Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 01-06-2014, 16:24
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart Asherah'ın cinleri!

Asherah = Ağaç veya odunla sembolize edilen Tanrıça, Yaşam Ağacı, şeytan veya cinlerle (demons) ilişkilendirilen geçmişteki İnanna, Lilith (Eve/Havva), İşhtar adlı tanrıçaların bir versiyonu. Bu tanrıçalar aynı zamanda, aşk, sex ve erkekleri baştan çıkarmak gibi duyguları da temsil ediyor.

Kuran’da Musa’nın “asası (odunu)”:

-yaprak silkeleyen “asa” = odun = ağaç (Ta-ha;18)

-Musa'nın "odununa" mucize özelliği kazandıran (cine (yılana) dönüştüren) "ağaçtan" seslenen Allah'tır. Musa'nın "odunu" ağacı ifade eden Asherah'ın bir sembolüdür.

-bu “odun” “el hacere (taş)” vurulunca su çıkartıyor. (Bakara;60). (Odun (Asherah) – Hacer (Arapların Anası) ilişkisi.)

-Firavun’a gösterilen mucize ; Musa’nın “odunu” “yılana” dönüşüyor.
(Odun (Asherah) – Yılan ilişkisi.),

(Bunun bir başka versiyonu İncil’de daha açık bir şekilde olmak üzere; Havva (Lilith, Eve) – Yasak Ağaç, yılan ilişkisi.)

-Kuran’da Musa’nın “odunun” dönüştüğü “yılan” = Cin (cannun) olarak geçiyor (Neml;10).
(Odun (Asherah) - Yılan / Cinn ilişkisi)

-Kuran’da Tanrıça Asherah aslında “aşere (on)” olarak geçiyor.

- “Aşere” Kuran’da sayı olarak “on” anlamına gelmekte. Ayn-shin-ra kökünden geliyor. Aynı kökten gelen ve Kuran’da geçen başka kelimeler de bulunuyor:

el işaru : Kıyamet gününde salıverileceği söylenen gebe deve.(Tekvir;4) (Gebe deve; dişi (kadın) vurgusuna dikkat!)

ve âşirû-hunne: Fuhuş yapmamaları kaydıyla kadınlarla geçinme. (Nisa;19) (Fuhuş ve kadın vurgusuna dikkat!)

ve le bi’se el aşiru: kötü bir arkadaş. (Hacc;13)

(“aşiru”nun kötü olarak anılıyor olmasına dikkat! kötü olarak çevrilen “le bi’se” kelimesi ile “iblis (iblise)” kelimesi arasındaki benzerliğe dikkat!)

aşirete: yakın akraba, aşiret. (Tevbe; 24, Şuara; 214, Mücadele; 22.)

ma'şere el cinni: Cin “topluluğu”. (Enam;128)

-Aşere ile aynı kökten gelen “ma’şere” kelimesinin cinlere ilişkin söylenmiş olduğuna dikkat. Bu ayetin dışında Enam;130 ve Rahman;33’de ise; “ma'şere el cinni ve el insi: İnsan ve cin topluluğu” olarak geçiyor.

Asherah geçmişteki şeytan (cin) inanışıyla bağlantılı olan Tanrıçalar silsilesi içerisinde yer alır. Asherah’ın kocası Tanrı Ba’al’dir. “Ba’alzebub” ifadesi İncil’de “Sineklerin Efendisi” anlamında şeytanın adlarından birisi olarak kabul edilir.

Kuran’da (Aşherah’ın sembolü olan) Musa’nın odunu” cin’e dönüşüyorsa, “ma’şere” kelimesinin cinleri kasten kullanılıyor olmasına şaşırmamak lazım.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 01-06-2014, 16:58
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

Araf -142:

1. ve vâad-nâ : ve vaadettik
2. mûsâ : Musa (as)
3. selâsîne : otuz
4. leyleten : gece
5. ve etmem-nâ-hâ : ve onu biz tamamladık
6. bi aşrin : 10 ile

7. fe temme : böylece tamamlandı
8. mîkâtu : kararlaştırılmış muayyen vakit, zaman
9. rabbi-hi : onun Rabbi
10. erbaîne leyleten : kırk gece
11. ve kâle mûsâ : ve Musa (as) dedi
12. li ahî-hi hârûne : kardeşi Harun (as)'a
13. ahluf-nî : benim yerime geç, bana halife ol
14. fî kavmî : kavmim içinde
15. ve aslıh : ve ıslâh et
16. ve lâ tettebi' : ve tâbî olma, uyma
17. sebîle el mufsidîne : bozguncuların, fesat çıkaranların yoluna

