Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Konu-dışı

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #61  
Alt 17-06-2022, 11:43
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart



Bu videoyu bana gönderdiğini düşünüyorum. Hehehe. Olsun, amaç ne? Soru cevap şeklinde yanıtlarımı vereceğim. Her bir cümleni yanıtlayacağım. Bak sen, bunu yapamıyorsun. Sana bir şey sorduğumda, arkanı dönüp kaçıyorsun. Ama sen sorduğun zaman, nasıl da tek tek, biir bir cevap veriyorum.

Soru: "Hayata saldırmak için neyi bekliyorsun?"

Cevabım: Hayata neden saldırayım ki? Sebep ne? Hayat bana ne yaptı ki ona "saldırayım?".

Bir mucize olmasını mı?

Yoo. Yukarda da söyledim, bir şey beklediğim yok.

Ya da uygun zamanın gelmesini mi bekliyorsun?

Hem evet hem hayır. Uygun zaman varsa, gelecektir, yoksa, çok da şeysimde olmayacaktır. "Hayata saldırmak için uygun zaman" anlamında bir beklentim yok. Dediğim gibi, böyle bir düşüncem yok. Başka bir şeyler için uygun zaman, mesela senin adam olman için uygun zaman filan, bunu bekliyorum. Gelirse gelir, gelmezse de beklentisinde değilim.

O zaman baştan söyliyim, ne bir mucize olacak, ne de uygun zaman gelecek

Bu durum bu konudaki düşüncemi etkilemedi. Bir mucize beklentim de yok, uygun zaman da gelse de olur, gelmese de. Yukarda belirttim zaten. Yanlış varsayımla hareket ettiğin için sonucun da yanlış. Ayrıca hayatın bu durumda olması mucize zaten. Bu kadar pisliği bu kadar iyi yerlerde tutabilmek için ciddi emek veriyorsun ve mucize oluyor. Mucize gerçekleştirmeyi bırakırsan her şey düzelecek.

Hayat seni beklemiyor dostum

O zaman ona iyi yolculuklar.

Hiç kimseyi beklemiyor.

Başkaları var diyorsun yani. Brah!

Ya şimdi yapmak istediğin şeyler için "ACI ÇEKERSİN"...

Hah işte, bingo. Amacın da bu zaten. Bir şeyler yapmak istememi istiyorsun ki, acı çekeyim. Senin amacın acı çekmem zaten. Yukarda diyorsun ya, harekete geç, sonra bu harekete geçmek "acı çekmeyle" gerçekleşiyor. Eee? O zaman neden böyle bir şey yapayım ki? Mal mıyım. Sen öyle olduğumu düşünüyor olabilirsin, öyle görünüyor da olabilirim. Ama değilim, en azından, senden fazla mal olmadığımı düşünüyorum. Baksana hala beni kendi mal projende kullanmayı düşünüyorsun. Ben o oyunda yokum birader, bunu kafana sok artık. Git kendine acı çektir.

... Ya da gelecek yıllarda kaybettiğin zamanı düşünüp keşkelerle yaşarsın.

Zaman, kaybedilip kazanılan bir şey mi yani? Hayat gerçek mi yani? Bir şeyler için üzüleceğim diyorsun yani. Hayat bu kadar gerçek yani. La bi git Allaanı seversen ya. Akıllı ol akıllı.

Ben ne diyorum bak, dudaklarımı oku: "Mücadele varsa, acı vardır". Ben ne yapıyorum? Mücadele yok. Hayata saldırmak yok, acı da yok. Bir şeylerin mücadelesini vermediğim için "keşke" diyeceğim bir durum da yok. Ama görünüşe göre, senin açından bir "keşke" durumu var. Beni harekete geçirmek için subliminal mesaj verip duruyorsun, sen hayırdır?

Hiç kimse seni kurtarmaya gelmeyecek. Hala anlamıyor musun?

Çok güzel, gelmesin. Bir şeyden kurtulmam mı gerekiyor? Kusura bakma, ortalıkta kurtulmam gereken bir durum olduğunu fark edemedim de.

Kendine bir iyilik yap ve harekete geç.

Bunun benim iyiliğime olduğunu neye dayandırıyorsun? Bunun kanıtı nedir? Sana güvenmemi gerektiren şey nedir? Her şeyi boktan yaptığın için mi, sana güvenmem lazım. Sen kim oluyorsun ki? Zaten her şey boktan. Ne kadar çırpınırsan, o kadar boka (sana) batarım. Ne gerek var ki. Al o dünyanı dümbük, ananın...

Başka böyle orjinal fikrin var mı?

Bak son bir kez daha, tekrar tekrar hatırlatıyorum. Ayakları baş etmekten, başları ayak etmekten vazgeç. Dünyayı kendi haline bırak. O zaman, iddia ettiğin mücadele gerekliliği de kendiliğinden ortadan kalkacak zaten. Ama sen ne yaparsın? "Bak ben müdahale etmedim daha kötü oldu" durumunu kanıtlamaya çalışırsın. Sen öyle çalışacağın için hiç bir şey olmayacak. Sonuçta senin istediğin her şey oluyor, benim değil, bir başarısızlık varsa, bunun %100 sorumlusu sensin. Benim bunda hiçbir etkim yoktur.

Şimdi, otur. sıfır. Önce niyetinin iyi olduğunu "kanıtlaman" gerekiyor. Şu kafayla, zor. Mucize olmayacakmış. Gerçekten mi? Aleyhime mucize yapma da, başka mucize istemez. Senin istediğin olmayacak. Hem mücadele edeceğim, hem başarısız olmam için kçını yırtacaksın, hem de acı çekeceğim. Ne için? Beyefendi eğlensin diye. Yav he he. Ayı mı oynatıyoz la burda?

Senin motivasyon sesini sana iade ediyorum: "Harekete geç.". Ben değil, sen.

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.

Konu LEVH tarafından (17-06-2022 Saat 12:29 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #62  
Alt 20-06-2022, 15:22
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Fark edilir şekilde simülasyoncu iki gündür yoğun şekilde beni hedef almakta. En yakınımdan, orta mesafeden, ve en uzak mesafeden hedefe koyduğu görülüyor. Burada moderasyonu, ayrıca iş yerinden, ayrıca evden, habire tezlerime karşı adeta savaş açmış durumda.

