TÜRKİYE İHTİLALCİ İŞÇİ-KÖYLÜ PARTİSİ, ESAS HAKKINDA MÜTALA. S.1149
Bilindiği gibi o sıralar karşı-devrimci elebaşı D.Perinçek Söke'de, mağarada kalmakla, halk savaşı palavrası atmakla, Şehirlerin kirli havasıyla daralan ciğerlerine dağ havası çekmekle, lafın kısası silahlı mücadele, toprak devrimi adına şarlatanlık yapmakla meşguldür. Sayfiyedeyken bir ara" Kaypakkaya meselesini de halletmeyi" tasarladılar.
Yine bu mektubun yazıldığı sırada karşı-devrimci elebaşılar Kaypakkaya yoldaşı- Ankara'da bir evde tuzağa düşürüp, elini ayağını bağlayarak zorla Söke'ye nakletmeyi planlamışlardır..
Karşı-devrimci elebaşıların Ankara'da bir evde Kaypakkaya yoldaşı tuzağa düşürmeye memur ettikleri kişilerden biri daha sonrasında Harekete saflarında yer alan proleter devrimci irfan Çeliktir. Bu işe memur edilen diğerleri ise Nuri Çolakoğlu, Erkan Yücel ve polis ajanı Halis Özkan'dır, Bu komplo, daha sonra proleter devrimci saflarda yer alan yoldaşın -İrfan Çelik- bu aşağılık işe alet olmayacağının anlaşılması üzerine, daha girişilmeden iflas etmiştir.
1977 yılında Aydınlık oportünizminin iki elebaşısı-bunlardan birisi Gün Zilelidir- Halkın Kurtuluşu, Halkın Yolu ile yaptıkları proleter devrimcilerin birlik görüşmelerinde gözlemci olarak bulunan Halkın Birliği temsilcisiyle giriştikleri bir polemikte bu karşı-devrimci komployu savunmuşlar, haklı olduğunu iddia etmişlerdir, Bu, toplantı zabıtlarında da yer almaktadır.
Gün Zileli dün Kaypakkaya yoldaşa yönelik komployu savunurken bugün bu konu üzerine konuşmayarak, kapatmaya çalışarak, Kaypakkaya yoldaşın itibarsızlaştırma yaklaşıma devam ederken Aydınlık-PDA karşı-devrimci akım korunmaya çalışılıyor.
Haliyle Gün Zileli bu tutumuyla geçmişiyle devrimci bir hesaplaşma içine girmediğini gösteriyor. Buradan hareketle Gün Zile'linin Kaypakkaya yoldaşla ilgili söylemlerinin samimiyetten uzak ve gerçekleri teslim etmekten azade durarak Aydınlık-PDA revizyonizmin son sığınağı şüphe yayma tutumunun değişik versiyonu olduğunu söylemek hiçte yanlış bir durum olmayacaktır.
Gün Zileli Gerçekleri Çarpıtma Tutumuna Garbis Altınoğlu Değerlendirmesinde de Devam Ediyor
İ.Kaypakkaya yoldaşı küçümseyen tutumunu düşman cephaneliğinden alınmış savlarla sürdüren Gün Zileli Vu aynı tutumunu Garbis Altınoğlu'na dairde sürdürüyor.
Zileli Garbis Altınoğlunun ölümü üzerine sitesinde şunları yazıyor:
"Garbis Altınoğlu (1946-2019)
Hindistan'daki Maocu Çaru Mazumdar çizgisini savunarak Aydınlık hareketinden ayrıldı.
Kurduğu küçük bir Çaru Mazumdarcı grupta yer alan devrimci gençlerden Adil Ovalıoğlu'nun grup içi bir komployla öldürülmesinden dolayı suçlandı ve yargılandı.
İbrahim Kaypakkaya'nın kurucusu olduğu TKP-ML ile benzer görüşlere sahip olduğu halde bu örgüte hiçbir zaman katılmadı ve daha sonra MLKP adlı örgütün kurucusu ve yöneticisi oldu. Daha sonra bu örgütten de ayrıldı.
12 Eylül döneminde çok ağır polis işkencesine uğradı ve işkenceye karşı gösterdiği büyük direnişle tanındı.
Ömrü boyunca koyu Stalinci çizgide ısrar etti ve bu konuda yazılar yazıp çeviriler yaptı.
Türkiye'deki baskıcı AKP iktidarına karşı diktatörlük karşıtı güçlerin ortak bir cephede birleşmesi yönünde çaba gösterdi.
Ömrünün büyük bölümünü Avrupa'da siyasi sığınmacı olarak yaşadı.
Geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle Belçika'da hayatını kaybetti."
Gün Zileli bu kısa yazısında dikkat edilirse eski görüşlerini ve özelliklede Adil Ovaloğlu'nun öldürülmesi konusunu ; "bu davada suçlandı ve yargılan"dı diyerek daha çok öne çıkartarak, Garbis yoldaş hakkında şaibe yaratmaya çalışıyor. Konuya ilişkin olarak Aydınlık-PDA revizyonizmi yıllar öncesinden gündeme getirmiş ve Garbis yoldaş hakkında kirli propagandasına çeşni olarak kullanmaya çalışmıştı.
Gün Zileli Ulaş Boz'un
http://Vengma.net'te, Gün Zileli ile işkence konusundaki röportajı 22 Ekim 2019'de yapmış olduğu röportajda şunları okuyoruz:
"UB: Adil Ovalıoğlu cinayeti üzerine Garbis her şeyden habersiz gibi davranmış, siz de inanmışsınız. Sonra şöyle yazmışsınız: " Nerden bilebilirdim ki, cinayetin onun talimatıyla işlendiğini ? Garbis daha sonra bu cinayet dolayısıyla yargılandı. Bu olayı hiç unutmam." Şöyle sorayım: Cinayetin Garbis Altınoğlu'nun talimatıyla işlendiğine dair elinizde ne gibi deliller var ki? Kendisinin bu olayda daha sonra yargılandığını da söylüyorsunuz, peki kendisi yargılama esnasında bunu itiraf etti mi?