Ayette geçen "Mûsâ’ya otuz gece süre belirledik, buna on daha kattık." ifadesi Kuran'daki en garip söylemlerden birisidir. "on" daha kattık derken bu "on" (aşrin) neden ayrı bir şekilde ifade edilmektedir? Bu ayet "aşrin" kelimesinin gerçekten de "on" anlamına gelip gelmediği konusunda şüphelenmek için güzel bir örnek.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 09-06-2014, 00:58
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart Kuran'da dikili duran kadın ve ağaç! (Ba'al/Asherah)

Eski Ortadoğu bölgesinin baş tanrısı Ba’al:

Baal “efendi”, “sahip”, “koca”, “kral” ve “tanrı” anlamlarına gelir. Bir başka ifadeye göre o bağ ilahı anlamına gelir. (Ba bağ, bahçe, al ilah’tır) Uğruna insan (özellikle küçük çocuklar) kurban edilir. Fırtına ve yağmur tanrısı olan Baal verimlilik tanrısı olarak ta görülür ve yaygın bir biçimde tapınılan bir tanrıdır. Eski güney Arapça B‘L, Etiopya Bā‘el olarak söylenir. Baal tapınağında Baal'ın oturduğu tahtın adı Arş'tır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Baal

Tanrı Ba’al’in eşi Tanrıça Asherah :

Tanrı Baal'ın dişi yarısı, cennetin kraliçesi, denizlerin leydisi, tanrıları doğurtan tanrıça. Kimi İbraniler tarafından (Tanrı’nın bir adı olan) Yahweh'in eşi olarak tapılmıştır kendisine. Sina Yarımadasında Kuntillet'te (M.Ö 8. yy.) bulunan antik bir İbrani metinde şöyle bahsi geçer:

'i bless you by yhwh of samaria and his asherah'

Judea'da bulunan bir mezar yazısı da destek verir yukarıdaki görüşe:

'to yhwh and his asherah'

http://www.matrifocus.com/LAM04/spotlight.htm

Bu durum Asherah’ın ister Ba’al olsun isterse zamanla onun yerini alacak olan Yahweh olsun baş tanrının bir eşi olarak tapılan bir tanrıça olduğunu göstermektedir. Tanrıça Asherah’ın en belirgin özelliği ise odun ve ağaçla (Yaşam Ağacı) sembolize edilmiş olmasıdır.

“The religious symbol of the goddess, the asherah, was in Israel a wooden pole, or perhaps a tree, representing the "tree of life."

http://www.ts.mu.edu/readers/content...8.2/48.2.6.pdf

İncil’de Tanrıça Asherah (Aşera) sürekli olarak sembolü olan ağaç ve odunla anılıyor:

Yasanın Tekrar 12;3:

“Tanrınız RAB için yapacağınız sunağın yanına ağaçtan bir Aşera putu dikmeyeceksiniz.”

1 Krallar 14;23:

“Ayrıca kendilerine her yüksek tepenin üstüne ve bol yapraklı her ağacın altına tapınma yerleri, dikili taşlar ve Aşera putları yaptılar.”


İncil’de Tanrıça Asherah (Aşera) ayrıca Tanrı Ba’al’le birlikte anılıyor:

Otniel 7:

“RAB’bin gözünde kötü olanı yapan İsrailliler Tanrıları RAB’bi unutup Baallar’a ve Aşera putlarına taptılar.”

Hakimler 6:25

“ Aynı gece RAB, Gidyon'a, “Babanın boğasını, yedi yaşındaki ikinci boğayı al” dedi, “Sonra babanın Baal için yaptırdığı sunağı yık. Sunağın yanındaki Tanrıça Aşera'yı simgeleyen sütunu kes.”


Tanrı Ba’al ve eşi Tanrıça Asherah (ağaç) ilişkisine değindikten sonra Kuran’daki anlatımlara bakalım:

Tanrı Ba’al’in adı Kuranda Saffat Suresi’nin 125. ayetinde geçiyor:

1. e :
2. ted'ûne : tapıyorsunuz
3. ba'len : ba'l (bir put adı)
4. ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz
5. ahsene : ahsen, en güzel
6. el hâlikîne : yaratıcı


(Ayette Ba’al’e tapıldığından bahsedilirken terkedilen diğer tanrının “güzelliğinden (ahsene)” bahsediliyor olduğuna dikkat! Bence ayette “güzelliği” belirtilen yaratıcıdan kasıt tanrılar doğuran Ba’el’in eşi Asherah'tır.)

