Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 11-11-2012, 18:27
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart Türkiye'de Faşizmin Kurucuları & Kemalizm, CHP ve Bilinmeyen Bazi Gercekler

Saygideger forum katilimcilari ve degerli dostlar.

Ulkemizde 12 Eylul cuntacilarindan Kenan Evren`in Askeri Fasist Diktatorlugu, "Demokrasinin Ozu" olarak gostermeye calismasi!!! hic kuskusuz 1923 lerden itibaren Turkiye`de uygulanan ve hayata gecirilen Fasizmin bir devamidir, ve ayni mantiga hizmet anlayisidir...
Turkiye`de Fasizmin gercek yuzunu hic kuskusuz Yoldas Ibrahim Kaypakkaya dogru tahlillerle aciga cikarmis ve bilimsel olarak tespit etmistir.
Saygideger bir dostun guzel yorumu ile buna biraz daha aciklik getirmis oluruz

Ülkemizde faşizm olgusu sürekli tartışılan konulardan başında gelmiştir. Türkiye devrimci hareketi gerek faşizmin tahlili, gerekse Türkiye'nin devlet yapısının faşizm olup olmadığı konusunda sürekli bir tartışma içinde olmuştur. Tüm tartışmalar faşizmin tahlili ve buna bağlı olarak bizim gibi ülkelerde faşizm sınıfsal niteliği, hangi sınıfların temsilcisi olduğu, faşizmin sürekli bir olgumu, yoksa gelip geçici bir olgumu olduğu konularıyla yakından ilintilidir. Ülkemizde faşizmi sadece MHP'le sırlayan anlayış az tartışılmadı. Yada faşizmi sadece askeri cuntalarla sınırlayan yaklaşımlar, parlamentonun varlığını faşizmle bağdaştırmayan teoriler ve değerlendirmelerin tümü ülkemizde faşizm tartışmalarının bir özeti niteliğindedir.

Faşizm olgusunu değerlendirirken, onun ortaya çıkış şartlarını ve sınıfsal dayanaklarını doğru bir şekilde izah edemediğimizde ebetteki yanlış sonuçlara varmamızda kaçınılmazdır. Faşizmin sınıfsal dayanakları ve temsil ettiği sınıfların emperyalist ülkeler ile yarı-sömürge ülkelerde aynılığını aramak elbetteki faşizm konusunda bazılarını yanlış sonuçlara götürecektir. Faşizmi değerlendirirken, tek tek ülkelerin özelikleri, tarihi gelişmeleri, farklı faşistleşme sürecine yol açmaktadır. Buda faşizmin değişik biçim ve yöntemlerine götürmektedir. ‘'Bütünsel diktatörlük (Almanya, İtalya), Faşist askeri diktatörlük (Bulgaristan,Yugoslavya, Japonya), dinsel faşizm (Avusturya, ispanya), Parlamentarizmin belli bir görünüm olarak kalması (Polonya, Macaristan, Finlandiya) vb ..faşist diktatörlüğün sınıfsal niteliğinde herhangi bir değişiklik yapmaksızın bu farklılıklar, sosyal-demokrasinin rolünün sınırlanması, reformist sendikaların tavsiyesi, ile onlardan bazı grupların çekilmesi ve yararlanılması derecesinde kendisini göstermektedir'' (Kom. Ent. faşizm tahlili s.158)

Bizim gibi yarı-sömürge yarı-feodal ülkelerde faşizm, komprador burjuvazi ve toprak ağalarının ortaklaşa diktatörlüğüdür. Bizim ülkemizde faşizm ‘kurtuluş savaşı sonrası' 1923 de ‘kurtuluş savaşına' önderlik eden Kemalistlerin iş başına gelmeleriyle devlet askeri faşist diktatörlüğe bürünmüştür. İbrahim yoldaş ‘'Kemalizm, komprador Türk büyük burjuvazisinin ve orta burjuvazisinin sağ kanadının ideolojisidir'' der ve devamla ‘'Kemalizmin faşizmle bağdaşması bir yana, Kemalizm bizzat faşizm demektir. Kemalist diktatörlük, askeri faşist bir diktatörlüktür'' tespitini yaparak, ülkemizdeki faşizmin sınıf karakterini açık olarak ortaya koymaktadır.