Zaten bu durum, harekete geçmemekte ne kadar haklı olduğumu kanıtlamıyor mu? "Biz dostuz" söyleminin en düşmanca ifade tarzı, ben bunu yer miyim? Bu kadar salak mıyım. Neymiş efendim, dünyada acı olacakmış, bu benim tercihimmiş. Yapma ya. Ben "başarısız olmayı" kendim seçmişim, hayat öyle daha eğlenceliymiş. Ben bilmiyorum yani. Hissettiğim doğru değil, beyfendinin bildiği şey doğru. O zaman, sen kendin başarısız ol, sen eğlen o zaman. Hadi ben eğlenmekten vaz geçtim, bu kadar eğlence yeter, biraz da sen acı çek, sen başarısız ol, böylece biraz da sen eğlen. Haydi buyur. La sen benle dalga mı geçiyon? babanın en akıllı çocuğu sen misin?

Hala anlamamışsın. Dün de söyledim. Sen bu tavırlarını bırakırsan, belki bir ihtimal harekete geçerim, böyle kısmen kısmen. Düşman da yok, onu da baştan söyliyim. Düşmanlık etmemi gerektiren biri de yok, öyle bir ortam da yok. Dünya, işte geldik gidiyoruz, her nasılsa. Çok da önemli değil. Önce dünyanın bu kadar önemli olduğunu kanıtlaman lazım. Önce sen kendin, buna değecek bir adam olduğunu kanıtlaman lazım. Mark Zuckerberg de, bir evrenin Tanrısı. Beta evreninde, Zukerberg "ol" diyor ve oluyor. E hani Tanrı yoktu? En az bir tane var. Hehehehe. Ya iyi de, bu aynı şey değil dediğinizi duyar gibiyim. Ne fark eder? Ayrıca en azından "adam" ya da adama benziyor. Seninse, ne idüğün belirsiz. Sana güvenip de kime güvenmeyeceğim? Seninle yola mı çıkılır? Meymenetsiz, mendebur. Adam ol adam. Karışma şu dünyaya.

Sen karışma, adam ol, Dünya simülasyondur dememi istemiyorsan, bırak propaganda yapmayı, simülasyon gibi davranmayı kes. Gökten indiği varsayılan kitaplar doğruysa, adil ol o zaman. Yok evrim var diyorsan, bak ona da tamam, o zaman da etrafımdaki, sen kendin başta olmak üzere geri zekalıları elimine et. Düşmanlarımı elimine et o zaman, çünkü hepsi geri zekalı. Yanlış mıyım? Mucize yok diyorsun, evet, doğru, aleyhimde mucize yapmayı bırak o zaman. Tam başaracağım sıra mucizevi engeller çıkarma, madem mucize yok diyorsun, adam gibi sözünü tut o zaman. Sen adam olmak nedir bilir misin? Sen söz vermek ne demek bilir misin? Nerden bileceksin, öğretmemişler ki, anne baba terbiyesi almamışsın belli ki. Kırk yıllık kasabım, senin kadar domuzunu görmedim.

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.

Konu LEVH tarafından (20-06-2022 Saat 16:41 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #63  
Alt 21-06-2022, 09:52
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Sayın Bay simülasyoncu, yine bir mesaj göndermiş. Güya mart 2022 'de yayınlanmış Yersen. Özetle ne diyorsun? "ACI YOKSA, KAZANÇ DA YOK" Vaa. Zaten yapmaya çalıştığın şey bu: "Acı çek". Ne için olduğu önemli değil, acı çek. Şimdi, ben acı çekince ne olacak? Sen keyif alacaksın. "Bir şekilde acı çekmene seni ikna ettim. Hahahaha". Olay bu. Senin niyetin iyiyse, çakma Zukerberg, o zaman acı çekmeden de istediğim şeyi verirsin. Niyetin bozuksa, balığın önünde çubuğa asılı yem gibi "gel gel" yapıp durursun. Niye aleme kendimle dalga geçirteyim ki? Madem zahmet etmişsin, kendi sesinle video göndermişsin, bu videodaki düşüncelerini, saçma, subliminal mesajlarını, tekeer teker yanıtlayayım. Teker teker derken, sen yani.



Eğer kolay olacağını sanıyorsan, eğer denemeden bir iş alacağını sanıyorsan, unut gitsin, boşver. Evet öyle sanıyorum. Niye unutayım? Neyi unutayım. Al o subliminal mesajını, al onu al al. Lazım olur. Sen beni zorlamakla başarılı olacağını sanıyorsan, unut gitsin. Buna ne dersin?

Başarılı olmayı deneme bile Öncelikle "başarılı olma"nın ne olduğunu, neden başarılı olmak istediğimi, ve neyi başarmam gerektiğini ikna edici bir şekilde ortaya koymalısın. Başarılı olma isteğinin kaynağı nedir? "Hırs" mı? Biriyle rekabet mi? Birilerine bir şey kanıtlama isteği mi? Bende bunlardan hiç biri yok. Hiç bir şey için hırs yapmıyorum, hiç kimseyle rekabet etmiyorum, hiç kimseye bir şey kanıtlamaya çalışmıyorum. Bu hayatın benim açımdan amacı neydi? "Vakit geçirmek ve evrensel mücadeleyi unutmak"tı. Benim açımdan bu hayatın fonksiyonu buydu. Yarısına kadar filan iyi gitti. Taa ki, sen ota boka karışana kadar. Bu sayede sorgulamama neden oldun ve bu da evrensel mücadeleyi hatırlamama neden oldu. Ortada bir başarısızlık varsa, bu başarısızlık yüzde 100 zatı alinize aittir, bana değil. Beni suçlamayı kes artık.

Tekrar ediyorum kolay olmayacak. Neden tekrar ediyorsun, ben mi anlamıyorum, sen mi papağansın. Bir yanlışı 40 kez tekrarlayarak bana ittiremeyeceğini daha hala anlamadın mı? Onu sen cahillere işletirsin, bana işlemez.

