar!
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Konu spartacus tarafından (28-05-2015 Saat 04:07 ) değiştirilmiştir.
|

25-05-2015, 20:57
|
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 22 Mar 2015
Mesajlar: 4.698
|
|
Hasan Akçay´isimli üyeden Alıntı
Kuran'daki Yûsuf öyküsü
neden sonuç iliskileri açisindan dört dörtlük bir öykü;
gerçek hayata uygunluk açisindan,
disardan yapilan ufak tefek müdahaleler hariç, edebî ölçütlere göre anlatilmasi bakimindan...
dört dörtlük.
Önemli olan bu mükemmellik.
Öykünün şuradan ya da buradan alindigi iddiasi
o yüzden silinip gidiyor.
Aslinda öykünün konusu
Yakub'un ezilen on ogludur,
Yûsuf degil.
Farkindayim
mevcut tefsirlere ters düsüyorum
ama gerçek bu.
Mevcut tefsirlerde öne sürüldügüne göre Yûsuf Peygamber’in on agabeyi kötü çocuklardi;
kötülük yapmaya ve örnegin yalan söylemeye egilimli idiler. (Bkz. Haluk Nurbaki, Sûre-i Yûsuf Yorumu).
Oysa öykü dogru okunursa görülür ki
gerçek bunun tam aksidir.
Örneğin
Yûsuf'un gördügü düsün ve vahyedilenlerin on delikanlidan saklanmasi,
Yakub babanin ogullari arasinda ayrim yapmasi,
Yûsuf’un kuyuya atilmasi,
"Yûsuf’u kurt yedi!" diye yalan söylenmesi
ve Yûsuf'un Allah'in elçisi oldugunu ögrendiklerinde on delikanlinin buna tepkisi...
Buyurun bunlari kisaca ele alalim
ve kimin ne oldugunu görelim.
Yûsuf,
Allah tarafindan seçilmisti; peygamberdi (Ayet 6).
Bu, o on delikanlidan saklandi.
Ailenin basina gelen felaketlerin iki nedeni varsa
birisi Yakub babanin ogullari arasinda ayrim yapması,
ikincisi iste bu.
Yûsuf, kuyuya atılisini kardesilerinin basina kakarken buna deginiyor: Hani siz bilmiyorken… –iz entum cahilûn (Ayet 89).
Neyin cahiliydiler de sonra ögrendiler? Yûsuf gibi düs yormayi?
Hayir! Onun hep cahiliydiler; yasamlarinin en basinda ve sonunda...
Hiç öğrenmediler.
Yûsuf Allah’in elçisiydi.
BUNU bilmiyorlardi.
Onlardan BU saklandi.
O yüzden hatalar islediler. Örnegin Yûsuf’u kuyuya attilar.
Bilseler atarlar miydi?
Cevabin ipucu, gerçegi ögrenir ögrenmez hissettikleri amansiz pismanlikta görülüyor (Ayet 91).
Büyük pişmanlik duydular çünkü rakipleri meger yalnizca bir kardes degilmis, Allah’in elçisi imis.
Bunun ortaya koyduğu gerçek:
YAKUB'UN O ON OGLU
samimi müminlerdir ve bilmektedirler ki elçinin temsil ettiği Allah ile rekabet
haddi aşmaktir.
Itiraz:
Ayet 91. O on kardesin vezir Yûsuf karsisindaki utanç ve eziklik içindeki sözleri...
En kötü insanlar dahi o pozisyonda bundan farkli davranmaz.
En büyük kötülüğü yaptıktan sonra yöneticinin karsisinda dilenci durumundalar.
Cevap:
O ON DELİKANLiNiN en büyük kötülügü
Yûsuf "kardes"i birileri bulup götürsün diye kuyuya atmak suretiyle
ana babasindan ayirmakti. Böylece baba Yakub’u üzdüler…
Ama dikkat! Islama itiraz etmiyordu o çocuklar;
Yakub baba tarafindan sevilmemeye itiraz ediyorlardi (Ayet 8-9).
Seviliyor da ona ragmen kötü davraniyor degillerdi;
nankör degillerdi.
Öte yandan
eğer "kötü"lügün ölçüsü bir babayi oglundan ayirmak ise
Yûsuf ta hileli bir tuzagi istismar ederek babasindan Bünyamin'i ayirdi.
Yakub’u ASIL bu üzdü;
O kadar ki Yakub, aglaya aglaya,
Yûsuf’un yaptığı bu kötülük yüzünden
kör oldu.
Peki,
Yûsuf niye yapti bunu; babasi onu yeteri kadar sevmiyordu da ondan mi?
Hayır! Yakub baba onu haddinden çok seviyordu.
Gerçegin bu penceresinden bakildiginda görülen sudur:
Yûsuf'un nebi olmayan tarafi,
babasindan gördüğü sevgiye
nankörlük etti.
Bakin bu,
hiç bir "nebi"den beklenmez
ama "ogul"dan beklenir.
O on gencin eziklik içinde olmalarina gelince,
hayır! Vezir olan Yûsuf’un önünde değil Allah’in önünde ezildiler.
"Seni bize Allah üstün kildi!" demeleri bunu gösterir.
Şimdi… Kuran'daki öyküyü aklimizi isleterek okuyalim.
Allah’ın önünde bütün inananlar ezilir;
inananlarin kötü oldugunu mu gösterir bu?
*
Gerçegi bilmenizin yasamsal önemi var. Özellikle ailenizin içinde.
