Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 10-08-2008, 20:57
yucemanitu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
yucemanitu yucemanitu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jun 2008
Mesajlar: 3.591
Standart Bu Sorulari Yanitlayabilen Var Mi?

Sadece Bakara Suresindeki çelişkilere kani olsam hemen kelime-i şehadet getirir Müslüman olurum. Yok mu sevap kazanmak isteyen?


BAKARA SURESİ



Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (3) Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar. (4) İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır. (5) Şüphesiz, inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar. (6) Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onlaradır. (7) Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır. (10) İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır. (16)
(Peki, şu halde sorulmaz mı bu ayrım neye göredir? Neden bir kısım Allah sayesinde inanıp kurtulurken yüce yaratıcı diğerlerini bu hidayetten mahrum kılıyor? Dahası neden hidayet bulmasınlar diye kalplerini, gözlerini, kulaklarını mühürlüyor ve hastalıklarını arttırıyor? Bir de hasta oldukları için onları bir güzel yakıyor? )
Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. (20)
(O halde bu inanmama marazları da giderilebilirdi. Allah neden inanmalarını sağlamak yerine cehenneme atmayı seçiyor?)
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız. (21) (İyi de yukarıdaki ayette “uyarsan da fark etmez” idi şimdi bu uyarı da ne oluyor?)
O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah'a eşler koşmayın. (22) (Göğün yukarda yerin aşağıda olduğu, yağmurlarla bitkilerin yetiştiği o zamanlar bilinmiyor muydu? )
Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'an)'den şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın. (23) Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının. (24) (Bu meydan okumaya cevap veren bazı şairler bunu denedikleri için neden öldürüldüler?)
Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkâr edenler ise, "Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?" derler. (Evet, 22. ayet gibi herkesçe bilinen şeyleri söyleyerek Allah neyi ispatlayabilir? Bu kitap eşsiz güzellikteyse neden eleştiriler Allah’ı rahatsız ediyor? )
Ve O, her şeyi bilendir. (29) (Şu halde bu soruların cevabını da vermesi gerekmez miydi?)
Hani Rabbin, Meleklere: "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah "Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedi. (30) (Şöyle bir dünyaya bakın ve varın düşünün melekler mi daha iyi bilmiş Allah mı?)
Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu. (34) (Yaratıcı neden bir yaratığın bir diğerine secde etmesini istemiş? Allah’tan başkasına secde neyi amaçlar ve hoş bir şey midir? )
Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." (35) (O halde Allah bu ağacı yaratmasaydı daha iyi olmaz mıydı? )
Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, ki ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca benden korkun. (40) Yanınızda olan (Tevrat)ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin; onu inkâr edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca benden korkun. (41) Hakkı batıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz. (42) (Onlar da hakkı biliyor ve Kuran Tevrat’ı doğruluyor. Şu halde Yahudilerle neden cihat edildi? )
Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız? (44) (Bundan rahatsız oluyorsa Allah kâfirlerin kalbinde kendi yarattığı mührü kaldırabilir, neden bunu yapmıyor da üstüne bir de şikâyet ediyor?)
Hani Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiş ve (böylece) zalimler olmuştunuz. (51) (Şimdi bu kırk gece için sözleşme de ne? Ne için söz verilmiş ne yapılmış bunlar niçin belirtilmemiş?)
Hani Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" dedi. (67) "Rabbine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın" dediler. (Musa, Rabbine yalvardıktan sonra) "Şüphesiz Allah diyor ki: O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı)dır. Artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin" dedi. (68) (Bu sefer) dediler ki: "Rabbine adımıza yalvar da, bize rengini bildirsin." O: "(Rabbim) diyor ki: O, bakanların içini ferahlatan sarı bir inektir" dedi. (69) (Onlar yine "Rabbine adımıza yalvar da, bize onun niteliklerini açıklasın. Çünkü bize göre sığırlar birbirine benzer. İnşaallah (Allah dilerse) biz doğruyu buluruz" dediler. (70) (Bunun üzerine Musa, "Rabbim) diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. (O zaman): "Şimdi gerçeği getirdin" dediler. Böylece ineği kestiler; ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı. (71) Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz ve bu konuda birbirinize düşmüştünüz. Oysa Allah, gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı. (72) Bunun için de: "Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun" demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız. (73)