Vücudundan geçen acıyı hissetmeni istiyorum. Hoşt ulan köpek. Ben de senin vücudundan geçen acıyı hissetmeni istiyorum. Ne yapıcaz? Bu hayatta işin iş, bakalım sonrasında ne olacak. Eğer acı çekmemi istiyorsan, şunu anlıyoruz ki acı çekmemi isteme nedenin, gerekli olduğu için değil, "sen istediğin için"dir. Yanlış şeyler istemeyi bırak. Acı çekmememi iste, hayallerime ulaşmamı iste, bak o zaman hayallerine kavuşacaksın. Ama sırf "sen acı çekmemi istiyorsun" diye, bu hayatta bana ulaşılması zor hedefler koyup "bunlara acı çekerek ulaşabilirsin" sözüne itibar etmemi bekleme. Adamsan, adam gibi hedefler ve adam gibi yollar ortaya koyarsın. Acı çekerek bunları bana vermen, biraz, "sadistçe" bir ruh hali değil mi? Normalde, acı çekmeden ulaşabileceğim şeyleri mucizevi engellerle önleyip sonra "bunlara ancak acı çekerek ulaşabilirsin" demen, sağlıklı bir ruh yapısının ürünü olabilir mi? Ruh hastası mısın sen?

Acıyı negatif bir şeymiş gibi bakmayı bırakman lazım. Yapma ya. Pozitif yani. Dün de söyledim. Acı iyi bir şeyse, sen bol bol acı çek o zaman. Beni rahat bırak. Ters mantık kullanmayı kes. Dünya hayatının kuralları bellidir, acı kötü bir şeydir. Daha orjinal "sivri zekalı" bir fikrin varsa, dünyayı ona göre dizayn edecektin. O iş geçti. Kendi yalanına kendin inanıyor musun? Ciddi soruyorum. "Kendi yalanına kendin inanıyor musun?". Eğer öyleyse, acının iyi bir şey olduğunu düşünüyorsan, kendi örneğinde bunu kanıtla, bütün cümle alem görsün, senin ne kadar acı çektiğini, böylece ne kadar iyi bir şey başardığını!

Eğer bu kadar kolay bir şey olsaydı herkes yapardı. Valla açıkçası, herkesin yaptığı şeyler fena şeyler değil. Herkese karışmadığın kadar bana da karışma, yeter zaten. Herkes eğer bir şey yapmıyorsa, demek ki doğru yapıyorlar. Bu başarılı adamlar acı mı çekiyor sana göre? Güldür güldür'ün zengin adam videosunu izlemeni öneririm. Ne diyordu zengin adam? "Param da var, huzurum da var, ortamım da iyi, sağlığım da iyi...". Ne oldu, kaldın öyle? Acıyı çekenler hep fakirler, sınıfsal olarak alt konumdakiler. Sen o tavsiye ettiğin acıyı al, a...

Acı yoksa kazanç da yok. İşkenceci piç. Kazanç dediğin ne ayrıca. Bu kadar insan kazanıyor, acı mı çekiyor? Yoo. "Bana özel muamele" etmeyi kes artık. Adaletsizliğin zirve yaptı, adalet hanımın ırzına geçtin, kafa yapın hala değişmedi.

Bu acıya sonuna kadar dayanırsan, eğer acının üstesinden gelirsen, eğer bu ağırlığın üstesinden gelirsen, eğer bu rahatsızlığa dayanırsan, sana garanti ediyorum bebeğim, bunun sonu başarı.

Bana bebek demeyi kes! Yaptıkların yapacaklarının teminatıdır. Hakem o Rus bu çocuğu olduktan sonra, her golünü geçersiz sayacaktır. Şimdiye kadar hep öyle yaptın. Değiştiğine ya da değişeceğine neden inanayım ki? Şimdiye kadar sürekli tekrar ettiğin piçliklerine son vereceğine neden inanayım? Ayrıca dediğim gibi benim açımdan bir "başarı" kriteri yok. İlk önce neyi, neden başarmam gerektiğini kanıtlaman lazım. Bu kadar mendebur bir simülasyoncu varken hala sakince, kafayı kırmadan yaşayıp gidiyorsam, şimdiye kadar başarılıyım demektir.

Yani kafa yapını değiştirmen lazım anlıyor musun? Başarı kriterinin ne olduğunu, benim için ne ifade ettiğini kanıtlayamadın. Ortaya bir şey atıyorsun, senin istediğin şey, ve benim bununla uyumlu hareket etmemi bekliyorsun. Sen kendini ne sanıyorsun, Tanrı filan mı? Kendine gel ! Burada "ol" dediğin olmuyor. Daha doğrusu, fiziken oluyor, ama senin ol'ların benim nazarımda bir şey ifade etmemektedir. Kendine gelmeni, dürüst olmanı, düz olmanı, adam olmanı beklemekteyim. Sonrasında ne yapacağım bana kalmış. Sana güvenmem için zerre kadar geçekçem bulunmamaktadır. Tam aksine, sana güvenmemek için yeterinden fazla gerekçem var.

Hatalar yapmayı bırakıp parıldama vakti.Hata yaptığımın kanıtı nedir? hatanın kriteri nedir? Acı iyi bir şeyse, belki de hata da iyi bir şeydir. neden kendinle çelişiyorsun? Şurada iki dakika bile tutarlı olamıyorsun. Sen kendin hata üstüne hata yaparken benden hata yapmamamı bekliyorsun. Üstelik sen her şeyi gördüğün halde ben körlemesine rasgele yaşıyorum. Ama dikkat ediyorsan, dürüstüm, doğrucuyum, ilkeliyim, tutarlıyım. Senin gibi değilim yani. Adam ol adam. İşime karışmayı kes. Tatava yapma bas geç.

