Güneş Doğarken Kutuplarda Ozon Tabakası
GÜNEŞ DOĞARKEN KUTUPLARDA OZON TABAKASI
Sonunda Güneş'in doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (Güneş'i), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu. (Kehf Suresi, 90)
Kehf Suresi'nin 90. ayetinde geçen "sitran" kelimesi, "örtü, siper, perde, paravan" anlamlarına gelmektedir. Ayetteki "lem nec’al lehum min duniha sitran" ifadesinde ise, Güneş'e karşı siperi, örtüsü, koruyucusu olmayan bir ortam tarif edilmektedir. Bu ayet günümüz bilgileri dikkate alınarak okunduğunda, Güneş'in zararlı ışınlarına karşı canlıları koruyan ozon tabakası akla gelmektedir.
Dünya çevresindeki ozon tabakasında, yani Güneş'in zararlı ışınlarına karşı koruyucu katmanda en fazla incelmenin görüldüğü bölgeler kutuplardır.1 Yapılan bilimsel araştırmalarda, Güneş'in doğuş anında Kuzey Kutbunun ozon tabakasında ciddi bir incelme olduğu saptanmış2 ve hatta bu bilimsel tespit, günümüzde "Gündoğuşu Ozon Yıkımı" (Sunrise Ozone Destruction (SOD)) olarak tanımlanmıştır.3
Nitekim yapılan araştırmalar sırasında, Amerikalı bilim adamları -Güneş doğmadan önce hiçbir belirti yokken- Güneş doğduğu anda, ozon konsantrasyonunda çok hızlı bir azalma olduğunu tespit etmişler.4 Bu olaya özellikle Kuzey Kutup (Arktik) Bölgesinde rastlanmakta ve Güneş'in doğuşunun hemen ardından birkaç saat boyunca ciddi bir ozon kaybı gerçekleşmektedir.5
Bu ayette Güneş'in "doğuş yeri, doğuş zamanı" anlamına gelen Arapça "matlia" kelimesinin kullanılması da, ozon tabakası ile ilgili bu bilimsel tespite işaret ediyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.) Ancak 20. yüzyılın sonlarında yüksek teknoloji ile elde edilen bu tespitin, Kuran'da böylesine uyumlu bir şekilde yer alması, Kuran'ın bilim ve teknolojinin tek sahibi Rabbimiz'in vahyi olduğunun bir başka delilidir.
Yahya Efendi Bir mucize daha bulmuş,bunu yine kendi çapımda cevaplamaya çalışcam:
Burada ballandıra ballandıra anlatılan bu olayın mucizeyle ilgisi yoktur.Önce farklı meallere göz atalım:
Diyanet İşleri : Güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu.
Diyanet İşleri (eski) : Sonunda güneşin doğduğu yere ulaşınca, güneşi, kendilerini elbise, bina gibi şeylerle örtmediğimiz bir millet üzerine doğuyor buldu.
Bakın Diyenet Eski meali elemiş,yani Kur'an'ı yanlış öğretmiş millete.Bu da çok büyük bir çelişkidir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Da gide gide güneşin doğduğu yere vardı, orada öyle bir topluluk buldu ki onların güneşten başka hiçbir elbisesi yoktu, öyle bir topluluğa doğmadaydı güneş orada.
Edip Yüksel : Uzak doğuya varınca, güneşi, kendilerini güneşten koruyacak herhangi bir şeye sahip olmayan bir topluluk üzerine doğar buldu.
Bu ayetlerden anladığımıza göre Zülkarneyn afrika ülkeleri gibi fakir bir ülkeye gitmiştir.O kadar fakirlermişki elbiseleri bile yokmuş. Tek elbiseleri Güneşmiş,onları sıcak tutan.Ayetin orjinalinde koruma kelimesi filan geçmez.Birde kelimeleri yazıp kendimiz sıralayalım:
1. hattâ izâ : olduğu zaman
2. belega : ulaştı
3. matlıa eş şemsi
(talaa) : güneşin (tulû ettiği) doğduğu yer
: (doğdu)
4. vecede-hâ : onu buldu
5. tatluu : doğuyor
6. alâ kavmin : bir kavmin üzerine
7. lem nec'al : kılmadık, yapmadık
8. lehum : onlar için, onlara
9. min dûni-hâ : ondan başka
10. sitren : bir örtü, perde
Kırmızı bölge şunu anlatıyor:
Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman,
Mavi Bölge:
O'nu(Güneş'i) onlar için,O'ndan başka(Güneş'ten)bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğuyor buldu.
Tamamı:Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman,O'nu(Güneş'i) onlar için,O'ndan başka(Güneş'ten)bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğuyor buldu.
Ayetten açıkça,Güneş'ten başka hiçbir örtüleri olmayan bir halkı anlıyoruz.Yani Ozon Tabakasıyla filan hiçbir ilgisi yok.Arapçanın anlaşılmazlığını kullanarak taraftar toplamaya çalışıyorlar,değişmez Kur'an'ı değştiriyorlar.
NOT:Hatalarımı bağışlayın hiçbir arapça bilgim yok,sadece orjinaldeki kelimelerden yola çıkarak bir dizilim yapmaya çalıştım.
Bir de Tefsire Bakalım:
89-90- Sonra da, yani batıda yapacağı icraatı yaptıktan sonra da bir yol tuttu. Batıda batan güneşin doğuya dönmesi gibi, batıdan doğuya giden bir yol peşine düştü, nihayet güneşin doğduğu yere kadar gitti. Yani yeryüzünde güneşin arada engel bulunmaksızın doğduğu noktaya kadar gitti ki bu noktanın, Afrika’nın doğu kıyıları olması ihtimali olsa da açıkça anlaşılan Asya’nın uzak doğusu olmasıdır. Vardığında onu (güneşi) öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki biz onlara, güneşin berisinde bir siper yapmamıştık. Binaları yok, hatta elbiseleri yok. Güneşin altında yanıyorlar. Nitekim bugüne kadar bile Sudan’da, Avusturalya’da böyle çıplaklar vardır. Bununla birlikte maksat, örfte herkesçe bilindiği üzere önemli bir örtü ve siper olduğu takdirde çadırlar bile önemli bir örtü olamayacağından dolayı, bu mânâ çölde yaşayanların çoğunu kapsar.
Sanırım bu tefsir,ozon tabakası icat edilmeden önce yapılmış,Yahya'nınkinden çok farklı.Birbirlerine zıt 2 tefsir.
Son olarak iddiadaki şu çelişkiye göz atalım:
Ancak 20. yüzyılın sonlarında yüksek teknoloji ile elde edilen bu tespitin, Kuran'da böylesine uyumlu bir şekilde yer alması, Kuran'ın bilim ve teknolojinin tek sahibi Rabbimiz'in vahyi olduğunun bir başka delilidir.
Ey Yahya Efendi,bu bilgi Kur'an'da olsa dahi seninde dediğin gibi 20. yüzyıldan önceki insanlar için bir mucize filan değildi.Biz bu mucizelere rağmen dinden çıkıyorsak,bu mucizeyi bilmeyen dinsizlerin suçu ne?
Tanrı'nın Adımlarını İzle Ama Asla Takip Etme!
Blog Facebook
|