Turan Dursun Sitesi Forumları
  #1  
Alt 01-07-2006, 08:07
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Tao incileri

The Tao Te Ching şöyle der:

dünyayı geliştirmek mi istiyorsun?

mümkün değil, inanmıyorum.
dünya kutsaldır

daha iyi olamaz.

fazla kurcalarsan, zarar verirsin

ona bir nesne gibi davranırsan,

kaybedersin.

------------------

Tao varlıkları doğurur,
besler, yaşatır,
şefkat gösterir, rahatlatır, korur.
onları kendilerine döndürür.
yaratmak, sahiplenmeden
davranmak, beklentisizce
yönlendirmek, yönetmeden.

--------------------

Huai Nan Tzu Chu Shih şöyle der: “Gökyüzü, yeryüzü ve evren tek bir insanın bedenidir.

---------------------

Lao Tzu :



dünyayı kendin gibi gör
olanın doğasına güven.


küçük bir ülke olsun ve az sayıda insan.
on misli, yüz misli fazla araç gereç olsun,
ama hiçbiri kullanılmasın.
insanlar yaşamlarına değer versinler,
göçmesinler uzak ellere.

gemiler ve arabalar olsa da,
kimse onlara binmesin.

olsa da oklar ve silahlar,
kimse onları sergilemesin.


----------------------------

Siz ne kadar kısıtlayıcıysanız, insanlar o ölçüde erdemsiz olacaktır. Bu nedenle üstat der ki: Kanunları bırakın, insanlar dürüst olacaktır.”



insanlar yeniden urgan örsünler,
kullansınlar, yazı yazmak yerine.

yemekten zevk alsınlar,
süslesinler giyimlerini.

evlerinde huzur
alışkanlıklarda sevinç bulsunlar.



horozların ötüşü,
köpeklerin havlaması duyulacak kadar
yakın da olsa toplumlar,
orada yaşayanlar

komşu toplumu
bir kere bile ziyaret etmeden
yaşlanıp, ölsünler.


yerleşimde, yeryüzüne yakın yaşa,
düşüncede, sadeyi koru
çatışmada adil ve cömert ol

yönetirken, kontrol etmeye çalışma.
işinde, zevk aldığını yap.
evinde, orada olduğunu hisset.



dünyayı kendin gibi sev,
böylece herşeyi gözetmiş olursun.



--------------------------


kutsallık ve bilgelikten vazgeç,
insanlar yüz kat daha mutlu olacaktır.
ahlak ve adaletten vazgeç,
insanlar doğru davranacaktır.
para ve kar kaygısından vazgeç,
hırsızlar kalmayacaktır


-------------------

Önemli olan doğru doktrine inanmak değil, doğru deneyimler için gerekli olan yetiyi kazanmaktır Alan Watts


-------------------



N.J. Girardot,
“Tarihsel bir gelenek fikri, zaman ve mekandan bağımsız, sabit bir entellektüel içeriği olacak anlamına gelmez. Bir kaç gelişmeye açık, temel dinsel inanç dizisinden oluşan çekirdek bir küme referans olacak şekilde, sürekli değişen yorumlar ve formlar söz konusudur.”

Bu tanım, Taoculuğa çok güzel uyar. Gerçekte de, Tao’nun bir dinin öğesi olabileceği (o dinin kuralları ne kadar esnek olursa olsun), Taoculuğun büyük mistiği Lao Tzu’nun aklının ucundan bile geçmezdi. Bunun bir nedeni, bir dinin daima kişiden belli şeyler yapmasını talep etmesidir. Oysa Taoculuk şöyle der:

huşu duygularını yitirdiklerinde,
insanlar dine dönerler.
artık kendilerine güvenmediklerinde,
bir otoriteye yönelirler.

bu yüzden Üstat öne çıkmaz
ki, insanların aklı karışmasın.
öğretmeye çabalamadan öğretir
ki insanların öğrenecek bir şeyi olmasın.

-------------------------
Lao Tzu’nun izdeşi Chuang Tzu, cemaatlerin seremoni ve dogmalarda ısrar etmeleri konusunda şöyle bir yorum yapar:

“Seremonilerle ve müzikle gereğinden fazla ilgilenerek, hayırseverlik ve kişinin komşusuna olan görevleri üzerine vaazlar vererek zihinleri tatmin etmeye uğraşanlar, bu şekilde nesnelerin gerçek doğasını tahrip ederler

--------------------------

Tao BİR’i yaratır
BİR, İKİ’yi doğurur,
İKİ, ÜÇ’e
ÜÇ de sonsuz şeylere
yaşam verir.



