02-02-2010, 13:05
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 25 Jan 2010
Mesajlar: 45
|
|
Bazı ayırımlar yapmamız gerekir öncelikle. Peygamberler de bir kuldur ama her kul peygamber değildir. “Elbette inandım, lâkin sırf kalbim tatmin olsun diye bunu istedim.” İlk ayet geldiğince Peygamber Efendimizin ben okumayı bilmiyorum demesi gibi... Daha sonra Allah-u Teala peygamberine yol gösteriyor.
Şüphe ile vesvese farklı kavramlardır.
Diğer bir ayrım noktası da Kuran-ı Kerim'in insanlığa göderilen bir kitap olmasından dolayı ve peygamberlerin örnek teşkil etmesidir. Mesela Efendimiz zamanında bir olay gerçekleşmiş ve ayetler nazil olmuştur.
Yeni bir tez ortaya atıldığı zaman diğer bilim adamları bunun ispatını isterler. bu gayet normaldir. Bir dinin yeni geldiği zaman mucize istenmesi de gayet normaldir. Bu mantıkda düşünmek gerekir.
Bizim anlayamadığımız bir nokta da her insanın farklı iman, karakter ve bilgide olduğudur. Dolayısıyla imanı bir kalıba sığdırarak, her insanın mucize istemesi sizinki gibi değildir. Kimi bir karıncada Allah'ı bulur, görür, anlar. Kimi de bütün mucizleri görse de Allah'ı kabul etmez. Aslında bu bizim nefs dediğimiz kötü huy ve ahlaktan kaynaklanır.
Benim şahsım için en büyük mucize Kuran-ı Kerimdir. Hz İbrahim Efendimiz zamanındaki insanlar mucize beklerse ki beklemişler, yine aynı durum Hz Musa Efendimiz zamanında da olmuştur. Ki o zamanki insanlar için bu gayet normadir. Ama günümüz için bu anormaldir. Yani mucize gösterecek bir peygamber hayatta yoktur. Ama keramet denen birşey vardır. Alimler benim varislerimdir der Efendimiz sav. Mesela Abdulkadir-i geylani hazretlerinin ölüyü dirilmesi gibi. Günümüzde de bu alimlerden vardır. Biraz aramak gerekir.
Görmek ve bakmakla alakalı bir durum. Kuran'da birçok mucize vardır. Bi keramet diyelim Müsliman olan Piri Reis'in dünya haritasını da düşünmek gerekir.
Site üyesi Lida demir konusuna da noktayı koymuş gibi. Okursunuz...
Konu RynerD tarafından (02-02-2010 Saat 13:11 ) değiştirilmiştir.
|
02-02-2010, 15:28
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 17 Jan 2010
Mesajlar: 460
|
|
RynerD´isimli üyeden Alıntı
Bazı ayırımlar yapmamız gerekir öncelikle. Peygamberler de bir kuldur ama her kul peygamber değildir. “Elbette inandım, lâkin sırf kalbim tatmin olsun diye bunu istedim.” İlk ayet geldiğince Peygamber Efendimizin ben okumayı bilmiyorum demesi gibi... Daha sonra Allah-u Teala peygamberine yol gösteriyor.
Şüphe ile vesvese farklı kavramlardır.
Diğer bir ayrım noktası da Kuran-ı Kerim'in insanlığa göderilen bir kitap olmasından dolayı ve peygamberlerin örnek teşkil etmesidir. Mesela Efendimiz zamanında bir olay gerçekleşmiş ve ayetler nazil olmuştur.
Yeni bir tez ortaya atıldığı zaman diğer bilim adamları bunun ispatını isterler. bu gayet normaldir. Bir dinin yeni geldiği zaman mucize istenmesi de gayet normaldir. Bu mantıkda düşünmek gerekir.
Bizim anlayamadığımız bir nokta da her insanın farklı iman, karakter ve bilgide olduğudur. Dolayısıyla imanı bir kalıba sığdırarak, her insanın mucize istemesi sizinki gibi değildir. Kimi bir karıncada Allah'ı bulur, görür, anlar. Kimi de bütün mucizleri görse de Allah'ı kabul etmez. Aslında bu bizim nefs dediğimiz kötü huy ve ahlaktan kaynaklanır.
Benim şahsım için en büyük mucize Kuran-ı Kerimdir. Hz İbrahim Efendimiz zamanındaki insanlar mucize beklerse ki beklemişler, yine aynı durum Hz Musa Efendimiz zamanında da olmuştur. Ki o zamanki insanlar için bu gayet normadir. Ama günümüz için bu anormaldir. Yani mucize gösterecek bir peygamber hayatta yoktur. Ama keramet denen birşey vardır. Alimler benim varislerimdir der Efendimiz sav. Mesela Abdulkadir-i geylani hazretlerinin ölüyü dirilmesi gibi. Günümüzde de bu alimlerden vardır. Biraz aramak gerekir.
