Agnostiğin başlığına ilgi gösteren olmamış ne yazık ki.
Yukarıya aldığı hadisle ilgili benim farklı bir yorumum olacak.
Kısır kadınlarla (kişi sevse bile) evlenilmesini neredeyse yasaklamış İslam peygamberi.
Kadını yaratan kim? Allah. Kısırlığı veren kim? Allah. Kendi yarattığı ve kendisine bir eksiklik verdiği kulu evlilik gibi kutsal saydığı bir kurumdan mahrum bırakan kim? Peygamber (?) Allah'ın elçisi. Dolayısıyla yine Allah. Böyle bir mantık olabilir mi? Allah eksik yarattığı bir kuluna eksikliği dolayısıyla ceza verir mi? Verir. Bunu 'kadınların aklen ve dinen dûn yaratıldığı" hadiste de görüyoruz. Cehennemin çoğunu kadınlar oluşturuyor çünkü dinen eksiktirler. Dinen eksik olmalarının sebebi ise kendilerine Allah tarafından "adet" verilmiş olmasıdır. Adet görmeyi veren Allah, onları bu özellikleri sebebiyle dinen eksik bırakan Allah, dinen eksiktirler diye Cehennemin çoğunu kadınlarla dolduran aynı Allah.
İslam inancında rızık kişiyi arayıp bulur. Rızkı kesilmiş kişinin ömrü biter. (doğal olarak
) Allah da yarattığı her canlıya rızkını verir. Afrikadaki açların rızkını hayırsever dernekler vasıtasıyla göndermektedir Tanrı. Acaba oradaki insanların aile planlamasından haberleri olsaydı, veya daha etkin olarak o planlama uygulanabilseydi anaların kucağında açlıktan bu kadar bebek ölür müydü? O ölümler de onların imtihanı elbet. (?) Açlığa, susuzluğa, evlat acısına sabrederlerse Cennete gireceklerdir. Tabii ki Muhammet'i de peygamber olarak kabul etmişlerse. Etmemişlerse etmemenin cezasını açlıkla, susuzlukla, ölümlerle bu dünyada da çekiyorlar öbür dünyada da çekeceklerdir.
Kıyamete kadar doğacak olanların yazıldığı defterde bir değişiklik olmayacağına inanan Müslümanlar sanırım "korunsak da korunmasak da doğacağı varsa doğar" inancıyla herşeyi Allah'a havale etmişler, doğacak olanın doğmasına engel olan nüfus planlama yöntemlerini Allah'ın taktirine bir karşı geliş, bir isyan olarak algılamaktadırlar.
Geçtiğimiz yıl ana karnında sakatlığı/özrü tespit edilen ceninler için kürtaj yapılıp yapılamayacağı tartışılıyordu Din ve Bilim çevrelerinde. Din çevreleri o sakat çocukların anne-babaları için bir imtihan olduğunu, onların doğurulması gerektiğini savunuyorlardı. O çocuklara ayrılacak emek, zaman, maliyet ve ailenin psikolojisi Dini çevrelerin değil Bilim çevrelerinin konu alanına dahil olduğundan işin o yönüne hiç girmiyorlar tabii.
Bizim bir komşumuz var. Peş peşe doğmuş 4 oğulları var, dördü de aynı zihinsel hastalığa sahip. Hepsi kafa yapısı ve vücut yapısı olarak birbirlerinin kopyaları. Hepsi özel eğitime ihtiyaç duyuyor. Anne ve babaları da sanırım büyük bir imtihandan geçtikleri düşüncesiyle sabrederek, her evlatlarını zihinsel özürlü olarak yaratan Allah'a isyan etmeyip şükrediyorlar.