Ayette geçen Ba’al (Ba’len) “ba-ayn-lam” kökünden oluşuyor. Ba’al ile aynı kökten gelen ve Kuran’da geçen diğer kelime “koca, eş” anlamında geçiyor. Ba’al’in “koca” anlamında geçtiği ayetler şunlar; Bakara ;2, Nisa; 128; Nur ;31, Hud ;72

Bu 4 ayetten ilk üçünde genel anlamda kadınların kocalarından bahsedilirken Hud Suresi’nin 72. ayetinde doğrudan bir kişiye yönelik olarak, İbrahim’in eşinin ağzından onun kocasına yani İbrahim’e ilişkin olarak geçiyor:

“Hayret, ben ihtiyar iken mi doğuracağım? Ve bu kocam (ba’li) da ihtiyar. Muhakkak ki bu, elbette şaşılacak bir şeydir.” dedi.

Bu ayetin bir öncesinde İbrahim’e “ba’li” diyen bu kadının bir özelliğinden bahsediliyor:

“Ve ayakta duran hanımı, bunun üzerine gülümsedi. O zaman onu, İshak ile ve İshak'ın arkasından Yâkub ile müjdeledik.”

1. ve emre'etu-hu : ve onun eşi, hanımı
2. kâimetun : ayakta, ayakta duran
3. fe dahıket : bunun üzerine güldü, gülümsedi


İbrahim’in eşinin “ayakta durduğu (kaimetun)” ifade ediliyor. “Ayakta durmak” anlamındaki “kaimetun” kelimesini aynen alıp Kuran’da arattığımızda bu kelimenin aynı yazımla Kuran’da 4 ayette daha geçtiğini görüyoruz: 18;36, 41;50, 59;5, 3;113

Topu topu bu 4 ayetten birisi olan Haşr Suresi’nin 5. ayeti şu şekildedir:

“Hurma ağaçlarından kestikleriniz veya kökleri üzerinde kaim kılarak (kaimetun) bıraktıklarınız da ancak Allah'ın izniyledir ve bu, fasıkların perişan olmaları içindir.”

Yukarıdaki ayetlerden şunu görmüş oluyoruz;

(Tanrı “Ba’al” ile aynı kökten gelen) “ba’li” kelimesi ile kocasına seslenen bir kadına ilişkin bir niteleme bir başka ayette “ağaca” ilişkin olarak geçiyor.

“Ağacı” niteleyen bir tabir eğer bir kadına ilişkin söyleniyorsa ve bu kadının kocası da “ba’li” diye geçiyorsa bu kadından kastın aslında Tanrıça Asherah olduğu ortadadır.

Kuran’da farklı konuların işlendiği yerlerde özellikle belirli kelimelerin seçilmiş olması aslında ayetlerin özünü ortaya koyuyor, bu toprakların geçmişinde en belirgin tapınmalardan birisi olan Tanrı Ba’al ve Tanrıça Asherah inancı sonradan farklılaştırılarak, üzerlerine yeni mealler ve hikayeler kurgulanarak tek tanrılı bir din kılıfına sokulmuşa benziyor. Kuran bir anda oturulup yazılmış olan bir kitap değildi İslam’dan çok daha önce paganist erken dönem Hıristiyanların ellerinde kaleme alınmış harflerin, kelimelerin zamanla değiştirildiği, (belki de kötü bir şekilde tercüme edildiği), geçmişten geldiği için de “kutsallığını” korumuş olduğu derleme bir kitaptı. Aksi durumda gerçekten de geçmişteki tanrılardan bilgisi olan bir Allah olsaydı Kuran’da hangi kelimeleri nerelerde kullanıp kullanmaması gerektiğine özellikle dikkat ederdi.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/

Konu cenkvarol tarafından (09-06-2014 Saat 01:10 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 10-06-2014, 00:12
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

Bir önceki mesajımda Hud Suresi 71. ve 72. ayetlerinde İbrahim’in “ayakta duran (kaimetun)” eşinin kocasından “ba’li” diyerek bahsettiğini belirtmiş, devamında ise bu ayette geçen ve eşe ilişkin söylenen “ayakta duran (kaimetun)” kelimesinin aynı yazımla bir başka ayette (Haşr; 5) bir “ağaca (hurma)” ilişkin söylendiğini ifade etmiştim.

“ayakta duran kadın” ve “ayakta duran ağaç” ilişkisini yani “Asherah (Tanrıça, kadın) ve ağaç” ilişkisini görmek için Hud Suresi’nden çok uzağa da gitmeye de gerek yok aslında.

“ayakta duran (kaimetun)” kelimesi aynı yazım şeklinde olmasa da “ayakta durmak” gibi aynı anlamla Hud Suresi’nin kendi içerisindeki bir başka ayette daha geçmektedir. Hud Suresi 100. ayet:

“İşte bu sana anlattığımız, beldelerin haberlerindendir. Onlardan ayakta kalanlar (kaimun) ve hasat olanlar vardır.”