Görmek ve bakmakla alakalı bir durum. Kuran'da birçok mucize vardır. Bi keramet diyelim Müsliman olan Piri Reis'in dünya haritasını da düşünmek gerekir.
Site üyesi Lida demir konusuna da noktayı koymuş gibi. Okursunuz...
|
Sayın RynerD,
Üstadım hiç bir peygamber yokturki Kur'an anlatımında alaya alınmasın ve ölüm riski taşımasın ve hiç bir kavim ve millet yoktur'ki "apaçık" bir mucize beklemesin. Bu olguyu ibrahimle,musayla sınırlamak yanlıştır,
Bahsettiğiniz Abdulkadir-i geylani hazretleri ölüleri diriltiyor, bir şehirden başka bir şehire kendisi hakkında kötü söz söyleyen adama asa'sını fırlatıp kafasını yarıyor, her sabah kalkıp havaya bakıyor ve "bugün ya yağmur yağacak yada yağmayacak" dedikten sonra ne hikmetse gerçektende o gün ya yağmur yağıyor yada yağmıyorduyu bilmesi vs. gibi sadece İnanmak isteyen ve buna ihtyacı olan insanların hüsnü kuruntularıdır diye düşünüyorum,
Diyorsunuz ki Kur'an asıl mucizedir,
** Tutarsız bir mucize,
** Çelişkili bir mucize ,
** İkilikleri bitirmek yerine ikilikleri çoğaltan mucize,
** Savaşmayı farz kılan bir mucize,
** Kadın erkek ve insanlar arasında eşit davranmayan bir mucize,
** İyilikleri kendinden, kötülükleri insandan bilen bir mucize,
** 9 yaşındaki kız çoçuğunu dedeleri yaşındaki insanlara nikahlayan mucize,
** Halifeler tarafından toparlanan bir mucize,
** Halifeler tarafından eski nüshaları yakılan bir mucize,
** Hafızlar tarafından hazırlanan 2 tanenin 2.si olan mucize,
Sayın üstadım, bildiğim kadarıyla Muhammed tarafından resmi halife sadece Ebu Bekir 'dir, ondan sonraki halifelik insan iradesi ve seçimleriyle devam etmiştir taki, ( 3 Mart 1924), son olarak Osmanlı Hanedanı elinde bulunan halifelik sıfatının, Türkiye Cumhuriyeti tarafından kaldırılması'na kadar,
Şimdi konuyu baştan alalım Muhammed yada Allah'ın isteği olarak Ebu Bekir'in halifeliği döneminde Kur'an o dönemde ayetler katip ve Ashabi Kiram'lar tarafından sadece ezberlenmiş bir durumdaydı, yani binlerce ayet belkide yüzlerce insan tarafından ezber yada ayrı sahifeler durumundaydı, Ebu Bekir yönetiminde toparlanan sahifeler birleştirililerek 2 kitap olarak alimler ve ashabın ileri gelenlerinin oluşturduğu konsey tarafından değerlendirilerek 2 nin en uygun olanı seçildi, Halife osman tarafından çoğaltılıp bütün dünyaya dağılımı sağlanan Kur'an'ın eski nüshaları ve orjinal sahifeleri toplatılıp gene osman tarafından Yaktırılmıştır,
Şimdi, Karmaşık yapısı ve kendi yaspısına zıt olan tutarsız ve çelişkili yapısının aslında Kur'an'ın, Muhammed'in isteyebileceği yada onaylayabileceği bir durumda oluştuğunu , Halifelik dönemi insanların kendi imkan ve olanakları dahilinde ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çabalamalarından başka bir şey olmaddığını gösteriyor,
Daha iyi olabilirmiydi acaba ?
Bence hayır,
Neden mi ?
Kendilerine göre en iyiyi yaptılar o dönem için daha fazlasını beklemek tabiki
mucize olurdu, Peygamberin gösteremediği mucizeyi onu bu hale getiren
insanlardan beklemek haksızlık olurdu diye düşünüyorum,
Saygılarımla, Sevgiyle kalın
Cevabı Bilinmeyen oLanın Çözümü, Teoride Sonsuzdur,,
|
02-02-2010, 16:19
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 25 Jan 2010
Mesajlar: 45
|
|
Mesnetsiz, tutarsız sadece iftira atmak için yazılmış bir yazı. Cevap vermeye dahi gerek duymuyorum.
Sanki o zamanda yaşamışsın gibi geniş geniş konuşuyorsun.
