saroz´isimli üyeden Alıntı
İslami bakış ile eğitildiğim Türkiye de putperestlik, ucubelerin, gerizekalıların inandığı , uzak durulması gereken bir din olarak ifade edildi. Hissettirildi.
|
Sevgili saroz ;
Sen hatırlamazsın,
çünkü o dönemde sitemizde yoktun.
Sitemizde bir başlık vardı
"
Putlar gerçekten kırıldı mı ?" idi başlığın adı.
Put denildiğinde,
genelde akla,
tahta,taş,demir vb maddelerden yapılan "
Nesnel" bir varlık ve bunun çevresinde tapınma geliyor ne hikmetse.
Oysa herşey ama herşey düşünsellikten başlamaz mı ?
eskilerin deyimi, ile "
Kuvveden fiile çıkıyor." olmuyor mu ?
İslami bir bakış ile büyütüldüğünü ifade ettin.
Istanbulda,
Rumeli kavağına giderken,
"
Telli baba" diye bir yer vardır.
Eyüp semtinde de,
"
Eyüp cami"
diğer bir çok semttede
bir çok yatır vardır.
Şimdi buralarda oluşan olaylarla,
Kabedeki putlara yapılan "
Ritüeller"i,
şöyle bir düşünecek olur isek,
"
Yok birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı bankasıyız."
vari
"
Eski dostu yeni kılıkta"
tanıma şansımız olabilir.
Kabedeki 360 puttan bazılarının,
Önceki İlahi Elçilerin zamanında "
YAŞAMIŞ" olan,
Hıristiyanlıktaki Havariler,
Müslümanlıktaki sahabeler
gibi,
"
SALİH insanlar"ın adları olduğunu anlamak,bilmek
bize neyi çağrıştırır acaba ?
İkinci meseleye gelince,
1.Constantinius aslında Roma'nın generallerinden biridir.
İmparator öldükten sonra,
imparator olmak için diğer general ve ordusu ile savaşa girer.
M.S 313 Yılında,
aralarındaki yapılan savaşta ordusunun çökmek üzere olduğunu gördüğünde şöyle bağırır
"Hıristiyanların haç'a gerilmiş Tanrısını gördüm.Bize zafer vadetti.Zaferi kazanırsak ben de O'na inanacağım."
İşte bu sözün nedeni konusunda iyice düşünmek gerekmektedir.
Bu söz,
geçmişe göz olan tarihin de şahitliği ile,
300 yıl boyunca yapılmadık işkence,vahşet ve zulüm kalmayan,
Hıristiyanların varlığı,
dolayısı ile,
Hıristiyanlığı kullanılması neticesinde artı motivasyon sağlama akıllığınıdan başka bir şey değil gibi.
Din denilen olgunun,
Hıristiyanlık bazında ele alacak olur isek,
Yahudilerin tüm reddine,
Romanın tüm vahşetine karşı,
300 sene boyunca,
İnsan ruhunu bu kadar ele geçirme gücüne sahip olma durumu ile,
Bir Bahai olarak,
Bahai tarihinin de izlediği yolu karşılaştırdığımda,
"
Eski dostu yeni kılıkta tanımak" deyiminden yola çıktığımda,
İşte beni hala bir inanır olma konumunda tutan şey,
tam da budur.
300 sene her türlü işkence,vahşet ve zulüma maruz kalıp,
inançlarını canları pahasına koruyan insanların varlığı hala tüylerimi diken diken eden bir durumdur.
Tüylerimi diken diken eden öteki durum da,
ne yazık ve hazinki,
bu durumdan emperyalistlerin faydalanmaları
ve dini kullanarak insanlığı kendi istekleri doğrultusunda yönetme gücü kazanmalarıdır