Tao Te Ching :

Üstat eylemdedir, bir şey yapmadan,
öğretir, çabalamadan.
olanın gelişine izin verir,
kaybolanın ise gidişine.
sahiptir ama sahiplenmez,
çalışır, ama beklentisizce.
işi tamamlandığında, unutur,
bu yüzden zamansızdır edimleri.



Daha geniş bilgi için : http://www.hermetics.org/Tao.html
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 02-07-2006, 19:00
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Tao incileri

Doğu felsefelerinin çoğunda ortak bir tema olarak “birlik” doktrini mevcuttur. Hindu inancına göre, farklılıkların dünyası sadece bir maya, bir illüzyondur.[16] Gerçekte, şimdi ve sonra, burası ve orası, sen ve ben, haz ve acı arasında bir ayrım söz konusu değildir. Herşey ‘bir’dir. Chuang Tzu’ya göre, “Evren bizimle beraber varolmuştur; bizimle herşey ‘bir’dir.”[17] Bu görüş, düşünen insana inanılmaz çağrışımları olan bir perspektif sunar. Örneğin, eğer sen ve ben ‘bir’ isek, nasıl düşman olabiliriz? Huai Nan Tzu Chu Shih şöyle der: “Gökyüzü, yeryüzü ve evren tek bir insanın bedenidir.”[18] Buna göre evren, bir parçasındaki rahatsızlığın bütünün sağlığını etkilediği tek bir organizma gibidir. Bundan daha fazla bir bağlantılılık düşünülebilir mi? Peki, Tao herşeyi kapsadığına ve herşey ‘bir’ olduğuna göre, bir Taocu ben/ego ile nasıl başa çıkar? Lao Tzu bunu şöyle yanıtlar:


dünyayı kendin gibi gör
olanın doğasına güven.
dünyayı kendin gibi sev,
böylece herşeyi gözetmiş olursun.[19]


İnceliğe bakar mısınız bir. Diyalektik'in birinci yasasını binlerce yıl önce çözmüşler, değil mi? Herşey bir'dir. Herşey karşıtıyla bir bütündür. Gece olmasa, gündüz, hayat olmasa ölüm, "sen" olmasa "ben" olmazdım.

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 03-07-2006, 02:34
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Tao incileri

Aslında modern insanın iki temel yanlışı var.

Bunlardan ilki kendisini kendi dışında ki şeylerden ayrı görmek. Bu bazen izolasyon, yalıtılmış duygusu şeklinde bazende ben-merkezcilik şeklinde ortaya koyuyor ve doğal olarak kendi dışındaki herşeyi kendisinden bağımsız varlıklar olarak algılıyor.

Diğeri de kendi dışındaki herşeye "diyalektik" bir mantığı sokuşturması. Yani "taş" öylece bir bütün olarak orada dururken insan zihni bunu iki parçaya ayırıyor ve sonra parçaların birbiri ile olan orantılarına bakarak da taşa hafif parça-ağır parça, büyük-küçük gibi zıtlık ilişkileri oluşturuyor kendi zihinsel anlama çabası içinde. Halbuki referans noktası olarak parçalardan birisini dikkate alırsan diğeri ona göre kendisini konumlandıracak ve bu konumlanış yalnızca diğer parçanın durumuna göre belirlenecek. Böylelikle "diyalektik" ilişki daha önce bir bütün olarak duran "taş"a zorla sokuşturulmuş olacak.

Aslında bu tip diyalektik algılayışın bilimin ilerlemesinde önemli bir payı olduğu kesin. Ama "hakikat" arayışına maalesf böyle bir mantık ile ulaşamayacağımızda ortada.

Kendimizi evrenden "ayrı" ve kendi dışımıza da "parçalara ayrılmış" olarak baktığımız sürece "hakikat" hep insan dan uzak kalacak.

Güneşin aydınlığı, gören gözlerle vardır. Bunun gibi, evren de bilinçte varolur.” Bu noktadan bakışla, varoluş alemindeki göreceli önemsizliğimizi ve inanılmaz önemimizi bir an önce idrak etmemiz gerekir, çünkü evren bizim bilincimizde yansımakta ve kendini orada hayranlıkla izlemektedir. Nikos Kazantzakis yazdığı şekliyle, “yeryüzü sizin beyinlerinizde ayağa kalkar ve tüm bedenini ilk defa olarak görür
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 02-08-2006, 17:09
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Tao incileri

