Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 09-09-2017, 14:55
pianola - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pianola pianola isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
 
Üyelik tarihi: 22 Oct 2014
Bulunduğu yer: Platon'un Mağarası
Mesajlar: 1.906
Standart İmam-ı Rabbani: "Özüne" Döndürülmüş İslam

sorularlaislamiyet.com Diyor ki
İmam-ı Ahmed Rabbani Hazretleri, Hindistan'da yetişen en büyük veli ve alim. "Silsile-i aliyye" denilen İslam alimlerinin yirmi üçüncüsüdür.

İsmi, Ahmed bin Abdülehad bin Zeynel'abidin'dir. Lakabı Bedreddin, künyesi Ebü'l-Berekat'dır. 1563 (H.971) senesinde Hindistan'ın Serhend (Sihrind) şehrinde doğdu.

İmam-ı Rabbani ismiyle tanınmıştır. İmam-ı Rabbani, Rabbani alim demek olup, kendisine ilim ve hikmet verilmiş, ilmi ile amel eden, ilim ve amel bakımından eksiksiz ve kamil, olgun alim demektir. Hicri ikinci bin yılın müceddidi (yenileyicisi) olmasından dolayı "Müceddid-i elf-i sani", ahkam-ı İslamiye ile tasavvufu birleştirmesi sebebiyle de "Sıla" ismi verilmiştir.


- - - - -


Mektup #73 Diyor ki
(...)

Âhırete fâidesi olmıyan ilmler, dersler, hep dünyâdır. Hesâb, hendese, ya'nî matematik ve geometri, astronomi, mantık, eğer Allahü teâlânın gösterdiği yerlerde kullanılmazsa, ya'nî kâfirlerle mücâdele ve onlardan üstün olmak için ve insanlara hizmet etmek için kullanılmazsa, bunlarla uğraşmak, boşuna vakt öldürmek olur. Bu bilgileri bütün derinliği ile, incelikleri ile okumak işe yarasaydı, eski Yunan felsefecileri, fen adamları, mütehassısları, se'âdet yolunu bulur, âhıretdeki ebedî azâbdan kurtulurlardı.


Mektup #163 Diyor ki
(...)

Bilesin ki.

İki cihanın saadetini kazanmak; ancak Seyyid'ül-kevneyn Resulûllah'a tabi olmaya bağlıdır. Ona tabi olmak ise, şu şekilde olur: İnsanlar arasında İslâmî hükümleri yerine getirip icra etmek; havastan ve avamdan, küfür âdetlerini kaldırıp iptal etmek..

İslâm ve küfür birbirinin zıddıdır; birarada olamazlar. Taa, kıyamete kadar; hatta kıyamette dahi.. Bunlardan birini isbat etmek, diğerini kaldırmaktır. Birini ağırlamak, diğerini küçük düşermektir. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, peygamberine hitaben şöyle buyurdu:

— «Ey Nebi küffar ve münafıklarla cihad eyle; onlara sert çık» (9/73)

Sübhan Allah, en güzel huyla sıfat alan Resulüne:

— «Küffarla cihad ve onlara sert çıkmak.» (9/73)

Emrini verdiğine göre, bundan bilinir ki: Onlara sert çıkmak en güzel huylar arasındadır. İslâm dininin izzet bulması, küfrün ve küfür ehlinin zelil düşendedir. Buna göre, bir kimse, küfür ehlini ağırlarsa.. İslâm ehlini zelil düşürmüş olur. Kâfirleri ağırlamak yalnız onlara tazim edip baş köşeye oturtmak değildir. Onları meclislere almak, onlarla sohbet etmek, onların dili ile konuşmak gibi hareketler dahi onları ağırlamaktır. Asıl uygun olanı: Köpekleri uzaklaştırır gibi onları uzaklaştırmaktır. Eğer onlarla alâka peydah etmek, dünya işlerine ait zaruretler icabı ise., başka türlü de olmuyorsa., o zaman uygun olan, ancak zaruret mikdarı onlarla olmak vardır. Bu arada onları bir şey yerine koymamak ve kendilerine lüzumsuz yere iltifatta bulunmamaya riayet etmelidir. Ama, İslâm'ın kemali, böyle bir garazı dahi tamamen terk edip onlara iltifat etmemek ve onlarla karışıp durmamaktır. Zira, noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, onları, yani: Küfür ehlini, Kelâmı Mecid'inde zatının düşmanı ve Resulünün düşmanı olarak tanıttı:

