Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim > Psikoloji

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 28-04-2011, 21:01
Jolly Jocker - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Jolly Jocker Jolly Jocker isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 24 Aug 2008
Bulunduğu yer: Antalya
Mesajlar: 1.323
Standart

priapos´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Vs. vs peki hiç açıp baktın mı psikiyatrisler bu konuda neler diyor? Hem de bilimsel makalelerinde neler diyorlar hiç açıp baktın mı? Elinin altında internet var ara yüce googledan bakalım neler bulacaksın ve hatta daha bilimsel olsun diye scholar.google dan ara.

Ha bi ara evrimsel psikiyatri ne iştir ne diyolar onlara da bi ara bak istersen.
Kendi fikrini yazmak yerine kendince kaynak tavsiyesi mi yapıyorsun? Fikrin varsa yaz; kaynak ihtiyacım olursa haberdar ederim.

zira beyinde dopamin aktivitesindeki fazlalığa bağlı olarak ortaya çıkan şizofreni hastalığını dopamin antagonistleriyle tedavi etmeye çalışmanın kapitalizmle bir alakasının olmadığı açıktır. bunun gibi pek çok örnek verilebilir. psikiyatri bilmi insanların davranışsal bozukluklarının biyolojik nedenlerini bulup buna yönelik tedavi yöntemleri geliştirir
Birincisi, psikolojik hastalıkların biyolojik bir kökeni de olduğunu reddetmediğimi, işi salt biyolojik bakımdan ele alan anlayışı eleştirdiğimi defalarca belirttim. Dolayısıyla senin eleştirilerin beni bağlamıyor. İkincisi, psikiyatri salt ilaçla tedaviye yönelmez, terapi v.s. de uygular ve psikiyatrik hastalıklardan en yaygınları içerisinde hiç de salt biyolojik kökenli olmayan aksiyete, depresyon, sosyopati v.s. de vardır.

psikiyatri'nin topyekun bilim değil, yeni bir din filan olduğunu iddia ettin ama ilk mesajında...
Sevgili Ulpian, bak ne yazmışım ilk mesajımda;

''Psikiyatri, kapitalizmin yeni dinidir. Artık suçluluk hissi, korku ve kaygıyı psikiyatri vermekte, düzeni temize çekmek üzere düzenin mağdurlarını suçlama misyonunu o üstlenmekte, eskinin günahkarlık kavramına benzer biçimde bireye kendini anormal ve hastalıklı hissettirmektedir. Üstelik psikolog ve psikiyatristler, tıpkı din adamları gibi, bu işi paraya da dökmüşlerdir! İktidarlar, kendine karşı çıkan ya da bir biçimde mağdur ettikleri herkesi sindirmek için ille de asker-polis gücünü kullanmaz. Ya da tutuklayıp hapse atmaz. Bundan daha öncelikli ve etkili bir yol benimser. En başta başkaldıran bireyin ve etrafındaki insanların bu başkaldırıyı ezmesi ve dışlaması için bunu bir hastalık, bir anormallik olarak tarifler ve topluma benimsetir. Psikiyatri denen 'bilimsel faşizm', iktidara bu yolda büyük destek sunar.''

Bu ifadelerden çıkan sonuç nedir? Psikiyatri 'biliminin' egemen ideolojinin etkisinde kalarak onun işine yarar bir fanksiyon üstlenmesi ve bu yolda bir araca dönüşmesi, bu noktada dine benzer bir hal alması. Anlatılan budur sadece. ''Psikiyatri bilim değildir'' gibi bir iddiam yok. ''Psikiyatrinin her türü iğrençtir'' ya da ''Objektif ve daha doğru düzgün bir psikiyatri olamaz'' türü bir iddiam da yok. Psikiyatri üzerinden sistem eleştirisi yapıyorum. Her ne olursa olsun, esas soruna dokunmayıp sorundan mağdur olanı avutmaya hizmet ediyorsa bir afyon konumuna düşüyor demektir. Bu devrim kavramı için bile geçerlidir.