Ne kadar çok acı çekersen o kadar çok ilerleyeceksin. İlkesel anlamda mantıklı gibi görünse de, hiç acı çekmeden ilerleyenleri düşününce pek de samimi olmadığın anlaşılmaktadır. Acı çekmeye karar vermem için buna değecek bir şey olması lazım. Öyle bir şey var mı? Sırf "sen istedin" diye, sırf senin "paşa gönlün olsun" diye, sırf sen "aleme rezil ettim seni" diyesin diye, senin taşların akların serinlesin diye acı mı çekeceğim yani. La bi sildir git.

Ne kadar çok ilerlersen hayallerine o kadar çok yaklaşacaksın. Beni anlıyorsun değil mi? Evet anlıyorum. Bu diyalogda anlayışı kıt olan sensin. Pazarlık mı yapıyorsun benle.? Hayallerim var evet, ama, acı çekerek ulaşacağımı söylemen inandırıcı değil. Sadece, oltadaki yem gibi hayallerimi kullandığını düşünmekteyim. Şimdiye kadar, eğer hiç bir şeye karışmıyor olsaydın, evrensel mücadeleyi düşünmeme neden olmasaydın, o zaman hayallerime kavuşmayı arzu edebilirdim. Şu şartlar altında, hayallerim, olsa da olur olmasa da olur. Sen adama hayal ettiği şeyi bile vermezsin. Her şeyi başarmış bile olsam, sen de bu başarının sonunda bana hayallerimi vereceğine söz vermiş olsan, son anda vaz geçersin. Öyle dönek birine benziyon.

Her şeyin başı acı çekmek. Takıldın plak gibi. Tamam her şeyin başı acı çekmekse sen acı çekmeye devam et. Yanında başka şeyler de çek iyi gider. Ayık kafayla konuştuğunu da düşünmüyorum açıkçası. Dikkat et videolarını keçiler yemesin.

Beni dinle, acı çekmekten ve savaşmaktan asla vazgeçme. What? Bu insanlar hep acı çekerek mi bir şeyler başardı. Yoo. "Biz seçmedik, bizi hep seçtiler" dediğini unuttum mu? Dürüst adam öyle itiraz ediyor. Çoğusu makam mevki para şöhret sahibi olmuş, mücadele anlamında, acı anlamında öyle ciddi bir emek de yok. Zeki başşağına denk adamlar, hiç uğraşmadan her şeyleri var. Ben niye herkesten farklı olayım? Neden bana özel muamele ediyorsun. "Dostun" olmadığım için olabilir mi? Dostlar böyle yapmaz. Pislik yapmayı, piçlik yapmayı kes.

Çünkü savaşmaktan vaz geçersen hayallerinden vaz geçersin. Hayal, adı üstünde hayal. Çok da şey değil. Bunu önemseyen sensin. "Hayallerine ulaşman lazım" diyen sensin. Dolayısıyla hayallerimden vaz geçtiğimde üzülecek birisi varsa o da sensin, ben değil. Çünkü bunu takıntı yapmışsın. Belki de başarısız olmayı deneyimlemek istemişimdir, olamaz mı? Hayır, senin bu tavırların altında benim başarısız olmam doğru bir tavır olur. Bu başarısızlık bana değil, sana yazılacaktır. Bir yerde kurgu hatası var. Ya da bu kadar karışmayacaktın.

Hayallerinden asla vazgeçme. Asla asla deme. Asla diye bir şey yok.

Sonrasında konuyu dağıtmışsın.

Tamam, bu "motive sesi" sıktı artık. İletişimi başka yollarla da kurabilirsin. Vahiy falan demek istiyorum. email atacak halin yok ya? Atsan fena olmaz ha. Neyse. Karşıma çıkmaya cesaretin var mı? "Dostum dostum" deyip duruyon. Dostsak ne korkuyorsun ulan İsrail çölü?

Ayrıca başarısız olacaksam ben başarısız olacağım, sana ne bundan? Önce sen bunu izah et bana, benim başarılı veya başarısız olmam seni neden ilgilendiriyor, çakma Sükerberk?

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.
Alıntı ile Cevapla
  #64  
Alt 24-06-2022, 09:31
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Olayı çözdüm. Yine ben çözdüm. Zaten başka kim çözebilirdi ki? Tabiki, ben. Benden başka kimse var mı? Neyse.

Şimdi olay şu. İki ihtimal var.

1) Bir iddiaya göre (ben buna karşıyım tabi), simülasyoncu aslında benim. Yuh artık demediğinizi duyar gibiyim. Hee bu çok şaşırtıcı olmazdı tabi de, benim açımdan öyle değil tabi. Neyse. Şimdi simülasyoncu bensem, bakın tekrar tekrar söylüyorum, "ben buna inanmıyorum, hatta şiddetle reddediyorum", o halde kendi kendimin acı çekmesini istiyorum. Bu sanırım biraz mazoşist bir tavır. Olay da şu, yani teori şöyle, aslında "acı, mutluluk, mutsuzluk, öfke, coşku..." gibi duygular gerçek değil. Bunlar sadece yaşantının gerçekliğini ve toplamdaki hazzı artıran durumlar. Bu nedenle, kendi kendime acı çektirerek dünyanın gerçekliğini ve toplam haz miktarını artırıyorum'..muşş.

2) Bu benim iddiam, bir simülasyoncu var, ve bu ezik, silik, vasat birisi, bana karşı gıcığı var, benim acı çekmemi sadistçe istiyor. Hiç öyle acı aslında mutluluk filan değil. Acı, acıdır, iyi iyidir, kötü kötüdür, her şey nettir. Dünya düzdür yani. Düz bakış açısı.