Tabi sen de haklısın. Her zamanda 1-2 tane turan dursun çıkıyor. Bi de 3 kuruşluk bilgileri ile kitap yazıyorlar, tamamen münafıklık amaçlı. Sen de bunlara inanıyorsun.
Sizler çamur atmak için soru soruyorsunuz. Bunun kimseye faydası olmaz biliyuorsunuz.
cin´isimli üyeden Alıntı
Sayın RynerD,
Bahsettiğiniz Abdulkadir-i geylani hazretleri ölüleri diriltiyor, bir şehirden başka bir şehire kendisi hakkında kötü söz söyleyen adama asa'sını fırlatıp kafasını yarıyor, her sabah kalkıp havaya bakıyor ve "bugün ya yağmur yağacak yada yağmayacak" dedikten sonra ne hikmetse gerçektende o gün ya yağmur yağıyor yada yağmıyorduyu bilmesi vs. gibi sadece İnanmak isteyen ve buna ihtyacı olan insanların hüsnü kuruntularıdır diye düşünüyorum,
|
Ben bu tür durumlara canlı şahidim desem siz yine inanmayacaksınız.
|
02-02-2010, 16:48
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 17 Jan 2010
Mesajlar: 460
|
|
RynerD´isimli üyeden Alıntı
Mesnetsiz, tutarsız sadece iftira atmak için yazılmış bir yazı. Cevap vermeye dahi gerek duymuyorum.
Sanki o zamanda yaşamışsın gibi geniş geniş konuşuyorsun.
Tabi sen de haklısın. Her zamanda 1-2 tane turan dursun çıkıyor. Bi de 3 kuruşluk bilgileri ile kitap yazıyorlar, tamamen münafıklık amaçlı. Sen de bunlara inanıyorsun.
Sizler çamur atmak için soru soruyorsunuz. Bunun kimseye faydası olmaz biliyuorsunuz.
cin´isimli üyeden Alıntı
Sayın RynerD,
Bahsettiğiniz Abdulkadir-i geylani hazretleri ölüleri diriltiyor, bir şehirden başka bir şehire kendisi hakkında kötü söz söyleyen adama asa'sını fırlatıp kafasını yarıyor, her sabah kalkıp havaya bakıyor ve "bugün ya yağmur yağacak yada yağmayacak" dedikten sonra ne hikmetse gerçektende o gün ya yağmur yağıyor yada yağmıyorduyu bilmesi vs. gibi sadece İnanmak isteyen ve buna ihtyacı olan insanların hüsnü kuruntularıdır diye düşünüyorum,
Ben bu tür durumlara canlı şahidim desem siz yine inanmayacaksınız.
|
Saygıdeğer Arkadaşım RynerD,
Değerli arkadaşım Sevgili forumdaşım ey " Allah'ın Yarattığı ama Gözetmediği " kardeşim diyorsinki bir Abdulkadir-i geylani hazretleri var ölüleri diriltiyor, asa fırlatıp binlerce km.lik uzaklıktaki adamın kafasına nişan alıyor her sabah kalkıp bugün ya yağmur yağacak yada yağmayacak diye kehanetleri olan bir insanın bu güçlerine ve belkide daha fazlasına şahit oldum bizzat gördüm diyorsun,
Affına sığınarak ve haddimi aşarak öncelikle seni YALAN cılıkla suçlamayı kendime bir borç bilmekteyim, sonrasında Savunmakta Aciz kaldığın Bir Kitabı hurafeler ve yalancı mucizelerle desteklemendeki amacı anlayamadığımı belirtmek isterim , Sen ve senin gibi insanların yapabildikleri tek şey savunmak yerine saldırıdır öncelikle, öncelikli saldırı stratejiside malum farklı olanı kafir ve sapkın saymak,
Sana göre Kafir ve Sapkın olan şahsımı Abdulkadir-i geylani hazretleri ne bildirin lütfen yerimi yurdumu kendisi muhakkak biliyordur kafamda kask bekliyorum efenim bakalım burnumdan vurabilecekmi asasıyla,
En içten Saygılarımla,
Cevabı Bilinmeyen oLanın Çözümü, Teoride Sonsuzdur,,
|
02-02-2010, 18:59
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 23 Jan 2010
Mesajlar: 25
|
|
** Tutarsız bir mucize,
** Çelişkili bir mucize ,
** İkilikleri bitirmek yerine ikilikleri çoğaltan mucize,
** Savaşmayı farz kılan bir mucize,
** Kadın erkek ve insanlar arasında eşit davranmayan bir mucize,
** İyilikleri kendinden, kötülükleri insandan bilen bir mucize,
** 9 yaşındaki kız çoçuğunu dedeleri yaşındaki insanlara nikahlayan mucize,
** Halifeler tarafından toparlanan bir mucize,
** Halifeler tarafından eski nüshaları yakılan bir mucize,
** Hafızlar tarafından hazırlanan 2 tanenin 2.si olan mucize,
-------------------------------------------------------------------------------
savaşmak ancak sizinle savaşanlarla
kadın erkek eşitsizliği ancak islam hukukunu iyi anlamayanlar için
gercekten samimi bir inanan her işinde yaratıcısına karşı edep sahibi insan
evlılıgınde ,iş hayatında,anne baba ilişkilerinde,sosyal çevresinde vs vs..