Çünkü bir bakima ayni gemidesiniz ama içinizden biri gemi kaptani oldugu
ve tehlike aninda gemiyi kurtarabilecegi halde bunu sizden saklamislar.
O yüzden siradan bir itisme aninda onu denize ativeriyorsunuz.
Soru:
O ON GENCiN gerçegi bilmesini Allah ve Yakup neden istememistir acaba?
Hakli gerekçeleri olmali.
Yoksa Yakup, peygamber oldugu halde DENETiM DISI mi hareket etti?
Cevap:
Sİiz ve ben ne kadar DENETiM DISI hareket ediyorsak Yakub da o kadar DENETiM DISI hareket etti.
Çünkü Yakup burada peygamber olarak degil yalnızca baba olarak öne çıkıyor.
Bu öykünün konusu
insanlarin insanlarla iliskileridir, Allah’la iliskileri değil.
Burada Yakub o on çocuga Allah’ın elçisi gibi davranmiyor;
onlar için yalnızca bir BABA o.
Ve Yûsuf yalnızca bi KARDEŞ.
Kuran’da anlatilan öteki öykülerle karsilastirin;
göreceksiniz.
Öteki öykülerde Allah’ın elçileri kafirler ile çatisir.
Bu öyküde ise Yûsuf
hepsi de Yakub Peygamber tarafından büyütülüp eğitilmiş iyi birer Müslüman olan
kendi kardeşleriyle çekişiyor
Yani
bu bir kardeş çekişmesidir;
cihad değil.
Bakin, o on delikanlinin her biri Yûsuf’tan çok daha erdemli davraniyor.
Örneğin
Yûsuf, küçük kardesini gözünü kirpmadan tutuklarken
onların her biri "Onu birak! Beni tutukla!" diye
fedakarca kendini ortaya atıyor.
Kaldı ki
bu öykünün konusu eger kardes çekismesi degil de cihad yani din kavgasi olsaydi
Yakub ve Yûsuf peygamberler kendilerine indirileni saklamaz,
onu o on insana teblig ederlerdi.
Elçi! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Tebliğ etmezsen elçilik görevini yapmamis olursun. Allah seni insanlardan korur (Mâide 67).
Soru:
Yakub peygamber çocuklarini yanlis mi yönlendirdi?
Cevap:
Yakub Peygamber degil Yakub baba.
Ve yanlistan da öte,
o on ogluna iki büyük haksizlik etti.
Onlardan
(1) gerçekleri sakladı,
(2) sevgisini esirgedi.
Yûsuf'un nebi olduğunu Yakub babanin açiklamamasi
öteki ogullarina elbet haksizlikti.
Bunu yukarda açiklamaya çalistim.
Ikinci haksizlik ise onlari
sevgisiz bırakmasıydı.
Ayet 8 ve 9'da Allah bunu dile getiriyor:
Yakub'un on oglu
dediler ki
"Yûsuf ve kardeşi babamiza bizden daha sevimli geliyor.
Yûsuf'u öldürün ya da uzak bir yere atın ki babanızın sevgisi
size yönelsin."
Aileden dislanmak ve sevgisiz birakilmak zulümlerin en amansizidir.
Yakub babanin o on oglu
bu zulümden kurtulmak için Yûsuf'u uzaklastirmak ihtiyacini duydular;
kötü insanlar oldukları için değil.
|
bu yazınızdan şu çıkar.
yakup : peygamber deil
yakup : halkına deil yusufa kıyak geçerken sobe oldu.
yakup : zalimin önde gideni ,çocuklarının arasında bile adaleti sağlayamıyor.
yakup : kız evlatlarını hic kaale bile almamış.( belirtilmemiş ama) o dönemde kız evlatlar evlattan sayılmıyor belli .
yakup : karısı bu olaylarda ,yakupun korkusundan sessiz ,yusufu doğurmasına rağmen gizli peygamber olduğundan haberdar edilmemiş.
yusuf : gizli. peygamber
yusuf : ruya lari görüp ,yorumlayan( falcı) kurandaki ayet buraya şak diye oturur
yusuf : falcı olmasına rağmen ,kuyuya atilcağını ruyasında göremeyen.
yusuf : babasina zulm eden evlat peygamber.( bünyamin)
yusuf : iftiracı peygamber ( bunyamin)
yusuf : pareleci peygamber( firavunun devletinde başka bir güç)
yusuf : kadınları azdıran peygamber( züleyha)
yusuf : kumpas kuran,sonrada bu kumpasdan kendine hikaye çıkaran peygamber.
yusufun mazlum kardeşleri : bu işde en bahtsız , haksızlığa ugrayan kişiler.isyan etseler sokağa çıkıp direnseler yeridir.
bu uydurma tevrat hikayesini , kurana ekleyenler bizden ne anlamamızı istediler. allah zulm edenlerin hamisimidir?
|

25-05-2015, 22:36
|
 |
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 15 Jan 2015
Bulunduğu yer: Antik bir Yunan tapınağının merdivenlerindeyim.
Mesajlar: 779
|
|
Egonuz kapali Antenleriniz acik olsun
upuaut´isimli üyeden Alıntı
Merak ettim, Asinus Orientalis. Bu yakınlarda bir doktora gittin mi? Çünkü söylediklerinin mantıkla hiçbir ilgisi yok!
