Peygamberlerin Gizemi

[frodo]

Karadenizli yukarıdaki haritaya göre İslam Peygamberi döneminde Arabistan Yarım adası tamamen İslam Devletinin eline geçmiş. O dönemin iki büyük gücünün Bizans ve Sasani
devletinin bitip tükenmek bilmeyen kavgalarının geçtiği coğrafyada Allah tarafından korunan güçlü müreffeh ve güvenli bir yeni devlet çıkmış ortaya.

Ama ne hikmetse bu iki süper gücün kayıtlarında ya da bu coğrafyada var olan herhangi bir toplumda Muhammed' e ve onun kurduğu devlete dair herhangi bir iz yok.

Sence tuhaf değil mi ?

Yaşadı veya yaşamadı. Bu başlığın anlamaya çalıştığı şey bu değil. Neden her üç büyük
peygamberde bu garip gizemle sarmalanmış. Neden en eski inançlara dair yazılı ve görsel
bir sürü belgeye kayıta rastlıyoruz da göreli olarak yakın dönemde yaşamış bu üç isimle
ilgili herhangi bir bilgi yok ?

Var olan bilgiler (yazılı kaynaklar) yaşadıkları iddia edilen dönemden en erken 60 (isa için)
yıl sonra ayrıntılarıyla birden pıtırak gibi çıkmış ?

[karadenizli]

Birbirleriyle didişirken unutmuşlar o zaman başkalarını.

Peygamberimizle ilgili kayıtlar daha yaşarken tutuluyordu biliyosun bazı sahabeler onun her dediğini yazmakla meşguldü.

Bütün şüphelerini bu temel üzerinemi kurdun şeytan sana farklı çalışıyor o zamanGenelde bu yolu kullanmazda onun için dedim

[DreiMalAli]

Sevgili karadenizli

Birbirleriyle didişirken unutmuşlar o zaman başkalarını.

Birbirleriyle didişirlerken hanlar-hamamlar, saylar/saraylar yapmayı unutmamışlar ama.

Şu cevap bir tuhaf oldu:

Peygamberimizle ilgili kayıtlar daha yaşarken tutuluyordu biliyosun bazı sahabeler onun her dediğini yazmakla meşguldü.

Nerde bu yazılar?

İşin daha da garibi ise, hadi Bizansın ve/veya Sassanilerin İslam hakkında kayıt tutmalarından vaz geçsem dahi...
frodo'nun verdiği haritaya bakarsak, 4 halife döneminde Afrikanın kuzeyinden başlayarak nerdeyse Hindistana kadar uzanan bir imparatorluk kurmuşlar.
Ama bu imparatorlukda ne Muhammed, ne de peşinden geldiği iddia edilen 4 halife hiç bir eser bırakmamış. Ne bir mektup, ne bir papirus, ne devletlerarası bir yazışma, ne nüfus kayıtları, ne hazine, ne para, ne bir duvar yazısı, ne bir ağırlık ölçüsü, ne bir han, ne bir hamam, ne bir cami, ne bir tuvalet, ne bir yol... Hatta tek bir çeşmede dahi isimleri geçmiyor.
Hadi kendi isimleri geçmiyor. Yav! İnsan bir "kelime-i şehadet" yazdırır. Ya da bir "besmele".
Yok! Yok! Yok!

Neyse konu bunların yaşayıp yaşamadıkları değilmiş.

Sevgiler

[pante]

Kur'an'da ismi geçen Zülkarneyn, Üzeyr ve Lokman'ın peygamberliği hakkında kesin birşey söylenemiyor ama ismi geçmeyenleri peygamber olarak lanse edebiliyorlar.
Peygamberliğine kesin gözle bakılanlar şunlar:
Adem - İdris - Nuh - Hud - Salih - İbrahim - Lut - İsmail - İshak - Yakup - Yusuf
Eyyüp - Şuayb - Musa - Harun - Zülkifl - Davud - Süleyman - İlyas - Elyesa - Yunus - Zekeriya - Yahya - İsa - Muhammed

Örneğin ismi geçmeyenlerden biri de Yuşa.
Beykoz'un tepesinde 17 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde mezarı var.
Ziyaretçilerle dolup taşıyor, dileklerde bulunuluyor.
Mezarının büyüklüğünden kendisinin de dev olduğu sanılıyor ve yutturuluyor.



