Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 15-06-2022, 19:25
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Kapitalizm değişime direniyor, olan da bu. Devrimler, evrimlerin sıçrama noktasıdır, kısaca kendiliğinden evrimleşmez, ancak evrime bir bütün olarak bakıldığında, zaten her form-yapı değişim süreci devrim sürecidir. Yani öyle bir nokta-sürece gelinir ki, değişim aniden açığa çıkar, diyalektik. Örneğin bir türün oluşması için diyelim ki milyon yıl geçti, orada yaşanan birikim artık eski form yapıyı başkalaştıracak düzeye eriştiğinde, yeni form aniden belirir. Kısaca eşik dediğimiz olgu. Kapitalizm doğaya uygun olan değil aksine feodalizm gibi direnen bir sistemdir.

Doğada iradi üretim yoktur, üretim insanla başladı, dolayısıyla üretim ilişkileri de 10-14.000 yıllık bir dönemi kapsar ve doğaya direndiği ölçüde var olagelmiştir. İnsanın da evrimi açısından 12-14.000 gibi süreçler yenidir, dolayısıyla bu süreçlerde köleci, feodal ve kapitalist üretim ilişkileri yaşanmıştır. Doğa ise karşılık beklemez, dolayısıyla üretmek için insanın asıl ihtaç duyduğu şey emektir, hal böyle olunca kapitalizm gibi üretim ilişkileri, doğaya karşı direnerek var olabilirler ve mutlak olamazlar, aynen feodalizmin de mutlak olmadığı gibi... Zira doğa karşılık beklemiyor, sarfedilmesi gereken ise emektir. Kendin ve doğa için çalış, emeği böyle sarfet, bu doğal olandır. Başkalarının sömürü esaslı çıkarları için emek sarfetmek, doğa-insan ilişkisine terstir, zira arada kimse yoktur. Yani doğa açısından başkasının sırtından geçinmek gerekmiyor-böyle bir şart yoktur. O halde doğal olduğu iddia edilemez, şart emektir ve doğaldır. Kısaca doğa açısından, emek sarfetmek gerekli ve yeterli... Her üretim ilişkisi, kendi tipinde insan, toplum oluşturmak için çalışır, savaşır ve çatışır, bu doğaya karşı bir direnç eylemidir de. Dolayısıyla evrimin yönünü zoraki direnen belirleyemez, koşullar belirler ve toplumlar da koşulların dayatımına uzun süre direnemezler, değişmek zorundadırlar...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 16-06-2022, 00:42
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kapitalizmle uyumu belki yüzbinlerce hatta milyonlarca yıl sürebilir ama bu onu daimi yapacağı anlamına gelmez.
Mevcut ekonomik sistem bir gün çökecektir evet bu değişimin kaçınılmaz bir sonucu.
Bir pandemi bile ekonomik sistemleri ne hale getirdi gördük. Şimdi enflasyondan dolayı Fed faiz artırıp duruyor. Her seferinde bir şekilde sistemi ayakta tutmaya çabalıyorlar. Öyle bir gün gelecek ki bu çabalar işe yaramayacak.
Ammaaa ben bu çöküşü kapitalizmin sonu olarak değil güncellenmesi olarak tanımlarım. Güncelleme sonrası belki vahşiliğini azaltır.

bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
...ilk sistem ilkeldi ama bir komünizm sistemiydi....
...İnsanlar daha mağarada yaşarken bile komünist sistemi yaşıyor olmasını...
Dikkat ettiysen komünizm kelimesini ''ilkel, mağara devri'' gibi kelimelerle kullandın. Evet öyleydi. Kapitalizmin çökmesi bizi ilkel döneme götürür.
Konu başlığı Einstein iken sözünü hatırlatalım ''sıradaki dünya savaşı hangi silahlarla yapılır bilmem ama ondan sonraki taş ve sopalarla'' demişti. Hah işte taş ve sopalarla savaşacak hale gelirsek ancak komünizme dönüş ihtimali oluşur.

