Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 30-12-2014, 12:03
patasana patasana isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 06 Nov 2014
Mesajlar: 208
Standart

Maide 69 : Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlar her kim Allah'a ve ahiret gününe iman edip de dürüstçe çalışırsa, artık onlara korku yoktur ve onlar üzülecek de değillerdir.

sorularlaislamiyet sitesinin cevabı

Görülüyor ki bir benzeri Bakara sûresinde geçen bu âyette önce iman edenler ve Yahudiler, Hristiyanlar, Sâbiîler diye dört sınıf zikredilmiş ve bu şekilde Yahudiler, Hristiyanlar, Sâbiîler, müminlere karşılık ve şu halde müminden başka olarak gösterilmiş ve sonra Allah'a ve ahirete iman edip güzel amel yapanların korku ve hüzünden kesin olarak âzâde olacakları da müjdelenmiştir. Bundan ise bu vaad ve müjdenin bu dört sınıftan ancak müminlere mahsus olduğu ve Yahudiler, Hristiyanlar, Sâbiîler bu üçünün bu müjdeden hariç bulundukları ve bununla beraber, bunlar da iman ederlerse müminler sınıfına dahil olup aynı vaad ve müjdeye nail olacakları ve şu halde bunların da ümitsiz olmayıp hemen tövbekâr olarak iman ve güzel amel yapmaya girişmelerinin lüzumu anlaşılacağı açıktır.

Buyrun bu sitenin cevabına, cevap veriniz.


Nisa 150-151 : Allah'ı ve peygamberlerini inkâr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyip «Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız» diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu;
İşte gerçekten kâfirler bunlardır. Ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.


Bana göre yeşil renk Ateistleri,

Lacivert renk Gayrimüslimleri ve Deistleri kapsamaktadır.

Deistler diyorum çünkü Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isterler.Allah (ya da bir yaratıcı) vardır ancak peygamberler yoktur, bir kısmına (yani yaratıcıya) iman ederiz ama bir kısmına (yani peygamlere) inanmayız derler.

Gerçek kafir kimdir?

sorusunun cevabını ve o kafirlere ne yapılacağı da son cümlede belirtilmiştir.

Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 30-12-2014, 13:08
RollingStones - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
RollingStones RollingStones isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Aug 2014
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 1.036
Standart

haliluo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Maide 69 : Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlar her kim Allah'a ve ahiret gününe iman edip de dürüstçe çalışırsa, artık onlara korku yoktur ve onlar üzülecek de değillerdir.

sorularlaislamiyet sitesinin cevabı

Görülüyor ki bir benzeri Bakara sûresinde geçen bu âyette önce iman edenler ve Yahudiler, Hristiyanlar, Sâbiîler diye dört sınıf zikredilmiş ve bu şekilde Yahudiler, Hristiyanlar, Sâbiîler, müminlere karşılık ve şu halde müminden başka olarak gösterilmiş ve sonra Allah'a ve ahirete iman edip güzel amel yapanların korku ve hüzünden kesin olarak âzâde olacakları da müjdelenmiştir. Bundan ise bu vaad ve müjdenin bu dört sınıftan ancak müminlere mahsus olduğu ve Yahudiler, Hristiyanlar, Sâbiîler bu üçünün bu müjdeden hariç bulundukları ve bununla beraber, bunlar da iman ederlerse müminler sınıfına dahil olup aynı vaad ve müjdeye nail olacakları ve şu halde bunların da ümitsiz olmayıp hemen tövbekâr olarak iman ve güzel amel yapmaya girişmelerinin lüzumu anlaşılacağı açıktır.

Buyrun bu sitenin cevabına, cevap veriniz.



Yanlış yorum yapmışlar.

"bunlarda iman ederlerse" ne demek?

Allah'a ve ahiret gününe inanıp, dürüstçe çalışan hristiyan, yahudi, sabii, iman etmiştir zaten.

Öyle olsaydı bu ayette hristiyan, yahudi ve sabiiler ayrıca belirtilmezdi. kafir de iman edemez mi?


Bu ayeti nereye koyuyorlar merak ediyorum.