Bu ayette “ayakta kalanlar (kaimun)” kelimesinin devamında gelen “hasat” kelimesine özellikle dikkat lütfen!

Daha önce Haşr Suresi’nin 5. ayetinde aynı yazımla “kaimetun” kelimesinin bir "ağaca" ilişkin söylendiğini belirtmiştik bu sefer ise aynı sure içerisindeki bir başka ayette yine ayakta durmak anlamındaki “kaimun” kelimesini “hasat” kelimesi gibi ekin ve ağaçlarla ilgili bir kelimeyle birlikte kullanıldığını görüyoruz.

Ayetteki “hasat” kelimesi ile “ağaç” ilişkisini anlamak için bakınız: Enam 141:

“Ve asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları, yenilen çeşitli ekinleri, birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytinleri ve narları yaratan O'dur. Ürün verdiği zaman, onun ürününden yeyin. Onun hasad edildiği gün, onun hakkını verin. İsraf etmeyin. Muhakkak ki; O, müsrifleri sevmez.”

Kuran'da kocası “ba’li” (Tanrı Ba’al) olan bir kadına ilişkin söylenen “kaimetun/kaimun” kelimelerinin özellikle “ağaç ve ekinlerle” ilgili kullanılmış olması, bu kadından (emre'etu) kastın aslında ağaç ve dalla sembolleşmiş olan Tanrı Ba'al'ın eşi Asherah olduğunun bir göstergesidir.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/

Konu cenkvarol tarafından (10-06-2014 Saat 00:22 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 10-06-2014, 21:06
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

İlk mesajımda; Tanrı Ba’al’in adının Kuranda Saffat Suresi’nin 125. ayetinde geçtiğini belirtip altına şu notu düşmüştüm:

1. e :
2. ted'ûne : tapıyorsunuz
3. ba'len : ba'l (bir put adı)
4. ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz, terk ediyorsunuz
5. ahsene : ahsen, en güzel
6. el hâlikîne : yaratıcı

(Ayette Ba’al’e tapıldığından bahsedilirken terkedilen diğer tanrının “güzelliğinden (ahsene)” bahsediliyor olduğuna dikkat! Bence ayette “güzelliği” belirtilen yaratıcıdan kasıt tanrılar doğuran Ba’el’in eşi Asherah'tır.)


Bu ayette "ahsen" olanın "bırakılığı, terk edildiği" ifade ediliyor ve ayette "terkedildi" olarak geçen Arapça kelime;

"tezerune" : وَتَذَرُونَ

Bu kelimeyi "aynen" alıp Kuran'da arattığımızda iki farklı ayette daha geçtiğini gördüm. (Kelimeyi aynen alıp aramamdaki maksat kelime yapısına müdahale edilmemiş ve böylelikle farklı anlama sokulmamış en yalın ve benzer kullanımlarını görebilmektir.)

Bu iki ayet; Kıyame 71 ve Şuara 166:

Kıyame Suresi'nin 71. ayetinde :"ve tezerûne el âhirete" : "ve terkediyorsunuz ahiret" şeklinde geçiyor.

Şuara Suresi'nin 166. ayetinde ise:

1. ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz
2. mâ : şeyi
3. halaka : yarattı
4. lekum : sizin için
5. rabbu-kum : sizin Rabbiniz
6. min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden (kadınlarınızdan)
7. bel : hayır
8. entum : siz
9. kavmun : bir kavim
10. âdûne : azgın olanlar, haddi aşanlar

bu ikinci ayette "terk edilenin (tezerune)" "eşler ve kadınlar" olduğuna dikkat! Saffat Suresi'nin 125. ayetindeki "terk edildi" kelimesi iki ayette daha aynen geçiyor ve bunlardan birisinde terk edilen şey "eşler".

Saffat Suresi'nin 125. ayetindeki Ba'al'e tapılırken terk edilen "ahseneden, güzelden" kastın aslında Ba'al'in eşinin (Tanrıça Asherah) olduğunu söylemekte sanırım çok da haksız değilmişim gibi. Aksi takdirde ikide bir ihtimal iyi bir tesadüf olsa gerek.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/

Konu cenkvarol tarafından (10-06-2014 Saat 21:13 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 12-06-2014, 00:06
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

internette rastladığım aşağıdaki bilgide Tanrıça Asherah'ın bir verimlilik, bereket tanrıçası olduğu belirtilerek İsrail topraklarında Tanrıça Asherah'a atfen erotik hamile kadın şeklindeki çok sayıda heykelciğin bulunduğu ifade edilmektedir.