Son mesajlarında konuyu getirip dayattığın yer ise çok farklı:
Örneğin çok ağır şartlar altında çalışan maden işçilerinde beliren bedensel rahatsızlıkları inceleyip tedavi yöntemleri geliştiren tıp disiplinlerine, ''tüm bu hastalıkların kaynağında yatan sınıf sömürüsü gerçeğini görmezden geliyorlar'' gibi bir gerekçeyle ''bu bilim değil, dindir'' denilir mi hiç?
Esas kaynağı göz ardı ettikleri için birer afyon görevi görürler. Fakat din denemez. Ancak psikiyatri farklıdır. Adı üstünde, ''ruh bilim''. Kişinin ruh sağlığıyla, iç huzuruyla ilgileniyor. Eskiden exorcism sanılıp papaza götürülen insanlar şimdi psikiyatristlere götürülüyor. Eskiden hacı-hocanın bakıp dine bağladığı vakalara şimdi bunlar bakıyor. Bir bakıma dinin yerine oynayan bir bilim dalı. Ve tıpkı din gibi insanları afyonlamaya hizmet ediyor. Senin örneğin üzerinden konuşursak; maden işçisinin sorunlarını belki çözüyor, ama sorunu çözerken sadece işçiye odaklanıyor, kusuru da sadece onda arıyor. Asıl sorun kaynağının üzerini örterek temize çıkarıyor. Herşeyden önemlisi, ''tedavi ettiği'' işçiyi gene aynı sorun kaynağına yönlendiriyor; zaten tedavinin amacı da işçinin tekrar esas sorun kaynağına(yani sağlıksız çalışma ortamına) uyum kazanabilmesini hedefliyor. Bu noktada, sistemin sakatlığının üzerini örtmekle kalmıyor; sistemin yaraladığı insanları yine sistemin kucağına atmak için tedavi etmiş oluyor. O insanları ''hasta'' diye tanımlıyor. Hasta tanımına sistemi katmıyor. Hal böyle olunca tedavi sürecine de katmıyor. Bütüncül bir perspektif geliştirmiyor.

Günümüz psikiyatrisinin genel olarak böyle bir bakış açısı mı var? Eleştirdiğin bu şeyi iddia eden kim? Somut isim, kaynak vs. vermen gerekir. Oysa sen ilgili disiplinin topyekun bilimsel değil, ideolojik olduğunu iddia ettin.
İlgili disiplinin topyekün öyle olduğunu değil, bugünkü egemen uygulanışının öyle olduğunu, yani bir psikiyatriste gittiğinde karşılaştığın muamelenin bu olduğunu anlatıyorum. Şahsen psikiyatristlere çok gittim. Hiçbirinde de isteyerek gitmedim, etrafımın zoru ve ısrarıyla oldu. Pek çok tanı da koydular bana. ''Tedavi'' süreçleri de yaşadım, hem de yıllarca. Ama hiçbir zaman ne tanı ne de tedavinin kapsamı benim dışıma yönelmedi. Ben kültürden, toplumdan, sistemden v.s. yalıtık biçimde ele alındım; kültür, toplum, sistem, çoğunluk ''normal'' olarak önüme kondu ve benden de ''normalleşip'' uyacak hale gelmem istendi. ''Tedavilerde'' hep bu hedeflendi. Bir gün bir psikiyatriste git, sen de böyle olduğunu görürsün zaten. Konuşuyorsak bir bildiğimiz var.
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 29-04-2011, 06:58
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

sevgili freddie..

ilginç bir başlık ve bakış açısı olmuş..

psikiyatri bilimi de aynı din gibi gerçeklerin üzerini örtüp insanoğlunu afyonlamaya yarar, buna katılıyorum..

ama sadece din ve psikiyatri değil, dindışı/karşıtı her türlü akım/düşünce tarzı da gerçeklerin üzerini kapatıp insanlığı afyonlar..

insanoğlunun neredeyse tamamı afyonlaşmış(derin uyku ve uyku mahmurluğu) bir şekilde yaşar ve gerçekle yüzleşemez..