"Hepsi bir değildir. Kitap verilenler içinde gece vakitlerinde Allah’ın ayetlerini okuyup secdeye kapanan doğru bir topluluk vardır. Allah’a ahiret gününe inanır, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar ve hayırlara koşuşurlar. İşte onlar, iyi kimselerdendirler. Ne hayır işlerlerse, asla karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilir."

"Olmuyorsa zorlama, ya hayallerin kırılır ya kalbin. Unutmuş gibi yap. Çünkü güzel şeyler; Onları hiç beklemediğin anda gerçekleşir." Gabriel Garcia Marquez
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 31-12-2014, 00:07
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

RollingStones´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar"

Bu ayet gayet önceden bu dinlere inanıp da şimdi müslüman olanlar anlamına da gelebilir. Ayrıca birinci şık da çözülmeyen Allah kelimesi mevzusu burada da vardır. Kaldı ki kendine kitap verilmeyen toplumların durumu nedir?


Kur'an inmeden önceki inançları yüzünden insanlar neden tasalansınlar?
Allah kelimesi mesele değilki çözülsün.
Kitap verilmeyenlerin mevzusunu ayrıca tartışırız.

De ki: "Ey Ehlikitap! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz."
ve bağlacı var, veya değil. Bu durumda bir insan Tevrat'ı, hem İncil'i hem Kuran'ı nasıl uygulayacak? Namaz mı kılacak, vaftiz mi olacak, ağlama duvarına mı dua edecek?

her dinin kendisine ait bir ibadet biçimi var. hepsini yapmak zorunda değil.
yeterki içten bir şeklide Allah ile bağ kurmak istesin.


De ki: "Ey ehlikitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin: Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, Allah'ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim."
Bu ayet bir şeyi açıklamaz, diğer kitabi dinlere inanlara benim dinime gelin diye çağrı da bulunuyor

Öyle demiyor. Ortak konularda uzlaşalım diyor.
-Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim
-O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım
-Allah'ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim.

Bugün size bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde; iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız şartıyla size helaldir.
Domuz eti helal mi haram mı şimdi? Ya da islami usule göre kesilmeyen, kanı akıtılmamış et (hristiyanlar böyle yer) helal mi haram mı?

yazdıklarımı okumuyorsunuz. sorularınız basit ve laf olsun diye sorulmuş.
helalin ne olduğunun tarifini yapan bir kitap, eğer hristiyanların yemekleri helal diyorsa, ortada problem yoktur.

demek ki domuz eti onlarada yasak.

bu, ilkelere uymayan insanların problemi, bizi bağlamıyor.
Sayın RollingStones,

Asıl mevzu muhtelif başlıklarda da ifade ettiğim gibi ben Tanrı'nın neden inanılmak konusunda, bir olduğunun ifade edilmesi konusunda ısrarcı olduğunu, olması gerektiğini anlayamıyorum. Şirk koşmadıkça herkes cennete gidebiliri savunuyorsunuz ısrarla. Başka bir şey dokunmuyor da şirk mi dokunuyor Tanrı'nın gururuna en çok? "Tamam sen yarattın yahu" deyince yatışıyor mu Tanrı?

Benim mantığım işte bunu almıyor...

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 31-12-2014, 00:42
SpeedyDNA SpeedyDNA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 25 May 2013
Mesajlar: 84
Standart

Dialectics´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Asıl mevzu muhtelif başlıklarda da ifade ettiğim gibi ben Tanrı'nın neden inanılmak konusunda, bir olduğunun ifade edilmesi konusunda ısrarcı olduğunu, olması gerektiğini anlayamıyorum. Şirk koşmadıkça herkes cennete gidebiliri savunuyorsunuz ısrarla. Başka bir şey dokunmuyor da şirk mi dokunuyor Tanrı'nın gururuna en çok? "Tamam sen yarattın yahu" deyince yatışıyor mu Tanrı?

