Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika > Tarih

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #41  
Alt 19-04-2019, 23:15
Rapi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Rapi Rapi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Mar 2019
Mesajlar: 546
Standart








Che Guevara
Alıntı ile Cevapla
  #42  
Alt 28-04-2019, 02:07
Rapi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Rapi Rapi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Mar 2019
Mesajlar: 546
Standart




Tüm Mürettebatı Esrarengiz Bir Şekilde Ölen Hayalet Gemi : SS Ourang Medan, 1947
1947 yılının Haziran ayında Hollanda Bandıralı kargo gemisi SS Ourang Medan, Malezya açıklarından geçerken bir S.O.S sinyali gönderdi. Mors alfabesiyle gönderilen bu mesaj tüyler ürperticiydi. Mesajda şunlar söyleniyordu; ‘Kaptan dahil herkes öldü, ben de ölüyorum.' Tarihin tozlu sayfalarında bir gizem olarak kalacak olayın başlangıcı bu şekildeydi. Olayı daha da gizemli ve ürpertici hale getiren başka detaylar da vardı.

Sinyali ilk alan, Silver Star isimli bir gemi oldu. Kurtarma ekibini taşıyan gemi, SS Ourang Medan'a 50 mil uzaklıktaydı. Sinyali alır almaz rotasını SS Ourang Medan'ın bulunduğu konuma çeviren Silver Star kaptanı oraya vardığında ise, gördükleri karşısında dehşete kapıldı.
Silver Star gemisinin kaptanı, SS Ourang Medan'a yanaştıkları esnada gemiden hiçbir ses gelmemesi ve hareket olmaması üzerine güverteye çıkmaya karar verdi. Kaptan, mürettebatıyla beraber gemiye adım attığında ise hayatları boyunca unutamayacakları bir manzarayla karşılaştılar.


SS Ourang Medan'ın tüm mürettebatı ve kaptanı, geminin farklı yerlerinde gözleri açık, suratlarında bir şok ifadesi ile kaskatı kesilmiş halde yatıyordu, hepsi ölmüştü. Dışarıdan gözüken ölümcül bir yaraları olmayışı olayı daha da tuhaf hale getirdi.


Sinyali gönderen son mürettebat ise, suratında aynı korku ifadesiyle olduğu yerde ölmüştü. Parmağı hala sinyal tuşunun üzerinde duruyordu. Başka bir iddiaya göre, o gün hava sıcaklığı 43 derece olmasına rağmen, SS Ourang Medan'ın soğuk olduğuydu. Gemiye çıkan Silver Star mürettebatı, geminin çok serin olduğunu söylemişti.


Gemiyi inceleme için limana çekmek isteyen Silver Star Kaptanı, hazırlıkları yaparken SS Ourang Medan'dan yoğun bir duman yükseldiğini gördü. Derhal mürettabatını tahliye etti. Ardından büyük bir patlamayla SS Ourang Medan, suya gömüldü. Batan gemi, ardında pek çok soru işareti bıraktı.


Olaydan yıllar sonra 1954'te geminin taşıdığı yükten, mürettabata kadar detayların yazılı olduğu küçük bir defter bulundu. Defterde yazılanlara göre gemi kimyasal taşıyordu. Bir şekilde bu kimyasalın sızması sonucu mürettebatın zehirlenerek öldüğü, patlamanın da bu nedenle olduğu düşünüldü.


Peki ama nasıl suratlarında aynı şok ifadesi olabiliyordu? Üstelik CIA'in 6 yıl önce halka açtığı raporlarda da mürettebatın cesetlerinin korku ifadesiyle kaskatı kesilmiş bir şekilde bulunduğu yazıyordu. Aradan yıllar geçmiş olsa da SS Ourang Medan olayı hala gizemini koruyor.