— «Ey iman sahipleri, düşmanım ve düşmanınız olan kimseleri; kendilerine sevgi yüzü göstererek dost edinmeyin. Onlar, Hak tarafından size gelene küfretmişlerdir.» (60/1)

— «Kim Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e, Mikale'e düşman olursa., şüphesiz Allah bu gibi kâfirlerin düşmanıdır.» (2/98)

Allah'ın ve Allah'ın Resulünün düşmanı olan kimselerle karışık durmak; cinayetlerin en büyüklerindendir. Bu düşmanlarla karışık durmanın, onlarla arkadaşlık etmenin en azından zararı: Şer'i hükümlerin icrasındaki kuvvette zaaf ve gevşeklik hâsıl olmasıdır. Bundan başka, şeni küfür merasimini kaldırmaya, onlarla ünsiyet dolayısı ile haya mani olur. Böyle bir zarar, cidden büyüktür. Kaldı ki, Allah'ın düşmanlarına karşı sevgi gösterisi ile ülfette bulunmak Allah'ın düşmanlığını, Resulünün düşmanlığını çeker. Allah-ü Taâlâ ona salât ve selâm eylesin. Böyle bir uygunsuz insan sanır ki, kendisi Müslumanlardandır; Allah'a ve Resulüne imam vardır. Ama bilmez ki, bu gibi kötü ameller kendisinden İslâm devletini giderir.

Nefislerimizin ve kötü amellerimizin şerrinden Allah'a sığınırız.

Bir şiir:

Düşmanımı seversin, sonra sanarsın hale bak; Seni sevdiğimi, akıl senden ne kadar uzak.


***

Bu din düşmanı mel'unların işi İslâm'ı istihzaya ve Müslümanları maskaralığa almaktır. Aynı zamanda onlar, eğer bir fırsatını bulsalar bizi İslâm dininden çıkaracaklar ve hepimizi katledeceklerdir. Müslümanlara yakışan utanıp hamiyet sahibi olmaktır. Zira Resulûllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu:

— «Haya imandandır.»

Hamiyet-i İslâmiye zarurîdir. Baştaki emir sahiplerine düşer ki: Daima bu hizlana düşen kimselerin baş kaldırmalarına fırsat vermeyeler..

Hindistan'da re'sen ve bizzat haraç almak (cizye) küfür ehlinden kaldırıldı. Bu dahi, bu ülkenin sultanları ile, küfür ehlinin sohbet etmesinin şumluğundan oldu. Onlardan haraç almaktan asıl maksad, kendilerini izlâl etmektir. Onları bu izlâl, o hadde gelmeli ki: Haraç vermek korkusundan, güzel elbise giyme imkânı bulamasınlar. Hatta zinet takısı, yani: Güzellik eşyası kullanamasınlar.. Hatta devamlı surette mallarının alınacağı korkusu onlarda bulunmalıdır. Bu sultanlar, o küfür ehlinden cizye almayı men etmeye nasıl cesaret ediyorlar. Halbuki, Sübhan Hak, onların zilleti için cizye emrini koydu. Bundan gaye: Onların düşük olması, mezelletidir; Müslümanların ise., üstünlüğü ve izzetidir..

Bir mısra:

Küfrün zilletindedir İslâm'ın izzeti..

İslâm devletinin husulünün alâmeti: Küfür ehline buğzedip onları kerih görmektir.

İlah-ü Taâlâ Kelâm-ı Mecid'inin bir yerinde onları:

— «..Necis..» (9/28)

Diye isimlendirdi... Bir başka âyette ise onlara:

— «Murdar..» (9/195)

İsmini verdi. Eğer o kâfirleri böyle görmüş olsalardı; hiç şüphe yok ki: Onlarla arkadaşlık etmekten kaçınır ve onlarla oturmayı kerih görürlerdi.. Herhangi bir şeyde bu düşmanlara müracaat etmek, onların reyi ve hükmü ile iş tutmak kendilerini tam manası ile ağırlamaktır. Bunlardan himmet taleb edip onları bir vesile bilenin hali n'olur ki?