"It is now evident that Asherah was the Hebrew fertility goddess. Numerous small statuettes of an erotically pregnant female have been found all over Israel and identified with Asherah. Inscriptions have even been found at two different sites, describing Asherah as the consort of Yahweh (God)."

http://wiki.answers.com/Q/What_is_th..._Old_Testament


Aşağıdaki bilgide ise M.Ö. 7. y.y.'dan kalma İbranice bir metinde doğum yapan bir kadın için Tanrıça Asherah'tan yardım istendiği ifade ediliyor.

"Hebrew incantation text from the 7th century BCE, for example, seeks the help of the goddess Asherah for a woman in childbirth."

http://witcombe.sbc.edu/eve-women/6womenevil.html


Anlaşılan o ki Tanrıça Asherah'ın sembolik olarak sadece "ağaç, dal, odun" ilişkisi bulunmuyordu, bir bereket tanrıçası olarak "Doğum ve Hamilelik" ile de ilişkisi vardı. Bir annenin bir canlı yaratıp, onun karnını doyurup beslemesi gibi ağaçlar ve ekinler de baharda yeniden canlanıp insanları besliyordu.

Tanrı Ba'al'den bahseden Saffat Suresi'nin 125. ayetinde "ahsenin" yani en güzel olanın "yaratıcı (el halikine)" olduğu ifade ediliyordu.

"yaratıcı" anlamında çevrilen "el halikine" kelimesini de aynen alıp Kuran'da aratalım:

el halikine : الْخَالِقِينَ

bu kelimeyi arattığımızda bir tek Mu'minun Suresi'nin 14. ayetinde de geçtiğini görüyoruz.:

"Sonra da nutfeden bir alaka yarattık. Sonra alakadan bir çiğnem et bir mudga yarattık. Bundan sonra mudgadan kemikleri yarattık. Daha sonra kemiklere et giydirdik. Daha sonra da onu, başka bir yaratışla inşa ettik (şekillendirdik). İşte böyle Allah, Mübarek'tir, En Güzel Yaratıcı'dır."

Bu ayette de "ahsenu, güzel" kelimesi geçiyor ve ayette hamile bir kadının karnında bir bebeğin yaratılışından bahsediliyor. Yani bu "güzel yaratıcı" hamilelik, dişilik, kadınlık örneği üzerinden anlatılmaktadır. Böylesi bir anlatım Saffat Suresi'nin 125. ayetindeki Tanrı Ba'al'den sonra anılan "güzel yaratıcıdan" kastın da aslında Ba'al'in eşi Tanrıça Asherah'a, bir eşe, bir kadına işaret ettiği çıkarımı desteklemektedir.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/

Konu cenkvarol tarafından (12-06-2014 Saat 00:21 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 14-07-2014, 16:58
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

"Kabe" kelimesi kāf - ʿayn - bā (ك ع ب) kökünden geliyor. Bu kökten gelen gelen ve Kuran'da geçen 4 kelime var:

(5:6:17) l-kaʿbayni : topuk kemiği
(5:95:26) l-kaʿbati : Kabe
(5:97:3) l-kaʿbata : Kabe

(78:33:1) wakawāʿiba : genç, göğüsleri tomurcuklanmış


Enam Suresi'nin 95. ve 97. ayetlerinde bildiğimiz anlamda "Kabe" olarak geçmeketdir.

Kabe : Mekke'de bulunan yaklaşık olarak küp şeklinde bir ibadethane, İslâm dininin ilk ve en kutsal mekânı.

Kâbe'ye "Allah'ın evi" anlamında "Beytullah" denmektedir.

Enam Suresi'nin 97. Ayetinde "Kabe" şu şekilde ifade edilmektedir:

"Allah, Beyt-i Haram olan Kâbe'yi, Haram ayını, hac kurbanını ve gerdanlıklı kurbanlıkları, insanların yaşamlarını ayakta tutmak için yaptı. İşte bu, "Allah'ın, göklerde ve yerlerde olanı bildiğini ve Allah'ın herşeyi en iyi bilen olduğunu" bilmeniz içindir."

Ayette "ev" olarak geçen ifadeninArapçası "el beyte"dir.

El beyte: الْبَيْتَ

Kuran'da bu kelime bu haliyle 13 ayette daha geçiyor. Bunların 12'si "ev" anlamında çevrilirken bu "ev'in" "Kabe"yi kast ettiği ifade edilmektedir. Sadece bir ayette Kabe'den hiç bahsedilmeden sadece "ev" anlamı verilmektedir.

Bu istisnai ayet Hud Suresi'nin 73. ayetinde geçmektedir:

"(Melekler) dediler ki: "Allah'ın emrine mi şaşırıyorsun? Ey ev halkı, Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize!" Muhakkak ki O, Hamîddir, Mecîd'dir."