Bizim gibi ülkelerde faşizm süreklidir. Parlamentarizmin muhafaza edilmesi yada dönem dönem askeri darbelerle iş başına gelmesi faşizmin özünü değiştirmemektedir. Bu değişim sadece faşizmin dozunu artırmak veya biraz gevşetmekle alakası vardır. Ülkemizde egemen olan komprador burjuvazidir. Komprador burjuvazinin zayıflığı onu sürekli bir zora başvurmaya iter. Buna toprak ağalarının iktidara ortak olması ve feodalizmin sopa ve cebrinin de iktidara taşınması, faşizmin ülkemizdeki sınıfsal özünü tamamlar. Dolayısıyla bizim ülkemizde faşizm, Komprador burjuvazinin ve toprak ağalarının ortak diktatörlüğüdür. İbrahim yoldaş PDA'yla girdiği polemikte PDA'nın faşizm değerlendirmesine karşı Birincisi; ‘'Faşizm, herhangi bir emperyalist ülkede olduğu gibi tekelci burjuvazinin diktatörlüğü değildir; Türkiye'de ve Türkiye gibi yarı-sömürge, yarı-feodal ülkelerde faşizm, Komprador büyük burjuvazinin ve toprak ağalarının diktatörlüğüdür'' Dimitrov ‘'Sömürge ve yarı –sömürge ülkelerde aynı şeklide bazı faşist gruplar gelişmektedir. Ancak tabii ki bu, Almanya'da, İtalya'da ve diğer kapitalist ülkelerde görmeye alışkın olduğumuz faşizme benzemez. Buralardaki tümüyle özel ekonomik, siyasi ve tarihi koşulları incelemeli ve dikkate almalıyız. Söz konusu koşullarda faşizm kendine özgü biçimler almaktadır. Ve alacaktır.'' F. Karşı B.cephe s.142) Kaypakkaya devamla ‘'Ayrıca tekelci burjuvazinin komprador niteliği de bir kenara bırakılarak emperyalist ülkelerle yarı-sömürge ülkeler arasındaki son derece önemli ayrım çizgisini silmişlerdi. Bunun tabii sonucu da elbette, anti-faşist mücadeleyi şehirlerde, tekelci burjuvaziye karşı yürütecek bir mücadele olarak görmek ve köylülerin anti faşist mücadeledeki rolünü inkar etmekti. (veya en azından küçümsemekti. Revizyonist klik zaman zaman köylülerden de bahsediyordu fakat köylülerin anti faşist mücadeledeki rolünü küçümsüyordu.)'' İkincisi; ‘'faşizmin iktidara askeri darbe yoluyla geleceği düşünülüyordu ki, bu son derece sığ bir görüştü. Faşizm iktidara askeri darbe yoluyla gelebileceği gibi başka yollarla da gelebilirdi.'' Üçüncüsü; ‘'faşist diktatörlüğün parlamento ile asla bağdaşmayacağını yaydılar. Oysa, bugün en koyu faşizmin iktidarda olduğu bir yığın ülkede, mesela Endonezya'da, Güney Vietnam'da, Pakistan'da, Hindistan'da, İran'da, İspanya'da …..parlamento mevcuttur. Faşist klikler, parlamentoyu feshetmek yerine hem bu ülkelerdeki halk kitlelerini aldatmak bakımından, hem de dünya demokratik kamuoyunu aldatmak bakımından parlamentoyu faşizmin aleti haline getirmeyi menfaatlerine daha uygun görüyorlar.''(İK seçme yazılar s.352-53)