Bak mesela bugün Antalya Belek'te bir otel gördüm. https://www.maxxroyal.com/tr/Search
Oda fiyatları 100bin ile 500bin lira arası değişiyor. Bu odaları görünce şahsen yaşasın kapitalizm dedim. Ben de gidemiyorum bu arada, belki hiçbir zaman gidemeyeceğim ama böyle imkanlar sadece kapitalist sistemde var olabilirdi. ''Lüks konfor'' kavramını kapitalizm insanlığın hizmetine sunuyor. Elbette insanlığın tamamı yararlanamayacak, olması gereken de bu zaten.
Kapitalizm bana heyecan veriyor, herkese vermeyebilir tabi.
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 16-06-2022, 19:19
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.730
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ammaaa ben bu çöküşü kapitalizmin sonu olarak değil güncellenmesi olarak tanımlarım.
Bu görüşünü

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Güncelleme sonrası belki vahşiliğini azaltır.
Bu şekilde yorumlamış olman, kapitalizmin gerçek yüzünü biraz anladığının itirafı niteliğindedir.
Bu senin açından bir gelişme sayılabilir.

Lakin şu gerçeğin pek farkında olmadığını da gösterir.
Kapitalizm varlığından bu yana zaten hep güncelleniyor.
Köleci, feodal, demokrasi, sosyal demokrasi, liberal, neoliberal gibi çeşitli şekillerde güncelleniyor ve bu güncellemeler zorunlu olan yani tepki karşısında yapılan güncellemelerdir.
Bu güncellemeler zorunlu da olsa gücünü kaybetmiyor, ancak gittikçe alternatif güncellemelerin sayısı azalıyor.
Yani çözümsüzlüğe ve sürekli taviz vermek zorunda olan bir kapitalist sisteme doğru gidiyor.
Bu aynı zamanda uzun soluklu da olsa her güncelleme kapitalizmin bir adım daha eriyeceğini gösterir.

Ayrıca şu anda dünyada kimsenin kapitalizmin sonunu getirmek gibi bir çabası yok.
Bütün çabalar biraz daha adalet, biraz daha sosyal yaşam ve biraz daha dengeli bir eşitlik istiyorlar. Yani bir nevi AB ülkeleri gibi olsun isteniyor.
AB ülkelerinin bugünkü refahı en az 500 yıl mücadele sonucu kazanıldığı düşünülürse bizim gibi ülkeler en iyimser zamanı 200-300 yıl daha sürebilir.
Çünkü kapitalist sistem bütün alternatifleri yaşamadan bizim arzuladığımız toplumsal devrim mümkün görünmüyor
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 16-06-2022, 21:34
dine mine ne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dine mine ne dine mine ne isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 May 2015
Mesajlar: 1.529
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kapitalizm değişime direniyor, olan da bu.

İnsanları mülksüzleştirmeye zorlayan paranın gücüdür, bu yüzden kapitalizmin değişime nasıl direnebildiğini tam olarak anlamış değilim. Analizinizde, paranın gerçek gücü bir şekilde eksik kalıyor. Bu prosedürdeki itici güç saf felsefe değil, belirleyici gücün para aracılığıyla gerçekleştirildiği gerçeğidir. Bunu görmeniz lazim.

Yapay Korona salgını dünyayı bu duruma getirdi. Dünya Ekonomik Forumu "Büyük Sıfırlama "dan söz ettiğinde, kaçınılmaz olarak kendi gücünü garanti altına alacak yeni bir dünya düzeninden başka bir şey istememektedir. Kapitalizme yönelik eleştirel tutumunuz, olup bitenlerin yanlış bir analizidir. Eğer doğallıktan bahsedecekseniz, sistemin evrensel geliri hakkında da birkaç söz sarf etmelisiniz.

Bugün büyük şirketler için "uluslar üstü örgütler" aracılığıyla küresel etki yaratması çok daha kolay. Bu gidişat, eleştirel gazetecilerin analizlerini doğrulamaktadır. Sözde aydınlar siyasi sistemlere sızmakta ve böylece insanları yönetmek istemektedirler. Özgür gazeteciler tarafından yapılan eleştirel analizler, insanlığa karşı bir komplo olduğunu yıllar önce kanıtlamıştır.