Benim mantığım işte bunu almıyor...
Zaten dinler belli bir düşünceye saplanır ve o düşünceden başka bir şeye kapılarını açmazlar. İslamda da inanırsan, başka bir deyişle tanrıyı tek kabul edersen ve ona her zaman taparsan bir şekilde yırtmış oluyorsun başına geleceklerden.
'' Naparsan yap ama şirk koşma, eninde sonunda cennete gidersin '' denmesinin nedeni kenilerini garantiye alma ihtiyacından kaynaklanıyor. Tanrının egosu tavan yapmış :>
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 31-12-2014, 10:32
patasana patasana isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 06 Nov 2014
Mesajlar: 208
Standart

RollingStones´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yanlış yorum yapmışlar.

"bunlarda iman ederlerse" ne demek?

Allah'a ve ahiret gününe inanıp, dürüstçe çalışan hristiyan, yahudi, sabii, iman etmiştir zaten.

Öyle olsaydı bu ayette hristiyan, yahudi ve sabiiler ayrıca belirtilmezdi. kafir de iman edemez mi?


Bu ayeti nereye koyuyorlar merak ediyorum.

"Hepsi bir değildir. Kitap verilenler içinde gece vakitlerinde Allah’ın ayetlerini okuyup secdeye kapanan doğru bir topluluk vardır. Allah’a ahiret gününe inanır, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar ve hayırlara koşuşurlar. İşte onlar, iyi kimselerdendirler. Ne hayır işlerlerse, asla karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilir."
Peki siz Nisa 150 ve 151. ayetleri nereye koyuyorsunuz?

Allaha ve peygamberlerine veya bir kısmına inanıp bir kısmına inanmadan hayırlara koşan, iyiliği emreden, doğru ve adaletli iyi bir insan olunamayacağı sonucu ortaya çıkmıyor mu?

Ve onların alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacağı bildirilirken, Allah bile sonsuz merhameti ile böyle yapıyorsa, insanların bu kişileri öldürmesi, bu kişilere önyargılı bakması, bu kişilerin ne yaparsa yapsın cayır cayır yanacağını düşünmesine eleştiri getirilebilir mi?

Konu patasana tarafından (31-12-2014 Saat 10:37 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 31-12-2014, 10:46
RollingStones - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
RollingStones RollingStones isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Aug 2014
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 1.036
Standart

Dialectics´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın RollingStones,

Asıl mevzu muhtelif başlıklarda da ifade ettiğim gibi ben Tanrı'nın neden inanılmak konusunda, bir olduğunun ifade edilmesi konusunda ısrarcı olduğunu, olması gerektiğini anlayamıyorum. Şirk koşmadıkça herkes cennete gidebiliri savunuyorsunuz ısrarla. Başka bir şey dokunmuyor da şirk mi dokunuyor Tanrı'nın gururuna en çok? "Tamam sen yarattın yahu" deyince yatışıyor mu Tanrı?

Benim mantığım işte bunu almıyor...
Sayın Dialectics,

Ben Tanrı'nın neden böyle birşey istediğini bilmiyorum.
Tahminde bulunabilirim sadece.

Kainattaki herşeyi algılayacak, kavrayacak kapasiteye sahip yaratıklarız. Yapabileceklerimizin sınırlarını tahmin bile edemiyorum. ama bütün bunlara rağmen zayıfız da aslında. insanlığın yok olması çok basit.

bir diğer zayıf noktamız ise egomuz.

yapabildiklerimizin sınırsızlığı, güçsüzlüğümüzü unutturuyor.

yaratıcının neden olmazsa olmazı, kendisine inanmak demişsiniz.

güçsüzlüğümüzü farketmememizi, bütün yapabildiklerimizin kendisinin verdiği akıl ile olduğunu ve egomuzu, kibrimizi yenmemizi istiyor olabilir.

"Tamam sen yarattın yahu" derken bile kibirlisiniz.

insan bunu kabul ettiği zaman kendisini güçsüz hissetmiyor, aksine çok iyi bir dost ve müttefik kazanıyor. ona güveniyor. başına gelecek olanlardan korkmuyor.

kimbilir, belki mükemmel insanlığa giden yol budur.

