vartor´isimli üyeden Alıntı
Bu video ile, secular kelimesinin manasini daha iyi anladim; simdiye kadar, lailikle es anlamli dusunuyordum. Guzel ve egitici bir konu yazilandirmissin, tebrikler ve eline saglik.
|
aslında din kurallarının dünya işlerinden ( bize ezberletildiği gibi sadece devlet işlerinden değil) ayrılması ve bunun toplumsal normlara tabii olması anlamında sekülerizm ve laiklik aynı anlamdadır.
Osmanlı imparatorluğunda modernleşme çalışmalarına başlanıldığı zaman bunu "sivilizasyon mucibince hareket" (Mustafa Reşit Paşanın yazdığı metinde osmanlıca olarak tam olarak bu ibare geçer) denildi. Namık Kemal ve Şinasinin başlattığı yabancı kavramları anadile çevirip "içselleştirme" sonrasında bu akıma( sekülerizm) medenileşme, muasırlaşma, garplılaşma gibi kelimelerle karşılık arandı. Özellikle muasırlaşma kelimesi secularizm tam karşılığı denilebilir. Çünkü latince saeculorum kelimesi çağ anlamına gelmektedir. Muasırlaşma (Çağdaşlaşma) kelimesi bu yüzden bu kavram için en iyi karşılıktır. Bu kelimenin oluşum süreci 16 yüzyıldan sonra Avrupada Kilisenin devletler üzerinde etkisinin kalkmaya başlaması ve 1789da Acient Regime'in tamamiyle yıkılması yani din hukukunun sivil hukuktan ayrılması ve sivil hukukun buna üstün olmasını tanımlar , çağın gereği budur çünkü. Peki laiklik kelimesi nasıl ortaya çıktı? II. Abdülhamit dönemine kadar hızla süren modernleşme çalışmaları bu padişah devrinde sekteye uğradı. Modernleşme yanlıları zındık olarak nitelendirilip din düşmanı (dini burada sadece metafizik inanç dünyası olarak görmemek lazım, geleneksel sosyal düzenin tüm ananeleri ve birikimleri dinin kapsamına girer) olarak görüldüler Muasır ve asri kelimeleri züppe ve dejenere anlamlarına gelmeye başladı halkın nazarında kötü olarak değerlendirdi. Mustafa Kemal inkılaplarını yaparken kötü ünlü muasırlaşmak yerine laiklik ( fransızcada ruhban sınıfı dışındaki halk anlamına gelir) kelimesi kullanılmıştır. yani halklaştırmak olarak da düşünülebilinir. Burada her iki kavramda ortak olan amaç, dinin sınırının belirlenmesi ve sivil hukukun metafizik gökten indiği sanılan kitapların getirdiği şeriata üstün kılınması ve çağın gerektirdiği normların uygulanabilirliğinin arttırılmasıdır.