Çözüm

a) Eğer birinci iddia doğruysa, yani perde arkasındaki kişi bensem, acı aslında iyi bir şeyse ve kendime bunu vermeye çalışıyorsam:

Bu durumda, dünyada acı çekmeyerek, perde arkasındaki ben'in mücadele etmesine neden oluyorum. Şu anda, yoğun şekilde "mücadele etmem, harekete geçmem" için çaba sarfediyor. Ve mücadele etmek (bu teoriye göre) neydi? Acıydı. O halde şu anda acı çekmektedir. Acı (yine bu teoriye göre) aslında iyi bir şey olduğundan dolayı, mutlu olması lazım. Dolayısıyla ben acı çekmeyerek, onun acı çekmesini sağlayarak onun mutlu olmasına (umursamayarak) neden oluyorum. Aynı zamanda acı çekmediğim için ben de istediğimi almış oluyorum.

b) Eğer ikinci iddia (benimki) doğruysa, perde arkasında ergen bir simülasyoncu varsa ve bana karşı kasıtlı olarak art niyetli davranıyorsa, ve acı kötü bir şeyse

Bu durumda, bana yaptığı zorbalık, piskopatlık, ergenlik ve dahası art niyetli tavırlarına "yanıt olarak", acı çekmeyerek onun bu kötü davranışının boşa çıkmasını sağlıyorum. Beni üzmeye çalıştığı için, bunu başaramayınca asıl üzülen kendisi olmaktadır.

Sonuç

Bulduğum çözümde, her iki ihtimalde de, hem ben ve hem de simülasyoncu, aynı olalım veyahut farklı kişiler de olsak, layığını bulmaktadır.

Dolayısıyla simülasyoncuya anlaşma önerim, her iki ihtimalde de "adalet yerini bulsun" diye, herkes istediğini alsın diye, işime bundan sonra karışmaması, her şeye kayıtsız kalıyor olmama müdahale etmemesi, ya da etmesi ama başarısız olması, acı çekmesi, benim acı çekmem için daha fazla uğraşmaması, uğraşacaksa da bunu "kendisi" başarısız olacak şekilde yapmasıdır. Böylece dünyada her istediğim olacaktır, ve o bu durumu görerek üzülecek, acı çekecek, yani sonuç olarak istediği mutluluğu elde edecektir.

La burdan bile te oraya gol atıyorum. Bu da mı gol değil. Taam taam videoyla yanıt verebilirsin. Böyle de anlayışlıyım bak. Ne kadar merhametliyim, ne kadar iyi niyetliyim. Elimde hiç bir imkan yokken bile harikalar yaratıyorum. Dünyalar elindeyken bile, biskremi yiyemiyorsun. Ben sen miyim ha'a koç?

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.
Alıntı ile Cevapla
  #65  
Alt 26-06-2022, 10:12
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Son yazımdan sonra ergen simülasyoncunun tavrının değişip değişmediğini bilmiyorum. Ya da geç kaldı. Mark DikerBerk gibi birinden 10 milyar dolardan fazla para istedim. Yollarsa, dimilasyoncu adam olmaya karar vermiş demektir. Yollamazsa, simülasyoncudan daha bir dikim olmaz demektir. Ben bu ikinci ihtimale göre yazıyorum. Sittin sene onun keyfini bekleyemem.

Ben şimdi (başka) takipçilerime (başka) bir şey yazacağım. Herkes burayı iyi okusun, iyi anlasın. Sonradan buradan sınav gelecek.

Başımızda bir tane simülasyoncu var, ona siz "Tanrı" diyebilirsiniz, ona siz "o sensin" diyebilirsiniz, "o benim" de diyebilirsiniz, belki de sizden biridir. Ben ona "simülasyoncu" diyorum. Bu önemli değil. Bu simülasyoncu "ben" olduğunu iddia ettiği iddia edilmektedir. Buna göre, "ben acı çekmek istediğim için", ben olan simülasyoncu, bana daha fazla eziyet etmeleri için "dünyadaki kulları" (onun sözü) motive etmektedir. Yanlış anlamayın benim böyle bir iddiam yok, simülasyoncunun iddiası bu. Ama ben ne diyorum: "Az diktir be. Ceketinin düğmesi yumuşamış. Ben normal bir insanım. Adam ol, bana eziyet etmeyi kes!". Şimdi, bakın, iyi dinleyin. Ortada iki iddia var. Simülasyoncunun iddiası, ve benim iddiam. Yukarıdaki yani bir üstteki gönderideki analiz simülasyoncu içindi. Bu analiz, sizler için, yani herkes için.

a) Simülasyoncunun iddiası doğruysa

Ben "bir numara" olan kişiyim. (breh breh breh, yok ananın nalı). Tamam, diyelim öyle, simülasyoncu doğru söylüyor. Şimdi bu durumda, her şeyin başı "benim" aslında. Tamam, diyelim o haklı ve asıl bir numara benim. O halde ben size, onun ben olmadığını söylüyorum. Bir numara bensem kardeşim, o zaman ben diyorum ki o ben değil, benim çok güzel bir taklidim. O zaman benim bu dediğim de doğru olması lazım, çünkü ben hep doğru söylerim. Heh. İşte, demek ki, size benim o olduğumu söylediğinde aslında kendisinin ben olmadığını da itiraf etmiş oluyor. Hala anlamadınız mı? Onu değil, beni dinlemeniz gerekiyor. Benim "bana acı verin, acı ne güzel bir şey yaa" dediğimi iddia ediyor. Bunu demiş olmam için "mal" olmam lazım. Ben mal mıyım? Hani ben "mükemmel"dim? Bence mal değilim. Mükemmel olma iddiası fazla iddialı olur, kanıtlamak gerekir, böyle bir iddiam yok, ama mal değilim ve bundan eminim. Yok ben mükemmelsem ve siz bana "mal" diyorsanız, bunun bir bedeli olmalı. Peki, o neden kendime acı vermeyi istediğimi "zannediyor?". Çünkü olayı anlamamış. Ben ona "hiç bir şeye karışma, dünyada ne olursa olsun karışma" dedim. O da, dünyanın acı verici olduğundan yola çıkarak "acı çekmekten keyif aldığımı" düşünmüş. Yanlış düşünmüş, olayı yanlış anlamış. Burada verilmek istenen mesaj "dünyada ne kadar acı olursa olsun katlanılmaya değer"dir. Ama, sen kasten, hep habire kasten her şeyi acı verecek şekilde yaparsan, ota boka karışırsan, hiç bir yapmak istediğime izin vermezsen, bu işte o "normal dünya hayatı" olmuyor, bu durum senin karakterinin bozuk olmasından kaynaklanıyor. Ben buna rağmen, farkındaysanız dünyaya "katlanıyorum". Harekete de geçmiyorum, hiç bir şey de yapmıyorum. Mucizeye de gerek yok, yardıma da gerek yok, dediğim gibi, "karışma yeter". Karışmasa, yeterdi, yani.Şimdi dönün, onu dinlemeyin, ben ne istiyorsam olacak şekilde davranın. Bunun sonunda size eziyet edecektir, ama üzülmeyin, bu hayat bitecek ve hanyayı konyayı o ineğe göstereceğim. Burada "mucizeler" yaratmamı istiyor, çünkü aynı duruma kendisi düştüğü zaman aynı şeyi yapabileceği bir yol öğrenmek istiyor. La babanın (benim) en akıllı uşağı sen misin? La bi git. Neyse. Mesele anlaşıldı sanırsam.