Kaynak: Buse Ürgir, listelist
Alıntı ile Cevapla
  #43  
Alt 28-04-2019, 02:37
Rapi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Rapi Rapi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Mar 2019
Mesajlar: 546
Standart





Dyatlov Geçidi Vakası, 1959
28 Ocak 1959 günü başlamak üzere iki hafta sürecek bir gezi planlarlar ve Ural dağlarını tercih ederler. Ardından gizemi hala çözülemeyen olaylar silsilesi başlar.
Kayak sporuna ilgi duyan bir grup arkadaş Ural dağları'nda geziye çıkmak için plan yapar ve yola koyulurlar. Ancak bir dizi esrarengiz olay onları delirtmiş ve ölüme sürüklemiştir.


Igor Dyatlov, Zinaida Kolmogorova, Iyudmila Dubinina, Alexander Kolevatov, Rustem Slobodin, Georgyi Krivonischenko, Yuri Doroshenko, Nicolas Brignollel, Alexander Zolotarev hikayenin kahramanları olan 9 samimi arkadaş. 27 ocak 1959 günü Sovyet Rusya'da Ural Dağları'nın uçsuz bucaksız eteklerinde 2 haftalık bir tırmanış ve kayak gezisi için yola çıktılar. Aslında bazı kaynaklara göre 10 kişiydiler ancak bir tanesi sağlık problemleri yüzünden son anda aralarından ayrılmak isteyince 2 kadın 7 erkek olarak yola çıktılar.


Yolculuklarındaki nihai hedef kuzeydeki en son yerleşim birimi olan Vizhai bölgesindeki Otorten Dağı'na kadardı. Rotaları dağcılıkta en zor kategori olarak bilinen "kategori 3" sınıfındaydı ancak başta liderleri İgor Dyatlov olmak üzere takım olarak kendilerinden çok eminlerdi. Her biri tırmanış ve uzun kayak gezisi tecrübeleri olan yetenekli sporculardı.


2 haftadan fazla bir süre dondurucu soğukla mücadele edecek olmaları ve tehlikeli rotaları gözlerini korkutmuyordu. Takımın deneyimden kaynaklanan bir cesareti vardı ve hiç birisi kolay kolay korkuya kapılacak insanlar değillerdi.


Gezi planına göre grup Vizhai kasabasına geri döndükten sonra liderleri Dyatlov hemen bağlı oldukları spor kulübüne telgraf çekecekti. 12 şubat günü kararlaştırıldığı gibi telgraf gelmediğinde kimse bir tepki vermedi. Bu tür zorlu gezilerde gecikmeler neredeyse her zaman olurdu ve gecikme olduğu düşünülerek ilk etap durum önemsenmemişti. Birkaç gün sonra bir şeylerin ters gitmiş olabileceği ihtimali düşünülmeye başlandı.


Sporcuların ailelerinin ısrarı üzerine enstitü bir kurtarma ekibi oluşturarak 20 şubat 1959'da arama çalışmalarına başladı. Polisin ve ordunun da helikopterler ve uçaklarla katıldığı arama 6 gün sonra, grubun varış noktasından 10 km uzaklıktaki Kholat-Syakhl dağında ilk sonucunu verdi; bu aynı zamanda kurtarma ekibinin yaşadığı ilk şoktu. Ekip kamp çadırını oldukça tahrip olmuş halde buldu. Bir dizi ayak izi yakındaki ağaçlık alana gidiyor ancak 500 metre sonra karla örtülüyordu. Ağaçlık alanda bulunan büyük bir çam ağacının altında bir kamp ateşinin kalıntılarıyla birlikte ilk iki ceset bulundu. Cesetlerin üzerinde sadece iç çamaşırları vardı. Daha sonra bulunan üç ceset ateş ve kamp arasındaydı ve durumlarına bakarak kampa geri dönmeye çalıştıkları düşünüldü. Üç ceset arasında yaklaşık 150'şer metre mesafe vardı.