uzatabiliriz herzaman insanın aklından en mükemmeli ne geçiyorsa onu zorlayan insandır.ancak malesef insan kendi iradesiyle yaptıgı hatalar onun mensubu oldugu gruba genellenemez.zaten islam onlara gereken cevabı hesap gününde görülecegini söylüyor.konunun başlıgı özgür irademi?sorusuysa bu baglamda dünya da ne kadar farklı insan o kadar farklı irade .zaten ceza için irade şart .özgür bir seçim özgürbir yaşam .bu yaşamda amac ne ise hesap o.ben bu forumda farklı başlıklarda da şu tezi savunuyorum;insana inanmadıgı bir varlıgın herşeyi ters ve yanlış gelir.Onu anlamadan gönderdiklerini anlamak imkansız.evet üzülerek söylüyorum dünyadaki müslümanların cogu Allah ı tam anlamadan yasıyor.böyle olunca tabii olarak diger insanlara örnek olması gerekirken ne gelirse hacıdan hocadan gelir lafını tasdik edercesine inatla hem bu dünyalarını hem diger dünyalarını batırıyorlar.ve bunu özgür iradeleriyle yapıyorlar
HANİ YOKTU,AMA AMA DURUNN ÇOK SICAK BEEE
|
02-02-2010, 20:29
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 17 Jan 2010
Mesajlar: 460
|
|
dream´isimli üyeden Alıntı
-------------------------------------------------------------------------------
savaşmak ancak sizinle savaşanlarla
kadın erkek eşitsizliği ancak islam hukukunu iyi anlamayanlar için
gercekten samimi bir inanan her işinde yaratıcısına karşı edep sahibi insan
evlılıgınde ,iş hayatında,anne baba ilişkilerinde,sosyal çevresinde vs vs..
uzatabiliriz herzaman insanın aklından en mükemmeli ne geçiyorsa onu zorlayan insandır.ancak malesef insan kendi iradesiyle yaptıgı hatalar onun mensubu oldugu gruba genellenemez.zaten islam onlara gereken cevabı hesap gününde görülecegini söylüyor.konunun başlıgı özgür irademi?sorusuysa bu baglamda dünya da ne kadar farklı insan o kadar farklı irade .zaten ceza için irade şart .özgür bir seçim özgürbir yaşam .bu yaşamda amac ne ise hesap o.ben bu forumda farklı başlıklarda da şu tezi savunuyorum;insana inanmadıgı bir varlıgın herşeyi ters ve yanlış gelir.Onu anlamadan gönderdiklerini anlamak imkansız.evet üzülerek söylüyorum dünyadaki müslümanların cogu Allah ı tam anlamadan yasıyor.böyle olunca tabii olarak diger insanlara örnek olması gerekirken ne gelirse hacıdan hocadan gelir lafını tasdik edercesine inatla hem bu dünyalarını hem diger dünyalarını batırıyorlar.ve bunu özgür iradeleriyle yapıyorlar
|
Saygıdeğer Dream,
Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. ( nisa -129 )
“Senden fetva isterler. De ki: "Allah, babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kız kardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı bunundur. Kız kardeş ölüp çocuğu olmazsa erkek kardeş de ona vâris olur. Kız kardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer erkekli kadınlı daha fazla kardeş mevcut ise erkeğin hakkı, iki kadın payı kadardır. Şaşırmamanız için Allah size açıklama yapıyor. Allah her şeyi bilmektedir.” (Nisa 176)
Saygıdeğer üstadım
Kur'anda Gerek kadın erkek eşitsizliğinin netliği kadar gereksede kadınlar arasındaki adaletin sağlanmasının mümkün olmayacağı yada çok zor olacağı konuları çelişkisiz ve açıktır, aile yapısında evlilik işhayatı gibi örnekler vermisşsiniz adeletin sağlanamadığı eşitliğin olmadığı hangi kurum yada aile ayakta durabilir, bu adaleti Kur'an nerede ve hangi ayetlerde öğretmiştir,
dream´isimli üyeden Alıntı
evet üzülerek söylüyorum dünyadaki müslümanların cogu Allah ı tam anlamadan yasıyor.