--Tao her şeyi ihtiva eder. Faaliyette bulun*duğu zaman daima boştur. O, ne kadar derin*dir! Varlıkların atası olduğu zannediliyor. Biz onun keskinliğini körletiyoruz, karışıklığını çö*züyoruz, aydınlığını azaltıyoruz ve tozlarını bir*leştiriyoruz. O ne kadar saftır. Daima devam edecekmiş gibidir. Kimin oğlu olduğunu bilmi*yorum! Tanrıdan önce meydana çıktığı anlaşı*lıyor! Lao-Tzu

--İlahlara ve dini kurumlara latif hakikatin kaynağı olarak tapınma! Böyle yapmak tanrı ile kendi arana aracı koymaktır. Ki bu seni göğsünde saklı olan hazineyi elde etmek için dışarıya göz diken dilenciye bezetir. Tao'ya tapınmak istiyorsan önce onu kalbinde keşfet! O zaman tapınman anlam kazanacaktır. Lao-Tzu


--Ben, ulu ve gizemli Tao ile birleşmenin Tam Yol'unu öğretiyorum. Öğretilerim basittir; onlardan bir din ya da bilim oluşturmak istersen, seni yüzüstü bırakır. Derin ama apaçık, onlardadır evrenin gerçeği. Tam gerçeği bilmek isteyenler için kendilerinden istenen işi yapmak veya hizmetleri yerine getirmek bir zevktir. İşlerini tamamlayınca, kendilerini arıtmanın ve beslemenin tadına varacaklardır. Diğerleri ve kendileri ile ilgilenirken, öğretinin üstadına yöneleceklerdir. Bu basit yol, huzura, erdeme ve refaha götürür.

--Ona baktığın zaman göremezsin,
aradığın zaman bulamazsın,
ama kullandığında tükenmezdir.

--Tao kanunların bizzat kendisidir

--Kapıdan dışarı çıkmadan da dünyayı bilirler. Pencereden bakmadan da Taoyu bilirler. Taodan ne kadar çok uzak kalınırsa, bilinen şeyler de o kadar azalır.
Böylece büyük adamlar, gitmezler ama bilirler. Görmezler, ama ün kazanırlar. Bir şey yapmazlar, ama tamamlarlar.

--Tao onları meydana getiriyor. "Te" besliyor, büyütüyor, bakıyor, tamamlıyor, yetiştiriyor, muhafaza ediyor ve yayıyor. Mey*dana getiriyor, fakat elde edemiyor. Yapıyor, fakat güvenemiyor. Büyütüyor, fakat hakim, ol*muyor. İşte, buna esaslı "Te" denir.

---Çok bilenler konuşmaz. Çok konuşanlar bilmez. Onların gözlerini ve ağızlarını kapayın, kulaklarını tıkayın, karışıklığı ayırın, parlaklığı azaltın, tozlarını birleştirin. İşte, buna Esrarlı birleşme denir! Bundan dolayıdır ki o sevmek için elde edilemez. O terk edilmek için kazanılmaz. Fayda için elde edilmez. Zarar için kaza*nılmaz. Şeref için elde edilemez. Bayağılığı için alınmaz. Böylece o bütün dünya için değerlidir.


--Tao parladığı zaman karanlık gibi görünür. İlerlediği zaman geri çekiliyormuş hissini verir. Düz olan Tao eğri görünür. Yüksek Te vadiler gibidir. Onun beyazlığı kirli görünür. Geniş o*lan Te kıyafetsiz görünür. Kuvvetli ve sağlam Te gizlenmiş görünür. Gerçek varlıklar değişmiş görünürler. Büyük meydanın köşesi yoktur. Büyük aletler (eşya) geç yapılır. Büyük sesler çok az işitilir. Büyük resimlerin şekli yoktur. Gölgedir. Tao gizlidir, isimsizdir. Fakat yalnız, vermek ve tamamlamakta mahirdir

Tao BİR’i yaratır
BİR, İKİ’yi doğurur,
İKİ, ÜÇ’e
ÜÇ de sonsuz şeylere
yaşam verir.

--Kolay şeylerden güç olanlar yapılır. Küçükten büyük olur. Dünyada zor işler mutlaka kolaydan ve büyük işler muhakkak küçükten başlar. Bunun için büyük adamlar, hayatlarının sonuna kadar büyük işleri başarmazlar, fakat onları tamamlarlar. Kolayca vadedenlere az itimat edilir. Çok kolay şeyler güçmüş gibi gö*rünür. Böylece büyük adamlar, her şeyi zormuş gibi gösterirler ve hayatlarının sonuna kadar güçlük çekmezler.

