Yaratılışçıların Evrimde "Mantık" Arayışları
Mantık, en kısa tanımıyla doğru düşünme bilimidir. Düşüncenin doğru ve yanlışlığı kanaatine varılması akıl yürütmelerle olur ve gerçeğe uygun olan yargıların, “doğru” olduğunu kabul eder. Mantığın buraya kadarki ele alınan bu yalın hali, konunun devamı için yeterli bilgiyi taşımakta. Gelelim yaratılışçılarla mantığın bağlantısına..
Doğa üstü olayları kaynak edinmiş dinler ve inançlar, bir çok mantık dışı (!) efsaneleri de beraberinde getirmeyi ihmal etmemiş. Denizi ikiye ayıran Musa, her hayvandan çifter çifter yaptığı gemiye koyan Nuh ve daha verilebilecek envai çeşit efsane, dinlerin temelini oluşturmuş. Peki bu efsanelerin zihnimizde hangi çerçeveye sığdırıyoruz? Mantık?
İnsan düşünmeye başladığında “Nasıl var olduk?” sorusunu sormak kaçınılmazdı. Henüz kendisini ve doğayı tam olarak açıklayamayan insanın bu noktada, bu sorunsala verebileceği yanıtlar çok kısıtlıydı. DNA’nın henüz 50 yıllık geçmişi olduğunu düşünürsek, 10.000 yıl öncesi bilinmeyenleri zihnimizde canlandırmak çok da zor olmasa gerek. Ancak konumuz inançların nasıl doğduğu da değil.
Çoğu zaman akıllı tasarımcılar tarafından karşımıza çıkan argümanlardan biri üzerinde duracağım. Bilginin daha ulaşılabilir olduğu bu dönemde, canlılığın bir anda oluştuğu savının günden güne geçerliliğini yitiriyor olması, akıllı tasarımcıların evrimin çöküşüne bel bağlamasına neden oldu. Evrimin olmaması durumu inançları sağlamlaştırmak adına bulunmaz bir nimet olarak sunulacak yaratılışçılara. Bu nedenle tüm enerjilerini buraya yönlendirdiklerini görüyoruz. Bu noktadaki sorun, konu hakkında bilgi ve fikir edinimlerini ihmal edip, tam anlamıyla zihinlerinde yanlış ve eksik bir biçimde oluşturdukları teoriyi, geçersiz akıl yürütmeleriyle birlikte çürütmeye çabalamalarıdır.
Yaratılışçıların bu süreç içerisindeki sancılarına, mantık dışı söylemlerinde çoğu zaman rastlıyoruz aslında. Bunlardan en klasiği de, baştan reddettikleri bu teoriye, “mantıksız” damgasını yapıştırmaktır. Bunun için çeşitli absürd sorularla süslenir konu ve her soruda teori biraz daha tanınmaz hale gelir. Farklı iki türün aynı atadan oluşma fikrine karşılık bir arafosilin gösterilmesini bekleyen bir kişi evrim hakkında neredeyse hiçbir fikre sahip değildir. Ama burası aslında, işin aynı zamanda ironik kısmını da barındırır. Evrimi mantıkla mat etmeye çalışan insanların aslında tamamen mantık dışı olgularla yaşayışı ve bunların var olduklarının su götürmez bir gerçek olduklarına inanışları.
İnançlı bir insan, bir maymunla bir insanın (DNA’ları %99 benzer) akrabalığını mantıksız bulabilirken, diğer taraftan konunun tam da başında bahsettiğim efsaneleri, mantık çerçevelerinin en güzide kısımlarına oturtmayı başarabiliyor.
Non Serviam!
|