Bu ayette "ev halkından" kasıt İbrahim ve eşini evidir. Ayetin öncesinde anlatılan ve konuşan İbrahim'in karısıdır:

"Ve ayakta duran hanımı, bunun üzerine gülümsedi. O zaman onu, İshak ile ve İshak'ın arkasından Yâkub ile müjdeledik. Hayret, ben ihtiyar (aciz) iken mi doğuracağım? Ve (işte) bu eşim de ihtiyar. Muhakkak ki bu, elbette şaşılacak bir şeydir." dedi." (Hud, 71-72)

Kabe ile birlikte anılan "beyt" kelimesinin istisnai bu kullanımına baktığımızda İbrahim ve eşinin yaşamış olduğu "beyt'in" diğer ayetlerdeki gibi "Kabe" olarak meallendirilmediğini görüyoruz. Eğer diğer ayetlerde yapıldığı gibi bu ayetteki "beyt" için de Kabe yorumunu getirecek olursak "Kabe" İbrahim ve eşinin yaşadığı bir "ev" olarak karşımıza çıkar.

Yukarıdaki ayetlerde ilk mesajımda da değindiğim gibi İbrahim'in eşinden bahsedilirken aslında çok gereksiz bir ayrıntıdan bahsedildiğini görüyoruz; İbrahim'in eşinin "ayakta durduğu (kaimetun)" ifade edilmektedir. Bu kelimenin bir başka ayette "hurma ağacına" ilişkin söylendiğine ve bunun da Tanrıça Asherah'a işaret ettiğine ilk mesajlarımda değinmiştim.

Bu mesajı ekleme sebebim konunun "beyt" kelimesi üzerinden "Kabe" ile de bağlantılı olduğunu göstermek içindi, şayet Allah'ın "beyti, evi" Kabe olabiliyorsa bu Kabe "ağaç" gibi duran bir "kadının (tanrıçanın)" "beyti, evi" olarak da görülebilirdi.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 14-07-2014, 18:49
bursali68 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bursali68 bursali68 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Dec 2010
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 1.358
Standart

Merhaba,

Sevgili cenkvarol....
Enam Suresi’nin 97. Ayetinde “Kabe” şu şekilde ifade edilmektedir:

“Allah, Beyt-i Haram olan Kâbe'yi, Haram ayını, hac kurbanını ve gerdanlıklı kurbanlıkları, insanların yaşamlarını ayakta tutmak için yaptı. İşte bu, “Allah'ın, göklerde ve yerlerde olanı bildiğini ve Allah'ın herşeyi en iyi bilen olduğunu” bilmeniz içindir.”
Bu ayet EN'AM değil, MAİDE 97 dir...

Sağlıcakla kalınız...

" Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların hiç bir şey yapmaması kafi " Edmund Burke
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 14-07-2014, 19:26
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

bursali68´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Merhaba,

Sevgili cenkvarol....

Bu ayet EN'AM değil, MAİDE 97 dir...

Sağlıcakla kalınız...
düzeltme yaptığınız için teşekkür ederim, ayet Maide 97 olacaktı.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 01-08-2014, 00:41
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart Aşure kelimesinin kaynağı üzerine!

Aşure Günü:

Aşûre veya Aşûra Günü hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının “onuncu” günüdür. İslam inancında bu günde birçok önemli olay meydana geldiğine inanılır ve bu güne kıymet atfedilir. Aşure, (Aşura) Arapça’da “10” manasına gelen "aşara" kelimesinden türemiştir. Sözcüğün Sâmî diller arasında ortak bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Seyyid Abdülkadir Geylani’nin Hakkı Arayanların Kitabı (Ghuniyatut Talibin) adlı eserinde İslam alimlerince neden bu günün Aşure (Ashura) olarak adlandırıldığı konusunda farklı görüşlerin olduğu belirtilir.

Kafası kesilerek öldürülen Halife Ali’nin oğlu Hüseyin ve beraberindeki 72 kişinin Hicri 61'de Muharrem'in onuncu gününde (10 Ekim, 680) Kerbelâ'da Yezid'in ordusunca katledildiğine inanılmaktadır.