Şimdi, verdiğim bilgileri hiç anlamamışa benziyorsun. Burada sözkonusu olan şey ne? Müslümanlar (ki KURAN'ın kendisi değil), TEVRAT ve İNCİL'in değişmiş olduğundan söz ederek en son dinin KURAN'da geçtiği üzere İslam olduğunu iddia ediyorlardı (ki bu da, özellikle sikkelerin basımında kullanılan, Halife Abdülmelik'ten başlayan ve geleneksel hale gelen bir iddia idi).
Peki sorun ne: Bu iddia doğru mu, değil mi?
Bilindiği üzere, elimizdeki TEVRAT, dolayısıyla ESKi AHİT M.S. 1000'li yıllara tarihlenir ama, KUMRAN'da bulunan yazıtlar bunu 1000-1125 yıl daha geriye götürdü ve İbraniler'in ESKi AHİT'i hiç değiştirmedikleri görüldü. Eğer ileride bunu yanlışlayan bir yazıt bulunursa, o zaman tekrar bir değerlendirme yapılır.
Ama sen kalkmış, bu bulguyu bile kabul etmiyorsun ve bana astronomiden söz ediyorsun.
Astronomiyi çok mu merak ettin. Buyur, Kullanıcı:Nerval/Yehuda'nın Müjdesi-Vikipedi.
Kumran yazıtlarından hemen sonra, 1978'de keşfedilen Yahuda İncili Gnostikler tarafından astronomiye ağırlık verilerek yazılmıştır. Örneğin, 1 yılın 360 GÜN olduğu "Adamas ve Işık Saçanlar"da ışın saçanlar ve meleklerin sayısıyla betimlenmiştir.
Adamas (ADEM, yani insanoğlu) Tanrı'yı arayan ve hiçbir meleğin görmediği ilk ışın saçan bulutun içindeydi. Sonra SETH nesli oluşturuldu. Onların 12 ışık saçanı 12 uzun zamanın babalarını teşkil eder ve herbir uzun zaman için de 6 cennet, dolayısıyla 6x12=72 cennet ve herbirinin 5 seması olduğundan, toplam 5x72=360 sema vardır.
İkinci olarak, eğer "Hükümdarlar ve Melekler" bölümüne bakarsak; 12 Hükümdar 12 meleğe konuştu ve Yeraltını (ve Yerüstü) 5 Tanrı (SETH, HARMATHOT, GALILA, YOBEL, ADONAIOS) yönetir. Bunların herbirinin 6 cenneti olduğundan, 12x5x6=360 yapar.
Üçüncü olarak, "JESUS, Günahkarların Yokolmasını YAHUDA ve Diğerleriyle Tartışıyor"da JESUS, şöyle der: "Gülüşüm size değil, yıldızların hatasına; çünkü bu 6 yıldız 5 savaşçıyla beraber merak ediyor; ama hepsi canlılarıyla beraber yokolacaklar."
Bu da, astronomik bir bilgidir. Çünkü 6x5x12=360'taki kırmızıyla gösterilen bilgiler verilmiştir.
Mesajın sonunda o günkü astronomiye göre bir hata bulmuşsun TEVRAT ve KURAN'da: Dünya'nın tepsi gibi dümdüz olması.
İyi ama, az önce verdiğim bilgilere göre YAHUDA İNCİL'inden, JESUS zamanında da 1 yılın 360 GÜN'e eşit olduğu biliniyordu!
Demek ki hiç kimse kusursuz değilmiş. Ayrıca, YAHUDİLER, KUMRAN yazıtlarından itibaren, ki içinde astronomik ve diğer alanlarda ne kadar hata olursa olsun, ESKİ AHİT'i hiç değiştirmediler. İşte bu, güvenin ta kendisidir.
Son olarak, senin söylediklerinde anlaşılamayan yerlere geçelim.
Örneğin, şurada ne demek istedin?
Bir de şuna bakalım!
Burada kırmızı renkle vurguladığım ifade sana ait, dolayısıyla ispatla yükümlüsün. Yani öyle olmadığını nereden biliyorsun?
Son cümlene gelince, bu forumda kimseyi ikna etme gibi bir çaba içine hiçbir zaman girmedim; sadece, bulgularımı ortaya serer ve tartışmadan çıkabilecek sonucu kestirmeye çalışırım, o kadar!
|
Dostum bana soyleyecek fazla bir sey birakmamissin. Size cevap verip vermemeyi dusunuyordum cunku niyetim bos bir tartismaya girmekten ziyade sadece ogrenmek. Haklisiniz sizi benim de ikna etme mecburiyetim yok. Size basit bir soru sormustum, etrafi atese verip (ve bol miktarda sis bombasi atip) konuyu farkli bir noktaya cektiniz.
Soru basit, Tevrat istedigi kadar eskiye degismeden gitmis olsun, bu hikayeyi kaleme alanlarin olayi daha sehvetli hale getirmek icin gomlegin geride kalacak sekilde distorte etmediklerini nereden biliyoruz ? Bu bilinmedigi icindir ki herhangi bir erotik hikaye bir Yusuf kissasi olabilir. Aslinin bilinmedigi bir hikayede asil nedir kopya nedir nasil bu kadar eminsiniz ? Bu yuzdendir ki herhangi bir musluman "hakiki, bozulmamis" Yusuf kissasini Rabbim soylemistir derse saglam bir argumaniniz yoktur diyorum. Cunku at izi it izine karismis.
