Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dünya Dinleri, Mitoloji & Antik Uygarlıklar > Mitoloji & Esoterisizm > Sufizm

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 12-11-2016, 17:37
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Felasife !
Muhyiddini arabi : "Velilik nübüvvetten efdaldir" buyurmuşlardır
Nuru irfan
Konu Velayet, Nübüvvet değil ki bunları anlatmana gerek yok.
Ayrıca hikayeler anlatmana da gerek yok, hikayeler okuma özürlülere anlatılır, onlarda dinlerler. Kaldı ki Arabiden bahsediyoruz, bu zat kitaplarında hikaye neredeyse hiç yer vermez. Ha illada hikaye dersen Mevlana, Feridun Attar filan tavsiye derim, hatta kuş dili - Simurg youtubede sesli kitapta yapmışlar, dinlemesi keyifli olabilir.
Ama burada hikaye az olursa iyi olur.

Fususü'l- Hikem Hazreti Muhammedin sözüdür Muhyidinin değil ! ! Bunu bir defa derhal kabul edeceksin
Oradan öyle görünüyor galiba, Peygamberlerin kitap yazdığı nerede görülmüş, duyulmuş!
Şiir filanda yazıyorlar mı? okumak güzel olurdu.

Bu Nasıl olur filan diye şaşırmana gerek yok
Şaşırdığımı mı zannettin yoksa
Ona kalırsa Muhammed manada benim de evime geldi, salonda oturduk bana bir sırrını açıkladı, hemde hal lisanıyla sessiz sözsüz.
Ruhaniyetin dili sessizdir, Nefsaniyetin ki gibi sesli, sözlü, yazılı değildir.

Şu an mesela biz senle Nefsaniyetin diliyle konuşuyoruz ve anlaşmamız da mümkün görünmüyor.
O yüzden meseleyi çokta uzatmanın bir anlamı yok.
Arabi hakkında bu konuda önceden de yazmışım bir şeyler, daha fazlası tekrardan öte gitmez.

Sevgiler

---

@Pyrrhon teşekkür ederim, eline sağlık.

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 06-07-2017, 18:14
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Geçen gün bir yere cevaben bu yazıyı yazmıştım, koca Şeyhin Şamanik yönlerin de olduğunu dile getirmiştim. Zaten Arabi'yi de Arabi yapan bu yönüdür, lakin bu pek bilinmez!

--- 0 ---

İbn-i Arabi öncelikle İbn-i Rüştün talabesi filan olmamış, babası vasıtasıyla 1 kere görüşmüş o kadar, birde İbn-i Rüşdün cenazesine gidiyor, orada yazık bizde ki ilimden nasibi olmadı gibisinden bir söz de ediyor.
Keşfi Akıl (akıl ötesi) ‘ın babası, Akılcılık denen akımın babasının talebesi olacak bu mümkün değil! Kimyaları uyuşmuyor bir kere. Fahreddin Râzi gibilerle de kimyası uyuşmuyor, hatta ona yazdığı mektuplar da var. Merak eden araştırabilir, kardeşim Fahreddin diye başlayan satırları hayli ilginçtir.

Arabi'yi çok anlamaya çalışmamak gerekiyor, anlaşılmaz biridir, zira yaşadıkları hiç normal şeyler değildir, yazdıklarını anlamaya çalışmak daha yerindedir, gerçi onlarda çoğunca zor şeylerdir, herkese değil, meraklısınadır.

Arabi aykırı biridir, bu Fusus'un da zirve yapmıştır, Mollalar hakkında ölüm fermanları vermişlerdir, bu yüzden Anadolu'ya kadar da gelmiştir.
Kuran normal akılla, tahsille anlaşılmaz, Keşfi akıl yani Akıl ötesi gereklidir der, zaten bu yüzden Akılcılık denen şey ile yolu ayrılmıştır, Sufilerin yolu budur, ayrıktır.
1-) Arabi 17 yaşlarındayken bir hastalık geçiriyor, haftalarca öldü ölecek gözüyle bakılırken, bir gün kalkıveriyor ve kalkış o kalkış. Ondan sonra Arabi Arabi oluyor. Gençlikte yazdıklarıyla yaşlılığında yazdıkları arasında çok farkta olmuyor. Ondan öncesinde süper çocuk çok değil ama bu olaydan sonra şöhreti dağ gibi büyüyor, zira işin içine keşf, keramet hikayeleri giriyor, harikalıklar gösteriyor.