Yine de diğer ihtimali de irdeleyelim.

b) Simülasyoncunun iddiası yalansa

Yalancının tekiyse zaten onu dinlemenize gerek yok.

Artık bu saatten sonra "sen sana acı çektirmemizi istemişsin, sen öyle diyorsun" diyen olursa direkman ağzının ortasına kürekle vuracağım bak.

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.
Alıntı ile Cevapla
  #66  
Alt 28-06-2022, 09:48
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Sessizliğinden, hatanı anlamaya başladığını varsayıyorum.

Esasen, "özgür iradenle" düşünüp olayları anlaman, daha sonra bir çözüm geliştirmenle kast edilen, varman gereken sonuç, bu dediğim sonuçtu. Yani, "dünyanın yaşanılabilir bir yer olduğunun kanıtlanması". Aksi halde, benim bu deneyimimin bir manası yoktur ki. Kendime acı çektirmek istesem bunun envair çeşit yolu var, niye bu kadar uğraşayım ki? Biraz mantık lazım. Bu kadar açıklama yaptıktan sonra, herkes bu durumu öğrendikten sonra "haa demek ki dünyanın yaşanılabilir bir yer olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar, amaçları buymuş" diye ne yaptığımızı keşfettiklerinde, hiç bir manası kalmıyor ki. Olayı buraya kadar getirttin.

Tabi, sen "yanlış" akıl yürütmeyle o sonuca varıyorsun ki, acı çekmek istiyorum. O zaman, eğer dediğin gibi olsaydı, harekete geçerdim, acı çekerdim, sen de beni aleme rezil ederdin, bu senin açından (yanlış varsayımınla) başarı olurdu. Tüm tuzaklarını buna göre ayarlamışsın, tüm mekanizmaları buna göre tetiklenecek şekilde kurmuşsun. Bunlar o kadar bariz ki. Hareket ettiğim an, tak! kafama vuracaksın. Hareket ettiğim an, tak! diye tetik başıma düşecek. Ee? Neden böyle bir şey yapayım ki. Yapmadığıma göre, zaten hesap hatası yaptığın ortada değil mi? Demek ki yanlış varsaymışsın. Çünkü senin aklından geçen şey, benim asaletimle uyuşmuyor. Sen eğer öyle bir şeyi yekten, kendi başına, içindeki öfke nedeniyle yapmak istiyorsan buyur, önün açık, ben sana engel olmuyorum, şu anda engel olamıyorum zaten. Bunu deneyen sayısız simülasyoncu oldu.

Mucize yok, ben sana mucize yap demedim. Ama "çaktırmadan" yapacaksan da bu mucize benim lehime olması lazım. Hem "Mucize yok" diyorsun, hem aleyhimde mucize yapıyorsun, ondan sonra "harekete geçsene geçsene göreyim cesaretini". Bu ne rezalet ya. Kendine gel. Benim, asaletime aykırı bir sonucu kabul etmeyeceğimi, dahası, bunun bir bedelinin olacağını nasıl ön göremiyorsun?

Hadi al lan Selma'yı üstüne olsun.

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.
Alıntı ile Cevapla
  #67  
Alt 28-06-2022, 15:25
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Sana ilk mesajımdan sonra 1 yıl, 1 ay ve 4 gün geçti. Ve nihayet, geldiğin son durum, harika bir geri dönüş, müthiş bir performans. El frenini çekip pati çektirdin resmen, o şekil bir hareket oldu.



Özetle şunu demişsin:

"Inandığından daha cesursun.
Göründüğünden daha güçlüsün.
Sandığından daha zekisin.
Ama en önemlisi de...
Hep seninle olacağım."


He bu sefer çocuk sesi. Tabiki. En masum, en ikna edici, en sevimli halinle. Açıkçası, ilk defa bu yaklaşımın, ciddi ve olumlu bir kırılma noktası. Bu tarihi not edelim. 28 Haziran 2022 Salı. Mesajı gönderdiğin tarih, 24.06.2022 Cuma.

Senin yaklaşımın bu olduktan sonra, sözünü tutmanı bekleyeceğim. Tabi burada "seninle olmak"tan kastının, anladığımız manada, olumlu manada olacağını düşünüyorum.

Sonra düşündüm de, yine de hatalarını düzeltmeye karar verdim:

Inandığından daha cesursun. Ne kadar inandığımı nereden biliyorsun? Kalbimi çıkarıp içine mi baktın? (sözün gelişi)

Göründüğünden daha güçlüsün. Teşekkür ederim. Görünüşe aldanmaman gerekiyor elbette. Sırtımızda un olması değirmenci olduğumuz manasına gelmiyor değil mi?

Sandığından daha zekisin. Yok ben zaten sanılandan fazla zeki olduğumu düşünmekteyim. Kendime üst sınır koymuyorum. Senin, benim bana ait olduğunu zannettiğimi düşündüğün sınır benim sınırım değil, senin beni algılama sınırın.

Ama en önemlisi de...
Hep seninle olacağım.
Çok iddialısın. Bunu deyip de beni havaya soktuktan sonra arkamdan kçımı tekmelemeyeceğini nereden bileyim? Bu yanıtları da bu ihtimal nedeniyle yazdım. Kusura bakma, sana güvenmemek için hala daha yeterince sebebim var.