|
sayın üstadım Allah'ı anlatmak ne benim nede senin görevindir hata ve kabahat anlayamayan bir topluluktan önce onu anlatamayan imam'dır , Sen ve Ben anlayamayan toplum olacak olursak Başımızdaki İmam da Kur'an-ı Keri'im olursa tabiki bişi anlayamayız tabiki çelişir, çekişir hatta savaşıp dururuz, Kendisi Başlı başına Bir Mucize diye taktir edilen bir kitap Mucizevi bir şekilde çelişki ve tutarsızlıklarından dolayı insanları sonsuza kadar karşı karşıya getirmeye devam edecektir,
Dersenki, sen okumayı bilmiyorsun, okuduğunu anlama yetisine sahip değilsin, içinde fitne var hata arıyorsun, fesatlık kanına işlemiş apaçık olanı yalanlıyorsun, sapkınlığın son noktasındasın çünkü kalbin bozulmuş,
Bunları kabul edebilirim, sorun bendeyse
Ama benim gibi Kaç milyon insan benimle aynı fikirde bir bilsen, kafanı
başının arasına koyup az düşünebilirsin belki, "Ya Göl Maya Tutmaz sa "
Saygılarımla, Esen kalın,
Cevabı Bilinmeyen oLanın Çözümü, Teoride Sonsuzdur,,
|
02-02-2010, 23:36
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 29 Apr 2009
Mesajlar: 1.116
|
|
RynerD´isimli üyeden Alıntı
Selanikli arkadaşa cevap verdik sanırsam. Kader konusunda kafanız karıştı ise güzel bir üslub ile sorabilirsiniz. yargılamak yerine bilgilenmek amacı ile sormanız sizin menfaatinizedir. Biraz alıngansınız nacizane önerimdir.
|
Sizin her şeye her zaman bir cevabınız var da, cevaplar soruya konu olan şeyden daha komik.
Bindörtyüz yıldır uğraşa uğraşa bu kadarını yapmış Kuran düzelticileri demek.
Siz de ancak bunları tekrar edebiliyorsunuz, yapabileceğiniz başka bir şey de yok zaten.
Oku bakalım hadisleri, cevabın nasıl havada kalıyor gör:
‘’Müslim İbnu Yesar el-Cuheni anlatıyor : ...(A'raf 172- 173) ayetinden soruldu. Ömer şu cevabı verdi: "Bu ayetten Muhammed’e de sorulmuştu. O şöyle açıkladı: "Allah Adem'i yarattı sonra sağ eliyle meshedip ondan bir zürriyet çıkardı ve: "Bunlar cennet içindir, bunlar cennet ehlinin ameliyle amel ederler" dedi. Allah, ikinci defa sırtını okşadı, ondan bir nesil daha çıkardı ve: "Bunları da cehennem için yarattım, bunlar da cehennem ehlinin amelini işleyecekler" dedi.
Cemaatten bir adam: "Ey Muhammed! (kaderimiz ezelden yazılmış ise) niye amel ediyoruz? diye sordu. Muhammed şu açıklamayı yaptı: "Allah bir kişiyi cennet ehli olarak yaratmışsa onu cennet ehlinin amelinde çalıstırır. Öyle ki cennetliklerin bir ameli üzere olur ve Allah da onu cennetine kor. Aksine bir kulu da cehennem ehli olarak yaratmışsa, onu da cehennemliklerin amelinde istimal eder. Öyle ki bu da cehennemliklerin bir ameli üzere olur, Allah da onu cehenneme koyar." Muvatta, Kader 2, (2, 898, 899); Tirmizi, Tefsir, A'raf, (3077); Ebu Davud, Sunnet 17, (4703); (Kütübü Sitte, Hadis no 612)
‘’Ebu Hureyre anlatıyor: Muhammed buyurdular ki: Adem ve Musa münakaşa ettiler. Musa, Adem'e: ‘İşlediğin günahla insanları cennetten çıkaran ve onlar şekavete (bedbahtlığa) atan sensin değil mi!’ dedi. Adem de Musa'ya: ‘Sen, Allah'ın risalet vermek suretiyle seçtiği ve hususi kelamına mazhar kıldıgı kimse ol da, daha yaratılmamdan (kırk yıl) önce Allah'ın bana yazdığı bir işten dolayı beni ayıplamaya kalk (bu olacak şey değil)!’ diye cevap verdi. Muhammed devamla dedi ki: "Adem Musa'yı ilzam etti!" (ilzam etti: Susturdu, cevap veremez duruma getirdi)
Buhari, Kader 11, Enbiya 31, Tefsir, Ta-ha 1, 3, Tevhid 37; Muslim, Kader 13, (2652); Muvatta, Kader 1, (2, 898); Ebu Davud, Sunnet 17, (4701); Tirmizi, Kader 2, (2135); (Kütübü Sitte, Hadis no 4810)
Yarin yanağından gayrı, her yerde, her şeyde, hep beraber demek için.
|
03-02-2010, 10:33
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 23 Jan 2010
Mesajlar: 25
|
|
Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. ( nisa -129 )
--------------
selanikli kardeşim burada üç kişi sözkonusu iki kadın bir erkek yani iki eşliligin zorlugu anlatılmış.