2-) 500 civarı, hatta daha fazla kitap yazdığından söz ediliyor, çünkü o yazmaya mecburdu!
İşin içinde birde mektuplar filan var ki, Arabi yazmadan duramıyordu, bu zaten ortadadır.
Sebebine gelince,
Kitap yazmadığı zaman hastalandığını, adeta doğum sancıları gibi kıvrandığını, ne zaman ki yazma işi bitiyor biraz rahata erdiğini söylüyor. Bu yüzden "Hükmü altındayız hâllerin!" diyen de birisidir.

3-) Arabi'de ki başka enteresanlıkta kehanetlerden falcılığa, rüyalardan keşflere kadar mistik ne varsa, onlara dair de bir şeyler söylemesidir. Bunlara dair müstakil kitaplarının da olmasıdır. Oysa kehanet gibi şeyler zaten yasaktır, lakin genede o bunlardan da bahsediyor, çünkü mecbur!
Hasılı onu "gerçekten" anlamaya çalışmak isteyenler, Şamanizme de bakarsalar fena olmaz, zira o aynı zamanda Şamanikte biridir. Lakin bu yönü hep göz ardı edilmiştir, o yüzden de bu kadar anlaşılması zor biri olmuştur.

Koca Şeyhe saygılarımla…

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 24-07-2017, 18:37
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Arabinin yazarken ki en büyük özelliği oldukça "hızlı" yazmasıymış, yazı yazmadığı zamanda da zaten hastalanıyormuş.
Alta ki kısa yazı Fususta ki bir bölümden alınma, bir insan bunu bir çırpıda nasıl yazar, başkasını bilmem ama beni çok şaşırtıyor.
---
...
Nebi, sallallahu aleyhi ve sellem, şöyle demiştir: "Allah, söz ve eylemle ortaya çıkmadıkça, ümmetimden olanların içlerinden geçenleri (nefslerinde olup bitenleri) bağışladı." Ve nefs, kendi içinden geçirdiklerini kendisi oluşturur; içinden geçenleri işittiği gibi, bunların ne sebeble oluştuğunu da bilir. Hükümler birbirinden farklı olsa da, ayn bir'dir; ve durumun böyle olduğunun bilinmemesi sözkonusu değildir, çünkü Hakk'ın sureti olan insan, kendi nefsinden durumun böyle olduğunu (yani, söyleyen ve işitenin bir olduğunu) bilir.

Böylece, (bir-olan-ayn'ın taayyün yoluyla çoklaşması ve mertebelerle farklılaşmasıyla) şeyler birbirinden farklı oldu. Ve sayılar, bilinen basamaklar (10, 100, ...) doğrultusunda "bir"den [vahid] türedi. Böylece nasıl ki "bir" sayıları varettiyse, sayılar da "bir"e açılım kazandırdı. Öte yandan, sayının [aded] hükmü de ancak sayılan [ma'dûd] ile zahir oldu. Ve sayıya gelen şeylerin kimisi yok [ma'dum] ve kimisi de vardır. Bir şey, his itibarıyla var olmadığı halde, akıl itibarıyla var olabilir.