Bunun dışında Aşure Günü'nde gerçekleştiğine inanılan dini açıdan önemli bazı rivayetler bulunmaktadır. Bunlar;Âdem'in işlediği günâhtan sonra tövbesinin kabul edilmesi, İdris'in diri olarak göğe yükseltilmesi, Nuh'un gemisinin tufandan kurtulması, İbrahim'in ateşte yanmaması,Yakup'un oğlu Yusuf'a kavuşması, Eyyub’un hastalıklarının iyileşmesi, Musa’nın Kızıldeniz'den geçip İsrailoğulları'nı firavun'dan kurtarması, Yunus’un balığın karnından çıkması, İsa'nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesidir. Ne hikmetse İslam inancında oldukça önemli olan bu olaylar hep “Aşure” gününe denk gelmiştir. Bu bağlamda "Aşure" kelimesinin İslam inancı açısından aslında oldukça kilit bir kavram olduğunu söyleyebiliriz.

Aşure adı nerden geliyor?

Bir iddia olarak ileri sürmek isterim ki "Aşure" adı Tanrıça Asherah’tan (İştar/Astarte/Aşer) gelmektedir. Asherah eski Ortadoğu bölgesinin baş tanrısı Ba’al’in eşi olarak tapınılan bir tanrıçaydı. Tanrı Baal'ın dişi yarısı, cennetin kraliçesi, denizlerin leydisi, tanrıları doğurtan tanrıçaydı. Kimi İbraniler tarafından (Tanrı’nın bir adı olan) Yahweh'in eşi olarak da tapılmıştır kendisine. Sina Yarımadasında Kuntillet'te (M.Ö 8. yy.) bulunan antik bir İbrani metinde şöyle bahsi geçer:

'i bless you by yhwh of samaria and his asherah'

Judea'da bulunan bir mezar yazısı da destek verir yukarıdaki görüşe:

'to yhwh and his asherah'

http://www.matrifocus.com/LAM04/spotlight.htm


Tanrıça Asherah’ın en belirgin özelliği ise “kutsal dal, odun veya ağaçla” (Yaşam Ağacı) sembolize edilmiş olmasıdır.

“The religious symbol of the goddess, the asherah, was in Israel a wooden pole, or perhaps a tree, representing the "tree of life."

http://www.ts.mu.edu/readers/content...8.2/48.2.6.pdf


Arapçada “aşera” 10 demektir. Aşure kelimesinin de “10” yani “aşera”dan geldiği ifade edilmektedir. Nitekim bu gün Muharrem ayının "10." günü olarak anılmaktadır. Arapçada geçen “10” yani “aşera” da aslında tıpkı “aşure” de olduğu gibi Tanrıça Asherah ile ilgilidir.

Bu ilişkinin ipucunu bize Musa’nın Tur’da Allah ile konuşması sunar. Kuran'da açıkça dendiği gibi dağa çıktığında Musa’ya Allah bir “ağaçtan” seslenir. Bu mübarek, kutsal “ağaç” çok açık bir şekilde Tanrıça Asherah’ın bir simgesidir.

Ayrıca bilindiği gibi Musa’nın bu konuşma sonucunda Allah’tan “10 emir” aldığı ifade edilir. Söz konusu bu “10 Emir” “Evamir-i Aşere” olarak ifade edilir. Bu anlatımdaki Musa’nın dağda karşılaştığı kutsal “ağaç (asherah)” ile “10 (aşera emir)” buluşmasına lütfen dikkat!

Bu yüzden diyebiliriz ki 10 sayısı (aşera) adında da saklı olduğu gibi aslında Tanrıça Asherah’la ilgilidir. Anlatılmak istenen aslında Musa'nın adet olarak 10 emri almış olduğu değil Tanrıça Asherah’ın emirlerini almış olduğudur.

(Ayrıca Allah’ın seslendiği bu ağacın bir dağda, tepede olduğunu da unutmamak lazım. Çünkü Eski Ahit’te Tanrıça Asherah’tan (Aşera olarak geçer) yüksek tepe üzerindeki bir ağaç olarak bahsedilir:

2. KRALLAR : 2.Kr.17: 10

“Her yüksek tepenin üzerine, bol yapraklı her ağacın altına dikili taşlar, Aşera putları diktiler.”)


Aşera (10) – Aşure (Muharrem 10) – Asherah

bunlar birbirleriyle ilişkili olan kelimelerdir, özleri aynıdır ancak zamanla birbirlerinden giderek uzaklaşan anlamlar taşımaya başlamışlardır.

Aşure günü kendini kesip doğrama!



Aşure’nin Tanrıça Asherah ile ilişkili olduğunun bir başka göstergesi ise bugün özellikle Şiilerce uygulanmakta olan ve o güne has vücutları kesip parçalama ayinleridir.

Hüseyin'in trajik hikayesinde olduğu gibi “kesme, baş kesme” olgusu üzerine şekillenen bu matemlerin temelinde yatan asıl şey canlı ve kutsal sayılan “ağaçların kesilmesi” bir başka deyişle Tanrıça Asherah’ın ağaç putlarının “kesilmesi” olayıdır.