Tevrat hikayesi ister asli ister hayali olsun, ben de adim gibi eminim ki Kur'an hikayesi bir kopyadir. Bilmiyorum siz neresini anlamiyorsunuz guzel kardesim, egonuzu bir centik asagi cekip, antenlerinizi acik, kapilarinizi kapali hale getirmelisiniz. Ben sizi (seni) tanimazken ayrica nedir bu "sen" laubaliligi ? Size (sana), bana 'sen' diyebilirsin diye izin vermedim. Su ana kadar bana "esek" dediniz, bana hasta imasinda bulundunuz, sizi terbiyeye davet ediyorum. Kendime esprili isim takmis olmam size bunu hakarete cevirme hakkini vermiyor. Istersen senin temel egitimine once uslup 101 dersiyle ise baslayalim, ne dersin ?
Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. M. Kemal ATATÜRK
|

26-05-2015, 00:48
|
 |
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
|
|
Hadi, her şey eskisi gibi olsun. Tapınakları hazırlayın!
Asinus Orientalis´isimli üyeden Alıntı
Dostum bana soyleyecek fazla bir sey birakmamissin. Size cevap verip vermemeyi dusunuyordum cunku niyetim bos bir tartismaya girmekten ziyade sadece ogrenmek. Haklisiniz sizi benim de ikna etme mecburiyetim yok. Size basit bir soru sormustum, etrafi atese verip (ve bol miktarda sis bombasi atip) konuyu farkli bir noktaya cektiniz.
Soru basit, Tevrat istedigi kadar eskiye degismeden gitmis olsun, bu hikayeyi kaleme alanlarin olayi daha sehvetli hale getirmek icin gomlegin geride kalacak sekilde distorte etmediklerini nereden biliyoruz ? Bu bilinmedigi icindir ki herhangi bir erotik hikaye bir Yusuf kissasi olabilir. Aslinin bilinmedigi bir hikayede asil nedir kopya nedir nasil bu kadar eminsiniz ? Bu yuzdendir ki herhangi bir musluman "hakiki, bozulmamis" Yusuf kissasini Rabbim soylemistir derse saglam bir argumaniniz yoktur diyorum. Cunku at izi it izine karismis.
Tevrat hikayesi ister asli ister hayali olsun, ben de adim gibi eminim ki Kur'an hikayesi bir kopyadir. Bilmiyorum siz neresini anlamiyorsunuz guzel kardesim, egonuzu bir centik asagi cekip, antenlerinizi acik, kapilarinizi kapali hale getirmelisiniz. Ben sizi (seni) tanimazken ayrica nedir bu "sen" laubaliligi ? Size (sana), bana 'sen' diyebilirsin diye izin vermedim. Su ana kadar bana "esek" dediniz, bana hasta imasinda bulundunuz, sizi terbiyeye davet ediyorum. Kendime esprili isim takmis olmam size bunu hakarete cevirme hakkini vermiyor. Istersen senin temel egitimine once uslup 101 dersiyle ise baslayalim, ne dersin ?
|
Önce şu üslup konusunda anlaşalım. Bir kere takma adınız esprili de olsa, bu isim dalga geçmeye müsait haldedir. Kaldı ki, ben de size "Eşek Kardeş" diyerek bir espride bulunmuştum. Yoksa, "Eşek" diyerek gerçek niyetimi belli ederdim, ama bunu yapmadım. Hatta orada parantez içinde bir ünlem işareti koymayı düşünmüştüm ama sonradan bunun da dalga geçilmeye müsait olması nedeniyle vazgeçtim. Ayrıca, burada "sen, siz" ayrımı yoktur. Demek ki siz alınmışsınız!
Şimdi soruna gelince, TEVRAT'ın, kendisini ispat etmeye ve size zorla bir şey anlatmaya ihtiyacı yoktur. Çünkü dinde zorlama olmaz!
Buna göre TEVRAT 2000 yıldan fazla bir süredir aynı şeyleri söylüyor, dolayısıyla Yusuf kıssası TEVRAT'ta M.Ö. 125-100'de nasıl idiyse bugün de aynıdır. Eğer farklı olduğunu düşünüyorsanız, ki ifadelerinizden bu sonuç çıkıyor, ispatla yükümlü olan siz olursunuz; bizler değil.
Senin anlamadığın nokta şu aslında: Örneğin Yusuf kıssasında TEVRAT'ta anlamca bozulmamış metinler dizisi...
Yahudiler, bu konuda ellerindeki tüm metinleri açtılar ve aksini ispat etmek istiyorsan, bu konuda Liberman: 'Vuracaksan vur, konuşma' - Timeturk sözündeki gibi meydan okumaya bir karşılık vermen gerekir. Sen istediğin kadar TEVRAT'a inanmayabilir ve istediğin kadar atıp tutabilirsin ama bu meydan okumaya karşı gelemezsin.
Ne istiyorsun, Yusuf yani Amenhotep III döneminden kalma Yusuf kıssası hakkında orijinal belgeleri (papirüsler) görüp iman etmek mi istiyorsun? Daha çok beklersin, çünkü papirüslerin ömrü ortalama 350 yıldır ve o dönemden günümüze bir belgenin ulaşmasının zor olduğunu kabul etmen gerekiyor. Yahudiler, bu yüzden Yusuf kıssasını ilk orijinal belgeden kopyalaya kopyalaya, Esseniler vasıtasıyla, M.Ö. 125-100 yıllarına kadar taşımışlar ve günümüzdeki TEVRAT da M.S. 1000'li yıllarda yazıldığı ve onu doğruladığı için orijinal hikayenin bu olduğu sonucu çıkar. Burada Yusuf'un olduğu dönemdeki Firavun'un kim olduğu bilinmemesi son derece dikkat çeker. Eğer meraklıysan, bu konuda #16 no'lu mesajımın olduğu tartışmadan gerekli bilgileri alıp aydınlanabilirsin. İster inan ister inanma, o tartışmayı sırf TEVRAT'ta isimleri bilinmeyen Firavunlar için açmıştım. Bu, aynı zamanda KURAN'a da ışık tutar.