çünkü henüz bu evrim sürecinda aşması gereken daha çok yol vardır..

insanoğlu yaşam şansı bulduğu bu evrende kendinden/insandan başka diğer her türlü kavrama tutunup veya saldırıp hala gerçeklerden kaçmakta ve yüzleşememktedir ve bunu yaparken de farkında değildir..

ne bir dini savunmak, ne psikiyatrinin yanında ya da karşısında olmak, ne dinlerin ve tanrının karşısında olmak henüz gerçeklerle yüzleşmeye uygun evrilmemiş insanoğlunun tutunduğu insandan öte değer ve kavramlardır..

bu tutum ve davranış içinde olmak ise insanoğlunun bir kusuru değildir.. nasıl henüz bilinçle entegre olmamış bitki ve hayvanları bu durumundan dolayı sorumlu tutamazsak, insanoğlunun binlerce yıldır varolan ve hala devam eden bu "insani olmayan" tutum ve davranışlarından (bilinç kapalılığı) dolayı sorumlu tutup eleştirip suçlayamayız..

insanoğlu insanla/kendinle yüzleşmediği sürece de insandan öte her türlü değere ya tutunup savunacaktır ya da karşısına geçip saldırıp eleştirecektir..

psikiyatri konusuna gelince..

psikiyatri insadışı faktörleri görmezden gelmez.. onları görüp farkındadır ama bunlar varoluşun "değiştirilemez" kaosudur.. o yüzden insanı temel alıp onu değiştirmeye ve bu kaosa uygun yaşamasına yardımcı olmaya çalışır..

psikiyatri çok geniş bir konudur, sadece eksojen/çevresel/dışsal faktörler rol oynamaz insanın ruh sağlığında.. insanoğlunun kendi bedensel ve ruhsal donanaımın da getirdiği bazı faktörler rol oynar bu sapmalarda, uyumsuzluklarda..

çok sevdiği biri öldüğü için depresyona giren birini normal hale getirmek için ölen kişiyi canlandıramayız

bir takım obje ve olay karşısında panik atan geçiren bir insanı normalleştirmek için fareleri yılanları örümcekleri öldürüp yokedemeyiz..

yükseklikten, açık/kapalı ortamdan korkup panik atak geçiren insanları normalleştirmek için yükseklikleri kapalı/açık ortamları yokedemeyiz..

işsiz ve parasız kaldığı için akıl ve/veya ruh sağlığını yitiren her insana iş bulup para veremeyiz..

sevgilisi onu terkettiği için şizofrenik boyutta rahatsızlanan birini normalleştirmek için sevdiği insanı ona zorla sunamayız..

yolda bir hayvan ölüsü gördüğü için günlerce uyku uyuyamayan bir insanı normalleştirmek için tüm hayvan ölümlerini ortadan kaldıramayız..

sen anladığım kadarıyla; insanı sabit tutup onu bu anormal/hasta hale getiren eksojen/çevresel faktörün değiştirilmesi gerektiğini savunuyorsun..

yani varolan dünyadaki kaos düzeninin değiştirilmesini istiyorsun..

psikiyatri bilimi tanrıcılık oynayamaz..

sadece bu kaosta uyumsuzluk gösterenleri uyumlu hale getirmeye çalışır..

kaos değiştirilemez ama insan değiştirilebilir çünkü..

psikiyatri biliminin yaptığı da budur..

psikiyatristin aldığı para da; fırıncının, avukatın, simitçinin, işçinin, mühendisin, çiftçinin, öğretmenin, silah tüccarının, mafya babasının aldığı paradan farksızdır..

herkes bu kaosun nimetlerinden nemalanmaktadır sadece..

çünkü varoluşun asıl güdünmesi; "her şeye, her koşula rağmen hayatta kal ve soyunu devam ettir" şeklindedir..


Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 30-04-2011, 00:56
priapos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
priapos priapos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2011
Mesajlar: 37
Standart

Freddie´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kendi fikrini yazmak yerine kendince kaynak tavsiyesi mi yapıyorsun? Fikrin varsa yaz; kaynak ihtiyacım olursa haberdar ederim.
Fikrim aslında açıkça ortada, kendince psikiyatri adına bir korkuluk yaratmışsın ona saldırıyorsun. Saldırdığın şey nedir ne değildir senin umrunda değil. İstersen açar bakarsın psikiyatri senin dediğin gibi mi değil mi görürsün anlamındaydı. Müslümanlardan pek farkın yok. İddia ettiğin şey aslında öyle mi değil mi hiç umrunda değil görüldüğü kadarıyla.

İlgili disiplinin topyekün öyle olduğunu değil, bugünkü egemen uygulanışının öyle olduğunu, yani bir psikiyatriste gittiğinde karşılaştığın muamelenin bu olduğunu anlatıyorum... vs vs
Ne yapmasını bekliyordun psikiyatrisin, hayat şartlarını düzeltmesini mi? Psikiyatist sadece hayat şartlarının bu konuda etkili olduğunu da söylemekle yükümlüdür. Bunu anlayamayacak kadar ....mısın?
Anlaşılan bilimin ne olduğunu da anlamamışın sen. Sana göre demek ki bilim adamı atom parçalandığında yüksek bir enerji ortaya çıkacağını söylememeliymiş.
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 30-04-2011, 11:19
Corpse Bride Corpse Bride isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 31 Jul 2008
Mesajlar: 745
Standart

kitap adı: Satılık Hastalıklar

yazar:Ray Moynihan Alan Cassels

Uydurma hastalıkların profosynelce yaratılıp topluma nasıl yedirildiğini sistemin nasıl çalıştığını(gerçi bilmeyen yok) anlatan kitap.

kitapta geçen hastalıklardan bazıları

yüksek tansiyon
depresyon
yuksek kolestrol
kadınlarda cinsel işlev bozukluğu
menopoz
sosyal ankisiyete
dikkat eksikliği sendromu
osteoporoz
irritabl bağırsak sendromu
regl öncesi disforik bozukluk

ve hasta olduğunuza sizi inandırmaya çalışan dev kadronun çalışma sistemi
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 30-04-2011, 11:54
Düşüngen Düşüngen isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2010
Mesajlar: 271
Standart

Bence şu anki sistem komünist sistem geldiğinde ne yapacaksa onun aynısını yapıyor. Psikoloji bilimini kullanarak kendi sistemine uygun tipler yetiştiriyor süs bitkisi yetiştirir gibi.

Toplum bireyin doğrusuyla değil kendi doğrusuyla ilgilidir. Ve bu doğruya uyumlu bireyler üretmeye çalışır.
Teyzem allaha inanmadığımı öğrenince telaşla tanıdığı bir psikoloğa giderek "Yiğenim allaha inanmıyor kafayı yedi galiba" demiş. Psikologda "kolay iş hallederiz o çocuğu bana getirin iki seansta abdestsiz yere basmayan biri haline getiririm onu" demiş.

O an anladım ki; Bir insanın kaderi, iktidardaki ideolojinin, bilimsel psikolojinin bir de teyzesinin elindeymiş.
Sistem ve teyzem komünist-sosyalist olsaydı bu seferde aynı doktora beni "allaha inanıyor kafayı yemiş galiba" diye götüreceklerdi.

Komünist düzene geçilse aynısını onlar yapacak belki daha fazlasını. Sistemler ideolojiler günün şartlarına göre değişebilir ancak hükmetme, hakimiyet kurma, çıkar sağlama, sömürme sevdası hiç değişmiyor çünkü genetik zeminimiz bu duruma çok müsait. Her zaman nasıl yaşayacağımızı telkin eden sivriler çıkıyor sanki yaşamak teknik bir işmiş gibi.