Dimitrov yoldaş faşizmin parlamentonun bir perde olarak kullanılmasını çok önceden göstererek şunları belirtir ‘'Tarihsel, toplumsal ve ekonomik koşullar, ulusal özellikler, hatta bir ülkenin uluslararası durumu, faşizmin ve faşist diktatörlüğün değişik ülkelerde değişik biçimlerde gelişmesine yol açmaktadır. Faşizmin geniş bir kitle dayanağı bulamadığı ve faşist burjuva kampın çeşitli grupları arasındaki mücadelenin keskin olduğu birtakım ülkelerde bu rejim, öncelikle parlamentoyu feshetme yoluna gitmez. Sosyal-demokrat partiler de dahil olmak üzere öteki burjuva partilerinin biraz meşruiyet elde etmelerine göz yumar. Başka ülkelerde eğer yönetici burjuvazi erken bir devrimin patlak vermesinden korkuyorsa, faşizmin sınırlandırılmamış olan siyasi tekelini kurar. Bunu ya hemen, ya da rakip parti ve gruplara karşı terör yöntemini ve kan kusmayı artırarak yapar. Kendi durumu özellikle açıklığa kavuşunca bu durum faşizmin, kendi temelini genişletmesini ve sınıfsal yapısını değiştirmeksizin açık terörist diktatoryayı kaba ve uydurma bir parlamentarizmle birleşmesini engellemez.'' (aktaran İK SE s.347)

Ülkemizde faşizmin sürekliliği, devrimci durumun sürekliliğiyle koşut halindedir. Devrimci durumu var eden koşullar, faşizmin de sürekliliğinin varoluş şartlarını belirler. Ülkemizde faşizm gelip geçici bir olay değildir. Faşizmin bir hükümet değişikliğiyle ortadan kalkacağını savunan anlayışla, faşizmi askeri darbelere bağlayan anlayışlar tamamen iflas etmiştir. Bu faşizmin sınıfsal tahlilini çözümlemeyen, devletin yapısını kavrayamayan, küçük burjuva anlayışların ürünüdür. Kaypakkaya yoldaş ‘'ülkemiz açısından çıkaracağımız dersler şunlaradır'' der şu doğru sonuçlara varır; ‘'Birincisi; Türkiye'de anti-feodal, anti-emperyalist cephenin sınıf muhtevasıyla anti-faşist cephenin sınıf muhtevası aynıdır. İçiler, köylüler, şehir küçük burjuvazisi, milli burjuvazisinin devrimci kandı. Bu sınıflar arasında birleşik cepheyi gerçekleştirme mücadelesi, aynı zamanda bizim şartlarımızda anti-faşist cepheyi gerçekleştirme mücadelesidir. (…..)

İkincisi; Türkiye'de anti-faşist iktidar mücadelesi aynı zamanda anti-emperyalist ve anti feodal iktidar mücadelesidir.''der (age s.347)

Ülkemizde faşizm bir darbe yada seçim yoluyla iş başına gelemedi. O ‘kurtuluş savaşı' sonrası askeri bir diktatörlük olarak iş başına geldi. Parlamentoyu bir maske olarak kullandı. Uzun bir dönem tek parti olarak ‘demokrasi' gösterisi sergiledi. 1946'lardan sonra burjuvazinin bir kanadının artan hoşnutsuzluğu, Kemalistleri çok partili bir döneme zorladı. DP"nin kurulmasıyla başlayan çok partili dönem, başka burjuva partilerin kurulmasını birlikte getirdi. Faşist diktatörlüğün resmi olarak temsilcileri olan partileri üzerinden çıkar çatışmalarının sürdüğü ülkemizde, orduya hakim olan kesim dönem dönem darbeler yaparak açık askeri faşist diktatörlüğe geçtiklerini ilan ettiler. 1960 darbesi bunlardan biridir. Burjuvazi kendi içindeki çelişkileri dahi dönem dönem şiddet yoluyla halletmeye gitmiştir. 1960 darbesiyle Demokrat parti yöneticilerinin tutuklanması ve ardından idam edilmeleri bunu gösteriyor. Keza halk muhalefetinin en çok ezildiği dönemde askeri faşist diktatörlükler dönemi olmuştur. 1971 ve 1980 askeri faşist darbeleri bunu açık örnekleridir.