Bulunan cesetlerin incelenmesi sonucu sporcuların hipotermi, yani vücut ısısının aşırı düşmesi sonucu öldükleri saptandı. Bir tanesinde kafatası zedelenmesine rastlandı ancak ölümcül değildi. Diğerlerinde ise hiçbir tahribat yoktu.
Diğer 4 cesedin bulunması biraz uzun sürdü. Araştırma ekibi 4 mayıs'a kadar çalıştı ve ikinci şokunu yaşadı. Bir nehir yatağında, 4 metre karın altında kalan cesetleri buldular. İlk iki cesede göre daha uzaktaydılar ve diğerlerinden bir farkları vardı. 3 tanesi şiddetli darbe sonucu ölmüşlerdi. Bir tanesinde ölümcül derecede kafatası zedelenmesi vardı, ikisinin ise göğüs kafesleri parçalanmıştı. Uzmanlar bu tür hasarları verebilecek bir gücün, bir araba kazasına eş değer olması gerektiğini söylediler. Dikkate değer bir nokta ise cesetlerin hiçbirinde dıştan gelen yaralanma olmamasıydı, yüksek basınç sonucu ezilmiş gibiydiler.


Otopside kadınlardan birinin dilinin kayıp olduğu görüldü. Araştırma kapsamında ilk keşifte bulunan günlükler ve amatör video kayıtları incelendiğinde grubun 31 Ocak günü dağlık araziye vardığı ve tırmanışa hazırlandığı ortaya çıktı: Yiyecek ve ekipmanları için ormanlık alanda bir stok çadırı kurduktan sonra 1 Şubat'ta tırmanışlarına başladılar. Hesaplarına göre 1 günde tırmanışı bitirip ertesi gece kampı öteki tarafta kuracaklardı. Ne var ki giderek sertleşen hava, kar fırtınaları ve azalan görüş mesafesi bir şekilde onları hedefleri olan Otorten Dağı yerine yerel dilde "ölüm dağı" anlamına gelen Kholat Syakhl'a götürdü. Dağın ismi hariç buraya kadar yaşananlarda pek olağan dışı bir durum yoktu. Kampta bulunan kanıtlar ise buradan sonra ne yaşadıklarına dair bir ipucu vermiyor.


Her ne kadar cesetlerdeki hasarın insan gücüyle yapılmış olamayacağı söylense de Rus polisi bir cinayet olasılığını düşünerek adli araştırmalara başlar. Zaten soru işaretleriyle dolu olan olaya bir yenisi eklenir: Radyasyon. Cesetlerin üzerlerindeki giysilerde radyoaktif kirlenme vardır.
Ural bölgesinde yaşayan yerlilerinden şüphelenen polis geniş çaplı bir arazi taraması yaptığında çevrede hiç insan izine rastlayamaz. Zaten kamp alanı etrafında sporculardan başkasına ait ayak izi yoktur.

Gazeteler olaya geniş yer verir ve komplo teorileri üretilmeye başlanır:
Genç sporculara ne olduğu tam bir merak konusu olur. Deliller detaylı incelenince birkaç ilginç nokta daha göze çarpar. Kamp çadırı dışarıdan değil de içeriden yırtılmış gibidir. Ormanlık alanda ateş yakan grup üyeleri çok yakında duran kuru dalları değil de nedense ıslak dalları kullanmışlardır.
Eldeki verileri gözden geçirince, yapılabilecek en kesin varsayım bir şeyin grubun ödünü kopardığı üzerinedir. Üzerlerine giysi giymeden çadırı yırtıp çıkarak ormanın içine koşmuşlar, daha sonra ormanın girişinde durup ateş yakmışlardır. Aralarından ikisi ateşin yanında kalırken üçü kampa geri dönmeye karar vermiş, ancak yolda birer birer ölmüşlerdir. Dördü ise ya önceden ya sonradan ormanın içlerine ilerlemiştir. Bir varsayıma göre grup üyelerinin kör oldukları düşünülüyor. Bu ilk bulunan cesetlerin birindeki kafatası zedelenmesini de açıklayor, zira kör birisinin ormanda koştururken ağaçlara çarpması gayet doğal.