Kanıtlar çok fazladır ve eğer hala ideolojik ve ekonomik olarak etkilenmemiş, geniş çapta erişilebilir bir medya olsaydı, vicdansız bir azınlık tarafından ele geçirilmeleri uzun zaman önce ifşa edilir ve sona erdirilirdi. Ancak, olağanüstü zamanlarda yaşıyoruz. Sırlarını açıklamakta isteksiz oldukları gibi, tipik narsis kibirleriyle hükümetleri devirmiş olmakla da övünüyorlar.

Küreselci düşüncenin ana hedefi küresel bir sosyalist düzenin kurulmasıdır. Konuya doğru açıdan bakıldığında, kapitalizm ve komünizmin ortak hedefinin küresel sosyalizm olduğunu görmek zor değildir. Küresel sosyalizm tek bir küresel ulus, dil ve yasa için çabalar. Dindarlığın ve milliyetçiliğin yok edilmesi, küreselleşmeci düşünürler tarafından bunun için temel bir önkoşul olarak görülmektedir. Aslında bu tam da küreselcilerin dünyada kurmak istedikleri tek bir din modelinin yapısı olarak görülebilir ve ulusal yapılar da bu modele göre tek tip hale getirilmek istenmektedir.

İcat edilen pandemi dönemi, küreselci düşünürler tarafından küresel sosyalizme geçiş için bir aşama ve araç olarak kullanılacaktı. Bir yandan, salgının neden olduğu varsayılan ancak gerçekte salgınla çok az ilgisi olan çeşitli yasakların toplumlar üzerinde yarattığı baskılara karşı toplumların tepkilerini ve kontrol edilebilirliklerini ölçmek istediler. Küreselcilerin, toplumların ve insanların bu kadar büyük bir kısmının yasaklara ve baskılara direneceğini ve baskıların istenilen sonuçları vermeyeceğini beklemediklerini söyleyebiliriz.

Toplumları ve devletleri küresel kurumlara bağımlı hale getirmek, bu kurumları kontrol eden küreselci düşünürlerin hedefidir. Devletlere dayatılan borçlar ve imzalamak zorunda bırakıldıkları çeşitli anlaşmalarla, devletlerin ve toplumların borçlarını ve yükümlülüklerini yerine getiremez hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Bu şekilde devletler ve toplumlar küresel kurumların etkisi ve kontrolü altına alınmaya çalışılmaktadır. Finans tekelleri bu süreçte aktif rol oynamaktadır. Yine küresel kurumlar devletleri "başarısız devlet" haline getirerek ekonomik-siyasi-askeri müdahaleye de kapı aralamaktadır.


Buna ek olarak, yeni ve tam kontrollü bir para sistemi uygulamaya konulacaktır. Burada da finans tekelleri önemli bir rol oynamaktadır. Bu amaçla para dijitalleştirilecek ve dijital para sadece finans tekelleri tarafından kontrol edilen dijital ödeme sistemlerinde kullanılacaktır. Hiperenflasyonun amacı para biriminin değerini düşürmek ve böylece halkı mülksüzleştirmektir.

Küresel kurumlar daha sonra "sosyal kredi sistemi" ve nihayetinde "küresel bir sosyalizm" yaratmak için toplumlara elektronik para birimleri/kripto para birimleri sunarak ve onları bunları kullanmaya zorlayarak (nakit parayı ortadan kaldırarak) "nakitsiz toplum" projesini gerçekleştirmek istemektedir. Krizler (doğal veya yapay) fırsat olarak görülmekte ve küreselciler bunları kendi avantajlarına kullanmaya çalışmaktadır.