Ülkemizde, parlamento her zaman faşizmin ayıbını örten bir incir yaprağı gibidir. Göstermeliktir. Karalar sürekli orduyla birlikte alınmakta, perde arkasında alınan kararlar, sadece parlamentoda göstermelik tartışılıp oylamaya sunulup yürürlüğe konmaktadır. Demokrasi adına partiler serbesttir. Ancak Türkiye'de kapatılan parti sayısı dünyanın başka ülkelerinde yoktur. Türk şovenizmiyle şaha kalkan faşizmin Kürt örgütlenmelerine ve legal partilerine karşı nasıl bir uygulama içinde olduğu açıktır. Kapatılan Kürt legal partilerinin bir çok yöneticisi katledilirken, bir çoğu yüksek cezalara çarpıtılarak yılarca cezaevlerinde tutuldu. Keza muhalif devrimci ve ulusal güçler göstermelik bağımsız mahkemelerde yargılanmakta, bazen beraat kararları da çıkmaktadır. Ancak faşizminin özel silahlı (kontrgerilla) güçleriyle devrimci ve ulusal muhalefet güçleri ortadan kaldırılmaktadır. Hala naaşları bulunmayan binlerce insan kayıptır. Yine yayın serbestliği vardır. Ancak bu yayınlar her an polis denetimde olduğundan istenilen zaman bu yayınlar kapatılmakta, büroları basılmakta, çalışanları tutuklanmakta ve onlarca yıl hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır. Sonuç itibarıyla ülkemizde faşizme karşı savaşım içte; Komprador burjuvazi ve toprak ağalarına, dışta ise emperyalizme karşı savaşım vermektir.

Konu murted tarafından (15-11-2012 Saat 01:39 ) değiştirilmiştir. Sebep: İletinin başlığı düzenlendi.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 11-11-2012, 19:52
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart

Faşizm kapitalizmin bir yönetim biçimidir ,emperyalizmin bir yönetim aracıdır .

Kapitalizmi yıkıp halk iktidarını kurmadığımız müddetçe faşizmden kurtulamayız .

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 11-11-2012, 21:34
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.552
Standart

aydoe´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Faşizm kapitalizmin bir yönetim biçimidir ,emperyalizmin bir yönetim aracıdır .

Kapitalizmi yıkıp halk iktidarını kurmadığımız müddetçe faşizmden kurtulamayız .
bunu aydoe mi söylüyor.bugünleri de gördüm ya, gam yemem artık.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 11-11-2012, 23:34
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart

Khaos´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
bunu aydoe mi söylüyor.bugünleri de gördüm ya, gam yemem artık.
Ben bunu 35 sene önce söylemiştim ama gerçekleştiremedik , ölmeden o güzel günleri görmek umuduyla yaşatmaya ve mücadeleye devam .

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 11-11-2012, 23:51
KızıL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KızıL KızıL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 29 May 2008
Bulunduğu yer: ADANA!!
Mesajlar: 3.673
Standart

aydoe ye katılıyorum

ÖRGÜTLENİN!!!
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 12-11-2012, 07:55
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir. Dimitrov

Bir devlet biçimi olan faşizm, birinci emperyalist paylaşım savaşı sonrasında Turkiye, İtalya ve 1933’de Almanya’da iş başına gelmesini takip eden 2. emperyalist paylaşım savaşı sırasında ve şimdilerde olmak üzere milyonlarca insanın canına mal olmuştur. Faşizm elbette tesadüfü bir olay değildir. Faşizmi anlamak, sınıfsal özünü ortaya çıkartmak önemlidir. Sınıf savaşımın her aşamasında; köle sahipleri, feodal zorbalar ve burjuvazi kendi zorunu her zaman uygulamış ve ezilenleri daima yok etmek istemişlerdir. Bu baskı ve yok etme biçimleri faşizm olarak adlandırılmamaktadır. Faşizmin tarihsel olarak ortaya çıkışını emperyalizmden ayrı olarak izah etmek, öncesinde bunu aramak yanlıştır. Faşizm, proleter devrimler çağında, başta işçi sınıfı olmak üzere, onun öncüsüne, köylüğe ve toplumun diğer katmanları için bir karşı-devrimdir. ‘’varoluşu rastlantı değildir.’’ Emperyalizmin özünden fışkırmıştır. Tekelci sermaye faşizmle, kendine kapitalizmin bunalımından bir ‘’çıkış yolu’’ aramıştır. Bu gerçek, tekelci kapitalizmin ekonomisinde yatmaktadır; emperyalizmin her türlü politik ve ideolojik görüngüleri son tahlilde bu ekonomiyle açıklanır. Faşizmin sınıfsal niteliğini belirleyen kökleri işte bu toplumsal ve ekonomik temelde yatmaktadır.’’ (Komünist ent. Faşizm tahlili s.151)
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 12-11-2012, 19:18
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Faşizm Türkiye'ye Amerika sayesinde girdi ve hala da hükmünü sürdürüyor!