GZ: Benim bir kanıtım yok ama bu küçük grubun oluşumunu biliyorum. Liderleri Garbis'ti. Olayın içinde doğrudan yer alanların Garbis'in onayı olmadan böyle bir işe kalkışmaları imkânsız. Tamamen katı merkeziyetçi anlayışta sekter bir grupta böylesine bir özerklik ya da inisiyatif düşünülemez bile. Garbis bunu hiçbir zaman doğrudan kabul etmedi. Fakat 1970'li yıllarda Halkın Birliği'nde yazdığı bir yazıda, bu olayı ele alıyor ve bence dolaylı ikrar anlamına gelecek şekilde, bu tür durumlarda arkadaşlarıyla böyle devranılacağına dair aralarında bir anlayış birliği olduğunu söylüyor. Daha ne olsun. Ben onun yerinde olsam, bu kadar ketum davranacağıma özeleştirel bir tutumla (Ümit Necef'in yaptığı gibi) cinayeti kabul eder ve gelecek kuşaklara da örnek olurdum."
Nitekim komünist hareketi ve Garbis yoldaşı töhmet altında bırakan yalan ve çarpıtmalarla bezenmiş şüphe yayıcı ve komünist hareketi ve önderleri kötüleyen bu iddialara Halkın Birliği'nin 31. sayısında yanıt vermişti. Bu yanıtta, Garbis yoldaş "sandık cinayeti " olarak bilinen Adil Ovaoğlu'nun komplocu bir şekilde öldürülmesini mahkum etmiş ve bu olayda kendisinide aynı küçük burjuva anlayışları savunması babında hatalı olduğunu dillendirerek özeleştiri yapmıştı. Yani hareketimiz ve Garbis yoldaş Robert kolejlileri olarak bilinen küçük grup döneminde arkadaşlarının yapmış oldukları Adil Ovaoğlu'nu öldürülmesi olayını sağa sola çekiştirilmeyecek biçimde açık bir devrimci tutumla mahkum etmiş ve kendi hastasını da gizlememiştir.
Tüm bunlar bilindiği halde Gün Zile'linin Garbis Altınoğlu karşısında silik ve ezik kalmasını, özeleştirisini yapıp mahkum ettiği hatasını sanki özeleştiri yaparak mahkum etmemiş gibi öne çıkararak, değerlendirme yapmada ısrarcı olarak , hatta açıktan devrim ve sosyalizm saldıran ünlü döneklerden birisi olan Ümit Necef'in yaptığı gibi- yani itirafçı ve döneklik HB.- yapmalıydı" demesi Onun nelerden medet ummaya çalıştığını gösteriyor. Gün Zileli Garbis yoldaş hakkında da hem Adil Ovaloğlu'nun öldürülmesinin suçlusu olarak göstererek, Garbis'in emekçi ve devrimciler üzerindeki devrimci etkisi kırmaya çalışılıyor hemde Garbisin "işkencede hayranlık uyandıracak bir direniş sergiledi " diyerek garbisi olumlamaya çalışıyor.
Yine Gün Zile'li " İbrahim Kaypakkaya'nın kurucusu olduğu TKP-ML ile benzer görüşlere sahip olduğu halde bu örgüte hiçbir zaman katılmadı " diyerek aslında daha önceden Garbis Altınoğlunun 1974 yılında özeleştirisi yaparak TKP-ML Hareketine katıldığını bilmesi gereken kişilerden birisi olmasına karşın, bilmezlik içinde hareket etmesi söylemlerinde inandırcılığını yitirmiştir . Aydınlık-PDA'nın MK'si üyesi olan Gün Zileli, Garbis Altınoğlu ilgili PDA-Aydınlık hem ihbarcılık yapıp açıktan faşizmin hedefi altına getiren kara propaganda yapma, hemde iki farklı ifade verdiği birisini gizlediği yönlü şaibeli açıklamaları yapan Aydınlık-Halkın Sesi gazetelerinin sorumlularından birisiydi. Haliyle Garbisin 1974'ten sonrası TKP-ML Hareketine katıldığını biliyor ve bunu bildiği halde Garbisin TKP-ML Hareketinin yönetici kadrolarından biri olduğunu bilmiyor görünmesi, Gün Zile'linin hafıza kaybına uğramadıysa, oportünizmden hareket düşmanlığında kurtulmadığını ele veriyordu.
Sonuç:
Tüm bu veriler bize Gün Zile'linin devrimcileri ve devrimci hareketi kötüleyen ve çift standartçı değerlendirmelerden kopamayan yalan ve tahrifatla gerçekleri ters yüz etme çabasından vazgeçmediğini, gerçekleri ortaya koymakta nasıl zorlandığını daha da önemlisi kulaktan dolma bilgileri temel alarak oldukça önemli olaylara ciddiyetten uzak basit bir mantıkla PDA-Aydınlık mantığında bir türlü kurtulamayarak yaklaştığını ortaya koyuyor . Gün Zile'li başkalarına üstten bakan öğretmen edası yerine birazcık mütevazi ve kendisiyle barışık, güçlü bir iç hesaplaşması temelinde empati kurarak olgulara bakmış olsaydı, İ.Kaypakkaya ve Garbis Altınoğlu yoldaşlara hala Aydınlık gözüyle bakmış olmazdı.