Peki gençleri ölesye korkutan şey neydi?
Ayı veya başka bir yabani hayvan olsaydı eğer yaralanmaları gerekirdi. Etrafta da ayak izleri, mücadeleye dair izler olurdu. Hem radyasyon kalıntılarına da gerek kalmazdı.
Rus polisi ve KGB bu bilmeceyi çözemiyordu. Mayıs 1959'da dosya açılmamak üzere kapadı. Sporcuların hepsinin "bilinmeyen zorlayıcı bir güç" yüzünden öldükleri kayda geçirildi. Olay dosyası resimleriyle birlikte gizli bir arşive yollandı. Resimler ancak 1990'da eksik bir şekilde ortaya çıktı.

1967'de, araştırmalar sırasında görev almış ve fotoğrafçılık yapmış olan gazeteci yazar Yuri Yarovoi olaydan esinlenerek "Yüksek Derecede Karmaşa" isimli bir roman yazdı. Ancak Sovyet yönetiminin olayla ilgili bilgileri sır olarak sakladığı bir dönemde yazıldığı için pek çok detayı es geçtiği biliniyor. Tanıdıkları ise yazarın romanın yayınlanmamış detaylı bir kopyası olduğunu söylüyorlar. Yazar 1980'de hayatını kaybettikten sonra yazarın fotoğraflar, günlükler ve el yazılarından oluşan arşivi ise asla bulunamadı.


1990'da ise yazar Anatoly Guschin olayla ilgili bir araştırma yaptı. Rus yetkililerin ona tanıdığı ayrıcalıklar sayesinde bazı fotoğrafları ve önceden bilinmeyen detayları gün ışığına çıkartmayı başardı. Pek çok belgenin ortadan kaybolduğunu farketti. Araştırmasıyla ilgili "Sırların Bedeli: Dokuz Yaşam" isimli bir kitap yazdı. Kitapta Sovyet yönetiminin gizli araştırmaları sonucu geliştirilen bir "gizli silah" teorisine ağırlık verdi.

Kitabın verdiği cesaretle 1959'da araştırmayı yürütmüş olan emekli polis subayı Lev İvanov bir makale yazdı. Makalede araştırma timinin olaya hiçbir açıklama getiremediğini söylüyor. İvanov'un iddiasına göre gençler gökyüzünde bazı "uçan küreler" görmüşlerdi. Üstlerine bunu rapor ettikten sonra timin araştırmayı bırakması ve bulguları gizli tutması emri geldi. Olayın olduğu tarihte grubun rotasından 50km güneyde olan bir yürüyüş grubu kuzeyde garip turuncu küreler gördükleri ve o çevrede Şubat ve Mart aylarında meteoroloji yetkilileri ve askerler dahil değişik kişilerden benzer raporlar geldiği biliniyor. araştırmalarda bu tanıklar göz ardı "edilmiş".

1959'da Kholat Syakhl bölgesinde dokuz gence ne oldu sorusu ise hala yanıtsız olarak tarihin tozlu rafları arasında bir kaç rapor, kitap ve makaleye konu olmuş şekilde duruyor.

Kaynaklar: ekşişeyler,wikipedia,tarihiolaylar

Alıntı ile Cevapla
  #44  
Alt 20-05-2019, 23:39
Rapi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Rapi Rapi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Mar 2019
Mesajlar: 546
Standart




























Alıntı ile Cevapla
  #45  
Alt 20-05-2019, 23:55
Rapi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Rapi Rapi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Mar 2019
Mesajlar: 546
Standart




Grace Hopper
Bilgisayar programlama dili için ilk derleyiciyi icad eden kadındır.
Debugging denilen programı hatalardan temizleme konseptinin de ilk kullanıcılarından.



Clair Cameron Patterson
Kurşun zehirlenmesine karşı etkin rol oynayan Patterson, kurşunun petrolde kullanılmasını yasaklatan kişidir.
Kurşunsuz benzin kavramı da buradan gelmektedir.
Patterson ayrıca kurşun içeren bir teknik geliştirip Dünya'nın yaşını 4.55 milyar yıl olarak da ölçen kişidir.



Larry Tesler
Kopyala yapıştır'ı icat eden kişidir.