Baskoylu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir. Dimitrov

Bir devlet biçimi olan faşizm, birinci emperyalist paylaşım savaşı sonrasında Turkiye, İtalya ve 1933’de Almanya’da iş başına gelmesini takip eden 2. emperyalist paylaşım savaşı sırasında ve şimdilerde olmak üzere milyonlarca insanın canına mal olmuştur. Faşizm elbette tesadüfü bir olay değildir. Faşizmi anlamak, sınıfsal özünü ortaya çıkartmak önemlidir. Sınıf savaşımın her aşamasında; köle sahipleri, feodal zorbalar ve burjuvazi kendi zorunu her zaman uygulamış ve ezilenleri daima yok etmek istemişlerdir. Bu baskı ve yok etme biçimleri faşizm olarak adlandırılmamaktadır. Faşizmin tarihsel olarak ortaya çıkışını emperyalizmden ayrı olarak izah etmek, öncesinde bunu aramak yanlıştır. Faşizm, proleter devrimler çağında, başta işçi sınıfı olmak üzere, onun öncüsüne, köylüğe ve toplumun diğer katmanları için bir karşı-devrimdir. ‘’varoluşu rastlantı değildir.’’ Emperyalizmin özünden fışkırmıştır. Tekelci sermaye faşizmle, kendine kapitalizmin bunalımından bir ‘’çıkış yolu’’ aramıştır. Bu gerçek, tekelci kapitalizmin ekonomisinde yatmaktadır; emperyalizmin her türlü politik ve ideolojik görüngüleri son tahlilde bu ekonomiyle açıklanır. Faşizmin sınıfsal niteliğini belirleyen kökleri işte bu toplumsal ve ekonomik temelde yatmaktadır.’’ (Komünist ent. Faşizm tahlili s.151)
Doğrudur, dünyada sadece Hitler faşizmi yoktu ama baskın güç bu idi. Amerika Soğuk Savaş Dönemi'nde Türkiye'nin kendi çıkarlarına göre yönetilmesinde ilk hızı mevcut olan bu faşizmi aldı ve gerek Atatürkçülük alanında, gerekse dinsel alanda daha da abarttı. Bugün Türkiye'de Atatürk ve din adına yapılan ne tür bir faşist uygulama varsa, bunların hepsi Amerika sayesinde ülkemize girmiştir.

İşte TBMM Komisyonu’na gönderilen belgeler arasında Köşk arşivlerinden çıkan sır bir mektup 12 Eylül döneminin Emniyet Genel Müdürü Küçüktiryaki’nin Amerika sayesinde yaptığı vahşetler buzdağının sadece görünen ama küçük bir kısmının gösteriyor bize.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 12-11-2012, 19:43
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

Saygideger upuaut Dost

Birilerini aklamak icin illa Gunah Gecisi aramak gerekmiyor, Kaldiki Turkiye`de Fasizm ve Askeri Fasist Diktatorlukle yonetme olgusu 1923 lerden itibaren baslamaktadir.
Batiya yanasma ve bati politikasi yine o zaman verilen bir karardir.
Komunizmin ve Sosyalizmin Turkiye icin buyuk bir tehlike gormesini Amerika saglamadi... Bizzat Ulkeyi isgal etmek istiyenlerle isbirligi icinde olan mantigin eseridir....
Gercekleri ve dogrulari kavramanin yolu, bir sureligine disari cikmamizin zorunlu oldugunu dusunuyorum, Yani Milliyetci duygularimizdan biraz olsun kendimizi arindirmamizla gerceklesir.
Gercekler aci`da olsa kabullenmeyi bilincimize kazandirirsak.. bir cok seyi daha net gorebiliriz.
Yani sucu baskasinda gormeye calismadan once, Kendimizi sorgulamak daha dogru ve yerinde bir karar olur.....