------------------------------------------------------------------------------
“Senden fetva isterler. De ki: "Allah, babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kız kardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı bunundur. Kız kardeş ölüp çocuğu olmazsa erkek kardeş de ona vâris olur. Kız kardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer erkekli kadınlı daha fazla kardeş mevcut ise erkeğin hakkı, iki kadın payı kadardır. Şaşırmamanız için Allah size açıklama yapıyor. Allah her şeyi bilmektedir.” (Nisa 176)
--------------------------------------------------------------------------
kuran ailenin geçimi erkegin sırtındadır diyor .bu konuyu anlamassak miras konusunu anlamamız zor olur.
--------------------------------------------------------------------------------
135. Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır. nisa135
sadece küçük bir zerre örnek olarak.
-------------------------------------
sevgili selanikli
anlamayanın sucu yok diyorsun bu mantıkla anlayanada mukafat yok.işte islam bunun tam tersini söylüyor.ben ve benımgıbı mılyarlı bır cogunluk celişki yok diyor sen ve senin gibi milyonlu bir cogunluk var diyor.bir ayete bakarız bu ayette ben yazana ınandıgım ıcın degil (bunu cok samımı soyluyorum)gercekten bır celıskı gormuyorum.sende gördugunu söylerken inan bana şaşırıyorum.sen yukarda yazmıssın okumayı bilmiyorsam vs vs.bu kesınlıkle haddım degıl en azından sen ınanmıyorum derken bundan bır menfaatın yok ya menfaat ıcın ınanır gıbı yapanlar onlar daha da acı.Kuran a baktıgımız pencereler farklı kaınata baktıgımız pencereler farklı .ölüm gercegı bile bana baslı basına bir mucize.bence en basta anlamamız gereken sey insan tabıatı ,iradesi.olayı indirgeyelim,okullar; anlatan var karsılarında hazır topluluk var anlayanlar var anlamayanlar var,sonuç olarak sınav var.(bana şimdi özel okul özel hoca demessin inşallah,demek istedıgımın ozunu anlamanı umarım)yanı bır ırade var anlatılanları anlayım yasamak var......
sevgı ve saygıyla
HANİ YOKTU,AMA AMA DURUNN ÇOK SICAK BEEE
|
03-02-2010, 12:17
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 25 Jan 2010
Mesajlar: 45
|
|
cin´isimli üyeden Alıntı
Saygıdeğer Arkadaşım RynerD,
Değerli arkadaşım Sevgili forumdaşım ey " Allah'ın Yarattığı ama Gözetmediği " kardeşim diyorsinki bir Abdulkadir-i geylani hazretleri var ölüleri diriltiyor, asa fırlatıp binlerce km.lik uzaklıktaki adamın kafasına nişan alıyor her sabah kalkıp bugün ya yağmur yağacak yada yağmayacak diye kehanetleri olan bir insanın bu güçlerine ve belkide daha fazlasına şahit oldum bizzat gördüm diyorsun,
Affına sığınarak ve haddimi aşarak öncelikle seni YALAN cılıkla suçlamayı kendime bir borç bilmekteyim, sonrasında Savunmakta Aciz kaldığın Bir Kitabı hurafeler ve yalancı mucizelerle desteklemendeki amacı anlayamadığımı belirtmek isterim , Sen ve senin gibi insanların yapabildikleri tek şey savunmak yerine saldırıdır öncelikle, öncelikli saldırı stratejiside malum farklı olanı kafir ve sapkın saymak,
Sana göre Kafir ve Sapkın olan şahsımı Abdulkadir-i geylani hazretleri ne bildirin lütfen yerimi yurdumu kendisi muhakkak biliyordur kafamda kask bekliyorum efenim bakalım burnumdan vurabilecekmi asasıyla,
En içten Saygılarımla,
|
Sevimli cin;
Bizim burda seni kale aldığımıza, cevaplar döşediğimize sen bakma. Bizimki biraz hobi, bir çeşit eğlence senin anlıcan.
Bizim için bir ehemmiyet teşkil etmiyorsunuz.