Allah-ü Taâlâ bu manada şöyle buyurdu:

— «Kâfirlerin duası, ancak sapıklıkta kalmaktır.» (13/14)

Bu kâfirlerin duası batıldır; bir hâsılattan yana boştur. Onda eden icabet ihtimali bulunsun. Hatta bu kilabı ağırlamaktan, çok büyük fesatların meydana gelmesi beklenir. Bu hizlana düşenler, duaya başladıkları zaman, putlarını vesile ederler. Hal böyle olunca, işin nereye varacağı düşünülmelidir. Böyle hir şeyde, İslâm'ın kokusu bile bulunmaz.

(...)

Zarurî olanları yazdım. Vakit dar olduğundan, icmal yollu mutlak gerekli olanları yazıp yolladım. Eğer tevfik refik olursa., bundan sonra, tafsilatlı olarak yazıp yollayacağım.

(...)

Evvel âhir selâm.


Ben de içgözlemin kurbanıyım.
Sylvia Plath

Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi...
Samuel Beckett

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece...
Aşık Veysel

Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür.
Maurice Blanchot

İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir.
Lacan

Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..?
Marilyn Monroe

ex nihilo nihil fit
il n'y a pas de hors-texte
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 09-09-2017, 17:40
pianola - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pianola pianola isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
 
Üyelik tarihi: 22 Oct 2014
Bulunduğu yer: Platon'un Mağarası
Mesajlar: 1.906
Standart

_____

Mektup #266 Diyor ki

(...)

Ahmak felsefeciler, Vacib Taâlâ'dan ihtiyarı atıp, icabı isbata çalıştılar. (Yani: Tercihe Hakkı olmadığını, belli şeyleri yapmaya Mecbur olduğunu kabul ettiler.) Bunu da, Kemal icabıdır şeklindeki bir zanna kapılarak yaptılar..

Bu sefihler, Vacib Taâlâ'yı muattal ve mühmel kıldılar. Yeri ve semaları yaratan Yüce Zat'tan:

— Yaratılmış olanlardan başka bir şey sudur etmemiştir. Dediler. Bu söz dahi, onlardan icab sebebi ile çıkmıştır. Ayrıca bunlar, yaratılmışların varlığını akl-ı faale bağlamışlardır. Bu tür akıl dahi, vehimlerinden başka bir yerde sabit olmadığı gibi, kendilerine yaptığı bir şey de yoktur. Onların fasit inançlarında Yüce Sübhan Hakka karşı bir alâka dahi yoktur. Bunun için de, mustar kaldıkları zaman, akl-ı faale iltica ederler; asla Yüce Sübhan Hakka müracaat etmezler. Zira onların fasit zanlarına göre; Yüce Sübhan Hakkın hadiselerin meydana gelmesinde bir dahli yoktur. Fasit zanlarına göre: Hadiselere icad eden, o akl-ı faaldir.

Onların bu fasit zanlarına göre: Akl-ı faale dahi müracaat etmemeleri gerekir; zira onun da, belâlarını def etmekte bir ihtiyarı yoktur. Bu şakiler, fesatta ve ahmaklıkta, dalâletteki fırkaların tümünden ileridirler. Zira, küffar, Allah-ü Taâlâ'ya iltica eder; belânın defini ondan taleb ederler. Amma, bu sefihler öyle değildir. Diğer dalâlette kalan erbab-ı belâhet fırkalara nazaran, bunlarda iki şey fazladan vardır:

BİRİNCİSİ: Ahkâm-ı münzeleyi inkâr eder kâfir olurlar. Peygamberlerin haberlerine inatlasın düşman olurlar..

İKİNCİSİ: Tehlikeli maksat ve taleplerinin isbatı için, batıl şahid ve deliller uydurup fasit mukaddimeler tertip ederler..

Maksatlarının isbatı için, bunlardan sudur eden fesat, asla hiç bir sefihten sudur etmemiştir.

Şöyle ki: Bunlar, işlerin oluşunu, semaların ve yıldızların harekeline ve vaziyetlerine bağlamışlardır. Halbuki semalar ve yıldızlar, bütün vakitlerde mustarip ve mütaharriktirler. Böylece, gözlerini, semaları yaratandan, yıldızlan icad edip hareket ettiren ve kendi işlerini dahi tedbir eden Yüce Zat'tan yummuşlardır. Hadiselerin oluşunu. Yüce Zat'a dayandırmayı uzak bulmuş, ondan yüz çevirmişlerdir.