(Bu sığır güzellik yarışmasına mı katılacak neden alelade bir sığırı kesin demiyor yoksa başka türlü olan sığırın parçası diriltemez mi?)
İman edenlerle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki: "Allah'ın size açtık (açıkladık) larını, Rabbiniz katında size karşı bir belge olsun diye mi onlarla konuşuyorsunuz? Hâlâ akıllanmayacak mısınız?" (76)
(Yine şikâyet etmiş hem kafir yarat kalbini mühürle hem de şikayet et.)
Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler. (78) Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına. (79)
(Bak sen peygamberlik iddia eden başka ümmiler de varmış. Onlar da kitap yazdırabiliyormuş. İşte sure işte ayet )
Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hâlâ (buna) şahitlik ediyorsunuz. (84) Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz. Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, Kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. (85)
(Bu kısma bakarsak Muhammet gaza üstüne gaza yaparak Allah’a karşı gelmiş.)
Dediler ki: "Bizim kalplerimiz örtülüdür." Hayır; Allah, inkârlarından dolayı onları lanetlemiştir. Bundan dolayı pek azı iman eder. (88)
(İyi de yukarıda onların kalbinin mühürlü olduğunu Allah söylüyor şimdi bu hayır ne?)
(Onlara) De ki: "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?" (91)
(Bu soruyu aslında bu senaryoyu kim yazdıysa ona sormak lazım.)
Ant olsun, Musa size apaçık belgelerle geldi. Sonra siz onun arkasından buzağıyı (tanrı) edindiniz. İşte siz (böyle) zalimlersiniz. (92)
(Kalbimizi mühürleyen kimse onun sayesinde zalimiz. )
De ki: "Eğer Allah katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, (ve) doğru sözlüyseniz, öyleyse hemen ölümü dileyin." (94) Oysa onlar, önceden ellerinin takdim ettiklerinden dolayı onu (ölümü) hiç bir zaman kesin olarak dilemeyeceklerdir. Allah, zalimleri bilendir. (95)
(Ey Muhammed doğru sözlü isen sen neden ölümü dilemiyorsun? Diye bir karşılık almış olması çok muhtemel bir laf )
Ant olsun biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkâr etmez. (99) Ne zaman bir ahitte bulundularsa, içlerinden bir bölümü onu bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler. (100)
(O zaman kalplerini mühürlemeseydin. Hem mühürleyip sebep ol hem yine şikâyet et.)
Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiç bir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi. (102)
(Burada ne anlatılıyor şimdi anlayabilen anlasın )
Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiç bir ayeti neshetmez (hükmünü yürürlükten kaldırmaz) veya unutturmayız. Bilmez misin ki Allah, gerçekten her şeye güç yetirendir. (106)
(Demek ki Allah hata yapıp sonradan ayetleri değiştirebiliyor bu arada 80. ayette “Allah asla ahdinden dönmez” diyor)
Yoksa daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkâr ile değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış olur. (108)
(İşte bu gözdağı olmasa insanlar sorgular ve hiç kimse Kuran’a iman etmez.)
Dediler ki: "Yahudi veya hristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez." Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: "Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı (burhan) getirin." (111)
(O zaman Muhammed de kanıt göstermeli.)
Yahudiler dediler ki: "Hristiyanlar bir şey (herhangi bir temel) üzere değillerdir"; hristiyanlar da: "Yahudiler bir şey üzere değillerdir" dediler. Oysa onlar, Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de, onların söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Artık Allah, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde aralarında hüküm verecektir. (113)
(Kimin haklı olduğunu şimdi –o zaman- söylese daha iyi olmaz mı? Allah’ın dediğine uyarlar neden kıyamet gününe kadar doğruyu saklıyor da sonra yanlış bilene azap ediyor)
Allah'ın mescidlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azab vardır. (114)
(El cevap: Beni Mustalık gazasında dışarıya boşalanlar onlardan daha zalim olabilir.)
Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir. (115)
(O halde namaz kılarken neden Kâbe’ye dönüyoruz?)