Kafan baston çarpsa kendini bişey sanarsın, hadi diyelimki çarptı sizin dininiz adam dövüyo, zarar veriyo der çıkarsınız. Siz canınızı sıkmayınız efendim, Allah malını bilir.
|
03-02-2010, 12:44
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 25 Jan 2010
Mesajlar: 45
|
|
selanikli´isimli üyeden Alıntı
.....
|
ARAF 172 : Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”
AÇIKLAMA
Allahû Tealâ zamandan evvel, Âdem (A.S)'dan başlayarak bütün insanların sırtlarından, onların çocuklarını çıkarıyor; onlardan da onların çocuklarını çıkarıyor ve baştan sona kadar bütün Âdemoğullarını etrafında topluyor. Orada, İndi İlâhi'de, herkes Allah'ı görüyor ve işitiyor; kalp gözüyle, kalp kulağıyla...
İlk insan Âdem (A.S)'dan kıyâmet günü yaşamakta olan son insana kadar herkes nefsiyle, ruhuyla ve fizik vücuduyla orada. Ve Allahû Tealâ diyor ki:
"Elestü bi Rabbiküm, Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?" Hepimiz diyoruz ki: "Belâ, (evet)." Belâ, negatif suallerin pozitif cevabıdır. Cevap evetse; negatif suallerde, "belâ" kullanılır.
Allahû Tealâ, insanları nefsleri üzerine şahit tutuyor. Ademoğulları diyor ki: "Evet, Sen, bizim Rabbimizsin. Biz hepimiz, buna şahit olduk." "Kıyâmet günü, biz bundan gâfildik, haberdar değildik demeyesiniz, diye Allah, bunu yaptı." diyor, Allahû Tealâ. Bundan sonra Maide Suresinin 7. âyet-i kerimesinde anlattıklarını gerçekleştiriyor. Bütün etrafındaki insanlara: "Ben, sizin Rabbiniz olduğuma göre ey nefsler, sizlerden yemin istiyorum; tezkiye ve tasfiye olarak, Bana teslim olacağınıza dair! Ey ruhlar, sizlerden misak istiyorum; Bana dünya hayatını yaşarken geri dönüp, teslim olacağınıza dair! Ey fizik vücutlar, sizlerden ahd istiyorum; şeytana kul olmaktan kurtulup, Bana kul olacağınıza dair!" diyor ve soruyor:
"Sözlerimi işittiniz mi?"
Hepimiz, kalbimizdeki kulaklarla işitmişiz Allahû Tealâ'nın söylediklerini. Diyoruz ki:
"Semina, işittik."
Allahû Tealâ diyor ki:
"Öyleyse itaat edin. Yemin verin, misak verin, ahd verin; nefsler, ruhlar, fizik vücutlar! Ve hepimizin nefsi de, ruhu da, fizik vücudu da Allah'a yemin, misak ve ahd veriyor. Allahû Tealâ: "İşte bu, Allah'ın sizi bağladığı, size vasiyetidir." diyor.
ARAF 173: Veya fakat daha önce babalarımız da şirk koştu ve biz onlardan sonraki nesiliz. Hal böyle iken bâtılla amel edenlerin yaptıklarından dolayı mı bizi helâk edeceksin?” dersiniz diye.
AÇIKLAMA
A'raf Suresinin 172 ve 173. âyetleri bir bütünlüğü oluşturmaktadır. Allahû Tealâ, A'raf-172'de "Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?" diye soruyor. "Evet, Sen, bizim Rabbimizsin." cevabını alıyor.
Hepimiz ezelde Allah'ı gördük ve işittik. Allahû Tealâ, bütün nebîlere vasiyet ettiğini, bütün Âdemoğullarına ezelde vasiyet etti. Orada, bizden yemin aldı, misak aldı, ahd aldı. Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin teslimini istediğini bize vasiyet etti. Vasiyetin arkasındaki birinci sebep, kıyâmet günü, "Rabbimiz olduğundan haberdar değildik" demeyelim diye; ikinci sebep, "Biz sonraki nesiliz. Bizden evvelkiler Sana şirk koşmuşlardı. O bâtılla amel edenlerin, amelleri dolayısıyla bizi mi helâk edeceksin? dersiniz diye." Allahû Tealâ, hepimizi birbirimizin üzerine, nefslerimizle şahit kıldı. Herkes birbirinin şahidi hüviyetinde oldu. Sonra bizleri, anne babalarımız sebebiyle bu dünyaya gönderdi.