--Nehirlerin ve denizlerin, bütün vadilerin kıralı olabilmeleri onların, iyi bir şekilde aşağıda bulunmalarından ileri gelmiştir. Bunun için büyük adamlar halkın üstünde olurlar, fakat sözleriyle onların aşağısında bulunurlar. Onların önlerinde olurlar, fakat vücutlarını arkada bırakırlar. Böylece büyük adamların bulunduğu yer yüksektir. Halk onun ağırlığını hissetmez. Yerleri öndedir, fakat halk zarar görmez. Böy*lece herkes onlara yardım etmekle memnudur. Onlardan nefret etmezler. Onlar mücadele etmedikleri için hiç kimse de onlarla mücadele etmez.

--Dünyada herkes benim büyüklüğüm değersiz görünür der. Ben büyük olduğum için değersiz görünüyorum. Eğer uzun zaman böyle kendimi değersiz göstermezsem o (Tao) küçülür.


--Bir şeyi bilmediğini bilen yüksek bir insandır. Bilmediği bir şeye biliyor gibi bakmak bir hastalıktır. Bir hastalığa karşı tahammül gösterenler hastalıktan uzak kalırlar. Büyük adamlar hastalığa tahammül ettikleri içindir ki, hasta olmazlar.

--Göksel Taonun yolu bükülen bir yay gibi değil midir? Yüksekte olan kısmı aşağıya iner, aşağıda olan kısmı yukarıya çıkar. Çokluğun olduğu yerde azalır, azlığın bulunduğu yerde çoğalır.
Göksel Tao çok olan şeyleri azaltır. Az olan şeyleri çoğaltır. İnsanların Taosu böyle değildir. Az olan şeyleri küçültür, çok olan şeyleri fazlalaştırır. Kendinde olan bolluğu kim dünyaya verebilir? Yalnız Taoya sahip olanlar!... Bundan dolayı büyük adamlar bunu yapabilirler, fakat itimat etmezler (güvenmezler). Kudret gösterirler, fakat bir yerde bulunmazlar. Kendi değerlerini başkalarına göstermeği arzu etmezler.

--İnsanlar doğuşlarında zayıf ve yumuşak*tırlar. Öldükleri zaman sağlam ve kuvvetli olurlar. Bitki ve ağaçlar meydana geldikleri za*man zayıf ve gevrektir. Kurudukları zaman sert ve kavi olurlar. Böylece, sağlam ve kuvvetli olurlar ölüme doğru giderler. Yumuşak ve zayıf olanlar hayatı takip ederler. Böylece, silahlarıyla kuvvetli olanlar zafer kazanamazlar. Ağaçlar kuvvetlendikten sonra birleşirler. Kuvveti çok olduğu yer aşağıdadır, yumuşak ve zayıfın bulunduğu yer yukardadır.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 02-08-2006, 17:28
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Tao incileri

Tanımlanabilen Tao, mutlak Tao olamaz;
kelimelendirilen isim, mutlak bir isim olamaz.
İsimsiz olan, gökyüzü ve yeryüzünün başlangıcı,
ismi olan ise, binbir türün anası.

Hiç arzu taşımadan, çözülür sırlar,
sürekli arzularla ise, ancak tezahürler...

İkisi de aynı kaynaktan,
salt isimleri farklı.

Gerçek bu, karanlık gelir kişiye,
karanlık içinde karanlık,
tüm sırlara açılan kapı..


Gökyüzünün altında,
herkes güzelliği güzellik olarak görür,
çünkü çirkinlik vardır.
Herkes iyiyi iyi olarak bilir,
çünkü kötülük vardır.
Bu nedenle sahip olmak
ve olmamak beraber gider.
Zor ve kolay birbirini tamamlar
Uzun ve kısa birbirine karşı çıkarken,
yüksek ve alçak
bir diğerinin üzerinde uzanır.

Ses ve söz bir ahenk içindeyken;
ön ve arka birbiri peşisıra yol alır.
İşte bu nedenle,
bilge kişi edimsiz kalır,
suskunluktadır onun öğretisi...

Binbir tür durmaksızın devinir.
Yaratmak, ama sahiplenmemek,
çalışmak, ama karşılık beklemeden.

Bir iş yapılır ve unutulursa,
sonsuza dek kalır...


Yetenekli olanı yüceltmemek, tartışmaları,
değerli olanı biriktirmemek hırsızlığı önler;
arzulananları görmemek ise
kalbin karmaşasını...
İşte bu nedenle bilge olan,
gönülleri boşaltıp
karınları doldurarak,
hırsları zayıflatıp
kemikleri güçlendirerek yönetir.

Eğer kişinin bilgisi ve arzusu yoksa,
zeki olan ona dokunmaz...
Eğer birşey yapılmazsa,
herşey mükemmel kalır...