"Olmuyorsa zorlama, ya hayallerin kırılır ya kalbin. Unutmuş gibi yap. Çünkü güzel şeyler; Onları hiç beklemediğin anda gerçekleşir." Gabriel Garcia Marquez

Konu RollingStones tarafından (31-12-2014 Saat 10:57 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 31-12-2014, 12:29
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

RollingStones´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın Dialectics,

Ben Tanrı'nın neden böyle birşey istediğini bilmiyorum.
Tahminde bulunabilirim sadece.

Kainattaki herşeyi algılayacak, kavrayacak kapasiteye sahip yaratıklarız. Yapabileceklerimizin sınırlarını tahmin bile edemiyorum. ama bütün bunlara rağmen zayıfız da aslında. insanlığın yok olması çok basit.

bir diğer zayıf noktamız ise egomuz.

yapabildiklerimizin sınırsızlığı, güçsüzlüğümüzü unutturuyor.

yaratıcının neden olmazsa olmazı, kendisine inanmak demişsiniz.

güçsüzlüğümüzü farketmememizi, bütün yapabildiklerimizin kendisinin verdiği akıl ile olduğunu ve egomuzu, kibrimizi yenmemizi istiyor olabilir.

"Tamam sen yarattın yahu" derken bile kibirlisiniz.

insan bunu kabul ettiği zaman kendisini güçsüz hissetmiyor, aksine çok iyi bir dost ve müttefik kazanıyor. ona güveniyor. başına gelecek olanlardan korkmuyor.

kimbilir, belki mükemmel insanlığa giden yol budur.
Sayın Rollingstone,

Ben size Tanrı'nın tanımını aşağıdaki gibi yapsam bir itirazınız olur mu:

"Onun hiçbirşeye ihtiyacı yoktur. Bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır, her şeyi bilir. Dolayısıyla ne cevabını aradığı bir soru, ne yaşamak için arzuladığı bir duygu, ne deneyimlemek istediği bir tecrübe vardır. "

Tanrının kibrimizi yenmemizi istiyor olabileceğinden bahsediyorsunuz, ben de diyorum ki neden istesin? İstemesi için bir sebep var mı? "İstemek" dediğiniz ancak ifade ettiğiniz biz zayıf insanlara mahsus bir şey değil mi? Arzuyla, ihtiyaçlarıyla, egolarıyla ve kibriyle yanıp tutuşan insanın eksiklikleri değil mi "istemek" fiiline yol açan?


Ben diyorum ki eğer bir Tanrı varsa da Tanrı'nın bir şey istemeye gereği dahi yoktur. Yani kendine inanılmasıymış, bir olduğunun söylenmesiymiş, yok kadının örtünmesiymiş, erkeğin cinsel hayatıymış vb. Asıl böyle bir Tanrı tanımlamak Tanrı'yı kibirli yapmaktır.


Bu bağlamda bakın size iki değişik görüşümü söyleyeyim:

1. Evrenin ve insanlığın yaratılışını Tanrı'nın egosuna (istemesine, ihtiyacına) vb. bağlamak yaratılışa mantıklı bir açıklama getiremez. Yaratılışın olası en mantıklı açıklamalardan birisi Tanrı'yı da bu yaratılış sürecinin içine katan, ona da bir amaç atfeden açıklamalardır. Bu noktadan hareketle de çeşit çeşit mantıklı teoriler türemiştir. Örneğin bir tanesi her şeyin bilgisine sahip olanın, dolayısıyla peşinde koşacağı hiçbir şeyi olmayan "mutlak" Tanrının, kendini parçalayarak, bölerek vb. Tanrı olduğunu unutmasıdır. Bütün yaratılış aslında Tanrının kendisinin Tanrı olduğunu unutması oyunudur. Hem maddede hem canlılarda devam ede gelen tekâmül süreci en nihayetinde Tanrı'nın yeniden kendisini hatırlayacağı, yeniden herşeyin bilgisine kavuşup "mutlak"lığına ulaşacağına işaret olarak bile gösterilmektedir.