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (117)
(Şeytanın kibirlenmesine, Adem ile Havva’nın zalimlerden olmasına, kafirlerin azmasına da karar veren odur. Hatta bazı insanların Kuran’ı reddetmesine karar veren de odur. Onları cehennem denilen pide fırınında yakacak olan da odur. Ne adalet ama!)
Bilgisizler, dediler ki: "Allah bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?" Onlardan öncekiler de onların bu söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Biz, kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apaçık gösterdik. (118)
(Açık olan hiçbir şey yok ortada. Bilgisizler çok doğru söylemiş )
Allah'ın boyası... Allah(ın boyasın)dan daha güzel boyası olan kimdir? Biz (yalnızca) O'na kulluk edenleriz. (138)
(Ne boyası, bu da ne şimdi? Allah ressam mı?)
De ki: "O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, bizimle Allah hakkında (sözde kanıtlarla) tartışmalara mı giriyorsunuz? Bizim amellerimiz bizim, sizin de amelleriniz sizindir. Biz, O'na gönülden bağlanmış (muhlis) olanlarız." (139)
(Senin kanıtın ne ey Resulullah? Yoksa kanıt bu çelişkiler mi?)
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir." (142)
(Koyun gibi kör körüne inanan değil soran ve sorgulayan “beyinsiz” öyle mi? Bu arada cevap da çok ikna edici. )
Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. (149) (Şimdi 115. ayete tekrar bakın.)
Umulur ki hidayete erersiniz. (150) (Hem mühürleyip hem de hidayete ermemizi um. Bu baya ilginçmiş. )
Gerçekten, apaçık belgelerden indirdiklerimizi ve insanlar için Kitapta açıkladığımız hidayeti gizlemekte olanlar; işte onlara, hem Allah lanet eder, hem de (bütün) lanet ediciler. (159)
(Kim bu “bütün lanet ediciler” ?)
Ancak tevbe edenler, (kendilerini ve başkalarını) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar(a gelince); artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim. (160) Şüphesiz, inkâr edip kafir olarak ölenler, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir. (161) Onda (lanette) süresiz kalacaklardır, onlardan azab hafifletilmez ve onlar gözetilmezler. (162) Sizin ilahınız tek bir ilahtır; O'ndan başka ilah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir (bağışlayan ve esirgeyendir). (163)
(Bağışlar yok yok bağışlamaz, bağışlar bağışlar yok bağışlamaz… Sonsuza dek lanetleyip azap edecek öyle mi? Ne kadar bağışlayıcı! Yoksa 163 böyle diyorsa 161 ve 162 nesh mi edildi?)
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (164)
(Bunlar da herkesçe bilinen şeyler rüzgâr eser, gemi yüzer, gökte de bulut vardır.)
İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler. (171)
(Allah böyle öfke nöbeti geçirip hakaretler yağdırmaz. Bu laflar sıradan bir insanın sözlerine benziyor)
O, size ölüyü (leşi)- kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla (ölmeyecek oranda yiyebilir), ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (173)
(Leş ve kan hijyenik değil de domuz neden haram?)
Allah'ın indirdiği Kitaptan bir şeyi gözardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azab vardır. (174)
(Bu da ne yoksa Muhammed Kuran’dan para mı kazanıyordu? İnsanlar yeme içmeden kısıp ona para mı veriyordu? 78 ve 79. ayetlere tekrar bakalım şimdi: Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler. (78) Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına. )
…Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın… (187)
(Nerden bilsin kitabın yazarı kutuplara yaklaşıldıkça fecir vakti yok da beyaz geceler var.)
Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (192)
( Hudeybiye’den sonra onlar savaşa son vermişti. Öyleyse Mekke’yi alan Muhammed Allah’ın buyruğuna karşı geliyor.)
Bu kadarı yeter daha ilerileri yazmaya gerek yok zaten uzun oldu. Bir tek surede bu kadar çelişki nasıl var? Şüphesiz ki düşünenler için bunda büyük bir ibret vardır .