Bakalım nasıl yapacaksın da hep benimle olacaksın, göreceğiz. Bak "seninle" diyorsun, "senin karşında" demiyorsun, bunu hatırlatıcam sonra; Bu konudan soru çıkabilir.

Görüşmek üzere, siya.

Sana değil de "kullar" ve "kul olmayanlar" için bir hikaye anlatayım bu noktada, sen de dinleyebilirsin, ders babında.

[u]Bizim bayburtlu, hacca yazıldı.
Memleketinden o güne kadar hiç çıkmamış.

Müftü hac semineri verecek, hepsi toplandılar.
Hocaefendi anlatıyor işte, "hac meşakkatlidir, çok sıkıntılar vardır, zorluklar vardır, arafat var, müzdelife var, şeytan taşlama var vesaire, yani onun için, Allah işinizi kolaylaştırsın istiyorsanız zikri artırın, kuranı artırın, gece namazlarını artırın. Bakın görün nasıl işiniz kolaylaşacak, yollarınız açılacak."

Bizim Bayburtlu tabi saf adam, bu sözleri olduğu gibi aldı, zikri artırdı, kuranı artırdı, gece namazlarını artırdı. Ve hacca gitme vakti geldiii...

Bavullarını hazırladı, daha hayatında memleketinden ilk defa çıkıyor. Geldi hava alanına. Hava alanından içeri nasıl gireceğiz? Kapı arıyor. Kapılar hep otomatik tabi, fotoselli. Yanaşmadığı için kapı açılmıyor. "Ya bu kapılar nerde" filan derken adamın birisi onon önünden geçiyor, tak, kapı açıldı. Bizim Bayburtlu dedi ki "ahan da başladı (!)".

Yani, kendi kendine açılıyor, kapı Bayburtlu'yu buyur ediyor. Hey mübarek. Girdi içeri "kurban olduğum Rabbim" dedi. "Kapı açılıyor kendiliğinden. Bu kadar sene yaşadık bir tane kapı bize kendiliğinden açılmadı. Hey mübarek bee" dedi içinden.

Neyse, içerde ilerlerken, tabi orda yürüyen yol var. Yürüyen merdiven değil de. Bayburtlu baktı, "yol yürüyor". Dedi ki, "zikri gördün mü. Kurban olduğum Rabbim yolları dürüyor benim için". bayaa havalara giriyor orda.

Bir de yürüyen yolda ilerlerken fotoselli lambalar var, kişiyi algılayınca yanıyor, sonra sönüyor filan. Bayburtlu giderken lambalar "tak tak tak" peşpeşe yanıyor, "zikri fazla mı kaçırdık acaba?"

Tabi, bunlar olunca Bayburtlu, "ben herhalde yeterince olmuşum" diye düşünmeye başladı artık. Kapı açılıyor, yol yürüyor, lambalar onun için yanıyor filan, iyice havaya girdi. Bak dedi müftünün dediği ne kadar doğruymuş.

Neyse, indi Medine havaalanına, dur bir abdest alayım dedi. Elini uzattı, çeşmeler de fotoselli, elini uzatınca kendiliğinden akmaya başladı. Bayburtlu o andan sonra artık şaşırmıyor, "tabi akacak" dedi sadece.

Neyse otele geçti, orda yerleşti, akşam namazını kılacak, ordan mescidi mebeviye geçecek, filan. Ordan sonra resulullahı selamlayacak, filan. Ama o havaya girdi ha, artık o keramet ehli olmuş.

Bayburtluya selam veriyorlar. "selamun aleyküm". Bizimki "Aleyküm selaaaaam ve rahmetullaaaah". Böyle de huşuu içinde böyle konuşuyor filan. geldi mescidi nebeviyeeee. Tabi mescidin tavanı otomatik açılıyor. Şimdi az önce kubbe vardı, ezan okunurken "aziz Allah" dedi, başını kaldırdı, kubbe yok, yıldızları ayı görüyor. "Aziz Allah" dedik diye tavan yarıldı, hey maşallah.

Dedi ki "keramet de tamaam, keşif de tamam". Geldi resulullahın önünden geçiyor. Ne dedi biliyor musun? Selamun aleyküm. "Bil bakalım kim geldi ya resulullah (büyük adam)".

Neyse, kıssadan hisse. Yazmıyım artık, herkes kendi açısından alacağını alsın. heheheh.

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.

Konu LEVH tarafından (28-06-2022 Saat 16:27 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #68  
Alt 29-06-2022, 09:53
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Bugün sadece bir saptama yapmak istiyorum. Daha doğrusu dün pas geçtiğim bir konu.

"Sandığından daha zekisin." dedin ya hani. Yazımın ana fikrinin zarar görmemesi açısından orda belirtmek istemediğim, dün pas geçtiğim bir durum var. Aslında demek istediğin, "sandığımdan daha zekisin". Ama bu durumda "hakkımda yanlış zanda bulunduğun" gibi bir durum olacak ki bu, bir bakıma hata olarak kabul edilebilir, ki bunu kabul etmek senin açısından imkansız. Bunu anlayışla karşılıyorum. Bu durum o ezik, başarısız ama sonsuz ego sahibi karakterinle örtüşmektedir. Kendin hata yaptığında bile o hatayı benim üzerime atıyorsun. Yapışmaz bayım! Hata sahibine aittir, yani sana. Madem "sandığından" daha zeki çıktım, o zaman ona göre davran. Salakmışım gibi davranmayı kes!

Burada bile, yani tam dönüş yapacağının sinyalini verirken bile, o eşsiz egondan taviz vermemişsin. Gözümden kaçmadı, not ettim, haberin olsun. Böyle olmaz bu iş bak. Bırakıyorsan bırakman lazım. Benlik orada mı yoksa burada mı, iyi düşün. Bu kadar kasma istersen artık. "Son dakika golü gene de atarım" fikrinden vazgeç. Ne kadar zorlarsan o kadar zor olur herkes açısından. Barışsa barış, şu sonsuz egonu bırak artık, sıktı gerçekten. Bekledim milyar dolarlar gelmedi, senin samimiyetin bu mu yani. Hay senin yapacağın işin.