Tao boş bir kanaldır;
içinden akarsın
ama dolduramazsın.

O ki, bin bir türün,
derinliğine varılamıyan kaynağı!

Keskinliği körelt.
Düğümü çöz.
Parıltıyı gölgele.
Toz, toprakla bir ol.

O ki, derinlerde saklı,
ama hep var olan!
Nereden geldiğini bilmediğim...
O ki, tüm tanrıların tanrısı...

Gök ile yer taraf tutmaz,
binbir türün dönüşümünde.
Bilge de duygusal değildir
herşeyin değişiminde.

Gök ile yer arası körük gibidir
bomboş, ama doldurulamaz.
Kullandıkça, çoğalır, ha çoğalır.
Açıklamaya çalışma,
tüketir seni.
Bırak, olduğu gibi kalsın.

Vadi ruhu hiç bir zaman ölmez;
o, kadındır, anaların anası...
Eşiği, gökyüzü ve yeryüzünün kökü...
Belli belirsiz bir peçe gibidir o.
Kullan; seni yanıltmaz.

Gök sonsuzdur,
yeryüzü ölümsüz.
Nasıl böyledir peki?
Kendileri için yaşamazlar çünkü...

Bilge de bunun gibi en sona koyar kendini
ve en öncedir asıl yeri.
Yüceltmez benliğini ve sonsuzlar varlığını.
Bensizdir bilge ve dopdoludur bu alemde.

Bilge kişi su gibidir,
su ki, beslerken dört bir yönü,
yarışmaz, tartışmaz şunu, bunu.
Kibirsizce akar, seçmeden sağı solu,
bu yüzdendir ki, YOLa uyumludur yolu.
İşte bilge kişi benzer şekilde,
yaşar, doğayla içiçe...
Düşüncesinde derin,
verirken tarafsız, engin.
Konuşurken doğru,
ve yönetirken dürüst.
Gündelikte yeterli
ve edimlerinde tutarlı.
Yeteneğince üretici,
fırsatlar kadar girişimci.
Ne kimseye üstün olma çabasında,
ne de kimse ona üstün.

Kenara kadar doldurmaktansa
biraz boş bırak, yeğdir.

Bıçağı aşırı bile,
kısa zamanda keskinliğini yitirir.

Depoya altın ve yeşim biriktir,
onları kim koruyabilir?
Servet ve etiket peşinde koş
ve belayı davet et.

Bunun yerine,
işini tamamla ve terket,
İşte yol, işte Cennet.

YOLa sarılırsan, sarmalanırsın.
Sakince nefes al, yeniden doğarsın.
Zihnini arındır, sen de arınırsın.
Yüreğini aç, kabul görürsün.
Dünyayı kabul et, YOLu görürsün.

Can ver ve besle.
Üret ama sahiplenme.
Ver, ama beklentisizce.
İşte uyum bu...

Baş eğ ve hakkını al;
Eğil ve dosdoğru kal;
Boşal ve dopdolu ol;
Yıpran ama yeni kal;
Aza sahip ol ve kazan;
Çoğu topla ve aldan.
Bu yüzden ki bilgeler,
Bir'i kucaklarken tümden,
Örnek olurlar tüme.
Vitrine sıkışmadan,
Işıl ışıl parlarlar.
Haklılık aramadan,
Farklılık kazanırlar.
Kendilerini övmez,
Ve kabul edilirler.
Büyük söz söylemezler,
Böylece sendelemezler.
Kimseyle tartışmazlar,
Ve kimse tartışmaz onlarla.
Bu nedenle denmiştir,
"Baş eğ ve hakkını al."
Bu boş bir deyiş midir?
Sen hele tümle bir ol,
Ve herşey senin olur.

Bir ülke anlayışla yönetildiğinde,
insanları yalındır.
Ülke şiddetle yönetildiğinde ise
insanları kurnazdır.

Mutluluğun kökü derdin içine gömülüdür.
Dert, mutluluğun arkasında pusuda bekler.

Geleceğin ne taşıdığını kim bilebilir ki?
Dürüstlük yoktur,
dürüstlük sahtekarlaşır.
İyilik büyü şekline döner,
ve insanın büyülenişi
çok uzun zaman sürer.
Bu nedenle bilge,
keskindir ama kesmez,
incelmiştir ama delmez;
direkt ama kontrolsüz değil,
parlak ama körletircesine değil...
Barışı korumak zor değildir;
dert en kolay başlamadan engellenir.
Esnemeyen kolayca parçalanır,
küçük olan hemen ufalanır, dağılır.