Ignaz Semmelweis
Alman asıllı bir macar fizikçi olan Ignaz Semmelweis'in takma adı "Annelerin kurtarcısı"dır. 19. yy ortalarında Lohusalık ateşinden ölen anne adaylarının sayısı oldukça çoktu. Semmelweis, kalsiyum hipoklorit içeren antiseptikler kullanarak el yıkama uygulamasını önermiş ve ölüm oranlarını önemli ölçüde azaltmayı başarmıştır.



Harvey Hubbell
19. yy'ın başında prizi icat etmiş olan kişidir.



Chiune Sugihara
Yahudi soykırımı sırasında Litvanya'da hizmet eden Japon diplomat Sugihara, Nazilerin kesin emirlerine karşı binlerce Yahudi'nin vizesini onaylayarak Japonya'ya kaçmasını sağlayan kişidir.



Claude Shannon
Şu anda herhangi bir elektronik aleti başka bir elektronik alete bağlayabiliyorsanız bu Claude Shannon'nın bilgi teorisi sayesindedir.
Günümüzde kullanılan dijital bilgisayarların yapı taşı olan elektrik anahtarlarının kullanılmasının temeli bu teoridir.



Willis Carrier
Carrier, klimanın mucidi.



Dennis Ritchie
Dennis Ritchie, C programlama dilinin mucididir. Yani bir nevi bilgisayar onun sayesinde çalışmaktadır.
Steve Jobs ile aynı gün ölmüştür ama medya tarafından pek ilgi gösterilmemiştir.



Lise Meitner
Her ne kadar kendisi nükleer fizyonun mucidi olsa da iş arkadaşı Otto Hahn, nükleer fizyonu kendisinin icat ettiğini söyleyip, Lise Meitner'ın bir katkısı olmadığını iddia etmiştir.
Daha sonradan anlaşılmıştır ki Lise haklıdır. Bu nedenle de kendisini anmak adına bir elemente ismi verilmiştir "meitnerium".



Antonio Salieri
Hem Beethoven'ı hem de Schubert'i eğitmiştir. Ama kendisini pek tanıyan yoktur.



Witold Pilecki
Polonyalı bir asker olan Witold Pilecki, kendisini şahsi isteği üzerine Nazilerin ölüm kampı olan Auschwitz'e göndermiş ve orada bir direniş örgütü kurmuştur.



Alexander Fleming
Penisilinin ve antibiotiğin mucididir. Kendisi olmasaydı insanlar hala gripten ölüyorlardı.

Alıntı ile Cevapla
  #46  
Alt 21-05-2019, 00:16
Rapi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Rapi Rapi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Mar 2019
Mesajlar: 546
Standart




Manşetlerinde Titanik'in gece saatlerindeki batışını konu alan gazeteyi satan çocuk, 1912




Almanya idam,1919




I. Dünya Savaşı sonunda Versay Barış Antlaşması imzalanırken, 28 Haziran 1919




Kestaneci,1920




Kurşun geçirmez yelek test ediliyor, 1923




Hitler konuşma yapmadan önce aynada pratik yaparken, 1925




Patlama ve yangın sonrası Haydarpaşa Garı, Eylül 1917




Ölümü 1. Dünya Savaşı´nın başlamasına vesile olan adam, Avusturya arşidükü Franz Ferdinand.
Fotoğraf suikastten hemen öncesi, 28 Haziran 1914




Titanic, 1912


Titanic kaptanları, 1912

Alıntı ile Cevapla
  #47  
Alt 21-05-2019, 00:28
Rapi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Rapi Rapi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Mar 2019
Mesajlar: 546
Standart




İnka antik şehri Machu Picchu´nun keşfedildiği yıldaki ilk fotoğrafı, 1912




Köleleri tarafından taşınan bir kadın, Brezilya, 1860




1863, Dünyanin ilk Petrol Kuyusu, ABD




Eyfel kulesi inşaatı, 1888




Nikola Tesla, 1899




İlk Coca Cola, 1906




İlk Harley Davidson fabrikası, 1903




Niagara şelalesi buz tutarsa, 1911




Yeni Cami önünde çorbacılar, Eminönü, 1910

Alıntı ile Cevapla
  #48  
Alt 21-05-2019, 13:16
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
fotoğraf, tarih


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:46 .