Ünlü filozof Nietsche dahi (Tanrıya inanmazdı), aslında bu yukarıda bahsettiğime benzer bir teori, bengi dönüş teorisini (eternal recurrence) geliştirmiştir.

Neticede "mutlak olanın, mutlak olmaktan vazgeçmesi ve mutlaklığa doğru yol olması; sonunda mutlak olunca sürecin yeniden başlaması" döngüsü aslına bakarsanız bir "Tanrı" kavramına da illâ ki ihtiyaç duymaz. Son sonuç, ilk nedenin nedenidir. Sonsuz döngü bu şekilde döner durur. Dolayısıyla "Tanrı" dediğimizde nasıl bir kavramı kastettiğimiz netleştirilmelidir. Herşeyin bilgisine sahip olan, dolayısıyla isteyebileceği hiç bir şey kalmayan bir "Tanrı", dinlerin bahsettiği "istediğini yapan, kızan, öfkelenen, cezalandıran" vb. Tanrı kavramından çok daha farklıdır. İlk kısımda tanımladığım Tanrıya kompleks bir enerji ya da kompleks bir matematik denklemidir tanımı dâhi yapılabilir. Yani bu Tanrı, günün birinde belki de fizik ve matematik ile açıklanabilen bir Tanrı olacaktır.

Nietsche'nin bengi dönüş teorisi ile ilgili bir link: http://aydinlanis.blogspot.com.tr/20...edi-dongu.html

2. İlk seçenekte mutlak, mükemmel bir Tanrı'nın ego, kibir, ihtiyaç, arzu vb. sahibi olamayacağını söyledik. Ama ikinci bir alternatif daha var: Ya Tanrı mükemmel değil ise. Ya o da insan gibi kızıp, öfkelenip sinirlenebilen, ego tatminini arayan, bir şeyler arzu edip bunu gerçekleştirmeye çalışan bir varlık ise? Ya o da tüm kâinat ve insanlık gibi evrimleşebilen bir varlık ise? (Aslında İbrahim'in Tanrısı tam da böyle bir Tanrı değil midir?)

İşte bu görüşü baz alan kadim bir dini inanış daha var: Gnostisizm. Bu maddesel dünyanın ve varlığın kusurlu olduğuna inanıyorlar, çünkü gerçek Tanrı tarafından yaratılmamıştır diyorlar...

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 31-12-2014, 14:44
RollingStones - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
RollingStones RollingStones isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Aug 2014
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 1.036
Standart

Dialectics´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın Rollingstone,

Ben size Tanrı'nın tanımını aşağıdaki gibi yapsam bir itirazınız olur mu:

"Onun hiçbirşeye ihtiyacı yoktur. Bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır, her şeyi bilir. Dolayısıyla ne cevabını aradığı bir soru, ne yaşamak için arzuladığı bir duygu, ne deneyimlemek istediği bir tecrübe vardır. "

Tanrının kibrimizi yenmemizi istiyor olabileceğinden bahsediyorsunuz, ben de diyorum ki neden istesin? İstemesi için bir sebep var mı? "İstemek" dediğiniz ancak ifade ettiğiniz biz zayıf insanlara mahsus bir şey değil mi? Arzuyla, ihtiyaçlarıyla, egolarıyla ve kibriyle yanıp tutuşan insanın eksiklikleri değil mi "istemek" fiiline yol açan?

Ben diyorum ki eğer bir Tanrı varsa da Tanrı'nın bir şey istemeye gereği dahi yoktur. Yani kendine inanılmasıymış, bir olduğunun söylenmesiymiş, yok kadının örtünmesiymiş, erkeğin cinsel hayatıymış vb. Asıl böyle bir Tanrı tanımlamak Tanrı'yı kibirli yapmaktır.
Sayın Dialectics,

Evet, tarif ettiğiniz tanrı tanımına itirazım olur. Bu tanım çelişkilidir çünkü.
Benim inandığım tanrının, nedenini bize söylemediği beklentileri olduğunu, herşeyi bilemeyeceğini düşünüyorum. Hatta gönderdiğini söylediği kitaplarında bunları okuyorum.