Olaylara önceden çare gerekir,
düzeni, karmaşa gelmeden önce getir.

Bir insanın sevgisi kadar yüce bir ağaç,
önce küçük bir filizdir ya;
dokuz kat yüksek bir taraça,
Bir avuç topraktır başta;
ve bin millik bir yolculuk,
başlar, tek bir adımla...

Çabalayan kendi amacına yenilir.
Yakalamaya çalışan ise, yitirir.
Bilge kişi çabalamaz ve bu yüzden yenilmez.
Hiçbir şeyi yakalamaya çalışmaz,
ve hiçbir şeyi yitirmez.

İnsan genelde kaybeder kazanmak üzereyken,
öyleyse, başlangıç kadar sona da özenirsen,
başarısızlığı yok edebilirsin, temelden.

Bilge arzulardan özgür olmayı diler.
Ne değerli şeyleri biriktirmeyi ister,
ne de fikirlerin tutsaklığını seçer.
İnsanları kaybettiklerine geri götürür,
onbinlerce şeyi doğasına döndürür,
ama bir şey yapmak gerektiğinde, durur.

http://goto.bilkent.edu.tr/gunes/BILGELER/LaoTzuT1.htm
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 02-08-2006, 21:38
volki volki isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Jul 2006
Mesajlar: 11
Standart Re: Tao incileri

vay be güzel yazılar biraz daha iyi okumak lazım....valla sodomo hayran kaldım bu üstteki yazılara her ekadar tam okuyamasamda bayagı emek vermişsin tebrik ederim..
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 03-08-2006, 18:08
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Tao incileri

Sağolasın Volki, Bu tip "derinlik" içeren mesajlar her zaman dikkatimizi çekiyor insan olarak çünkü biz hep "derinlere" dalmak istiyoruz, sanki doğamızda bu var. Bir de ufak bir ipucu vereyim : Tao'nun geçtiği her yeri *"sonsuzluk" olarak gör.

Tao = sonsuzluk

Baktığında göremezsin,
Aradığında bulamazsın,
Ama kullandığında tükenmezdir
.
-------------------------------------------

Duvara asacağım kısımlar da şunlar:

Huşu duygularını yitirdiklerinde,
insanlar dine dönerler.
artık kendilerine güvenmediklerinde,
bir otoriteye yönelirler.

bu yüzden Üstat öne çıkmaz
ki, insanların aklı karışmasın.
öğretmeye çabalamadan öğretir
ki insanların öğrenecek bir şeyi olmasın

Üstat eylemdedir, bir şey yapmadan,
öğretir, çabalamadan.
olanın gelişine izin verir,
kaybolanın ise gidişine.
sahiptir ama sahiplenmez,
çalışır, ama beklentisizce.
işi tamamlandığında, unutur,
bu yüzden zamansızdır edimleri.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 09-01-2017, 01:15
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Ne denilebilir ki harkulâde bir hikaye ve bilgelik.

-------

Hikaye, ünlü Çin düşünürü, Lao Tzu'nin çok sevip, sık sık anlattığı söylenen bir hikaye.

Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam varmış. Çok fakirmiş. Ama kral bile onu kıskanırmış.. Öyle dillere destan beyaz bir atı varmış ki.. İmparator at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş, ama adam satmaya yanaşmamış. "Bu at, bir at değil benim için.. Bir dost.. İnsan dostunu satar mı?" dermiş hep..

Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.. Köylüler ihtiyarın başına toplanmış.. "Seni ihtiyar bunak.. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. İmparatora satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler..

İhtiyar, "karar vermek için acele etmeyin" demiş.. Sadece 'at kayıp' deyin. Çünkü gerçek bu.. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez..

Köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler. Ama aradan iki hafta geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş.. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi başına. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.

Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler.. "Babalık" demişler.. "Sen haklı çıktın.. Atının kaybolması bir talihsizlik değil, adeta bir devlet kuşu oldu senin için.. Şimdi bir at sürün var.."

"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.. Birinci cümlenin ilk kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?

Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama, içlerinden "Bu ihtiyar sahiden normal değil" diye düşünmüşler.. Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış.

Köylüler gene gelmişler ihtiyara..

"Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun uzun süre yürüyemeyecek. Sana bakacak başkası da yok.. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler.

İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş. "O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu.. Ötesi sizin verdiğiniz karar.. Ama acaba ne kadar doğru.. Hayat böyle küçük parçalar halinde ilerler ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.."

Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. İmparator son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yok gibiymiş; giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes adeta biliyormuş.

Köylüler, gene ihtiyara gelmişler..

"Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması talihsizlik değil, şansmış meğer.."

"Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar.. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde.. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin talihsizlik olduğunu sadece Allah biliyor.

Bir yol biter yenisi başlar.

Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlarmış, etrafına anlattığında: "Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının.

Oysa yolculuk asla sona ermez. Bir yol biterken, yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, bir başkası açılır.
"
Kaynak

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 21-08-2017, 17:49
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Bu gözlemler bizi, bir kere daha, Tao Tê Çing'in yazarının kim olduğu ve Lao Tzû diye bir kimsenin gerçekte yaşamış olup olmadığı meselesine sevketmektedir.
Şamanizm'in bu kabil bir metafizik olgunluğunun, sıra-dışı bir felsefe dehâsıyla donatılmış bir düşünürün bilfiil bir müdâhalesi ve katkısı olmaksızın kendi doğal gelişmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmış olabileceği hiç tahayyül edilebilir mi?

Ben, kendi hesabıma, bunun böyle olamıyacağını düşünüyorum. Şamanizm, eğer bir dâhînin düşünce gücüyle daha yüksek bir düzeye ref edilmemi olsaydı [bir takım] dinî hislerin avâmî bir ifâdesi olarak kendi ilkel hamlığında kalmağa devâm etmiş olacak, ve muhtemelen Evren ile ilâhların ve cinlerin ortaya çıkışlarını açıklamağa yönelik kozmogonik efsânelerden başka bir şey de üretmemiş olacaktı. Bu kabil efsâneler felsefî bir Âlem'e bakı açısını geliştirecek malzemeyi temin etmeleri bakımından başlıbaşına bir öneme sâhiptir. Ama her şeyden önce bunların da belirli bir kemâle erdirilmesine çalışmak gerekir. Ve bu kapsamda bir emek de çok büyük bir entellektüel gayret ister. Ç'u'nun Mersiyeleri'nin ortaya çıkabilmesi için ilkel bir Şamanist Âlem vizyonunun Ç'ü Yüan'ın zihninden geçmesi gerekmiştir. Benzer şekilde, aynı bir Şamanist Âlem vizyonu da bu sefer, ancak münferid bir felsefe dâhîsi tarafından, Tao'nun derin metafiziğine yükseltilebilirdi.

Bu gözlemleri göz önünde bulundurarak Tao Tê Çing'i okuduğumuz zaman olaanüstü bir zâtın bütün kitaba sirâyet etmiş olan nefesini, ve rûhâniyeti kitabın her kelimesinde zong zong atmakta olan sıra-dışı bilge bir ki iyi hissedebiliyoruz. Daha sonra yapılmış olduğunu rahatlıkla kabûl ettiğim mümkün bütün eklemeleriyle bile Tao Tê Çing'in biribirleriyle uyumsuz farklı kaynaklardan alınmış düşünce parçalarından oluşan bir terkib eseri olduğu görüşüne katılmam imkânsızdır. Zîrâ kitabın her yerinde elle tutulur temel bir birliğin mevcûd olduğu görülmektedir. Ve bu birlik de tek bir şahsın eseri olan bir birliktir. Gerçekten de bir bütün olarak Tao Tê Çing, sıradışı tek bir zâtın, bilge bir Şamanın şahsiyetiyle belirgin bir biçimde renk kazanmış olan ve bir eşi daha bulunmayan bir eserdir.

Zâten kitabın XX. Bölümünde bu zât kendi portresini de bizzât kendisi çizmektedir:
10 Henri Maspero: Le Taoïsme (Mélanges Posthumes Sur Les Religions Et L'Histoire De La Chine II), Paris, 1950, III. Bölüm.
İnsanların çoğu, tıpkı mükellef bir ziyâfete dâvet edilmişler ya da ilkbaharda yüksek yerlere tırmanıyorlarmış gibi, neşeli ve şevklidir.
Yalnızca ben, henüz daha gülümsemeğe başlamamış bir bebek gibi, hiçbir faaliyet emâresi göstermeden sessiz ve sâkin kalırım.
Yalnızca ben yeri-yurdu, gidecek yeri olmayan biri gibi me'yûs ve gâyesiz bakarım.
Diğer kimseler (ümit ve beklentilerle) dolup taşarken ben bomboş ve fakirim.
Benimkisi aptal bir kişinin dimağıdır. Ne kadar da ağır, ne kadar da karmakarışıktır!