Eski Ahit’te sürekli olarak Ba’el ile birlikte anılan Tanrıça Asherah’ın putlarının “kesilerek” yok edildiği ifade edilir. Örneğin;

HAKİMLER : Hak.3: 7

“RAB'bin gözünde kötü olanı yapan İsrailliler Tanrıları RAB'bi unutup Baallar'a ve Aşera putlarına taptılar.”

HAKİMLER : Hak.6: 25

“Aynı gece RAB, Gidyon'a, "Babanın boğasını, yedi yaşındaki ikinci boğayı al" dedi, "Sonra babanın Baal için yaptırdığı sunağı yık. Sunağın yanındaki Aşera putunu kes.”

MISIRDAN ÇIKIŞ : Çık.34: 13

“Onların sunaklarını yıkacak, dikili taşlarını parçalayacak, Aşera putlarını keseceksiniz.”


Eski Ahit’in 1 Krallar 18. bölümünde İlyas ile Ba’al ve Aşera’nın peygamberlerinin karşılaşması anlatılırken Ba’al ve Aşera’nın peygamberleriyle ilgili önemli bir bilgi verilmektedir.

1 KRALLAR 18:

19: Şimdi haber sal: Bütün İsrail halkı, İzevel'in sofrasında yiyip içen Baal'ın dört yüz elli peygamberi ve Tanrıça Aşera'nın dört yüz peygamberi Karmel Dağı'na gelip önümde toplansın.”

27: Öğleyin İlyas onlarla alay etmeye başladı: “Bağırın, yüksek sesle bağırın! O Tanrı'ymış. Belki dalgındır, ya da heladadır, belki de yolculuk yapıyor! Yahut uyuyordur da uyandırmak gerekir!”

28: Böylece yüksek sesle bağırdılar. Adetleri uyarınca, kılıç ve mızraklarla kanlarını akıtıncaya dek kendi kendilerini yaraladılar.


Bu ayetlerden şunu anlamış oluyoruz ki demek ki kılıç ve mızraklarla kanlarını akıtıncaya kadar kendini yaralamak Ba’al ve Aşera peygamberlerinin geçmişte uygulamış oldukları bir ibadetti. Günümüzde dahi varlığını sürdüren ve Aşure gününü deyim yerindeyse kana bulayan vücudu kesme ayinleri aslında Aşure’nin Tanrıça Asherah’tan gelmiş olduğunun bir göstergesiydi. Aşure gününü bu şekilde kutlayanlar aslında Ba’al ve Aşera’nın peygamberlerinin yapmış oldukları matemi, adeti devam ettiriyorlardı.

Tabi burada sadece bu kanlı geleneği devam ettiren Şiileri suçlamamak gerekiyor, çünkü “Aşure” günü Sünniler için de kutsal bir gün. (Orasını burasını şişleyen tarikatları da unutmamak lazım.) Muhammed’in Aşure gününün faziletlerine ilişkin önemli hadisleri bulunmaktadır. Mesele "Aşure-Tanrıça Asherah" ilişkisidir ve İslam bu pagan köklü ilişkinin dışında yer alamamıştır.

Aşure gününe has olmasa da Allah’ın veya (İbrahim’in oğlunu kesmeye niyetlenmesinde olduğu gibi) Sünnilerin de neden bu kadar çok “el, ayak ve kafa kesmek” için yanıp tutuştukları da bu bağlamda ele alınabilir. Geçmişinde insan bedenini kesip kan akıtmayı ibadet sanan sapık inançlar olunca bu inançların bir uzantısı olan kutsal “ağaçtaki” Allah ve yarattığı kulları da kendilerini veya başkalarını kesip doğramaktan bir türlü alı koyamıyorlardı.

Dilerim tabi hepiniz döktüğünüz o kanda boğulursunuz.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/

Konu cenkvarol tarafından (01-08-2014 Saat 00:51 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
asa, ash-shu'ara, asherah, ağaç, aşera, aşherah, aşure, ba'al, cariye, çin, insan, kitap, levha, muharrem, musa, on dokuz, on emir, sekar, İbrahim, yılan, şair, şi'ra, şuara

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Mars daki gizemli dikili taş AYATA Fizik 3 15-01-2010 21:01
Kuran'daki kadın-erkek eşitsizliğine bir örnek daha sodomo-- Kadın & İslam 15 19-11-2009 22:41
Kuran-cennet-kadın prozac Kadın & İslam 256 16-11-2009 22:11
Kuran'daki kadın alma sınırı 18 mi? sodomo-- İlhan Arsel & Arif Tekin Makaleleri 116 29-10-2008 00:58

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:04 .