Muhalefet partisine gelince;
Degerli Dost, Parlementer sistemin neye ve kime hizmet ettigini gormek zorundayiz. Halki suclamak yerine, Halkin tepki gosterdigi ve elinin tersi ile tokatlamasini incelmenmesi gereken bir olgu olduguna inaniyorum.

CHP ile MHP arasinda hic bir fark yoktur, Sadece C harfi ile M Harfinin degisikligi var. Sosyal demokrat maskesi ile ozunde Irkci, Milliyetci ve Fasist bir parti oldugunu gormemek.. yine siyasi eksiklerimizden biri olsa gerek...

Yani AKP ne kadar tehlikeli ise.. CHP, MHP, BDP ve fasist parlementer sistem icinde yer alan butun partilerde Turkiye Isci ve Emekcisi icin bir o kadar tehlikelidir,
Duyarliligimizi korudugumuz surece, bunlarin bir birinden cok farki olmadigini gormus olacagiz...

Ne kotunun iyisini, nede iyinin kotusunu aramak gibi bir derdimiz olmamalidir. Turkiye Isci ve Emekci sinifin bas dusmani olan bu fasist parlementer sistemin yerle bir edilmedikce.. Demokratik Halk Devrimi gerceklesmedikce.... Ozgurlukten ve Bagimsizliktan soz edemeyiz....

Saygi ve Insani Sevgilerimle.

Konu Baskoylu tarafından (12-11-2012 Saat 19:49 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 13-11-2012, 20:33
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart Kemalizm, CHP ve Bilinmiyen Bazi Gercekler

Saygideger Forum Katilimcilari ve Degerili Dostlar.

Kemalizm konusu Dinci yobaz AKP iktidara gelene kadar lehine istedigimiz herseyi uydurup soyliyebilirdik, buna kimsenin itrazi yoktu, ama Alehine bir ufak soz soylemek 3 Ay ile 3 Seneye varan cezalardan dolayi kimsenin arastirma veya sorgulama gibi hic bir sansi yoktu.

Bazi arkadaslarimizin bu konuda hassas olmalari elbette uzucudur.
Gecmisinden ders cikarmiyan Gelecege saglikli bakamaz. Yenilgileri hazmetmiyen, (kabullenmiyen) Zaferleri kutliyamaz..

ozellikle Kemalizmin gerceklerini arastirmiyan veya arastirmasina ragmen tutucu yaklasimlarindan ve ya Milliyetci yanlarindan dolayi bazi gercekleri kabul etmemeleri.... farkli tepkilere ve kisisel surtusmelere yon vermeye calisilmasi!!!
His kuskusuz forumda olumsuzluklara yol acmaktadir... Ideolijik, Politik ve fikir alisverisi yerine, SEN - BEN gibi kisisel satasmalara yon verilmektedir, Bunun temel nedeni ise.. BENLIGI (Bencilligi) asmamamizdan kaynaklanmaktadir. onumuze ne kadar belge ve kaynak gelirse gelsin... kabullenemiyor ve kabullenmek istemiyoruz..

Boylesi tutuculugumuzu birakmanin yolu.. kendimizi yenilemekten gecer... yok degilse saplantilarimizla kalip gideriz. Yanlis ile dogruyu secmekte zorlanir.. Aklin yolu ve vicdaninimizla hareket etmemis oluruz.

Boylesi bir ortam icinde olmanin verecegi sonuc.. Degil Kendimizi Ateist, Komunist, Sosyalist gormek...
Aydin, Ilerici ve Demokrat, bile gorme hakkina sahip degiliz....

Musadeniz olursa, arsivimde olan, CHP ve kuruculari, ondan ayrilan ayni dusunceye hizmet edenlerin gunumuze kadar gelinen asamalari kisaca aktaralim....
Belki bazi dostlarin ufkunu acmis olup ve biraz daha duyarli olmaya calisirlar....

