Gerek TD sitemizde gerekse diğer platformlarda yaratılışçıların sık sık dile getirdiği bir konudan bahsetmek istiyorum.Yaratılışçılar ısrarla türleşmenin mümkün olmadığını,mikro evrimin olabileceğini fakat bunun bir sınırları olduğunu en nihayetinde evrimde geçiş türlerinin ve fosillerinin bulunmadığını iddaediyorlar..
Halbuki canlıların sudan karaya geçtiklerini gösteren,balıkla dört ayaklı sürüngenler arasında yer alan balık-sürüngen karışımı pek çok türün fosilleri bulunmuştur.Yaratılışçıların,canlıların şimdiki halleriyle birlikte yaratıldığı ve hiç değişmediği yönündeki iddaların hiç bir geçerliliği bulunmadığını dilim döndüğünce göstermeye çalışacağım.
"Balıklar ile amfibyumlar,amfibyumlar ile sürüngenler,sürüngenler ile memeliler arasında ve pirimatların soy hattında o kadar çok geçiş türü/ara-form bulundu ki bir çok durumda bir türün başka bir türe tam olarak ne zaman dönüştüğünü belirlemek zor." ABD'deki Ulusal Bilimler Akademisi (NAS)
Sudan karaya geçişi yani balıklardan amfibyumlara evrimsel süreci fosil bulgularıyla kanıtlayan evrim teorisi,ne yazıkki bu konuda bilgisi olmayan heycanlı yaratılışçıların baskısına ve eleştirisine maruz kalıyor.Organizmaların bir bütün olarakdönüşmediği,ortama uyum sağlayacak bir düzenekte gelişim gösterdiği belirli bir süreçte evrildiği gerceğini unutmamak gerekir.Zaman faktörünü dikkate almak da bir o kadar önemlidir.
Yaratılışçıların türler arası geçiş fosillerine ilişkin saçma iddaları ne bilimsel ne doğrusal bir bakış açısı olup tamamiyle fantaziseldir.Olmadığını idda ettikleri geçiş türlerini göstermek de yine bize düşüyor.Yaratılışçıların ise, göstere -eceğimiz geçiş tür ve fosillerinin üzerinde biraz daha düşünmesi ve araştırması gerekir.
Balıklar ile Amfibyumlar arası Geçiş türleri
Panderichthys,380 milyon yıl önce Devoniyen Döneminde, Frasnian çağında yaşamış bir balık olup,lob yüzgeçli balıklarla karaya çıkma yetisine sahip tetrapodlar arasında önemli bir geçiş türü olarak yer edinmiştir.Türün en önemli ve dikkate değer özellikleri arasında,fizyolojik değişikliğini ifade eden bacaklar ve onları destekleyen göğüs ve leğen kemiğindeki eklem yapılarıdır.
Bilim insanlarının CT tarayıcısıyla yapmış olduğu incelemelerin bir önemli bulgusu ise yüzgeç iskelet yapısının uç kısmında belirginleşen kemik yapısıdır.Bu yapıyla birlikte,balık yüzgeçleriyle sürüngenler arasında önemli bir geçiş özelliği sergilemektedir
.(1),(
2)
Acanthostega ise ayırt edilebilir uzuvlara sahip ilk omurgalı canlılara örnek olup bir tetrapod cinsidir.Hem lob yüzgeç yapısına sahip olup hem de karaya adapte olmuş ve sudan kara geçişi gercekleştirebilen tetrapodlar arasında çok önemli bir geçiş türüdür.Gerek kafatası özellikleri gerekse parmak kemikleriyle kendisini bilim insanlığına hayran bırakır.(
3)
,(4),(
5)
Ichthyostega ;Yukarıda Acanthostega ile olan karşılaştırmayı incelemenizi ve araştırmanızı öneririm. Balıklar ile Amfibyumlar arasında önemli bir geçiş formu olup üst Devoniyen döneminde yaşadığı bilinmektedir.
Karşılaştırmada gördüğünüz gibi evrimsel bir olgu olup Acanthostega ile akrabadır ancak ondan farklı olarak kafatası özellikleriyle daha çok balığı andırmaktadır.Yani Acanthostega ile çok yakın bir evrimsel ilişkiye sahip olmasına rağmen çeşitli farklılıklar da göstermektedir.Bunlar arasında bazı özelliklerinden de kısaca bahsedelim;
Ichthyostega omuz,kalçadaki eklem yapısı ve güçlü kaburga sistemiyle daha yapılı bir formdur.
Bu da süreçte hayli bir gelişimi gösterir.Ayrıca arka uzuvlarında yapılan incelemeler yedi parmağının olduğunu göstermiştir.Bir diğer özelliği solunumu gercekleştirdiği akcigerlere sahip olmasıdır.Bu doğrultuda akcigerli balıklardan da bahsedebiliriz.
Güçlü omurga,ön ve arka uzuvları,kaburga ve kemik yapısı sudan kara geçişi sağladığını ve ara geçiş formu olduğunu şüpheye yer bırakmayacak biçimde kanıtlamaktadır.
(6) ,
(7), (8)
(Henüz bahsetmediğimiz pek çok (geçiş) türün evrimini gösteren bir anatomik inceleme)
Yukarıda yer alan geçiş türleri ve fosilleri sadece bir kaçını oluşturmakta olup,çok sayıda geçiş türünün örnekleridir.Yaratılışçıların ve evrim teorisine ilgi duyan ,araştıran kişilerin dikkat etmesi ve incelmesini temenni ederek bu kısa çalışmaya ara veriyorum.
Umarım cahilce "evrimde geçiş türü yoktur" naraları atan,bilgiye ön yargıyla yaklaşmayı alışkanlık edinen bireyler,bu konuda daha fazla araştırma yapar ve kafalarındaki imana dayalı dogmalardan bir an önce sıyrulmayı başarabilirler.
Unutulmamalı ki bilimde dogma ve iman esasları yoktur.
Profesör Richard Dawkins'in de dediği gibi, "Evrim,güneşin sicaklığı kadar kesin bir gercektir" !..
Saygılarımla