Bildiğimiz gibi sosyalizmde mülkiyet yoktur (sınırlı izinler olabilir) ya da daha doğrusu belirli tekeller tüm mülkiyete sahiptir. Küreselci fikir aynı zamanda belirli küresel tekellerin tüm mülkiyete sahip olmasını amaçlamaktadır. Amaç, insanları bu tekellere tamamen bağımlı hale getirmektir. Küresel tekeller tek işveren haline geldikçe, amaç insanları/toplumları gelir elde etmek için bu tekellerin sağladığı işlerde çalışmaya zorlayarak bağımlılık yaratmaktır. Amaç, insanları küresel tekellerin şirketlerinde çalışmaya zorlamak ve onları küresel tekellerin mülklerinde kiracı yapmaktır. Daha açık bir ifadeyle, amaç bizi küresel sosyalizmin "mutlu kölesi" yapmaktır. Küreselci düşüncenin hedefi budur.

Küresel medya, kurumlar, finans ve benzeri yapılar daha da sıkı ve kapsamlı bir şekilde kontrol edilecek ve muhalifler, medyada başından beri uygulandığı gibi, sistemin dışına itilecektir. Sistemden ihraç edilmek elbette toplumdan izole edilmek demektir. Küreselci düşüncenin kurmak istediği bu düzende özgür düşünce ve hareket özgürlüğü kısıtlanmakta ve git gide imkansız hale getirilmektedir. Bu sizin için uygun olabilir, ancak anarşi adına bu büyük bir kabustur.

Bazı insanlar hiç değişmez. kendilerini deyistirmemek icin sadece daha iyi yalan atmayi öğrenirler
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 16-06-2022, 22:57
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu senin açından bir gelişme sayılabilir.
Bak sen öylemiymiş. Sen komünist olmayan herkesi ''gelişmemiş'' diye tanımlıyorsan yaklaşımın baştan sıkıntılı.
Kişiselleştirilmiş yorumlar yaparsan seninle tartışmam tabiki.

bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bütün çabalar biraz daha adalet, biraz daha sosyal yaşam ve biraz daha dengeli bir eşitlik istiyorlar.
O birazların sonu yok işte. Biraz daha verseler ona alışıp biraz daha istiyoruz diyeceksiniz.
Kapitalizm size çok sayıda sosyal hizmet sunuyor zaten. Kapitalizmin yarattığı sosyal medyadan yeni insanlarla tanışıp buluşabiliyorsun. Şu an seninle sohbet edebiliyor olmamız bile kapitalizm sayesinde.
İnsanlar starbucks'a gidiyor kahve içiyor sosyalleşiyor. Starbucks=kapitalist
Sinemaya gidiyor sosyalleşiyor. Hollywood=kapitalist
Ve bu hizmetlerden alt sınıflar bile yararlanabiliyor. Bu da kapitalizmin merhametli ve yardımsever yanı.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 17-06-2022, 10:52
dine mine ne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dine mine ne dine mine ne isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 May 2015
Mesajlar: 1.529
Standart

Serbest piyasanın çeşitliliğinin sunduğu fırsatların kapitalizmle hiçbir ilgisi yoktur. İnsanlar paralarını kapitalizmde olduğu gibi faiz yoluyla değil, çalışarak kazanmalıdır. Biri doğaldır, diğeri ise emek hırsızlığıdır. Eğer bu noktayı ayırmaz ve birbirine karıştırırsanız sorunun çözümü de her zaman yanlış olacaktır. Bu nedenle insanlık sosyalizm ve kapitalizmle her zaman yanlış yolda olmuştur. Dünyanın güçlü efendileri için bu iki fikir bir ve aynıdır. Bu nedenle, iki sistemden hangisinin daha iyi olduğunu tartışmanın da bir anlamı yoktur.

Bazı insanlar hiç değişmez. kendilerini deyistirmemek icin sadece daha iyi yalan atmayi öğrenirler
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 17-06-2022, 17:02
Pasteur Pasteur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 06 Jul 2021
Mesajlar: 601
Standart

dineminedine Diyor ki
Yapay Korona salgını , İcat edilen pandemi dönemi

"evrim" e "teori" diyen, olgu salgına yapay diyor. Bu ne yaman çelişkidir. Olmayan "tanrı" yı varmış sanmak için, olanı gerçek, olguları ise inkar gerekir değil mi? Buna ise tıp da tek tanım şizofreni denir.