Bunların, akıldan uzaklığı o kadar çok ki!. Bunların hizlanda kalışları, saadetten mahrum oluşları o kadar şaşırtıcı ki!.. Bunlardan daha sefihi ve daha ahmakı dahi, onları zeki ve erbab-ı fatanet sayanlardır. Bunların muntazam ilimleri arasında hendese ilmi vardır. Bu dahi, anlatılan manada bir şey vermez; geçerli bir yanı da asla yoktur.

Üçgen şeklin toplamı, üç dik çizginin ikisine müsavi olması, ne şeye lâzım olur ve faydası nedir? Canları mesabesinde tuttukları şekl-i arusî ve şekl-i memuni hangi garaza bağlıdır? Tıp ilmi, nücum ilmi, ahlâkı güzelleştirmek ilmi, bunların en şerefli ilimleri arasında sayılır. Amma, bunların her biri geçmişte gelen peygamberlerin kitaplarından aşırılmıştır (Resulûllah efendimize ve onlara salât selâm). Bunlarla, batıl işlerini terviç ettirmeye girişmişlerdir.

Nitekim, İmam-ı Gazali Rh. Elmünkızü mined-dalâl adlı eserinde bunları sarahaten anlatmıştır.

Delillerde ve burhanlarda, şeriat ehli ve peygamberlere tabi olanların yanılması pek zararlı olmaz. Zira, bunların esas işlerinin dayanağı, peygamberlere mü'cabaattir. Zira bunlar ancak, delilleri ve burhanları; yüksek taleplerini isbat için getirirler ki bu: Teberru yolludur. (Yani: Hiç de kendilerine böyle bir şey vacip değildir.) Halbuki, onlara yeterli olan, o büyük zatlara uymaktır.

Bu şakilere gelince, boyunlarını uymak bağından sıyırdılar; delillerle de isbat yoluna saptılar. Böylelikle de, hem dalâlette kaldılar; hem de başkalarını dalâlete sürüklediler..

(...)

Bir şiir:

Sefihliktir felsefe ekseriyetle, hem de;
Tümü, zira her hüküm ekseriyetedir de...


Allah-ü Taâlâ, onların kötü itikadlarının zulmetinden bizleri kurtarsın...


Ben de içgözlemin kurbanıyım.
Sylvia Plath

Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi...
Samuel Beckett

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece...
Aşık Veysel

Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür.
Maurice Blanchot

İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir.
Lacan

Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..?
Marilyn Monroe

ex nihilo nihil fit
il n'y a pas de hors-texte
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 09-09-2017, 18:11
ozgur_beyin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ozgur_beyin ozgur_beyin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 07 Sep 2006
Mesajlar: 5.929
Standart

çiçek aşısınım bulmuş

sorun cahil olman değil , kendini alim sanman
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 09-09-2017, 20:12
Karanlıktan aydınlığa Karanlıktan aydınlığa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Jul 2017
Mesajlar: 498
Standart

Mektubat ı biraz okudum. Beni rahatsız eden bir şeyler oldu, okumayı bıraktım.
Bunlardan bazıları : Cennette Allah'ı göreceğiz ama ben görmek istemiyorum ifadesi , Mektubat 'ın 211.mektubunda yazdığı cevap ...vs

''senin derdin ne biliyor musun cevap yetiştirmenin seni büyük adam yaptığını sanıyorsun''
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 17-11-2017, 00:49
pianola - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pianola pianola isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
 
Üyelik tarihi: 22 Oct 2014
Bulunduğu yer: Platon'un Mağarası
Mesajlar: 1.906
Standart

İmam-ı Rabbani, Mektûbat 1/6 Diyor ki
(...) bu yolda ilerlerken, Allah-û Tealâ'nın İsm-i Zâhirleri o kadar çok tecelli etti ki, her şeyde ayrı ayrı göründü. Hâttâ kadınlar şeklinde, onların organları halinde ayrı ayrı zahir oldu.


Ben de içgözlemin kurbanıyım.
Sylvia Plath

Her bir sözcük, sessizlik ve hiçbirşeyliğin içinde gereksiz bir leke gibi...
Samuel Beckett

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece...
Aşık Veysel

Tekrar ede ede bitirilemeyen keşif, tekrar ede ede bitirememenin keşfine dönüşür.
Maurice Blanchot

İletişim, bir iletişimsizlik düzeneğidir.
Lacan

Sonuçta hepsi kendini kandırmaktan ibaret, öyle değil mi..?
Marilyn Monroe

ex nihilo nihil fit
il n'y a pas de hors-texte
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:29 .