Şimdi son olarak şu sözlerine bir bakalım.
Asinus Orientalis´isimli üyeden Alıntı
Soru basit, Tevrat istedigi kadar eskiye degismeden gitmis olsun, bu hikayeyi kaleme alanlarin olayi daha sehvetli hale getirmek icin gomlegin geride kalacak sekilde distorte etmediklerini nereden biliyoruz ? Bu bilinmedigi icindir ki herhangi bir erotik hikaye bir Yusuf kissasi olabilir. Aslinin bilinmedigi bir hikayede asil nedir kopya nedir nasil bu kadar eminsiniz ? Bu yuzdendir ki herhangi bir musluman "hakiki, bozulmamis" Yusuf kissasini Rabbim soylemistir derse saglam bir argumaniniz yoktur diyorum. Cunku at izi it izine karismis.
|
Öncelikle şunu bilmen gerekir: Dünyada hiçbir şeyin garantisi yoktur. Örneğin, bir AMPÜL'ün üstel dağılıma göre sonsuz ömrü olduğu söylenir ama bu doğru değildir. Çünkü ne de olsa onun da bir ömrü vardır.
Buna göre TEVRAT'ın YARATILIŞ'ında Yusuf kıssasına ilişkin anlatımın bir garantisi yoktur, denilebilinir. Fakat günümüzden geriye doğru metinleri gözönüne serildikçe (ki M.Ö. 125'lere gider) ve bunların aksi ispatlanamadığı sürece YAHUDİLER'in söyledikleri garantiye dönüşür, senin dağınık düşüncelerin de son bulur. Tamam mı?
Burada Yusuf kıssasıyla ilgili "şehvet"ten bahsetmişsin. Doğrudur; hem TEVRAT hem KURAN'da durum aynen böyledir. Ama TEVRAT'taki çok daha açık bir şekildedir.
Örneğin, YARATILIŞ 39'da Potifar'ın karısının şehveti ve Yusuf'un giysisi hakkında şu ayetler geçer:
7 Bir süre sonra efendisinin karısı ona göz koyarak, "Benimle yat" dedi. 8 Ama Yusuf reddetti. "Ben burada olduğum için efendim evdeki hiçbir şeyle ilgilenme gereğini duymuyor" dedi, "Sahip olduğu her şeyin yönetimini bana verdi.
9 Bu evde ben de onun kadar yetkiliyim. Senin dışında hiçbir şeyi benden esirgemedi. Sen onun karısısın. Nasıl böyle bir kötülük yapar, Tanrı'ya karşı günah işlerim?"
10 Potifar'ın karısı her gün kendisiyle yatması ya da birlikte olması için direttiyse de, Yusuf onun isteğini kabul etmedi.
11 Bir gün Yusuf işlerini yapmak üzere eve gitti. İçerde ev halkından hiç kimse yoktu.
12 Potifar'ın karısı Yusuf'un giysisini tutarak, "Benimle yat" dedi. Ama Yusuf giysisini onun elinde bırakıp evden dışarı kaçtı.
13 Kadın Yusuf'un giysisini bırakıp kaçtığını görünce,
14 hizmetkârlarını çağırdı. "Bakın şuna!" dedi, "Kocamın getirdiği bu İbrani bizi rezil etti. Yanıma geldi, benimle yatmak istedi. Ben de bağırdım.
15 Bağırdığımı duyunca, giysisini yanımda bırakıp dışarı kaçtı."
16 Efendisi eve gelinceye kadar Yusuf'un giysisini yanında alıkoydu.
17 Ona da aynı şeyleri anlattı: "Buraya getirdiğin İbrani köle yanıma gelip beni aşağılamak istedi.
18 Ama ben bağırınca giysisini yanımda bırakıp kaçtı."
|
Yani adamlar açık açık söylüyor; Potifar'ın karısının Yusuf'a, "Benimle yat (Lie down you, with me)" dediğini...
Peki bu durum için KURAN'da ne yazıyor?
Buyur!
12.23 - Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek, "Haydi gelsene!" dedi. O ise, "Allah'a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler" dedi.
|
12.24 - Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.
|
Demek ki YAHUDİLER MÜSLÜMANLAR'dan daha açıkmış ve herşeyi olduğu gibi anlatmışlar. Yani erotik hikaye adına ne diyeceklerdi: "f.ck me!" mi yazacaklardı?
Durun bir dakika! Söz hazır erotikten açılmışken YARATILIŞ 38'de TAMAR hakkında Muazzez İlmiye Çığ'ın 5000 yıl önce Sümer'deki fahişelerin kullandıkları başörtü-peçe geleneği şu şekilde geçer (Bkz. "Camilere aşk odası için suç duyurusu"):
14 Tamar üzerindeki dul giysilerini çıkardı. Peçesini örttü, sarınıp Timna yolu üzerindeki Enayim Kapısı'nda oturdu. Çünkü Şela büyüdüğü halde onunla evlenmesine izin verilmediğini görmüştü.
|
15 Yahuda onu görünce fahişe sandı. Çünkü yüzü örtülüydü.
16 Yolun kenarına, ona doğru seğirterek, kendi gelini olduğunu bilmeden, "Hadi gel, seninle yatmak istiyorum" dedi. Tamar, "Seninle yatarsam, bana ne vereceksin?" diye sordu.