Olması imkansız sözde varlıklara inanmak bir beyin hastalığıdır. Biz de o hastalıktan birilerinin manipülesi ile geçtik ordan biliyoruz. Yani sizin gibi bir yerlerimizden ilhamla bir şeyler üfürmüyoruz. Hastalıktan kurtulmanız için önce hasta olduğunuzu kabullenmeniz gerekir.


Virüsleri size isterseniz gösterirler. Ama biz size var olduğunu iddia ettiğiniz tanrı/ları kanıtla/göster desek, ne hikmetse siz de tık mık yok... Tısss...
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 17-06-2022, 17:13
Pasteur Pasteur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 06 Jul 2021
Mesajlar: 601
Standart

Hiperenflasyonun amacı para biriminin değerini düşürmek ve böylece halkı mülksüzleştirmektir.

Dinci zeka'n, Türkiye' de yaşananı dünya' da yaşanıyormuş gibi algılıyor sanırım. Hiperzeka dedikleri bu olsa gerek. Sen önce hiperneflasyon, enflasyon arasındaki farkı öğren sonra sapı samanı birbirine harmanlayıp dinci kıraathanelerde bu masallarını yutturmaya çalış. Sen "faiz sebep enflasyon sonuç" dedin diye öyle olmuyor maalesef. O dediğin dünya da yalıtılmış kureyş kabilesinde yaşansaydı olabilirdi. Ki, maalesef o küçük dünyan ile gerçek dünyanın sebep sonuçları hiç örtüşmüyor.
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 17-06-2022, 21:38
dine mine ne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dine mine ne dine mine ne isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 May 2015
Mesajlar: 1.529
Standart

Pasteur´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"evrim" e "teori" diyen, olgu salgına yapay diyor. Bu ne yaman çelişkidir. Olmayan "tanrı" yı varmış sanmak için, olanı gerçek, olguları ise inkar gerekir değil mi? Buna ise tıp da tek tanım şizofreni denir.



Olması imkansız sözde varlıklara inanmak bir beyin hastalığıdır. Biz de o hastalıktan birilerinin manipülesi ile geçtik ordan biliyoruz. Yani sizin gibi bir yerlerimizden ilhamla bir şeyler üfürmüyoruz. Hastalıktan kurtulmanız için önce hasta olduğunuzu kabullenmeniz gerekir.


Virüsleri size isterseniz gösterirler. Ama biz size var olduğunu iddia ettiğiniz tanrı/ları kanıtla/göster desek, ne hikmetse siz de tık mık yok... Tısss...
Birçok insan, özellikle 60 yaşından sonra, tüm organizmayı senkronize olmaktan çıkaran ve hücrelere ve organlara zarar veren kimyasal bileşikleri (ilaçları) düzenli olarak ve her gün almaktadır. Aşıların gelecekteki mikrop bulaşmasına karşı yardımcı olmadığı 100 yıldan uzun bir süredir bilinmesine rağmen, ebeveynler çocuklarını aşılatmaktadır. Aşılanmış, öldürülmüş mikroplar organizma tarafından tanınmaz ve sadece kan yoluyla ve daha sonra idrar yoluyla atılırlar çünkü oraya ait değildirler. Ve şimdi insanlara sentetik RNA ve tüm organizmayı parça parça yok eden birçok zehir aşılanıyor. Bu mantıklı ve akıllıca mı?.