Belki bizim ihtiyaçlarımız ile aynı değildir -kitabında bundan sıkça bahseder- ama bizi yaratmasının bir sebebi olduğunu düşünüyorum.

İnsanoğlunun aklı ve zekasının tanrısal olduğunu, zaten insanoğlunun bu sayede kendisini tanrı gibi gördüğünü düşünüyorum.

kadının ve erkeğin örtünmesi, cinsel hayatları ve burada bahsetmediğimiz daha birçok hüküm ise, bugünlere gelmiş insanlığın yol haritasıdır bence.

çünkü bu hükümleri uygulamayan, hiç bir kitap inmemiş bir insanlık yok ki, karşılaştırma yapabilelim. az yada çok, o yada bu, insanlığa yön vermiş hükümler bunlar.

"Olmuyorsa zorlama, ya hayallerin kırılır ya kalbin. Unutmuş gibi yap. Çünkü güzel şeyler; Onları hiç beklemediğin anda gerçekleşir." Gabriel Garcia Marquez

Konu RollingStones tarafından (31-12-2014 Saat 14:52 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 31-12-2014, 15:03
searcher searcher isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2008
Mesajlar: 413
Standart

RollingStones´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın Dialectics,

Ben Tanrı'nın neden böyle birşey istediğini bilmiyorum.
Tahminde bulunabilirim sadece.

Kainattaki herşeyi algılayacak, kavrayacak kapasiteye sahip yaratıklarız. Yapabileceklerimizin sınırlarını tahmin bile edemiyorum. ama bütün bunlara rağmen zayıfız da aslında. insanlığın yok olması çok basit.

bir diğer zayıf noktamız ise egomuz.

yapabildiklerimizin sınırsızlığı, güçsüzlüğümüzü unutturuyor.

yaratıcının neden olmazsa olmazı, kendisine inanmak demişsiniz.

güçsüzlüğümüzü farketmememizi, bütün yapabildiklerimizin kendisinin verdiği akıl ile olduğunu ve egomuzu, kibrimizi yenmemizi istiyor olabilir.

"Tamam sen yarattın yahu" derken bile kibirlisiniz.

insan bunu kabul ettiği zaman kendisini güçsüz hissetmiyor, aksine çok iyi bir dost ve müttefik kazanıyor. ona güveniyor. başına gelecek olanlardan korkmuyor.

kimbilir, belki mükemmel insanlığa giden yol budur.
Yahu kendi yarattığı insanı keyfine göre yakan manyak bir psikopattan dost ve müttefik mi olur?

Ne kadar arabın sana dayattığı Allah'ı yücelteceğim diye uğraşsan da bu arap tanrısının ne olduğu belli, "Ben cehennemi insan ve cinlerle dolduracağım." diye temin ederek yola çıkan bir sadist.
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 31-12-2014, 15:13
searcher searcher isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2008
Mesajlar: 413
Standart

Ahzab/37. Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.

Ayet gayet açık, cahil ve sapık diye nitelenen İslam öncesi araplar bile müslümanlardan daha ahlaklıymış, onlar bile evlatlıklarının karısı ile evlenmenin doğru bir şey olmadığınının, çirkin olduğununun farkına varmışlar, bunu yapanları kınamışlar. Yahu bir insan hem de bir sürü karısı varken neden bir de evlatlığının karısına sulanır, anlamak mümkün değil. Asıl garip olanı neden günümüz insanı bu çirkinliği savunur, bunu anlamak hiç mümkün değil. Bir insan bir arap putuna yalakalık yapmak uğruna neden insanlığını, aklını ve vicdanını bir kenara atar?
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Peygamberler öldürülmeyi hakedebilir mi gur91 İslam 52 06-12-2014 04:10
Türk Peygamberler.. pante İslam 44 04-06-2014 16:01
Mini peygamberler.. metalheart İslam 52 28-07-2013 12:54
Bakışımla Dinler-Peygamberler yalnizs İslam 13 06-08-2011 03:51
Peygamberler Arası Eşitsizlik istatistik İslam 30 04-06-2011 11:33

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:45 .