17 Yahuda, "Sürümden sana bir oğlak göndereyim" dedi. Tamar, "Oğlağı gönderinceye kadar bana rehin olarak bir şey verebilir misin?" dedi.
18 Yahuda, "Ne vereyim?" diye sordu. Tamar, "Mührünü, kaytanını ve elindeki değneği" diye yanıtladı. Yahuda bunları verip onunla yattı. Tamar hamile kaldı.
19 Gidip peçesini çıkardı ve yine dul giysilerini giydi.
20 Bu arada Yahuda rehin bıraktığı eşyalarını geri almak için Adullamlı arkadaşıyla kadına bir oğlak gönderdi. Ne var ki arkadaşı kadını bulamadı.
21 O çevrede yaşayanlara, "Enayim'de, yol kenarında bir fahişe vardı, nerede o?" diye sordu. "Burada öyle bir kadın yok" diye karşılık verdiler.
22 Bunun üzerine arkadaşı Yahuda'nın yanına dönerek, "Kadını bulamadım" dedi, "O çevrede yaşayanlar da 'Burada fahişe yok' dediler."
23 Yahuda, "Varsın, eşyalar onun olsun" dedi, "Kimseyi kendimize güldürmeyelim. Ben oğlağı gönderdim, ama sen kadını bulamadın."
24 Yaklaşık üç ay sonra Yahuda'ya: "Gelinin Tamar zina etmiş, şu anda hamile" diye haber verdiler. Yahuda, "Onu dışarıya çıkarıp yakın" dedi.
25 Tamar dışarı çıkarılınca, kayınbabasına, "Ben bu eşyaların sahibinden hamile kaldım" diye haber gönderdi, "Lütfen bu eşyalara bak. Bu mühür, kaytan ve değnek kime ait?"
26 Yahuda eşyaları tanıdı. "O benden daha dürüst" dedi, "Çünkü onu oğlum Şela'ya almadım." Bir daha onunla yatmadı.
27 Doğum vakti gelince Tamar'ın rahminde ikiz olduğu anlaşıldı.
28 Doğum yaparken ikizlerden biri elini dışarı çıkardı. Ebe çocuğun elini yakalayıp bileğine kırmızı bir iplik bağladı, "Bu önce doğdu" dedi.
29 Ne var ki, çocuk elini içeri çekti, o sırada da kardeşi doğdu. Ebe, "Kendine böyle mi gedik açtın?" dedi. Bu yüzden çocuğa Peres[i] adı kondu.
30 Sonra bileğine kırmızı iplik bağlı kardeşi doğdu. Ona da Zerah[ii] adı verildi.
|
Eh, herhalde kafandaki s.x fantezilerin için sana bol bol malzeme verdim, değil mi?
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
|

26-05-2015, 09:57
|
 |
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 15 Jan 2015
Bulunduğu yer: Antik bir Yunan tapınağının merdivenlerindeyim.
Mesajlar: 779
|
|
Hıdır Okulda
upuaut´isimli üyeden Alıntı
...
Yoksa, "Eşek" diyerek gerçek niyetimi belli ederdim,
...
Eh, herhalde kafandaki s.x fantezilerin için sana bol bol malzeme verdim, değil mi?
|
Kumaşım budur, adım Hıdır hikayesindeki Hıdır'ım ben diyorsun yani ? Neyin kafası bu ?
Ben egondan bahsederken bak neyi kastediyordum :
upuaut´isimli üyeden Alıntı
...
Upuaut Agnostik Forum'da!
Aslında her şey Agnostik forumdaki
1. Kıble sorunu, 12 Haz 2012, 22:42
tartışmasından, ki bu tartışma da Crowley'in yönlendirme mesajıyla
...
Upuaut şok geçiriyor!
Fakat ben ilk tartışmayı agnostik forumda okumadan 4 gün önce, yani 8 Haziran 2012/Cuma, 9:30'da İsrail, Davud'un Kalkanı'nı Arıyor! haberin siteye konulmasıyla birlikte benim bu haberim okumam bir oldu. ...
Upuaut Turan Dursun Forumu'nda performansını gösteriyor!
Daha sonra ben 8 Haziran 2012'den beri, 2 gündür Turan Dursun Forumu'na bağlanmak ve bu yeni gelişme hakkında sizin fikrinizi almak için bekledim. Fakat 2 gün beklemekten çatladığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Neyse, forum açılır açılmaz,
1. Efsane sona eriyor!, 10-06-2012, 01:43.
...
|
Efsane sona mı eriyor ?, Upuaut şok mu geçiriyor ? Egosu tavan yapmış bir kişiliğin parmak izleri mi yoksa bunlar ?
Satır aralarını okuyunca bu tartışmanın nereden çıktığı belli oluyor. Sen, TD sitesini şu ana kadar kendi çöplüğün görmüşsün de ondan.
Caf caflı mesajların, Petra konulu şarkı klipleri, ve diğer atraksiyonlar, (çoğunlukla arızalı ve saplantılı) fikirlerini doğru çıkartmaya yetmiyor.
Benzeri bir saplantıyı Abdülmelik Muhammed miydi bahsinde de tartışmıştık. Başka bir forumda DreimalAli adlı kullanıcının (ki o da fikirlerini Luxenberg'den alıyordu) sözlerini buraya naklediyordun. Diyordun ki seçilmiş = övülmüştür. Ben de demiştim ki, örnek gösteriniz ikna olayım. (Senin hiç orijinal fikrin yok mudur ? Neden başka forumlardan buraya fikir taşıyorsun ve kendine mal ediyorsun ?)