SAPERE AUDE!
"Cehennemliklerin en hafifi azaplısı ayaklarına ateşten iki nalın giydirilmiş olan kimsedir. Bu nalınlar o kimsenin beynini tıpkı bir kazan gibi kaynatırlar. Kulakları kor, azı dişleri kor ve kirpikleri yalazdır. Karın boşluğundaki iç organları eriyip ayaklarından akar. Bu kişi en hafif azaplı cehennemliklerden biri olduğu halde en ağır cehennem azabını çekenlerden biri olduğunu zanneder." (Müttefekün Aleyh)
"Onların derileri pişip yandıkça azabı duymaları için onlara yeni cilt giydiririz." (Nisa; 56) Hasan-ı Basri şöyle demiştir: "Onların derileri günde yetmiş bin kere yanar ve yenilenir."
Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurmuştur: "Cehennem ehlinin alt çeneleri göğüsleri üzerine iner, üst çeneleri de alınlarına kadar çıkar. Bundan sonra sırıtan bir kelle halinde kalırlar." (Tirmizi)

Allah işkence edenlerin en hayırlısıdır.
http://kloroben.blogspot.com/

http://blog.radikal.com.tr/Bloglar/malumat-i-siddik
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 10-08-2008, 21:06
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart

Evet düşünenler için bunda ibret vardır ama inananlar için değil

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 10-08-2008, 21:12
çakırcalı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
çakırcalı çakırcalı isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 07 Aug 2008
Mesajlar: 467
Standart

aydoe´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Evet düşünenler için bunda ibret vardır ama inananlar için değil
"İnananlar için bunda ibret vardır, düşünenler için değil" olacaktı sanırım dostum
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 10-08-2008, 21:27
K.C. - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
K.C. K.C. isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 02 Jun 2006
Mesajlar: 4.587
Standart

çakırcalı´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"İnananlar için bunda ibret vardır, düşünenler için değil" olacaktı sanırım dostum
Yok,
bence de aydoe'nin dediği gibi
O ayetlerdeki ibratliği ancak düşüne(bile)nler bulabilir.

YILDIZLAR ATEŞ BÖCEĞİ SANILMAKTAN KORKMAZLAR

http://kadinislamadalet.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 10-08-2008, 21:49
walla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
walla walla isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Aug 2006
Bulunduğu yer: Ben anadolunun her karış topragindan, suyundan, güneşinden ve havasından doğdum, ben anadoluyum...
Mesajlar: 1.692
Standart

Düşünmeye bile gerek yok. Apacık kuranın zırva oldugu ortada. bunu anlamak icin alim olmak gerekmez.
Olay menfaat dunyası, inanacaklar ki cıkar saglasınlar.

Bedenimin her zerresi Anadoludur. Ben anadolunun her karış topragindan, suyundan, güneşinden ve havasından doğdum, ben anadoluyum...
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 10-08-2008, 22:04
çakırcalı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
çakırcalı çakırcalı isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 07 Aug 2008
Mesajlar: 467
Standart

titanatlas´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sadece Bakara Suresindeki çelişkilere kani olsam hemen kelime-i şehadet getirir Müslüman olurum. Yok mu sevap kazanmak isteyen?


BAKARA SURESİ



Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (3) Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar. (4) İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır. (5) Şüphesiz, inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar. (6) Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onlaradır. (7) Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır. (10) İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır. (16)
(Peki, şu halde sorulmaz mı bu ayrım neye göredir? Neden bir kısım Allah sayesinde inanıp kurtulurken yüce yaratıcı diğerlerini bu hidayetten mahrum kılıyor? Dahası neden hidayet bulmasınlar diye kalplerini, gözlerini, kulaklarını mühürlüyor ve hastalıklarını arttırıyor? Bir de hasta oldukları için onları bir güzel yakıyor? )
Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. (20)
(O halde bu inanmama marazları da giderilebilirdi. Allah neden inanmalarını sağlamak yerine cehenneme atmayı seçiyor?)
Çünkü Allah, cehennem için de bir çok cin ve insan yaratacağına dair ant içmişti ve o kalpleri ve kulakları mühürlü, gözleri perdeli olanlar, Allahın yarattığı cehennemlik insanlar, dostum. Onlar ağzıyla kuş tutsa kaçarları yok yani, baştan göze kestirilmişler
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 10-08-2008, 22:07
çakırcalı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
çakırcalı çakırcalı isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 07 Aug 2008
Mesajlar: 467
Standart