Düzeni değiştirmek için sabırsızlanan devrimci arkadaşlara tavsiyem, bu işler sırayla gün gelir siz yönetime gelirsiniz kendi psikoloji biliminizi kurarsınız. Nasıl yaşamamız gerektiğini birde sizden öğreniriz ama biraz sabır sıranızı bekleyin. Zaten millet ağzını açmış biri bize nasıl yaşayacağımızı gösterse diye bekliyor.

Kısacası hakimiyeti her ele geçiren ideoloji alt yapıya kendi borusunu döşüyor, kendi borusunu öttürüyor. Herkes kendi borusunu döşeme derdinde yani.

Bir miktar ezik ya da ezik olmayan komünist ya da başka bir ist ten arkadaşlar yaşadıkları tatminsizlik sebebiyle bu düzeni içlerine sindiremiyor olabilirler. Onlara tatmin sağlayacak bazı doğruları ideolojileri var ve o doğruları savunmaya devam edecekler haklı olarak. Bu onların zorunluluğu.
O yüzden yargılanamaz suçlanamazlar.

Unutmamalı ki, doğrular çoktur hepside mantıklı akla ve sağduyuya uygundur. Lakin gerçek dediğimiz şey o doğrulardan sadece bir tanesini seçer gerisi karavana.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 30-04-2011, 12:08
Düşüngen Düşüngen isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2010
Mesajlar: 271
Standart

İnsan tatminsiz benliğini deşifre edince ne bir isteği ne bir şikayeti ne de gerçekleşmesini istediği bir ideoloji kalıyor.

O an herşeyin evrenin görüntüsü doğal bir akış olduğunu algılıyor ve o akışa bakarak kocaman bir Maaşallahhhhh çekiyor .

Kişinin doğal afetleri durdurmaya gücü yetmez -kasırga, tsunami gibi-. Bu yüzden bu doğal olaylara sadece tanıklık eder seyirci olarak. Bir noktadan sonra her şeyin doğal bir olay olduğunu farkeder ve bunlardan hiç sıkıntı duymaz çünkü benliğin yarattığı çatışma bitmiştir.

Ha devrim olmuş sistem değişmiş ha güneş açmış mevsim değişmiş ikisi arasında hiç fark kalmıyor. İkiside olması muhtemel olan olasılıklardan olması zorunlu olanın öncelik kazanarak oluyor olmasından ibaret bu da normal olan oluyor. -bana göre-.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 03-05-2011, 22:32
Jolly Jocker - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Jolly Jocker Jolly Jocker isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 24 Aug 2008
Bulunduğu yer: Antalya
Mesajlar: 1.323
Standart

Hımm, yani hiçbir şeyin gelişimi ve daha iyi olması için mücadele etmeyelim, daha yaşanılası bir hayat için de çalışmayalım, 'tatminsiz benliğimizin' nasılsa hiçbir zaman tatmin olmayacağından hareketle salalım gitsin. Örneğin, şeriat düzeninde yaşıyoruz, hayat bize cehennem olmuş ne gam! Egonun sınırı yok ki. Şeriatı kaldırsan başka şey isteyecek. En iyisi, Düşüngen arkadaşımızın kullandığı afyondan alalım ve rahatça köşemize çekilip herşeye seyirci olalım.

Bu mudur?

Bu bana uymuyor arkadaşım. Ben yine de değiştirme iradesinden yanayım.
Zira 'yaşamak' denen şey izlemek değil müdahil olmaktır.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 04-05-2011, 00:23
Astur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Astur Astur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Jun 2009
Bulunduğu yer: Illuminati
Mesajlar: 1.429
Standart

rakıbalık´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
kitap adı: Satılık Hastalıklar

yazar:Ray Moynihan Alan Cassels

Uydurma hastalıkların profosynelce yaratılıp topluma nasıl yedirildiğini sistemin nasıl çalıştığını(gerçi bilmeyen yok) anlatan kitap.