Diğer kimselerin hepsi de zekî ve parlaktır, ama ben sönük ve kalın kafalıyım.
Diğer kimselerin fehâmetleri yüksektir, ben ise tıpkı sürekli dalgalanan derin bir okyanus gibi, tıpkı dur-durak tanımadan esen rüzgâr gibi yavaş ve içime kapanığım.
Diğer herkesin yapılacak bir işi varken ben tıpkı bir köylü gibi beceriksizim.
Ben herkesden farklıyım; çünkü ben, beni, Ana'nın[11] beslemesine değer veriyorum.
Başka bir pasajda (LXVII) da kendisi hakkında, benzer şekilde, şunları beyân etmektedir:
Göğün altında kim varsa hepsi de beni târif ediyor ve benim büyük olduğumu ama ilgisiz göründüğümü söylüyor.
Evet ben ilgisiz görünüğlüyüm ama büyük olduğum için ilgisiz görünüşlüyüm.
Eğer her işe karışan, ilgi duyan biri olsaydım çoktan küçülmüş olurdum.

Kezâ LXX'de de unu okumaktayız:
Benim kelimelerimi anlamak çok kolay, izlemek çok kolaydır.
Ama Gök altında kimse onları anlamamakta ve kimse onları izlememektedir.
Kelimelerim bir ilkeye dayanmakta, ef'alim ( fiillerim) ise hâkim bir kuraldan neet etmektedir.
Ama halk (bu ilkeyi) anlamamaktadır.
Ve ben de bundan dolayı halkın idrâkinin dışında kalmaktayım.
Beni [mâhiyetimi] idrâk edenlerin nâdir olduğu, hiç kuşkusuz, benim değerimin yüceliğinin ölçüsüdür.
İşte bunun içindir ki "Kutsal İnsan"ın kaba-saba giysileri vardır ama içinde değerli bir yeşim taşı taşır.
Bu pasajlar çok özgün bir rûh hâletini, zamanlarını hayatın âdî zevkleriyle geçiren "zekî" kimselerden kendini uzakta tutan meyûs, ilgisiz ve beceriksiz gibi görünen bir zâtı târif etmektedir. Bu zât, kendisinin, sıradan bir kimseden tamâmen farklı olduğunun bilincine sâhip olduğu içindir ki bu kabil bir davranış sergilemektedir.

Burada bizim sormamız gereken önemli soru şudur: Bu farklılık ne zaman ortaya çıkmaktadır?
Buna bizzât Tao Tê Çing ve kezâ Çuang-Tzû kesin bir cevap vermektedir

11 Burada Ana, Tao'yu remzetmektedir. Tıpkı bir bebeğin hiçbir ey yapmaksızın ana rahminde beslenmesi gibi Tao-cu bilge kişiler de Tao'nun sînesinde herhangi bir fuzûlî faaliyet göstermeksizin hür ve kaygısızca yaşarlar.

Bu zâtın kendisini diğer kimselerden farklı görmesinin sebebi Varlığın gerçek anlamına yalnızca kendisinin vâkıf olduğunun bilincine sâhip olmasıdır. Ve bu zât bunu, Çuang-Tzû'nun tso wang ya da "nisyânı kendisine mesken edinmiş olmak" diye isimlendirdiği, yâni istiğrâk hâlinde Tao ile birlik içinde olmasına dayanan derûnî metafizik şuhûdu [görüşü, şâhit oluğu] aracılığıyla bilmektedir.
İşte bu açıdan bakıldığında, yukarıda beyân ettiğimiz ifâdelerin ötesinde kalan zât Şamanist bir bilge kişidir; ya da, başka bir deyimle, bir bilge düzeyine yükselmiş ve yakaza hâlinde tecellî eden bir rü'yete [görüşe] sâhip olan bir Şamandır.

Bu kabil bir tasvîre uyan felsefî açıdan gelişmiş bir Şamanizmin özünün Tao Tê Çing'in her yerine sirâyet etmiş olduğunu kaydetmek incelememizde güttüğümüz amaç için çok anlamlıdır. İster Âlem'in metafizik [batınî] yapısıyla, ister insanın tabîatıyla, ister halkı yönetme sanatıyla, isterse de hayâtın pratik ideali ile ilgili fikir olsun kitapta rastladığımız bütün temel düşüncelerin çepeçevre bir düzen içinde bulunduğu (tâbir câiz ise) yaşamakta olan şahsî bir "merkez" vardır. Ve böylesine organik bir birlik-bütünlük ancak, Tao Tê Çing'in aslı şuradan buradan rastgele toplanmış uyumsuz fikir kırıntılarının bir terkîbi olduğu iddiasıyla değil fakat kitabın bütünüyle tek bir müellifin eseri olduğunun kabûlüyle izah edilebilir.

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:42 .