İslam'da peygamberliği kesin olarak görülenlerin isimlerini yukarıda vermiştim.
Bakın, Yuşa mezarlığında Beykoz Müftülüğünün yazısı var ve yazıda Yuşa peygamber diyor. Bu müftülük sanki İslam müftülüğü değil.

[frodo]

Tüm umudum Kudüs gerçekliğindeydi. Bilindik tarih yazmalarına göre 637 yılında Ömer bin
Hattap'ın komuta ettiği islam ordularınca fethedilen Kudüs'te.

Öyle ya Kudüs 3 büyük din için de son derece kutsal bir kent. Hala uğruna ölüp öldürülmekten vazgeçilmemiş bu kentin Araplar tarafından fethi ile ilgili Yahudi kaynaklarında, Kudüste son derece örgütlü kilise kaynaklarında ayrıntılı bilgilerin olması
gereklidir diye düşünüyordum.

Ama tuhaf biçimde bu alan da son derece çorak görünüyor.

Sanki o döneme ilişkin yazılı kaynaklar kayıp. Ya da o dönemi yaşayan tüm tanıklar kör ve
sağır olmuşlar. İslam tarih yazımı tarafından son derece ayrıntılarıyla bilinen Kudüs'ün fethi
sanki Kudüs'ün eski efendileri tarafından yaşanmamış...

En eski İslami eser olarak bilinen Kubbetus Sahra bile bu gizemi daha da kesifleştiriyor.

Arapca “yüceltilen/övülen (benedictus) veya “yüceltilesi/övülesi” anlamına geliyor. Hristiyan sikke motiflerinde isa için kullanılan bir sıfat. Bu anlama tarzı 691 yılında Abdulmelik tarafından yaptırılmış olan Kubbetüs Sahra’nın yine kendisi tarafından içine yerleştirtilmiş olan yazıt tarfından da desdekleniyor. Bu tek ve benzersiz Tanrıya şahitlikle başlıyor ve eski Hristiyanlık inancı çerçevinde devam ediyor; “Övülesi (muhammad[un]) Tanrı kulu/hizmetcisi (‘abd allah) ve onun elçisi (...). Çünkü mesih İsa, Meryemin oğlu, Tanrının elçisi ve sözüdür.” İsanın Tanrı Oğluluğu reddeliyor(15). Bu Kuranın önermesine de denk geliyor.

Bu Ohlig'in tezinden çarpıcı bir bölüm. Arkadaşımız DreiMalali'nin çevirisi ile forumlarımızda var. Doğrulanmaya muhtaç görünüyor. Eğer doğru ise yani İslam Halifesi Abdulmelik yaptırdığı esere böyle bir yazıt asıyorsa bildiklerimizden iyice kuşkulanabiliriz.

Ohlig'in iddiasına konu olan yazıt hakkında bilgisi olan arkadaşların düşündüklerini bilmek
isterim.

[karadenizli]

Sayın Frodo Bunca islami kaynaklar varken neden o şahsiyetlerin yaşadığını başka kaynaklardan araştrıyorsun yani bir an için senin şüphelerini doğru kabul edelim bu konuda eser vermiş yazılar yazmış bir sürü müslüman manyakmıydı bunu ortaya atanlar salakmıydı H.z muhammedle ilgili en ince ayrıntılar anlatılmış hatta yatak odasına kadar...tarihteki hangi şahsiyetle ilgili elimizde bu kadar en mahrem yerine kadar bilgiler var.

Evet osmanlı tarihçileri osmanlıyı övüyorlardı kabul edersiniz etmessiniz ama hiç kimse osmanlı devleti diye bir devlet yaşamamıştır diyemez.

Geçenlerde taraf gazetesi yazarı yazmıştı tarihte her zaman "taş yoktur" diyenler kazanmıştır diye bu yeterince durumumuzu açıklıyor yazar şöyle devam ediyor ne olursa olsun ben bu tartışmaya dahil olmam.

İşte bende seninle birlitkte bu hataya dahil oldum ama merak etme kazanacak olan sensin

Peygamberimizle ilgili kayıtlar daha yaşarken tutuluyordu biliyosun bazı sahabeler onun her dediğini yazmakla meşguldü.