kitapta geçen hastalıklardan bazıları

yüksek tansiyon
depresyon
yuksek kolestrol
kadınlarda cinsel işlev bozukluğu
menopoz
sosyal ankisiyete
dikkat eksikliği sendromu
osteoporoz
irritabl bağırsak sendromu
regl öncesi disforik bozukluk

ve hasta olduğunuza sizi inandırmaya çalışan dev kadronun çalışma sistemi
Bu saydığın hastalıklardan hepsi hakkında bilgim yok, ama bazılarının ciddi hastalıklar olduğunu, doktorların önerdiği tedavilerin de sonuç verdiğini çevremdeki pek çok örnekten biliyorum. Kitapta anlatılanlar tam olarak senin dediğin gibi mi bilemiyorum, ama öyleyse hiç de iyi bir ilk izlenim almadım.

A skeptic is one who prefers beliefs and conclusions that are reliable and valid to ones that are comforting or convenient, and therefore rigorously and openly applies the methods of science and reason to all empirical claims, especially their own. A skeptic provisionally proportions acceptance of any claim to valid logic and a fair and thorough assessment of available evidence, and studies the pitfalls of human reason and the mechanisms of deception so as to avoid being deceived by others or themselves. Skepticism values method over any particular conclusion.
–Dr. Steven Novella, The New England Skeptical Society
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 04-05-2011, 07:43
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

daha yaşanılası bir hayat
sevgili freddie..

her ne kadar topiğin konusundan(antipsikiyatri) uzaklaşıyor olsak da

yukarıda alıntıladığım ifadenin evrensel kabul görmüş ve insanoğlu kollektif bilinci tarafından desteklenen kriterlerini yazar mısın?

kime neye göre daha yaşanılası bir hayat?

zaten insanoğlu varolduğundan beri bunun mücadelesini vermiyor mu?

daha yaşanılası bir hayat..

ama neye, kime göre?

ego düşünülerek yokedilebilecek irademizde olan bir olgu değildir.

egoyu yokedebilirsen karşına iki türlü insan çeşidi çıkar

1. ilkel benlik; yani vahşi hayvan olan doğamız/özümüz

2. özbenlik; tüm benliklerden daha güçlü bir şekilde ortaya çıkan özümüzdeki ilkel hayvana pişerek, ateşten geçerek geri dönme, yani zorlu bir içsel yolculuk..

ister ilkel benikte yaşıyalım ister ego da ister özbenlikte, hepsinin sonu kaçınılmaz olan kaostur..

bu durum varoluşun insanoğluna ve tüm varlığa bir dayatması bir zorunluluktur..

bundan kaçış yoktur, bu varoluşun kaderidir..

tüm insanlığın kurtuluşu diye bir şey yoktur, kurtuluş kişiseldir, bireyseldir..


Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 07-05-2011, 18:04
westergaard westergaard isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 14 Mar 2011
Mesajlar: 391
Standart

hayal dünyasında yaşayan freddie sovyet seri katili "rostov kasabı" andrei çikatilo hakkında birşey okursa belki gözü açılır



http://en.wikipedia.org/wiki/Andrei_Chikatilo

hani sosyalizmde insanlar bir anda süper insanlar oluyorlar ya "yabancılaşma" olmadığı için... psikiyatri de yalan zaten

peki nasıl oluyor da bu herif iktidarsızmış ve sadece kurbanını öldürünce boşalabiliyormuş ve 1978'den 1990'a tam 56 kadın ve çocuğu öldürmüş?

bunu da bir açıklayıver
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Anti-teizm ve ateizm farki evrensel-insan Ateizm 9 27-09-2013 20:40
Fitna Anti trepxe Multimedya 1 22-12-2010 12:44
Anti Hidrojen Atomu evrensel-insan Kuantum Mekaniği 4 05-12-2010 18:45
Anti-Negri Grubu Kurulsun : ) negri Konu-dışı 1 27-09-2009 15:36

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:17 .