İmdi bir şeyin ya sayı ya da sayılan olması kaçınılmazdır. Böyle olunca "bir"in üzerine inşa olunarak bir ortaya çıkış kaçınılmaz olur. (Şu halde) "bir" (sayısı) kendi kendisini ortaya çıkarır. Ve sayıların herbiri –örneğin "dokuz," "on" gibi sayılar ve bunların aşağısında olanlar ve bunların üzerinde sonsuz büyüğe kadar gidenler– tek başlarına birer gerçeklik [hakikat-ı vahid] iseler de, hiçbiri bütünlüğü kendinde toplamaz. Ve hiçbiri "birlerin toplamı" adıyla anılmaktan kurtulamaz.
Çünkü (birlerin toplamından oluşan) "iki" tek başına bir gerçekliktir; (ve yine birlerin toplamından oluşan) "üç" de tek başına bir gerçekliktir ve sonraki sayılar için de durum böyledir. Ve bu sayıların hepsi, (birlerin toplamından oluşmaları bakımından) bir ise de, hiçbir sayının "bir"in kendisini barındırması, diğerininkiyle aynı değildir.

Böyle olunca toplam [cem], (sayıların ve sayı basamaklarının) hepsini tutar. Şu halde, toplam, sayılarda sayıların kendileriyle söz sahibidir. Ve onlara, onların kendileriyle hükmeder. Ve bu şekilde, yirmi basamak zahir oldu (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 20, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90, 100, 1000).
Dolayısıyla bu basamaklar (birlerin toplamlarından oluşmaları bakımından) bileşimseldir. Böyle olunca, senin indinde zatından dolayı menfî olan şeyin (yani, vahidin sayı olmamaklığının) ta kendisini müsbet kılmaktan (yani, sayıların sayı olmayan birlerin toplamından oluştuğunu doğrulamaktan) kendini kurtaramazsın.

Ve her kim, sayılar hakkında vardığımız sonucu, yani bir'in sayı olmaklığının değillenmesinin, bir'in sayı olmaklığının kesinlenmesiyle aynı olduğunu anlasa; gerçekte bilir ki, aşkın [münezzeh] olan Hak, halkta benzeş [müşebbeh] olandır ve halk, Hâlik'ten ayrışık olsa da, bu böyledir.
İmdi iş odur ki, Hâlik mahluktur. Ve iş odur ki, mahluk Hâlik'tir. Her ikisi de bir-olan-ayn'dandır. Belki de, tersine (hakikat itibarıyla) bir ayn'dır ve (taayyün ve zuhur itibarıyla) çoğul aynlardır.

Neyi görüyor olduğuna bak!
...

Fususul Hikem - İdris fassı
Çeviri: Ersin Balcı

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 25-07-2017, 13:09
Nero Nero isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 24 May 2017
Mesajlar: 1.869
Standart

Şu Arabî son zamanlarda çok karşıma çıkar oldu. İlk fırsatta okuyayım. Tabii fazla derinleşemem. Asgâri bilgi alayım.

Hastalığı ve sonraki dönüşümü bana Edgar Cayce'i hatırlattı.
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 25-07-2017, 15:51
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Nero´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Şu Arabî son zamanlarda çok karşıma çıkar oldu. İlk fırsatta okuyayım. Tabii fazla derinleşemem. Asgâri bilgi alayım.
Kolay gelsin.

.."Hastalığı ve sonraki dönüşümü bana Edgar Cayce'i hatırlattı."..

Haber verdiğin teşekkürler, wikiden baktımda onunda durumu ilginçmiş ama tabi Şamanik dünyada bunlar zaten bilinen bir şey, o esrik hallerden bazen çıkamadıklarıda oluyor, ölenlerde bulunuyormuş. Tehlikeli sular bunlar.
Önceleri bu yeteneği o da kullanmak istememiş, ama bu mümkün olmaz tabi.
İşin tuhafı bu açılım olunca, geri dönüşüde yok, ya yapacak ya da delilerek ölecektir, Şamanlıkta böyle bu iş. Edgar da uzak kalamamış doğal olarak.

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 27-07-2017, 11:14
Nero Nero isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 24 May 2017
Mesajlar: 1.869
Standart

Edgar Cayce de mi şamanmış?
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 27-07-2017, 11:25
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Nero´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Edgar Cayce de mi şamanmış?
Şamanik dünyada Edgar'ın yaşadıkları zaten normal şeyler, sıradan karşılanır.
Şamanlar, medyum, kahin, şifacı, fal gibi + trans durumları zaten vardır ve gençken başlarına gelen bir esrik hastalık yüzünden böyle olurlar.