Böyle bir dizaynda sadece Allah'ın emirleri vardır. Allah, emirlerini gönderir, bize düşen itaat etmektir. Allah'ın bütün emirleri, sadece insan adı verilen bu mahlûku mutlu etmek içindir. Allah, insanı bir tek sebeple yaratmıştır. İnsandan istediği tek şey, onun mutluluğudur. Saadet adı verilen nesneye dikkatle bakın. Mutluluk, Allah'ın bütün insanları yaratmaktan yegâne muradıdır. Kâinatta en çok sevdiği ve üzerine titrediği mahlûk olan insanın, sadece mutlu olmasını istiyor. Ve onu, mutlu olabilecek olan bir dizaynla yaratmış Allahû Tealâ. Nefsini de, ruhunu da, fizik vücudunu da Allah'a teslim etmesini istiyor ki, mutluluğu yaşayabilsin.
Devamı için http://www.kurantefsiri.com/kuran_te....aspx?ayet=173
HADİS: Ömer İbnu'l-Hattab (R.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Musa aleyhisselâm: "Ey Rabbim! Bizi ve kendisini cennetten çıkaran Adem'i bize bir göster!" diye niyazda bulundu. Hak Teâla ve Tekaddes hazretleri de babası Adem aleyhisselâm'ı ona gösterdi. Bunun üzerine Hz. Musa:
"Sen babamız Adem misin?" dedi. Adem: "Evet!" deyince:
"Yani sen, Allah'ın kendi ruhundan üflediği kimsesin. Sana bütün isimleri öğretti, meleklere emretti ve onlar da sana secde ettiler öyle değil mi?" diye sordu. Adem yine: "Evet!" dedi. Hz. Musa sormaya devam etti:
"Öyleyse sen niye bizi ve kendini cennetten çıkardın?"
Bu soru üzerine Hz. Adem:
"Sen kimsin?" dedi. O: "Ben Musa'yım!" deyince:
"Yani sen, Allah'ın risalet vererek mümtaz kıldığı kimsesin. Sen Beni İsrail'in peygamberi, perde gerisinde Allah'ın konuştuğu kimsesin. Allah seninle kendi arasına mahlukatından bir elçi de koymadı değil mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince; Hz. Adem:
"Öyleyse sen, (bu söylediğin şeyin) ben yaratılmazdan önce Allah'ın (kader) kitabında yazılmış olduğunu görmedin mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince:
"Öyleyse Allah'ın kazası (hükmü) benden önce cereyan etmiş bir şey hakkında beni niye levmediyorsun?" dedi."
Aleyhissalâtu vesselâm, devamla:
"Hz. Adem, Musa'yı ilzam etti. Hz. Adem Musa'yı ilzam etti. Hz. Adem, Musa aleyhimesselâm'ı ilzam etti" buyurdular."
Ebu Dâvud, Sünnet 17, (4702).
HADİS: Hz. Cabir (R.a) anlatıyor: "Resûlullah (S.a.v) buyurdular ki: "Kul, hayrıyla, şerriyle kadere inanmadıkça, kendine (hayır ve şerden) isabet edecek şeyi atlatamayacağını, (hayır ve şerden) kaçacak olan şeyi de yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz."
HADİS: ...
"Öyleyse ey Allah'ın Resûlü, niye amel ediliyor? Madem ki her şey önceden olmuş bitmiş, yazılmış ve artık yazma işinden fariğ olunmuş (bir daha yapma gayreti de niye)?"
Resûlullah şu cevabı verdi:
"Siz amelinizle doğruyu ve istikameti arayın! İtidali koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır; (daha önce) ne çeşit amel yapmış olursa olsun. Keza cehennemlik olanın ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa olsun!" ...
HADİS: Hz. Ali (R.a) anlatıyor: "Biz bir cenaze vesilesiyle Baki'u'l-Ğarkad'da idik. Derken yanımıza Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çıkageldi ve oturdu. Biz de etrafında (halka yapıp) oturduk. Elinde bir çubuk vardı. Çubuğuyla yere birşeyler çizmeye başladı. Sonra: "Sizden kimse yok ki, şu anda cennet veya cehennemdeki yeri yazılmamış olsun!" buyurdular. Cemaat:
"Ey Allah'ın Resûlü, dedi. Öyleyse hakkımızda yazılana itimad edip ona dayanmayalım mı?"
"Çalışın, buyurdular. Herkes kendisi için yaratılmış olana erecektir. Cennetlik olanlar, saadet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır. Şekâvet ehli olanlar da şekâvet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır!"
Sonra şu ayeti tilavet buyurdular. (Mealen): "Kim bağışta bulunur, günahtan kaçınır ve dinin en güzelini tasdik ederse, biz de ona hayır ve kolaylık yolunu kolaylaştırırız" (Leyl 5-7).
Velhasılı sizin 2 yoldan birini seçmeniz ve o yol üzere olmanızı Rabbim ilim sıfatı ile önceden biliyor. Ama seçme hakkını size bırakıyor. Kafanızı karıştıran nokta bu zannımca.
|
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:19 .
|