Karadenizli abim benim..
yav ne güzel söylemişin ama şimdi biz o kayıtları getirip önüne koyunca.
niye kabul etmiyon be abim o zaman..
yok yanlış diyon...
yok eksik diyon..
yok uydurma diyon..
işine gelince kayıt var..
işine gelmezse kayıt mayıt yok..
çok kıvraksın valla..?

[pante]

Peygamber isimlerinin çoğu uydurma hikaye ve efsane kahramanlarıdır.
Yaşadıklarının hiçbir kanıtı yoktur.
Sadece mucizevi olarak anlatılan bir olayın kahramanıdırlar.
Neden peygamber seçildikleri, ne görev yaptıkları ve ne sonuç aldıkları açıklanmaz. 4 büyük kitap ve bu kitapların dışında suhuflar gönderilmiştir sözde Allah tarafından ama bu kitap ve suhuflar da, aynı peygamberler gibi Ortadoğu içindir. Ne hikmetse bu kitap ve suhufların da hiçbirinin orijinali yoktur.

Halbuki 4 kitaptan hiç olmazsa sonuncusunda , Adem'den bu yana hangi ülkeye, hangi peygamberin, ne sebeple vazifelendirildiği yazılmalıydı. Ama ortada sadece Yahudilerin Tevrat'ında ismi geçenler vardı ve Muhammed'e başka bir bilgi verilmemişti. Tek başına bu dahi uydurma olduklarına delildir.
Hadi Allah'ın ve meleklerin görünmezliğini, belgesizliğini, kanıtsızlığını anladık da, peygamberlerin gizemi ne oluyor? Bir tanesinin bile tarihi bir kanıtı neden yok?

[e_lif]

yanılıyorsam düzeltin ama sadece 3 büyük peygamberin değil peygamberlerin atası olduğu söylenen ibrahimin hayatına ilişkinde hiçbir kayıt yok zaten ibrahimin hayatını düşünmek bile yeterli dönemin kral savaşlarında taraf olan ama karısının güzelliğinden korkup (ki 100 küsür yaşında o zaman sarah) firavuna kız kardeşim diye karısını tanıtan bir peygamber ya da bir mısır prensesi ki olduğu kayıt tutmakta olduğu kadar hiyjen konusunda da takıntılı bir millet mısır o miletin prensesi nehirde yıkanırken bir bebek buluyor ve ona mısır dilinde değil ibrani dilinde isim koyuyor ve nedense firavunların hiçbirinin ismi geçmiyor kutsal kitaplarda hatta peygamberlerin hayatı konusunda bırakın tarihsel dökümanı anlattıkları dönemlerin dünya düzeninde adı bile geçmeyen yada birbirinden oldukça uzak çağlarda yaşamış halklar aynı zamanda yaşamış hatta savaşmışlar gibi naklediliyor tevratta

[pante]

Benim için en gizemli peygamber Hezekiel'dir.
Ama Muhammed'e ondan bahseden ya da Tevrat'ın Hezekiel bölümünü okuyan olmamış herhalde. Halbuki Yahudilerin en önemli peygamberlerindendir.
Aşağıdaki ayetler Kur'an'da geçiyor olsaydı, müslümanların dilinde sakız olurdu.
İyi ki Muhammed'in haberi olmamış. Biraz da kendinden ilaveler yapıp böyle bir yaratıkla Miraç'a çıktığını yazmış olsaydı, kim tutardı müslümanları.

Hezekiel:
21. Yaratıklar hareket ettiğinde onlar da hareket ediyor, yaratıklar durduğunda onlar da duruyor, yaratıklar yerden yükseldiğinde onlar da yükseliyordu. Çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi.

22. Kubbeye benzer, billur gibi parlak ve korkunç bir şey canlı yaratıkların başları üzerine yayılmıştı.

23. Kubbenin altında kanatlarının biri öbürünün kanatlarına doğru açılmıştı. Her birinin bedenini örten başka iki kanadı vardı.

24. Yaratıklar hareket edince, kanatlarının çıkardığı sesi duydum. Gürül gürül akan suların çağıltısını, Her Şeye Gücü Yeten`in sesini, bir ordunun gürültüsünü ansıtıyordu. Durunca kanatlarını indiriyorlardı.