Anayasaya değişikliği vesilesiyle ileri sürülen, “Atatürk İlke ve İnkılâpları”na yapılan atıfların Anayasadan çıkarılması önerisi, beklenildiği gibi statükocuların istemezük hezeyanlarıyla karşılaştı.
Bu tartışmalar içerisinde ileri sürülen akla ziyan savların hepsini bir tarafa bırakmakta yarar var. Tek bir noktayı belirtmek yeterli:

Kemalizm eleştiricileri cephesinde bile, bu anlayışın bir bütün olarak cesurca tartışılması ve artık aşılması gerektiğini dile getirecek net bir pozisyon alış sözkonusu değildir.
En liberal görünen burjuva ideologlar bile gerçekte belli Kemalist önyargılardan bütünüyle muaf değildirler.


1946’da Kemalist tek parti rejiminin sona ermesinin ardından, 1950 seçimlerine gidilirken, Atatürk ilke ve inkılâplarının geniş halk kitleleri gözündeki anlamını idrak etmiş olacak ki, zamanın CHP yönetimi, seçim bildirisinde, altı okun tümünü birden Anayasadan çıkarmayı taahhüt ediyordu: “Tek parti devrinin icabı sayılarak anayasaya sokulmuş olan 6 umdeyi oradan çıkaracağız.”[1] Bugünse Kemalistler benzer bir öneriyi vatana ihanetle eş tutuyorlar! Kemalizmin temel ilkeleri olarak sayılan altı okun nasıl şekillendiğine ve işçi sınıfı açısından ne anlama geldiğine bakalım.
Kemalizm “Milli Mücadele” döneminin ideolojisi değildir

Kemalist ideolojinin temel unsurları olarak görülen ve “altı ok”la sembolize edilen ilkeler; cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılâpçılık idi. Bu ilkeler, resmi eğitim sisteminin yıllar boyunca propaganda ettiği gibi daha “Milli Mücadele” yıllarında benimsenen ya da bu mücadeleye kılavuzluk eden ilkeler olmadığı gibi, TC’nin kuruluşuna damgasını basarak daha baştan resmiyet kazanmış da değillerdi. Bir başka deyişle, bugün generallerinden profesörlerine tüm Kemalistlerin iddia ettiğinin aksine bu ilkeler “Kurtuluş Savaşının ve TC’nin kuruluş felsefesini” yansıtmıyordu. Nitekim Milli Mücadeleyi yürütüp başarıya ulaştıran ve böylelikle de TC’ye giden yolu açan I. Meclisin yekpare bir felsefesi ya da siyasi anlayışı olmadığı gibi, bu Meclis içerisinde Bolşevizme içten bir sempati duyan küçük bir gruptan, saltanat ve hilafet yanlılarına kadar geniş bir yelpaze mevcuttu.

http://www.marksist.net/ozgur_dogan/..._gercekler.htm



Konu Neva tarafından (13-11-2012 Saat 21:29 ) değiştirilmiştir. Sebep: cok uzun kopyala/yapistir kisaltildi ve link verildi.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 13-11-2012, 21:16
KızıL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KızıL KızıL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 29 May 2008
Bulunduğu yer: ADANA!!
Mesajlar: 3.673
Standart

sevgili baskoylu neden bu puntolar? inan yazıya bakamıyorum bile neden normal karakter kullanmıyorsun?

ÖRGÜTLENİN!!!
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Devlet terörü,Faşizmin ayak sesleri aydoe Multimedya 28 09-04-2012 21:25
HY-Bazi Kadinlara Bakiyorum Kasar ereninthenature Konu-dışı 2 09-01-2012 03:09
Dinler ve bazı bilinmeyen gerçekler. Daha önceleri düşünmezdim... SwearToGod Dinsel İnançlardan Nasıl Kurtuldum? 2 03-11-2010 19:44
Bazi hayvanlarin İnanilmaz Özellİklerİ kaanansay Biyoloji 0 07-10-2009 10:19

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:34 .