K.C.´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yok,
bence de aydoe'nin dediği gibi
O ayetlerdeki ibratliği ancak düşüne(bile)nler bulabilir.
Olur mu dostum? Düşünen adam, güler geçer; inanan adam ibret alıp secdeye kapanır! Ama aslında haklısınız, düşünen adam da bundan ibret alır. Bunlara dahi inanan insanlar var diye. Yani şu durumda Allah (SAV) bir konuda da olsa doğru söylemiş mi oluyor?

NOT: SAV'yi bilerek söyledim. Koskoca allah sadece C.C. demek çok basit kalıyor SAV daha gösterişli

Konu çakırcalı tarafından (10-08-2008 Saat 22:10 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 10-08-2008, 23:32
gozeneli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
gozeneli gozeneli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Feb 2008
Bulunduğu yer: gozeneli@kolay.net
Mesajlar: 482
Standart

Sayın Titanatlas

(Siz Kuran'ı anlamıyorsunuz bakın yeryüzünde milyarlarca inan var siz onlardan daha iyi mi biliyorsunuz? Sizin gözünüz, kalbiniz mühürlü, siz Kuran'ı Kuran'da ne yanlış var diye okuyorsunuz. Olur mu? Kuran'daki yanlışlıklar küçük şeyler, o hatalara bakmayın önemli olan Allah birdir. Ya birdirin Arapçası ne? Sakın ha Tanrı demeyin onun adı pardon ismi Allah'tır)

Yukardakileri Aspendos zaman harcamasın diye ve boş yere emek vermesin diye ben yazdım zati Aspendos'un yanıtları aynı hep pastin mi yapıyor ne?

İNANMAK BİLMEK DEGİLDİR.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 10-08-2008, 23:44
Aheste Aheste isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 17 Apr 2008
Mesajlar: 222
Standart

1.

‘’Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır.’’

Ayette hidayet bulamasınlar diye gözlerini, kalplerini mühürlüyorum gibi bir ifade yok, bir önceki ayet ile birlikte değerlendirirsek; inkar ettikleri için kalpleri ve gözlerinin mühürlendiği sonucuna ulaşabiliriz.

‘’Şüphesiz, inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır.’’

2.

‘’Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.’’

Allah isteseydi, herkes inanır, iman ederdi; demek ki, iman ile sınanıyoruz!
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 11-08-2008, 00:46
K.C. - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
K.C. K.C. isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 02 Jun 2006
Mesajlar: 4.587
Standart

Allah isteseydi, herkes inanır, iman ederdi; demek ki, iman ile sınanıyoruz!
Aynı noktaya farklı yerlerden bakınca farklı görünüyor.

Allah isteseydi, herkes inanır, iman ederdi; demek ki.....
Allah istemiyor,
demek ki
Allah "andolsun biz insanların çoğunu cehennem için yaratmışızdır" ayetini söylerken, daha yaratma anında bile cehennem için kul yarattığını (ve istemeyeceğini) itiraf ediyor.

Daha bizler ortada yokken bile bunu söyleyebiliyorsa "isteseydi" sözünün yaratmadan sonra vuku bulması söz konusu olamazdı. baştan cehennem için insan yaratanın "doğru yola sokmak istemesi, herkesi cennetlik yapmak istemesi" düşünülebilir mi?
kısaca
i.s.t.e.m.i.y.o.r.

YILDIZLAR ATEŞ BÖCEĞİ SANILMAKTAN KORKMAZLAR

http://kadinislamadalet.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:45 .