Bu insan türü, kendisini tamamen manipülatörler, yani yöneticileri ve propagandacıları, yani medya tarafından yönlendirilmesine izin vermekte ve kendisi için düşünmeden her emri körü körüne yerine getirmektedir. Temel olarak, bu tür bir kurmalı bebektir, yöneticiler anahtarı birkaç kez çevirir, bebekleri istenen yöne koyar ve ardından kurmalı bebek talimatlara göre çalışır. İnsanlığı aşağılayan bu sistem adına tamamen saçma sapan "gerçekleri" dile getiren sözde profesörler var ve insanlık âlemi ne de olsa bunu söyleyen bir profesör olduğu için kendilerinin kandırılmalarına izin veriyor. Bununla birlikte, profesör terimi Latince'den gelir ve sadece öğretmen anlamına gelir, başka bir şey değildir.

Ancak tüm Hollywood filmlerinde profesörler her zaman bilim insanı ve araştırmacı olarak tasvir edilir, ancak bu yanlıştır. İnsanlar bağımsız ve mantıklı düşünmekten tamamen vazgeçtikleri için, içinde yaşadıkları bu sistemin kendileri için sadece en iyisini düşündüğünü kendilerine söylüyorlar. En iyisi, evet, ama bu sistem için en iyisi kâr, yani insanların parası.

Bu sözde sağlık sistemleri kâr odaklı sistemlerdir! İnsanların sağlıklı olmasıyla ilgilenselerdi bu sistemlerin sürekli artan kârlarına ne olurdu? Aksine, insanların hastalanmasını ve hasta kalmasını sağlarlar. Neden insanlar bunu görmüyor?.

İnsan türünün nasıl zeki bir tür olamayacağına dair sayısız başka örnek vardır. Tüm gerçekleri, özellikle de güncel olanları bir araya getirirseniz, kaçınılmaz olarak bu türün artık sonuna yaklaştığı sonucuna varırsınız. Hâlâ kendi adına düşünen az sayıda insanın ise hiç şansı yok, çünkü bu insan türünün bir başka özelliği de efendileri için polisçilik oynamaları ve manipüle edilmiş görüşlerine göre bu sistemle uyumlu düşünmeyen ve hareket etmeyen herkese saldırıp onları karalamalarıdir.

İnsanlık kitlesi ve özellikle sanayileşmiş ülkelerdeki insanlar artık kendileri için düşünmüyor, sürekli bir bilişsel uyumsuzluk içinde yaşıyorlar. İnsanlar her şeyin doğru olduğuna inanmak istiyor ve yanlış dünyalarını sorgulamayı reddediyor. Buna medya, TV, sinema, bilgisayar oyunları, sözde sosyal medya vb. aracılığıyla mükemmel bir eğitim de eklenmektedir.

Gerçekte yaşanmakta olan aptallaştırmanın sonuçları birçok araştırmada ortaya konmuştur. İnsanların beyinlerindeki nöronal ağ, özellikle son 40 yıldan bu yana hızla geriliyor ve durmaksızın azalmaya devam ediyor.
Hâlâ kendi adına düşünen insanların hizmetinde olmaktan mutluluk duyarım, ancak malum nedenlerden dolayı sayıları giderek azalmaktadır.

Bazı insanlar hiç değişmez. kendilerini deyistirmemek icin sadece daha iyi yalan atmayi öğrenirler
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 20-06-2022, 17:21
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.233
Standart

dine mine ne´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İnsanlar paralarını kapitalizmde olduğu gibi faiz yoluyla değil, çalışarak kazanmalıdır.
İnsanlığın başına gelebilecek en büyük bela kazanma koşulunu sadece çalışmaya bağlamak olurdu. Üstümüze meteor düşse bu kadar büyük bela olmaz.
Bir kere insanlığın elindeki sistem mutlaka ama mutlaka ''çalışmadan kazanma'' seçeneği sunabiliyor olmalı. Bu seçeneği sunamayan tüm sistemler koşulsuz şartsız çöptür.

dine mine ne´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Serbest piyasanın çeşitliliğinin sunduğu fırsatların kapitalizmle hiçbir ilgisi yoktur.
yo fırsat ve kapitalizm arasında doğrudan ilişki var.
kapitalist sistemde fırsatlar doğar, fırsatları görenler ve değerlendirenler olur.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:43 .