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 05-08-2017, 00:25
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Arabi'nin Fütühatın da ki kısa bir bölüm bu, her bölümde böyle değil elbet ama bu başka olmuş, hiç bir yerde bu ayete böyle mana verecek, hiç zannetmiyorum ki olsun.

---\---

ALIŞTIRMA FASILLARI VE TESİS KAİDELERİ
(Bakara Suresinin Başındaki Ayetin Yorumu)

(Kur'anı Anlamada) vuslat gözüyle güzele bakmak:
Allah şöyle buyurur: "O inkâr edenleri korkutsan da korkutmasan da birdir, onlar iman etmeyecektir. Allah kalplerine, kulaklarına ve gözlerine perde çekmiştir. Onlar için büyük azap vardr."

Açklama: Ey Muhammed! "O kâfirler ki:" Onlar, bana sevgilerini kendilerinden gizlemiş kimselerdir. "Onları korkutman, seni kendisiyle onlara gönderdiğim tehdidin veya sözünle korkutman birdir, inanmazlar"
Senin sözlerine inanmazlar.
Çünkü onlar benden başkasını bilmezler. Hâlbuki sen onlar yarattıklarımla korkutuyorsun. Onlar, onu ne bilir ne de anlarlar!

Onlar sana nasıl inanabilir ki?
"Ben onların kalplerini mühürledim." Dolayısıyla onlarda benden başkasına yer bırakmadım.
"Kulakların mühürledim." Artk âlemde benden başkasından söz duymazlar.
"Gözlerinde perde vardr." Beni müşahede ettiklerinde heybetimden "göremezler" benden başkasını.

Benim nezdimde "Onlar için acı bir azap vardır." Bu azap, onları bu yüce müşahededen senin korkutmana döndürüp kendimden perdelememdedir.
Nitekim sana da "yayın iki ucu veya daha da azı" yakınlıktan sonra döndürüp, oradan seni yalanlayan ve katımdan kendisine getirdiğin şeyi yüzüne çarpanların yanına indirmiştim. Onlardan benim uğrumda gönlünü daraltan şeyleri duyuyordun.
Artk İsrâ yolculuğunda müşahede ettiğin açıklık nerede!

İşte yarattıklarım karşısında Eminlerim de böyledir. Onlardan hoşnutluğumu gizledim ve dolayısıyla onlara asla kızmam.

Fütühatı Mekkiye - E.Demirli
c.1 s.329/330

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 05-08-2017, 03:21
pianola - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pianola pianola isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
 
Üyelik tarihi: 22 Oct 2014
Bulunduğu yer: Platon'un Mağarası
Mesajlar: 1.906
Standart

Fusus'ul Hikem şerhini okuduğum için , hiç de şaşırmadım bu tefsire


Ben de içgözlemin kurbanıyım.
Sylvia Plath

Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi...
Samuel Beckett

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece...
Aşık Veysel

Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür.
Maurice Blanchot

İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir.
Lacan

Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..?
Marilyn Monroe

ex nihilo nihil fit
il n'y a pas de hors-texte
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 05-08-2017, 12:43
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Ben ne yalan söyleyim, bunca zamandır okurum onu, genede böyle şeylerini gördükçe, farklı bir boyut katmasına şaşırırım. Asla herkes gibi bakmayan bir yapısı var.
Benim Fötrlü hoca, "Arabiyi anlamak için, Arabi olmak lazımdır" derdi ki, haksız da değilmiş.

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İbni Haldun’un Mukaddime’si Kaynak Yayınları’ndan çıktı! ALKA Turan Dursun 4 17-09-2017 06:41
İbn-i Sînâ Kâfirdir! SHADOWofGODonEARTH İslam 60 01-08-2017 14:39
Arabi Selam İslam 11 08-01-2007 16:50

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:35 .