Dünkü hikayedeki Bayburtlu sensin. Bu kainatta ol diyorsun ve oluyor, ama bu durum senin Tanrı olduğun manasına gelmiyor, daha hala anlamadın mı? Tanrı olman için, Tanrı nedir, nasıl bir şeydir diye biraz araştırman ve kendini buna göre geliştirmen lazım. Kendin zayıf olup ama egon tavan yaptığı zaman bu durum Tanrısallık olmuyor, Tanrısallık bunun tam olarak tersi. Paralel evrenden alıntı yaptığın "kuran, incil ve tevrat nüshalarını" bir kez olsun tam olarak okudun mu? Kendi "yazdırdığın" kitapların birini bile tam olarak okudun mu, herhangi birine tam olarak hakim misin? Zannetmiyorum. Kendi gönderdiğin kitabı okumuş olsan böyle davranamazdın. Sen daha kendine biçtiğin rolün farkında değilsin ki. Orada tarif ettiğin senle, gerçek hayattaki sen arasında hiç alakası bile yok, hatta tam tersisin.

Senin gücün ancak çoluk çocuğa yeter. "Gücü her şeye yetenmiş. Yav he he." Ezik seni. Sıkıyorsa karşıma çık, çoluk çocukla uğraşmayı bırak ! İtlerini üzerime salmayı da kes! Karşıma çık, gerçek yüzünü göster, böylece yanlış anlamalar varsa onları düzeltebilirsin. Böyle olmaz bu iş. Hatta güreş yapalım, kazananın dediği olsun. Heheheh.

Neyse, kime ne anlatıyorum ki. Senin aklın kesmez böyle şeylere. Gel ben sana anlatim.

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.
Alıntı ile Cevapla
  #69  
Alt 18-07-2022, 14:19
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Bak ne diycem, SaTan = Sa'hte Tan'rı. Ne oldu? Pik gibi kaldın öyle.

Mu kıtasından göç eden atalarımız şeytanın, yani SaTan'ın sahte Tanrı olduğunu ve Tanrıcılık oynadığını bilirdi, geçerken yol üstünde İngilizlere bu kadim bilgiyi verdiler. Ama kendileri niye unuttu, onu anlamadım. Sorun yok, her şey kontrol altında.

Hep diyorsun ya, "harekete geç, hayata saldırmak için niye bekliyorsun" felan diye. Buyur işte saldırdım, şimdi sen düşün, Sahte Tanrı (Satan), False God (Fagot).

Sarıların Sülo derler bağa.

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.

Konu LEVH tarafından (18-07-2022 Saat 15:09 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #70  
Alt 07-10-2022, 11:11
LEVH - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
LEVH LEVH isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2011
Bulunduğu yer: Ying Evreninin Tek Yang Bilgini
Mesajlar: 659
Standart

Hiç bir şey olmaması yerine bir şeylerin olması bir enayilik türüdür.

Hiç bir şey yok, dert yok, tasa yok, uğraş yok, yorulmak yok, sıkıntı yok yani, ne güzel memleket. Ondan sonra bir şeyler olur, uğraş dur. Hayır sonunda ne oluyor sanki toprak olmaktan başka. Hadi diyelim bir ihtimal afterlife ya da reenkarnasyon olsun, hadi sonsuza dek cennete git. Ne olacak, amaç ne, hep iyilik olsa ne olacak ki iyiliği de birisi tanımlıyor, kendi kendine var olamıyor.

Gereksiz, dünya da alemler de gereksiz ve çöp. Bunları artırıp durmak ve daha fazla soruna, zaman kaybına yol açmak ve enerji harcamak da bir ruh hastalığıdır. Aklı başında bir insan böyle şeyler yapmaz. Hastasın sen, tedavi olman lazım, psikoloğa filan git.



Tamam, doğru diyorsun. Bu yanlıştır demedim. Hayatımda kalsalar ne olacak kalmasalar ne olacak. Hayır bütün dünyayı komple bana versen ne olacak, ne ifade ediyor. Ben zaman dedikçe, mekan dedikçe, varlık ve yokluk arasındaki paradoksa ve anlamsızlığa dikkat çektikçe sen beni, benim hayatımdaki küçük başarı veya başarısızlıklara odaklayıp bütünü görmeme engel olmaya çalışıyorsun. Ben nedir ya? Bu hayat nedir. Bunda başarılı olsam neee olmasam ne. Ne işim var benim burda? Bu ne saçmalıktır? Bari varım, en azından rahat bırak da varlığımın verdiği acıyı daha az yaşayayım. Karışma hiç bir şeye ya.

Dünya hayatı neymiş, başarı neymiş, mutluluk neymiş, boş işler bunlar, zaman kaybı. Sen benim yokluğumdaki sonsuz mutluluğumu alıp varlıkla beni mutsuz, huzursuz ettin mi? Ettin.

Keşke gölge etmeseydin başka ihsan istemezdim ya. Yokken hiç derdim yoktu. Şimdi onun doğrusunu bul, bunun doğrusunu keşfet, şunun doğrusunu yap. Ne gerek vardı ya? Ne uğraşıyorsun benle, hasta mısın sen?

Ordan yokedici bir ışın gönderip beni tüm geçmiş, geleceğim, sende ve diğer simülasyoncularda ve daha üst ve ast varlıklarda olan hatıralarımla beraber yok etme seçeneğini düşün istersen. Sıktın ya.

Vereceksen huzur ver vermeyeceksen hektir git ya, ruh hastası. Keşke ölsen de kıyamet mi kopacak ne olacaksa olsun, ama öl o arada. Ya beni öldür, yok et, ya da kendin öl ve yok ol.

Seninle aynı varlık boyutunda bir arada olmak istemiyorum, pislik herif, kadın, şey, her ne zıkkımsan.

Ayık kafayla da forumda yazılmaz ki.

Yasal Uyarı: İçki zararlıdır.

Günde beş sefer hakarete uğruyorum, hiç kimseye hakaret davası açmıyorum.

Hay yaa len salak,
Hay yaa len veled.

Susuyorsak adamlığımızdan.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:09 .