Sonra Kaya Kubbesindeki yazıtları buraya (Luxenberg'in oldukça hatalı) yorumuyla taşıyıp yine türlü atraksiyon ve parfüm kokuları içinde yutturmaya çalışmıştın.
Benim anladığım kadarıyla tıynet ve kumaşın forum üyelerince biliniyor, bu yüzden insanlar genellikle uzak kalmışlar ve kalıyorlar. Benim fikirlerimi düzeltenler oldukça (ki iyi ki varlar), ben de siz ve diğerlerine fikirlerimi elbette ki açacağım.
Senin terbiye sınırlarını zorlayarak, eşeklikle/hastalıkla/fantezilerle suçlamaların beni kaçırmayacak göreceksin. Olabildiği kadar nezaket sınırlarında görüşlerimi beyan edeceğim.
Senin bu kaba uslubun şu ana kadar insanları kaçırmış, meydanı sana bırakmışlar. Sesin yüksek, kelimelerin hakaretamiz. Ancak böylece fikirlerin hakikati temsil etmeye başlamıyor.
Mesajlarını dün gece şöyle bir taradım. Uzun mesajlarında nadiren "substance" yakalıyorum. Gerçekleri ararken saplantılarını, önyargılarını, isteklerini asıp öyle gelmen gerekiyor.
Ya da şöyle söyleyeyim : Hikayelerini şu ana kadar yutturabilmiş olabilirsin, yeteri kadar kritik gelmemiş olabilir. Sana hep dayı demiş olabilirler. Bu beni bağlamaz. Sen hala değişmiş/değişmemiş bir Tevrat'ı baz alıyorsun, kendinde misin ? Tevrat neyin referansıdır ?
Şimdi seninle tekrar ana konuya döneceğim. Olayı basit tutacağım :
Tut ki Jules Verne'in Aya Yolculuk kitabı bundan 5500 sene önce Antarktika'da yazıldı. Bundan 4000 sene önce de Merih'e Yolculuk kitabı yazıldı, ve ilkinden benzerlikler taşıyor. Bundan 3000 sene önce başka bir kitap yazılmış ve 5500 sene önce yazılanın tıpa tıp aynısı.
Bak sana sonuçları listeliyorum :
1. 4000 sene önce yazılan kitap (neredeyse kesindir ki) ilkinin kaba bir kopyasıdır.
2. 5500 sene önce yazılmış kitap bu günlere kadar orijinalitesini korumuştur.
3. Ama ilk iki madde Aya Yolculuk kitabının ve içindeki neredeyse herşeyin bir hikaye/masal olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Tutun ki 5500 sene önceki kitap başka bir hikayeden esinlenerek yazıldı. Orijinal hikayeyi bilmiyoruz ki, aslı değişmeden gelen kitabın orijinal hikayeyi temsil ettiğini söyleyebilelim ?
Yine anlamayacaksın biliyorum. Şöyle ilerleyeyim : Elinde orijinal Yusuf kıssası var mı ? Olmadığı müddetçe her hangi bir hikayeyinin doğru olma ihtimali denktir (buna maksimum entropi durumu diyorlar). Maksimum belirsizlik durumu yani.
Bu sebebledir ki, herhangi bir müslüman, orijinal hikaye çıkıncaya kadar, Kur'an'daki hikayeye kendi orijinal hikayesi gözüyle bakabilir (ben öyle düşünmesem de).
Comprendo ?
Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. M. Kemal ATATÜRK
|

26-05-2015, 12:06
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
|
|
Asinus Orientalis´isimli üyeden Alıntı
...Bu sebebledir ki, herhangi bir müslüman, orijinal hikaye çıkıncaya kadar, Kur'an'daki hikayeye kendi orijinal hikayesi gözüyle bakabilir (ben öyle düşünmesem de)...
|
Müslümanlar Muhammed'i "Muhbir-i sâdık" olarak tavsif eder. Yâni Muhammed'in Allah ve din konusunda söylediği her şeyin "doğru" olduğuna inanırlar. Aksi; Muhammed'in elçiliğinden şüphe duymak anlamına gelir. Özellikle târihsel kayıtları olmayan ve fakat adına "kutsal" denen kitaplarda anlatılanlar, "elçi"nin ağzından çıkmışsa, inanç gereği hemen kabul edilir.
Peki; bu paradokstan bir çıkış yok mudur ?
"Elçi"nin söylediklerinin doğruluğunu nasıl "test" edebiliriz ?
Böyle görece/dolaylı bir test mümkün. Ama; yüzde yüz bir kesinlik getirmez. Ben genellikle "elçi" olduğu iddiasındaki kişilerin bu dünyadaki hayatımıza dâir ortaya koyduğu ilkelere/söylediklerine bakarım. Eğer bizlerin korku, zaaf ve beklentilerini istismârâ yeltenmiyorsa, tüm sözleri içerisinde bir tutarlılık/bütünlük mevcutsa, o "elçi"ye inamam için vasâti bir temel oluşmuş demektir. Fakat; yinede bu, inancın subjektifliğini ortadan kaldırmıyor.
Bir Tanrı, aslâ şu cümleyi kurmaz.
"Sana indirdiğimizden şüphede isen, senden önce indirdiğimiz Kitap'ları okuyanlara sor. And olsun ki, sana Rabbinden gerçek gelmiştir, sakın şüphelenenlerden olma." (Yunus: 94)
"Şüphede isen" ne demektir ?
