manas´isimli üyeden Alıntı
seversiniz yada sevmezsiniz o ayrı konu.. tarafsız gözle bakmalı.. osmanlı padişahları içinde en aklı başında,kurnaz ve dirayetli adam o. eleştirirken de kendi döneminin şartlarında eleştirmek gerekir, diktatörlüğün hakim olduğu bir dünyadan bahsediyoruz ve savaş tamtamlarının çalındığı,dünyada hoşnutsuzlukların baş gösterdiği bir dönemde demir yumruklu yönetim var. tamda osmanlının parçalanmasının vakti geldiğinin söylendiği bir dönem, hem içerden hem dışardan yıpratıcı faaliyetler var. gerçi bizim özgürlük ve aydınlanma ile yola çıkan hayalperest ittihatçılar birilerinin kışkırtmasıyla yıpratıcı faaliyetlerin içindeydiler ama aptal oldukları için ülkeyi kurtarmak için bunu yaptıklarını sanıyorlardı (sonradan onlarıda gördük ülkenin yıkılışı nasıl becerilir, özgürlük yerine zorbalık nasıl olur)
osmanlının yıkılması abdülhamid baştayken olmayacağını anlayan dev güçler içimizdeki salaklara gaz vererek onu tahtan indirtme yada öldürtme planı yaptılar, 33 sene direnen abdülhamid yenik düştü tahtını kaybetti aslında ülke kaybetti yıkılış çorap söküğü gibi geldi.
abdülhamid nasıl biriydi;
fotoğrafçılığa çok önem veriyordu, dünyanın pek çok yerinde ki adamına fotoğraflarla olayları belgelettiriyor o ülkeler hakkında bilgiler edinmiş oluyordu.
siyaset ustasıydı, nerde nasıl hamleler yapacağını iyi analiz edip öyle davranıyordu. batılı devletlerin açıklarını kolluyordu. dinsizin hakkından imansız gelir.
cumhuriyetin kuruluşunda kolaylık sağlayacak batı tarzı eğitim, kız mektepleri, bilimsel ve sanatsal faaliyetler onun döneminde hayata geçirildi.
sert bir adamdı sert tedbirleri vardı ama ilginçtir idam kararlarını imzalamaktan kaçınırdı.
kısacası hatasıyla doğrusuyla döneminin ve şartların getirdiklerine dik duran devlet adamıydı.
yiğidi öldür hakkını yeme demişler.
|
Doğru... İçinde yaşadığımız döneme ilişkin politik hassasiyetlerimiz olabilir ve biz bu nedenle daha tepkili olabiliriz, ama tarihe mal olmuş olaylar ve kişilerle ilgili daha nesnel, daha soğukkanlı ve analitik olabilmemiz gerekir. Oysa Osmanlı tarihine karşı en aşırı tepkisellik, nedense bizim "entel"lerimizin içinden çıkıyor. Yok, padişah anaları yabancıymış, yok Osmanlı Türk değilmiş, Türkleri savaşlarda kırdırmak istemiş, vb...
Abdülhamid'e de yabancıların gözüyle bakıp en büyük tepkiyi ona karşı gösterir bu "entel" zümre. Onu göklere çıkaran ve "ulu hakan" diyen dincilerin öbür uçtaki simetriği de yabancıların taktığı "kızıl sultan" abartısıdır. Bu ülkenin dincisi "ulu hakan", seküleri ise "kızıl sultan" basitliğini aşamayacak mı?
Polisiye romanlara düşkün, bu nedenle Şerlock Holmes romanları daha çıkar çıkmaz özel tercümanına Türkçeye çevirten, marangozlukla uğraşan ve iyi bir marangoz olan, Batı dünyasının çağdaş pek çok kurumunu kendi ülkesine getirip uygulatan, orjinal bir sultan Abdülhamid.
Aşırı vesveseli ve kuşkucu, ama çok da akıllı, zeki, kurnaz biri. O kadar yıl iktidarda kalabilmesi de bundan. Avrupa'nın açgözlü devletlerine karşı direnebilmiş. Paylaşılmaya hazırlanan toprakları bir süreliğine koruyabilmiş.
O yıkıldıktan sonra ise Osmanlı toprakları çorap söküğü gibi gitmeye, büyük felaketler yaşanmaya başlamış. O kalsaydı ne kadar daha farklı olurdu, bilinemez; ayrıca aslında olması hayırlı olan ne, bu da ayrı tartışma konusu; ama onun iktidarından sonra ülkenin yaşadığı büyük felaketler dizisi bizlere hayatın ideolojik ezberlerimizden daha başka bir şey olduğunu anlatıyor.