Allah; elçisinin şüphede olup olmadığını bilmiyor mu ?
Neden cümleye böyle muğlâk bir ifâde ile başlıyor ?
Allah'ın vahyinden "şüphe" duyup da, ehl-i kitap'a sorarak mutma'in olmak nasıl bir iştir ?
Bu âyetin tefsirine bir bakın; evlere şenlik.
"Efendim her ne kadar hitap peygambere gibi görünüyorsa da, orada esas muhatap müslümanlardır."
Eğer peygamberin "Muhbir-i sâdık" olduğunu ehl-i Kitap'a danışacak iseler, bu insanlara İslâmı tebliğin mânâsı ne ola ki ? Onlar Muhammed'e inenlerin doğru olduğuna kanâ'at getirselerdi, zâten dinlerinden dönmüş olurlardı.
Daha evvel arz ettiğim gibi İncilde de sıkıntılı bir kaç anlatım - Lanetlenen incir ağacı, Kurnaz kâhya vs. - Ama bunlar Matta/Markos/Luka ve Yuhanna içinde "Devede kulak" kabilinden hususlar. Yazı bir arçatır. İnsanın yapısal özelliği, araçlara müdâhele edebilecek ve bunları istediği gibi kullanabilecek şekilde dizayn edilmiştir. Bu itibarla, değiştirmeye muktedir olduğumuz şeyleri kutsamak, onları bir çeşit "put" yapmaktır. Varoluş içindeki şaşmaz-değişmez Tanrısal ilkeleri fark etmek gerekiyor. Bunları da zaten değiştirmemiz mümkün değil.
Ben şahsen birkaç hikâye dışında İncil'e tam bir güven içindeyim.
Ama Kur'andan neyi çıkarırsanız çıkarın, geride kalan kendi kapasitesi içinde bir bütünlük barındırır gibi görünse de zaten kısıtlı olan "işe yarama" özelliği, daha da sınırlı hâle gelecektir. Esâsen; "iyi" olanı tavsiye ve "kötü" olandan kaçınma hemen bütün dinlerin ortak özelliğidir. Eğer kişinin kendi ruhsal dünyası ile Kur'an arasında bir bağ kurulmamışsa, bu "iyi"yi bulmak için Kur'an'a mürâca'at şartı da yoktur.
Konu Vefik Sami tarafından (26-05-2015 Saat 12:19 ) değiştirilmiştir.
|

27-05-2015, 02:36
|
 |
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
|
|
Hasan Akçay´isimli üyeden Alıntı
Kuran'daki Yûsuf öyküsü
neden sonuç iliskileri açisindan dört dörtlük bir öykü;
gerçek hayata uygunluk açisindan,
disardan yapilan ufak tefek müdahaleler hariç, edebî ölçütlere göre anlatilmasi bakimindan...
dört dörtlük.
Önemli olan bu mükemmellik.
Öykünün şuradan ya da buradan alindigi iddiasi
o yüzden silinip gidiyor.
Aslinda öykünün konusu
Yakub'un ezilen on ogludur,
Yûsuf degil.
...
|
Bu hikayeden ziyade, bence anlatım, yeteneğinizi göstermeniz açısından daha bir öne çıkmış, yoksa hikayeye göre sıkıntılı yanlar var elbet ama onlara cevap yazmayacağım, sadece bu emeğinizi taktir etmek istedim, elinize sağlık.
Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
|

27-05-2015, 08:03
|
 |
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706
|
|
Asinus Orientalis´isimli üyeden Alıntı
Tutun ki en eski Tevrat kayıtları MÖ 125 değil MÖ 12500 lere gitsin. İlk kaydın hikayenin aslını baz aldığından nasıl emin olabiliyorsunuz ?
|
Sayin Asinus Orientalis,
Emin olunamaz zaten. En basit ornek, Kuran eksik bir kitaptir ve kendi iceriginde bunu acikca soyler, kitabin anasi seklinde, Tanah'a iliskin de icerikte Yasar kitabinin kayip oldugu acikca belirtilir.
Bu yuzden emin olunamaz, bu konuda haklisiniz.
Konuya iliskin; Kuran'da ilgili ayetlere dair isin icine Sintoizm inanci karisir bir miktar, ceviriler allak bullak hale gelir. Fakat Kuran'daki gomlek yirtilmasi bahsi, direk olarak hani su meshur Sakk-i Kamer bahsiyle alakalidir. Bu ay yarilmasi olayi doneme iliskin, ayni zamanda geleneksel olarak bir ruya inancidir. Yani ruyanizda ay yarildigi(yarilirken gordugunuz zaman) zaman ruya yorumlayabilir ve kehanette bulunabilir hale gelirsiniz. Ornek olarak Kuran'daki Safiye'nin ruyasidir, hadislere gore.
Ancak derinlemesine ele alinirsa oldukca karisik bir mevzu. Baska baslikta konusuruz gerekirse. Konuya iliskin bahsedildigi gibi, Yusuf diger dinde din buyugudur ve fakat birtakim ozellikler atfedilmistir kendine..(ruya yorumlama, kehanette bulunabilme vb.)
Diger kitaba, Kuran'a iliskin genellikle butun isimler peygamber kabul edilir. Mesela yuzbin kusur peygamber geldigi filan soylenir.
Konu Neva tarafından (28-05-2015 Saat 05:21 ) değiştirilmiştir.
|
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:14 .
|